23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 20 HAZfRAN 2000 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus(g cumhuriyet.com.tr Rektörümüzü Seçiyoruz SL-.fi Prof.Dr. Necdet ADABAĞz>rc/- • • Ikerruzde güzel günler de yeni olmayan, ama kendi açısından yep- ' yaşıyoruz. Geçen günler- yeni bir olaydı. Bilkent yöneticileri es- ,uıde Cumhurbaşkanımızı seçtik. Seçim sürecinde gözlemlediğimizkimi li- derlerin buyurgan ve sul- tacı eğilimlenne karşın neresinden ba- kılırsa bakılsm demokratik bir olay ya- şadık. Bunu yadsımaya hakkımız yok di\e düşünüyorum. Yoksa, örneğin, ço- ğufslam ülkesındeolduğu gibi cumhur- başkanhk ömür boyu olsaydı kim bilir nelerle karşı karşıya kalııdık? Mısuiı ar- kadaşımın gözlenndeki hüznü unutamı- yorum. Bana Mısır'da cumhurbaşkan- lannın süresiz görevlendirildiklerini söylediğüıde Em«r Sedat'ı anımsatır- ken dudaklannm ucunda hafif bir gü- lümsemenın belıriverdiğinı görmüş- tüm. UEFA Kupası'nı kazanan Galatasa- ray takımı da bize güzel günler yaşat- B. Bence sporsal bir olaym ötesindey- dı yaşadıklanmız. Daha çok ülkemi- zin, tüm sorunlanna, içağnlanna ve acılanna karşın dosta ve düşmana he- nüz ayakta olduğunu göstermesi açısın- dan önem taşiyordu. Türkiye, sözde dostumuz ya da düşmanımız ülkelerin köriildediğı kardeş kavgasınanoktayı ko- yarken ülkemızi bölmek ve parçala- mak ısteyenlere karşı kurtuluş savaşın- daki başansını yinelemiş, tüm sonınla- nna karşın düşünsel ve bedensel olarak yıpratılamadığını, her türlü yanşta ol- duğu gibı sporda da kalkınmış ülkeler- Ieyanşabileceğinı göstermiştir. Bugün- lerde başlayan Avrupa Kupası maçla- nnda da ilk on aln takunlayanşacak olan Ulusal Takımımızın buraya kadar da olsa gösterdiği başan bu savırruzı ka- nıtlar niteliktedır kuşkusuz. Bilkent Odeon'da izledigimiz kon- ser de insanda yaşama sevinci yaratan, ki Yunan ve Roma'yı yerleşkeye taşı- mışlardı. Yan açık tiyatroda ünlü şefi- miz GürerAykalyönetiminde Beetho- ven'In 5. senfonisini ve ardından Yu- nanlj sanatçı Dimirris Sgouros'un çal- djğı Rahmaninofu dınlemek Atatürk Türldyesi'nde çağdaşlık adınayapılan- lann bir göstergesiydi. Güzel bir gün- dü. Böyle bir Türkiye'ye ünhersite rek- törietiniseçmekyaraşır. 12 Eylülen bü- yük körülüklerinden birinı, bence üsa- versftelere yapmıştır. Yaptığı ilk suç, öğesi oîarak gordügü üniversıtelerden özerkliği kaldırmak olmuştur. Bizim kuşağın fakülte kurullanna girmeye başladığı döneme rastlamıştır. Fakülte kurullanru devreden çıkarmak, söz öz- gürlüğüne vurulan en büyük darbedir. Çünkü kurullar, fakülte sorunlannın enine boyuna tartışıldığı, sözdüellosu- nun yapıldığı demokratik arenalardı. Bugün de sözde fakülte kurullan var- dır. Eskiden tüm öğretim üyelerinden oluşan kurullar şimdilerdeyalnızca tem- silcilerden ve bölüm başkanlanndan oluşmaktadır. Kolu kanadı kınlmış ku- rullar olduğu ortadadır. Bu kurullann yenidenoiuşturulmasında sayısız yarar- lar vardır. Bunun gibi bölüm başkanla- nnın, dekanlann ve doğal olarak rek- törlenn hıçbir baskı altında kalmadan, hiçbirönkoşul ve hiçbirayncalık göze- tilmeksizin yalnızca öğretim üyeleri- nin yaptığı seçimle işbaşına gelrneleri demokratik bir dizgenin olmazsa ol- maz koşulu sayılmalıdır. 12 Eylül'ün en büyük yanılgısı üni- versitelerdeki kargaşanın üniversiteler- deki özerk ve demokratik dizgeden (sis- temden) kaynaklandıgı saplanbsından doğmuştur. Oysa temel sorun bugün ""de olduğu gibi üniversitelerdeki yıgıl- malardan, öğrenci kalabalığından kay- naklanmaktadır. Günceli aydınlık, ge- leceği parlak, hoşgörülü, demokratik ve çağdaş anlamda ilerici, ülke sorun- larını tarafsız tartışan ve bilen gençle- rin yetiştirilememiş olması üniversite- lenn temel sorununu oluşturmuştur. Kargaşanın temelinde yatan toplumsal ve eğitsel sorunlardır. Darbeyi yapan- lar bunu anlayamamıştı. Bugün de an- laşılamamaktadır. Ünıversitelerin "han- tallığı''ndan söz edılirken mezuniyet sonrası ışsızler ordusuna dönüşen üni- versitelerdeki yığılmalann bunun te- mel nedenini oluşturduğu görmezden gelınmekte. "insan oimanın tek yoiu üniversiteden geçer" gibi bir yanılgı yaygın bir kanının ürünü olarak göste- rilmek istenmektedir. Oysa üniversitelerdeki kargasaya son verilmek isteniyorsa, ilk ağızda, her- kesin üniversite okumak gibı bır zo- runluluğu olmadığı anlatılmalı; anne ve babalann basın ve televizyon aracı- lığıyla üniversite okumadan da çocuk- lannın "adam* olacaklan, dahası da- ha çabuk hayata aülacaklan ve çok da- ha para kazanacaklan yönünde ikna edilmeleri gerekmektedir. Ardından üniversitede okuyan öğ- renciler de kendi yazgılannı yönetim- le bire bir tartışarâk geleceklerini gü- vence altınaalmak zorundadırlar. Çün- kü üniversitelenn temel öğesı öğreno- lerdir. Her şey onlar için vardır. Her şeyden önce onlann sorunlan çözül- melidir. Öğrencilerin sorunlannı çözmek ai- lelerinîn sorununu çözmek anlamına gelir. Örneğın 30.000 ögrencili bir ünı- versitenin yönetsel dizgesi yalnızca o öğrencileri değil, ailelerini de, bir baş- ka deyişle, 30.000 aıleyı de ilgiiendir- mektedir. Ne ki, bu üniversitelerle aı- lelerarasındaki bu içsel bağa karşın ka- muoyunda ve basmda rektör seçimle- rine ilişkin hiçbirhaberya da yazrya rast- lanmaz. Oysa rektöradaylanrun televiz- yon izlencelerinde, basında yapacak- lannı halka açmak ve kamuoyunda tar- tışmalannda sayısız yararlarvardır. Da- hası, insanlanmız önünde karşıhklı ya- pacaklan tartışmalar üniversitelerimi- zin halka açılmasıru saglayacak, halka mal olma yolunda atılmış. önemli bir adım olacaktır. Bu adım ünıversıteierin sırça köşke çekilmek yerine halkın, ulusun bir ku- rumu olduğunu göstermesi açısından önemlidır, diye düşünüyorum. Sanıyo- rum böylece daha sağlıklı sonuçlara ulaşmak olanağı vardır. Bir başka de- yişle, çocuğunu okuttuğu üniversitenin rektörünün seçimıni izlemesi, seçim kampanyasında göriiş bildirmesi, hem öğrencının hem de ailesınin yönetime kaülımı anlamıru taşıyacaktır. Rektör se- çımi üniversitelenn bir iç meselesı de- ğildir, olmamalıdır. Bugünlerde Cumhuriyetimizın ilk üniversitesi olan Ankara Üniversite- a'nde rektör seçımine dönük yoğun se- çim kampanyası yaşanmaktadır. Ben- ce temel sorun, bugün üniversite için ça- lışacaklanna söz veren adaylann rek- tör seçıldıkten sonra da salt üniversite için çahşmalan ve kişisel yararlanna dayalı olarak etkinlık göstermemeleri gerektiğin] düşünmeleridir. Bırbaşka de- yişle, rektörlük makamı, geleceklen için bir basamak ya da sıçrama tahtası olmamalıdır. Böylesine bir inanç, rektörleri, kısa zamanda meyveveren yapıtlarüretmek yerine uzun vadede ve yalnız üniversi- telenn değil, toplumun da yaranna ola- cak bilimsel yapıt vermeye ve üniver- sitelenn toplum kalkınmasındakı ger- çek işlevıni yenne getırmeye zorlaya- caktır. Ünıversiteler son zamanlarda kendi PENCERE sorunlannı çözmüşler gibi eğitim ve ögretimin öteki aşamalanna el atmaya başlamışlardır. Bilmiyorum, başka ül- kelerde ömekleri var mı? Ama olsa da üniversitedeki sorunlannı çözmüş ku- rumlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Üniversitesinde okuyan örnegin 30.000 öğrencinin yurt sorununu, yiyecek so- rununu, ve daha da önemlisi gelecek so- rununu; araştırma görevlilerinin, genç öğretim üyelerinin geçim sorunlannı, konut sorunlannı, kitap-dergi sorunla- nnı çözümleyememışbirüniversiteyö- netiminin böyle işlere kalkışması lüks sayılmaz mı acaba? Bu sorunlannı çö- zememiş bir üniversite yönetiminin böyle işlere kalkışması kendisine yeni sorunlarzinciri yaratmak anlamına gel-' mez mi? Buradan sorunlannı çözecek parasaJ kaynak yaratmak fikri ise ne ölçüde geçerlidir, bilmem? Rektör adaylannın, kanımızca, üze- rinde dunnası gereken bir konu da rek- tör olduklannda üniversiteterinindış ül- keterie bağlanülaruu sağlamaktır. Ya da var olan bağlantılannı sağlamlaştır- maktır. Bu bağlantı, bol bol kendi paylanna dış ülkelere gezilerdüzenlemek yerine üniversitesinin öğretim üyelerinin dış ül- ke üniversitelenndekonuk öğretim üye- si olarak çahşmasmı sağlamak ve ge- ne öğretım elemanlanrunyapıtlannı dış ülkelerde yayımlatmak şeklinde olma- hdır. Üniversitemizin dış ülke üniversite- leriyle köklü ilişkileri var denildiğmde o üniversitenin kaç öğretim üyesınin yabancı ülkelerdeders verdığıne ve adı geçen üniversiteden kaç öğretim üye- sinin kitabının yurtdışında basıldığına bakmak gerekir. Tanınmak ve ılişkı bu boyutlarda olmalıdır Daha demokratik ve daha yetkin üniversite umudumuzu yinelerken, tüm rektör adayianna basanlar düeriz. İlk genel seçimde MHP birinci parti olabilir mi? Böyle bir durumda neler yaşanır! Ülke hangi yöne kayar? DYP ve ANAP liderleri Yüce Divan yolun- da göriinüyor. Dolayısıyla bu iki orta sağ par- ti bir çıkmazia karşı karşıya... Son seçimde zor- lukla barajı aşabilmişler. DYP lideri Istanbul'da kıl payı farkla milletvekili seçilebilmiş... DSP, Bülent Ecevit'in vartığıyta yaşayan bir özel topluluk! Doğru dürüst bir örgütü bi- le yok. Ecevit sonrası ne olur, yaşar mı, dağıl- maz mı? Kim ortaya çıkıp DSP'yi toparlar? Bü- tün bu sorulara yanrt bulmak kolay değil. Fazilet ise kapatılma tehlikesiyle baş başa. Anayasa Mahkemesı böyle bir karar aiırsa bir erken seçim olanağı doğmaz rru? Budururn- , da MHP üstün sayıda oy alarak tek başına ik- EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Oıta Sağ MHP'ye Kalıpsal tidar olabilmek şan- sına kavuşmaz mı? Ecevit-Bahçeli- Yılmaz ortak hükü- meti kurulduğunda çoğumuz MHP ko- nusundaki kuşkula- nmızı befirtmiştik. Ki- milenne, en başta Başbakan Ecevrt'egöre, Mil- liyetçi Hareket Partisi eski kimliğinden kop- muştu. Ülkücü etkinliği ortadan kalkmıştı. Ni- tekim hükümette de uyumlu bir çalışma gös- teriyorlardı. Ama bunun yanıttmaca olduğu- nu da düşünen çoktu. İlk açık beiirti, Somuncuoğlu'na yapılan saldm oldu. Beli tabancalı milletvekilleri par- tilerinin bakanına bile saldırdılar. Yumruklar, el- lerin arka ceplerdeki tabancaya atılması, it- meler kak- malar, tek- melemeler... Parti yöneti- minin bu taşkınlıkfara ses çıkarmaması, üs- telik kendi bakanını istifaya zorlaması!.. Görünen şu ki, orta sağ diye nitetenen DYP- ANAP çizgisi iyiden iyiye aşağıya kaymıştır. Ora- dan açılan yeri Fazilet, daha da çok MHP dol- duracaktır. Yüzde 10'luk baraj kalkmazsa bu iki partinin gelecek Meclıs'e temsilci soka- mayacağı açıktır. Belki CHP tarihsel birikimi ve iki yıldır işba- şındakiAttan Öymen'li Tarhart Erdem'li kad- rosunun çabasıyla bara/ı aşabilir. Ama en bü- yük başarı böyle bir duıumda MHP'nin ola- caga benzer. "Değişti değişti" diyenlere karşı en yetkili ağızdan, "MHP değişmedi" denildığini de anımsarsak, Meclis'in ikinci partisi olabilen ülkücü kadronun neleryapacağını duşunmek hiç de zor olmasa gerek!.. Geçmişindeki tat- sız olaylar, bir türtü çözülemeyen gölgeli işler daha belleklerde yaşıyor. ANAP ve DYP liderlerine düşen, hiç çekin- meden Yüce Divan'a en kısa sürede gitmek, orada hesap vermek, aklanmak, yurttaşlann karşısına hertürlü kuşkudan, "şaibe'öen kur- tulmuş bir kişilikle çıkmaktır. Ortaaağt MHP'nm işgalinden kurtarmak için akıl yolu budur. , Papa'nın Başkan'ı Çağırması?.. ı Vatikan'ın çağnsı üzerine, Diyanet Işleri Başkanı Meh- met Nuri Yılmaz Italya'ya vanp Papa 2'nci Jean Paul ile görüştü. Konu?.. Dinler arasında diyalog. • Yeni bir konu değil. 1998de Fethullah Gülen, Papa'yla görüşerek bu ko- nuda bir de mektup sunmuş- tu. Papa ile Gülen arasındaki buluşmayı hazırlayan kim- di?.. Mektup niçin yazıldı?.. Gülen, Papa'yı neden gör- mek istedi?.. Bütün bu soru- lann aynntılı yanrtlan M. Eğin Değer'in "Bir Cumhuriyet Düşmanının Portresi - Fethul- lah Gülen Hocaefendi'nin Derin Misyonu" (Cumhuri- yet Yayınlan) adlı kitabında var. Kökeni Saidi Nursi'ye da- yanan Fethullahçılık, Türki- ye'de sırtını Amerika'ya da- yamış 'ılımlı Islam' tasanmı- nın en güçlü koludur. M. Emin Değer'in kitabı da Fethullah Hoca'nın aynntılı "kimlik cüzdanı" gibi... • Fethullah Gülen'in Papa'yla buluşması Amerika'da hazır- lanıyor; New York Başpısko- posu Kardinal O'Connor, bi- zim Hocaefendi'ye Vatikan yolunu açryor; Gülen'in sun- duğu mektupta ise Papalığa ilginç öneriler var: 1) Antakya, Tarsus, Efes ve Kudüs gibi kutsal yeriere ortak ziyaretler.. 2) llki VVashington'da ol- mak üzere dünya başkentle- rinde ortak konferanslar dü- zenlenmesi.. 3) Urfa'da ilahiyat üzerine ortaklaşa kuruiacak Harran üniversitesi.. Fethullah Gülen, "Dinlera- rası Diyalog İçin Papalık Kon- seyi misyonunun birparça- sı olarak" Vatikan'da bulun- duğunu mektubunda dite ge- tiriyor. - - .s. •.««•*••»-- Mektubu nastl imzalamtş?.. "Rabb 'in aciz kulu Gülen." • Papa'nın Gülen'i New York Başpiskoposu O'Connor'un kartvizitiyie Vatikan'da kabul etmesi, Türkiye'de önemfi bir sürecin başlangfcı olabüir miy- di?.. Hocaefendi'nin mektubun- da önerdiği işbirliğini Papa 2'nci Jean Paul Hazretteri'nin onayladığını bir düşünün!.. Gülen, Hıristiyanlann Papa- sı'nı Fethullahçı siyasetin amaçlanna dönük olaraklaji- lanabılecekti. "Devleti ele geçirmek"tyr\ Hazreti Isa'yı da Hazreti Mu- hammet'le birlikte kulian- mak kumazlığina, ancak şap- ka çıkanlır. Gülen'in meşhur kasetleri televizyonlarda yayımlanın- ca, süreç tersine döndü. Fethullah Efendi Ameri- ka'ya kaçtı. • Papa 2'nci Paul'ün laikTür- kiye Cumhuriyeti'nin Diyanet Işleri Başkam'nı çağırarak Dinler Arasında Diyalog' programına katmak isteme- si ne anlam taşıyor?.. Papa 2'nci Jean Paul, dün- ya çapında etkileri olabile- cek bir devletin başındadır Vatikan Devleti!.. 'Haçlı Seferieri' din dev- letlerinin birbirieriyle savaş- malanydı; tarihte din kavga- lan 'Aydınlanma Devrimiye aşılabildi; din, ancak devlet- ten aynştığı zaman saf anla- mına kavuşabildi; diyaJoğa açıldı. Amerika'nın Avrasya'ya yö- neliktasanmına "Dinler Ara- sında Diyalog", siyasal bir katkHJır. Gülen'in Amerika'da güvenceye alınması yanın- da, Papa'nın Mehmet Nuri Yılmaz'ı Vatikan'a çağınnası, bir 'tercih 'in ya da değişimin göstergesi mi?.. VILIM ALSÜMÜİ i. HAVAU Vf err \$L£Htffti (0*5) DÖVİ2 Vf ft>l AUH-İATm ACT1RHA [OM) HAUtAARHOM) P€R0İ W^Öİ Vf fATURA ÖOfHfURİ (OAf) ÛİtfW'fJMİ2 TVRKCeLL MUHARA&IMIM PATUftA 6b€H€Sİ (OM) ., ,, - OTOHAT(K.Ö0fMfTAUMAnVfRM£(C«O) •: TAMIMU AUCtYA ÖÛİfMU ÖOfMf (OiU) HtJ. FfROİ KRfDi ÛOfHf TASUÎ4U (<M5) 1AH TAdHAT VfftMf (OAO) tele\N&b Teleweb, internet bankaolığında yılın albümü! Onu bir kez deneyen bir daha elinden bırakamtyor. Çünkü Televveb'le Yapı Kredi'ye anında ufaşıyor, bankacılık ışlemlerinizi oturdu^unuz yerden hızla. güvenle ve bedava *ğerçekleştiriyorsunuz. Üstelik internet keyfini sınırsız ve tekrar tekraryaşıyorsunuz. Havalecfen repoya, kredi işlemlerinden • döviz alım satımına... www.teJeweb.com.tr adresinde siz de mutlaka yapmak isteyeceğiniz bir işlem bulacaksınız. YAPI^CKREDi "hizmette smır yoktur"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle