25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HAZİRAN 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Ahlak bilgisi Zonguldak'ın Devrek ilçesine bağtı beldelerden birindeki ilköğretim okulunda, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni hakkında kız öğrencilere cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla soruşturma açılmıştı. Gerek öğrencilerin dilekçelerinde gerekse olayı soruşturan Eğitim- Sen üyesi mühakkike verilen rfadelerde öğretmen ağır bir dille suçlanmıştı. Sonra ne olduysa oldu, öğretmen birkaç günlüğüne Ankara'ya gidip geldikten sonra veliler hem çocuklannın şikâyet dilekçelerinin hem de rfadelerinin "yanlış" anlaşıldığını söyler oldular. Cinsel taciz iddialanna muhatap olan öğretmenin Ankara ziyaretinin ardından Zonguldak Milli Eğrtim Müdürlüğü de müfettiş görevlendirip yeni bir soruşturma başlatb. Görünen o ki müfettişler, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenine karşı "komünist komplosu" kurulduğu varsayımıyla kollan sıvadılar! Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Elektronık posta: som@posta.cumhuriyeLcom.tr - Insan ömrü ikiye katlanacakmış... "Yeni ölüm nedeni. sıkıntıdan olacak!" M ki yıl kadarönce ANAP milletvekili GüneşTa- ner, Topkapı Sarayı Müzesi'ni gezerken, gü- venlik sistemleri üzerine çalışan Pronet şir- ketinin, Kutsal Hazine bölümüne 1 milyar li- ralık sistemi bağış yoluyla kurmak istediğini söylü- yor. Müze Müdürü Filiz Çağman. konuya olumlu yak- laşıyor. Şirket yetkilıleri muzeye geliyor. Ancak Çağ- man, Kutsal Hazine bölümüne bir bankanın destek olduğunu bu bakımdan şirketin Minyatür ve Port- reler bölümüne sistem kurmasına izin verebilecek- lerini söylüyor. Bu sırada, Kültür Bakanlığı'nın ödeneklerinden Minyatür ve Portreler bölümü atlanarak öteki bölüm- lere güvenlik için kısıtlı harcamalar yapılıyor ve fa- kat şirket sistemi kurmadan bölümdeki tarihi Kuran çalınıyor. Hırsızlık olayından sonra güvenlik sistemi kuran şirketler, Topkapı Sarayı Müzesi'ne başvurup sistem- lerini tanıtmak, müzede inceleme yapıp teklif ver- Çok gizli (1) mek isteyince bunlara müzeyle ilgili bilgilerin gizli ol- duğu ve inceleme izni verilmeyeceği bildiriliyor. Fa- kat Sensormatik şirketi, Valilik emriyle girdiği Top- kapı Sarayı'nda Emniyet yetkilileriyle inceleme ya- pıyor ve bir rapor hazırlıyor. Bu arada Bakanlık "özel emri" ile bir ekip müze- ye geliyor ve "çok gizli" bir çalışma yapmaya baş- lıyor. Çok gizli çalışan ekibin nereden geldiği, böy- lesine gizli bir görev üstlenen kişilerin kim olduğu bile bilinmiyor. Çok gizli görevlıler, Topkapı Sarayı Müzesi'nin her yerini geziyor ve kendilerine ayrılan bir mekânda üç hafta kadar çalışıyor. Ancak bu çalışmalar sırasında çok gizli görevlile- rin ister istemez müze çalışanlarıyla tanışmak du- rumu da ortaya çıkıyor. Ekibin, Ankara'dan Askeri Elektronik Sanayii ASELSAN'dan geldiği öğreniliyor. Doğrudan Kültür Bakanı Istemihan Talay'a bir ra- por sunmakla görevlendirilen ASELSAN kartviziti taşıyan kişilerin Yavuz Kavaklıoğlu. Berk Dalver, Alp Saul olduğu anlaşılıyor. Orneğin, Alp Saul'un ASELSAN amblemi taşıyan kartvizitinde "proje danışmanı" yazıyor ve adres olarak "ASELSAN Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş. P.K. 101,06172 Yenimahalle, ANKARA" yazıyor. Ad- res, ASELSAN'ın adresi. Kartvizitteki telefon da ASELSAN'ın santral numarası 0.312. 385 19 00. Proje danışmanının dahili numarası ise: 3857. Derken bir gün Hürriyet gazetesinde bir haber çı- kıyor. Istanbul Valiliği'nin izniyle ofis ve evlere gü- venlik sistemi kuran bir şirketin haberi. Şirketin adı: Pronet. Sahibinin adı: Alp Saul. Gazetede fotoğrafı da yayımlanıyor Pronet'in sa- hibi ve dahi ASELSAN yetkilisi Alp Saul'un... Devamı yann. SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Burası Meclıs TV; şımdı de karşınızda beraber ve solo aklamalar! Küçük, kaçık, bağımsız, İnternetcik Küçük, kaçık, bağımsız haftalık der- gicik Antimedya yayın hayatına ara vermişti ki, Internet'te yeniden ha- yat buldu: www.antimedya.net "Radyodaspikerbağırıyor: Hay- di Milli Takım, 60 milyon Türk gali- biyetinizi bekliyor! Bir gazete manşe- ti: 70 milyon Türk arkanızdayız! Bir televizyon programında: 80 milyon Türk Avrupa'yı titretir. 60-70-80... Aradaki fark az buz değil, Yunanistan'ın nüfusundan fazla. Sahi, siz biliyor musunuz; Tür- kiye'nin nüfusu kaç?" Yazılmayacak gibi değil ki! Davaya bakacak olan avukat arka- daşımız "yazma" dedi ama yazılma- yacak gibi değil... Kişi ve yer adlarını saklı tutarak anlatalım... Yazılanmızdan birinde, bir kişinin, ki- şilik haklarına tecavüz ettiğimiz, top- lum içindeki onurvesaygınlığını yitir- mesine neden olduğumuz, hakaret ettiğimiz iddiasıyla manevi tazminat davası açılmış... Fakat davada biz yargılanmayacağız. Çünkü dava, "Yüksek Yerilim Hattı" ile zaman za- man köşemize konuk olan arkadaşı- mız Erdinç Utku'nun aleyhine açılmış. Dava konusu yazımız, Erdinç'in Bel- çika'dan gönderdiği laforizmanın al- tında yayımlandığı için davacının avu- katı öyle uygun görmuş. BIÇAK SIRTI EROL MANtSALI Emre Kongar, AB ve Atatünkçüler Dostum Emre Kongar 26 Haziran 2000'de Çumhuriyet'teki köşesinde Avrupa'da bazı çevrelerin, "Atatürkçüler Türkiye'nin AB'ye girmesine karşı çıkıyor" biçiminde konuya yaklaşmalanha haklı olarak tepki gösteriyor. Atatürkçüler Türkiye'nin AB'ye girmesine karşı çıkmaz diyor. Bu "doğru" olan ifadenin arkasında başka bir "yanlış" var. Sorun Türkiye'nin AB'ye onuriu bir tam üye olarak girmesinde yafmıyöf. Sorun şu iki temel hadisede yatıyor. 1) Türkiye ile AB arasındakı mevcut ilişki düzeni tek yanlıdır. 6 Mart 1995'te imzalanan gümrük birliği belgesi Türkiye'yi AB'ye tek yanlı olarak bağlamıştır. Açıkçası, bu bir sömürge düzenidir. Türkiye, üstelik kurumsal bir bağ ile "bağımlı" duruma sokuldu. Ben bir Atatürkçü olarak tek yanlı bağlayan bu bozuk yapılanmaya karşıyım. Atatürk sağ olsa da o boyle bir belgeyi imzalamazdı. Atatürk, Türkiye'yi (Osmanlı Imparatorluğu'nu) tek yanlı bağlayan benzer belgeleri ortadan kaldırmak için ömrünü feda etmiş bir insandır. Bu belgenın neden bir sömürge belgesi olduğunu Çumhuriyet sütunlarında çok yazdım. Sevgili Emre Kongar da bu düşüncelerimekatıldığını, "21. Yüzyılda Tür/c/ye" adlıkitabında belirtiyor. 2) AB, Türkiye'yi yarın da AB'ye tam üye yapmayacak. Ben falcı değilim, ama AB açısından bu bir hesap kitap işi. Türkiye'yi içeri aldığı zaman AB ekonomik, sosyal, politik ve kültürel olarak olağanüstü bir bedel ödeyecek(*). Türkiye'de kimse bu gerçeği görmek, konuşmak ve yazmak istemiyor. Soru: O halde AB Helsinki'de Türkiye'yi neden aday yaptı? Sıralayalım: a) 1997 Lüksemburg doruğundan sonra Türkiye'de AB'ye tepkiler yükselmeye başladı. AB bizi almayacak, oyalıyor diyenler ortaya çıktı, hem de çok haklı olarak. Bunların ağzını kapatmak gerekiyordu. Türkiye, AB'nin kendisini ileride içeri alacağı umudunu taşımalıydı. Ancak böylelikle 1995'te AB lehine tek yanlı olarak kurulan düzen korunabilirdi. b) Lüksemburg'da AB Türkiye'yi dışladığını açık olarak ortaya koymakla "Türkiye üzerinde baskı yapma ve içişlerine müdahale etme" olanağını da kaybetmişti. Bu olanağı elde edebilmek için de Türkiye'nin yakasına adaylık etiketini yapıştırması gerekiyordu. Ayrıca Ege ve Kıbrıs konularında, AB'nin elindeki kozlar yok olmuştu. ArtıkGüneydoğu,diğerazınlıkkonularına, din meselelerine rahatlıkla "müdahil" olabilecekti. Çünkü Türkiye adaydı; içeri girebilmesi için AB'nin dediklerini yapması gerekiyordu. Dış politika alanında da ödün istenebilecekti. Helsinki ile 1995 belgesinin üzerine ikinci bir dikiş atılmış, Türkiye denetim altına alınmıştı. Bu, AB için çok önemli idi. Çünkü AB Türkiye'yi kaybetmek istemiyor, "ancak içerialmadan, tek yanlı olarak denetim altında bulundurmak" istiyordu. AB için ideal çözüm buydu ve AB de bunu yaptı. Sevgili Emre Kongar, (2) başlığı altında sıraladığım şeyler de, Türkiye'de Atatürkçü düşünceyi savunanlarbakımından kabul edilemez. Ispanya, Fransa, Yunanistan gibi tam üyeliğe evet, ancak tek yanlı bağlanmaya ve oyalanmaya hayır. AB'nin Türkiye'ye ne gözle baktığını ortak dostumuz Andrevv Mango'dan Valery Giscard Destiang gibi pek çok politikacıya kadar herkes yazıyor, söylüyor. Türkiye yarın da tam üye yapılmayacak, bunun AB için hiçbir yararı yok. Sorun burada: Bu gerçekler karşısında acaba Türkiye'de Atatürkçü düşünceyi savunanlar, Türkiye-AB ilişkilerine hangi gözle bakmalı? Sorun Türkiye'nin AB'ye girmesinde değil, girecekmiş havası içinde mevcut tek yanlı yapılanmanın sürdürülmesinde. Bunu Brüksel'de de herkes biliyor. Hatta orada açık açık söyleyenler de çıkıyor. Türkiye'de ise her çevre kendine göre bir hesap içinde AB lobiciliği yapıyor. ^Sevgiti Emre, Avrupa'da bazı çevreier Atatürkçfrdüşûnceden fahatsızlık duymakta haklı olabilirler. Çünkü mevcut tek yanlı bağımlılığa Atatürkçüler karşıdır. Türkiye'nin adaylık etiketi ile aldatılarak AB mandası durumuna sokulmasına Atatürkçüler karşıdır. Ben, senin de en az benim kadar bu duruma karşı olduğuna eminim. HAYYANLAR ISMAIL GÜLGEÇ T^ 7 m AT/OI igulgec((i yahoo.com f \ r ^'ıi'î •) KİM KtME DUM DUMA BEHIÇAK behicakCnturk.net HARBl SEMIH POROY semihporoy(â yahoo.com TARİHTE BLGÜN MÜMTAZ ARIKAN 29 Haziran GLOBE r/YATROSU YANGINU. 1613'TE &U&ÜN, SHAKESPEARE'İN ÜNUİ AH$AP TİYATROSU "GLOBE", BÎR YANGIN SONUCU YOK OLDU. 1599'DA, THAMES HEHRİNlN GUNEYIUDE Kü- ÜULMUÇ OLAN SEKtZGEN PLAHLI TÎYATBO 8İMASIN/N ORTA KlSMI BOŞTU VE SAHHE BllfZADAy&.SAU. NE ÖAIÜ, i PENNY Ö0EYENLERİN AYAKTA İZLEOİKLERİ rERCM-DAHA VAKLIKLILAR 8ALKONLA/SOAN, OTUR^RAIC İZLlY£8İLİYOf?LARO/. "SLOBE TİYATROSLT,SHAKESPEARE'IN 8. HENRy OYUNU SERGİLENİÜKEN, KURü-SrKl BİR TDPATTŞr SfRASfN- DA KAZAYLA TUTU$ARAK Ş (*) Gümrük Birliği'nin Siyasal ve Ekonomik Bedeli, E. Manisalı, Boylam Yayınlan, 1995. - Türkiye-Avrupa llişkileri, E. Manisalı, Çağdaş Yayınları, 1998. - Dünya ve Türkiye, E. Manisalı, Gumhuriyet Yayınları, 1999. ELBlSTAN 2. ASLtYE HUKUK MAHKEMESl'NDEN EsasNo 1999'l69KararNo. 2000 107 Elbıstan ılçesı. Kışla koyu nûfusuna kayıtlı. Hacı ve Yeter'den olma. 1975 doğumlu da\acı Hatıce Doğan tarafından Reşad oglu Makbule'den olma. 1968 doğumlu. eşı Ekrem Doğan aleyhine şıddetlı geçımsızlık ne- denıyle açılan bo^anma da\asının vapılan açık yargılaması sonucu. taraf- lann boşanmalarına karar venlmış olup, Ekrem Doğan'ın adresi tespıt edı- lemedığınden. 03 05 2000 tarıhlı boşanma kararının davalı Ekrem Do- ğan'a ılanen teblığıne. ılan tanhınden " gun sonra karann teblığ yapılmış sayılacağı ılan olunur 'Basın 300 7 "! DÎYARBAKIR ASLtYE 1. HUKUK MAHKEMESt'NDEN DosvaNo 2000 166 Da\ acı Azıze Ebık vekjlı tarafından dav ahlar Şe\ kı Ebık vs. aleyhine açılmış bulunan kayıt ıptalı davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sırasın- da, Davalı Hakkı Ebık aramalara rağmen bulunamamış \e adresi de tespıt edı- lemedığınden davalı hakkında açılmış bulunan \e halen Dıyarbakır 1 Aslıye Hukuk Mahkemesı'nde devam etmekte olan 2000 166 esas \e 4 7.2000 tanhlı duruşmaya kadar bu dava ile ılgılı ıbraz etmek ıstedıgı belgelen göndermesı v e- ya duruşmaya getırmesı, mahkemede hazır olmadığı takdırde ve kendisını bir vekılle temsıl ettırmemesı halınde yokluğunda HUMK'nun 509, 510 maddesı gereğınce karar venleceğı, dahılı dava dılekçesı yenne kaım olmak üzere ılanen teblıg olunur Basın: 21011 DÜZ ÇİZGİ ÜMİT ZİLELİ 'Gelin Canlar Papçalayalım!./ ;•;: Bu ılgi, bu yakın alaka beni ziyadesiyle müte-" hassis etti!.. ,-£. Avrupa Birliği'nin son girişiminden söz ediyo- .- rum... Kopenhag Kriterleri'ne uyum sağlamamıky' için elinden geleni ardına komayan(!) AB, şimdi dşT, Alevilere el attı. Bu el atışın medyamıza yansımaş^- bile pek cakalıydı: 'mj ,* j -AB, Türkiye'de yaşayan 20-25 milyon Alevi'nih^ sorunlarını gündemine aldı!.. *'-'. Yalnız biraz garip şekilde aldı. Alevi temsilcile-^N riyle toplantı, AB'nin Ankara'daki resmi ofisi duW rurken, birkaç yüz metre ilerideki bir evde -AB Ankara Büyükelçisi Karen Fogg'un evin*rj de!.. Üstelik; Pir Sultan Abdal Derneği ve Cem VaR^ fı'ndan en üst düzey iki yöneticinin katıldığı bu topı-,\ lantıya Büyükelçı Fogg katılmadı!. Diğer bir deyîşs^' le; her fırsatta Türkiye'yi ne kadar çok sevdiğiraı? bıkmadan usanmadan tekrarlayan Karen Hanım;ı>i Alevi toplantısına evini verdi mesaisini vermedi...nnsJ -Acaba neden?!.. -,.:. Peki, iki Alevi kuruluşunun temsilcilerini k i m j dinledi?. Avrupa Komisyonu Türkiye Masası Uz-?j manı Patrick Simonnet ve Komisyon BaşkâtibL, Niall Leonard. Yanı AB'nin Türkiye raportörîeri!..' ' Pekı, "Alevi Toplumunun Sorunlan" konulu topr:\ lantıda neler konuşuldu?.. Bu soruyu toplantınıft'^ hemen ertesi günü Radyo Kent'teki "Sesli Gaze^ı.: fe-Son Baskı" programımda, bu görüşmede bulu- nan Pir Sultan Abdal Derneği Genel Başkanı Ali Balkız'a sordum. Yıllardır dile getirdikleri, bilinen şikâyetleri anlattıklannı söyledi. AB uzmanları yal- nızca dinlemiş, hemen hiç konuşmamışlar... Doğrusu garibime gitti; koskoca AB temsilcileri, •; kendi resmi ofisleri dururken, Büyükelçi Fogg'un evinde, Alevi kuruluşları temsilcilerinden yıllardır tekrarlanan şikâyetleri mi dinlemişlerdi?!.. Ne gerek vardı bunca diplomatik sıkıntıya, Türk Dışişleri'nin tepkisine, kamuoyunun öfkesine... Yalnızca bir gazetenin arşivi, ya da bu konuda ya- pılmış bır sıradan toplantının tutanakları bile ye- terdi "bilinen" sorunlan öğrenmeye!.. -Niçin gülüyorsunuz?!!! - • ••• ' " Senaryo çok açık ve de çok vahim!.. Yaklaşık bir buçuk ay önce, 18 Mayıs'ta yazdı- ğım "Işbiriikçiler" dizisinin dördüncü bölümünde Türkiye'de, sanki babalarının çiftliğindeymiş gibi hareket eden NGO yaftalı Alman vakıflarını anlat- mıştım. Ankara ve ıstanbul'da şubeleri bulunan ama Anadolu'nun her köşesinde "iş yapan" bu vakıfların üç maddeden oluşan ana programlan- nın ilk maddesini bir kez daha anımsayalım: "Kemalizm'in iflas ettiğini ve sorunun geçici bir hükümet sorunu değil, 'yapay ve uyduruk', Türk ulusunu tepeden inme yöntemlerle ya- şatmaya çalışan Türk devleti olduğunu kanıt- lamaya yönelik etkinlikler. Bu çerçevede üçlü strateji izlenin a) Toplumun değişik katmanla- nnı Kürt sorunu üzerine tartışmaya ve çözüm üretmeye alışttrmak ve buna paralel olarak.*j Kürtçü gruplarla Almanya arasında köprü kur- mak. b) Toplumun değişik katmanlan ile siya- ' sal islamcılan bir araya getirmek ve buna pa- ralel olarak Islamcılar ile Almanya devleti ara- sında köprü kurmak. c) Alevilerin aşın Islama karşı oluşlarını dikkate alarak, Aleviler ile özel görüşmek ve konuyu gerektiğinde Kürt soru- nuna kaydırmak." Kurulacak köprünün bir ucunda Almanya ya da AB olması fark etmıyor; kafa aynı kafa, senaryp aynı senaryo!. Dikkat ederseniz ilk iki aşamayı te- ** pe tepe kullandılar; Kürtler ve Islamcılarla gerekli köprülerı bir güzel kurdular!.. Şimdi sıra son aşa-" mada; son yıllarda içine nıfak sokmak için her yo~ ; lu denedikleri, bir ölçüde başardıkları aşama; ,»<, -Aleviler!.. . ^,$1 Şonrası belli: Yeni Sevrü! - 7 «.j ÖNCE İNSAN OLMAK GEREK!.. •„;,.; Şeriatçı bültenlere niçın bu kadar kızıyorlar an-,' lamıyorum... '-* Devrimci bir askerin ardından en doğal tavırtan- .. nı takındıkları, gerçek yüzlerini gösterdikleri içirv-' kutlamak gerekirken; yok efendim, "ölünün ari&rs 4 sından konuşulmaz", "insan olana yakışmaz" gıbuo değerlendirmeleryapıyorlar... . ^ycH -Çok yanılıyoıiar!.. ' -'-' ; 5> Tüm bu tanımlar "insan" sıfatına hak kazanar+r / lar içindir. Hatta; "hayasız", "haysiyetsiz", "onuıj i-, suz", "şerefsiz" diye en ağır hakaretleri sıralayaca- t ğınız muhatabınızın bile öncelikle insan olmaSf F> gerekir... Nefesinizi boşa harcamayın!.. ~\ Eposta: uzileli@ixir.com Faks ve mesaj: (0212) 287 42 41 İO Stt BULMACA SEDAT YAŞAYAN ı/bîo 1 2 3 4 5 6 7 g 1 E 2 3 4 5 6 I I U U H n rI I I I •IE 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDAN SAĞA: 1/ Bır konağın alışvenşını yap- makla görevlı kimse.2/Yapıl- mış, gerçekleş- mışış... Nefes- li bir çalgı. 3/ Bircetveltürü... "Oya—":Ya- zarımız. 4/ Kendisini oldu- ğundan büyük gösterip böbür- lenme. 5/ Türk müziğınde bır makam... Fransa'da bir kent. 6/ ABD Başkanı Eisenhower'ın takma adı... Köpek... Kakım dadenılenbirkürkhay- 3 vanı.7/Birsorusözü.. 4 Türkıye"nın plaka ışa- 5 retı... Bır şeyin yere ba- kan yanı. 8/ Hıcri tak- 6 vımde 22 aralıktan 31 7 _oça£a değın süren 40 8 günlük kış dönemme g venlen ad. . Bır nota. 9/ Tepkı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hayvan hastalıklan hekımı. 2/ Büyük erkek kardeş... Öküz yemlığı. 3/ llgı ekı... Türk Standartlan Enstitü- sü"nünkısayazılışı.. Baryum elementinin simgesi. 4/ Yazın, gündüz denizden karaya doğru esen mevsım rüz- gân.. Şenlıklerde caddelere kurulan süslü kemer. 5/ Bağışlama... Yeşıhrmak'ın antık çağlardakı adı. 6/ Güneydoğu Anadolu'da ezgıyle söylenen bır tür mâ- nı... Nikelin simgesi. 7/ "Delı gönül — olmuş/ Ge- zer Elıf Elıf dıye" (Karacaoğlan). 8/ tskambılde bir kâğıt... Kalitelı bır pırinç türü. 9/ Sivn uçlu, uzun ve kalın yeşil bıber.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle