Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 HAZİRAN 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAVFA
HABERLER
Mehmet Nuri Yılmaz, devletin dine, dinin devlete kanşmaması gerektiğini söyledi
'Diyanet yeniden yapdanacak'
'iyanet Işleri Başkanı
Mehmet Nuri Yümaz, Türkiye
şartlannın dinle ilgiknen bir
kurumun varbğını zorunlu
kıldığını söyledi. Mehmet Nuri
Yılmaz, "Diyanet işlerinin
cemaatlere bırakıhTiası, haliyle
büyûk bir kaos meydana getirir.
Bunu isteyenlerin bir kısmının
gerçek amacı da bu" dedi.
METİNGÜR
Diyanet tşleri Başkanı Mehmet Nuri
Yrimaz'la Türkiye'de dini yaşamın çeşit-
lı sorunlan üzenne konuştuk. Gazetemi-
zı ziyaretinde yaptığımız söyleşi sıra-
sında önemlı açıklamalarda bulunan
Mehmet Nuri Yılmaz, diyanetin yeni-
den yapılanma içinde olduğunu belırte-
rek dev letin dıne, dinin devlete müdaha-
le etmemesi gerektiğini vurguladı. Dev-
letın dinden elini çekmesi tartışmasına
yarut veren ve 1980 askeri müdahalesi-
nin dini olumsuz etkilediği imasında bu-
lunan Yılmaz, Hizbullahın olası bir gi-
rı^ımine karşı gerekli önlemleri aldıkla-
nnı da açıkladı.
- Diyanet, hem çeşnü dini akmüar ara-
sında hemde Atatürkçü, demokratik ke-
simler arasında en çok tarnşüan bir ku-
runı. Bu taruşmalar daha çok, din hiz-
nıetierinin cemaanere bırakılması, dev-
letin dinden etini çekmesi noktasındayo-
ğunlaşıyor. Dinle devlet arasmdaki gele-
neksei ilişkinin şeriatçı kcsimi beslediği
ileri sürülüyor. Diyanet bu gettşmeieri
nasjl yorumluyor?
YILMAZ - Türkiye nın şartlan böy-
le bir kurumun varhğını zorunlu kılmak-
tadır. Benım şahsi kanaatım bu. Diyanet
olmazsa ne olur? Birçok diyanetler var.
bir diyanetle başedemeyen, bır diyanet-
ten şıkâyet eden, bu kadar diyanete na-
sıl tahammül edecek? Ben böyle düşü-
nuyorum. Cemaatlere bırakılması, ha-
lıyle büyük bir kaos meydana getirir.
Bunu isteyenlerin bır kısmının gerçek
amacı da bu. 'Diyanet olmazsa işte biz
teşkilati kuranz, istediğimiz gibi imam-
lar, hatipler atanz, böylece tamamen
keodi fikrimizi egemen kumaya çakşı-
nz' düşüncesindeler. Amaçlan bu. Bu-
na fırsat verilmemesi lazım.
- Sizin de bikliğiniz gibi, bugfin Diya-
net'e ve demokrasiye karşı olan İslamcı
kuruluşlardaki birçok kişi Diyanet çtfoş-
h.Cemalettin Kaplan, Adana müftüsüy-
dü. Aynı kişi, Diyanet başkan varduncı-
hğuıa kadar yükselmişri.
'Dine mûdahak edflmemeB'
Devlet dine müdahale etmemeli. O
doğru. Zaten tehlike de bu demektir. Din
devlete, devlet de dine kanşmamah.
Şimdi devlet dine karışıyor mu? Birta-
kım kişilerin iddiası bu, kanşıyor. Öde-
nek ayınyor vs. Böyle bir dûşünce
var. tlk bakışta bu düşünce haklı
gibi görünüyor. ama işte söylediği-
miz gibi ülke şartlan gözönünde
tutulduğunda böyle bir müessese-
nin gereklıliği ortaya çıkıyor. Ben
Diyanet'teyim, şu kadar zamandır
kurumun başındayım. Devlet hiç
müdahale etmedi. Şöyle görüş bil-
dirin, böyle davranın şeklinde mü-
dahalesi olmadı. Dinin de devlete
bir müdahalesi olmamalı. Zaten
uygulama bakunından yok. Meclis
kanun çıkanyor, dine uygun mu,
değil mi diye görüş alınmıyor. Ba-
zı adamlar çıkmış, çıkabilir tabii.
Her müessesede terörist çıkıyor,
anarşist çıkıyor, hepsi var. Bizden
Kaplan gibiler çıktı. Ama bunlann
görev yaptıklan sırada böyle bir
şeyleri yoktu. Cemalettin Kaplan
Adana müftüsü iken hiçbir yanlış
tlavranışı olmadı.
- Ara rejimJerde. özeüikle 1980
askeri müdahalesinde Diyanet'te
bir değişme, oldu mu? Ben, bu mü-
dahalenin ardından. şeriatçı akım-
laruı palazlanıp gefiştiğini düşünû-
yorum, siz ne dersiniz?
- Evet. olabilir!.. Belirttiğiniz
gruplann. cemaatleri milleti böl-
Yılmaz, Papa ile görüştüROMA (AA) - Vatikan' ın daveti üzerine iki gündür Ro-
ma 'da bulunan Diyanet Işleri Başkanı Mehmet Nuri Yıl-
maz, Papa II. Jean Paul ile görüştü.
Yılmaz, "son derece samimi ve yapıcı bir ortamda" ge-
çen görüşmede, Papa'nın ilk söz olarak "Türkiye'nin bü-
yük bir devlet ve Atatürk'ün önemti bir lider olduğunu"
söylediğıni belirterek 1979 yılında 59 yaşındayken Tür-
kiye'yi ve Anıtkabir'i ziyaretini anlattığını bildirdi.
Papa'nın Türkiye hakkında "çokolumlu görüşleri bu-
hıhduğunu" ıfade eden Diyanet tşleri Başkanı Yılmaz,
Cumhurbaşkanı AhmetNecdetSezer ve Başbakan Bülent
Ecevit'in iyi dilek mesajlannı Papa'ya ilettiğini söyledi.
Yılmaz, Papa'nmdakendisinden Sezerve Ecevit'e "iyi
dilek" mesajlannı ıletmesıni istediğini belirtti.
Yümaz, görüşmede Papa II. Jean PauPü Türkiye'ye
davet etti. Ancak Papa, Huistiyanhğın 2000. yılı kutla-
malan dolayısıyla bu yıl gelemeyeceğini, gelecek yılın
gündemine Türkiye ziyaretini aldığını belirtti ve "Yaşa-
yan görür" dedi.
Görüşmede, iki tarafın da "dinler arası diyaloğun art-
onlmasu dünyadaki açlık, şiddet ve terör olav lanna karşı
biriikte hareket ermesi" kararlaştınldı Yılmaz, "Çokya-
rariı bir görüşme oldu, iki taraf da tekrar bir araya geline
temennisini dile getirdi" dedi. Görüşmede aynca, Türki-
ye'de Hıristiyanlarca önemlı sayılan tarihi mekânlarda di-
le getirildi. Papa, Türkiye'nin bu mekânlan korumasuıı
istedi ve Hıristiyanlara Türkiye'ye gitmeleri çağnsında
bulunacağını söyledi. Diyanet Işleri Başkanı Yılmaz ile
biriikte Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi AltanGüven ve
5 kişilik Diyanet Işleri heyeti de Papa tarafından kabul
edildi. Bu kabulden sonra Papa ve Yılmaz baş başa 25
dakikalık bir görüşme yaptı.
Mehmet Nuri Yılmaz, görüşmeden sonra cuma namazı
için Roma Camisi'ne gitti.
memesı için Diyanet var.
- Devletin bir dini kurumu olarak içe
yöneKk ne gibi çahsmalarauz var? Teş-
kflata bağh görevtileriniz, 28 Şubat ka-
raıianndan bu yana gefişmelere paraleJ
olarak eğmüyoriar mı?
- Evet, yeni projelerimiz var. Eğitim
merkezlerimizde genişleterek uygulu-
yoruz. Örneğin, cumhuriyet nedir, laik-
lik nedir, demokrasi nedir gibi konular
işleniyor. Bunlann Islama ters düşüp
düşmediklen görüşülüyor. Ashnda ters
düşmez. Bunlan önce görevlilerimize,
yuKdışında göfev yapanlara ve halka an-
latıyoruz. Şimdi bütün gücümüzle buna
çalışıyoruz. Almanya'da ne deniyor:
"Cumhuriyet dine ters düşer." Kamp-
larda ne işliyorlar: "Cumhuriyet laikb-
ğe ters dûşer" diyorlar.
Yeni bir eğitim seferberlıği başlattık,
hizmet içı eğitim kurslannda. Geçen
kurban bayramından önce yaptığımız
bölge toplantılarında uyguladık Şimdi
A\Tupa için ikinci bır eğitim başlaya-
cak. Vatandaş birtakım akımlann etkisı
altında kalıyor. Türkiye'nin bir savaş ül-
kesi olduğunu söyleyenler var.
- Namazdan sonra bazı camilerde hi-
lâbu konulann tşlendiği beurtinyor. Bun-
lan denetkme olanağuuz olmuyor mu?
- Denetliyoruz, ama denetlemesi de
zor. Onun için merkezi vaaz sistemi ge-
tirdik, herkesin konuşmasını kesebilmek
için. örneğin Ankara'da Kocatepe'den
konuşuluyor, bütün camiler dinliyor.
Merkezi vaaz sistemini Türkiye'de 560
il ve ılçede kurduk. Birtakun çatlak ses-
ler de geldi, ama kulak asmadık. Bunu
yaygınlaştmyoruz. Hemen hemen lcu-
DevletAlmanya 'ya geç girdi
rulmayan vilayet kalmadı llçelerin de
birçoğunda kuruldu. Batman'da yoktu,
şimdi orada da faaliyete geçildi. Öyle bir
sistem kuruldu ki, konuşma ancak ana
merkezden kapatılabilir. Konuşmasını
bilenleri görevlendiriyoruz.
HizbuDah sorunu
- Diyanet'i tebdit eden bir yeralü ör-
gütü de Hizbullah. Doğu illerinde cami
imamian öldürüldü. Birçok camiyi Hiz-
bullahçılar amaçlanna uygun olarak
kuDandüar. Hâli bazı camilerin Hizbul-
lahçüann baskıs aranda olduğu söyleni-
yor. Bunlar Diysuıet'in camilerine nasıl
okhı da böyle girebiMiler?
- Hizbullah olayı 9O'lı yıllann başın-
da başladı. Adamlar camilere gıdı yorlar,
" Buradaibadetetmemizemüsaadeedm,
ADah'uı evini niye kapatryorsunuz?" dı-
yorlardı. Tabii bunlann niyetı ilk zaman-
lar bilinmiyordu. Mülki amirler de o za-
man müsamaha ettiler. Art niyetli ol-
duklan sonradan ortaya çıktı. 1994'te
müftülerimizden haberler gelmeye baş-
ladı: "Bunlar camilerimizi işgal ediyor-
lar, çocuklan okotmamıza bile engel otu-
yoriar. Kendileri, çocuk okutmak. genç-
leri yetiştirmek gibi bir düşünce içinde-
ler" dediler. Biz. namaz vakitlennden
sonra camilen kapatmalannı istedik,
bunlara engel olabilmek için. Camiler
kapatıhyordu, ama geceleri yatsıdan
sonra anahtar uydurarak açıp giriyorlar-
dı. Buna engel olmak isteyen 22 imamı-
mızı öldürdüler. Bunlar ilk kez ortaya
çıktıklannda, teşkilat olarak ne amaca
hizmet ettiklerinı bilmiyorduk. Herhal-
de başkalan da bilmıyordu. Ama kısa bir
zaman sonra biz bunun farkına vardık.
O zaman tüm valiliklere bir genelge
göndererek Güneydoğu'da bütün cami-
lerin namazdan sonra kapatılacağını bil-
dirdik. Bundan sonra camıler ışgal edil-
meye, imamlar öldürülmeye başlandı.
- Bundan sonra ne oiabitir, neler bek-
Kyorsunuz?
- Artık gerekli tedbirler alınmıştır.
Şimdi cami dersleri başlatıyoruz.
Ekim ayından iribaren camilerde hal-
ka yönelik dersler yerilecek. Bunu bel-
ki bazılan eleştu-ebilirler. Bizim cami
derslerinden maksadımız şudur: Vatan-
daşa dini bilgileri doğru öğretmek. Bu
öyle nizami bir ders değil. tlan edeceğiz.
Büyük camilerde, merkezi camılerde ve
tüm Türkiye 'de vatandaşlar gelip dinie-
yebilecekler.
- Diyanet yeniden bir yapılanma içm-
(fedrvebflirrniyiz?
- Evet evet, Türkiye'nin bir inanç ha-
ritasının çıkanlması lazım. Buna ihti-
yaç var. Bu bir zorunluluk arzediyor. Şu
baknndan, dıyelim ki Güneydoğu'nun
bir iline ya da ilçesine bir görevli gön-
dereceksiniz. O, oranın inanç yapısını
bilmeli ki ona göre konuşsun, ona göre
tedbir alsın. Güneydoğunun hepsi Ha-
nefı değil. Şafıi var, bazı yerlerde Şii
mezhebinden, Caferi mezhebinden
olanlar da var. Bizim görevlileri-
miz bunlan öğrenmelidir. Bu, bir
aynm yapmak için değil. Şunu
özellikle belirtelim bizim amacı-
mız vatandaşı bölmeye yönelik de-
- Mehmet Bey, bu sorun böyk Wr aşamaya getinceye ka-
dar, bu koouda neJer yapdcfağı öneoUL Almanya 'dald baş-
konsolosluklannuzda görevü din ataşeleri var. Onlann de-
netiminde o böigelerde görev yapan toplam 450'nin üstün-
de din görevtüeri buiunuyor. Diyanet tşleri Türk İslam Bir-
liği'nin (DİTİB) 750 cami derneği var. Bunlann üstünde
ise elçOikte görevH Din Hizmederi Mûşaviri var. Nasd oldu
da, devletin her teşkilaüyla olduğu Ahnanv'a'da din ders-
leri sorunu bu noktaya getirildi, MflK Görüş bu işi başar-
dı? Eksüder nerede yapıkn?
Eksiklik şurada, devlet Almanya'ya geç girdi. Biz oraya
seksenli yıllarda gıdebüdik. Ondan önce bütün cemaatler
gitti. Cami yaphrdüar, kiliseleri ahp camiye çevirdiler, gö-
revlilerini tayin ettiler. Örneğm, Ingiltere'de adamlar teşki-
latlanru kurmuşlar. Biz bu müşavirlik kadrosunu iki yü ug-
raştıktan sonra alabildik.
- Almanv a'daki din görevüleri oisun, ataşeier olsun, Türki-
ye'de sık sık istikrarsız bir potitik yapı yaşanmasuıdan. hûkü-
metkrin değişmesinden etkâeniyorlar. Partiye dayah politika-
lar Almanj'a'ya da yansıvor. Devlet memunı bu insanlar, "ya-
rm bana uygun ohnayan biriişbaşma geMrse ben ne yapanm?'
korkusunu vaşıvorlar. Yani,devlet memunı konuşamaz, açık-
lama yapamaz anlaytşı var. Bo durum difi, ayağı bağh bfr din
görevüsi tophıluğunu öne çıkanvor. Bunun önemK etkisi ol-
duğunu düşünüyorum. Çiinkü karşıdakuer özgür, istedüde-
rini söyleyebiliyoriar.
Tabii tabu, doğru. Bunun da etkisi vardu". Ama o kadar et-
kisi yok. Dili tam bağlı değii. Karşılıklı konuşuyorlar. Onla-
nn konuştuklannın büyük bir kısmının bir mesnedi de yok.
Zaman zaman bıze konuşmalar da geliyor, raporlar da gelı-
yor. llmi değil. yalan yanlış duygusal konuşmalar oluyor. Bi-
zim konuşmalanmız daha manükb, dine ters düşmeyen ko-
nuşmalar. Onlar toplantılanna 30 bin insan topluyorlarsa,
biz 50 bin toplanz. _
- Türk/tslam sentezinin kimi DİTİB'üleri etkilediği sözko-
nusu, ne dersiniz?
Olabilir, fazla yok ama olabilir.
- Efendim. size son bir sonun, Ahnanya'daki din dersleri-
nin içeriği üzerine olacak. Din derslerinin nasd verSecegi ko-
nusunda üç görüş ortaya çıkıyor. Din derslerinin Almanca ve-
rilmesL Türkçe verilmesi ve üçüncüsü ise din derslerinin ye-
rine dinler tarihi verilmesi tarüşıüyor. AB'ye aday ohna süre-
cini de gözönüne ahrsak sizin için hangisi daha uygun?
Din derslerinde bütün dinlerin geçmişi ve ibadet şekli öğ-
retilebilir. Bize bu kadar zaman ayırdığmız ve geniş bilgi ver-
diginiz için size çok teşekkür ederiz.
- Türkiye'de dini azndddar var.
Bunlann içinde en güçhl otanı Ale-
vüer. Her a/mhğın kendi inananı
özgürce yaşayabamesi konusunda
ne düşünüyorsunuz?
- Ben .\leviliği azınlık kabul et-
miyorum. Alevilikte olsun, öteki
farklı anlavışlarda olsun dini doğ-
ru, kitabı bir sekilde öğrenirlerse
farklılık kalmaz. Elbette yine yo-
rum farklılıklan olur. Bunu yok et-
mek mümkün değil. O kadar bir
aynlık olacak.
- Alevierin bütçeden pay iste-
melerini nasd karşıhyorsunuz?
- Azınlıklann Lozan'da belırlen-
miş kendilerine özgü statuleri var.
Onlar farklı, ama Aleviler azuılık-
lar içinde yer almıyor. Onlann da
farklı düşünceleri, farklı yonımla-
n var. Birçok dini cemaatlerde ken-
dilerine yönelik farklılıklan göre-
biliriz. Doğrusunu bulabilmek için
dini doğru öğrenmek lazım.
Kavakçı'nın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığmdan çıkanlmasının yasalara uygun olduğu belirtildi
Danıştay'dan ABD yurttaşı Kavakçı'ya retANKAItMGumhuriyet Bü-
rosu) - Danıştay tdan Davalar
Genel Kurulu, 18 Nisan seçim-
lerinde FP'den Istanbul millet-
vekili seçilen Merve Safa Ka-
vakçı'run Türkiye Cumhuriyeti
yurttaşhğmdan çıkanlmasının
yasalara uygun olduğuna karar
verdi. Hnloıksai tüm olaaakla-
n kullanan Merve Kavakçı,
isteminde
Kavakçı AİHM'ye gidecek.
bulunduktan sonra Avrupa İn-
san Haklan Mahkemesi'ne
(AİHM) başvuracak. TBMM
Başkanlığı, yemin etmediği için
TBMM çalışmalanna katıla-
mayan Kavakçı hakkındaki
mületvekilliği tartışmasmı sona
erdirmek için Danıştay'm ge-
rekçeli karanm bekliyor.
TBMM Genel Kurulu ndakı
törene türbanıyla girmesı nede-
niyle yemin edemeyen Merve
Kavakçı'nın yurttaşlıktan çıka-
nlmasmın hukuka uygunluğu
Danıştay 10. Dairesi'nin ardın-
dan genel kurul tarafından da
kabul edildi. Danıştay Genel
Kurulu. 10. Daire'nin ret kara-
n üzerine yapılan temyiz başvu-
rusunu dûn sonuçlandırdı. Ku-
daşlıgına geçmeden önce Türlc
makamlarından ızın ahnması
gerektığine ışaret etmişti. Tem-
yiz başvurusunu görüşen Idari
Davalar Genel Kurulu. oybirli-
ği ile 10. Daire'nin karanm
onadı.
Genel kurulun karannın ar-
dından Kavakçı'nın olağanüstü
hukuk yolu olan "karar dûzeK-
me" ısteminde bulunma hakkı
rul, Kavakçı'nın 10. Daire'nin
itirazlannı yerinde görmeyerek
reddetti.
Danıştay 10. Dairesi, Kavak-
çı'mn yurttaşlıktan çıkanlma-
sına ilişkin Bakanlar Kurulu ka-
ranna yaptığı itirazı reddetmiş-
ti. Daire, Yurttaşlık Yasası'na
göre bir başka ülkenin vatan-
var. Kavakçı, karann kendısuıe
tebliğinden sonra 1 ay içerisın-
de bu istemde bulunabilecek.
Karar düzeltme isteminı de yi-
ne Danıştay tdari Davaiar Genel
Kurulu sonuçlandıracak.
Ankara DGM Cumhuriyet
Savcılığı da Kavakçı hakkında
Türk Ceza Yasası'nın 312'2 ve
J69. maddelerınden dokunul-
mazlığının kaldınlması iste-
miyle fezleke hazırlamıştı. Bu
fezleke konusunda Kavakçı'nın
hukukı durumu açıklığa kavuş-
madığı için ışlem yapılmamış-
tı. Yüksek Seçim Kurulu
(YSK), Kavakçı'nın milletve-
killiğinin düşürülüp düşürül-
memesine TBMM nm karar
vereceğini açıklamışt».
söyledi Vahit Erdem,^Ben hu-
kokçn değumı. hukukçulanmız
değerlendirme yapıvorlar. An-
cak bana kahrsa başka bir oyla-
maya gerek ohnadan, gerekçeH
karana okunması yeterlidir"
dedi.
Kavakçı'nın avukatı Sah'm
Ozdemir ise Avnıpa İnsan Hak-
(AÎHM)
Danıştayın onama karann-
dan sonra gözler Meclis Baş-
kanlığı "na çevrildi. TBMM Ge-
nel Sekreten Vahit Erdem, Da-
nıştay'ın gerekçeli karannın
başkanlığın sunuşuyla biriikte
genel kurulda okunmasıyla Ka-
vakçı'nın milletvekilliğinin hu-
kuken sona ermiş olacağuu
başvuruda bulunmak için iç hu-
kuk yollannın tüketi
rektiğine dikkat çekti. Özdemir,
" Bizim için karar sürpriz değfl.
Ancak bu prosedürü tamamla-
mak durumdaydık. Şimdi tas-
hih-i karar isteminde bulunaca-
ğız. Bundan da sonuç alamadı-
ğumz zaman AİHM'e başvura-
cağız" dedi.
CUMARTESİ
YAZtLARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
İpekçi Cinayeti ve
Bazı 'Etik' Sorunlar
Gazeteci-yazar Abdi Ipekçi'nin 1 Şubnt
1979'da öldürülmesinin üzerinden 21 yıl geçti.
Cinayet unutulmadı, unutturulmadı. Bunda,
Ipekçi'nin seçkin kişiliği, cinayetin arkasındaki
kanşık sorunlar yumağı ve cinayet sonrasında-
ki süreçler (Papa suikastı vb.) etken olduğu ka-
dar, İpekçi ailesinin "unutturmama" sava^ımı
belki herşeyden daha çok etkili oldu. İpekçi 'nin
sevgili kızı ve cinayetten bir yıl kadar sonra bir
toplantıdaki karşılaşmamızdan ben de kalan
"soyluluk"ve "incelik" izlenimleriyle her zaman
anımsadığım değerli eşi, unutmayarak ve unut-
turmayarak, belleksiztoplumumuzabir "ahlak-
lılık" örneği verdiler.
•••
Unutmak-unutmamak kavramları, bağışla-
mak-bağışlamamak kavramlarını çağrıştırıyor.
Cinayet bağışlanabilir mi, bağışlanmalı mı? Bu
konuda, Kanadalı genç yazar ve şairAnne Mic-
haelsin "Bölük Pörçük Yaşamlar" adını taşıyan
(Adam Yayınları, çev. K. Atakay) romanından
bir bölümü sizlerle paylaşmak isterim. Nazi ci-
nayetlerini, özel bir yaşam kesitinden, özgün bir
şiirsel anlatım ve felsefi bir derinlikle ırdeleyen
romanın sözünü ettiğim bölümü bir "mesel":
Yaşadığı yörede tanınmış bir kişi olan bır haha-
mı, komşu bir köyde konuşmaya çağırmışlar.
Trende birkaç saat için de olsa kendisiyle baş
başa kalmak isteyen haham, yoksul bir köylü
kıltğına girmiş. Bu yoksul giyimli yolcudan te
dirgin olan varlıklı yolcular tedirginlıklerini ken-
di aralarında dile de getirmişler. Varılan yerde
hahamın gerçek kimliği ortaya çıkınca bu kez
ondan özür dilemişler. Haham karşılık verme-
miş. Daha sonra da özür dilemeyi sürdürdük-
lerinde yine karşılık vermemiş. Bir yıl kadar son-
ra, herkesin herkesi bağışlaması gereken kut-
sal bir günde özür dılemek için yine geldiklerin-
de hahamın yanıtı şu olmuş: "Siz bütün bu sü-
re boyunca yanlış adamdan af diliyorsunu7
Trendeki adamdan afdilemeniz gerek."
A. Michaels aktardığı bu küçük öyküyü şöy-
le yorumluyor: "Elbette, af dilenmesı gereken
her köypdür bu. Ama hahamın ortaya koydu-
ğu görüş daha da zofoacadır: Hiçbir şey ahlak
dışı bir eylemi silemez. Af dileme de, günah çı-
karma da. Bireylem bağışlanabilseydi bile, hiç
kimse ölüleradına bağışlamanın sorumluluğu-
nu üzehnde taşıyamazdı. Hiçbir şiddet eylemi
hiçbir zaman bağışlanmaz. Bağışlayabilecek
kişi artık konuşamıyorsa, yalnızca sessizlik var-
dır." (Kitabın 125-126. sayfalarından.)
•••
"Etik"\e, erdemle ilgili kavramların tartıştlma-
sı, gününü gün etme "fe/sefes;"nin egemen ol-
duğu günümüz Türkiye toplumunda birçok ki-
şiye sıkıcı gelebilir. Oysa, kalıcı degerler bunlar-
dır. Bu kavramlar üstünde düşünürken, daha
çok, daha derinliğine insan olabiliriz. Gerçek
mutluluk duygusu da bu düşünmelerden, bu
yaşantılardan geçer. Kendi adıma, İpekçi aile-
sinin "unutmama", "unutturmama" savaşımı-
nı, hayranlıkla, saygıyla, sadece bir toplumsal
olgu - bir cinayetin arkasının bırakılmaması gi-
bi değil, birahlaklılık, insanca bir vefa, birtutar-
lılık örneği olarak da izliyorum. Ve sadece top-
lumsal bir görev sorumluluğuyla değil, insanca
bir dayanışma duygusuyla yanlannda yer alıyo-
rum.
• • •
Ipekçi'nin katili Türkiye'de, aramızda. Yaban-
cı bir ülkenin cezaevinde yatmaktayken, bizi
tedirgin edecek bir yönü yoktu... Orada, görü-
nüşte rahat, ashnda ciddi ceza koşullarında,
cezasını çekmekte olduğunu biliyorduk ve vic-
danımız rahattı... Şimdi, adalet ve infaz sistem-
lerinin laçkalığı bu işin en baştaki sorumlulann-
ca da dile getirilen ülkemizde, İpekçi cinayetiy-
le ilgili olarak vicdanlanmızı nasıl rahatlatabile-
ceğiz? Abdi Ipekçi'nin katili, belki de kısa süre
sonra serbest kalıp aramızda dolaşmaya baş-
layacak... Yandaşlarının ona bir kahraman gibi
davranacakları kesin... Peki, sokaktaki "yan-
sız" yurttaş, ülkenin seçkin biraydınının bu psi-
kopat, provokatör katiline karşı nasıl davrana-
cak? Onu dışlayıp cezalandırarak mı, yoksa
gerçek bir katil gibi değil, neredeyse bir sine-
ma oyuncusu gibi algılayarak mı? Ya medya-
mız? Kiralık katilin arkasındaki güçleri ortaya
çıkarma çabasında mı olacak, yoksa bir katil-
den röportaj koparıp "reyting" alma yanşında
mı? İşte, İpekçi cinayeti ve düşündürdüğü ba-
zı "etik" sorunlar...
kitap kulûbûl
DİNLE
TAKSIM SERGI SALONU'NDÜ
Çocuklara Türküler
v\Saat:18.00
Istıklal Cad. (Fransız Konsolosluğu yanı) Taksim Tel: 252 38 81/82