23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 HAZİRAN 2000 CUMARTESİ 8 DKI Hitler'in ordulannı durdurmak için Leningrad'da 900gün boyunca savunmayapddi-, 2 mîfyon kişi ö Dünyanınkaderini değiştirenkentT"^v ilediğiniz ismi seçebilirsiniz; / 1 Petrograd, Lenıngrad, Staling- J—*r rad, St.Petersburg... Şimdıler- de adı St.Petersburg... Ama ben ısrar- la, bende saklı olan adı kullanıyorum: - LeningradL Galiba nedenini biliyorum; Efsa- nevı "Leningrad Kuşarması""mn üze- rimde bıraktığı etkiden olsa gerek... Ama bu muhteşem şehn yaratan Bü- yük Petro'ya haksızlık yapmak iste- mem. Gerçi biz ona deli lakabını tak- mışız, ama bu da aslında doğru bir la- kap!.. Çünkü büyük olasılıkla Pet- ro'dan başka hiç kimse bir bataklığın üzerine böyle bir rüya şehri inşa etme- ye cesaret edemezdi!.. O zamanki adıyla Petrograd (yani Petro'nun şehri) 1703 yılında Baltık Denizi kıyısında, kurulamaz denilen yerde kurulmuş. Petro, Batı'ya açılan bir pencere. büyük bir liman kenti ola- rak düşündüğü kenti tam 101 adacık üzerine kurmuş!.. Su baskınlannı ön- lemek için kanallar açtırnuş.. Kanal- lar üzerine açılıp kapanan köprüler yaptırmış... Vebaşarmış!.. Öylesineba- şarmış ki; Petrograd 200 yıldan fazla süreyle Rusya'nm başkenti olmuş... Taa 1918'e, Lenin'in başkenti Mosko- va'ya taşıma kararını verdiği güne dek. Ve hâlâ, şimdikı adıyla St.Peters- burg, kültür ve sanattn başkenti ola- rakanılıyor... Vebunusonunadekhak ediyor!.. Bu müthiş, sıcacık ve yalnızca 297 yaşındaki şehırde Dostoyevski'nin ro- manlannda ne demek ıstedığmı anla- dım... Beyaz geceleri yaşadım... Suç ve Ceza'nın mekânlannı dolaştım... Karamazof kardeşleri andım.. tnsan- cıklar'ın sihrini keşfettim... Puşkra'in 1837'de kansına saygı- sızlık yapan yüzbaşıyla yaptığı düel- loda, kalbine aldığı tek kılıç darbe- siyle yaşama veda ettığı nehir kıyısın- da, bunun aslında Rus halkının "her şeyimiz" diye andığı büyük şaire dü- zenlenmiş bir komplo olduğunu öğ- rendiğimde yüreğimden yaralandım.. Sevgili Necati Doğru'nun söylediği cümleyi, oracıkta "ilklerin illd" Puş- kin'e armağan ettim: - Şairler dövüşerek ölür!.. Acı veren anıt: Lenlng- rad Kuşatma Müzesl ~W'T' aldığımız Pulkovskaya Ote- §C li'nin tam karşısındaydı... J. V- Kimse bize bir şey anlatma- dığı icın, uzaktan hayran kaldığımız heykelleri görmek amacıyla gittiği- mizde keşfettık bu müthiş ve acı ve- ren anıtı... Lenıngrad Sıege Monuement- Le- ningrad Kuşatma Müzesı... Anıt ve altında saklı müze 1941 'den 1944'e, tam 900 gün boyunca Hit- ler'ın ordulannı ölerek durduran 2 milyon kişinin anısına yapılmış... Gi- rişin hemen dışındaki alanda ve içe- ride yanm asırdır yanan ve direniş günlerinı sembolize eden meşaleler hiç sönmemiş!.. Dev salona gırdiğim- de ürperdim... Her iki duvarda Alman saldırısıru ve Rus halkının ölümüne di- renışini sımgeleyen devasa boyutlar- da iki tablo... Uzaktan Pkasso'nun Is- panya iç savaşını anlatan tablolanna benzettim... Vitrinlerden birinde ma- kineli tüfek kurşunlanyla delik deşik olmuş bir miğfer, bir tek kurşun, bir kasatura ve kurumuş bir papatya du- ruyor... Arkadaki vitrinde, üzerinde orak çekiç amblemi olan bir kimlik ve bir madalyon. îkisi de tam ortasından delinmiş... Bir diğer vitrinde. sararmış bir Pravda gazetesi, bir ekmek kame- si ve fitilsiz bir gaz lambası... Hemen yanı başında bir keman ve bir afiş... Savaşın en kanlı. en acımasız anlann- da, 1942'de Prokovief in verdiği kon- serin ilanı!.. Ölüme giden ınsanlann, gitmeden önce seyrettikleri o müthiş konserin kemanı... Ve o, kelımelerle tanfı mümkün ol- mayan kuşatmada çekihniş siyah be- yaz film... Donmuş kansını sürükle- yen bir adam, donmuş gölün buzlan- nı kırmış su almaya çalışan ınsanlar. .üreğimin Sesinden Moskova, Leningrad Notlan I /. I I K I I JJu müthiş, sıcacık veyalnızca 297 yaşındaki şehirde Dostoyevski'nin romanlannda ne demek istediğini anladım... Beyaz geceleri yaşadım... Suç ve Ceza'nın mekânlannı dolaştım... Karamazof kardeşleri andım.. tnsancıklar'ın sihrini keşfettim... L eningradKuşatma MüzesVnde sararmış bir Pravda gazetesi, bir ekmek karnesi vefitilsiz bir gaz lambasu.. Hemen yanı başında bir keman ve bir afiş... Savaşın en kanlı, en acımasız anlannda, 1942'de Prokovief in verdiği konserin ilanı!.. TankAkan, HalilErgûn ve ben. Kafalanmızda,birazönce 100'er ruMe vererek aldığımız "kızıl şapkalar." Can Dûndar'ın şapkası yok, çünkü göğsünde "Che Guevara" resmi varL "Beyazgeceterinyıkhzian"afipşehrin ber tarafuıa konulmuş» Hariranda St Petersburgbir kültürsanatşölenine sahne ohıyor_ açhktan ölmek üzere, avurtlan çökmüş, gözlerinin feri sönmüş çocuklar... Bir heykeli tahtalarlakorumaya almaya ça- lışan ınsanlar... Bir taraftan ölürken, diğer taraftan sanat eserlerini düşman- dan saklayan ınsanlar... Yüreğinizin sı- kıştığını hissediyorsunuz... - Hiç far- kına varmadan ağlıyorsunuz!... Tek bir kırmızı karanfll A ynı öykünün benzerini Isaak /\ Katedrali'nde de dınlemiştim. / l Kilisenin içindeki 2 bine yakın heykel ve tablonun Almanlann eline geçmesini engellemek isteyen Lening- rad halkı tümünü Neva nehrinin sula- nna atmış, zaferden sonra çıkanp özen- le onardıktan sonra aynı yerine koy- muşlardı!.. Hiç sönmeyen meşalelerinalündan merdivenleri ağır ağır çıktık.. Mûze- nin kapısındaki yaşlı kadın o savaşın gencecik tanığı, belki binlerce kez an- lattığı anılannı anlatırken gözleri do- luyor. Bütün gördükleriniz ve dinle- diklerinizden sonra acı, hüzün, deh- şet ve şükran duygulan içinde zafere ve onura adım anyorsunuz... Aynı duy- gularla zaferi simgeleyen heykellerin bulunduğu alana çıktığırmzda aynı cümleler döküldü dudaklanmdan; - Almanlar bu inanılmaz savunma- yı aşsalardı ne olurdu?.. Nebfl Özgentürk üzüntüyle başını sallayıp yanıt verdi: - Dünya, bizler, 26 milyon ölü ve- ren Ruslan fena harcamışız, bu büyük haksızlık... Sonra anıtı ziyaret eden gencecik Rus kızlan ve delikanlılan ile birlikte anıtın önûne doğru yürü- dük. Tam bulunduğumuz noktada çe- likten Alman ordusunu 900 gün öle- rek durdurmayı başaran ve dünyanın yazgısını değiştiren 2 milyon isimsiz kahramanın önünde saygıyla eğildik. - önümüzdeki heykelin alt kaidesin- de tek birkrrmızı karanfil duruyordu... Beyaz geceler... u geceyi Dostoyevski ile bir- likte tadacağız... Belki onun kahramanı Raskalnikov gibi, "Nastenka, Nastenka sizi seviyoruın" diye haykırmayacağız ama eminım herbinım^'^üreğjmizinkarasachsev- güisinr yumuşacık, sıcacık, dingin beyazlığın içinde yüreğimize soraca- ğız... - Beyaz geceleri yaşayacağız... Nevski Prospekt caddesinde yürür- kenNecati Doğru'ya, "StFttersburg'u (ben hâlâ ısrarla Lenıngrad diyorum) nasıl tanımlarsın" diye sordum. Bi- raz düşündükten sonra her zamanki şa- irane üslubuyla yanıtladı: - Kuzeyin beyaz gecelerini koy- nunda saklayan şehir... Gecenin bir bölümünü, adım 18. yüzyılda yaşamış bir prensten alan Bagrationi isimli Gürcü lokantasında geçirdik. Gürcü şarabı eşliğinde Rus- ya'yı, Sovyetleri, "öyle oba>dı böyle ohırmu\diı"yu tarnştık... Sonra "Ka- finka" eşliğinde dans ettik... Gürcü, Er- meni, Rus, Çerkez, Kafkas şarkılanyla hüzünlendik. Tam gece yansı "Beyaz Gece"ye adımattık!.. Neva nehri kıyısmda uzun bir yü- rüyüşe çıktım... Romanoriann bu- gün muhteşem bir müze haline geti- rilen kışlık sarayı "Hermitage"m ge- cenin beyazlığında nasıl da Dolmabah- çe Sarayı'na benzedığini düşündüm... Gökyüzü yavaş yavaş maviye dönü- şürken Neva'nın üzerindeki köprüle- rin bir ayine eşlik edercesine ağır ağır kalknğına, vapurlara, sevdalara, uzak- lara yol verdiğine tanık oldum... Za- rif sokak lambalannın, görkemli hey- kellerin altında, gecenin o saatinde uçsuz bucaksız görünen hafif ıslak caddelerde yürüdüm, yürüdüm... Gece yine beyaza teslim olurken bu 297 ydlık kente; bu feodal beylerin ga- zabına uğramış, çarlara başkent ol- muş, ihtilalcilere yataklık yapmış, bü- yük sevdalann, büyük düellolann, bü- yük şairlerin, büyük yazarlann kenti- ne vurulduğumu hissettim... lşte o an, Bor^es'in dediğı gibi "benimanmMk!-" Son gün ; . ., ~¥~ T"ermitage Müzesi'ne doğru ğ—ğ yolalıyoruz..Otobüsünpen- JL A. ceresinden gün ışığmda Le- ningrad'ı seyrediyorum. Dev bir ya- pının önüne dikilmiş ve belki şehirde- ki tek görkemli Lenin heykelinin ya- nmdan geçerken rehberimiz, "lyi ba- kın,beDd deson kezgörüyorsunuz* de- Magazin gazetesi 'Pulse!.. Pulkovska^'aotelimnresepsiyonundabirinci hamurkağıdabasünıış şıkbir"tabloid" gazete uzaktan dikkatimi çekti. Boyutlan bizim renkli medyanm hafta sonlannda verdiği magazin ekleriyle aynı. Zaten bu da bir magazin gazetesi!.. Rusça ve Ingilizce iki ayn gazete olarak bedava alınmayı bekliyor... -St.Petersburg Pulse!.. "Ruslann magazin gazetesi nasıl oluyor acaba" diye oturup inceledim: -23 tane bale, konser, opera, tiyatro fotoğrafi!.. öyküleri, artistleri. gecmişperfonnansian,perde arkası hikayelenyle anlatdıyor!.. -Beyaz Geceler Festivali'ne katılan balet, balerin, tenor, soprano, tiyatro oyunculan, konser ve opera solistleri, yönetmen ve orkestra şeflerinin 55 resımle yaşam öyküleri, geçmişte neleryapüklan, hangi etkinliklerde rol akiklan anlatüıyor?..-Sekiz adetRusya'nm en ünlü sanatçılanyia yapılmış Röportaj!.. Örneğin tgor Zelensky şöyle tanıtılıyor. "Banşnikov ve Nureyev'den sonra Rusya'nm en büyük yıldızı!.." Sergiler, filmler, konserler, müzeler tanıtılıyor. Bizim magazinlere benzerne yanı var diye baktım ve buldum: -îki adet seks kulübünün renkli, resimli ilanı ve en arkadaki listede erotik şov kulüplerinin isim ve adresleri!.. Merak ettim ya; bu defa St. Petersburg rehberini bulup saydım: - 49 adet müze!.. (şair ve yazarlann müze haline getirilmiş evleri dahil..) -23adetgaleri!.. - 5 adet opera ve bale!. - 5 adet tiyatro!. - 9 adet konser salonu!. - Bunlann dışında bir ay içinde 89 kültür sanat etkinliği!.. yince Rııtkay Aziz hafıf bir gülümse- meyle devammı getiriverdi: - Bitleri biraz kanlanınca bunu da kaldınrlar!.. ,t Auro zırtılısı "T 7"olda, Ekim Devrimi'nin en Y önemli simgelerinden Aurora J. zırhlısını gördük. Devrim esna- smda birazdan göreceğimiz kışlık sa- rayı topa tutan Aurora şimdi bir mü- ze.. Neva nehri üzerinde, ziyaretçi bekliyor. 2. Dünya Savaşı sırasmda Ruslar Alman ordusunun eline gecme- sin diye onu da olduğu yerde batırmış. Savaştan sonra ise çıkanp onarmışlar. Aurora, Neva'ya pek yakışmış... Bir tarih gezlsl T" T"ermitagebirdünyai..Türrrta- ğ—ğ rihi dönemleruı olağanüstü -M. J. eserleribiraradaamayüzler- ce ayn salon ve odada sergileniyor.. Mısır uygarlığından Roma'ya, Av- rupatarihinden Osmanhlara müthiş bir tarih gezisi yapabilirsıniz. Rembrant ve Vind'nin nin muhteşem tablolan- m birkaç santim uzaktan seyredebilir- siniz... iki saat boyunca biraz da ko- şarak Hermitage'ın tadını çıkarmaya çalıştık.. - Yetmeditabii!.. Trenimizin kalkmasına birkaç saat kalaCoşkunAraL'^dinsiziSınanÇe- tin'in işlettiği bara götüreyim" dedı. Hiçbir şey anlamamıştık. Coşkun ga- yet ciddi, hepimizi peşine takıp bah- settiği bara götürdü: - Propaganda bar!.. Dışanda bardaktan boşamrcasma yağmur yağarken votka kadehlerimi- zi bu güzel şehir için son kez kaldır- dık: - Nazdorovya Leningrad, St. Peters- burg, Petrograd... Can Dündar'la Coşkun Aral' ın so- kak ressamı \Tadimir Petroviç'ten al- dıklan "Devrim" ve "Enkaz" tablo- lannı yürekten alkışladık... Can' ın de- yimiyle, her dönemin müzmin muha- lifı Petroviç'in iki tablosu, yalon Rus tarihini müthiş ftrça darbeleriyle ve hiç- bir söze gerek kalmaksızın özetliyor- du: - Kaos!.. Yağmur altında Moskova Gan'na kadar yürüdük... Trenimiz bembeyaz gecenin içinde hareket ederken bir- kaç sözcükle veda ettim benim Le- ningrad'ıma - Yüreğimin birazını da sende bırak- tımSt. Petersburg!.. BİTTİ Bir kahramanın eşi: tliana Ben orada yoktum™ Ama dinleyince yüreğiın burkuktau. Size saıdd orada\ mışım gibi anlatmak istiyonım. Çünkü benzerlerine ben de tamk oldunı!» Arbat sokağında gezmekten yorulan grup bir cafe'de mola verdi. Ünlü Baltık biralan söykndl Soabetin en koyu anında gnıptaki işadanunın dikkatini, hemen yanı başına dikilmiş, yetmiş yaştannda fakir ama temiz pak görünümlü kadmcagız çekti... Kadın gözierini bira şişelerine dikmiş öylece bekliyordn!.. Kadının hali işadamının içine dokundu. Rusça; -Bir şey içmek ister misiniz.» diye sordu. Kadın başını iki yana saOadı; -Niet!. Boş bira şişelerini verirseniz sevinirimü! tşadanu ve yanındaküer dondu kaldı... Biraz sonra hikâyeyi öğrendiklerinde ise bakışlannı karşılanndaki kadından kaçırdılar- G&deri dolmuştu!.. Emekli kim>-a öğrctmeni 2. Dünya Savaşı gazisi emekli general eşi İliana Valenie\, şayet yüz boş bira şişesi toplayabilirse 100 Ruble kazanacaktı!.. Yani 4 dotar, yaai 2 milyon küsur Türk lirasıî» Ve 0 para evin süt ve ekmek masraflannı karşılayacaktı!.. Boğazına bir şeyier düğümlenen grup aralarmda topladıklan para\ı zorla da olsa İlianalya verdiler. Oradan kaçarcastna uzaklaşırken yaşlı kaduı arkadan inanmaz bir sesie bağuıyordu: -Ama bu benim üç ayhk maaşunü! İşte böyle!.. Moskova'da, Leningrad'da çok fazla dilenci. çok fazla fahişe. çok fazla yoksullukla karşüaşük. Yeniden dirilme mücadelesi veren 147 mflyonluk Rus\a'nın vüzde ikisinin dolar milyardçri, diğer v üzde ikisinia çok gelirli, \ üzde beşinin eh işte ve yüzde 9Finin İliana gibi olduğunu daha sonra öğrenecektimü! Kompleks!.. Yurda dönünce baktım, "entel" flan edilmişiz!» "Hain" demeye getirenler de çıkmış tabü, Nâzıın'ın ûzerinden!» Sağcı ya da dinci kt varakpare r lerin saldınianna hiç sözüm yok!. Meşrepleri, üynetleri beüi!_ saMırmasalar şaşardun. Peki, ama bu zevat; Alpaslan Türkeş'in, Recai Kutan'm, Sükyman Demirel'in okuduğu Nâzun şiirlerini ne yapacaklar?.. Her gün iki teili merdrvenierini sohık soluğa ürmanıp, "bu gün ne yazmamı arzu edersiniz" diye emir dilenen, Türkçe özürhl tetikçilere de en ufak sözüm yok!.. Bir renkli kalem de "rengârenk" köşesinde, "Entellerimiz Nâzım • Hikmet'te" başhğım atmış™ Kendi yorumunu, bir dostunun gönderdiği "Nâzmı'm enteller hakkındaki (!) sözlerinm" ardma saklamış.. Peki, ama oraya giden onca insandan biri çıksa; -Biz senin yediğine içtiğme kanşıyor muyuz?. Diye sorsa acaba yüzü lazanr mı?!_ -Bu kompleks neden?_ -Biraz insan olmanın ne zaran var?- HOLIDAY VİLLAGE Tatilinizi EHA Club Tatil Köyü'nde doğa güzelliğiyle iç içe geçirin. Limityok... Eğlence çok... ^ 21 Haziran'a kadar 19.900.000 ^ ^ =—— 21 Haziran - 01 Temmuz 27.900.000101 Temmuz - 21 Eylül 33.900.000 756 90 50-51 Tax: 090 242 75C 90 52 Merkez Tel: 090 242 238 0511 13 Gazetesi okuru tatilciler her gün günlük gazeteniz EHA Club'den karşılanacaktır. «• -• "OTELİMİZ KUŞ CENNETİDİR HAVAİFİŞEKATUMAZT *600 yatak kapasiteli. 'Bûtün odalarda klima, duş, mûzik, balkon ve direk telefon hattı mevcuttur. '4 yüzme havuzu, 2'si çocuklar için. 'Çocuklar için oyun sahası. 'Sağlık merkezi. 'Türk hamamı. 'Sauna. * Anfi Tiyatro. 'Tenis kortları. 'Havuz bar. *Plaj bar. *Lobi bar. 'Disco. 'Alışveriş merkezi. 'Mini golf. 'Bilardo. 'Bütün su sporları. 'Standart futbol sahası.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle