Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 7 HAZİRAN 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
VVhite
House
Ingilizce
"white"
sözcüğünün Türkçe
karşılığı "beyaz" ve
"house"un karşılığı
"ev" olduğuna göre
VVashington'daki ABD
başkanlık konutu
"VVhite House"
Türkçeye neden
"Beyaz Ev" hatta
biraz daha Öztürkçe
kullanırsak "Ak
Konut" olarak
çevrilmiyor da "Beyaz
Saray" deniyor?
Ankara'daki
dostumuz Veli Yıldınm
"Küçiik Amerika
hayalcileri en büyük
başkanlanna 'ev'
değil 'saray' layık
gördükleri için" diyor!
Siz ne dersiniz? Hazır
söz "Beyaz Saray"dan
açılmışken, Oval
Ofis'teki
çalışmalanyla ünlenen
Sayın Başkan
Clinton'ın görev
süresi boyunca, The
Family Singers
topluluğunu her Noel
başkanlık konutunda
ağırladığını; "Beyaz
Saray"da konser
veren topluluğun
"Children of God"
yani "Tannnın
Çocuklan"
tarikatından geldiğini
ve tarikatın başındaki
David Berg'in küçük
yaştaki kız çocuklannı
"kutsal ruh" adına
iğfal ettiğini
biliyor muydunuz?
Elektronik posta: som@posta.cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Tatil yapmayan Bülent
Ecevit, denizi özlemiş...
"Sivaset tatilindeki Deniz'i
özlemis olmasın!"
atmak "kısmet" olmadı ama on yıl kadar
önce biryazı dizisi için Istanbul'dan Anka-
ra'ya, Bodrum'dan Bozcaada'ya birçok
cezaevinin koğuşlarına girip çıkmış, hava-
landjrmalarında volta atmıştık. Herşey berbattı. ön-
ceki gün, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'le Iz-
mit-Kandıra yolunda yapımı devam eden Kocaeli F
Tipi Cezaevi'ni gezdik...
Terör ve mafya suçlanndan tutuklu ve hükümlü ya-
kınları ile bazı kurumların insanlık onuru adına bü-
yük tepki gösterdiği "F Tipi"ni gördük. Hani şu tek
kişilik "hücre"lerinde insanların tecrit edilerek iş-
kence çekecekleri zindanları gezdik. Önce gördük-
lerimizden başlayalım...
Üç kişilik çift katlı ve toplam 50 metrekarelik oda-
lar ve tek kişilik toplam 10 metrekarelik odalar, kim-
se kusura bakmasın ama iki yıldızlı (Aydın Engin'e
'dört yıldız'ı yumurtlayanlar abartmış) turistik tesis
odasını aratmayacak düzende. Aydmlık ve güneş gö-
Fiipi
ren odalarda geniş pencereler, tek kişilik yatak(lar),
gardırop, kapalı bir bölümde duş, tuvalet, lavabo,
24 saat sıcak su, merkezi müzik yayını dinlemek is-
teyenler için hoparlör, diyafon, elektrikli cihazlar için
fiş girişi, elektrik sayacı; üç kişilik odalarda mutfak
dolabı ve tezgâh, masa ve sandalye. Tek kişilik oda-
ların ikişerya da üçerli, üç kişilik odaların ise bağım-
sız olarak açıldığı 50 metrekare havalandırma ala-
nı. Dört bölümden oluşan cezaevinin her bölümde
iş atölyeleri; genelinde çok amaçlı sporsalonu, fut-
bol sahası, revir, kantin, kreş, yemekhane, çamaşır-
hane, kütüphane, berber...
Sorup öğrendiklerimiz... "F Tipi" cezaevlerinin
bodrum katında "tabutluk" ya da "hücre" yok. Tu-
tuklu veya hükümlü, hazırlanmakta olan kurallara uy-
mak koşuluyla "oda"sında tecrit edilmeyecek; gün
içinde atölyede çalışıp günde 2 milyon lira kazana-
cak, mesleğini geliştirecek ya da meslek sahibi ola-
bilecek, spor yapacak, kütüphaneden yararlana-
cak, okuma-yazma bilmiyorsa kurslara katılabilecek,
açık görüş yapabilecek; aydınlanma dışında tüket-
tiği elektriğin ücretini ödeyerek odasında televiz-
yon, radyo, buzdolabı ve yemek hariç çay hazırla-
mak için elektrikli ocak gibi cihazları kullanabilecek.
Ve anladığımız... Cezaevlerini kimse örgütün eği-
tim merkezi olarak kullanamayacak, egemenlik ku-
ramayacak, örgüt disiplinini sağlayamayacak. Ce-
zaevi kurallarına uymamanın karşılığı, "hücre ceza-
sı" olacak ki bu durumda "oda" kapılan belli bir sü-
reyle kapatılacak. Eğer, Adalet Bakanhğı da hazır-
ladığı yeni yönetmelikle "kapılar"ı zorlamaz ve ku-
ral dışı kapatmazsa Türkiye çağdaş bir infaz düze-
nine kavuşacak...
Daha ne istiyonuz!
SESStZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE Cezaevlerine bağımsız kurul denetimi
Yukarıdaki "F Tipi" başlıklı yazıyı,
Adalet Bakanlığı'na birgöndermeya-
parak noktaladık...
Bakanlık hazırlamakta olduğu yeni
yönetmelikle uluslararası sözleşme-
ler doğrultusunda cezaevinde yaşam
kurallarını belirliyor ama kurallar kâ-
ğıt üzerinde kalabilir!
Toplum, kapalı kapılar bir yana de-
mir parmaklıkların ardında neler olup
bittiğini nereden bilecek?
Kaldı ki burası Türkiye; kâğıt üze-
rinde "hoş" görünen her şey cezaevi
koşullannda "boş" çıkabilir.
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk
yeni bir çalışmadan söz etti... Tüm
cezaevlerinin, tarafsız kişilerden olu-
şan kurullarca denetlenmesi.
Bunun için yasa çıkarılması
"gerekiyor ve yasa tasarısı üze-
rinde çalışma yapılıyor.
A ya da R tipi önemli değil, ce-
zaevinin bulunduğu bölgede, emek-
li yargıç, öğretim üyesi gibi tarafsızlı-
ğı ve saygınlığı tartışma konusu olma-
yan ve Adalet Bakanhğı ile bağlantı-
sı bulunmayan kişilerden oluşturula-
cak yerel kurullar cezaevlerinde in-
celeme yapacak, denetimlerinin so-
nucunu bir raporla bakanlığa sunacak,
kamuoyu ile paylaşacak.
Böylesi bir uygulama ile cezaevle-
rine ilişkin birçok iddia kendiliğinden
çözümlenmiş olacak...
Ve asıl konu: Af.
Bakan Türk, aftan yana olduğunu
bir kez daha yineledi..
Ve bir varsayım: F tipi cezaevlerine
nakiller büyük olaylara gebe; nakil-
lerden önce af çıkarılması söz konu-
su olabilir ve zaten mevcut cezaev-
lerinde de yer kalmadı.
Affın zamanlaması, Meclis'in açılı-
şıyla yani sonbahar gibi.
AYDINLANMA ATEŞİ
betişiın: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95
'Kenetlenelim ki
Cumok boşuna kurulmuş olmasın
ve ErolGeyran hepyaşasın' .
Üskfidar Cumok
. 1995 yılında bir akşamüstü,
Fenerbahçe Romantika Kafe-
si yöneticileri ve çalışanlan
şaşkın. Herhangi bir gün gi-
bi başlayun günün akşamında
ki bu coşkulu kalabalık bek-
lcnılmeyen bir olgu. Bayram
mıydı, şenlik miydi? Iğne at-
san ycre düşmeyecek bu kala-
balık da nereden çıkmıştı? Her-
kes gülüyordu, herkes dosttu,
herkes akrabaydı ve herkes
şaşkındı bıraz.
Ama asıl büyük şaşkın; ay-
ru dili konuşabileceği, aynı so-
runları paylaşabileceği birkaç
dostun geleceğini umarak o
içten çağnyı yapan, yaratıcı
kişi Erol Geyran'dı.
Cumhunyet gazetesi okur-
lannın, yıllardır içinde birik-
tirdiklerı coşkuları, tepkileri,
küçük bir çagnyı böyle koca-
man bir 'Aydınlanma Ate-
şi'ne dönüştüren kişiydi o.
"Her ölünı erken ölüm-
dür", o da erken ve beklenme-
dik bir şekilde aynldı aramız-
dan. Ama, yaşarken yaratıcı
ve ironik zekâsı ile bizi nasıl
bir araya getirdi ise aramız-
dan ayrılışı da aynı işlevi gör-
meli ki "Üstü kalsın!" de-
dirtecek varsıl kişiliği yine ara-
mızda olabilsin.
Sevgili Cumoklar! gelin, hiç
olmazsa bir süreliğine olsun
farklı oluşumlan bir kenara
bırakalım. llk günün coşku-
suyla hepimize 'ekmek gibi,
su gibi' gerekli olan onsuz na-
sıl yaşayacağımızı bilmediği-
miz gazetemizde kenetlene-
lim.
Kenetlenelim ki Cumok bo-
şuna kurulmuş olmasın ve Erol
Geyran hep yaşasın!
Zonguldak Cumok
Üllkemizin gerçek gazete
okurlarını bir çatı altında top-
layan kıvılcımı; Sayın Erol
Geyran ağabeyimizi. dostu-
muzu, güzel ınsanı kaybetme-
.jıin&urokluğu içindeyiz. Işılff-
târ içinde yatsın.
tstanbul Kadın
Kuruluşları Birliği
Cumok gibi örneğine çok
az rastlanabilecek bir örgüt-
lenmeyi başlatan böylece dost-
luğun, dayanışmanın, payla-
şımın, savaşımın yeni bir bi-
linçlenmesini ortaya koyan
Erol Geyran'ı kaybetmenin
üzüntüsünü yürekten duyu-
yor; yurdumuzun her köşesi-
ne kök salmış tüm Cumoklara
başsağlığı diliyor, onun çalış-
malanmn hedefe varmada yol
gösterici olduğuna inanıyoruz
Işıklar içinde yatmasını di-
liyoruz...
Afyon Cumok
Yaşam biçimleri ve düşün-
celeriyle bize örnek olan Sa-
yın Mîna Urgan' ı, Sayın Erol
Geyran'ı ve Sayın Raif Er-
tem'i hiç unutmayacağız. Ai-
lelerine ve tüm Cumhuriyet
okurlanna başsağlığı diliyo-
ruz.
Çanakkale Cumok
Memura ve emekliye hazi-
randa yüzde 4'lük zam ver-
diklerini söyleyen iktidarda-
kilere, bunun zam olmadığını
söylüyor ve kınıyoruz. Ken-
dilerine kıyak emeklilikleri çı-
karanlar, birbirlerini aklayan-
lar, 'Benim memurum işini
bilir\ 'Verdimse ben verdim'
mantığıyla düşünmekte, ulus
devleti ve tam bağımsızhğı-
mızı hiçe saymaktadırlar. Ya-
pılan özelleştirmeler varsılı
daha varsıl, yoksulu daha yok-
sul yapmaktadır. Emekten ya-
na olmayan, sürekli kendi çı-
karlanm, halkımızın çıkarla-
nndan üstün görenlerle sava-
şımız sürecektir. Memur ve iş-
çi eylemlerini yürekten des-
tekliyoruz.
ILAN
T.C.
K.MARAŞ 2. ASLİYE HUKUK
tö
1999 652
Da\acı Ahmet Kaçın vekili Av. Selim Sümen tarafından davalı Zü-
leyha Kaçın aleyhine mahkememize ikame edilen boşanma davası-
nın yapılan yargılanıası sırasında verilen ara karan gereğince:
Dosyamız davalısı Züleyha Kaçın' ın yapılan tüm aramalara rağ-
men adresi tespit edilemediğinden bu davalıya duruşma gününün ila-
nen teblığine karar verilmekJe davalınm yeni duruşma günü olan
18.7.2000 günü mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir
vekılle temsil ettirmesi, aksi halde duruşmanın yokluğunda yapılarak
dosya karara bağlanacağından ış bu ılanın davalıya tebhği yerine ka-
ım olmak üzere ilan olunur. 10.6.2000
Basın: 35137
H A R B İ SEMtH POROY semihporoy(a yahoo.com
BULUT BEBEK NVRAYÇİFTçt '
KEDİ LEVO APTÜLIKA
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27 Haziran
i678'De BUGÜM, "7B8CÛMAN-/ HAKÎKAT'
GAZETESİ YAYtML4UMAYA gAÇLGNDI. ÜNLÜ
GAZEJBCİ VE YAZAfZ AHMET MİTHAT EFEN-
Oİ TAZAFINPAN ÇtKAe/L4AJ BU ĞÜNLÜK
GAZGTE, ÖNCEL£Rİ, 1-tASee.DEN ÇOK, ÇE
Şİ72-/ SİLS/LB/Z VERBN Bİ/S PEJ&Sİ HAl/A-
ZlNDAYPI. TBF&İKA YA2ILARI VE £p£8/-
YAT SÖaJ/HÜ I/AGP/. O BÖLJJMÛ BİR Sues
AHMET M/TH4T£FEAJPt'A//A/ DAAAAD/ MU-
ALLİM MACİ HAZieLIYACA^, GA2ETE, AH-
MET PASlM VB HÜSEYİN RAHMİ (ZUl/SPl -
O 6IBİ YAZARLAKfH HALK TA/SA&AJ-
PAAJ TANIUMAL4R/UA_ YA/ZDlMCI OL4CAZ-
TIR... r*.~) YAhiOA, SAS ÛSTTE, <SAZE77£-
MİN SÂŞLlGı GÖ&JJLÜYO&..
İLAN
T.C.
ANKARA 4. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 1999/743
Davacı Güneş Sigorta A.Ş. vekili tarafindan davalı Deniz Çelik ve
Cengiz Boz aleyhine açılan ruc'uan alacak davasının verilen ara karan
uyannca;
Davalı Deniz Çelik'in Bağlar Sokak, No: 18/2 Abidinpaşa/Ankara ad-
resine tebligat yapılamadığından dava dilekçesi ve dııruşma gününün
ilaneft teWifine karar vcribmştir. Davacı vekiH dava dilekçesinde; ^~—
Davahlardan Deniz Çelik'in maliki bulunduğu 06 D 6876 plakalı araç
ile davacı sigorta tarafından sigorta olan 38 AZ 800 plakalı aracın
27.06.1999 tarihinde çarpışarak kaza yaptığı davalının maliki olduğu
aracın sürücüsü Cengiz Boz'un kusurlu olması sebebi ile 359.607.000
TL.'nin 27.06.1999 tarihinden itibaren reeskont faizi ile ve mahkeme
masraflan ve vekâlet ücreti ile birlikte davahlardan müştereken ve mü-
teselsilen tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiş olmakla,
davalı Deniz Çelik'in işbu ilanın ilan tarihinde itibaren 10 gün içinde ce-
vap vermesi ve duruşma günü olan 08.06.2000 günü saat 9.40'da mah-
kemede hazır bulunması veya bir vekil ile kendisini temsil ettirmesi, da-
va dilekçesi ve duruşma günü tebliği yenne kaim ohnak üzere ılan olu-
nur. 27.4.2000 Basın: 28004
İLAN
T.C.
ADANA 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1999/1022
Davacı Tanm ve Köyişleri Bakanhğı vekili tarafın-
dan davalılar Ziya Alp vs. aleyhine açılan alacak dava-
sının mahkememizde yapılan açık duruşmasuıda veri-
len ara karan gereğince:
Ankara ili, Ulus Çankın Caddesi, Çankın Kapı Sok.
Turgut îş Ham W/B^36Vla Oran Ltd. Şirkett'de mukinK
davalı Ziya Alp adına çıkartılan davetiye bila tebliğ ia-
de edümiş, zabıta tahkikatında da adı geçenin adresi
meçhul kaldığmdan dava dilekçesinin ve duruşma gü-
nünün ilanen tebliğine karar verilmiş olup. karar gere-
ğince duruşmanm bırakıldığı 4.7.2000 günü saat
9.00'da mahkememizde hazrr bulunmanız veya bir ve-
kille temsil edilmeniz, hazır bulunmadığınız, vekille
temsil edihnediğiniz veya geçerli bir özür bildirmediğı-
niz takdirde duruşmalara yokluğunuzda devam edilip
karar verileceği dava dilekçesi ve duruşma günü yenne
kaim ohnak üzere ilan olunur. 17.5.2000
Basın: 28074
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Yasayı Uygulamak...
Geçen günlerde, Istanbul Üniversitesi'ndeki son
uygulamalan eleştiren ve değerli meslektaşım Dr.
Cengiz Ann'a yapılan haksızlığı dile getiren yazıfrı,
çok olumlu tepkilere neden oldu. Ülkemizin dört bir
yanından; akademisyen olan ve olmayan öğrencite-
rimiz ve meslektaşlarımız arayarak, üzüntü ve tep-
kilerini dile getirdiler, güzel dayanışma örnekleri ver-
diler.
Bu arada; "malum" bazı meslektaşlarımız da, eleş-
tirmişler. "Eleştirmişler" diyorum, zira hiçbiri mede-
ni cesaret gösterip eleştirisini yüzüme karşı yapma-
dı. Bizim fakülteden bir "münasebetsiz", benim öl-
madığım bir toplulukta, "Bu işin mücadelesi gazete
köşelerinde yapılmaz" gibisinden "inciler döktür-
müş". Nerede yapılacaktı bu ışin mücadelesi? Tak-
sim Meydanı'na mı çıkacaktık? Yoksa üniversite bah-
çesinde pankart mı açacaktık?
Bizim üniversitede dönen işler Sibel Can'ın hami-
leliği değil ki, gazetelere haber olsun. Eğer biz de du-
yurmazsak, kimsenin haberi olmayacak. Yönetimde-
ki kimi meslektaşlarımız da, "Bunlar bizim iç işleri-
miz" diyorlar, "Senın okuyucunu ilgılendirmez ki..."
Pekâlâ ilgilendirir. Eğer ben yakın çevreme yapı-
lan haksızlıklan dile getiremezsem, başkalarına ya-
pılanları hangi yüzle dile getirebilirim. Atalanmız,
"Mum dibine ışık vermez" demişler ama, benim mu-
mum dibine de ışık verir. Ve vermeye devam edecek.
Daha neler var yazacağım. Ibret ve hayretle okuya-
caksınız. Ama kimileri hop oturup hop kalkacakmış,
banane...
• • •
Istanbul Üniversitesi'nin Rektörü Sayın Alemda-
roğlu, Dr. Ann'ın sözleşmesinı uzatmamasıyla ılgıli
olarak, "Ben Cengiz'i severim ama elim kolum bağ-
lı" diyormuş, "Ben yasayı uyguluyomm".
Sayın Alemdaroğlu'ndan önceki rektörler herhal-
de yasayı uygulamıyor, kahve falı, ya da yıldız falına
bakıyorlardı.
2547 sayılı yasanın 21. maddesi aynen şöyle: "Bir
fakûtte ya da yûksekokulda, aynı veya benzer niteiik-
te eğitim-öğretim yapan birden fazla bölüm bulun-
maz."
Buna karşılık sayın rektörümüz, Iktisat Fakültesi
Uluslararası llişkiler Bölümü'nü kapatır ve Siyasal
Bilgiler Fakültesi Uluslararası llişkiler Bölümü'ne bağ-
larken bu maddeye dayanıyor ve "Aynı üniversitede
aynı nitelikte iki bölüm olmaz" diyordu.
Kendilerine defalarca, "Sayın rektör, yasada aynı
üniversite değil, aynı fakülteyazıyor" dediysek de, din-
letemedik.
Yasa böyle mi uygulanıyor?
• • •
Sosyal Bilimler Enstitüsü'ne bağlı olarak yürüttü-
ğümüz, "Ortadoğu, Balkanlar ve Asya Gelişmeleri"
başlıklı yüksek lisans programımızı, hiç haberimiz
olmadan kapattılar. Programın kapatıldığını, Sosyal
Bilimler Enstitüsü'nün gazetelere verdiği ilanda öğ-
rendik. Oysaki, bu program için ne kadar kontenjan
istediğimizi bile sormuşlardı.
Tam rakamını bilemeyeceğim ama, çok sayıda öğ-
renci bu programa devam ettı ve yüksek lisans yap-
tı. Eğer kapatılması düşünüldüyse; en azından, gö-
rüşümüzü sormak gerekmez miydi? Hadi, bu neza-
keti göstermediler; en azından, kapatma gerekçele-
rini açıklamalan gerekmez miydi? Babalarının çıftli-
ği mi burası? ı
Yasa böyle mi uygulanır?
Sayın Alemdaroğlu'nun vakıf üniversitelerine kar-
şı tutumu, tam bırçelişkileryumağı. YÖK. bu üniver-
sitelere belirli "koşullarla" öğretim üyesi gönderilme-
sini öngörüyor. Fakat bu "koşullan", "keyfibirbiçim-
de kullanabilirsiniz" demiyor. Oysaki sayın rektörü-
müz bu konuda, tam bir keyfilik içinde. Bir yandan,
"Vakıfüniversiteleri devletkaynaklarını kullanıyor" di-
ye eleştiriyor; öte yandan, devlet yardımı alan bir
üniversitenin açılış törenine, cüppesini giyerek "res-
men" katılıyor. Üstelik o vakıf üniversitesine yaptığı
"yardım" ve "katkı" için teşekkür plaketi veriyorlar.
Buna karşılık, devlet yardımı istemeyen Bilgi Üni-
versitesi'ne gitmek için izin ısteyen öğretim üyeleri-
ne izin vermiyor. Hem de bölüm ve fakültelerinin
olumlu görüşlerine karşın. Zaten Sayın Alemdaroğ-
lu'nun kimlere, hangi vakıf üniversitelerine gitmele-
rine izin verildiğine bakıldığında, hayretler içinde kal-
mamak mümkün değil.
Yasa böyle mi uygulanır?
• • •
Geçen yıl; birdoçentin atamasını yapmamış ve bu
kararı idare mahkemesi tarafından bozulunca, Sa-
panca'y
a
göndermiş ve yeniden dava açılınca, nor-
mal atamasını yapmıştı. Şimdi, "en has"adamı. Eğer
bu genç arkadaştaki, "ahlakizaafı"fark ettiği için işi
böyle uzattıysa, diyeceğimiz bir şey olamaz. Ama o
dönemde bunun işaretleri yoktu.
Yasa böyle mi uygulanır? ; , '
••• ' '
Inanın, bunlan kaleme almaktan hiç hoşlanmıyo-
rum.Ama, "Banazararıdokunabilir"d\yerek, burnu-
mun dibinde yaşananları dile getirmezsem, kalemi-
mi kırmam, daktilomu camdan aşağı atmam gere-
kir.
Kimse boşuna heveslenmesin.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1
2
3
4
5
6
7
8
9
1
;
3 4 5 6 7 8
U I II
M nı n 11
SOLDAMSAĞA:
1/ Üzenne şeker
ve baldan köpür-
tülerek yapılmış
şerbet dökülerek
fınna konan bir
türtelkadayıf. 2/
Küçük erkek
kardeş... "Erte-
si gün başladı
gün doğmadan
yolculuk,' Soğuk
bir mart sabahı,
buz tutuyor her
— " (F. N. Çam-
lıbel). 3/Büyük
piliç...Adale.4/llkelbir
silah... Neptünyum ele- -j
mentımn sımgesı. 5/
"Rıhtımda kalanlar bu ^
seyahatten elemli Gün- 3
lerce—ufkabakargöz- 4
leri nemli" (Yahya Ke-
mal). 6/ Venne. ödeme ..
Havari. 7/ Dinç, canlı...
Satrançta bir taş. 8/ Bir
hastalığı iyi etmek için
kiıllanılanmaHHp Afri-
ka'dabırülke.9/Saldır-
gan.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Çevredeki penyodik değişikliklere bağlı olarak, canh-
lann bıyolojik süreçlerinde ortaya çıkan devirli dalgalan-
ma. 2/ Gözü kapalı inanılan düşünce; dogma. . Güreşçı er-
kek deve. 3/ Kaynağı mitolojik çağlara dayanan kirişli bir
çalgı... Gümüş üstüne özel birbiçımdekurşunla ışlenen sı-
yahnakış.4/Birrenk.. Endonezya'nın Sumatra Adası'nda
yaşayan Müslüman bir halk. 5/ John Dos Passos'un üç kı-
taptan oluşan roman dizisi. Yön. taraf 6/ Romanya'nın
plaka işareti.. Taze soğan ve marulla pişirilmiş kuzu eti
yemeği. II Başlangıçta yer alan... Holtniyum elementinin
simgesı.. Tuzağa düşürülen şey. 8/Çin'in para birimi... An-
cak ıkınci derecede bir onemı olan 9/ Bılırkışi ıncelemesı.