18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 30 HAZİRAN 2000 CUM 14 KULTUR [email protected] TRT yapımı 'Uzak Bakışlı Kadınlar' başlıklı belgeseli Taha ve Füsun Feyizli hazırladı Âteşböcegî gibi yaşayanlarAYŞEKÖKSAL Her gece sandalla Istanbul Boğa- -a'naaçıhyordu. Sandalda görülmü- >yor, sadece kıyıdan sesı duyuluyor- du. 0nun, hayalle gerçek arasmda gi- dip gelen yumuşak sesini dinlemek için gece yansı kıyıda toplanıyordu. Deniz Kın Efteiya için... Denız Kızı Eftelya'nın her gece şöyledığı 'Kadıköylü' şarkısını taş- plaktan dınledıkten sonra çok etkile- -uen Taha Feyizli ve Füsun Feyizli, bu -sesın izını sürerken yeni sesler, yeni 'kadınlar ve birbirinden degişik ha- yatlannı keşfetmişler. Senaryosunu Füsun Feyizli'nin yazdığı ve Taha Feyizli'nın yönetmenliğini ûstlendi- ği dört böiümlük 'Uzak Bakışiı Ka- dınlar' belgeseli de böylece ortaya çıkmış. TRT tarafindan hazırianan belge- selın 'Esld Zaman Çiçekieri' adlı bö- lümönde kanto ve eğlencenın ılk de- fa halkın karşısma çıkışı, 'Gülümse- diğinde' adlı ikınci bölümde Suzan Lütfuflah'tan Neveser Kökteş'e, Mu- ammer Karaca'dan Mırnav ve Lü- küs Hayat gibi operetlerin miman MuhlisSabahattin'e kadar operetin ta- rihı anlatılıyor.'Beni YıküzJara Gö- türün'de ıse masalsı Denız Kızı Ef- telya ve operetlen alaturka yorumla- yan Fikriye Şakrakses, son bölüm 'Kr Demet Papatya' ise Türk tango- sunu anlaörken ılk Türk tangosu 'Ma- ri'yi seslendiren Seyyan Oskay'a ay- nlmış. Yönetmen Taha Feyizli ile 'Uzak Bakısh Kaduı 1 belgeseli üzerine gö- rüştük: - Neden özeilikk eğlence sektörün- deki kadınlar üzerinebir belgeselçek- tiniz? FEYİZLİ- Geçen yıl, Tanzimat'la başlayıp 1960 'iannsonuna kadar de- vam eden modernleşme sürecini sos- yal ve sivil tarih açısından ele aidığı- mız 'Eskki' adlı dramatık bir belge- seli yaparken toplumun çağdaş kim- liğının oluşmasında kadının var olma çabasımn ne kadar etkili olduğunu gördük. Kadın berberleri, ıtriyat ve parfümeri tarihi, giyim-kuşam gibi modemleşmede önemli rol oynayan birçok sosyal faktör, arka pianda kal- mış gibi görünen kadınlann aslında toplumun şekıllendırilmesınde bü- yük payı var. -Kadının sahnedeilk kez yer alma- sı hangi taribe uzanıvor? FE YİZLİ- tmparatorlukta ve saray- da kadının kimlığı yok gibi. Sadece sanat ve eğlence dünyasında daha öz- gür kadınlara rastlamak mümkün. Kadın ilk defa kanto ile 1870'lerde sahnede yer alıyor. Türk kadınırun çağdaş kırnlığinı bulmasında öncü bu kadınlar, aynı zamanda eğlence tarihıni de önemli bir biçimde etki- lemış. Ilk olarak azmlık kimlığı ile kar- şımıza çıkan Şamiram Hanım, Zari- fe, Küçük Verjin, PeruzHanım"ın aç- tığı yolda ilerleyen Afife Jale ve ar- dından Türk tangoculan, opera sa- natçılan, operetler çıkmaya başlamış ve sahnede Türk kadın sanatçılan da rol almaya başlamışlar. Şehzadebaşı- Aksaray ekseninde çeşitli tuluat kam- panyalannın, tiyatrolann oluşturdu- enaryosunu Füsun Feyizli'mn yazdığı ve Taha Feyizli'nin yönetmenliğini üstlendiği TRT yapımı dört böiümlük belgeselin ilk bölümünde kanto ve eğleficeninilk kez halkın karşısına çfldfı/ikincf BöiönfoS opeifetin tarihi, • üçüncü bölümde operetlen ile masalsı Deniz Kızı Efteiya ve Fikriye Şakrakses, son bölümde de Türk tangosu anlatılryor. ğu, 'Direlderarası* adı verilen bu gü- zergâhta çalışan kantocular, profes- yonel olmamalanna, asıl amaçlan- nın gelenleri eğlendirmek olduğu için ciddi gösteriler sunmamalanna kar- şın çok cıddi ve disiplinli idiler. Ay- nı tarihte Beyoğlu'nda da eğlence var. Ahmet Rasimın 'Fuhş-u Atik' diye nıteledığı daha çok o eğılime yöne- lik bir tarz. Gerçek eğlence dünyası ise Direklerarasf nda yaşanıyordu. 'Ah almış kadınlar' -Kadınlann eğlence sektöriindeça- hşmalan, o zamanld topium için bi- raz aykın değil mi? FEYİZLİ - Kantoda laf atmalar, sarkıntılıklar olsa da son derece say- gı görüyorlar. Işlenni saygıyla yap- tıklan için onlar da karşılığuıı alıyor. Erkekler için kült haline gehniş ka- dınlar. Külhanbeyinden asüzadesine, beyefendisinden yabancı diplomata kadar uzanan bir hayran kitlesi var. Onun için biz bu kadınlara 'ah almış kadınlar' diyoruz. Bir külhanbeyi, âşık olduğu Agavni Hanun'ı, selam verişini işveli bulduğu için silahını çe- kip vurmuştur. Tango döneminde Sey- yan Hanım aşkı uğruna ışını bırakır, Sankamış'a gıder. Böyle derin kıs- kançlıklar ve aşklar yaşanıyordu. - Fakatçoğununsonu aakh brtmiş_ FEYtZLI- Biz bu hıkâyelen ınce- lerken karşımıza ıkı önemli olgu çık- tı. Birincisi, eğlence dünyasının için- den filızlenen ve ayaklan günümüze kadar uzanan bir soyağacı ortaya çık- tı. Suzan Lutfullab Sururi, ünlü ope- ret sanatçısı Lutfullah Sururi nın eşi ve Gülriz Sururi'nin annesi. Naşit Özcan, Seiim Naşit ve AdileNaşit'in babası. Bu cafcaflı dünyada herkesın birbiri ile bir bıçımde akrabalık bağ- lannın gehşnğını ortaya çıkardık. Di- ğer olgu ise, çoğu birbınne çok ya- kın ve trajik sonlar yaşamış. Her za- man bekledikleri ve umut ettikleri bir şey var. Projenin adı da bu özellikten çıktı. Sadece uzak görüşlü olmalan değil, her zaman özlemle ve beklen- tı ile uzaklara baktıklan için bu adı verdik. KeJebekZarife'nin hayatı, bir paket fabrikasında işçı olarak sona ermiş. Mari Ferha, polislerin yakın- dan görebilmek için özellıkle sahne bastığı yemyeşil gözlerini kaybedin- ce acıdan intihar etmiş. Deniz kızı Eftelya'ya bakarsanız yaşamı yan masal yan gerçek gibi. Jübile gece- sinde sandalla açılıp kaybolmuş ve kendisinden bir daha haber alınama- mış. Çok yağmurlu bir gece olduğu, üşüttüğü ve tüberkülozdan öldüğü söyleniyor. Biz mezannı da bulduk. Onlar aslında ateşböceği gibi gece- den sabaha var olmuş, gece ışık ve- rip sabaha yok olmuşlar. - Nasıl bir araşorma yaptuuz? FEYİZLİ- Kımse bu kadınlar hak- kında belge bulamayacağımızı söy- lüyordu, ama bine yakın belge ve plaklannı bulduk. Kişisel birikim ve kütüphanemızde bulunan belgelenn yanında ulaştığımız insanlann kendi kişisel belgelerini kullandık. 55 tane 'Kutts Dergisi' çıkaran tiyatro tarih- çisi AgopAyvaz ile konuştuk. Kaduı Eserleri Kütüphanesi'ndenyararlan- dık. Bu kadınlann bırinci dereceden akrabalannı bulduk. Seyyan Hanım'ın kızlannı, Şamiram Hanım'ın toru- nunu bulduk. 'Süreyya Opereti'nde şarkı söylemiş Şadan Adaoab, Gi- ovanni Scognamillo ve Necdet Mab- fi Ayral bize o dönemı, Gükiz Suru- ri annesini, Selim Naşit babasını an- lattı. En önemlisi, kadınlann orijmal seslerini bulduk. - Bu belgelerie dramayı nasıl bir araya getirdiniz? FEYİZLİ-45 dakikalık bölümJer- de, kadınlann hayatlannı, birinci el- den belge olarak fotoğraf, gazete ku- pürü, afiş gibi görsel dokümanlarla, kendı seslerinin kayıth olduğu taş- plaklarla ve o kişilerin bınnci dere- ceden yakınlan ile yaptığımız konuş- malarla sunduk. Bunların arasına dra- matik sahneler ekledik. Bu kadınla- n, hikâyeleri, hüzünleri ve yaşamla- n, yani insani yönleriyle ele aldığı- mız için dramatıze etmemizin, sine- manın kurallan ve diyalektiği ile an- latmamızın daha iyı olacağını düsün- dük. Bu kadınlar, ilk defa tekrar kar- şımıza çıkıyor. Onlann ruhlarmı in- citmemek gerekıyor. - Dramı yaraörken gerçelde bayal gücünüzarasmdaki dengeyi nasıl sâğ- ladınız? FEYtOjU Drjjnajjölümleri ol^a, da; bu birbelgeset Bûyüzden ne ya" ' parsak yapahm belgeleri ön plana al- mak zorundayız. Oyunculan secerken ılk kntenm, bu kadınlann benzerle- rini bulmaktı. Çünkü onlann fotoğ- raflannı verdikten sonra, çok aykın kişilikler yaratmak doğru olmaya- caktı. Sonuçta, aynısı değil ama çok yakın oyuncular bulduk. Diğer bir zorluk ıse Istanbul'un kendısi idi. Her şeyin mimari, tasanm ve mekân an- lamında yozlaştığı birzamanda 1870ü yıllan yansıtmak çok güç oldu. - Ne zaman gösterifecek? FE YİZLİ- Bu ayın sonunda Deniz Kızı Eftelya'nın jübile sahnesini de tamamlayınca montaj aşamasına ge- çeceğiz. Ekim ayında da TRT'de gös- terilecek. Daha önce çektiğımız 'Es- kki' belgeseli 36. Altın Portakal Fılm Festivalı'nde gösteribnişti ve bu fes- tivalde göstenlen ilk belgeseldi. Şin> di, 'Uzak Bakışfa Kaduüar'ı da gös- termek istiyorlar. Eğer TRT izin ve- rirse sanınm festrvalde de gösterilecek. 'Taşın ve înancın Şiiri-Mardin' sergisiyle başlayacak Darphane'de yaz etkirdikleıd Sergi Bünyad Dinç'in fotoğraflanndan oluşuyor. KöltürServisi-Türkiye Ekonomik Top- lumsal Tarih Vakfi,Darphane Binalan 'nda bu yaz düzenlenecek olan kültür sanat et- kinlikleri, temmuz ayında 'Taşın veInan- cm Şiiri-Mardin' başhklı fotoğraf sergisiy- le birhkte başlayacak.Bünyad Dinç'in fo- toğraflanndan oluşan sergide Mardin, Midyat ve Hasankeyf'ten görüntüler var. Etkinliklerçerçevesinde Belgesel Sine- macılar Birliği'nin katkılanyla sunulan belgeseller, iFSAK'ın desteğiyle hazıria- nan dia göstenlen, kısa filmler, 'Biyogra- fi Dizisi'. 'Türk Canlandırma Sineması Tarihi' başlıklı dizi göstenmleri, konser- ler, dinleti ve söyleşiler, tiyatro, performans ve dansgöstenlen, konferans ve seminer- ler ile atölye çahşmalan yer alacak. Kısafilmve belgesel gösterfleri Gürcan Kelpek Toplu Gösterisı 1 (kısa film)l ve8Temmuz'da,2ve6Temmuz'da Kerime SenyüceTin 'Halfeti ve Suya Dö- nüşen Topraklar 1' adlı belgeseli, 5 Tem- muz'da Turgut Çeviker'in ve Erdoğan Kar'ın 'Türk Canlandırma Sineması Ta- rihi 1' başlıklı belgeseli ile İFSAK'tanEo- ginKaban'm 'HasankeyTten Son Işıklar' dia gösterisi, 'Cahit ArT (Bıyografı Dı- zısı) belgeseli 7 Temmuz'da, Mihriban Tanık'm 'Anadolu'nun Solan Rengi Se- mahlar' belgeseli 9 Temmuz'da, 12 Tem- muz'da 'TürkCanlandumaSinemasıTa- rihi 2' belgeseli ile ÎFSAK'tan Engin Ka- ban, Ali Kıran, SeviSunaçve Sevfl Uzrek'in 'Doğu ve Güneydoğu Anadoludan Gö- rüntüler' adlı dia göstensı, Daver Ata- bey'ın 'ElazığDügünü' belgeseh 13 Tem- muz'da, 'Ekrem AkurgaT (Bıyografi Di- zisi) belgeseli 14 Temmuz'da, ÜkerCanik- tigil Toplu Göstensı 1 (kısafihn) 15 Tem- muz'da, 16 Temmuz'da MTV'nin 'FmrtGöl Oiurken-Cennetin Bedefi' belgeseli, 19 Temmuz'da 'Türk Canlandırma Sinema- sıTarihLVbaşlıklı belgeseli ve tFSAK'tan EnginKaban'ın 'HasankeyTten SonIşık- lar' adlı dia gösterisi, Hasan Özgen ve Sa- vaş Güveoze'nin 'Ve Taşlar Tanıkör'adlı belgeseli 20 Temmuz'da, 21 Temmuz'da 'Füreya' (Biyografi Dizisi) belgeseh', II- kerCanildigil Toplu Göstensı 2 (kısa film) 22 Temmuz'da, GülBüyükbeşeMuyan'ın 'Anadohı Düşler-Muş, Urfa, Şavşat' bel- Darphane-i Amire Binalan'nda belgesel, kısa film, dia gösterileri, konserler, dinleti ve söyleşiler, tiyatro, performans ve dans gösterileri, konferans ve seminerlerin yanı sıra atölye çalışmalan da yer alacak. gesdi 23 Temmuz'da, 26 Temmuz'da 'Türk Canlandırma Sineması 4' başlıklı belgeseli ile ÎFSAK'tan Engın Kaban. Ali Kıran, Sevi Sunaç ve Sevil Ozrek'in 'Do- ğu ve Güne>doğu Anadolu'dan Görüntü- ler' adlı dia gösterisi, 28 Temmuz'da 'Aziz Nesin' (Biyografi Dızısı) belgeseli, 29 Temmuz'da 'Necü Kâzun Akses'in (Bi- yografi Dizisi) belgeseli, 30 Temmuz'da ise Kenme Senyücel'in 'GAP Anado- hı'nun Gerçekleşen Rüyası' başlıklı bel- geselinin gösterimi gerçekleşecek. Bu bölümün ılk konuğu 'San-Pnınkon- seri I Temmuz'dagerçekleşecek. 'SefcnGü- hln Ojuartet' 2 Temmuz'da, 'Gökahı Bay- kal Band" 6 Temmuz'da, 'Derya Ozkan' 7 Temmuz'da, 14 Temmuz'da Moe Joe, 15 Temmuz'da 'san-I', Rashit 16 Tem- muz'da, Kompania Krtencoğhı 20 Tem- muz'da, Aü Ekber Çiçek 23 Temmuz'da, OğuzBüyükberber li 'Duobr' ile 28 Tem- muz'da, RepBkas ise 30 Temmuz'da mü- zikseverlerle birlikte olacak. SöyleşOer ve seminer 13 Temmuz'da SaMhKuyaş'ın konuşma- cı olarak katılacağı 'Kuşaklar Buluşma- sı' başlıklı söyleşi, 19 Temmuz'da Naim DOmener'in konuk olacağı Eski45'likler' konulu söyleşi ve dinleti, 22 Temmuz'da Yeni Yüksektepe'nindüzenleyeceği 'Ha- ton ve Akademia Okulu' başlıklı konfe- rans ile 27 Temmuz'da 'Çin Iç Düzen Sa- naü: Tai Chi Chuan' konulu seminer dü- zenlenecek. Hyatro ve performanslar 2,9,16,23 ve 30 Temmuz'da ESEK'in 'Godot'uIzterken' adlj oyunuyla başlaya- cak olan etkmlikler çcrçevesmde 8 Temr^ muz'da Kabare Taksim'in 'Havadan Su- dan\ 9 Temmuz'da Dikmen Seymen ile AlevCınbara'nın 'Salyanşoz' performan- sı, 29 Temmuz'da da İTÜGSB Tiyatro Topluluğu'nun 'Kuğunun Şarkısı' adlı gösterileri yer alacak. BÜ FolklorKıılübü Dans veMüzik Gös- terisi 'Günebakan' 19 Temmuz'da, 22 Temmuz'da Talıp Kargı Türk Tasavvuf Musikisi Topluluğu'nun Tasavvuf Müzi- ği ve Semazen Gösterisi, 29 ve 30 Tem- muz'da ise Tai Chi Chuan başlıklı atölye çahşması sergılenecek. Y4ZIODASI SELİM İLERÎ Tanpınar ve Kara Mizah Eski sözlükler 'mizah' sözcüğünü şöyle tanımla- mışlar "Şaka, lâtife, alay, eğlence." Bu tanımlama bil- mem yeterli mi? Mizahın, gülmeceye, daha doğrusu gükJünneceye o kadar açık çağnş/mlan her zaman şa- kadan, alaydan ve hete eğlenceden geçmiyor. Bir de 'kara mizah' söz konusu edılecekse, çok daha acı bır gülmece, güldürmece ışın içine kanşıyor. Saatleh Ayaıiama Enstıtüsü'nü okuyuncaya kadar Ahmet Hamdi Tanpınar'daki acı güldürmeceliği ayırt etmemiştim. llkgençiığimde okuduğum Yaz Yağmu- nı bana rüyalı, ala özlemli, sıtmalı bir hikâye kitabı ola- rak görünmüştü. Sonra Huzur'u okudum. Huzur'da her şey kaybe- dilmişti. Derin bir hüzünden başka bir şey kalmamış- tı geriye. Abdullah Efendınin Rüyalan'yla bilinçaltı ge- zisine çıkacaktım... Bu bölük pörçük okumalar, besbelli, Tanpınar1 ! bü- tün yönleriyle tanıtmamıştı. Yaz Yağmuru'ndaki "Acı- badem'de Köşk' de ısbhzafı tarafını benden sakJamtş... SaatteriAyariama Enstitüsu'nü yaşama sevinçteri du- yarak okudum. Inanılmaz bır kara mizah başyaprtıy- dı. Umutsuzluğa kapılacak olsam, şimdi yirte bu ro- manı okurum ve direnç kazanınm. Ne var ki Tanpınar'ın kara mizaha yatkınlığı Saatte- ri Ayariama Enstitüsü'yle sınırlı değil. Şu sıra Sahne- nin Dışındakileri bir kez daha okumaya başladım. Ro- manın anlatıcısı 1920 Istanbulu'nda, çocukken yaşa- dığ( mahalteyi anyor. Oralardan "şehnmızın en büyûk butvan" birdenbire geçıvermiş. Bulvargeçerken, "ElâgözMehmedefendiCamiide beraberce yol olmuş." Sonra daha keskin bir sapta- ytm: "Bu cami on yedinci asır başında yapılmış çok şi- rin bir eserdi. Fakat ayakta kalması, yıkılmaması için hiçbır gayrette bulunmadığıma göre bu teessürüm- den fazla bahsetmeye hakkım yok." Çocukluğumdan bu yana yıhlmaması için hiçbir gayrette bulunmadığım" mimari eserten, tabii hepsi çoktan ytkılmış olanlan, gözümün önune getırmeye ça- lıştım. Döküm şaşırtıcıydı: Yalnız tarih simgesı anıtlar değil, bazen bütün bir semt yıkılıp gıtmış, geriye silik anılardan, bir ıki fotoğraftan başka bir şey kaimamış- tı. Tanpınar, 1920'den söz açıyor. Çocukluğum yirmin- ci yüzyılın ellilerine, altmışJanna rastlar. Yıkmak, yok etmek anlayıştnı hep korumuşuz. Sahnenın Dışındakıler'in anlatıcısı evlere şenlik yo- rumunu kaleme getiriyor "Istanbul mahalleleri yirmi, otuz senede bir çehre değiştire değiştire yaşarfar ve günûn birinde park, bulvar, yol, sadece yangın yeri, 'hâlî arsa' geleceğe ait çok zengin ve iç açıcı bir proje olmak üzere bir- denbire kaybolurtar. Dedelerimiz ahşap ev denen şe- yiicatettıklen gün bu ımkânı bıze hazırlamışlardır. Ta- rihte ve bilhassa felsefedeki 'sebep ve netıce' dava- sının bu en iyi misalidır. Böylece ta beş asırdan beri biz son derecede 'ımarcı' bir millet olmaya hazırlan- mışolduk. Istanbulmahalleleriniher nesiliçinyenibaş- tan denebilecek şekilde vûcuda getiren bu yirmi otuz senelik mema/eieri tarihî hadiseler hazırtartar. Nite- kim hadiselersıkışmca bu gelişmenin deyürûyüşûnü jo oişbgtte arttırdığını hepimbgörmüşüzdüc" - -* Sahnenin Dışındakiler 1950'de tefnka edıimiş. Or- tada Demokrat Parti imanndan en küçuk eseryok de- nebilir. Ama şehrin mimari dokusunu tanh katmanla- nnda da araştırmış, engın sezgıli bır yazar için gete- ceği okumak o kadar güç olmasa gerektı... Dünün güzel romanlan bugünün genç okuruna pek bir şey ifade etmiyor. Oysa yannın sorunlan hâlâ o ro- manlardasaklı duruyor, okunmak ve çözümtenebilmek için. Gelgelelim bugünün yirmi yaşındaki kuşağına, bir Bâgöz Mehmedefendi Camii'nı, sessiz sedasız bah- çelerinde Acıbadem, Göztepe köşklerini, ne bileyim, Moda Plajı'nı, "Bunlar Yedikule marulu!"sözünü, çar- kıfetek çiçegini anlatmak, yaşatmak, hissettirebilmek de olanakdışı. Kara mizanla bağdaşjk bir ikitem... Takvimde tz Bırakan: "Vapura yanm saat var. Yavaş yavaş yürûrûz." Ah- met Hamdi Tanpmar, Sahnenin Oışındakiler, Dergah Yayınlan, 1997. Pado Coefıo'nun kftaplan tan'da yayımianacak • Kültür Servisi- 'Simyacı' ve 'Veronika öbnek Istiyor' gibi kitaplann yazan Paulo Coelho'nun yapıtlannın yayın hakla, ilk kez bir yabancı yazar olarak Iran Islam Cumhuriyeti tarafindan kabul edildi. 1979'dakidevrim sonrasında Iran'ı zıyaret eden ilk Müslüman olmayan yazar Coelho'nun ardından Kültür Bakanı Ataollah Mohajerani, resmi bir yazı ile Caravan Books'un, yazann Iran'da kitaplannı yayımlamaya yetkili tek yayımcı olacağını açıkladı. 27 Mayıs'ta Iran halkının karşısına çıkan Coelho 'Simyacı' romanının, Mevlana'nın Mesnevi'sine dayandığını açıkladı. Aynca, yeni bir roman üzerinde çalıştığını belirtti. Yazar, Iran'a yaptığı ilk gezisini "Uygarhklar arasında yaşanan büyük kopustan sonra ilk köprü, kültürel ve sportif etkinliklerle inşa edilir. Otekı yollar da zaman içinde açıhr. Iran'da kalpleri ardına kadar açık insanlar gördüm, yalnızca manevi olarak değil, aynı zamanda kültürel ve siyasal anlamda da açıkülar" şeklinde - değerlendirdi. BUGÜN J i AKSAMAT'ta 12.30 ve 18.00'de 'KmTe Kanavn ifc Bir Akşam'adh konser Laser-disc 'ten izlenebilır. (252 35 00) • BABYLON'da saat 22.30'da DJ UEUK'un partisi yer alacak. (292 73 68) • BİLGtÜTSrVERSrrESİ'ndesaat 10.00-19.00 arasında 'Türk Film Arastınnaiannda Yeni Yönefimlerll' başlıklı konferansın ve fîlrn göstenmlerinın ılk bölümü gerçekleşecek. (21622 22) • AKM'de saat 19.30'da Adventures in Motion Pictures'ın 'Kuğu GöhT balesi ızlenebilir. (292 08 46)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle