18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20HAZİRAN2000SALI HABERLERÎN DEVAMI TÜRKİYE Istanbul PB 23 Sinop Edime PB 25 Samsun Y 22 Adana Kocaeli PB 22 Trabzon Y 20 Mersin Çanakkale PB 23 Giresun Izmir A 25 Ankara Y 20 Diyarbakır PB 31 _Y 19 Şanhurfa PB 34 Y 22 Mardin PB 32 Manisa A 24 Eskisehir Y 20 Siirt PB 34 Aydın A 2 9 Konya Denizli A 24 Sıvas PB 24 Hakkâri PB 27 Y 18 Van Zonguktak Y PB 24 20 AntaJya A 31 Kars /**% Pgşalı buluttu Yurdun kuzey ke- simleri parçaJı bulut- lu. Karadeniz, Iç ve Doğu Anadolu'nun kuzeyi sağanak ya- ğtşlı, diğer yerier az buluttu ve açıkgeçe- cek. Hava sıcaklığı yağış alan yerierde azalırken diğer yer- lerde biraz artacak. DIS MERKEZLER Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn PB A PB Y PB PB PB A 19 24 24 22 26 26 28 28 Münih A 28 Zürih Bertin Budapeşte Madrid Vıyana Betgrad Sofya Roma Atina A A PB A A A A A 32 30 31 30 28 26 28 31 A 28 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tıflis Kahire Y A PB Y Y Y Y A 19 36 27 32 28 32 26 34 A 32 k Çokbulutkj . Yağmuriu iMMf Kariı Sulu kar , Gök gûnjttöü II GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafi J. Sayfada doğru değil. Beş yıl önceydi. Bir söyleşimizde eski Cumhur- başkanı Demirei'e, gazetelerin Suriye Devlet Baş- kanı'nın ölmek üzere olduğunu yazdığını, son fo- toğraflanndaki görüntülerin haberieri doğrular ni- telikte olduğunu söytedim. Kısa bir yanrt vermişti: "Bakma bu haberlere... Hep hastadır, hatta öl- mek üzere olduğu söylenir ama..." Görüntüye aldanma demeye getiriyordu. Esad'ın "ani ölümü" başkentte şaşırtıcı nitelikte gelişmetere yol açtı. Çankaya'nın Şam'a gitme olasılığına fazla şans tanımayan Dışişleri çevrelerinde söylendiğine gö- re, devleti törende bir bakan temsil edecekti. Ne çare; Dışişleri de yanıldı. Cumhurbaşkanı Se- zer'in Şam'a gideceği açıklandı. Turgut Ozal'a ait olduğu bilinen "değişik bir cumhurbaşkanı" söy- lemi, Sezer'e yakıştınldı. Sezer'in karan önce yadırgandı. Daha sonraki yorumlarda, Hafız Esad'la yıldızı asla banşık olma- yan Türkiye'nin, cenaze töreninde cumhurbaşka- nı ile temsil edilerek "ikili ilişkilerde yeni bir sayfa açmayı" amaçladığı yazıldı. Şam gezisine bakış açısı birden değişen med- ya, Sezer-Beşar arasındaki on beş dakikalık gö- rüşmeyi daha ileri noktalara taşımakta duraksama- dı. Yazılanlara bakıltrsa, Sezer, devlet başkanlığına tek aday Beşar'ı Türkiye'ye davet etmişti. O da Se- zer'i Şam'a... öytesine pembe birtablo çiziliyordu ki; o kısa gö- rüşmede neredeyse Şam'la aramızda pürüzlü bü- tün sorunlar çözümlenmişti. Oysa, Cumhuriyet'in dış politika muhabiri Ser- kan Demirtaş'ın saptadığı ctddi bilgiler eşyanın ta- biatına uygun içerik taşıyor. Beşar, o duygu yükiü gün Sezer'e, törene katıl- masını asla unutmayacaklannı ve niye gekJiğinin bilincinde olduğunu söytemişti. "Geçmişi unutmalıydık". İkili ilişkilerde "yeni bir başlangıç " tstiyorduk. Her seviyede ziyaretleri sık- laştırmalıydık. Madalyonun öteki yüzü Sezer-Beşar görüşmesinde bir vurgulama dik- katçekiyor. Cumhurbaşkanı Sezer'in onaylaması olası bir cümle: "Geçmişi unutalım" ve ola ki, bu cümleyi tamamlayan şu dilekler "Bölge banşı açısından önem taşıyan yeni bir başlangıç". Geçmişi unutmak! Ama nasıl? Babasının çizgi- sinden aynlmayacağı izlenimi veren Beşar, acaba Hafız Esad'ın 30 yıldır usanmadan uyguladığı ay- kın Türk politikalanndan aynlan politikalar izleye- bilecek mi? Ne var ki; Sabah'ın dış politika yazan Sedat Ser- toğlu'nun son yazılanndan birinde, olumlu birçiz- giye oturması dilenen Türkiye-Suriye ilişkilerine Hafız Esad gölgesini düşüren bilgiler yer alıyor. Yalandır, doğrudun tartışma dışı, ama yazılantar ilginç. Sertoğlu'na göre, "olay, Hafız Esad'ın ABD Başkanı Clinton /7e 28 Mart 2000'de yaptığı zir- vede gerçekleşti": Tutanaklara geçen, ABD'nin Türkiye'ye ilettiği bikjilere göre: (1)- GAP projesi ile Türkiye, Suriye'yi susuzluğa mahkûm etmektedir. Verilecek su miktannın yazı- lı taahhüt edilmesi zorunludur. (2)- Suriye toprağı iken Türkiye'nin zorla akjığı Hatay'ın iadesi gerek- mektedir. Bu bilgilerin özellikle suyla ilgili olanı akla yakın geliyor. Hafız Esad zamanında başlayan, Türkiye- Suriye arasında aylardır süren görüşmelerde ya- yımlanmasına çaiışılan ilkeler deklarasyonunda bir türtü uzlaşılamayan konu, su sorunu. Suriye "sınır aşan sular"dan dem vuruyor; ko- nuyu uluslararası yükümlülüktere taşımayı öngö- röyor. Türkiye ise suda bölüsme olamayacağını, Suri- ye'ye yeterince su "tahsis edildiğinden ve edile- ceğinden" söz ediyor. Uzlaşma için Suriye'nin, Hafız Esad potitikalanna gerçekçi yumuşamalar getirmesi gerekmiyor mu? Hatay'a gelince, yanrt hazır. . Gel de al! 8E7RE7LE Dolunayda antik Arykanda kentindeydim • Baştarafi Arka Sayfada aydınlatılmış merdivenlerinden inerken kendimi baş- ka bir zamanın içinde hissediyordum. Arykanda her şe- yiyle öylesine sapasağlam bir kentti ki, hani dostlanm- la biriikte bir konsere gitmiştim de az sonra kentteki otelıme gıdıp y?ıta<-aktım Zaroanlar bırbirine böylesi- ne kanşnuştı. Sadece ben değil, o gün antik Arykanda kentinin merdivenlerini usul usul inen herkes aym duy- gu içindeydi. Hafıze Hanım iyice gençleşmişti. Merdrvenleri to- runundan önce iniyordu. Gürer Aykal'akonser sırasın- da "Yeter gayn biraz da ilkbabardan çal!" diye sıtem eden Arif köyü ihtiyar heyetinden Ramazan Bey de, tam merdivenlerde Gürer Aykal'ı kıstırrtuş, tlkbahar bölümünü yeniden çaldığı için teşekkür ediyordu. Ay, belleğinde keyifli görüntülerle Toroslar'm doruklanna doğru yola çıkmıştı. Evet bütün bunlar bu ülkede yaşanıyordu. Çünkü bi- rileri bu ülkeyi seviyordu ve ay en çok onlanndı. Ge- lecek yazıda onlan anlatmaya söz verdim. Çünkü ay da- ğuı arkasında kaybolurken, belleğindeki bazı adlan ba- na usulca fısüdadı. IŞILÖZGENTÜRK Nükleer ilıale kuşku doluB Baştarafi 1. Sayfada use'un güvencesi, bu durumda Parris olmalı. Bir kez daha açıklanan ihale ta- rihi öncesınde şaıbe savlan karto- pu gibi büyüyerek arüyor. Elektnk Mühendisleri Odası ve DPT 8. BYKP Nûkleer Enerji Komisyon üyesi Arif Kûnar'ın derietnesi, ko- nuya ışık tutuyor. Bu durumda 8 kez ertelenen ihaleye ilişkın süre- cin, teknik ve ekonomik gerçekler- den değil, yalnızca siyasi ve mad- dı çıkarîar temeiinde sürdûrûldûğü anlaşılıyor. Uztnan, bürokrat ve gerçek bilim insanlanmn ortaya at- tığı "şaibe vurgusu"na aldınlma- dan çahşmalar yûrütülüyor. Bu sûreçte çok çarpıcı gelişme- ler de yaşanıyor. thale öteden ben siyasi partilerde ve hûkümette bir pazaıiık konusu olarak algılanıyor. ihaleye katılan fırmalar, lobiler ve ûlkeler arasında çatışmalar da sürü- yor. Şimdi, ilgililerce bir tûrlü değer- lendirilmeyen şaıbe savlanna tek tekbakahm. İlki ITÜ Nükleer Enerji Enstitü- sü'nden Prof. Dr. Osman Kemal KadfroghTnun açıklamalannda şc- kılleruyor. Kendisiyle ilgili basında yeralan yazılannda akademik kim- liğini bir yana bırakarak, ihalede kaybedeceğinden kaygı duyduğu bir fırma için baskı yaptığı savlan var. Kadiroğlu, ihale komısyonuna "bağHHSKdanışmanlann" katılma- sını öneriyor. önerilen bağımsız danışmanla- nn ihalede taraf olduklanna ilişkın görüşler var. Nûkleer Mûhendisler Derneği içindeki özel bir Internet tartışma listesinde, lanse edılen bu isimler için bakm ne tür görüşler dile getiriliyor: "_Bu hocalann nükleer santral- lar ve yeni teknolojik gefişmeier ko- nusunda teorikvepratik teknik bO- tpferinin yetersizotduğu, ihaleyi an- gaje oMnkbn flrma yânfine çevir- mckiçinçok temdvebasit konolar- da bfle yanhş, sapünmuş bflgflerie müdahale ettikleri ortadadjr-." "Sağduyulu ve yürekli nükle- er mûhendisler" adryla kamuoyu- nun bilgısıne sunulan "Akkuyu ve Lobfler" başlıklı yazı da bu anlam- da ilginç: u BugünymeaynızaÜar,aynıka- fa, aynı lobküik faaliyetkriyle Si- emens'in (KWU) kmde bulundo- ğu konsorsivıımu kaçırnukiçin ya- lanlar ve dedikodularla,TBMM'de dağıttıklanyabuıpropagandalaria, değişikpartimensubu milletvekiDe- ri taranndan tehditier \e iftiralara maruz kaian T£AŞ yetkililerine baskı yapıp, 'NPI'yi baştan eleme- niz gerekır' şekhnde medyadan ve doğrndan tehditkrte amaybnna u- laşmaya çaoşmaktaduiar. NPI iha- ledenefcnirvçyaçekUirseVVesting- house'a da 'Sinop'a git' diyerek onu da Oıaleden kaçmp AECL fir- masuıın tek başına kalmasını sağla- mayıanaçbunaktadırlar. Bu zatlar- dan Odsi, medyadaki haberierden doiayı deşifre obnuşbrdır. Birincisi, Enerji Bakantağı Damşmam Prof. Dr. Ahmet Bayülken; üdntis, TE- AŞ Genel Müdüıiûğü Dantşmanı Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre. Prof. Dr. Osman Kemal Kadiroğhı dakendisminbalobidenyanaoldu- ğunu beyan etnBjtir—" TÜSÎAD'ın Enerji Raporu'nu hazırlayan Prof. Dr. Mnstafa Öz- can Ültemrda yayın kurulu başkan- lığını yürüttüğü Enerji dergisinin Mart 2000 sayısındaki yazısında ta- raf olduğunu şöyle sergiliyor: "-Türidye'nin uhısalw ulnslara- raa çıkarlan nükleer santral yapı- mında Amerika ile işbhüğj ve bu fludenin VVestinghouse konsorsyn- muna verihnesL." lşte böylesine bılım insanlanmn kimı ABD'lı kimi Kanadalı fırma- yı, kimi de NPI'yi açıkça destekli- yor. Şaibe oluşturan bir başka konu da gerçeklerin üstûnu örtme çaba- sı. Akkuyu çevresindeki deprem riski, her kesimden gizleniyor, çar- pıülıyor. thale yapanlar bu konuda bilim ınsanlanrun araştırmalannı ve sonuçlarau görmezden gelıyor- lar. Boğazıçi Onıversitesi Kandilli Sismik Araştırma Enstitüsü'ünden Prof. Dr. Mustafa Erdik'in, Başba- kan Bülent Ecevit'e yazdığı, Akku- yu için daha fazla deprem araşüı- masına gereksinim olduğu yönün- deki mektubunun hükümetten giz- lendiği haberi kısa bir süre önce ba- sında yer almışti. Kaldı ki başka ça- lışmalar da var. Örneğin, bölgede Ü Ö mun yerli ortaklannın durumu da incelenmesi gereken başka bir ko- nu olarak ortaya çıkıyor. Daha ön- ce Türkbank'ın özelleştırilmesi es- nasında, ihaleye 'fesat' kanştırdıgı için hakkında soruşturma açılan, mahkemesı halen devam eden ve bu nedenle TÜSlAD üyeliğinden çıkanlan işadamı Kamuran Çör- tük ve şırketinın, Akkuyu Nükleer Santralı ihalesindeki konumu araş- ünldı mı acaba? Yine RTÜK Yasa- sı'na rağmen MNG ve Baymdır Holding gibi özel TV kanallan da araştırma yapan DEÜ Öğretim olan şirketlerin, ihaleye nasıl gire- Üyesi Prof. Dr. Ati&a Uhığ, Ecemiş bildiklerinin incelenmesi gerekmi- fayımn Akkuyu'nun çok yakının- dan geçtiğini birraporlaortaya koy- du. Hiçbir yetkili konunun üstüne gitmedi. Yine Doç. Dr. Hasan Çe- tin tarafından hazırlanan 'Ecemiş Fayı Üzerinde PaleoasmoJojik Ka- ZJ Çahşmalan' adlı rapor da gör- mezden gelindi. Rüzgâr, hidrolik santral yatınm- lan, iletim ve dağmm hatlannm ye- nilenmesinin önünün ükandığı Enerji Bakanlığı'nda, nükleer sant- ral adeta bir dayatma olarak göste- riliyor. Şu anda Enerji Bakanlı- ğı'nda fızibilitesi bitip onaylanmış halde, 1460 MW gücünde, nere- deyse Akkuyu Nükleer Santrah'nın ureteceği elektriğe yakın enerjiyi en geç 1 yıl içinde devreye sokup hemen üretebilecek rüzgâr santralı projesi bekletiliyor. Aynca, ihalesi bitmiş ve inşaan süren onlarca hidroelektrik santral, ödenek verilmediği için durduru- luyor. Özelleştınlen dagıtım ve ile- tim hatlanna, hiçbir iyileştirici ya- ünm yapıhnıyor, enerji kaybı ve ka- çaklann oranı sürekli büyüyor. Enerji Bakanlığı, yapılması kolay, çabuk ve ekonomik olan bu önce- lıkleri devre dışı bırakarak ülkeyi enerji krizme sokuyor. Böylelikle nükleer santrallan da kamuoyuna 'tek ve zoruniu tercih' olarak daya- tryor. ihaleye katılan üç konsorsıyu- g yor mu? Eski BOTAŞ Genel Mü- dürü ve eski ANAP Milletveküi Hayrettin Uzun'un rüşvet savlan- nın da bugüne değın yanıtsız kal- ması ilginç değil mi? Uzun, geçen nisan ayında basında yer alan açık- lamalannda, ihalenın bu kadar sık ertelenmesinin ardında yatan bir başka gerçeği şu sözlerle dile geti- riyordu: -Daha önce söylediğüngîbi, 3-4 mflyar dolarfak büyük bir Ouüe söz konusn. Eh, ihale bu kadar büyük oiunca yenen rüşvetler de büyükoJ- du tabö. Siyasetçisiyie, bürokratry- la_ Şimdi kaDapflıaleyi,konsorsi- vumîan]anbirmeveririerse,kavbe- denler kıyameti koparacak_ thale- yisize kazandıracağız diye knnle- rin kendflerini nasıl sögüşledflderi- nibir bir açıUayacaklar.Asd korku bu_" Bütün bu şaibeler, fesathklar, rüşvet söylenuleri, uzman nükleer mühendislerin ve Nükleer Karşıtı Güç Birlıği'nın ileri sürdüğü savlar, DPT ve Hazine Müsteşarlığı'mn uyanlan karşısında, "AkknynNök- leerSantral ihalesiderhaliptaledO- metidir 7 ' istemi haksız mı? tleri sü- rülenbütün bu savlann araştınhna- sı için Enerji Bakanlığı, TEAŞ Yö- netım Kurulu ve ihale komisyon üyelerini deiupsayan ihale süreci-" ne ilişkın soruşturma açılması gerekmezmi? 6 RTÜK devam edecek'ANKARA (Cumhuri- yetBürosu)- Anadolu Üni- versitesi lletışım Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Uğur Demiray ve Yardun- cı Doç. Dr. Oğuz Ünlüer, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'na (RTÜK) yÖne- lik hazırlanan yasa tasan- sıyla, Meclis ve siyasetm kurul üzerindeki kontrol ve yönlendirme gücünün aynen süreceğini bildirdi- ler._ Üyelerin görev süresini 6 yıldan 4 yıla indiren ta- sannın yeniden seçimle il- gili sınırlama getirmediği- ne ışaret eden öğretim üyeleri, "Tasan, üyeüğin bir meslek gibi algılanm»- sı ve çok dar çevreierin te- keiindekalmasışbi riskfer taşunaktadn*" dediler. Uğur Demiray ve Oğuz Ünlüer, hazırladıklan or- tak açıklama ile Radyo ve. Televizyonlann Kuruluş ve Yayınlan Hakkındaki Yasa'da değişiklik öngö- ren tasanyı değerlendirdi- ler. Açıklamada, belediye, sendika ve tıcan amaç güt- meyecek sivil toplum ku- ruluşlanna yaymcılığın yasaklanması nedeniyle toplumun farklı açılardan sağlıklı bilgilendirilip yönlendirihnesinin önüne geçildiği beürtildi. Yayın ilkeleriyle ilgili önerilen değişikliklerin "mevcut yasa maddeleri- nin ryflestirümesi çabası" diye nitelendiği açıklama- da, "Ancak halen yürûr- hlkteki yasada da buhınan ve sık sık tarüşma konusu yapüan gend ahlak, müM kültür, nülü eğitimin genel amaçlan gibi muğjak ifa- delerin tekrarlanmamaa daha yerinde ohırdu" de- nildi. Öğretim üyeleri, üst kurulun yeniden oluşu- muyla ilgili değişiklikle- rin, özünde eski yapımn devamını sağlayıcı oldu- ğunu beurterek şu görüşle- ri kaydettiler: "Gerçekte üst kurul üzerinde Mechs ve dolayısıyla siyasetin kontrolveyönlendirme gü- cü yeni düzenleme ile de aynen sürebilecektir. Üye- lerin görev sürelerinin 6 yıldan 4 yıla indirümesi ilk iztenim olarak yerinde gi- bi görülebflirse de3984 sa- yüı yasada yer alan üyete- rin 1/3'ünün 2 yılda bir ye- nilenmesi uygulamasmın kaktınlması üyeHğe yeni- den seçimle ilgui bir sınır- lama getirilmemesi üyeti- ğin bir meslek gibi algüan- ması ve çok dar çevrekrin tekeöndekahnasıgibirisk- Ipr taymaktadır" Personel sınırlaması otmnhı Tasanda RTÜK'ün teş- kilat ve personeliyle ügüi sınırlamalara gidilmesinin olumlu olduğu belirtilir- ken bu şekilde kurulun TRT gibi hantal bir kamu kuruluşu olmasının önüne geçilebileceği vurgulandı. Kamu denetçılığı anlamı- na gelen ombudsmanlık sistemiyle ilgili bir düzen- lemenin tasanda yer ahna- yışı da eleştirildi. Radyo ve televizyon ya- yıncılığının ticari ve kamu tekeli olarak iki uç nokta- da düzenlenmesinin, bu- günkü yapının çarpıkhğı- nm en önemlı nedenlerin- den biri olduğuna dikkat çekılen açıklamada, bu ya- pının tasanda da aynen ko- runduğu belirtildi. Açıkla- mada, bir yayın kuruluşun- da yüzde 10'dan fazla his- sesi olanlann kamu ihale- leri ve borsaya girişini ya- saklayan 29. maddesinde yapılmak istenen değişik- liğe de değinilerek şu gö- rüşlere yer verildi: "Maddenin tamamı in- cekndiğinde kamu ihalele- rine girebOecek ticari ku- nduşjarm yaymahkla ügi- lerinin tamamen kesfldiği yeniohışnmun daha saghk- h olduğu ileri sûrülebilir. Ancak bu noktada önenui olan önerinin sunduğu ko- şuOarm gerçekten denetim altmda tutuhm tutulama- yacağıdır. Şirket içinde şjr- ket ve daha başka yoDaria bu maddeierdeki düzenle- mder aşüabuirse yasal dü- zenkmenin uygulamada hiçbir anlam tasnnayacağı açıknrT Açıklamada, çapraz te- kelleşmeyi önlemeye yö- nelik olarak gazete çıkaran gerçek ve tüzelkişilerin radyo-televizyon alamna girişini kısıtlayıcı hükmün kaldınhyor olmasmm da önemli bir hata olduğu be- lirtüerek "Günümüzde gi- derek yoğunlastğı görülen tekelleşmenin önlenmesi için bu hüküm daha da ge- liştirilerek korunmahdır" denıldi. 'îletişim özgürlüğü kalkıyor' BERTAN AĞANOĞLU Hûkümet ortaklanmn TB- MM'ye sunduğu yeni RTÜK ya- sa tasansıyla ilgili olarak Istanbul Barosu lletişim Hukuku Komis- yonu taranndan hazırlanan rapor- da teklifin yasalaşması halinde iletişim özgürlüğünün tamamen ortadan kalkacağı savunuldu. Hükümet ortağı partilerin mil- îetvekillerininoluştuTdugûtazıf- lık komisyonunca hazırlanan ve hükümetin TBMM'ye sunduğu yasa tasansı hakkında, Istanbul Barosu lletişim Hukuku Komis- yonu bir rapor hazırladı. tstanbul Barosu Başkanvekili ve lletişim Hukuku Komisyonu Başkanı avukat Osman Ergin, 18sayfalık raporu tüm milletvekillerine gön- dereceklerini belirtti. Yeni tasan- nın iletişim özgürlüğü açısından büyük tehlikeler içerdigini ifade eden Ergin, " MiDetvekiDeri dû- şÛDcelerimizi değerlendirmeden karar vermesinler. Veririerse ile- tişim özgüriüğü tamamen orta- dan kalkar" dedi. Yeni tasanmn frekans planlarnalannı ve frekans ihalelerini RTÜK'ten alarak si- yasi etkilere açık iki kuruma ver- diğini belirten Ergin, yasa tasan- sıyla tekelleşmenin önünün açıl- dığım, medya şirketlerinin resmi ihalelere girmesi yönündeki en- gelin kaldmldığım belirtti. Istanbul Barosu lletişim Huku- ku Komisyonu taranndan hazır- lanan ve milletvekillerine gönde- ^ilecek raporda, tasandakı mad- delerin eleştirisi yapıldı ve yeni madde önerileri getirildi. Rapor- da yasa tasansının tekelleşmeyi ve çapraz tekelleşmeyi önleyen yüzde 20 hisse sımrlamasımn kaldınhnasmm öngörüldüğü be- lirtilerek özel radyo ve televiz- yon kuruluşlannda yüzde 10'dan fazla hisse sahibi olanlann dev- letten ve diğer kamu tüzelkişile- rinden doğrudan ve dolaylı ola- rak iş kabul etme engelinin kal- dınlmasının sakıncalan vurgu- landı. tstanbul Barosu lletişim Huku- ku Komisyonu taranndan hazır- lanan raporda yürürlükten kaldı- nlması tasarlanan 8. maddenin (a) fıkrasının "ulusal ve böigesel frekans planlamalan yapbrma- yı" üst kurulun görev ve yetkile- ri arasmda saydığı anımsatıldı. Madde değişikliği ile bu görevin üst kuruldan almarak "Teleko- munikasyon Kurumu" ile "Ha- berteşme Yüksek Kurukı"na bı- rakıldığınm ifade edildiği rapor- da şu görüşlere yer verijdi: "Ulusal ve böigesel frekans planlamalan yaptnnıa görev ve yetkisi 3984 sayıh kanuna göre 'özerk ve tarafsız bir kamu tüzel- kişüiğı' olarak örgütJenmesi ge- reken RTÜKten ahp basbakanm ve görevlendireceği bir devlet ba- kanınm başkannğmda İçişleri ve UlaşbrmaBakanı fleMGK Gend Sekreteri ve Genelkunnay Mu- habere EJektronikBaşkanı'ndan oluşan siyasi iktidann etkisinde- Id bir kurula verümektedir. Bu durum frekans planlanudannm 'özerk ve tarafsız kuruluş' yerine doğrudan doğruya veya dolayfa olarak siyasi organm etkisi altan- da yapüması, siyasi ve başka etki- lerden uzak kalamama tehfikesi- niiçermektedir T ' Baro komisyonunun raporun- da, tasanda yer alan yayın ilkele- rine ilişkin bölümle ilgili olarak da "Anayasanm bir kısım hfi- kûmkri hiçbir beörleme yapd- maksnm tasanmn bu maddesin- de temei yaym Ukeleri olarak tek- rarlanmaktadu: Bunun yannıda, j^ya vptanıınlannmya İK. î kktiyaç duyuîan birçok'kavram' ya- ym ilkesi olarak sayıhnışör. Or- neğin 'toplumun milli ve manevi değerleri', 'toplum huzuru', 'Türk aile yapısı', 'karamsarlık ve umutsuzluk eğüûnleri' gtri ya- yın flkeleri açısmdan nerede baş- layıp neredebiteceği befli olma\an bir alan söz konusudur. Bunlan üst kurulun anla>ışma bırakmak çok tehükeli sonuçlar doğurabi- Br'' denildi. Tasanmn "uyan, para cezası, durdurma veıptaT le ilgili bölü- mü ise "ekran karartmayı bile aratacak, bir dizi çok ağır akçah yapünma yer verihniştir'' söz- leriyle eleştirildi. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada durum açıkça ortaya çıkıyor. Partiler aynı konuda üç ayn görüş oluşturuyorlar. Medis'te ayn, toplu- ma karşı ayn, tabanlanna ayn... Bugünü iç çekişmelere değil de, Türkiye'nin ko- nu edilmediği, ama Türkiye güvenliğini doğrudan • ilgilendiren Avrupa Birliği'nin (AB) dönem başkanı Portekiz'in ev sahipliğinde gerçekleşen Feira Zir- vesi'ne ayıralım. Zirvenin ana konusunu, Avrupa Güvenlik ve Sa- vunma Kimliği (AGSr^ oluşturuyor. Türkiye, AB'nin bütün kattanna AGSK'nin karar mekanizmalann- da yer almak istediğini bildirdi. Ancak her kat, bu isteği katlayıp cebine koydu. Son olarak Portekiz Dtşişleri Bakanı Jaime Gama, Dışişleri Bakanı ts- mail Cem'e bir mektup gönderdi. - ; -; f Mektup şu mesajlan içeriyor: -> •<•" - Türkiye, Avrupa'nın güvenlik ve istikran için büyük önem taşımaktadır. Bunun ayırdındayız. ; - AB'nin kurmak istediği 60 bin kişilik güce Tür- • kiye'nin de bir tabur seviyesinde katılmak isteme- si memnuniyetle karşılanmıştır. - AGSK'de Ankara'nın çıkarlanna aykın bir ya- ,. pılanma oluşmayacaktır. ; * Mektup, Türkiye'yi iyice dışlamamış olma arayı- şından başka birşey değil. Iş cepheye gelince Tür- kiye'den bir "tabur", karar mekanizmalanna gelin- ce "fabure" bile çok görülüyor. Dün öğleden sonra zirvenin gündemine gelen plana göre, dünyanın herhangi bir yerinde Avru- pa'nın güvenliğini tehdit eden bir gelişme oldu- ğunda, önce NATO çerçevesi içinde değeriendir- me yapılacak. Diyelim ki müdahale edilmesi kara- n alındı. Burada Türkiye'nin de söz hakkı buluna- cak. Ama NATO'nun ilgilenmediği, AB'nin -NA- TO'nun olanak ve kabiliyetlerini kullanmak koşu- iuyla- müdahale karan alacağı operasyonlarda .. Türkiye yer almayacak. ' NATO üyesi olup AB'ye tam üye olmayan 6 ül- ke var. Türkiye'nin bu ülkelerle birlikte AGSK'nin • tüm mekanizmalannda olma istemi bu zirve ile bir- likte reddedilmiş oldu. Türkiye'nin NATO Büyükelçisi Onur Öymen'in ' bu konudaki değeriendirmesi şöyle: "AGSK, NATO'dan ayn dûşünülemez ve NA- TO'ya altematif değil, ancak tamamlaytcı' olabi- : lir. AGSK'nin gelişmesi, NATO'nun yeni bir kon- septi gündeme getirdiği bir döneme rastlaması açısından da önemlidir. NATO, Kosova hareketiy- le kendi sorumluluk bölgesi dışında da hareketler yapmaya başladı. Böylece yeni bir stratejik kon- sept yaşama geçti. Artık NATO sadece banşı ko- •. rumak için değil, banş yapmak için de devrsye gi- recek." .,,.,.-., ^ ^ ^ « u ^ u t e /vıcaK r-etra ztrvesl'nden çıkan sonuç,<AB'nin<< AGSK'yi ayn bir oluşum olarak yerieştirmek iste- diğini ortaya koyuyor. AB'nin gidişi AB'nin bu girişimini biraz kazıdığımızda altından şu çjkıyor Avrupa, dünyaya yön verme girişimlerinde ABD'nin güdümü dışında, aynca karar veren me- kanizmalara sahip olmak istiyor. Bu çerçevede Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan uluslararası kurumlann çoğu adım adım iş- levsizleştiriliyor. Yerine, yeni koşullara uygun ku- rumlar oluşturulmaya çalışılıyor. Yakın gelecekte Birleşmiş Milletler'in (BM) yeri- ne de farklı oluşumlar önerilirse şaşırmamak gere- kir. Dünyadaki belli baslı kriz bölgelerini tek tek irde- leyen strateji raporlannda bizim için şu saptamaya- pılıyor Türkiye 16 ciddi kriz bölgesinden 13'üne komşu! Bir başka deyişle, dünyadaki olumsuzluklann yüzde 80'i etrafımızda dönüyor. Türkiye artık, so- ğuk savaş döneminde adı konulan "kanat ûlke" . değil, etrafı ne zaman sıcaklaşacağı belli olmayan soğukluklaria çevrili bir ülke. Planlannı da bu gidiş doğoıltusunda yapması gerekiyor. AB üyeliği için şu değerlendirme sık yapılır önce Türkiye'nin kendi evini temizlemesi gere- kiri Çok doğru. Ancak çevrenizdeki evlerden sürek- li duman, kurum çıkıyorsa ne yapabilirsiniz? ,,.... [email protected] Sonuçlar temmuz sonunda açıidanacak ANKARA (Cumhııri- yetBürosu)-Öğrenci Seç- me Sınavı'nda (ÖSS), sa- yısal bölümde, basında yayımlanan kitapçığa gö- re 30. ve 44. sorulann ha- talı olduğu ıddialannı de- ğerlendirdiklerini söyle- yen ÖSYM Başkam Dr. Fethi Toker, "Sadece bu sorular değO, tüm sorular inceleniyor. Oluşturulan büîm kurulu, sorulan in- cekdikten sonra iptaiine karar verirse, bunu en ya- kmzamanda duyurunız. Ancak bu konuda kesin bir tarih veremem" dedi. Toker, yabancı dil eğiti- mi yapan yükseköğretim programlanna girecek öğ- rencileri belirleyecek Ya- bancı Dil Sınavı'nın 25 Haziran'da yapüacağmı, sınav sonuçlannm da tem- muz ayının son haftası içinde duyunılacağmı söyledi. Geçen yıldan farkh ola- rak sonuçlann Ağırlıklı Ortaöğretiın Başan Puanı (AOBP) ile birlikte açık- lanacagını duyuran Toker, "Adaylar,2000ÖSYSTer- dh Formu'nu, kendOerme 2000 Temmuz ayımn son haftası içjnde gönderile- cek 2000OSSSmav Sonuç Belgesi geünceye kadar ymratmadan saklayacak- lar. 4 puan türünün en az birinden 105 puan alama- yan adaylar, Tercih For- mu'nu kullanjunayacak" dedi. 1©ker, smavı kazanan adaylann, kılavuzda yer alan yükseköğretim prog- ramlannı kontenjan ve koşullara göre, yerleştir- me puanlan (Y-ÖSS ) ile yüzdelikdilirnleridikkate alarak dolduracaklannı belirtti. ..._:.'_ Toker, sonuçlann açık- lanmasının ardından mes- lek yüksekokullanna 112 bin 900, lisans programla- nna 168 bin 838, özel ye- tenekle öğrenci alan fa- kültelere 13 bin 615 ol- mak üzere toplam 293 bin 353 öğrencinin yerleştiri- leceğini kaydetti. ' •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle