Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 30 HAZİRAN 2000 CUM
14 KULTUR kuKur@cumhuriyet.com.tr
TRT yapımı 'Uzak Bakışlı Kadınlar' başlıklı belgeseli Taha ve Füsun Feyizli hazırladı
Âteşböcegî gibi yaşayanlarAYŞEKÖKSAL
Her gece sandalla Istanbul Boğa-
-a'naaçıhyordu. Sandalda görülmü-
>yor, sadece kıyıdan sesı duyuluyor-
du. 0nun, hayalle gerçek arasmda gi-
dip gelen yumuşak sesini dinlemek
için gece yansı kıyıda toplanıyordu.
Deniz Kın Efteiya için...
Denız Kızı Eftelya'nın her gece
şöyledığı 'Kadıköylü' şarkısını taş-
plaktan dınledıkten sonra çok etkile-
-uen Taha Feyizli ve Füsun Feyizli, bu
-sesın izını sürerken yeni sesler, yeni
'kadınlar ve birbirinden degişik ha-
yatlannı keşfetmişler. Senaryosunu
Füsun Feyizli'nin yazdığı ve Taha
Feyizli'nın yönetmenliğini ûstlendi-
ği dört böiümlük 'Uzak Bakışiı Ka-
dınlar' belgeseli de böylece ortaya
çıkmış.
TRT tarafindan hazırianan belge-
selın 'Esld Zaman Çiçekieri' adlı bö-
lümönde kanto ve eğlencenın ılk de-
fa halkın karşısma çıkışı, 'Gülümse-
diğinde' adlı ikınci bölümde Suzan
Lütfuflah'tan Neveser Kökteş'e, Mu-
ammer Karaca'dan Mırnav ve Lü-
küs Hayat gibi operetlerin miman
MuhlisSabahattin'e kadar operetin ta-
rihı anlatılıyor.'Beni YıküzJara Gö-
türün'de ıse masalsı Denız Kızı Ef-
telya ve operetlen alaturka yorumla-
yan Fikriye Şakrakses, son bölüm
'Kr Demet Papatya' ise Türk tango-
sunu anlaörken ılk Türk tangosu 'Ma-
ri'yi seslendiren Seyyan Oskay'a ay-
nlmış.
Yönetmen Taha Feyizli ile 'Uzak
Bakısh Kaduı
1
belgeseli üzerine gö-
rüştük:
- Neden özeilikk eğlence sektörün-
deki kadınlar üzerinebir belgeselçek-
tiniz?
FEYİZLİ- Geçen yıl, Tanzimat'la
başlayıp 1960 'iannsonuna kadar de-
vam eden modernleşme sürecini sos-
yal ve sivil tarih açısından ele aidığı-
mız 'Eskki' adlı dramatık bir belge-
seli yaparken toplumun çağdaş kim-
liğının oluşmasında kadının var olma
çabasımn ne kadar etkili olduğunu
gördük. Kadın berberleri, ıtriyat ve
parfümeri tarihi, giyim-kuşam gibi
modemleşmede önemli rol oynayan
birçok sosyal faktör, arka pianda kal-
mış gibi görünen kadınlann aslında
toplumun şekıllendırilmesınde bü-
yük payı var.
-Kadının sahnedeilk kez yer alma-
sı hangi taribe uzanıvor?
FE YİZLİ- tmparatorlukta ve saray-
da kadının kimlığı yok gibi. Sadece
sanat ve eğlence dünyasında daha öz-
gür kadınlara rastlamak mümkün.
Kadın ilk defa kanto ile 1870'lerde
sahnede yer alıyor. Türk kadınırun
çağdaş kırnlığinı bulmasında öncü
bu kadınlar, aynı zamanda eğlence
tarihıni de önemli bir biçimde etki-
lemış. Ilk olarak azmlık kimlığı ile kar-
şımıza çıkan Şamiram Hanım, Zari-
fe, Küçük Verjin, PeruzHanım"ın aç-
tığı yolda ilerleyen Afife Jale ve ar-
dından Türk tangoculan, opera sa-
natçılan, operetler çıkmaya başlamış
ve sahnede Türk kadın sanatçılan da
rol almaya başlamışlar. Şehzadebaşı-
Aksaray ekseninde çeşitli tuluat kam-
panyalannın, tiyatrolann oluşturdu-
enaryosunu Füsun Feyizli'mn yazdığı ve Taha Feyizli'nin yönetmenliğini
üstlendiği TRT yapımı dört böiümlük belgeselin ilk bölümünde kanto ve
eğleficeninilk kez halkın karşısına çfldfı/ikincf BöiönfoS opeifetin tarihi, •
üçüncü bölümde operetlen ile masalsı Deniz Kızı Efteiya ve Fikriye
Şakrakses, son bölümde de Türk tangosu anlatılryor.
ğu, 'Direlderarası* adı verilen bu gü-
zergâhta çalışan kantocular, profes-
yonel olmamalanna, asıl amaçlan-
nın gelenleri eğlendirmek olduğu için
ciddi gösteriler sunmamalanna kar-
şın çok cıddi ve disiplinli idiler. Ay-
nı tarihte Beyoğlu'nda da eğlence var.
Ahmet Rasimın 'Fuhş-u Atik' diye
nıteledığı daha çok o eğılime yöne-
lik bir tarz. Gerçek eğlence dünyası
ise Direklerarasf nda yaşanıyordu.
'Ah almış kadınlar'
-Kadınlann eğlence sektöriindeça-
hşmalan, o zamanld topium için bi-
raz aykın değil mi?
FEYİZLİ - Kantoda laf atmalar,
sarkıntılıklar olsa da son derece say-
gı görüyorlar. Işlenni saygıyla yap-
tıklan için onlar da karşılığuıı alıyor.
Erkekler için kült haline gehniş ka-
dınlar. Külhanbeyinden asüzadesine,
beyefendisinden yabancı diplomata
kadar uzanan bir hayran kitlesi var.
Onun için biz bu kadınlara 'ah almış
kadınlar' diyoruz. Bir külhanbeyi,
âşık olduğu Agavni Hanun'ı, selam
verişini işveli bulduğu için silahını çe-
kip vurmuştur. Tango döneminde Sey-
yan Hanım aşkı uğruna ışını bırakır,
Sankamış'a gıder. Böyle derin kıs-
kançlıklar ve aşklar yaşanıyordu.
- Fakatçoğununsonu aakh brtmiş_
FEYtZLI- Biz bu hıkâyelen ınce-
lerken karşımıza ıkı önemli olgu çık-
tı. Birincisi, eğlence dünyasının için-
den filızlenen ve ayaklan günümüze
kadar uzanan bir soyağacı ortaya çık-
tı. Suzan Lutfullab Sururi, ünlü ope-
ret sanatçısı Lutfullah Sururi nın eşi
ve Gülriz Sururi'nin annesi. Naşit
Özcan, Seiim Naşit ve AdileNaşit'in
babası. Bu cafcaflı dünyada herkesın
birbiri ile bir bıçımde akrabalık bağ-
lannın gehşnğını ortaya çıkardık. Di-
ğer olgu ise, çoğu birbınne çok ya-
kın ve trajik sonlar yaşamış. Her za-
man bekledikleri ve umut ettikleri bir
şey var. Projenin adı da bu özellikten
çıktı. Sadece uzak görüşlü olmalan
değil, her zaman özlemle ve beklen-
tı ile uzaklara baktıklan için bu adı
verdik. KeJebekZarife'nin hayatı, bir
paket fabrikasında işçı olarak sona
ermiş. Mari Ferha, polislerin yakın-
dan görebilmek için özellıkle sahne
bastığı yemyeşil gözlerini kaybedin-
ce acıdan intihar etmiş. Deniz kızı
Eftelya'ya bakarsanız yaşamı yan
masal yan gerçek gibi. Jübile gece-
sinde sandalla açılıp kaybolmuş ve
kendisinden bir daha haber alınama-
mış. Çok yağmurlu bir gece olduğu,
üşüttüğü ve tüberkülozdan öldüğü
söyleniyor. Biz mezannı da bulduk.
Onlar aslında ateşböceği gibi gece-
den sabaha var olmuş, gece ışık ve-
rip sabaha yok olmuşlar.
- Nasıl bir araşorma yaptuuz?
FEYİZLİ- Kımse bu kadınlar hak-
kında belge bulamayacağımızı söy-
lüyordu, ama bine yakın belge ve
plaklannı bulduk. Kişisel birikim ve
kütüphanemızde bulunan belgelenn
yanında ulaştığımız insanlann kendi
kişisel belgelerini kullandık. 55 tane
'Kutts Dergisi' çıkaran tiyatro tarih-
çisi AgopAyvaz ile konuştuk. Kaduı
Eserleri Kütüphanesi'ndenyararlan-
dık. Bu kadınlann bırinci dereceden
akrabalannı bulduk. Seyyan Hanım'ın
kızlannı, Şamiram Hanım'ın toru-
nunu bulduk. 'Süreyya Opereti'nde
şarkı söylemiş Şadan Adaoab, Gi-
ovanni Scognamillo ve Necdet Mab-
fi Ayral bize o dönemı, Gükiz Suru-
ri annesini, Selim Naşit babasını an-
lattı. En önemlisi, kadınlann orijmal
seslerini bulduk.
- Bu belgelerie dramayı nasıl bir
araya getirdiniz?
FEYİZLİ-45 dakikalık bölümJer-
de, kadınlann hayatlannı, birinci el-
den belge olarak fotoğraf, gazete ku-
pürü, afiş gibi görsel dokümanlarla,
kendı seslerinin kayıth olduğu taş-
plaklarla ve o kişilerin bınnci dere-
ceden yakınlan ile yaptığımız konuş-
malarla sunduk. Bunların arasına dra-
matik sahneler ekledik. Bu kadınla-
n, hikâyeleri, hüzünleri ve yaşamla-
n, yani insani yönleriyle ele aldığı-
mız için dramatıze etmemizin, sine-
manın kurallan ve diyalektiği ile an-
latmamızın daha iyı olacağını düsün-
dük. Bu kadınlar, ilk defa tekrar kar-
şımıza çıkıyor. Onlann ruhlarmı in-
citmemek gerekıyor.
- Dramı yaraörken gerçelde bayal
gücünüzarasmdaki dengeyi nasıl sâğ-
ladınız?
FEYtOjU Drjjnajjölümleri ol^a,
da; bu birbelgeset Bûyüzden ne ya" '
parsak yapahm belgeleri ön plana al-
mak zorundayız. Oyunculan secerken
ılk kntenm, bu kadınlann benzerle-
rini bulmaktı. Çünkü onlann fotoğ-
raflannı verdikten sonra, çok aykın
kişilikler yaratmak doğru olmaya-
caktı. Sonuçta, aynısı değil ama çok
yakın oyuncular bulduk. Diğer bir
zorluk ıse Istanbul'un kendısi idi. Her
şeyin mimari, tasanm ve mekân an-
lamında yozlaştığı birzamanda 1870ü
yıllan yansıtmak çok güç oldu.
- Ne zaman gösterifecek?
FE YİZLİ- Bu ayın sonunda Deniz
Kızı Eftelya'nın jübile sahnesini de
tamamlayınca montaj aşamasına ge-
çeceğiz. Ekim ayında da TRT'de gös-
terilecek. Daha önce çektiğımız 'Es-
kki' belgeseli 36. Altın Portakal Fılm
Festivalı'nde gösteribnişti ve bu fes-
tivalde göstenlen ilk belgeseldi. Şin>
di, 'Uzak Bakışfa Kaduüar'ı da gös-
termek istiyorlar. Eğer TRT izin ve-
rirse sanınm festrvalde de gösterilecek.
'Taşın ve înancın Şiiri-Mardin' sergisiyle başlayacak
Darphane'de yaz etkirdikleıd
Sergi Bünyad Dinç'in fotoğraflanndan oluşuyor.
KöltürServisi-Türkiye Ekonomik Top-
lumsal Tarih Vakfi,Darphane Binalan 'nda
bu yaz düzenlenecek olan kültür sanat et-
kinlikleri, temmuz ayında 'Taşın veInan-
cm Şiiri-Mardin' başhklı fotoğraf sergisiy-
le birhkte başlayacak.Bünyad Dinç'in fo-
toğraflanndan oluşan sergide Mardin,
Midyat ve Hasankeyf'ten görüntüler var.
Etkinliklerçerçevesinde Belgesel Sine-
macılar Birliği'nin katkılanyla sunulan
belgeseller, iFSAK'ın desteğiyle hazıria-
nan dia göstenlen, kısa filmler, 'Biyogra-
fi Dizisi'. 'Türk Canlandırma Sineması
Tarihi' başlıklı dizi göstenmleri, konser-
ler, dinleti ve söyleşiler, tiyatro, performans
ve dansgöstenlen, konferans ve seminer-
ler ile atölye çahşmalan yer alacak.
Kısafilmve belgesel gösterfleri
Gürcan Kelpek Toplu Gösterisı 1 (kısa
film)l ve8Temmuz'da,2ve6Temmuz'da
Kerime SenyüceTin 'Halfeti ve Suya Dö-
nüşen Topraklar 1' adlı belgeseli, 5 Tem-
muz'da Turgut Çeviker'in ve Erdoğan
Kar'ın 'Türk Canlandırma Sineması Ta-
rihi 1' başlıklı belgeseli ile İFSAK'tanEo-
ginKaban'm 'HasankeyTten Son Işıklar'
dia gösterisi, 'Cahit ArT (Bıyografı Dı-
zısı) belgeseli 7 Temmuz'da, Mihriban
Tanık'm 'Anadolu'nun Solan Rengi Se-
mahlar' belgeseli 9 Temmuz'da, 12 Tem-
muz'da 'TürkCanlandumaSinemasıTa-
rihi 2' belgeseli ile ÎFSAK'tan Engin Ka-
ban, Ali Kıran, SeviSunaçve Sevfl Uzrek'in
'Doğu ve Güneydoğu Anadoludan Gö-
rüntüler' adlı dia göstensı, Daver Ata-
bey'ın 'ElazığDügünü' belgeseh 13 Tem-
muz'da, 'Ekrem AkurgaT (Bıyografi Di-
zisi) belgeseli 14 Temmuz'da, ÜkerCanik-
tigil Toplu Göstensı 1 (kısafihn) 15 Tem-
muz'da, 16 Temmuz'da MTV'nin 'FmrtGöl
Oiurken-Cennetin Bedefi' belgeseli, 19
Temmuz'da 'Türk Canlandırma Sinema-
sıTarihLVbaşlıklı belgeseli ve tFSAK'tan
EnginKaban'ın 'HasankeyTten SonIşık-
lar' adlı dia gösterisi, Hasan Özgen ve Sa-
vaş Güveoze'nin 'Ve Taşlar Tanıkör'adlı
belgeseli 20 Temmuz'da, 21 Temmuz'da
'Füreya' (Biyografi Dizisi) belgeseh', II-
kerCanildigil Toplu Göstensı 2 (kısa film)
22 Temmuz'da, GülBüyükbeşeMuyan'ın
'Anadohı Düşler-Muş, Urfa, Şavşat' bel-
Darphane-i Amire
Binalan'nda belgesel, kısa
film, dia gösterileri, konserler,
dinleti ve söyleşiler, tiyatro,
performans ve dans gösterileri,
konferans ve seminerlerin yanı
sıra atölye çalışmalan da yer
alacak.
gesdi 23 Temmuz'da, 26 Temmuz'da
'Türk Canlandırma Sineması 4' başlıklı
belgeseli ile ÎFSAK'tan Engın Kaban. Ali
Kıran, Sevi Sunaç ve Sevil Ozrek'in 'Do-
ğu ve Güne>doğu Anadolu'dan Görüntü-
ler' adlı dia gösterisi, 28 Temmuz'da 'Aziz
Nesin' (Biyografi Dızısı) belgeseli, 29
Temmuz'da 'Necü Kâzun Akses'in (Bi-
yografi Dizisi) belgeseli, 30 Temmuz'da
ise Kenme Senyücel'in 'GAP Anado-
hı'nun Gerçekleşen Rüyası' başlıklı bel-
geselinin gösterimi gerçekleşecek.
Bu bölümün ılk konuğu 'San-Pnınkon-
seri I Temmuz'dagerçekleşecek. 'SefcnGü-
hln Ojuartet' 2 Temmuz'da, 'Gökahı Bay-
kal Band" 6 Temmuz'da, 'Derya Ozkan'
7 Temmuz'da, 14 Temmuz'da Moe Joe,
15 Temmuz'da 'san-I', Rashit 16 Tem-
muz'da, Kompania Krtencoğhı 20 Tem-
muz'da, Aü Ekber Çiçek 23 Temmuz'da,
OğuzBüyükberber li 'Duobr' ile 28 Tem-
muz'da, RepBkas ise 30 Temmuz'da mü-
zikseverlerle birlikte olacak.
SöyleşOer ve seminer
13 Temmuz'da SaMhKuyaş'ın konuşma-
cı olarak katılacağı 'Kuşaklar Buluşma-
sı' başlıklı söyleşi, 19 Temmuz'da Naim
DOmener'in konuk olacağı Eski45'likler'
konulu söyleşi ve dinleti, 22 Temmuz'da
Yeni Yüksektepe'nindüzenleyeceği 'Ha-
ton ve Akademia Okulu' başlıklı konfe-
rans ile 27 Temmuz'da 'Çin Iç Düzen Sa-
naü: Tai Chi Chuan' konulu seminer dü-
zenlenecek.
Hyatro ve performanslar
2,9,16,23 ve 30 Temmuz'da ESEK'in
'Godot'uIzterken' adlj oyunuyla başlaya-
cak olan etkmlikler çcrçevesmde 8 Temr^
muz'da Kabare Taksim'in 'Havadan Su-
dan\ 9 Temmuz'da Dikmen Seymen ile
AlevCınbara'nın 'Salyanşoz' performan-
sı, 29 Temmuz'da da İTÜGSB Tiyatro
Topluluğu'nun 'Kuğunun Şarkısı' adlı
gösterileri yer alacak.
BÜ FolklorKıılübü Dans veMüzik Gös-
terisi 'Günebakan' 19 Temmuz'da, 22
Temmuz'da Talıp Kargı Türk Tasavvuf
Musikisi Topluluğu'nun Tasavvuf Müzi-
ği ve Semazen Gösterisi, 29 ve 30 Tem-
muz'da ise Tai Chi Chuan başlıklı atölye
çahşması sergılenecek.
Y4ZIODASI
SELİM İLERÎ
Tanpınar ve Kara Mizah
Eski sözlükler 'mizah' sözcüğünü şöyle tanımla-
mışlar "Şaka, lâtife, alay, eğlence." Bu tanımlama bil-
mem yeterli mi? Mizahın, gülmeceye, daha doğrusu
gükJünneceye o kadar açık çağnş/mlan her zaman şa-
kadan, alaydan ve hete eğlenceden geçmiyor. Bir de
'kara mizah' söz konusu edılecekse, çok daha acı bır
gülmece, güldürmece ışın içine kanşıyor.
Saatleh Ayaıiama Enstıtüsü'nü okuyuncaya kadar
Ahmet Hamdi Tanpınar'daki acı güldürmeceliği ayırt
etmemiştim. llkgençiığimde okuduğum Yaz Yağmu-
nı bana rüyalı, ala özlemli, sıtmalı bir hikâye kitabı ola-
rak görünmüştü.
Sonra Huzur'u okudum. Huzur'da her şey kaybe-
dilmişti. Derin bir hüzünden başka bir şey kalmamış-
tı geriye. Abdullah Efendınin Rüyalan'yla bilinçaltı ge-
zisine çıkacaktım...
Bu bölük pörçük okumalar, besbelli, Tanpınar1
! bü-
tün yönleriyle tanıtmamıştı. Yaz Yağmuru'ndaki "Acı-
badem'de Köşk' de ısbhzafı tarafını benden sakJamtş...
SaatteriAyariama Enstitüsu'nü yaşama sevinçteri du-
yarak okudum. Inanılmaz bır kara mizah başyaprtıy-
dı. Umutsuzluğa kapılacak olsam, şimdi yirte bu ro-
manı okurum ve direnç kazanınm.
Ne var ki Tanpınar'ın kara mizaha yatkınlığı Saatte-
ri Ayariama Enstitüsü'yle sınırlı değil. Şu sıra Sahne-
nin Dışındakileri bir kez daha okumaya başladım. Ro-
manın anlatıcısı 1920 Istanbulu'nda, çocukken yaşa-
dığ( mahalteyi anyor. Oralardan "şehnmızın en büyûk
butvan" birdenbire geçıvermiş.
Bulvargeçerken, "ElâgözMehmedefendiCamiide
beraberce yol olmuş." Sonra daha keskin bir sapta-
ytm:
"Bu cami on yedinci asır başında yapılmış çok şi-
rin bir eserdi. Fakat ayakta kalması, yıkılmaması için
hiçbır gayrette bulunmadığıma göre bu teessürüm-
den fazla bahsetmeye hakkım yok."
Çocukluğumdan bu yana yıhlmaması için hiçbir
gayrette bulunmadığım" mimari eserten, tabii hepsi
çoktan ytkılmış olanlan, gözümün önune getırmeye ça-
lıştım. Döküm şaşırtıcıydı: Yalnız tarih simgesı anıtlar
değil, bazen bütün bir semt yıkılıp gıtmış, geriye silik
anılardan, bir ıki fotoğraftan başka bir şey kaimamış-
tı.
Tanpınar, 1920'den söz açıyor. Çocukluğum yirmin-
ci yüzyılın ellilerine, altmışJanna rastlar. Yıkmak, yok
etmek anlayıştnı hep korumuşuz.
Sahnenın Dışındakıler'in anlatıcısı evlere şenlik yo-
rumunu kaleme getiriyor
"Istanbul mahalleleri yirmi, otuz senede bir çehre
değiştire değiştire yaşarfar ve günûn birinde park,
bulvar, yol, sadece yangın yeri, 'hâlî arsa' geleceğe
ait çok zengin ve iç açıcı bir proje olmak üzere bir-
denbire kaybolurtar. Dedelerimiz ahşap ev denen şe-
yiicatettıklen gün bu ımkânı bıze hazırlamışlardır. Ta-
rihte ve bilhassa felsefedeki 'sebep ve netıce' dava-
sının bu en iyi misalidır. Böylece ta beş asırdan beri
biz son derecede 'ımarcı' bir millet olmaya hazırlan-
mışolduk. Istanbulmahalleleriniher nesiliçinyenibaş-
tan denebilecek şekilde vûcuda getiren bu yirmi otuz
senelik mema/eieri tarihî hadiseler hazırtartar. Nite-
kim hadiselersıkışmca bu gelişmenin deyürûyüşûnü
jo oişbgtte arttırdığını hepimbgörmüşüzdüc" - -*
Sahnenin Dışındakiler 1950'de tefnka edıimiş. Or-
tada Demokrat Parti imanndan en küçuk eseryok de-
nebilir. Ama şehrin mimari dokusunu tanh katmanla-
nnda da araştırmış, engın sezgıli bır yazar için gete-
ceği okumak o kadar güç olmasa gerektı...
Dünün güzel romanlan bugünün genç okuruna pek
bir şey ifade etmiyor. Oysa yannın sorunlan hâlâ o ro-
manlardasaklı duruyor, okunmak ve çözümtenebilmek
için.
Gelgelelim bugünün yirmi yaşındaki kuşağına, bir
Bâgöz Mehmedefendi Camii'nı, sessiz sedasız bah-
çelerinde Acıbadem, Göztepe köşklerini, ne bileyim,
Moda Plajı'nı, "Bunlar Yedikule marulu!"sözünü, çar-
kıfetek çiçegini anlatmak, yaşatmak, hissettirebilmek
de olanakdışı.
Kara mizanla bağdaşjk bir ikitem...
Takvimde tz Bırakan:
"Vapura yanm saat var. Yavaş yavaş yürûrûz." Ah-
met Hamdi Tanpmar, Sahnenin Oışındakiler, Dergah
Yayınlan, 1997.
Pado Coefıo'nun kftaplan
tan'da yayımianacak
• Kültür Servisi-
'Simyacı' ve 'Veronika
öbnek Istiyor' gibi
kitaplann yazan Paulo
Coelho'nun
yapıtlannın yayın
hakla, ilk kez bir
yabancı yazar olarak
Iran Islam Cumhuriyeti
tarafindan kabul edildi.
1979'dakidevrim
sonrasında Iran'ı
zıyaret eden ilk
Müslüman olmayan
yazar Coelho'nun
ardından Kültür Bakanı
Ataollah Mohajerani, resmi bir yazı ile Caravan
Books'un, yazann Iran'da kitaplannı yayımlamaya
yetkili tek yayımcı olacağını açıkladı. 27 Mayıs'ta
Iran halkının karşısına çıkan Coelho 'Simyacı'
romanının, Mevlana'nın Mesnevi'sine dayandığını
açıkladı. Aynca, yeni bir roman üzerinde çalıştığını
belirtti. Yazar, Iran'a yaptığı ilk gezisini
"Uygarhklar arasında yaşanan büyük kopustan
sonra ilk köprü, kültürel ve sportif etkinliklerle
inşa edilir. Otekı yollar da zaman içinde açıhr.
Iran'da kalpleri ardına kadar açık insanlar gördüm,
yalnızca manevi olarak değil, aynı zamanda
kültürel ve siyasal anlamda da açıkülar" şeklinde -
değerlendirdi.
BUGÜN
J i AKSAMAT'ta 12.30 ve 18.00'de 'KmTe
Kanavn ifc Bir Akşam'adh konser Laser-disc 'ten
izlenebilır. (252 35 00)
• BABYLON'da saat 22.30'da DJ UEUK'un
partisi yer alacak. (292 73 68)
• BİLGtÜTSrVERSrrESİ'ndesaat 10.00-19.00
arasında 'Türk Film Arastınnaiannda Yeni
Yönefimlerll' başlıklı konferansın ve fîlrn
göstenmlerinın ılk bölümü gerçekleşecek. (21622
22)
• AKM'de saat 19.30'da Adventures in Motion
Pictures'ın 'Kuğu GöhT balesi ızlenebilir. (292 08 46)