Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
-18 TEMMUZ 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
Köln'de
Köln Havaalanı'nda
bir gece yansı...
Saat 23.55te
Istanbul'a kalkması
gereken Istanbul
Havayollan uçağından
haber yok... Çoğu
Almanya'da çalışan
Türk yolcutar, uçağın
ertesi sabah 07.00'de
hareket edeceğini
öğreniyor... Yoicular,
çoluk çocuk
havaalanında
bekleşiyor... Istanbul
Havayollan'ndan bir
ilgili anyor ama
bulamıyorlar... Bir
tutanakla durumu
saptıyoriar ve
ardından Alman
Kızılhaç'ına sığınıyor;
battaniye ve yiyecek
yardımı alıyorlar!
Etektronik posta: somdposta.cumhurqfetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Mesut Yılmaz,
hükümete girmiş...
"Ak çüvercinle. sütten
cıkmıs ak kasık!"
A
nadolu yanmadasının üzerinden uçarken,
uçağın penceresinden aşağıya baktığınızda
"güzel yurdumuz"un parmakla sayılacak bir-
— kaç kesimi dışında çıplak olduğunu görüyor-
sunuz... Orta Asya'nın Gobi çölü gibi değilse de ör-
neğin Doğu Avrupa'nın göz alabildiğince uzanan ye-
şili yok bizde... Karadeniz, Ege, Akdeniz kıyılanndan
Anadolu'nun içlerine doğru geçerken toprağın sarar-
dığı gözle görülüyor... Ormanlanmız yeterti değil ve ne
yazık ki var olanlan da yakıyoruz...
Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Salih
Sönmezışık, ormanlarfa biriikte geleceğimizin de yan-
dığını söylüyor ve orman yangınlannın salt sıcak ha-
va koşullanna bağlanamayacağını belirtiyor:
"Asıl neden, uygulanan ormancılık politikasının hal-
kımız üzerinde ormanlara karşı yarattığı duyarsızlıktır."
Sönmezışık'a göre meteorotojik verilerdeki en kü-
çük bir olumsuzluk bile yangınlara ortam yaratıyor; ha-
valar ısınmadığı halde sırf lodos estiği için bu yıl 5 Ni-
Ormanlar
san'da çıkanlan yangınlarda 73 bin dekar orman kül
oluyor. Aşın sıcakların yaşandığı 13 Temmuz'da çıka-
nlan 58 orman yangınında ise 30 dekar orman alanı
yanıyor.
Salih Sönmezışık'ın verdiği başka bir rakam var ki,
dünyanın en büyük orman yangınından beter:
"Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca yapılan ağaç-
landırma sahalannın en az iki katı ormanlık alan yasal
düzenlemeler nedeniyle ormancılık düzeni dışına çı-
kanlmıştır."
Bir büyük yangın daha:
"Son yıllarda ormanlanmız, kamu yaran adı altında
verilen tahsislerle yatınm alanianna dönüştürülmüştür.
1983-1998 yılları arasında yaklaşık 10 milyon dönüm
orman alanı 61 degişik sektöre 49 yıllığına tahsis edi-
lerek elden çıkanlmıştır."
Tahsislerin baş miman Turgut Özal... Özal'ın bu ko-
nudaki en büyük takipçisi Süleyman Demirel... Ak-
deniz ve Ege kıyılarındaki gözde ormanlarımızın yapı-
laşmaya açılmasının öteki "mimar"lan Tansu Çilter ve
Mesut Yılmaz...
Bu arada, şimdiki Orman Bakanı Nami Çağan'ın da
hakkını vermek gerekir.. çünkü bakanlığı sırasında işa-
damlanna orman tahsisi yapmadı. Çağan tahsis yap-
madı ama, yakın geçmişteki yağma kamuoyunda bir
kere yer buldu.
Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı: —
"Ormanlann bu denli kolayca yağma edilmesi, or-
man yangınlanna karşı halkımızda bir duyarsızlık, ku-
rumlarda vurdumduymazlık yaratmış... Herkesin gö-
zü önünde pervasızca yapılan böylesi bir talan karşı-
sında, insanlanmıza, ormanlann değerli olduğunu an-
latmak; yakılmaması, korunması gerektiğine ikna et-
meye çalışmak, anlamını yitirmektedir."
Kadro
Ozelleştirme
kapsamma alınan ve
Türkiye genelinde alt
bölgeye aynlan Türk
Telekom'da birer
bölge müdüriüğü
kuruluyor. Yeniden
yapılanma adı altında
kadrolaşmanın önü
açılıyor. Atamalar için
Ülkü Ocaklan'ndan
"referans" alınması
gerekiyor. Örnegin
İzmir Bölge
Müdüıiüğü'nde, "Türk
Telekom ülkücü
kadrolann tekeline
devrediliyor,
kendilerinden
olmayanlar dışlanıyor"
deniyor.
SESStZ SEDASIZ (!)
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
Ormanlan bıze bırakın, darağaçlannı yakın!
KOBIIer ticari sicil atfı istiyor
Af çıkar mı, çıkmaz mı; çıkarsa na-
sıl çıkar bilinmez ama, küçük ve orta
ölçekli işletmeler için etik ölçüler çer-
çevesinde ticari sicil affı isteniyor. Kü-
çük ve orta ölçekli işletmeciler adına
TOSYÖV Istanbul Şubesi Başkanı
Veysi Bakaç diyor ki:
"KOBİ'ler, ülke işletmelerinin yüzde
98.8'ini, istihdamın yüzde 45.6'sını,
üretimin yüzde 37.7'sini, ihracatın yüz-
de 8'ini gerçekleştiımektedir.
KOBl'lere verilen kredi payı ise yüz-
de 3-4'tür.
Kredi ve finansman sıkıntısı içinde-
ki KOBİ'ler, son 10 yıl içinde, 1990'da
Körfez Savaşı'nı, 1994'te 5 Nisan Ka-
rarları'nı, 1998'de Rusya Krizi'ni,
1999'da 17 Ağustos Depremi'ni ya-
şamıştır.
Bu süreç sonunda ticari ha-
yata devam edebilen KOBl'le-
rimiz zamanında ödeyemedikleri çek-
lerin, protesto olan senetlerinin olum-
suzluklanyla karşılaşmıştır.
Işletmecilerimizin çoğu bugün, çek
karnesi alamamakta, çek kullanama-
makta, kredi talebinde bulundukla-
nnda bankalar ve Merkez Bankası ar-
şivlerindeki sicilleri nedeniyle kredibi-
liteleri uygun görülmemektedir.
Soruyoruz: KOBl'lerin hali ne ola-
cak?
Ticari etik içerisinde KOBl'lerin de
hazırlanacak af yasası kapmasına alın-
masını istiyoruz.
Toplum hayatımıza, ekonomimize
bu açıdan da yeni umutlar getirilme-
lidir."
Almanya'nın Göç
Politikası
Dr. ŞADİ CÇÜNCC
Almanya'da yaşayan Türk top-
lumunun gündemini oluşturan iki
önemli konu "çifte vatandaşlık"
ve "entegrasyon"', yıllardır bir kı-
sır döngü içinde tartışılmaktadır...
Bu kısır döngü "çifte vatandaşlık"
ve "entagrasyon" konularında
Türk toplumunun istemlerinin ve
bakış açılannın Alman toplumu-
nunkinden farklı oluşundan orta-
ya çıkmaktadır... Işte bu nedenle
sorunlar bir çıkmaz sokakta birik-
mektedir... Kısır döngüye neden
olan ve çözümü engelleyen ana
unsur, Almanya'nın "göçmen po-
litikasında" daima "ulusal çıkarta-
n" ön planda tutmasıdır... Her ne
kadar Almanya, AB'nin ortak ya-
bancılar politıkasını onaylasa da
özde kendi ulusunun çıkariannı
korumaktadır... Bu durum AB ül-
keleri arasında henüz bir uyumun
sağlanamadığını göstermekte-
dir... Yani Avrupa Birliği'nin tutar-
lı ve bağlayıcı bir "göçmen poli-
Mcas/"yoktur...
Şimdi Türk toplumunun istem-
lerini sürekli engelleyen ve Türk
toplumunu sürekli dışlayan Al-
manya'daki yabancılar politika-
sının (göçmen politikası) günü-
müze kadar olan gelişmelerine
özellikle partiler bazında bir göz
atmakta fayda vardır. Bu geliş-
meler, Almanya'daki Türk toplu-
munun konumunu açık bir şekil-
de belirlediğini göstermektedir...
80'li yıllardan beri Almanya'da
yabancılar politikası (göçmen po-
litikası) Alman partileri arasında
farklı düzeylerde ele alınmıştır...
Sosyal Demokratlar (SPD) ve Ye-
şiller, Alman halkına yıllardır çok
kültüriü (multi kulturel) bir toplum
şeklini empoze etmeye çalıştılar...
Bu partilerin ortak parolası şuy-
du: "Dünyadaki tüm fakir ve so-
runlu ülkelerin insanlan Alman-
ya'ya gelin..." Kendilerine göre bir
"Göçmen Kanunu Tasansı" ha-
zırladılar... Bu partiler yabancıla-
nn sürekli entegrasyonu için teş-
vik politikalan geliştirdiler... "Eği-
tilmiş yabancı işgücü" ve "kota
sistemi" bu partilerin yabancılar
politikasını belirleyen unsuriar-
dır...
Buna karşılık CDU/CSU parti-
si, Alman halkına sürekli "Ülkemiz
yabancı akınına uğradı..." mesa-
jını vererek korku üretmeye baş-
ladılar (Yabancı düşmanlığının ort-
masına destek oldular). Bu parti,
Almanya'nın çoktanfiilenbir "göç-
men ûlkesi" olduğu gerçeğini in-
kârederek "Almanya birgöçmen
ülkesi değildir" tezini ortaya attı-
lar. CDU/CSU'nun halihazır "Göç-
men Kanunu" ile ilgili bir tasansı
yoktur... Genelde göçmen akışı-
nı engellemeye çalışan bu parti,
yıldatakriben 300.000 göçmenin
gelişini onaylamaktadır...
FDP partisi ise aynı şekilde ko-
ta sistemi ile göçmen akışını sı-
nıriamayı öngörrnektedir... Bu par-
ti göçmen politikasında "ulusal
ekonomik çıkarlar" ilkesini kabul
etmektedir. Bu nedenle yabancı-
larda kaliteli mesleki eğitım ve iyi
bir Almanca lisanını şart koşmak-
tadır...
Temelde partilerin "göçmenpo-
litikalannda" bir değişiklik olma-
masına rağmen bu alanda ılımlı sa-
yılabileçek bazı gelişmeler olmak-
tadır... Ömeğin, îçişleri Bakanı Ot-
to Schily "entegrasyonun sınıria-
n" üzerinde konuşmaktadır... llti-
ca politikası (Asylpolitik) konu-
sunda yapılan haksızlıklan dile
getirmektedir... CSU iseyabancı-
lann Almanya'ya gelişini artık nor-
mal karşılamakta ve yabancı işçi
ve işverenler için "mavi kart" ile
"yeşil kart" sistemini savunmak-
tadır... Nitekim Eyaletler Meclisi
"yeşil kart" sistemini onaylamış
bulunmaktadır...
Yabancılar politikasındaki (göç-
men politikası) bu ılımlı değişim
rüzgân nereden gelmektedir...
Sosyal Demokratlar ve Yeşiller,
artık yanlış yorumlanan "yaban-
cı dostluğu"nur\ aynı zamanda
yabancı düşmanlığına dönüşe-
bildiği varsayımını kabul etmek-
tedirler... FDP, CDU/CSU partile-
ri ve Alman İşverenler Birliği, Al-
man ekonomisinin yabancı işçi-
lerolmaksızın uluslararası rekabet
gucünü muhafaza edemeyece-
ğini ve sosyal sistemin çökebile-
ceğini anlamış durumdalar...
Aynı zamanda Almanya'da da
küreselleşme süreci etkisini gös-
termektedir... Bu küresel gelişim-
ler sonucu yabancılar politikasın-
da da yeni değişimlerin yapılma-
sı gereği tüm partilerce kabul gör-
mektedir... CDU/CSU artık ister is-
temez göç gerçeğini ve göç ko-
nusunu kabul etmektedir...
"Yeşil kart" kota sisteminin ka-
bul edilmesi Alman toplumunda
bir gerçeği ortaya koymaktadır AJ-
man toplumunun nüfus artışı ye-
terti değildir. Alman eğitim siste-
mi artık eskisi gibi kaliteli meslek
şahibi elemanlan yetiştiremiyor.
Özellikle bilgisayar ve biyotekno-
loji gibi meslek dallannda Alman
ekonomisinin ihtiyaçlannı Avru-
pa Biriiği'ndeki elemanlar dahi
karşılayamıyor... Eğitilmiş çoğu
Alman meslek sahipleri Ameri-
ka'ya göç etmektedirier... Alman-
ya'nın hali hazır çalışan nüfusu, sa-
yılan gittikçe artan emekli ve yaş-
lılara bakacak ekonomik güce sa-
hip değildir... Yüksek işsizlik ora-
nına rağmen Alman ekonomisi
yabana işgücüne muhtaçür... Tüm
Alman partileri bu ekonomik ger-
çeklerden hareket ederek yaban-
cılar politikasına (göçmen politi-
kası) yeniden yön vermeye çalış-
maktadırlar... Türk toplumunun
talepleri ise şimdilik ikinci derece-
de önem kazanmaktadır...
Yapılan bir araştırmaya göre Al-
man halkının ve önde gelen par-
tililerin yabancılar politikası (göç-
men politikası) konusundaki na-
bızlan şöyledir:
"Almanya daha fazla göçmene
ihtiyaç duyuyormu" sorusunaAl-
man halkının yüzde 63'ü hayır,
yüzde 32'si evet demiştir. SPD,
yüzde 54, hayır, yüzde 40 evet; Ye-
şiller, yüzde 49 hayır, yüzde 51
evet; CDU/CSU, yüzde 69 hayır,
yüzde 26 evet; FDP, yüzde 57 ha-
yır, yüzde 41 evet... "Almanya'da-
ki yabancı sayısı fazla mıdır" so-
rusunaAlman halkının yüzde 41 'i
hayır, yüzde 52'si evet cevabını
vermiştir...
SPD, yüzde 50 hayır, yüzde 44
evet; Yeşiller, yüzde 88 hayır, yüz-
de 8 evet; CDU/CSU, yüzde 36
hayır, yüzde 58 evet; FDP, yüzde
45 hayır, yüzde 45 evet... (1)
Bu gelişmeler ve veriler çerçe-
vesinde Almanya'daki Türk top-
lumunun entegrasyonu ve istem-
lerinin gerçekleşmesi ne ölçüde
başanlı olacaktır?
Sorunlann çözümü için umut
edilen AB tam üyeliği ise şimdi-
lik çok uzaklarda...
(1) Istatistik kaynak: Die Woche -
Zeitung, Nr. 28, 7Mİ2000, s. 6.
HAYVANLAR ISMAIL GVLGEÇ igulgec@yahoo.com
ÇtZGİLİK KÂMİL MASARACI
' • - • • ? • _
r O N] :- .
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 18 Temmuz
QO/SL/A/G
n
VEYA » r %
e 'pe BueitAt, ücıtresf MCXVEÇ '/'
VIOKUJN QUISLIN6 (KİJİZLİNG) OOĞMUÇTU OOIL_
ve SOVY£rt£/Z &/ZLİĞ/MPe ATHŞe OO4&?
TU. İ923'PA uoeveç'e OÖNCN ÇUISUUG'IN
NASYOA/AL SOSYAUZME HAY&MUĞI ÇOK f
ACCMĞ/ İLHAMIJ4 NASJVNAL SAAAUMG(uüjSAİ- Bi&LİIc)AP_
Cf PAe-TİY/ ZU&&LI BU PA&T/ PAELAMeUTV&A TStİ
BİLE KAZANAA4AD/. AMA,
u A/o/eı/eç'/ /fGAi.
GALOEM SOtJBA DA, KUtUJI HÛKütoSTt'M
SApA/A G6ÇTİ. SAt/AŞ SOA/C//VOA ÖLÛM CE-
ZAS/A/A ÇABP77eiL/W QUtSUN6 'l'tJ AOf, (J20N
------ - - ICULLANILOI
\\ A
ACI KAYBIMIZ
Sevgili eşim, sevgili annemiz
Yargıtay emekli üye yardımcısı,
REFİA SAİME KİZİROCLU nu
(Refoş)
17 Temmuz 2000'de kaybetmiş bulunuyoruz.
Cenazesi 18 Temmuz Salı günü öğle namazından
. sonra Teşvikiye Camii'nden kaldırılarak
Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilecektir. .
Eşi : Kâzım Kiziroğlu
Kızları : ErDil Yazntan, Sevil Deniz
Damatlan : irfan Yazman, Metin Deniz
Torunları : Eren • Ela Yazman, Senem - seyran Deniz
KADIKÖY 7. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN tLANEN TEBLİGAT
. - 1999/7988 E. - \
Alacaklı: Yapı ve Kredi Bankası AŞ Borçlu: Rızvan Onsal
Borç: Faiz ve masraflar hariç 768.764.237.-TL
Yukanda yazılı borçlunun borcundan dolayı borçlu adına çıkanlan tebligat bila iade edilmekle, yine yapılan zabıta tahkikatına göre
adresinin tespiti mümkün olmadığından ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir.
Iş bu ödeme emrinin tebliği tanhinden itibaren borcu ve takip masraflannı 22 gün içinde ödemeniz, borcun tamamına veya bir kıs-
mına veya alacaklının takibine karşı bir ıtirazınız var ise ödeme emrinin ilanından itibaren 22 gün içinde açıkça ve sebepleri ile birlik-
te IlK 62. maddesi hükmü gereğince dilekçe ile veya sözlü olarak icra müdürlüğüne bildinmeniz ve aynı süre içinde 74. madde gereğin-
ce mal beyanında bulunmanız, aksi takdirde takibin bu sebeple sizden sadır olmuş sayılacağı ve mal beyanında bulunmaz veya hakika-
te aykuı beyanda bulunursanız hapis ile cezalandınlacağınız, borç ödenmez veya itiraz edilmezse cebri icraya devam edileceği ilanen
tebliğ olunur. Basın: 39290
GÖRÜŞ
Prof. Dr. CEVAT GERAY
A Ü Siyasal Bilgiler Fakültesi
ÖzelleştiPilen Yapı Denetimi
Son depremlerin yarattığı insan ve mal kaybının
çok yüksek oluşu, yapı denetim dizgesinin, kentleş-
me, yerleşme, endüstrinin yer seçimi karariarı, imar, ,
konut ve arsa konularındaki yöneltilerimizin tüm baş-
tan ele alınmasını, sorgulanmasını, yasalarda ve ku-
rumlarda köklü değişiklikler yapılmasını zorunlu kıl-
maktadır. Aradan yaklaşık bir yıl geçmiş olmasına kar-
şın, kamu yönetiminin ve kamuoyunun genelde da-
ha çok yerleşme ve konut konularına, geçici ve ka-
lıcı konutlar için alınacak önlemler üzerine eğildiği bi-
linmektedir. Bu arada, ımar planlamasıyla ilgili yönet-
meliklere, afetle ilgili örgütlenmelere ilişkin kimi dü-
zenlemeler de yapılmaktadır. Daha önce Erzincan dep-
remi için sağlanmış kaynaklardan desteklenen bir pro-
je çerçevesinde ODTU öğretim üyelerinin yürüttüğü
bir çalışmanın ürünü olarak imar yasalannda kimi de-
ğişiklikler yanında yapı denetimi ye zorunlu yapı si-
gortası konulanna ilişkin çözüm önerileri de gelişti-
rilmişti. İlgili bakanlık, bu önerilerden de yararlana-
rak yapı denetimi ve zorunlu deprem sigortası ko-
nularında iki ayrı yasa gücündeki kararnameyi yü-
rürlüğe koymuştur. Yazımın konusunu oluşturan ya-
pı denetimiyle ilgili yasal düzenlemelere ilişkin de-
ğerlendirmelerimi özetlemek istiyorum.
Yapı denetiminde, İmar Yasası'nın öngördüğü ya-
pı izni veyapı denetimi düzenekleri değiştirilerek, bu-
güne değin bir kamu görevi olarak beledıyelerce ve
valiliklerce sürdürülen denetim işleri özel ortaklıkla-
ra devredilerek özelleştirilmiştir. Oysa, yapı izni ve imar
denetimi yetkileri kamu yönetimine özgü yetkilerdir.
Bu özgü yetkilerin özel kişi ve kuruluşlara göçürül-
mesi anayasaya ve anayasanın öngördüğü yönetim
dizgesine aykırıdır.
Yapı izin ve denetimi işlerinden sorumlu birimler
olarak belediyeler ve valilikler, kendi dışlarında, özel
denetim kuruluşlannca yürütülecek denetim sonuç-
lanna ve yazanaklarına uyma durumunda bırakılan
birimler durumuna indirgenmişlerdir. Bu ne yerel yö-
netim anlayışıyla, ne de yerinden yönetim ve yetki
genişliği ilkeleriyle bağdaşabilir.
Kamu kurum ve kuruluşlarının yaptıklan ya da yap-
tırdıkları yapıların yapı denetiminin kapsamı dışında
tutulması, bir yandan eşıtlik ilkesine, bir yandan da
ülke gerçeklerine aykırı düşmektedir. Kamu yapıla-
nnın da öncekı ye son depremlerde çok hasar gör-
düğü gerçeği görmezlikten gelinemez.
Dört yıllık üniversite öğretimi başka mühendislik
konularında yeterli gönülmekteyken, bu konudabeş
yıllık ek bir staj süresi ve sınav dızgesi getirılmesi dü-
şündürücüdür. Üzücü olan, YÖK'ün ve ilgili yükse-
köğretim kurumlannın suskunluk içinde kalmasıdır.
Yapı denetimi kuruluşlannın ne tutarda bir anapa-
ra ile kurulabileceğı bellı değildir. Uzman mimar ve
mühendislerin gerekli anaparayı sağlamak için yer-
li, yabancı "sermaye sa/j/p/eri"nin ekonomik deste-
ğine başvurmalan, bu yüzden de onlara bağımlı du-
ruma girmeleri olasılığı ve çekingesi (tehlikesi) var-
dır.
"Uzman mimar", "uzman mühendis" olabilmek
için başvururken, kamu kuruluşlannda çalışanlann
mimar ve mühendis odalanna üye olmalan koşulu
aranmaması bir yandan onlar yararına bir ayncalık
yaratmakta, bir yandan da örgütlenme özgürlükle-
rini kullanmalannı sınırlayıcı bir tutumu yansıtmak-
tadır.
Yapı dene.tim kuruluşları, yaptıklan işlerin her biri
için akçal sörumluluk'sigortasıyla koruma attrna a/ıh-'
makta, fakat bu sorumluluk çok az sayıdaki hasar-
larla sınırlı tutulmaktadır. Yapı mühendisliği açısın-
dan yapılar ve yapım süreci bir bütünlük oluştur-
maktadır. Bu nedenle, akçal sigorta sorumluluğunun
öncelikle taşıyıcı dizgeden kaynaklanan hasarlarla sı-
nırlı tutulması yanlıştır.
Aynı bağlamda, afet etkısiyle yıkılan ya da hasar
gören yapılarda yaşayan insanların uğradığı beden-
sel, özdeksel (maddi) ve tinsel (manevi) zararların gi-
derilmesi de akçal sorumluluk kapsamma alınmalı-
dır.
Yasal düzenlemeler yayımlanmadan önce yapı iz-
ni alınmış olan yapılann denetim kapsamı dışında tu-
tulması uygun görülmektedir. Bununla birlikte, "za-
rann neresinden dönülürse kârdır" ilkesine uyulma-
sı, yapı izni alınmakla birlikte yapımına hiç başlan-
mamış olan ya da belli bir yapım düzeyinin altında
kalan yapılar da, depreme dayanıklılık açısından, de-
netim kapsamma alınmalıdır.
Yasa gücündeki kararnamede, yürürlükteki yasa-
larda ne gibi değişiklikler yapıldığı, nelerın yürürlük-
ten kaldırıldığı açıkça belirtılmemektedir. Örneğin,
imar yasasında öngörülen "yapının teknik sorumlu-
su" (fenni mesulü) ile ilgili kurallar yürürlükten kalk-
mış mıdır? Bu, kararnamede açıkça yazılmış değil-
dir. Bu tutum, yasa yapma yöntem ve yordamına uy-
gun düşmüyor. Bu, uygulamada duraksamalar ya-
ratabilir.
Yasa gücündeki karamameler, genellikle ilgili ku-
ruluşlann (yükseköğretim kurumlarının, meslek oda-
larının, uygulayıcıların, yöneticilerin ve bilim adam-
larının) katılımı aranmaksızın, kamuoyunda tartışma-
ya açılmaksızın hazırlanıp çıkarılmaktadır. Yasal dü-
zenlemelerle ilgili çalışmalarda katılımcılığa yeterin-
ce önem verilmemesi alışkanlığı burada da görülüyor.
Yalnızca "Şu kişi ve kuruluşlann da görûşlerini aldık"
demekten öteye gidilmiyor.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAGA:
1/ Konya'nın
antik çağdaki
adı 2/ Birmey-
vc.lskambilde
koz. 3/ Kutsal 3
bir gûce, bir di-
leği yerine ge-
tinnesi için ya- 5
pılan vaat...
Rütbesiz asker. "
4/ Vejetaryen. 7
5/ Birnota... Şi-
irleri şeriata ay- 8
kın görflldüğû n
için 1404'tede-
risi yüzülerek öldürül-
müş tasavvuf şairi. d/
Oyunda cezalı çocuk..
Seyrekveegretidikış.7/ 2
Doğu sanatlannda kul- 3
larulan, stilize edilmiş 4
bitki, yaprak ve fıliz gö-
rünümündeki bezeme
motifi..."Cankulağıdır 6
işiten/Bu âşıklar 7
'sini" (Yunus Emre). 8/ 0
Penyekonfeksiyonunda q
kullanılan ve zincirli di-
9
kiş yapan özel makine... Utanç duyma. 9/ Içine başka bir
sıvı kanştınlmamış içki... Yankı
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Muğla'nın Marmaris ilçesine bağlı turistik bir belde.
2/ tlgi eki.. Arkalıksız iskemle. 3/ Önemli tarihsel ol-
gu... Emile Zola'nın bir romanı. 4/ Sebep... Uğraş. 5/
Bir yerde oturma... Eskı dilde su. 6/ Devlet görevlileri-
ninaylıklanndan her ay belli oranda kesilen para II Sod-
yumun simgesi... "Bıze bol bol kucakla getir/Düş-
mek etrafı görmemektendır" (Tevfik Fikret). 8/ Bir cet-
vel türü... Şeker üretımınde bıllurlaşan şeker alındıktan
sonra kalan posa. 9/ Doğu \ e Güneydoğu Anadolu'da ya-
şamış eskı halk.