Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 HAZİRAN 2000 SALJ
8 DİZI
Turgut Özal, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'denparti kurtna iznini alınca cemaat ve tarikatlara yöneldi
Cemaatlem gerçeklideri: Oud
72 Eylül darbecileri üç yıl sonra siyasi partile-
rin kurulmasına izin verdiler. Darbecilerin
amacı bir sağ, bir de sol görüntülü iki güdüm-
lü parti ile seçime gitmekti. Ipler böylece yine ken-
dilerinde olacaktı. Kurulacak diğer partiler veto
edilecek, sadece iki güdiimlü parti seçime girebi-
lecekti. Emekli General Turgut Sunalp'e Milliyet-
çi Demokrasi Partisi MDP'yi, Necdet Calp'e de
Halkçı Parti HP'yı kurdurdular. Bunlardan hangi-
si kazanırsa kazansın darbeciler için fark etmeye-
cekti, ama sağ kesıme hitap eden MDP büyük ih-
timalle tek başına ıktidar olacaktı!
Fakat parti kurmak isteyen biri daha vardı: Dar-
becilerin kurdurduğu Büİend l lusu hûkümetinde
görev alan Turgut Özal. Özal parti kurmak için Ev-
ren'den izin aldı. Evren ve arkadaşlan Özal'ın par-
tisini önemsemediler, aksesuar bir parti gözüyle
baktılar. Nasıl olsa Özal "TakunyalT bilinmektey-
di,pek oy alması da mümkün değildi.
özal parti kurma iznini kopannca önce cemaat
ve tarikatlara yöneldi. Iktidara gelirse cemaatleri
koruyacak ve onlara destek verecekti. Cemaatin
önereceği kişileri milletvekili, hatta bakan yapa-
caktı. Artık Erbakan, Demirel ve Türkeş siyasi ya-
saklıydı. Kuracağı partide o partilerden pek çok ki-
şi yanında yer alacaktı. Tek başlanna hûkümet ol-
ma firsatı vardı, bu fırsat tepilmemeliydi. tktida-
nnda inançlı kesimi her yerde kollayacak, devle-
tin önemli kurumlarında yer verecekti. tnançh ke-
simi iktıdar yapacaktı. Özal'ın bu teklifleri cema-
atleri memnun etti. Evren'i destekleyen kesimler,
Özal'ı desteklemeye ve parti için çalışmaya söz
verdiler. Özal, MSP'li dostlarını da ikna etti. On-
lann teşkilatçılıklanna ihtiyacı vardı. Kendisi de
gerçekte MSP'liydi, 1977 seçimlerinde MSP tzmir
milletvekili adayı olmuştu. Erbakan'ın fikirlerini
iktidar yapacağını söylüyordu. MSP'den pek çok
kişiyi partisinden aday gösterecekti.
Özal, aynı şeyleri MHP ve APTilere de söyledi.
AP'den bir umudu yoktu. Demirel, Güniz So-
kak'taki evini karargâh gibı kullanarak AP'lileri
kontrol etmekteydi. Yine de üç partiden başka se-
çime giren parti olmayacağını bildiği için, AP'li ta-
bandan oy alacağmı düşünüyordu.
Özal, CHP tarafına da bu şekilde yaklaştı. Kon-
seyin iki güdümlü partisine karşı kendilerinin tek
sivil parti olduğunu gören sol kesimlerden de oy
geleceğini hesaphyordu. Böylece Anavatan Parti-
si kuruldu. ANAP, dört eğılimin partisiydi. Ço-
ğunluğu tarikatlardan ve cemaatlerden olan, fakat
isimleri pek bilinmeyen kişilerden teşkilatlar oluş-
tu. Cemaatler, MSP'liler, MHP'lıler, hatta kimi sol-
cu isimler bile yer almıştı ANAP'ta. Mehmet Ke-
çeciler, Korkut ÖzaL Cemil Çiçek gibı MSP'liler,
Sadi Somuncuoğlu, Agâh Oktay Göner, Namık Ke-
mal Zeybek, HafiJ Şıvgın gibı MHP'liler, Yıkhnm
Akbulut gibı APTi. Cavit Kavak gibi solcular
ANAP çatısı altında yer aldılar.
Ama ANAP'a çok şans tanınmıyordu. AP'nin
pek çok önemli ismi, kamuoyunda tanınmış bürok-
ratlar, 12 EylüTcü general Turgut Sunalpin par-
tisi MDP'ye geçmişti ve medyada MDP riizgân
esiyordu.
Kenan Evren, özal'ı eleştlrlnce...
Siyasi yasaklı parti liderleri de boş durmuyor-
du. Demirel önce Büyük Türkiye Partisi'ni (BTP),
o kapatılınca ardından Doğru Yol Partisi'ni (DYP)
kurdu. Erbakan, Refah Partisi'ni (RP), CHP'liler
Sosyal Demokrat Partiyi (SODEP), CHP ile yo-
lunu ayıran Bülent Ecevit, Demokratik Sol Par-
ti'yi (DSP), Alparslan Türkeş, Milliyetçi Çalışma
Partisi'ni (MÇP) sahneye soktu.
12 Eylül'e İcadar bir cemaat yapısında olan Mü-
cadelecilerin lideri Aykut Edibali de Islahatçı De-
mokrat Parti'yi (IDP) kurdu. Bunun dışında Demi-
rel ve Erbakan, ne olur olmaz düşüncesiyle yedek
partiler de oluşturunca, partilerin darbecilerce is-
tenmediğı bir dönemde yırmi-otuz kadar parti or-
taya çıktı.Fakat bütün bu partiler MGK tarafindan
veto edildi. Seçime sadece MDP, HP ve ANAP'ın
gireceği açıklandı.
Ortaya çıkan bu tabloda; Demirel, Ecevit Tür-
keş, Erbakan gibi liderler, taraftarlarına "Boş oyve-
rin" çağnsı yaptılar. Yeni Asyacı Nurcular da De-
mirel'in talimatmı uyguladılar. Bazı solcular boş
oy kullanırken MSP içindeki partisizler de hiçbir
partiye oy vermediler.
ANAP'ta lıder Özalın dışında pek tarunmış
kimse yoktu. Şöhretliler hep MDP'deydi. Kamu-
oyu da MDP kazanacak havasma girmişti.
Bu yüzden ANAP'a destek için söz veren cema-
at ve tarikatlar kararsızhğa düştüler. MDPTiler de
tarikatlara ve cemaatlere çeşitli vaatler sunmuştu.
Fethullahçılar, Konseyciler, Süleymancılar ve di-
ğer bazı dini çevreler MDP'ye oy verme yanlısıy-
dılar. MDP, askerin ve medyanın desteğini arkası-
na almıştı ve kesin iktidar olacağı izlenimi ver-
mekteydi. ANAP'ın pek şansı yok gibiydi.
MDP'ye oy vermek cemaatler içın daha doğru ola-
caktı. Kaldı ki askeri darbeyi desteklemişlerdi,
MDP cuntacılann partisiydi. Cemaatlerin başına
bir şey gelmemesi için MDP tercih edilmeliydi.
Natcşllerden özal'a destek
Bu tür tartışmalar ve istişarelerden sonra
ANAP'a söz veren Fethullah Gülen, Mehmet Kır-
kıncı gibi cemaatler MDP'ye yöneldiler. Güçlü-
den yana tavır almak, bu cemaatlerin temel felse-
fesiydi. Şu anda güçlü olan ıse MDP'ydi. Nakşi-
ler ıse zaten keudüerıadeıı ûlan Turgut Özal'ın
ANAP'uıa destek verecekti.
Ama seçimden iki gün önce Cumhurbaşkanı Ke-
nan Evren, Turgut Özal'ı azarlayan bir konuşma
yapınca, ANAP'ın talihi değişti. Gerçekten de fa-
vori olan MDP büyük antipati kazandı. Kenan Ev-
ren, neredeyse açıktan açığa MDP'ye oy verin de-
meye getirmiş, sanki bu konuda halka emir vermiş-
ti. Turgut Özal, Evren'in bu konuşmasını duyun-
ca, telaş ve panik içinde olan partililerine "Tetaş
etmeyin, Evren bu konuşmasryla bizi iktidar yapı-
yor" dedi. Gerçekten de MDP'ye oy vermeye ka-
rar veren tarikat ve cemaatlerden başka, hemen he-
ŞAİD-t NURSİ'DEN BUGÜNE
Bilinmeyen
*'* İSLAM
-ıo-
• 1983 seçimlerinin yapılmasından iki gün önce
Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Turgut Özal'ı azarlayan
bir konuşma yapınca ANAP'ın talihi değişti. Askerlerin
desteklediği MDP'ye oy vermeye karar veren tarikat ve
cemaatlerden başka, hemen hemen bütün kesimlerden
büyük bir çoğunluk, Kenan Evren'in konuşmasına tepki
olarak ANAP'a oy verdi. 6 Kasım 1983 seçimlerinde
ANAP ve Turgut Özal tek başına iktidar oldu.
Turgut Özal, 1983 seçimlerinde iktklara gehnce o zamana kadar pek yan yana durmayan sayısız cemaat ve tarikat) da partisinin bûnyesinde bnieştirdL
men bütün kesimlerden büyük bir çoğunluk, Ev-
ren'in konuşmasına tepki olarak ANAP'a oy ver-
di ve 6 Kasım 1983 'te ANAP büyük bir çoğunluk-
la tek başına iktidar oldu.
Turgut özal dönemi; * ^ * * *'
cemaatlerin altın çagı
Özal'ın Anavatan Partisi tek başına iktidar olun-
ca cemaatler ve tarikatlar bayram ettiler. Özal, sa-
dece siyasi dört eğilimi değil, o zamana kadar pek
yan yana durmayan sayısız cemaat ve tarikatı da
partisinin bûnyesinde birleştirdi.
Özal'dan başka pek kimsenin tanınmadığı
ANAP'ta bilinenlerin dışında bilinmeyen pek çok
tarikatçı ve cemaat mensubu parti yönetiminde,
milletvekilliğinde, parti teşkilatlannda yer almış-
tı. Cemaat ve tarikatlar ilk kez galipler safında ol-
manın mutluluğunu yaşadılar. O güne kadar yaşa-
dıklan "hep mağhıbuz'' ezikliği bitmişti.
Özal, seçim öncesi cemaat ve tarikatlara verdi-
ği sözleri tuttu. Kendisi de Nakşibendi tarikatın-
dandı, ama bu yönünü önplana çıkarmamamıştı.
Daha çok ekonomist yönüyle tanmıyordu. Kendi-
si ve özellikle ailesi modern ve girişimci bir görün-
tüye sahip olduğu için laik kesimin yadırgamadı-
ğı birisiydi. O zamana kadar AP'ye ve CHP'ye oy
verenlerin lider şablonuna uygundu. Ekonomiyi
bilen, modern, girişimci, ikna kabiliyeti olan, laik,
liberal ve güçlü bir insandı Turgut Özal. Basın, ik-
tidara geldiğinden beri bu yönünü özeüikle vurgu-
lamaya başlamış ve kamuoyu Turgut Özal'ı be-
nimsemişti. Turgut Özal, "Erbakan gibi gerki, De-
mirel gibi Idnci, Ecevit gibi hırçuı değildL" tnançla-
ra saygılı laik bir liderdi.
Ama bu ımajm gerisinde Özal gerçekte bir tari-
katçıydı ve dini çevrelere bugüne kadar kazanama-
dıklan mevkileri, makamlan kazandıran; yine bu-
güne kadar alamadıklan mesafeleri almalannı gız-
liden gizliye sağlayan kişiydi.
Mesela Milli Eğitim Bakanlığı tamamen tari-
katçılann ve cemaatlerin elindeydı. Dini çevrele-
rin yayunladığı dergiler, kitaplar MEB Talim Ter-
biye Kurulu tarafindan okullara tavsiye ediliyor,
Tebliğler Dergisi'nde bu tavsiyeler yayunlamyor-
du. Fethullah Gülen'in Sızmtı dergisi, kitaplan,
Yeni Asya yayınlannın kitaplan, Zafer dergisi ve
yayınlan gibi dini kıtaplann çoğu artık Milli Egi-
tim Bakanlığf nca okullara tavsiye ediliyor. devle-
4tm kütüphanelerine alınıyordu.
Bu bile yetiyordu cemaat ve tankatlara. Hatta
Özal'ın bu iyiliği, Yeni Asya cemaatinde bile tar-
tışıldı. Özal kendisine oy vermediğini bile bile bu
Demirelci, Nurculann kitaplannı da devletin hima-
yesuıe almıştı. Özal. Yeni Asya kesimine mesajlar
da iletiyordu: "Sizin Demirelciliğiniz boşuna, o bu-
güne kadar bu basit işleri bile yapamadı. Demirel
Müslümanların yanında görünür. ama kesinlikle
öyle değUdir. Ben gerçekte Müslümanlann en bü-
yük destekçisi vim.""
Buna rağmen Yeni Asya'cılar Demirelcilikten
taviz vermediler. Özal, onlara ne kadar iyilik ya-
parsa yapsın demokrat misyonun temsilcısi sade-
ce Demırel'di!
Turgut özal'ın Necmettin Erbakan ve
Süleyman Demlrel'den üstün yönlerl
Özal, Islamcılann gözünde değil ortalama insa-
nm gözünde de 12 Eylül öncesindeki liderlerin ta-
mamından üstün kabul edilıyordu. Bir kere Erba-
kan gibi îslam'ı açıktan istismar konusu etmiyor,
"Yüz bin tank üreteceğiz'' gibi abartılı. "Kadayı-
nn alü tazaracak" gibı itici konuşmalar yapmıyor-
du. Buna karşın tslam için Erbakan'dan daha iyi iş-
ler yapıyor, inançlı yönünü sevimli, doğal ve içten
bir tavırla gösteriyordu. Demirel gibi kavgacı, sö-
zünde durmaz, idare-i maslahatçı, oyalayan, sö-
zünde durmayan, hep yuvarlak laılar eden ve he-
saplar içinde olan biri değildi. Ecevit gibi hırçın ve
hayalci görünmüyordu. Türkeş gibi ırkçı tarafi yok-
tu. Milliyetçiliği sevimli bir kalıba sokmuş ve mil-
liyetçilere sahip çıkmıştı.
Zaten 12 Eylül öncesi anarşi ve kavga dönemin-
de o liderlerden bıkılmıştı. Özal o karanlık günle-
ri unutturmuş, Türkiye'nin önünde ufuklar açmış,
ekonomiyi canlandırmış, topluma huzur ve banş
getirmiştı. Değişik kesimdeki insanlann o günler-
de Özal hakkındaki duygu ve düşüncelen bunlar-
dı. Ama tarikat ve cemaatlerin gözünde Özal'ın,
Erbakan ve Demirel'den üstün yanlan daha fark-
hydı. Erbakan o kadar Islamcı olduğu halde içe dö-
nüktü, hayal âlemindeydi ve insani ilişkileri zayıf-
tı. Kendi dışındakileri düşman görmüş, yumuşak
ve sevecen yaklaşmamışrı.'^ia^ur ve^epeden ba-
kan bir yapısı vardı. Onun için sadece partisinin hü-
kümette yer alması ve kendisınin başbakan olma-
sı ideali her şeyin üstündeydi. Erbakan'a yaklaş-
mak, onunla oturup konuşmak, ona bir mesele aç-
mak mümkün değildi. Görüşülüp konuşulduğun-
da bile Erbakan konuşanı dinlemez, hep kendisi
konuşur ve emrederdi. Ama Özal farklıydı. O in-
sanlan dinlemekte ve yakınlık göstermekteydi. Üs-
telik konuştuklanna yardımcı olmakta, bazı konu-
larda bizzat devreye girip zor görünen meseleleri
çok kolay çözmekteydi.
Demirel de insani ilişkiler yönünden fena değil-
di. Herkesle oturup konuşur, dinler, ama sadece
dinler, kendi bildiğini yapardı. Çoğunlukla verdi-
ği sözü yerine getirmezdi.
Demirel için, "dün dündü'". O bir idare-i mas-
lahatçıydı. Dindarlara yakın durması oylannı al-
mak içindi ve en önemlisi dını kesime "Bana oy
vermeye mecburlar" gözüyle bakmaktaydı. Yeni
Asya kesimi başta olmak üzere MSP'ye karşı olan
dini kesimleri hep oyalamıştı. "CHP'li ve komü-
nist basuta" destek olurken Yeni Asya'yı görmez-
likten gelmişti. Nurcular, "Niye bir Nurcu bakan
yok?" dediği zaman, "Ben varun ya, yeter" diye-
rek onlan aldatmıştı.
Turgut özal'dan dini
çevrelere devlet kredlsl
Gerçekten de Özal, dini çevrelere büyük yar-
dımlar yapmıştı. Devlet imkânlannı cemaatlerin
hızmetine sunmuştu. "Parakazanmak,kaUanmak
vegüçlenmekzorundasınız" diyerek devlet banka-
lannın kredilerinden cemaatlerin de faydalanma-
sını sağlamıştı. Büyük şirket kurmalannı, başına
girmelerini önerdi. tnançlı şirketler günün birinde
Koç ve Sabancı gruplan gibi zengin olmahydı.
inançlı gazeteler, Hürriyet, Günaydın, Milliyet gi-
bı büyük gazeteler halıne gelmeliydi. Özal, ülke-
nin zenginlerini yanına alıp sermayenin en büyük
MSP'ligençlerdepartisizlik akımı
12 Eylül yönetimi, solcu ve ülkü-
cüleri içeriye atarken o mücadele
dışında kalan MSPTi gençlere do-
kunmarruştı. Aynı durum, cemaat
ve tarikatlar için de geçerüydi. Di-
ni kesimden içeriye alınanlann sa-
yısı hayti a2xh. Solcular ve ülkücü-
ler tutuklanınca meydan onlara kal-
mıştı.
Orgütlenme yetenekleri gelişkin,
örgütlü mücadeleye yatkın MSP'li
geırçler ftmdüik boştaych. Artık
parti yoktu. MTTB ve Akıncılar
Dernegi gibi dernekler de kapan-
mıştı. Buboşlukta kimileri cemaat-
lere ve tarikatlara yöneldi.
Bir kısmı ise o dönemde heyecan
yaratan ve bir arayışa cevap veren
partisizlik akımına yöneldi. Za-
manla partisizlik, başı belli olma-
yan bir güç haline dönüştü.
Yılmaz Yalçıner, Nurcu Alaad-
din Kaya ile ortak çıkardıklan Şû-
ra dergisindekı kadrosu Mekld Yas-
sıkgya,Omer Yorulmaz, Hasan Gfi-
neşer ile birlikte uçak kaçınnca bu
kitle heyecanlandı. Yalçuıer ve ar-
kadaşlan lran'a gıtmek istedikleri-
ni belirttiler. Ama Diyarbakır Hava-
alanı'nda yapılan bir operasyonla
yakalanıp içeriye atıldılar. O gün-
lerde cezaevinden yeni çıkan Nec-
meddin Erbakan da, bu olayın erte-
si günü tekrar tutuklandı.
Ba oiay, Yıhnaz Yaiçmer hakjun-
da daha öncelen de var olan ajanlık
iddialannı tekrar gündeme getirdi.
tddialara göre, Islami hareketten
görünüp tslami harekete büyük dar-
beler vuran bir MİT görevlisiydi
Yalçıner. Erbakan onun yüzünden
tekrar içeriye girmişti ve şımdi as-
ker kim biliı Müslümanlar üzerin-
de nasıl baskı uygulayacaktı. Yıl-
maz Yalçuıer hızlı bir ülkücüyken
birden lslamcı oluvermiş, Nurcu
Alaaddin Kaya ile Şûra dergisini çı-
kanp son derece pervasız bir şekil-
de şeriatı savunmaya girişmişti.
Fakat bazılannın gözünde Yıl-
maz Yalçuıer kahramandı. 12 Ey-
lül'e karşı cesurca eylem yapmıştı.
Solcular, ülkücüler, akmcılar sus-
muşken, Yılmaz Yalçıner kendisin-
den beklenildiği gibi bir eylem ger-
çekleştirmişti.
Partisizlik gençlik arasında taban
butuyonhr. Matatya'da bir büyük
grup oluştu. Türkiye'nin çeşitli il-
lerinde de gruplaşanlar oldu.
An' Şeriati, Seyyid Kutup, Mev-
dudi, Humeyni, Hüseyin Nasr, Ali
Bulaç, Ali Ünal, Hüsnü Aktaş, Ya-
şar Kaplan, Mehmet Metiner, Ata-
soy Müftüoğlu, Rasim Özdenören,
lsmet Özel, Mustafa Kutlu bu kesi-
min okuduğu yazarlardı.
Özellikle Ali Bulaç, Yaşar Kap-
lan, Atasoy Müftüoğlu, Mehmet
Metiner, Mehmet Alagaş, Mustafa
îslamoğhı gibi yazarlar, adeta par-
tisızlerin lideri konumuna geldi.
Her birinin etrafında gruplar oluş-
tu. Fakat bir problem vardı: Parti-
sizler ne yapacaktı?.. Hep kitap
okumakla, partiye karşı olmakla,
cuma namazlanna gitmemekle so-
nuçta nereye vanlacaktı?..
Buna bir de "Humeyni'ye biat
edilmesi gereldr, çünkü o Islamın
hanTesidtr*' ile **Hayır HumevnTye
değO,Türkfve'den bir isme biat ede-
Km" anlaşmazhğı eklendi.
Bu ikiye bölünen ana kesimde yi-
ne içlerinde bölünmeler yaşandı.
Kımisı Malatya grubuna, kimisi
Mehmet Alagaş'a, kimisi Mustafa
Islamoğlu'na, kimisi Ali Bulaç'a,
kimisi Mehmet Metiner'in Girişim
dergisi çevresine, kimisi Yaşar Kap-
lan'a, Atasoy Müftüoğlu'na ve da-
ha başkalanna bağlandı.
12 Eylül sonrasında
cemaatlerin durumu
Anayasaya oy ve-
renlerin arasında çok
sayıda MSP'li de
vardı. Erbakan'ın
"Bu anayasaya oy
vermeyin" çağnsına
rağmen buna uyanla-
nn sayısı çok azdı.
12 Eylül'ün mağdur
parti liderleri hayli
kırgın ve öfkeliydı.
Halk kendilerine sa-
hip çıkmamıştı. Par-
ti liderlerinin isteği-
ne uyanlar, Yeni As-
yacı Nurcular, kimi
tarikatlar, kimi sol-
cular ve kımi ülkücü-
lerdi. Hayır oyu ve-
renler ancak yüzde
8'de kalmıştı.
Bütün bu olaylar
dincı kesimleri etki-
ledi ve içlerinde de-
ğişikliklere yol açtı.
MSP'liler de bu ge-
lişmelerden etkilen-
diler.MSP'Iiler, "tam
iktidar olacaklan st-
rada"gelen 12 Eylül
ihtilaliyle büyük bir
hayal kınklığına uğ-
ramışlardı. Erbakan
Hoca'nın başbakan
olmaması için ABD,
Siyonistler, Hıristi-
yanlar, Türk ordusu-
nu kullanarak darbe
yapmışlardı.
Radikal lslamcı
kesim "Ne yapıhrsa
yapılsın bu işkr par-
ti Ce oünuyor" anla-
yışına kapılmıştı.
Iran devriminden de
etkilenen bu kesim,
"Gördükiştebuişier
parti ile olmuyor"
düşüncesindeydiler.
Türkiye'de iktidar
olabilmek için Iran
devrimi gibi bir dev-
rim gerçekleştirmek-
ten başka yol yoktu.
Humeyni parti kur-
mamıştı, halkı ayak-
landırmış ve Iran'da-
ki Şah rejimini devir-
mişti. Şimdi tran,
ABD'ye kafa tuta-
cak Islam devrimini
başka Islam ülkeleri-
ne ihraç edecek ka-
dar güçlü bir hale
gelmişti. Iran devri-
mi, Mısır'daki Müs-
lüman Kardeşler
Teşkilatı, Hizbu'l
Tahrir gibi örnekler
MSP'li gençleri cez-
bediyordu.
Yılmaz Yalçuıer,
An' Bulaç, Yaşar
Kaplan, Atasoy Müf-
tüoğlu, Nurettin Şi-
rin, Hüsnü Aktaş,
Mehmet Metiner,
Hüseyin Okçu gibi
isimler bu partisizlik
düşüncesinin mi-
marlan olarak sivril-
diler. Ali Bulaç, bu
dönemde, Mehmet
Kerim adıyla tran Is-
lam Devrimi adlı bir
kitap yazdı ve bu ki-
tap, radikal gençlerin
elinden düşmeyen
bir temel eser haline
geldi.
destekçisi olurken el altından onlara alternatıfler
çıkartmaya çahşıyordu..
lslamcı bankacılığın ortaya çıkmasına da özal
öncülük etti. Kombassan, Yimpaş gibi tslami ser-
mayenin (Jtnşmasına, Ülker gibi frrmalann daha
güçlü halegelmesıne katkıda bulundu. AlBaraka
Türk, Faysal Finans gibi faizsiz bankalar, lslamcı
holdingler onun döneminde türedi.
Başına da özel Önem veriyordu Turgut Özal. Bu
konuda, o zamana kadar çok cılız bir cemaat olan
İşıkçılar' firsatı değerlendirdi. Işıkçı cemaatinin
birkaç bin baskı yapan ve çoğu elden satılan, ka-
muoyunca tanınmayan, diğer dini çevrelerce de
pek ciddıye alınmayan Türkiye gazetesi özai'm
yardımıyla gün yüzüne çıktı.
Enver ören ve özal
Hüseyin Hilmi Işık adlı bir emekli albaym lider-
liğinı yaptığı işıkçılar. cemaatlerin içinde en az ta-
banı olan, diğer cemaatler tarafindan da bazı yön-
leri aşın bulunduğu içın pek ciddiye alınmayan bir
cemaatti. Hakikat Kitabevi'nde Hüseyin Hilmi
Işık'm ve başkalannm kitaplan yayımlanıyor, ama
bu kitaplar diğer cemaatler tarafindan onaylanmı-
yordu. Hüseyin Hilmi Işıkın dini yorumlan kaü
bulunuyordu. Işık, Seyyid Kutup, Mevdudigibi ls-
lamcı düşünürleri neredeyse kâfır ilan ettiği için
eleştiriliyordu.
Böylesine radikal yönleri olan Işıkçılann kade-
ri, Enver Ören ve Turgut Özal sayesinde değişti.
Enver Ören, Hüseyin Hilmi Işık'ın damadıydı ve
artık cemaatin "ağabeyi''oydu. Güleç yüzlü, çalış-
kan, canayakın bir yapısı vardı, insanlarla iletişi-
mi sıcaktı.
Turgut Özal ona basın konusunda destek ohna
vaadinde bulundu. Japonya'da uygulanan gazete-
lerin abone sistemlerinden bahsetti. O uygulama ile
devletin kredileri birleşince gazetenin büyümesi
mümkündü.
Enver Ören' in hayali büyüktü. Gazetesini geliş-
tirmek, büyürmek ve güçlenmek niyetindeydi.
Özal gerekli kredileri temin ederek bir gazetenin
sıfırdan büyümesine yetecek oranda devletin mad-
di imkânını Türkiye gazetesine sağladı.
YARIN
• Türkiye gazetesinin ...-.• :
önlenemeyen yükselişi _*
• Özal, Fethullah Hoca'yı
kurtanyor
• Fethullah Gülen ve Şevki
Yılmaz kasetleri
• Erbakan, Turgut Özal'dan
memnun... ' "* :"
Bülent Annç, Şevki Yılmaz,
Tayyip Erdoğan gibi hatipler
RP'yi toparlıyor...
• lslamcı yükselişte hatiplerin
büyük rolü...
• RP'nin 'partisizlere'
etkisi...
• ANAP'tan eski liderlere
'No!..'