17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 MAYIS 2000 CUMA J ^ » » l O L A Y L A R V E G O R Ü Ş L E R [email protected] S ayın Bakan, bu mektubun amacı ülkemizdekı inşaat mevzuatı ile ilgili Bakan- lığtmzın şimdıkı tavırve tu- tumunun dışında ve AB mevzuanna uyınnlu biryo- la dikkatinjzi çekmektir. Bunun için ön- ce son yönetmelik değişikliklerine kû- çûk bir örnekJe değinip temel değişik- lüc konusunda özet bir bilgi aktarmaya çahşacağun. Sayın Bakan, kamuoyu sizı deprem felakennden sonra bir şantiye şefi gibi sahada gece gündüz yûrüttûğûnûz öz- verili çalışmalar ile tanıdı ve takdir et- ti. Kişisel olarak çalışmalann basında- ki, televizyonlardaki yansımalanndan si- zin, bakanüğın bürokratik kadrosunca yeterince desteklenemediğiniz kuşku- suna kapıldım. Elbet bu bir izlenimdi; yanılmış olabilirdim. Ancak depremin verdiği derslerden yararlanmak, boş- luklan gidennek adına 02 Eylül 1999'da 2804 sayılı Resmi Gazete'de yayımla- nan "Tip tmar Yönetmelikleri değişik- fiğj" içerdiği bazı "kara mizah" mer- tebesine varan fahiş hatalar nedeni ile bakanlık bürokratlannın, sizi yeterince desteklemek biryana en hafif deyim ile "iyi niyetli girişnnlerinizi baftalavTa" olduklannı üzülerek belirtmek ısterim. fiayındırlık Bakanı'na... ŞÜkrÜ KOCAGÖZ Yük. Mimar (E.RF. Lozan) Bu hatalann en belırgin ve kara mizah me.uyarmagörevleriniyapmak yerine mimar, öbürmühendislerleeşit bir kıs- örneği inşaatiarda bulundurulacak sür- veyan sayısı ile ilgili olan 58. madde- sidır. Yaprnın her 80 milyarlık dilimi için inşaat, tesisat ve elektrik sürveyanı ol- mak üzere üç teknik eleman bulundu- mlacağını söylemektedir. Örneğin 10.000 m2'lik basit prefabrike bir de- po inşaaünda, 27 adet sürveyan gerek- mektedir. Bu ise inşaatın pek çok aşa- masında her isçiye birden fazla sürve- yan bulundurulması gibi "kara mizahi1 ' bir durum yaratmaktadır. Elbet 02 Eylül 1999'un size kadar ulaşan eleştirilen oldu. Ve 31 Ocak 2000'de bir genelge ile bazı açıklama- lar getırme gereksinimini duydunuz. Böylece sondaj, peyzaj işlerine bazı açıklıklargelirken (bazı belediyelerhâ- lâ genelgenin yoruma açık biçemi (ûs- lubu) nedeniyle öyle mı, böyle mi te- reddüdü içindedir) yukandaki sürve- yan sorunu hâlâ bütûn ateşi ile sürmek- tedir. Duyumlanmıza göre bazı beledi- yeler ise sizi şahsen arayıp bilgilendır- belediye meclislerinden yönetmelik maddesini by-pas etmek içinkararlaral- maktaHır Burada bakanlık uygulamalarının ya- şamın gerçekleri karşısındaki yetersız- lik ve gerçekdışılığıru sıralamaya kalk- sak herhalde bu yazının çerçevesini çok aşanz. Ancak sorunun temelini işaret- lersek sanınm daha yararlı bir iş yap- mış oluruz. Bugün en temel eksiğimız devletin yapı yaptınnanm doğru ve ger- çek yolunu unutmuş olmasıdır. AB'ye uyum (entegrasyon) sürecinde bu daha iyi anlaşılacaktır. Nitekim Dışışlen Ba- kanımız uyum sürecinde bizi en çok uğraştıracak mevzuat değişikliğınin in- şaat sektörü ile ilgili olanı oldugunu bir televizyon röportajında kısaca dile ge- tirdi. Bugün mevzuanmızın en büyük ek- siği devletin yapım sürecinde miman, baş yetkili ve sorumlu olarak tanıma- masından kaynaklanmaktadır. Yine ni- tekim bakanlığıo son genelgelerinde mi sorumluluk içinde tanımlanmakta, baş sorumlunun, koordinatörün kim ol- duğu mesleksel bir mizah olarak orta- da adressız kalmaktadır. Oysa AB mev- zuatına geçildiğinde buna uygun bir mimarhk yasası çıkacak ve devletin ve- kilı olarak, özel şahıslann vekili olarak, sorumluluğu sigortalanrruş bir mimar, yapılan doğru dürüst yaptırmak zorun- da olacaktır. Yine pek çok Avrupa ül- kesinde olduğu gibi mimarlıkyasası ile bir "Mesleğe Kabul KDmitesT oluştu- rulacakür. Bu komitede devletin de bir temsilcısı bulunacaktır. Giderek eğiti- min de düzeyi sürekli büyüteç alünda tutulacaktır. Aynca yurttaşlar ile mi- marlar arasındaki uyuşmazhklar oda bünyesindeki yetkılı ve bir de hâkimin yeraldığı kurulca çözümlenecekür. Bü- tün bunlariçinMimarlık Yasası, Mimar- lar Odası'nın konumunu, kuruluşunu yenıden tammlayacaktır. Yukandaki iki paragraf elbet konu- yu açımsamaya yeterli değiidir. Bu an- layışm açıhmını kitaplar dolusu mev- zuat olarakpek yakında önümüzde bu- lacağız. Sayın Bakanım, bu mektubun amacı artık Gordion yumağma dönmüş çetrefil, çeüşkıli, çağdışı mevzuat, yö- netmelik düzenlenmesı anlayışının terk edilerek hepsinin çöpe atılması ve va- kıt geçınkneden kapısında bulunduğu- muz çağdaş yapı üretme sürecinin ça- lışmalamun başlatümasıdır. Bu çalışma yapıhrken şu yönetmelik değişiklikle- rinde de, bürokratlannızın başvurmayı düşünemedıkleri meslekle ilgili sivil toplum örgütlen çahşmaya dahil edil- meh'dir. Mimarlar Odası, Mühendisler Odası, Türk Serbest Mimarlar Derne- ği, müşavirlikle ilgili dernek ve kuru- luşlar çalışmaya kanlmalıdır. Bu kuru- luşlann pek çoğu bu doğrultuda çalış- malan yıllar önce zaten başlatmışlardır. Bu çalışmalar mesleğin bazı kesimle- rinde bilinmekte, bu nedenle ne kadar uzun bir yol almamız gerektiği çok iyi duyumsanmaktadır. Bu lasacık yazı ile de olsa size bakan- lık bürokratlannın görüş ve uygulama- lan, tavsiyeleri, yönetmelik yumaklan dışında bir yolun ve asıl yolun varlığı- nı aktarabildiysem mesleğim ve mes- lektaşlanm adına mutluluk duyacağım. E>erin saygılanmla. ARADABİR Dr. CENGİZ ABBASGtL Asgari Ücret ve Kesintiter En az ücret (asgari ücret) 2000 yılı için saptanarak ocak- tan itibaren yürüriüğe girmiştir. Saptanan ücret ayda 109 milyon 800 bin liradır. Yani bir işçi btı ücretle ytyecek, gi- yecek, kültürel gereksinmesini karşılayacak, kırada ise bunu karşılayacaktir. DogaJdır ki, bu ücretle çalışan biremek- çinin esi ve ikı de çocuğunun varlığı düşunuldüğünde on- lann da gereksinmeleri bu ücret içerisinde giderilecektir. En az ücretin saptanması yasal dayanağını, anayasarnı- zm 49,55 veİş Yasası'nın 33. maddesinde almaktadır. Şim- di bu yasal dayanaklan bir görelim: Anayasamızın 49. maddesi, "Devtetçalışanlannhayatsevryesiniypkseftmek... ekonomik bir ortam yaratmak için tedbirteri alır. Devlet ...işçi-işveren ilişkilerinde çalışma banşının şağlanması- nı kolaytaştıncı ve koruyucu tedbirier atır." Ücrette Ada- let Sağlanması başlığını taşryan 55. maddede ise "Dev- let çalışanlann yaptıklan işe uygun adaletli bir ücret elde etmelen ve diğersosyalyardımlardanyararianmalan için gerekli tedbirieri alır." İş Yasası ise 33. maddesi yolu ile Asgari Ücret Yönetmeliği ilkelerine göre saptamanın na- sıl yapılacağını düzenlemiştir. YönetrneJik 1. maddesinde tanımlarnayı yapmıştır. Buna göre en az ücret, işçilere nonmal bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçi- nin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorun- lu gereksinimleri Ohtiyaçlannı) günün fiyatlan üzerinden as- gan düzeyde karşılamaya yetecek ücrettir. Saptamada ise sosyal durum, ekoncwnik durum, geçinme endeksleri, üc- retlerin genel seyri gibi ilkelerin göz önünde bulundurul- ması öngörülmektedir. Yukanda sayjlan ilkeler göz önjine aiındığınöa sapta- nan ücretirrI \%UMwy i'gerçekle^tinfnadiğiortaya şıkmak- tadır. Saptanan ücret gıdayı mı, konutu mu, ulaşımı mı, sağlığı mı, insan İÇı'ljyaşamsa^öoemi oJan kültür gâttt- sinimini mi karşılayacaktir? Hele ücrette adaletten hiç söz etmemek gerekir. Butün bu gerçekler ortada ıken bir de bu ücretten, zorunlu tasarruf, sigorta primi, vergi ve damga resmi kesıldiğınde 109 milyon 800 bin lira 80 mil- yon 500 bin lıraya düşmektedir. Orta halli bir lokantada dört kişilik yemek parasını ancak karşılayacak bu para ile geçineceksin dernek işçiyi ailesi ile biıiikte açlığa mahkûm etmekie eşanlamlıdır. Bu bağlamda konunun öteki yüzü ortaya çıkmaktadır. Bu ücretten kesirrti yapılmalı mıdır, yapılmamalı mıdır? Sürekli tartışılan bir konu olan bu ücretin vergiden bağı- şık olması savlan ise bize göre tartışma konusu olmamak- lığı gerekmektedir. öncelikle saptama yaçnhrken kesinti- lerin göz önünde tutulup tutulmayacaklan tartışılmalıdır. Zira yasada bu konuda hiçbir açıklık yoktur. Saptanan üc- ret en az olduğuna göre bunun attına inmeyi gerektirecek kesintilerin de nazara alınması gerekir. Eğer bu kesintiler de yapılacaksa en az ücretin altına inilmemesi için kesin- tiler kadar eklemelerin de yapılması zorunludur. Asıl çö- zülmesi gereken konu bu olmalıdır. Nitekim bunun ayır- dına vanmış olan Sayın Fehim Üçtşık, konuya bu yönü ile yaklaşarak Danıştay'da dava açmıştır. Dileğimiz, da- vanın bir an önce çalışanlar yaranna sonuçlanmasıdır. Ancak kesin çözüm bu degildir. Yaşadığımız yılda dört kişilik bir ailenin zorunlu temel gereksınimlerinin 460 mil- yonla karşılanabileceği istatistik verilerle saptandığından bu gerçeğe göre hareket etmek zorunludur. En az ücret saptanırken gerçekdişı verilere göre ince matematiksel he- saplamalann yaran yoktur. Assos'tan S.O.S. Sesleri! Mehmet Aldf ÖZNAL Mimar GÜMÇED Edremit Körfez Şubesi Başkam B ir ülkeye kimlığinı kazandıran güzergâh açılarakyapılacak yolun kamulaş- değerlerinbaşında "DoğaJveTa- tırma genişliği 40 metredir. Yörenin doğal rihsel Çevresi'' gelir. Binyıllar- SİT karakteri bu yol ile bozulunca, yapılaş- dan bu yana uygarlıklara beşik- maya açılması kaçınılmaz olacaktır. Zeytin- lık etmi$ Anadolumuzda birçok liklerin bazı kesınilerce satın alınmasının al- değerlerin başında "DoğaJ veTı rihsel Çevresi'' gelir. Binyıllar- dan bu yana uygarlıklara beşik- lık etmiş Anadolumuzda birçok kültürûn binkimi ile olusmuş tarihsel çevre- miz ile essiz güzelliklere sahip doğal çevre- miz, ne yazık ki gündengüne yok oluyor. Kı- yılanmızın ve kentlerimizin en güzel ve ka- muya açık olması gereken yerleri, yerü ve ya- bancı çıkar çevrelerinin acımasız dayatma- lanna teslim olmakta, yağmalanmakta. Gü- nümüz kuşaklan kadar, gelecek kuşaklann da hak sahibi olduğu ve devlet eli ile korun- ması gereken alanlar, akıl almaz uygulama- larla "bınüan korunmayı" kaıledilmektedır. Sahip olduğumuz doğal ve kültürel değerle- rin, "yokoluşsürecinr durdurması gereken "d«v1et kunıinlan", bazen aksine bu süreci hızlandıran uygulamalar yapabümektedir. Bu yaklaşırnlardan "dûnya kenti" Edre- mit Körfezı 'mizdenasıbinı almak üzere! Ça- nakkale - tzmirkarayolunun, "Ayvaak-Kû- çükkuvu'' kesimiflin, Assos üzerinden sahi- le indirilmesi girişiminde kamulaştırma aşa- masına gelindi. Bilindiği gibi Assos (Beh- ramkale) ileKüçükkuyu arasında, gerek yö- re halkınm gerekse bu bölgeyi ziyaret eden jâ kirr'lrnp' karşılayan yeter- li bir yol mevcuttur. Kuzey Ege'nın tek ba- kir kalabilmiş eşsiz güzellikteki bu yöresi, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kurulu'nun 20 Eylül 1991 tarih ve 2022 sa- yüıkaranile a LDereceI>ogalSİTAlanı" ola- rak tescü edihniştir. Yine bu bölgede "Lam- poneia'' ve "Gargara" antik kentlennm ka- lınülan, Sazh - Kozlu köyleri civarındadır. ASSOS ise bölgemizin bilinen en önemli antik yerleşimidir. Sadece ulusal değil, evrensel sayıiabüecek değerlere sahip, yemyeşil zeytin ağaçlan ve masmavi denizi ile olağanüstü ekolojik den- geye sahip bu eşsiz doğa parçasından geçi- rilmek istenen yolun yaratacağı tahribat bu dengeyi altüst edecektir. Mevcut yol "turis- tikgezi karakteriT olup doğal SİT ile uyum- lu, az araç yoğunluklu, yumuşak bir yoldur. Yapılmak istenen yol ise; "transit ulaşımyo- lu" karakterine sahiptir. Yoğun araç geçe- cektir. Egzoz gazlannın zeytin ağaçlanna ve "oksijen yoğunluğu" ile ünlü yörenin temiz havasına büyük zaran olacaktır. Gürültü kMiliği yöre turizmine büyük dar- be vuracaktır. Karayollan'nın ıfadesine gö- re 12 metresi asfalt, 20 metre genişlikte bir tında yatan da, bu gelişme ile elde edilecek "rant hesaptondn-". Tipık bir yağma süreci yaşama geçirilmeye çalışılıyor. Tabii gerek- siz yere binlerce zeytin ağacı kurban edile- cektir. Hatta bazı yerierde, yol "denizdoMu- nılarak" genişletilecek. Oysa 11 Temmuz 1992 tarih ve 3830 sayılı Kıyı Kanunu'nun 1. maddesi; "Sahfl şeridi layı kenar çizgisin- den rdbaren kara yönündeyatay olaraken az 100 metre genişüğinde alandır. Sahil şeridin- de yapdacak vapüar kryı kenar çtzgisine en £azla 50 metreyakUşabflir. Taşrt yoOan sahfl şeridinin kara yönünde, yapı yaklaşma sını- n gerismde kalkn alanda düzenknebiHr" di- yor. Açıkça görülüyor ki, transit yolun gü- zergâhı Kıyı Kanunu'na aykın! Dikkati çeken birbaşka konu da, Bursa Ko- ruma Kurulu'nun tutumudur. Kurul, önce bölgeyi 1. Derece Doğal SlT alanı olarak tescil ediyor. Aynı kurul, karayollannın ta- lebi üzerine, "çrviçakürmam" dediği yöre- de mevcut yolun 12 metre genişlikte asfalt yol olarak genişletilmesine onay veriyor. Zeytin ağaçlannı önce korumaya alıyor, son- radan nedense "minimum düzeyde!" kesil- mesinde salonca görmüyor. Üsteük 12 met- relik yolu gerçekleştirmek için 20 metrelik birgüzergâh açılacağı ortada ıken. Şimdi, bu bölgede yetkili olan Edırne Koruma Kuru- lu'nun, bu yanlışhğı düzeltecek bir karar al- masını ümitle bekliyor ve göreve çağınyo- ruz. Aynca yapıhnak istenen transit yol, "zey- tinük alanlan daralülamazveyok edflemez* diyen, Zeytincılığin Islahı ve Korunmasına Dair Kanun'a da aykındır. Hem, zeytincili- ği korumak için kanun yapılacak, hem de dev- let eliyle bu koruma anlayışına aykın ışlem!.. Yol standartlannm yükseltihnesine karşı değiliz. Bu konuda seçenek önerim; Ayva- ak- Küçökkuyu arasında halen mevcut olan yolun, tırmanma şentleri eklenerek genişle- tümesi, rampa ve virajlann teknolojinin ola- naklan ile düzenlenmesidir. Üstelik bu yolda her an eşsiz doğa güzel- liklerine tanıklık ederek seyretmek çok ke- yifli. Bu yolda daha önce Keşan - Koruda- ğı, Çanakkale - Güzelyalı, Ezine rampa ve virajlan nasıl düzenlendiyse, Nusrath ram- pa ve virajlan da sorun olmaktan çıkarOla- bilir. Teknoloji yeterlidir ve bu çözüm çok daha ekonomiktir. Çünkü Ayvacık - Küçük- kuyu arası bu yoldan 28 km.'dir ve sorunlu kısım, Hasanobası ile Yeşilyurt arasmdadır. Yani yaklaşık 15 km.'lik bir uzunlukta iyi- leştirme yapılacaktu-. Oysa yapıhnak iste- nen yenı güzergâh 40 km. civannda, tama- mı yeni sayıiabüecek, maliyeti çok daha yük- sek bir yoldur. Bu kadar anlaşılmaz bir ısra- nn altında; bu yol sahilden geçmediği için "yağmalanmaktan" bugüne kadar kurtul- muş yöre için yapılan "rant hesaplan" yat- maktadır.. diye düşünüyorum. Başka bir açaklama yok, ne yazık ki! Ida'nın eteklerinde, yemyeşil "kutsal zey- tin ağaçlarmm'' masmavi Ege'ye sevdalıy- mışçasına aktığı düşsel bir görsel şölen or- tamuıda gidiiiyor Küçükkuyu'dan Assos'a. Şimdi bu eşsiz güzellik katledilmek üzere. Hem de "devletelivte''. Yörenin duyarlı köy- lüleri, (tıpkı Bergamahlar gibi) savaşıma ha- zu"lamyor. Bu dünyada var olan değerlerin sadece bizlerin değil, gelecek kuşaklann da oldugunu hatırlayalım ve geün bu yolun ya- pılmaması için tüm gücümüzle bu savaşıma katılaüm. Çevrenin "Atalanmızdan miras değfl, çocuklarunızdan ödünç" oldugunu unutmayahm. Onlara güzel bir gelecek ha- zırlamaya çalışırken, en başta nefes alabile- cekleri bir dünya armağan edelim. Oağm taşm betonlaşünkhğı kıydannıızın, henüz yrtirOmemiş bu eşsiz güzellikteki par- çasmm "gereksiz birTOI"ve "onun kışkırta- cağıvapdaşma" ile tahnp edilmemesi için her- kes üzerine düşeni yapmalıdır. GÜMÇED Edremit Körfez Şubesi ve Ça- nakkaleli çevre gönüllüsü dosüanmız, yöre köylüleri ile birlikte ciddi bir savaşıma ka- rarlıdır. Konuyu; doğal SlT kararlanna, Kı- yı Kanunu'na, ZeytincUiğı Koruma Kanu- nu'na aykınlıktan, hukuksal platforma taşı- yacağız. Sesimizi duyurabilmek için birçok etkinlik ve eylem düzenleyeceğiz. Yapıla- cak çalışmalara, başta yörernizdeki yerel yö- netimlerin başkanlan olmak üzere, ulusal düzeyde destek bulacağımızı ümit ediyo- rum. Sayın Baymdırlık Bakanı'nı kendi döne- mine ait ohnayan bu yanlış projeyi durdur- maya, Saym Kültür Bakanı ve Saym Turizm Bakanı'm konuyu izlemeye, Balıkesir ve Ça- nakkale milletvekillerimizi de göreve davet ediyorum. Gelin, "ülkemizi ülke, bizi insan yapan değerfere* hep birlikte ve hemen sahip çıkahm. Yann çok geç olabüir ve yann artık bugün- dür. Annenize en güzel hediyeyi almanın püf noktaları Bay Mango'nun Gereksiz Çabası Dr. Şerafettin \AMANER Emekli Kurmay Yarbay Eski ütünüzü getirin, anneniıe dünyanm en müthiş ütüferinden birini armagan edin. ««Kps^fetkHt Sattctlan sizrbefctiyör..r B ir süre önce bazı basın aracılığı ile Türkiye'de tanıülmaya çalı- şılan "Atatürk" kitabımn yaza- n. sosyal bilimci Andrevv Mango, 2 Arahk 1999 günü Istanbul Üniversite- si Fen Fakültesi'nde bir konferans ver- mişti. Aslmda bu, bir konferans değil, adı geçen kitabuı tanıtıknasuıa yönelik küçük bir konuşma idi. Bay Mango, otuz kırk dakika süren bu tanıtım ko- nuşmasmda, Türkiye Cumhuriyeti ta- rihini okuyan ve Atatürk'ü bilen her Türk insanınm bildiğinden fazla bir şey söylemedi. Ancak, Ulusal Kurtuluş Mücadele- si'nin antiemperyalist bir nitelik taşı- madığını, bunun Türkiye ile Yunanis- tan arasındaki ikili bir savaş oldugunu iddia etmesi doğru degildi. Bay Man- go, bu savaş sırasında Yunanlılann Ba- ölı ülkelerden araç-gereç yardımı alnuş olabileceğini, ancak bunun emperyalist bir amaca hizmet olarak değerlendiri- lemeyeceğini vurguladı. Bay Mango'nun bu değerlendirme- sine, ne yazık ki ülkemiz insanlann- dan da katılanlar bulunmaktadır. Hem Bay Mango'ya hem de onun gibi dü- şünen kendi insanlanmıza şu sorulan sormak gerekir: Eğer Ulusal Kurtuluş Mücadelesi an- tiemperyalist bir nitelik taşımıyorsa; 1) Şark Meselesi ya da Doğu Sorunu ne- dir? 2) Doğu Sorunu üzerine monte edilmiş Sevr Projesi ve Sevr Ideolojisi neye hizmet etmektedir? 3) Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasırun hemen ardından, yangından mal kaçınrcası- na, Anadolu'nun Baülı devletler tara- findan işgal edilmesinin amacı nedir? 4) Mondros Mütarekesi imza edildi- ğinde sınırlanmız içinde bulunan Mu- sul ve çevresinin, mütarekenin imzasm- dan üç gün sonra, haksız yere acele ile işgal edimıesi ne anlama geliyordu? 5) Osmanlı Hükümeti'ne Sevr Projesi'ni imzalatmak için Yunanlılan îzmir'e çı- kartıp Anadolu içlerine sevk eden aca- ba kimlerdi? Bay Mango ile onun değerlendirme- lerine katılanlara, yani Ulusal Kurtuluş Mücadelesi'nin antiemperyalist olma- dığmı, bunun basit bir Türk-Yunan Sa- vaşı oldugunu ileri sürenlere bazı tarih- sel gerçekleri anımsatmak gereği var- dır. Bunlardan en önemli ikisi, "Doğu Sorunu" ve bu sorunu temel yapan "Sevr Projesi'' ile bu projenın sürekli- liginin öğretisi olan "Sevr İdeok»jisi''dir. Kurtuluş Savaşunız öncesinde Tür- kiye için Batıhlann gerçekleştirmek is- tediği bu girişimlerinin emperyalist bir düşünceden kaynaklanmadığını söyle- mek olanaklı mı? Batıhlann bu giri=— şimlerine karşı verilen mücadele basit bir Türk-Yunan savaşına indirgenebi- lir mi? Böyle bir değerlendinne, büyük bir tarihsel yamlgı olmasının ötesinde Atatürk'ü de küçümsemek anlamına gelir. Tereciye tere satJmasm. Bay Mango, kendi ülkesinin liderlerinin yaşamöy- küsünü yazsın, Atatürk'ü bize bnaksın. Atatürk'ü en iyi biz biliriz. PENCERE Lunapark Geçen gün bir lunaparktan geçtim; dönme do- lap, atlıkannca ve salıncaklar... Düşündüm: Lunaparkj kim akıl etmiş?.. • Adı: Anatoliy Vasiliyeviç Uınaçarskiy... 1875'te Poltava'da doğuyor. Soylu bir ailenin oğlu. Hayatı bir roman. Çocukluğu Kiev'de geçiyor, daha lisedeyken devrimcilerarasına katılıyor, 1895'le 1898 arasın- da Isviçre, Fransa, Italya'da felsefe ve estetik öğ- renimi görüyor, 1899'da Rusya'ya dönüyor. 1905 Devrimi'ndetutukJanıyor, Fransa'ya kaçı- yor. Neyapsın Fransa'da?.. Yaratıcı bir kişiliği var Lunaçarskiy'nin, yazarlı- ğının yani sıra devrimci eylemciliğinin itici gücü- nediyecekyok!.. Yaşamı beyaz kâğrtüstündeso- yutlanmamış, damarlanndan akıyor hayat... ilk lunaparkj kuruyor.. Atlıkanncalan, saJıncakfan, dönme dolaplan ço- cuklann sevincine sunuyor. , , Gurbet elde para kazanıyor. ' 2 • •• • 1917Devrimi. "Dûnyayı sarsan on gün." Bolşevik Devrimi, Lunaçarskiy'nin önüne yeni ufuklar açıyor; o artık "halk komiseri"d\r. Anatoliy Vasilyeviç'i Lunapark patronluğundan devrimin öncü kadrosuna taşıyan hayat Rusya'yı allak bullak etmiştir. Lunaçarskiy'nin bir büyük kaygısı var Bu altüst oluşta sakın insanlığın ortak malı sayılan sanat ve kültür hazineleri yağmala- nıp yıkılmasın!.. Iç savaş sırasında Maksim Gor- ki ile el ele vererek korumayı sağlryorlar. Lunaçarskiy sanatta Marksist estetiği, sosya- list gerçekçiliği savunuyor devlet tiyatrosunun başına ünlü Meyerhold'u getiriyor, sinemada Ay- zenştayn'ın yükselişi de bu dönemdedir. Ya sonra?.. • Sonra ölüm hoş geldi.. Sefa geldi. 1933 yılında Madrid Büyükelçiliği'ne atanan Lu- naçarskiy yolda gözlerini kaparken hapishane hücrelerinden tiyatro sahnelerine, devrimci ey- lemlerden sürgünlere, lunapari<lardan devletin üst düzeylerine dek gelgitlerde yaşanan birömre nok- tayı koyuyordu. 1991'e değin dünyada olup bitenleri görebile- cek kadar yaşasaydı, Sovyetler'in dağıldığına ta- nık olacaktı. Beriın Duvan'nın ise yapıldığına ta- nık olmamıştı ki yıkıldığını izleyebilsin. Tarihin gelgrtterinde geleceğin öngörüsü yeter- siz kalıyon çoğu insanın ömrü kısa oluyor; yaşa- dığı zaman dilimi 'gel' ya da 'git' sürecinde eri- yip gidiyor. • 'Lunapark' deyince ister istemez isim babası Lu- naçarskiy aklıma gelir. Düşünürüm, rengârenk dönme dolabı Bolşevik halk komiseri mi buldu?.. Atlıkanncayı devrimi dü- şündüğü gibi mi tasariadı?.. Ya lunapark aynala- nnı nasıl keşfetti?.. İnsan lunapark aynalannın dizildiği salona girdi mi gülmeye başlar, aynada kendini gördükçe ba- sar kahkahayı!.. Kiminin ise lunapark aynasına bakmasına da gerek yok. Onlann soytanlığını yansıtmak için düz ayna yeter. İLAN KAKIAL 3. ASIİYE HUKUK MAHKEMESÎ'NDEN 2000/109 Esas 2000/260 Karar Davacı Fatma Servet Ensari tarafından davaJı Nüfus Müdûrlüğü aleyhıne mahkememize ikame edılen isim tashihi davasında: Kadıköy-Göztepe H: 2757, C: 011 l'de nüfiısa kayıt- h Ali Erdal ve Gülay'dan olma 21.7.1981 doğumlu Fat- ma Servet Ensari'nin isminin Özlem Ensan olarak tas- hih edildigi ilan olunur. 27.04.2000. Basın: 23796 T.C. KADIKÖY AHİCÂMI ŞAHStYE DAVALAREVÂ BAKMAKLA GÖREVIİ 2. SULH HUKUK MAHKEMESt 1999/946 Vesayet Yoğurtçubaşı Çıkmazı, Yosun Apt. No: 10 D: 7 Fe- nerbahçe/Ist. adresinde ikamet eden, Fehmi oğlu, 1341 d'lu Ihsan Denizmen, M.K.'nun 355. maddesi gere- ğince vesayet altına alingrak, kendisine, aym yerde ika- met eden 1942 d'lu Nevin Kizir vasi tayin edilmiştir. Keyfiyet ilan olunur. 4.4.2000. Basın: 23861 ANKARA 28. tCRA MÜDÛRLÜĞÜ B3.4.İİD.4.06.0028 1999/3600 Alacakh: T. Emlak Bankası A.Ş. vekili Av. Seval Çı- nar Borçlu: YusufAltanhan A. Miktan: 724.751.911 TL. masrafsız Müdürlüfümüzün yukanda yazıü bulunan takip dos- yası müdürlüğümüzün 1995/5550 esasından yenilen- mis olmakla müdürlüğünıüzün 1999/3600 sayılı esası- na kaydı yapılmış olup borçluya teblıgat yerine kaim ol- mak üzere keyfiyet üanen tebliğ olunur. 26.4.2000. Basın: 24005 T.C. ANKARA 28. İCRA MÜDÜRLÜĞtL B3AÖD.4.06.0028 1999/3601 Alacaklı: T. Emlak Bankası A.Ş. vekili Av. Borçlu: 1- Yusuf Altanhan, 2- Alan Teks. San. Tic. LtlŞE A. Miktan: 1.334.008.866 TL. masrafejz. Müdürlüğümüzün yukanda yazılı takip dosyası ala- caklı vekili tarafından yenılenmiş olmakla (1995/5551 sayılı esasından) müdürlüğümüzün yukanda esas sıra- sına kaydı yapılmış olup borçlulara teblıgat yerine ka- im olmak üzere ılanen tebliğ olunur. 26.4.2000. Basın: 23999
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle