22 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 HAZİRAN 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yargıtay, yerel mahkemenin karannı onarsa sanıklar karar düzeltme başvurusunda bulunabilecekler Sıvas davasında karar: 33 idaııı• Sanık Halil îbrahim Düzbiçer savunmasında kendisinin "şeriatçı" olduğunu belirterek "Cenabı Allah'tan başka kımseden koricum yok. Ben komünistleri sevmem. Şeriatçıyım, bundan başka ideoloji tanımam. Osmanhcıyım" dedi. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Ankara l No'luDGM,7yıldanbe- ri süren Sıvas katlıamı da- vasında, 33 sanık hakkın- da ikinci kez oybirliğiyle ıdam karan verdi. Yargı- tay 9. Ceza Dairesi'nin, biri esastan dığeri usulden iki bozma kaıanmn ardın- dan usul eksıkliklenni gi- deren Ankara DGM, 4 sa- nığı20'şeryıl, l sanıgı 15 yıl, 9 sanığı 7 yıl 6'şar ay, 1 sanığı da 5 yıl agır ha- pis cezasına mahkûm et- ti. Ankara 1 No'lu DGM'de görülen davanın dûnkü karar oturumuna tutuklu 9 sanık ile avukat- lan ve çok sayıda müda- hil avukatı katıldı. Savcı Şemsettin Ozcan, daha öncekı mütalaasını yine- lediğini söyledi. Müdahil avukatı Erdai Mertoğlu ıse söyleyebileceklerinin tümünü söylediklerini be- hrtcrek "Arük adakt isti- yoruz" dedı. Sanık Ahmet Itaran Kı- hç, kendisine ıftıra edildi- ğini öne sürüp Allah' ı kas- tederek "Güçlü vekfle ha- vale ediyorum. Benim hakkımıda alacakür" de- di. Sanık Halil tbrahim Düzbiçer savunmasında kendisinin "şeriatçı'' ol- duğunu belirterek "Cena- bı AOahtan başka kimse- den korkum yok. Ben ko- münistleri sevmem. Şeri- atçıyım, bundan başka ideoloji tanımam.Osman- hcıyun, Türidyeide deva- nıım istiyorum. Sıvas, 2. Kuvayı Milfiye hareketi- dir. Komünistleri Sı- vas'tan atma hareketidir" diye konuştu. Düzbiçer, son sözleri sorulduğunda, "Oteüyak- tınm devletör" dedi. Sa- nıklardan Fanık Beikavü, zulmedenlere karşı Al- lah'ın kendilerine yetece- ğini söyleyerek elındeki kâğıttan "Mazhımun abı devirir şahT sözlerini okudu. Sanıklardan Durmuş Tufan, azledilen MHP'h Devlet Bakanı Sadi So- muncuoğhından "Ho- cam" diye söz etmeye başladığında Mahkeme Başkanı Mefamet Orhan Karadeniz, "tstemiyo- rum, açıklama" dedi. Sözlerini sürdüren Tufan, isim vermeden "Elebaş- ian hakkında bir şey ya- ptfmıyor. Çocuğu suçhı di- ye getiriyorlar" diye ko- nuştu. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Kara- deniz, Meclis*teki olay- larla ilgili işlem yapıldığı- nı ve fezleke hazırlandı- ğını anımsattı. Kendisinin MHP'li ol- duğunu söyleyen sanık AB Kurt, "Saym Adnan Men- deres, Deniz Gezmiş hak- kmda yapdan hatanın ba- na yapdmamasmı umuyo- nun" dedı. Başkan Kara- deniz, karar ıçın verilen DÂVANIN 7 YILLIK SEYRİ Mahkemekaran UdkezbozHİduANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Sıvas'ta 2 Temmuz 1993 günü Ma- dımak Oteli'nin yakılma- sı ve 37 kişinin ölümüyle ilgili olarak açılan Sıvas davasında yerel mahke- menin karannı iki kez bozdu. Başlatılan soruşturma sonucunda, Kayseri DGM ile Sıvas Ağır Ce- za ve Asliye Ceza mahke- melerinde ayn ayn dava açıldı. Davalar Ankara'ya alındı. Ankara'da, ağır ceza ve asliye ceza mahkemele- rinde görülmesi gereken davalann dosyalan DGM'nin görev alanma girdiği gerekçesıyle ilgi- li mahkemece görevsiz- lik karan verilerek Anka- ra DGM'ye gönderildi. Ankara DGM de oy- çokluğu ile görevsızlık karan vererek bu konuda- ki uyuşmazlığı çözmesı için dava dosyasını Yar- gıtay'a gönderdi. Ankara DGM'de 124 sanığın yargılanmasına 21 Ekim 1993 günü baş- landı. 26 Aralık 1994 gü- nü karar verildi. Davanın temyiz edil- mesi üzerine dosyayı in- celeyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi, olayı "Devletin anayasa vetemeJ nizamla- nnı bozma" hükmünü düzenleyen 146. madde kapsamında değerlendi- rerek karan 99 sanık açı- sından esastan bozdu. Yargıtay'ın bozma ka- rannın ardından Sıvas da- vasının görülmesine, An- kara 1 No'lu DGM'de 19 Kasım 1996 günü başlan- dı. Mahkeme, başkanı yargılama sonunda 33 sa- nığı ölüm cezasına mah- kûm etti. Davanın tekrar temyiz edilmesı üzenne Yargıtay 9. Ceza Dairesi 33 sanık hakkındaki ıdam karannı usul yönünden bozdu. Ankara 1 No'hı DGM'de görülen davanın dünkü karar oturumuna tutuklu 9 sanık ile avukatian kabkh. Ânkara, Sıvas katliamııu seyrettî ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Pir Sultan Abdal Kültür Derne- ği'nin 2 Temmuz 1993'te Sıvas'ta düzenlediği şenlıkte şeriatçılann cumhuriyete yönelik kalkışmasın- da hükümetin duyarsız kalması kat- liama davetiye çıkarmıştı. Söylem- leri nedeniyle şenatçılan kıskırttUğı öne sürülen AzizNesinuSıvfckatli- amının sorumlusunun dd^cmin"1IUı^ Âi^su. Hasret Gültekin, AsaTKb- kümetı ve parlamentosu olduğunu çak,UğurKaynar,Muhibe Akarsu, vurgulamıştı. Otelde bulunanlann büyük bölümü sığındıklan odalar- da dumandan boguldular. Nesin ise Lütfı Kaleli ile sığındıklan odadan itfaiyenin merdiven uzatmasıyla kurtuldu. Sıvas katliamında yitirdi- ğımiz aydınlar: _ Asun Bearti, Metin Alüok, Beb- -çet A y w , Nesimi Çimen. MuUis Edibe Sulan, Güknder Akça, Meb- met Atay, Sebergül Ateş, Erdal Ay- rana, Beöas Çakır, Muammer Çi- çek, Murat Gûndüz, Serpik Canik, Carina Cuanna, Serkan Doğan, Goisûm Karababa, Koray Kaya, Menekse Kaya, Handan Metin, Sa- h Metin, Huriye Özkan, Yeşim Öz- kafAhım»4*uı t, Asmn«ı Sİmip ÜBemin *WlT!urcan Şahtn, 4 lemŞahmJnaTurk. aranın ardından, 33 sanı- ğın Türk Ceza Yasası'nın "devtetm anayasa ve temd nizamlarmı baonı* hük- mönü düzenleyen 146/1. maddesı uyannca ölüm ce- zasına mahkûm edildiğini açıkJadı. Karadeniz, 4 sanığın 146/1 ve"yaşküçûWügû" fiilini içeren maddeye gö- re 20'şer yıl, 1 sanığın TCY'nin 146/1 ve "kami mesıılryet-yandefifik''baş- lığını içeren maddesine göre 15 yıl, 9 sanığın TCY'nin 146/3 ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın "yanormmnda arttmm" fiilini düzenle- yen maddesi uyannca 7 yıl 6'şar ay agır hapis, 1 sanı- gm da TCY'nin 146/3 ve 55/3 Ue 3713 saydı yasa- nın 5. maddeleri uyannca 5 yıl ağır hapis cezasına çarpürtldığını büdirdi. Sanık ve müdahil avu- katlannın karan temyiz etme hakkı bulunuyor. Temyiz başvurusu duru- munda Yargıtay Cumhu- riyet Başsavcılığı dosya- yı inceleyip tebliğname hazırlayacak. Tebliğname dosyayla birlikte Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ne gön- derilecek. Daıre, yerel mahkeme- nin karannı onarsa sanık- lar için tek yol olarak ka- rar düzeltme başvurusu kalıyor. Dairenin karan usul veya esastan bozma- sı durumunda dava An- kara 1 No'lu DGM'de ye- niden görülecek. Müdahil avukatlann- dan Şenal Sanhan, Sıvas olaylannın bireysel bir kavga olmayıp doğrudan cumhuriyete ve laikliğe karşı bir kalkışma oldu- ğunu vurgulayarak "B«- nunyargıefiyiebir kcz d«- ha onaj'liuıınış olması laikMğükkorunması nok- fr gO^encedir 1 ' VEFAT Şefika Hanımefendi ile Tahsin Nahit Bey'in kızı, Mustafa ve Zeynep Irgat'ın annesi, Yunus Targu'nun babaannesi Prof. Dr. MÎNA URGANHazfran Perşembe günü vefat etmiştir. Cenazesi 18 Haziran Pazar günü Teşvikiye Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip Aşiyan Mezarlığfna defnedilecektir. ^^"Y~ Kızı ZEYNEP IRGAT DINOZORLAR TÜKENMEYECEK Türkiye sosyalist hareketinin inatçı dinozorlanndan, partimizin kurucusu ve 18 Nisan seçimterinde Istanbul 2. Bölge Milletvekili adayımız MÎNA URCAN'I 18 Haziran Pazar günü saat 10.00'da Beyoğlu - Tünel'deki Istanbul il binamızın önündeki tören sonrasında karanfilterte uğurluyoruz. DAYANIŞMA PARTİSI Türkiye ? nin en güzel dinozoruydu! Yazar, ç^virmen, fngitiz ectebiyatı Mîna Urgan\ yitirdik. • Ailesine ve dostlarına başsağlığı dileriz. YAPI KREDİ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK VEFAT Müşir Mehmet Ali Paşa ve Mustafa Celaleddin Paşa'nın toaınu, Küçük Enver Paşa ile Leyja Hanımefendi'nin kızlan, merhum Avni Okçu'nun eşi, Ayşe Baştımar'ın annesi, ömerTuran ile Fatma Baştımar'ın anneanneleri, Leyfa, AsJı ve Cem'in nineleri, 16 Haziran Cuma günü vefat etmiştir. Cenazesi 17 Haziran Cumartesi günü, öğle namazını müteakip Kuzguncuk Camii'nden kaldınlarak Nakkaştepe Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. Allah rahmet eylesin. AİLESİ ^Curuluşumuzun sürekli destekleyicisı, yazınımızın unutulmayacak kışüiği MÎNA URGAN, ardında yapıtlannı bırakıp çekti gitti işte. Yaşam ustasını, hep saygı ve sevgiyle anacağız. >~ Cumrturtyât ^ kitap kulübü Sfjf MAHKEMESÎ'NDEN DosyaNo: 2000/512 Mahkemcmizce verilen 7.6.2000 tarih 2000/512 esas, 2000/627 karar ile Ismail Pelvanoğlu'na oğlu Mustafa Pelvanoğlu'nun vası atanması olup işbu kara- ra ıtıraz süresinde vaki olmadjğı takdirde hükmün ay- nen kesınleşeceğı teblığ yenne kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 33267 ARAYIS TOKTAM1Ş ATEŞ CHNHI Yücel Davası ve Saire•aa Eski Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demi- rel'in, yasaklı oldûğu dönemde katıldığı birtoplan- tıda, kendilerine, 'Bir ülkedeki özgüriüğün alt sını- n nedir" sorusunu yöneftmiştim. Aldığım cevap gerçekten çok d«mokratikti. "Bir ülkedeki özgür- lüğün alt sının" demişlerdi, "özgürlüğü en çok kı- sıtlanmış olan insanın öagürlöğü kadardır". Kendileri bu düsüncelerinde ne derece içtendi, bilemeyiz. Fakat eğer bu ölçüyü doğru olarak ka- bul edersek, Türkiye özgür bir ülke falan değil. Fa- kat Türkiye "garip" bir ülke, bir "çefişkilerülkesi". Zira bazı ders ve konferanslarımda, "Hocam, Türkiye özgür bir ülke değil" dıyenlere karşı çıka- nm; "Eğer Türkiye'de sınırtı da olsa özgüriüklerol- masa, bunlan tarfşabilir miyiz?" derım. Fakat ba- zen öyle olaylar oluyor ki yapılanlan, demokratik ve özgür bir ülkeyte bağdaştırmak mümkün olmuyor. CJhan Yûcel adındaki Boğaziçi Üniversitesi öğ- rencisi bir gencin durumu, göründüğü kadanyla tam bir hukuk skandalı. Aslında Cihan Yücel'i hiç tanımam. Tek bildiğim Boğaziçi Üniversıtesı'nde öğrenci ve Sosyalist Ik- tıdar Partisi üyesı olduğu. Suçu ise tam bir kome- di. SİP, 5 Nisan 2000 tarihinde, "Bu Memleket De- mirel'den Kurtanlmalıdır" baslıklı bir bildiri hazırla- mtş. Ve yasal olarak yayımlanan bu bildiri tüm Tür- kiye'de dağıtılmış. Daha sonra, 11 Mayıs 2000 ta- rihinde, Istanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin ka- ranyla toplatılmış ve yasaklanmış. Ve Cıhan Yücel 16 Mayıs 2000 tarihinde, okulunun kapısında em- niyet görevlileri tarafındaıi servis minibüsünden in- dirilerek gözaltına alınmış; aynı gece, evi polis ta- rafından araştınlmış ve bir gün sonra, Istanbul Sulh Ceza Mahkemesi tarafından (bildiğimiz kadanyla), bu bildiriyı dağrtmak suçundan tutuklanarak Bay- rampaşa Özel Tıp Cezaevi'ne gönderilmış. Insaf yahu... Yasal bildıriyi dağıtıp dağıtmamanın suç olup olmamasını tartışmak bıryana, Cıhan Yü- cel bu bildiriyi dağftmadığını iddia ediyor. Bildiri da- ğıttığını iddia eden bir tek şahit var. O da okulun gü- venlik görevlilerinden biri. Başka hiçbir kanrt ya da şahıt olmaksızın mah- keme karşısına çıkanlan Yücel, tutuklu yargılan- mak üzere cezaevine gonderilıyor. Bugünlerde ikin- ci duruşması yapılacak. Yanı bir aydan fazla bir sü- reden beri cezaevinde. ••• Toplumumuzda garip bir "anlayış" ya da daha doğru bir biçimde, hazin bir "kaçış" egemen olma- ya başladı. "Canım, polis gözaltına aldığına göre bir şeyler yapmıştır..." gibisinden düşünceler ilen sürülüyor. "Neden başkasını değil de onu gözaltı- na almışlar? Vardır bir suçu" deniliyor. Aslında bu türden düşünceler, "hukuk devleti- nin" ve "adaletin" en büyük düşmanıdır. Ben hak- stz buisam bile, eğer yasalarda yazan bir suçun kanrtlan varsa, zanlıyı, tutuklu ya da tutuksuz yar- gılarsınız. Bize de çenemızi kısıp mahkeme sonu- cunu beklemek düşer. Ama kuşkulandığınız bir in- sanı, bazı bahanelerfe hapse gönderirseniz, hukuk devletinden falan söz edemezsınız. Böyle şeyler, ancak "otoriter" ve "totaliter" yönetimlerde görü- lür. Gerçeklerin üzerine gitmekten çekinenlerve kor- kanlar da "Canım, bir bildikleri vardır" gibisinden düşünceler üreterek bu kanunsuzluMara göz yumar ve hatta zemin hazırlaıiar. Bugün bir başkasına ya- pılan uygulamanın, yann kendi başlanna ve kendi çocuklannın başlanna gefebıleceginı düşünmezler. Akıllanna böyle düşünceler gelse bile, bu türden "teW/fce//"(!) düşünceleri kovalamaya çalışıriar. ••• F tipi, yani hücre tipi cezaevleriyle ilgili tartışma- lar bir türiü sona ermiyor ve sona erecek gibi gö- rünmüyor. Koğuş tipi cezaevlerinin, insanlann "di- renme azmini" arttırdığı ve hatta "militanlaştırdığı" gerçeginden yola çıkan kimi yetkililer, bunu engel- leyebilmek için "hücre"yı gündeme getiriyoriar. Şu anda içerde bulunan tutuklular da buna asla boyun eğmiyoriar ve boyun eğmeyeceklerini, şimdiye dek birkaç olayda kanıtladılar. Sanıyorum Sayın Adalet Bakanı, cezaevlerinin "dinlenmeyeri" olmadığı gibisinden bir şeyler söy- lemişti ki kesinlikle haklıdır. Fakat cezaevleri, in- sanlann gururtannın kınldığı, kişilıklerinin ezildiği bi- rer "işkence yeri" de olmamalıdır. Cezaevinde bir mahkûm herhangi bir suç işledi- ği zaman, günümüzde hücreye kapatılıyor. Yani hücreye konulmak, "ekstra" bir ceza. Peki şimdi tüm mahkûmlar hücreye kapatılınca, aldıklan ce- zanın üzerine ikinci bir ceza verilmiş olmayacak mı? Ve her şey bir yana, hapishanelerinde, hücre ti- pi cezanın uygulandığı gelişmiş ülkelenn hapisha- ne koşullan ve haptshanelerinin altyapısı, bızım ha- pishanelerie mukayese bile edilemez. O ülkelerin hapishanelerindek' hücreler, bizim hapishanelerte karşılaştınldığı zaman beş yıldızlı otel sayılır. Çok sıkıntılara yol açacak bu girişimden vazgeçil- mesi gerekiyor. Aksi takdirde çok üzüteceğiz. DUYURU CUMOK'LARIN İLK ÇAĞRICISI Kemalist, Cumhuriyet savunucusu öncümüz ve büyüğümüz CEYRAN'ın aramızdan aynlması, Türkiye ve 3 y derindeaüzmüştün CUMO d ök ş ^ yaşında öksaz kalmıştır. Binlerce okurun ve gazete çalışanlarının baş sağolsun. ANKARA CUMOK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle