17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 MAYIS 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Fındıklar dağıtılacak • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un tanın ilaçlanndan etkilendiğini söylediği, Sanayı ve Ticaret Bakanı Ahmet Kenan Tannkulu'nun Hıfzıssıhha Enstitüsü'nün raporuna dayanarak 'temiz çıktı' dediği fındıklar, yeniden incelenerek dağıtılacak. Sağlık Bakanhğı tarafından illere gönderilen genelgede, findıklann analizden geçtikten sonra okullara dağıtılması istendi. Tedavı tuzüğüne Danıştay ayan • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Danıştay 10. Dairesi, eski Sayıştay uzman denetçisi ve Mülkiyeliler Birliği Antalya Şube Başkanı Hasan Kalaycı'nın başvurusu üzerine, emeklilerin, bakmakla yûkümlü olduklan kişilerin sağlık sigortasından yararlanmalan için muhtaçlık belgesi getirmeleri koşnlunu iptal etti. Başbakanlığın yasada olmamasına karşın tüzükle yapöğı bu düzenlemenin ıptaliyle, Emekli Sandığı sağlık yardımı için muhtaçlık belgesi isteyemeyecelc Kalaycı, davayı sosyal hukuk devleti anlayışının gereği olarak yapılan bir haksızlığın giderilmesi için açtığını ve Danıştay'ın söz konusu karanyla topluma yararlı bir hizmet vermiş olmanın mutluluğunu yaşadığını söyledi. ArilSakık davası • Dt\ ARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - PKJC'nın askeri kanat sorumlulanndan "Parmaksız Zeki" kod adlı Şemdin Sakık'ın kardeşi Arif Sakık'ın yargılanmasma dün devam edildi. Arif Sakık, Diyarbakır 1 No'lu DGM'deki dünkü oturumda da, pişmanlık istemini yineledi. lddianamede kendisının de aralannda bulunduğu bir grup PKK'li ile birlikte bir kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulan Sakık, bu iddiayı reddederek halen Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde bulunan bazı PKK itirafçılannın bu konu ile ilgili olarak kendisine tanıklık yapmalannı istedi. Mahkeme heyeti, Sakık'ın bu istemini yerinde buldu ve itirafçı tanıklann bir sonraki oturumda dinlenmesine karar vererek yargılamayı ileri bir tarihe erteledi. Kayıp trilyonlar • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kapatılan RP'nin lideri Necmettin Erbakan, eski yöneticiler Şevket Kazan ile Ahmet Tekdal'vn da aralannda bulunduğu 79 kişinin 1997 yılında Hazine yardımını 71 il teşkilatına dağıtmış gibi göstererek kamu kurumunu dolandırdıklan gerekçesıyle 8 yıla kadar _ hapis cezası istemiyle yırgüanmalanna devam edildi. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ömer Yılmaz Çamlıbel, bilirkişi rcporunun beklenmesine kirar venldiğinı lelirterek duruşmayı eieledi. Diyanet Işleri Başkanlığı tarafından düzenlenen AB Şûrası toplantısı sürüyor 4 Dm barışçıl rol oynamah'tstanbulHaberServia- Dinin Avru- pa ile bütünleşmede birleştirici bir rol oynayabileceği belirtilerek, bu konuda Diyanet Işleri Başkanlığı' na önemli gö- revler düştûğü beürtildi. AB Episkopal Komısyonu Genel Sekreteri Noel 1>e- anor da AB'nin kesinlikle Hıristiyan kulübü olmadığım, tüm dinleri kardeş olarak gördüklerini belirtti. Treanor, AB'nin amacuım insan haklanna ve bu haklara saygıya dayandığım söyledi. Açılışı Başbakan Bûlent Ecevh tara- fından önceki gûn yapılan ve Diyanet Işleri Başkanlığı'nca düzenlenen "Liuslararası Avrupa BiriiğiŞûrası-Av- rupa Birliği'ne Giriş Sürecinde Türki- ye'deki Dini Hayat" toplantısının dün- kü bölümünde konuşan Ankara Üniver- sitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Köni, Avrupa'da- ki en tutucu ülkenin Yunanistan olduğu- nu belirterek u Yunanistan da tsrail gibi dini bir devlettir" dedi. AB Episkopal Komisyonu Genel Sekreteri Noel Tre- anor da AB'nin kesinlikle Hıristiyan kulübü olmadığım, tüm dinleri kardeş olarak gördüklerini belirterek AB'nin amacının insan haklanna ve bu haklara saygıya dayandığını söyledi. Dinler ara- sındaki aynmcılığa karşı tüm dinlere eşit saygıyı savunduklannı vurgulayan Treanor, AB Projesı'ne kiliselenn kat- kıda bulunduklannı, insan haklarmın kökleşmesi için bir araya gelip çahş- mak gerektiğini kaydetti. Treanor şöy- le devam etti: "Dinin özeUeştirttmesine karşıyız. Av- rupa'da dinin özeUeştirilmesryle ilgili tehnke var. Dini ifade özgürtüğünün sı- numın çizilmesi gerekti. Kamu düzeni açısından bu özettıkle şart Devlet, dini inançlara karşı aynm yapmamah. An- Tehditle suclanıyor Ulkücü Oral Çelik cezaevinde ANKARA (Cumburiyet Bürosu) - Gazeteci Abdi tpekçi'nin öldürül- mesi davasından yargılanan ulkücü Oral Çelik'ın, alacak verecek mese- lesi yüzünden bir tekstilciyi tehdit ettığı ıddıasıyla yargılandığı başka bir davada adamlan olduğu bildıri- len 2 kişiyle birlikte kefaletle tahli- yesine karar verildi. Ancak kefalet parasmı yatıramayan Çelik ve 2 ada- mı, cezaevine götürülürken Çelik'in adamı olduğu bıldınlen diğer 2 kişi de kefaletsiz serbest bırakıldı. Ankara'da tekstilcılik yapan Tay- fun Tombuloğhı ve Seyfi Mete adlı iki ortak, tstanbul'dan gömlek alarak karşılığında 6.5 milyar liralık çek verdiler. Çekin zamanında ödenme- mesi üzerine Tombuloğlu'nu tele- fonla arayan ve Oral Çelik'in akra- bası olduğu bildirilen Ömer Taner Çelik, borcun ödenmesini istedi. Odenmemesi üzerine Tombuloğlu, işyerine gelen kişiler tarafından teh- dit edildiğini belirterek Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu. Soruşturma kapsammda Ömer Taner Çelik ile Oral Çelik ve adam- lan olduğu bildirilen Cahit Şişmao, Fatih Özrürk, Ahmet Temizoğhı gö- zaltma alındı. Suçüstü savcılığına çı- kanlan Çelik ve 4 kişi, tutuklanma talebiyle Nöbetçi 10. Sulh Ceza Mahkemesi'nesevk edildi. Mahke- me Oral Çelik, Ömer Taner Çelik ve Cahit Şişman'ın 500'er milyon lira kefaletle serbest bırakılmasına ka- rar verdi. Kefalet parasını yatırama- yan Çelik ve 2 adamı,cezaevine ko- nuldu. Kalsen, Öztürk ve Temizoğ- lu se kefaletsiz serbest bırakıldı. ÇtZMEDEN YUKARI MUSAKART tstanbul DGM Başsavcısı Çakır'la geçirdigj kazada ölen Melik Giray hakkında gryabi tutuklama ve yurtdışına çıkış yasağı olduğu öğrenildi Aynca Giray'ın son üç yıldır Bay- rampaşa Cezaevi'nin et Lhalesini kazandığı ortaya çıku. cak dini ifade özgüıiüğünün de sınırla- n olmalı ki kamu düzeni, toplum düze- ni ve üçüncü kişilerin haklan korun- sun." Viyana Ümversitesi'nde Uygula- malı llahiyat ve Din Psikolojisi Ensti- tüsü'nde çalışan Prof. Dr. Susanne He- ine, "Avrupa, birbirine benzemeyen ül- kekrin birliği peşindedir. tmkânlar pa- zan, yalnızca her çeşit mal degO, dinler, bir azmhk durumuna gerilerken aynı zamanda çoksayıda manevi değerier ve dünya görüşferi sunmaktadır. Onlariçin biriik, tarafsız hoşgörü fle meydana ge- tirilemez, çünkü bireysel inançlar söz konusudur. Avrupa'nuı bugün, ister Hıristiyan b- ter Müslüman olsun, ne bir devlet dinine ne de di- ni kuraüara göre yöneti- len bir devtete tahammü- Ki vardu-" dıye konuştu. FP Ankara Milletveki- li Doç. Dr Oya Akgönenç ise ABD'nin bağımsızh- ğını kazanmasında ve ya- kaladığı başanda protes- tan etiğinin çok önemli bir yeri olduğunu söyledi. Günümüzde de aym eti- ğin iş başansı etiği olarak kullamldığını ve sahiple- nildiğini vurgulayan Ak- gönenç, "Müzik akınüa- nndan mimari tarzUra kadar pekçok şeyinköke- ninde din vardır. Pek çok savaşın, anlaşmazhğm te- metinde dini motifler gör- mek mümkündür. tnsan- lar arnk kendflerini birey olarak ifade etmek istiyor- iar ve dünyanın her yerin- de dine yönetiş söz konu- su. Fundamentalizm,yani özedönüş sadecetslam di- ninde değil bütün dinler- de var" dıye konuştu. 'Alevüere pay aynlmah' 2001 yılında yapılması planlanan kongreye yönelik hesaplar dikkate alınıyor Oymen-Karayalçınyakınlaşması MUTLUSERELİ ANKARA - CHP'de, Altan Öymen yöneti- minin görevde bulunduğu süre 1 yıla yaklaşır- ken parti içi dengelerde değişim işaretleri gözleniyor. PM üyesi Murat Karayalçın'ın başrnı çek- tiği grubun genel merkez yöneti- mine verdiği destek, iki tarafara- sında yakınlaşmaya dönüştü. Öy- men'in geçen hafta sonu Kara- yalçın'ın yönlendirdiği Sosyal Demokrat Hareket tarafından dü- zenlenen konferansa katılarak açış konuşmasuu yapması, ya- kınlaşmanın "somutörneği'' ola- rak değerlendirilirken parti kulis- lerinde bu gelışmeler 2001 Mayı- sı'nda yapıhnası planlanan ola- ğan kurultaya dönük yatınm ola- rak yorumlandı. 18 Nisan seçimlerinde alınan yenilgi üzerine eski genel başkan Deniz Baykal'ın 22 Nisan 1999'da istifasmm ardından ola- ğanüstü kurultaya giden ve "Bay- kaküar"dan da destek gören Öy- men'in görevdeki 1 yılı 22 Ma- yıs'ta doluyor. Göreve gelmesin- den bu yana parti içi ekipleri "ar- kadaşhk gruplan" olarak değer- lendiren ve sosyal demokrat par- tilerde bu gibi gruplann bulun- masının son derece doğal olduğu- nu belirten Öymen'in, son dö- nemlerde Karayalçın grubuna yakınlık göstermesi dikkat çekti. Öymen geçen hafta sonu katıldı- ğı 2. Sosyal Demokratlar Konfe- ransı'nda da "Partide arkadaş gruplan var. Bu arkadaş grupla- nnın yazıhane köşelerinde mev- cut yönetiminasılkötülerimhesa- bı yapacaklan yerde, çauşma gruplan haBne gehneleri iyi bir şeydir" görüşünü dile gerirdi. Altan Öymen'in konuşmasını tamamlayıp salondan aynlması- nın ardından bazı "atöryecüerin" kendı aralannda, "Öjinen Kara- yalçıncı otauş" esprisinı yapma- lan dikkat çekti. Gazeteci-yazar Avni Özgürel de henüz tslami- yet adına, tslam ülkelerin- dekı insan haklan ihlalle- rinin karşısında bir duyar- lılık oluşmamasından ya- kındı. Bilgı Üniversitesi Öğretim Uyesi Prof. Dr. Niyazi Öktem de ABD'de başkanlık seçimlerinde dinin çok etkili olduğunu, Avrupa ülkelerinin de Va- tıkan'la doğrudan ılışkı kurduklannı anımsatarak "Laiküğe anayasasında yer veren iki ülke var, biri Fransa, öteki Türkrye. Di- ğer Avrupa ülkelerinin anayasalarmda dinsei re- feranslar var. DiyanetIsk- ri Başkanhğı bütçesinden AlevSerevegayri Müsfim- lerepayaynfanası gerekD*" dedi. Uludağ Üniversitesi Öahiyat Fakültesi öğre- tim Üyesi Doç. Dr. Ahmet Güç ise satanizm ile ilgili bir tebliğ sundu. Türki- ye'de özelükle 13-19 yaş arasındaki gençlerin uyuşturucu, kadın, müzik, alkol ve biraz da parayla satanizme teşvik edildık- lerini belirten Güç, "Or- taçağ engizisyonu kflise karşra olan herkesi şeyta- nın işbüükçtsi olarak gö- rürdü. Bu nedente sataniz- min çılaş noktaa ortaçaga kadar uzarur." dedi. 1IRMIKIAYDEV ENGİN [email protected]. Tırmık'ın kıdemli ve düzenli okuyu- culan anımsayacaktır; güvenlik örgü- tündeki çürüme, aşın kirienmenin sıra- dan, sapsade, sipsivri bir "yurttaş" ola- rak içim(iz)e saldığı korkular, ürküntüler üstüne defalarca yazıldı. Yaza yaza bıkmadığımız ömekterden birini anımsayın: Bir gece sabaha karşı, bir yandan zi- li acı acı çalarken bir yandan evin kapı- sını yumruklayan; kapıyı açtığınızda ise üç günlük sakallan, ellerinde tefsiz ay- gıtlan, silahlan ve rabbiyesiri kalmamış suratlan ile birtakım adamlann dizildiği- ni gördüğünüzde ve onlar size yıvışık bir sıntma ve yapay bir nezaketle "Bir soruşnjrma için merkeze kadargidece- ğiz" dediklerinde ne düşünürsünüz? Örneğin "Aaa, anayasasında hukuk devleti yazan bir ülkenin güvenliği sağ- lamakla görevli memurianndan birkaçı gelmiş. Şimdi en yakın karakola ya da kentin emniyet müdüriüğüne gidece- ğiz. Bana birşeylersoracaklar. Sorduk- 1anna yanıt vereceğim. Sonra da evime ~döneceğim" gibisinden avanakça bîr ~düşünceye kapılır mısınız? Yoksa bindiğinız beyaz Renault'nun (nedense hep beyaz Renault'dur ya) si- zi bir bilinmeyen yere götüreceği ve hiç geri getirmeyeceği korkusu mu sarar içinizi? •** Buraya kadannı biliyorsunuz. Ben Büyüyen Korkulan Daha da Büyütmek yazmaktan, siz okumaktan bıkmadı- nız ve biz bıkmadık ama sabaha karşı kapı tekmeleyen herifler de bıkmadı. Onlar da bildiklerini okumayafütursuz- ca devam etmekteler. Karakollar iş- kencehane olmaya devam ediyor, sor- gu için karakola sağ girip ölü çıkanlar sürüp gitmekte. Uyuşturucu tacirleriy- le, mafya tetikçileriyle, rant vurguncu- lanyla ortakiaşa çalışan polis memur- ları, polis amirieri kimsenin meçhulü değil. Eskiye göre değişen şu: Kanıksan- dı!.. Kanıksanınca da medyanın ilgi oda- ğının çok uzağına düşer. Sayfalara da- ha az yansır. Yansıdığında, kendine iç sayfalarda tek sütunluk yerler bulur. Başında Sema Pişkinsüt'ün bulun- duğu TBMM İnsan Haklan Komisyo- nu'nun dumanı tüten raporundan oku- "...gerçek sorurntütaT sBTtTİuîğj gtbr emniyet amir ve memurtanHe cezaevi amir ve gardiyanlan gibi orta ve att ka- deme görevliler değil, mülki ve adli idarenin en üst kademeleri, yani vali ve başsavcılardır..." Oylesine okuyup geçemezsiniz. Bu TBMM İnsan Haklan Komisyonu'nun raporudur. TBMM bu ülkede devlet er- kinin somutlandığı en yüksek organdır. Daha ötesi (yasal düzlemde) yoktur. Bu rapor bir devlet bekjesidir. Ciddiye alınması zorunludur. Ya da "Bu rapor da ciddiye alınmayacaksa, bu ülkede ciddiye alınacak olan nedir" sorusu yanıtlanmalıdır. Şimdi... Şimdi rapordan alıntılanan bölümün son iki sözcüğünü bir kez daha oku- yun bakalım: Valiler ve başsavcılardıri Bu iki sözcükten valilere ilişkin ola- nını şimdilik bir kenara ayınn. Pişkinsüt ve arkadaşlannın, bir karakolda ele ge- çirdikleri falaka için, "Birsopa bulmuş- lar, ne olduğu belli değil" diyebilecek çaptaki vali ve benzerleri, bu Tırmıkta tartışmaya çalıştığımız ciddi konu için, biraz fazla hafıf kalıyorlar. O yüzden ayınn bir kenara... Geielim başsavcılara... İki gün önce bu satırlann yazan Ada- na'daydt. Orada bir başsavct, emskli general Kenan Evren hakkında iddf- aname düzenleyen bir savcının iddi- anamesi hakkında "takipsizlik" karan verdi. Türkiye'nın ne kadar hukuk bil- gini varsa hepsinin gözleri fal taşı gibi açıldı. Bir savcının ıddianamesı hak- kında "takipsizlik karan" verilmesi gibi bir hukuk rezaletini kimse açıklayama- dı ve Adana'nın Başsavcısı bu marife- tinden sonra sessizlik zırhının ardına sığınıp sustu. Ardından Mercedes'e çarpan kam- yon ömeği, bu kez de bir BMW Anka- ra yakınlannda otoyolda bariyeriere çarptı ve BMVVnin içinden bir ölü maf- yact ile bir yaralı başsavcı çıktı. ••• Dönün bakalım en başa... ...Bir gece sabaha karşı, bir yandan zili acı acı çalarken bir yandan evin ka- pısını yumruklayan, kapıyı açtığınızda ise üç günlük sakallan, ellerinde telsiz aygrtlan, silahlan ve rabbiyesiri kalma- mış suratlan ile birtakım adamlar gör- düğünüzde ve onlar size yıvışık bir sı- ntma ve yapay bir nezaketle "Bir so- ruşturma için merkeze kadar gidece- ğiz" dediklerinde ne düşünürsünüz? Şimdi yazının en başından alıp bir kez daha yinelediğimiz bu cümleyi ta- mamlayalım: Bu eli telsizli, beli silahlı adamlar si- zi bir başsavcıntn karşısına diktiklerin- de, "Oh, nihayetyasalan çiğpeyen, ka- ranltkHişkilere bulaşmışpotislerin etirt- den kurtuldum ve bir hukuk adamının, Türkiye Cumhuriyeti'nde yurttaş adı- na hukuku korumakla görevli birinin karşısına çıktım işte" diye ferahlar mısınız? Yoksa büyüyen korkulannız daha da mı büyür? POLTlİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETÎNKAYA *32 SeçMn İnsan...' Bir gazetecinin yaşamında etik değerier önem taşır... Eğer o kişi gazeteci ve yazar kimliğiyle or- talarda dolaşıyorsa ideolojisi ne olursa olsun 'iki- yûzlû' olmamalıdır. Şahin Alpay, Fethullah GiHen'in kasetlerini, ki- taplannı dağrtan Zaman gazetesınde yazan Hilmi Yavuz'un llhan Selçuk'la ilgili gorüşlenni destek- lerken ne demişti: "Doğrusunu söyl&nem gerekirse, Cumhuriyet gazetesınde çalıştığım lOyılsûresince de okudu- ğum llhan SelçuK yazılannın sayısı 10'u geçme- yebilir. Onlan da arkadaşlann bana da sataşma ol- duğuna dair uyanlan üzerine okumuşumdur..." Şahin Alpay'ın bu açıklaması karşısında bir anı- mı anlattım ben de— Dedim ki: "Şahin Alpay, Izmir Bürosu'nda llhan Selçuk'a şöyle demişti: Abi, siz beni sevmiyorsunuz ama ben sizınyazılannızı her gün severek okuyorum..." Alpay, dün Milliyöt'teki köşesinde şu açıklama- yıyaptı: "Cumhuriyet gazetesi yazan Hikmet Çetinka- ya, 27 Temmuz 1988 günü, Izmir Cumhuriyet Bü- rosu'nda 'llhan Ağabey, siz beni sevmiyorsunuz ama ben sizin yazılannızı her gün severek okuyo- rum' dediğimi yazmış. Tümüyle uydurma. Cum- huriyet'te çalıştığım 10 yıl içinde llhan Selçuk'la belki 10 kez bir araya geldim. Bunlann hiçbirinde Çetinkaya yoktu..." Şahin Alpay 'unutkan m;' yoksa 'utangan mı', o ayn bir konu ama benım elımde AFA Yayınla- n'ndan 1991 "de çıkan bir kitap var. '2020 Yılında Türkiye' Yazan kim dersiniz? Şahin Alpay!.. 1991 'de (26 Mart-13 Nisan) Cumhuriyet'te Şa- hin Alpay tarafından dizi olarak yayımlanan ve da- ha sonra kitaba dönüştürülen çalışmanın önsö- zünde şöyle deniliyor ; "Bu kitap, değerii zamanlannı ayınp benimle otuzytlsonrasının Türkıyesı üzenne tartışmak lüt- funda bulunan 32 seçkin insanın katkılanyla ger- çekleşti. Kendılerine teşekkür borçluyum..." Peki bu kitapta kimlerin görüşü var. Otuz iki 'seç- kin insan' arasında llhan Selçuk başta geliyor..., Bazı ısımler de şöyle: i Ishak Alaton, Musa Anter, Cem Boyner, Tan- su Çiller, Şemsi Denizer, Kemal Gürüz, Ismet özel, Bülent Eczacıbaşı, Aziz Nesin, Coşkun Kırca, Mete TUnçay, Ali UM, Nur Vergin, Halit Refiğ, Zûtfü Dteteti, Osman Kavala, Nevzat YaJ- çtntaş vb. • • • Şahip Alpay araştırmasında, Türkiye'nin ekono- mik sosyal kalkınma sürecınden Türkıye'de de- mokrasinin geleceğıne, şenatçı akımlardan Kürt aynlıkçılığına, Türk-Yunan sorununa kadar çeşitlı sorunlan kapsayan dokuz soruyu llhan Selçuk la birlikte diğer 'Türk seçkinleri'ne de yöneltiyor..'. Bakın llhan Selçuk'un Şahin Alpay görüşme- sinde Türk ekonomisiyle' ilgili düşünceleri: "Türkiye bugün otuz sene öncesine nazaran çok ileride. önümüzdeki otuz yılda sanayi yapısı- nı kuramazsak, mahvoluruz. Böyle bir şey bana mümkün görünmüyor. Herne kadar Tanzimat'tan Namık Kemal'den ben devam eden bir geride kalmışlık edebiyatı varsa da, Türkiye ilertemekte- dir. Bizde gelişmeyı yetersız gören, daha lyisinı ıs- teyen, dürtükleyen biredebıyat hep vardır. Bu da güzel bir edebiyattır. Sürekli olarak biryetmezlik duygusu içındeyiz. Insanı harekete geçiren de bence budur. Bu açıdan bakınca geride kalmışlık duygusunu herzaman yaşıyoruz. Ama tabiiki Tür- kiye 2020 yılına kadar bu yetişmiş insan gücü ve uzman potansiyeli ile sanayi yapısını kuracaktır... Türkiye 'nin doğal kaynaklan bakımından yoksul bir ülke olmadığım görüyoruz. Şu anda petrolümüz yok. Ama belkı 2020 yılına kadar derindeki petro- lü işlemeye başlayabiliriz. Bunun yani sıra akarsu- lanmızın enerji potansıyelinın en çok yüzde 20'si kullanılmış durumda. Tamamlanan barajlaria Tür- kiye'nin gelecektekı haritası bambaşka olacak." ••• llhan Selçuk'u dokuz yıl önce 'Toplum haya- tna yön veren 32 Türk seçkini' arasında gören Şahin Alpay, bugün nasıl oluyor da şunları söyle- yebiliyor. "10 yıl çalıştığım Cumhuriyet'te 10 kez yazısını okudum, belki 10 kez bir araya geldim... Eğer ll- han Selçuk izin verseydi farklı görüşlere yer veren bir gazete olacaktı..." llhan Selçuk'tan Mete Tunçay'a, Aziz Ne- sin'den Nevzat Yalçıntaş'a dek değişik düşünce- lerden insanlar Cumhuriyet'te görüşlerini aktar- mışlar, kim kanşmış Şahin Alpay'a! llhan Selçuk'un başkanlığını yaptığı Yayın Kurulu mu? Kim? Burada bir ikiyüzlülük yok mu? Aradan dokuz yıl geçmiş, tüm bunlan Şahin Al- pay unutmuş!.. Bir gazeteci, yazılannı okumadığı, görüşmediği bir yazan nasıl olur da toplumun siyasi, ekono- mik, kültürel yaşamına yön veren kişi' olarak '32 seçkin Türk'ten birisi olarak görebilir? Adı Şahin Alpay olursa görür, dokuz yıl sonra da unutup kötüleri.. Nerede kaldı gazetecilik etiği?.. Dürüst olmak da bir erdemdir Alpay!.. [email protected] Faks numaramır 0212/ 513 90 98 7 sanık yargıianıyor Köy odasında 'zikir' yapılıyor iddiası ; (AA) - "LaikCumhuriyetaky- hinde faaüyette balun- mak amacryla sivasi ve sosyal amaçh cemiyet kurduklan ve halla, sı- nıf, ırk, din, mezh«p ve- ya böige farkntagı göze- terek kin ve düşmanhğa tahrik ettikleri" iddi- asıyla haklannda dava açılan l'i imam, 6'sı çiftçi 7 sanığın yargüan- masına başlandı. Ankara 1 No'lu DGM'de görülen dava- nın dünkü ilk duruşma- sına, tutuklu sanıklar Mustafa Kemal Fevzi Kıhç, MehmetÇahşkan ve tutuksuz 5 sanık ile avukatlan Hacı Yunus Akyol katıldı. Aynı ka- sabada çiftçilik yaptık- lanm söyleyen sanıklar, yatsı namazım kıldıktan sonra köy odasmda top- lanıp çiftçilik konusun- da sohbet ettiklerini, ak- sine "zffldr" yapmadık- lanm ifade ettiler. Mah- keme Başkanı Mehmet Orhan Karadeniz, dava konusu kasetin tarafsız bir bilirkişıye çözümü- nün yaptınlmasına ka- rar vererek duruşmayı erteledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle