20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-18 TEMMUZ 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Köln'de Köln Havaalanı'nda bir gece yansı... Saat 23.55te Istanbul'a kalkması gereken Istanbul Havayollan uçağından haber yok... Çoğu Almanya'da çalışan Türk yolcutar, uçağın ertesi sabah 07.00'de hareket edeceğini öğreniyor... Yoicular, çoluk çocuk havaalanında bekleşiyor... Istanbul Havayollan'ndan bir ilgili anyor ama bulamıyorlar... Bir tutanakla durumu saptıyoriar ve ardından Alman Kızılhaç'ına sığınıyor; battaniye ve yiyecek yardımı alıyorlar! Etektronik posta: somdposta.cumhurqfetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Mesut Yılmaz, hükümete girmiş... "Ak çüvercinle. sütten cıkmıs ak kasık!" A nadolu yanmadasının üzerinden uçarken, uçağın penceresinden aşağıya baktığınızda "güzel yurdumuz"un parmakla sayılacak bir- — kaç kesimi dışında çıplak olduğunu görüyor- sunuz... Orta Asya'nın Gobi çölü gibi değilse de ör- neğin Doğu Avrupa'nın göz alabildiğince uzanan ye- şili yok bizde... Karadeniz, Ege, Akdeniz kıyılanndan Anadolu'nun içlerine doğru geçerken toprağın sarar- dığı gözle görülüyor... Ormanlanmız yeterti değil ve ne yazık ki var olanlan da yakıyoruz... Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Salih Sönmezışık, ormanlarfa biriikte geleceğimizin de yan- dığını söylüyor ve orman yangınlannın salt sıcak ha- va koşullanna bağlanamayacağını belirtiyor: "Asıl neden, uygulanan ormancılık politikasının hal- kımız üzerinde ormanlara karşı yarattığı duyarsızlıktır." Sönmezışık'a göre meteorotojik verilerdeki en kü- çük bir olumsuzluk bile yangınlara ortam yaratıyor; ha- valar ısınmadığı halde sırf lodos estiği için bu yıl 5 Ni- Ormanlar san'da çıkanlan yangınlarda 73 bin dekar orman kül oluyor. Aşın sıcakların yaşandığı 13 Temmuz'da çıka- nlan 58 orman yangınında ise 30 dekar orman alanı yanıyor. Salih Sönmezışık'ın verdiği başka bir rakam var ki, dünyanın en büyük orman yangınından beter: "Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca yapılan ağaç- landırma sahalannın en az iki katı ormanlık alan yasal düzenlemeler nedeniyle ormancılık düzeni dışına çı- kanlmıştır." Bir büyük yangın daha: "Son yıllarda ormanlanmız, kamu yaran adı altında verilen tahsislerle yatınm alanianna dönüştürülmüştür. 1983-1998 yılları arasında yaklaşık 10 milyon dönüm orman alanı 61 degişik sektöre 49 yıllığına tahsis edi- lerek elden çıkanlmıştır." Tahsislerin baş miman Turgut Özal... Özal'ın bu ko- nudaki en büyük takipçisi Süleyman Demirel... Ak- deniz ve Ege kıyılarındaki gözde ormanlarımızın yapı- laşmaya açılmasının öteki "mimar"lan Tansu Çilter ve Mesut Yılmaz... Bu arada, şimdiki Orman Bakanı Nami Çağan'ın da hakkını vermek gerekir.. çünkü bakanlığı sırasında işa- damlanna orman tahsisi yapmadı. Çağan tahsis yap- madı ama, yakın geçmişteki yağma kamuoyunda bir kere yer buldu. Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı: — "Ormanlann bu denli kolayca yağma edilmesi, or- man yangınlanna karşı halkımızda bir duyarsızlık, ku- rumlarda vurdumduymazlık yaratmış... Herkesin gö- zü önünde pervasızca yapılan böylesi bir talan karşı- sında, insanlanmıza, ormanlann değerli olduğunu an- latmak; yakılmaması, korunması gerektiğine ikna et- meye çalışmak, anlamını yitirmektedir." Kadro Ozelleştirme kapsamma alınan ve Türkiye genelinde alt bölgeye aynlan Türk Telekom'da birer bölge müdüriüğü kuruluyor. Yeniden yapılanma adı altında kadrolaşmanın önü açılıyor. Atamalar için Ülkü Ocaklan'ndan "referans" alınması gerekiyor. Örnegin İzmir Bölge Müdüıiüğü'nde, "Türk Telekom ülkücü kadrolann tekeline devrediliyor, kendilerinden olmayanlar dışlanıyor" deniyor. SESStZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Ormanlan bıze bırakın, darağaçlannı yakın! KOBIIer ticari sicil atfı istiyor Af çıkar mı, çıkmaz mı; çıkarsa na- sıl çıkar bilinmez ama, küçük ve orta ölçekli işletmeler için etik ölçüler çer- çevesinde ticari sicil affı isteniyor. Kü- çük ve orta ölçekli işletmeciler adına TOSYÖV Istanbul Şubesi Başkanı Veysi Bakaç diyor ki: "KOBİ'ler, ülke işletmelerinin yüzde 98.8'ini, istihdamın yüzde 45.6'sını, üretimin yüzde 37.7'sini, ihracatın yüz- de 8'ini gerçekleştiımektedir. KOBl'lere verilen kredi payı ise yüz- de 3-4'tür. Kredi ve finansman sıkıntısı içinde- ki KOBİ'ler, son 10 yıl içinde, 1990'da Körfez Savaşı'nı, 1994'te 5 Nisan Ka- rarları'nı, 1998'de Rusya Krizi'ni, 1999'da 17 Ağustos Depremi'ni ya- şamıştır. Bu süreç sonunda ticari ha- yata devam edebilen KOBl'le- rimiz zamanında ödeyemedikleri çek- lerin, protesto olan senetlerinin olum- suzluklanyla karşılaşmıştır. Işletmecilerimizin çoğu bugün, çek karnesi alamamakta, çek kullanama- makta, kredi talebinde bulundukla- nnda bankalar ve Merkez Bankası ar- şivlerindeki sicilleri nedeniyle kredibi- liteleri uygun görülmemektedir. Soruyoruz: KOBl'lerin hali ne ola- cak? Ticari etik içerisinde KOBl'lerin de hazırlanacak af yasası kapmasına alın- masını istiyoruz. Toplum hayatımıza, ekonomimize bu açıdan da yeni umutlar getirilme- lidir." Almanya'nın Göç Politikası Dr. ŞADİ CÇÜNCC Almanya'da yaşayan Türk top- lumunun gündemini oluşturan iki önemli konu "çifte vatandaşlık" ve "entegrasyon"', yıllardır bir kı- sır döngü içinde tartışılmaktadır... Bu kısır döngü "çifte vatandaşlık" ve "entagrasyon" konularında Türk toplumunun istemlerinin ve bakış açılannın Alman toplumu- nunkinden farklı oluşundan orta- ya çıkmaktadır... Işte bu nedenle sorunlar bir çıkmaz sokakta birik- mektedir... Kısır döngüye neden olan ve çözümü engelleyen ana unsur, Almanya'nın "göçmen po- litikasında" daima "ulusal çıkarta- n" ön planda tutmasıdır... Her ne kadar Almanya, AB'nin ortak ya- bancılar politıkasını onaylasa da özde kendi ulusunun çıkariannı korumaktadır... Bu durum AB ül- keleri arasında henüz bir uyumun sağlanamadığını göstermekte- dir... Yani Avrupa Birliği'nin tutar- lı ve bağlayıcı bir "göçmen poli- Mcas/"yoktur... Şimdi Türk toplumunun istem- lerini sürekli engelleyen ve Türk toplumunu sürekli dışlayan Al- manya'daki yabancılar politika- sının (göçmen politikası) günü- müze kadar olan gelişmelerine özellikle partiler bazında bir göz atmakta fayda vardır. Bu geliş- meler, Almanya'daki Türk toplu- munun konumunu açık bir şekil- de belirlediğini göstermektedir... 80'li yıllardan beri Almanya'da yabancılar politikası (göçmen po- litikası) Alman partileri arasında farklı düzeylerde ele alınmıştır... Sosyal Demokratlar (SPD) ve Ye- şiller, Alman halkına yıllardır çok kültüriü (multi kulturel) bir toplum şeklini empoze etmeye çalıştılar... Bu partilerin ortak parolası şuy- du: "Dünyadaki tüm fakir ve so- runlu ülkelerin insanlan Alman- ya'ya gelin..." Kendilerine göre bir "Göçmen Kanunu Tasansı" ha- zırladılar... Bu partiler yabancıla- nn sürekli entegrasyonu için teş- vik politikalan geliştirdiler... "Eği- tilmiş yabancı işgücü" ve "kota sistemi" bu partilerin yabancılar politikasını belirleyen unsuriar- dır... Buna karşılık CDU/CSU parti- si, Alman halkına sürekli "Ülkemiz yabancı akınına uğradı..." mesa- jını vererek korku üretmeye baş- ladılar (Yabancı düşmanlığının ort- masına destek oldular). Bu parti, Almanya'nın çoktanfiilenbir "göç- men ûlkesi" olduğu gerçeğini in- kârederek "Almanya birgöçmen ülkesi değildir" tezini ortaya attı- lar. CDU/CSU'nun halihazır "Göç- men Kanunu" ile ilgili bir tasansı yoktur... Genelde göçmen akışı- nı engellemeye çalışan bu parti, yıldatakriben 300.000 göçmenin gelişini onaylamaktadır... FDP partisi ise aynı şekilde ko- ta sistemi ile göçmen akışını sı- nıriamayı öngörrnektedir... Bu par- ti göçmen politikasında "ulusal ekonomik çıkarlar" ilkesini kabul etmektedir. Bu nedenle yabancı- larda kaliteli mesleki eğitım ve iyi bir Almanca lisanını şart koşmak- tadır... Temelde partilerin "göçmenpo- litikalannda" bir değişiklik olma- masına rağmen bu alanda ılımlı sa- yılabileçek bazı gelişmeler olmak- tadır... Ömeğin, îçişleri Bakanı Ot- to Schily "entegrasyonun sınıria- n" üzerinde konuşmaktadır... llti- ca politikası (Asylpolitik) konu- sunda yapılan haksızlıklan dile getirmektedir... CSU iseyabancı- lann Almanya'ya gelişini artık nor- mal karşılamakta ve yabancı işçi ve işverenler için "mavi kart" ile "yeşil kart" sistemini savunmak- tadır... Nitekim Eyaletler Meclisi "yeşil kart" sistemini onaylamış bulunmaktadır... Yabancılar politikasındaki (göç- men politikası) bu ılımlı değişim rüzgân nereden gelmektedir... Sosyal Demokratlar ve Yeşiller, artık yanlış yorumlanan "yaban- cı dostluğu"nur\ aynı zamanda yabancı düşmanlığına dönüşe- bildiği varsayımını kabul etmek- tedirler... FDP, CDU/CSU partile- ri ve Alman İşverenler Birliği, Al- man ekonomisinin yabancı işçi- lerolmaksızın uluslararası rekabet gucünü muhafaza edemeyece- ğini ve sosyal sistemin çökebile- ceğini anlamış durumdalar... Aynı zamanda Almanya'da da küreselleşme süreci etkisini gös- termektedir... Bu küresel gelişim- ler sonucu yabancılar politikasın- da da yeni değişimlerin yapılma- sı gereği tüm partilerce kabul gör- mektedir... CDU/CSU artık ister is- temez göç gerçeğini ve göç ko- nusunu kabul etmektedir... "Yeşil kart" kota sisteminin ka- bul edilmesi Alman toplumunda bir gerçeği ortaya koymaktadır AJ- man toplumunun nüfus artışı ye- terti değildir. Alman eğitim siste- mi artık eskisi gibi kaliteli meslek şahibi elemanlan yetiştiremiyor. Özellikle bilgisayar ve biyotekno- loji gibi meslek dallannda Alman ekonomisinin ihtiyaçlannı Avru- pa Biriiği'ndeki elemanlar dahi karşılayamıyor... Eğitilmiş çoğu Alman meslek sahipleri Ameri- ka'ya göç etmektedirier... Alman- ya'nın hali hazır çalışan nüfusu, sa- yılan gittikçe artan emekli ve yaş- lılara bakacak ekonomik güce sa- hip değildir... Yüksek işsizlik ora- nına rağmen Alman ekonomisi yabana işgücüne muhtaçür... Tüm Alman partileri bu ekonomik ger- çeklerden hareket ederek yaban- cılar politikasına (göçmen politi- kası) yeniden yön vermeye çalış- maktadırlar... Türk toplumunun talepleri ise şimdilik ikinci derece- de önem kazanmaktadır... Yapılan bir araştırmaya göre Al- man halkının ve önde gelen par- tililerin yabancılar politikası (göç- men politikası) konusundaki na- bızlan şöyledir: "Almanya daha fazla göçmene ihtiyaç duyuyormu" sorusunaAl- man halkının yüzde 63'ü hayır, yüzde 32'si evet demiştir. SPD, yüzde 54, hayır, yüzde 40 evet; Ye- şiller, yüzde 49 hayır, yüzde 51 evet; CDU/CSU, yüzde 69 hayır, yüzde 26 evet; FDP, yüzde 57 ha- yır, yüzde 41 evet... "Almanya'da- ki yabancı sayısı fazla mıdır" so- rusunaAlman halkının yüzde 41 'i hayır, yüzde 52'si evet cevabını vermiştir... SPD, yüzde 50 hayır, yüzde 44 evet; Yeşiller, yüzde 88 hayır, yüz- de 8 evet; CDU/CSU, yüzde 36 hayır, yüzde 58 evet; FDP, yüzde 45 hayır, yüzde 45 evet... (1) Bu gelişmeler ve veriler çerçe- vesinde Almanya'daki Türk top- lumunun entegrasyonu ve istem- lerinin gerçekleşmesi ne ölçüde başanlı olacaktır? Sorunlann çözümü için umut edilen AB tam üyeliği ise şimdi- lik çok uzaklarda... (1) Istatistik kaynak: Die Woche - Zeitung, Nr. 28, 7Mİ2000, s. 6. HAYVANLAR ISMAIL GVLGEÇ [email protected] ÇtZGİLİK KÂMİL MASARACI ' • - • • ? • _ r O N] :- . TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 18 Temmuz QO/SL/A/G n VEYA » r % e 'pe BueitAt, ücıtresf MCXVEÇ '/' VIOKUJN QUISLIN6 (KİJİZLİNG) OOĞMUÇTU OOIL_ ve SOVY£rt£/Z &/ZLİĞ/MPe ATHŞe OO4&? TU. İ923'PA uoeveç'e OÖNCN ÇUISUUG'IN NASYOA/AL SOSYAUZME HAY&MUĞI ÇOK f ACCMĞ/ İLHAMIJ4 NASJVNAL SAAAUMG(uüjSAİ- Bi&LİIc)AP_ Cf PAe-TİY/ ZU&&LI BU PA&T/ PAELAMeUTV&A TStİ BİLE KAZANAA4AD/. AMA, u A/o/eı/eç'/ /fGAi. GALOEM SOtJBA DA, KUtUJI HÛKütoSTt'M SApA/A G6ÇTİ. SAt/AŞ SOA/C//VOA ÖLÛM CE- ZAS/A/A ÇABP77eiL/W QUtSUN6 'l'tJ AOf, (J20N ------ - - ICULLANILOI \\ A ACI KAYBIMIZ Sevgili eşim, sevgili annemiz Yargıtay emekli üye yardımcısı, REFİA SAİME KİZİROCLU nu (Refoş) 17 Temmuz 2000'de kaybetmiş bulunuyoruz. Cenazesi 18 Temmuz Salı günü öğle namazından . sonra Teşvikiye Camii'nden kaldırılarak Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilecektir. . Eşi : Kâzım Kiziroğlu Kızları : ErDil Yazntan, Sevil Deniz Damatlan : irfan Yazman, Metin Deniz Torunları : Eren • Ela Yazman, Senem - seyran Deniz KADIKÖY 7. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN tLANEN TEBLİGAT . - 1999/7988 E. - \ Alacaklı: Yapı ve Kredi Bankası AŞ Borçlu: Rızvan Onsal Borç: Faiz ve masraflar hariç 768.764.237.-TL Yukanda yazılı borçlunun borcundan dolayı borçlu adına çıkanlan tebligat bila iade edilmekle, yine yapılan zabıta tahkikatına göre adresinin tespiti mümkün olmadığından ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir. Iş bu ödeme emrinin tebliği tanhinden itibaren borcu ve takip masraflannı 22 gün içinde ödemeniz, borcun tamamına veya bir kıs- mına veya alacaklının takibine karşı bir ıtirazınız var ise ödeme emrinin ilanından itibaren 22 gün içinde açıkça ve sebepleri ile birlik- te IlK 62. maddesi hükmü gereğince dilekçe ile veya sözlü olarak icra müdürlüğüne bildinmeniz ve aynı süre içinde 74. madde gereğin- ce mal beyanında bulunmanız, aksi takdirde takibin bu sebeple sizden sadır olmuş sayılacağı ve mal beyanında bulunmaz veya hakika- te aykuı beyanda bulunursanız hapis ile cezalandınlacağınız, borç ödenmez veya itiraz edilmezse cebri icraya devam edileceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 39290 GÖRÜŞ Prof. Dr. CEVAT GERAY A Ü Siyasal Bilgiler Fakültesi ÖzelleştiPilen Yapı Denetimi Son depremlerin yarattığı insan ve mal kaybının çok yüksek oluşu, yapı denetim dizgesinin, kentleş- me, yerleşme, endüstrinin yer seçimi karariarı, imar, , konut ve arsa konularındaki yöneltilerimizin tüm baş- tan ele alınmasını, sorgulanmasını, yasalarda ve ku- rumlarda köklü değişiklikler yapılmasını zorunlu kıl- maktadır. Aradan yaklaşık bir yıl geçmiş olmasına kar- şın, kamu yönetiminin ve kamuoyunun genelde da- ha çok yerleşme ve konut konularına, geçici ve ka- lıcı konutlar için alınacak önlemler üzerine eğildiği bi- linmektedir. Bu arada, ımar planlamasıyla ilgili yönet- meliklere, afetle ilgili örgütlenmelere ilişkin kimi dü- zenlemeler de yapılmaktadır. Daha önce Erzincan dep- remi için sağlanmış kaynaklardan desteklenen bir pro- je çerçevesinde ODTU öğretim üyelerinin yürüttüğü bir çalışmanın ürünü olarak imar yasalannda kimi de- ğişiklikler yanında yapı denetimi ye zorunlu yapı si- gortası konulanna ilişkin çözüm önerileri de gelişti- rilmişti. İlgili bakanlık, bu önerilerden de yararlana- rak yapı denetimi ve zorunlu deprem sigortası ko- nularında iki ayrı yasa gücündeki kararnameyi yü- rürlüğe koymuştur. Yazımın konusunu oluşturan ya- pı denetimiyle ilgili yasal düzenlemelere ilişkin de- ğerlendirmelerimi özetlemek istiyorum. Yapı denetiminde, İmar Yasası'nın öngördüğü ya- pı izni veyapı denetimi düzenekleri değiştirilerek, bu- güne değin bir kamu görevi olarak beledıyelerce ve valiliklerce sürdürülen denetim işleri özel ortaklıkla- ra devredilerek özelleştirilmiştir. Oysa, yapı izni ve imar denetimi yetkileri kamu yönetimine özgü yetkilerdir. Bu özgü yetkilerin özel kişi ve kuruluşlara göçürül- mesi anayasaya ve anayasanın öngördüğü yönetim dizgesine aykırıdır. Yapı izin ve denetimi işlerinden sorumlu birimler olarak belediyeler ve valilikler, kendi dışlarında, özel denetim kuruluşlannca yürütülecek denetim sonuç- lanna ve yazanaklarına uyma durumunda bırakılan birimler durumuna indirgenmişlerdir. Bu ne yerel yö- netim anlayışıyla, ne de yerinden yönetim ve yetki genişliği ilkeleriyle bağdaşabilir. Kamu kurum ve kuruluşlarının yaptıklan ya da yap- tırdıkları yapıların yapı denetiminin kapsamı dışında tutulması, bir yandan eşıtlik ilkesine, bir yandan da ülke gerçeklerine aykırı düşmektedir. Kamu yapıla- nnın da öncekı ye son depremlerde çok hasar gör- düğü gerçeği görmezlikten gelinemez. Dört yıllık üniversite öğretimi başka mühendislik konularında yeterli gönülmekteyken, bu konudabeş yıllık ek bir staj süresi ve sınav dızgesi getirılmesi dü- şündürücüdür. Üzücü olan, YÖK'ün ve ilgili yükse- köğretim kurumlannın suskunluk içinde kalmasıdır. Yapı denetimi kuruluşlannın ne tutarda bir anapa- ra ile kurulabileceğı bellı değildir. Uzman mimar ve mühendislerin gerekli anaparayı sağlamak için yer- li, yabancı "sermaye sa/j/p/eri"nin ekonomik deste- ğine başvurmalan, bu yüzden de onlara bağımlı du- ruma girmeleri olasılığı ve çekingesi (tehlikesi) var- dır. "Uzman mimar", "uzman mühendis" olabilmek için başvururken, kamu kuruluşlannda çalışanlann mimar ve mühendis odalanna üye olmalan koşulu aranmaması bir yandan onlar yararına bir ayncalık yaratmakta, bir yandan da örgütlenme özgürlükle- rini kullanmalannı sınırlayıcı bir tutumu yansıtmak- tadır. Yapı dene.tim kuruluşları, yaptıklan işlerin her biri için akçal sörumluluk'sigortasıyla koruma attrna a/ıh-' makta, fakat bu sorumluluk çok az sayıdaki hasar- larla sınırlı tutulmaktadır. Yapı mühendisliği açısın- dan yapılar ve yapım süreci bir bütünlük oluştur- maktadır. Bu nedenle, akçal sigorta sorumluluğunun öncelikle taşıyıcı dizgeden kaynaklanan hasarlarla sı- nırlı tutulması yanlıştır. Aynı bağlamda, afet etkısiyle yıkılan ya da hasar gören yapılarda yaşayan insanların uğradığı beden- sel, özdeksel (maddi) ve tinsel (manevi) zararların gi- derilmesi de akçal sorumluluk kapsamma alınmalı- dır. Yasal düzenlemeler yayımlanmadan önce yapı iz- ni alınmış olan yapılann denetim kapsamı dışında tu- tulması uygun görülmektedir. Bununla birlikte, "za- rann neresinden dönülürse kârdır" ilkesine uyulma- sı, yapı izni alınmakla birlikte yapımına hiç başlan- mamış olan ya da belli bir yapım düzeyinin altında kalan yapılar da, depreme dayanıklılık açısından, de- netim kapsamma alınmalıdır. Yasa gücündeki kararnamede, yürürlükteki yasa- larda ne gibi değişiklikler yapıldığı, nelerın yürürlük- ten kaldırıldığı açıkça belirtılmemektedir. Örneğin, imar yasasında öngörülen "yapının teknik sorumlu- su" (fenni mesulü) ile ilgili kurallar yürürlükten kalk- mış mıdır? Bu, kararnamede açıkça yazılmış değil- dir. Bu tutum, yasa yapma yöntem ve yordamına uy- gun düşmüyor. Bu, uygulamada duraksamalar ya- ratabilir. Yasa gücündeki karamameler, genellikle ilgili ku- ruluşlann (yükseköğretim kurumlarının, meslek oda- larının, uygulayıcıların, yöneticilerin ve bilim adam- larının) katılımı aranmaksızın, kamuoyunda tartışma- ya açılmaksızın hazırlanıp çıkarılmaktadır. Yasal dü- zenlemelerle ilgili çalışmalarda katılımcılığa yeterin- ce önem verilmemesi alışkanlığı burada da görülüyor. Yalnızca "Şu kişi ve kuruluşlann da görûşlerini aldık" demekten öteye gidilmiyor. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAGA: 1/ Konya'nın antik çağdaki adı 2/ Birmey- vc.lskambilde koz. 3/ Kutsal 3 bir gûce, bir di- leği yerine ge- tinnesi için ya- 5 pılan vaat... Rütbesiz asker. " 4/ Vejetaryen. 7 5/ Birnota... Şi- irleri şeriata ay- 8 kın görflldüğû n için 1404'tede- risi yüzülerek öldürül- müş tasavvuf şairi. d/ Oyunda cezalı çocuk.. Seyrekveegretidikış.7/ 2 Doğu sanatlannda kul- 3 larulan, stilize edilmiş 4 bitki, yaprak ve fıliz gö- rünümündeki bezeme motifi..."Cankulağıdır 6 işiten/Bu âşıklar 7 'sini" (Yunus Emre). 8/ 0 Penyekonfeksiyonunda q kullanılan ve zincirli di- 9 kiş yapan özel makine... Utanç duyma. 9/ Içine başka bir sıvı kanştınlmamış içki... Yankı YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Muğla'nın Marmaris ilçesine bağlı turistik bir belde. 2/ tlgi eki.. Arkalıksız iskemle. 3/ Önemli tarihsel ol- gu... Emile Zola'nın bir romanı. 4/ Sebep... Uğraş. 5/ Bir yerde oturma... Eskı dilde su. 6/ Devlet görevlileri- ninaylıklanndan her ay belli oranda kesilen para II Sod- yumun simgesi... "Bıze bol bol kucakla getir/Düş- mek etrafı görmemektendır" (Tevfik Fikret). 8/ Bir cet- vel türü... Şeker üretımınde bıllurlaşan şeker alındıktan sonra kalan posa. 9/ Doğu \ e Güneydoğu Anadolu'da ya- şamış eskı halk.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle