21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 MAY1S 2000 CUMA CUMHURtYET SAYFA KULTUR [email protected] 15 Adalı emektar müzisyenlerin yan belgeseli 'Buena Vista Social Club' gösterimde Kübahyaşh delikanlıkn'kalpten çahırFestival biter bitmez gösterime gi- ren Wim Wenders'ın belgesel dene- mesi 'Buena Vista Social Chıb', bizim gibi kente henüz gelmiş kımi festival kaçkınlannı, anında sıcacık bağnna basan, başından sonuna dek kıvrak, yumuşak Latin ezgilerinin ve coşku- lu, kıpır kıpır ritimlerin salıncağına oturtan, gönül çelen, ister istemez ki- şiyi fondaki egzotik Küba dekoruna çeken, hoş, şirin bir fılm çıkü, 100 da- kikahk. Nicedir övgüsünü duyduğıımuz bu çekici müzikal belgesel, beylık de- yişle tam bir 'müzik ve görüntü şöle- ni' niteliğindeydi gerçekten. Yıllar önce müziğini yaptığı 'ParisTezas'ın (1984) yürek paralayan, kayan, inle- yen akustik gitar tınılanyla arumsa- dığımız gitarist, besteci, araştırmacı (ve aynı zamanda bu fılmin de yapım- cısı) Ry Cooder, vurmalı çalgı merak- lısı oğlu Joachim Cooder'ı da yanı- na alıp Havana'ya yollanarak günü- müzde ımutulmuş olan, 1950'lerde şimdi yok olmuş efsanevi bir lokal- de çalmış, vaktiyle tüm ülkede tanın- mış ama nicedir unutulmuş, eski, yaş- lı Kübalı müzisyenleri, yaşlandıkla- n köşelerinde bulup, yeniden bir ara- ya getirip bir de albüm çıkanrken yö- netmen Wenders de (yine ahşılmış deyişle) kulağa, yüreğe hem de göze hitap eden bir müzikal belgesel çek- me firsatıru yakalanuş, tadını çıkara çıkara. *Yangın var, yangm var...' Küba müziğini yeniden gündeme getiren, 1998 yapımı 'Buena Vista Social Chıb', gençliğinde kansıyla yaptığı Küba seyahatinde dinlediği müzisyenleri unutmayan Cooder'ın ünlü Alman yönetmen VVenders'la yaptığı verimli işbirliğinin ürünü. Yönetmen: Wim Wenders / Yapımcı: Ry Cooder / Kamera: Jörg Wîdmers / Montaj: Brian Johnson / Müzik ve Oyuncular: Ibrahim Ferrer, Ruben Gonzales, Eliades Ochoa, Compay Segundo, Omara Portuondo, > Orlando 'Cacharto' Lopez, Amadito Valdes, Barbarito Torres, Manuel 'Guajiro' Vasquez, Joachim Cooder /1998 Almanya-ABD ortak yapımı Günlük, sıradan ıhtıyar delikanlı yaşamlannda ve anında gençleştikle- ri konserlerde, sahnedeki o müzisyen coşkusu içinde seyrettiğimiz, tek tek solo yapan cevval ihtıyar delikanlılar o kadar sevimliler ki görmek gerek; çünkü ifade etmede sözcükler yeter- sız kalabilır. Dünya malını hiç umur- samadan yaşayarak mutlu kalmanın yolunu buİmuş ve hallenni Wenders'ın kamerasına olanca ıçtenlikleriyle an- latan bu yaşlı müzısyenlerden hangi- sini öne çıkarmalı? Şarkıcı sevgilisi Omara Portuondo'yla el ele yürü- yen, halim selim, 72'lık solist, Küba- lı 'NatKingCole' Ibrahim Ferrer'i mi, aslında grubun beyni, usta piyanist, ınce uzun Ruben Gonzales'i mi, da- marlanndaki kan aktıkça kadınlan sevecek olan 92 yaşındaki jön Com- pay Segundo\ u mu, Küba lavtasınnı ustası BarbaritoTorres'i mi, yoksa ger- çekten vurmah çalgılann Mekke'si sayılan yörenih büyücü gibi davul ça- lan 'safl sinir' Vasquez'i mi, bilemı- yoruz doğrusu. Yan belgesel, yan kurmaca bu fıl- min görsel zenginliği biraz da Alman kameraman Jörg VVidmers'in 'Ste- adkam' becensının ürünü. Temmuz- daki caz festivalinin açıhşuıı ve ka- panışını yapmak üzere tstanbul'a da gelecek olan yaşlı Kübalı müzisyen- lerin herbiri, filmde bireralçakgönül- lülük, saflık, ıçtenlık anıtı adeta. Ha- yatlannın sonbaharında, Amerikalı vefalı meslektaş Ry Cooder'ın sağla- dığı bu fırsatı çok görmemeli onlara. Hollanda, Ispanya, vb. gibi ülkelerde verdikleri konserlerle çıktıklan dün- ya turnesinin sefasını sürüyorlar son 1 -2 yıldır, filmin de kaymağını yiye- rek; her ne kadar her konserde tam ta- kım olamasalar da. Fidel'e, sosyalizme bağh, biricik gurur kaynaklan Che'ye toz kondurt- mayan bu sevimli, emekli Kübalı mü- zisyenlerin belgeseli, dört dörtlük bir yedinci sanat başyapıtı olamasa da seyircinin yüreğine yaşama sevinci pompalayan, bu arada tabii ki biraz da Küba, Havana ve Che sevgisi yan- sıtan, ilginç bir deneme. 'Buena VTs- ta Social Chıb'ün asıl zenginliği de me- rakusına bir buçuk saatlık ilaç gibi ge- len bir yaşama sevinci vermesı işte... En İyi Kadın Oscar'ı çıkartan film: Erkekler Ağlamaz ^feniyetme romantizmi FOm, Brandon rolündeki Hilary Swank'm performansıyla dikkat çekiyor. Bu yıluı en iyi kadın oyuncu Os- car' ını gencecik, çiçeği burnunda yıl- dız adayı Hilary Swank"a kazandıran bir başka festival filmi de gösterim- de: 'Boys Dont Cry- Erkekler Ağla- maz'. 1993'te, tutuculuğuyla bilinen Ame- rikan orta-batı'sında, gerçekten ol- muş, yaşanmış ve kamuoyunda tepki toplamış bir olaya kamera tutuyor film.Nebraska'nın Lincoln kentinde, yerinden yurdundan kaçıp karmaka- nşık bir aşk üçgenine dalmış, sonu gelmez bir yalanlar labirentinde çık- maza saplanarak sonu cinayete varmış, gerçek bir olayı beyazperdeye taşı- yan bu bağımsız film, 1967 Pennsyl- vania doğumlu bir kadın yönetmenin elinden çıkmasına karşın oldukça sert, haşın bir yapım. tngiliz-Japon edebiyatı öğrenimi- nı tamamladıktan ve bir süre Screen Magazin'e fılm eleştirileri yazdıktan sonra iki yıl Japonya'da kalan taze yö- netmen Kimberry Peirce'in ilk uzun film denemesı, çift cinsiyetlı olup ya- şamını erkek olarak sürdürmek iste- yen Teena Marie Brandon adlı hermaf- rodit gencin, hunharca öldürülmesiy- le sonuçlanan dramatik hikâyesini an- latıyor. Feirce'nin anlatımı düz ve sade Ilk kez Sundance Festivali'nde, ye- niyetme Brandon rolündeki çok gay- retli Hilary Swank'ın performansıy- la dikkatı çeken film, sinemanın ne- dense (tabii ki seyirci çekmek kaygı- sıyla) bu cinsiyet değişimi hikâyele- rini ve çeşitlemelerini ne denli be- nimsediğini de ömekliyor bir kez da- ha.Gerçeklere dayanan senaryoyu da- Andy Bienen'le birlikte yazan yönet- Boys Don't Cry / Yönetmen: Kimberly Peirce / Senaryo: K.Peirce, Andy Bienen / Kamera: Jim Denault / Müzik: Nathan Larsen / Oyuncular: Hilary Swank, Chloe Sevigny, Peter Sarsgaard, Brendan Sexton III, Allison Folland, Matt McGrath, Alicia Goranson, Jeanetta Arnette, Rob Campbell / 1999 ABD(Özen Film) men Kimberly Peirce'in anlatımı, ol- dukça düz ve sade bir şekilde akıyor filmde. Bütün olay, kız olarak doğup büyüyüp, Teena Brandon'ı Brandon Teena yaparak memelerini sıkı sıkı sararak giyimi kuşamıyla çevresin- dekilere kendini erkek gibi gösterme- yi beceren genç kız-oğlan kahrama- mmızın(Hilary Swank) cinsel dramı çevresinde gelişip sonuçlanıyor. Hiçbir bilınmedik yanı ve sırn bu- lunmayan malum konu, giderek kaçı- nılmaz bir şekilde sökün edecek dra- matik-cinai bir finale doğru yön alı- yor.Çocuklannı oldukça serbest yetiş- tirmiş bir annenin güzel kızı Lana'ya (Chloe Sevigny) tutulan ve aşkına kar- şılık da bulan Brandon'ın erkek olma hayalini Lana'ya duyduğu bu aşk kö- rüklüyor.Ne var ki güzel Lana'nın, hapisten yeni çıkmış, belâlı, sapık ve suça eğılımli, dengesiz sevgilisi John (Peter Sarsgaard), fena halde kıskan- dığı bu lezbıyen ılışkiye daha fazla mü- saade etmeyerek silahına sanlıveri- yor, Lana'sı uğruna erkek olmak ha- yallerine kapılmış genç kızımızm (ya da oğlan çocuğumuzun) hayatıru sön- dürüveriyor... Olay örgüsünü gayet düz, sade bir şekilde kurup hikâyesine yoğunlaşan 'ErkeklerAğlamaz', giderek karşı cın- siyete bürünmenın bedelini ödeyen Brandon rolündeki yenı, yetenekli, güzel oyuncu Hilary Swank'ın ola- ğandışı oyunu sayesinde yer yer il- giyle izleniyor, ibret verici tonlardan. Erkeksi görünmekle erkek olmak ara- sındaki ince yolda ergeç yerlere yu- varlanması kaçınılmaz Brandon'ın acıklı hikâyesi, beklendiği gibi sarsı- cı bir sona bağlanıyor.Ancak pek an- layamadığım olay şu, film süresince hep erkek gibi olmaya çalışıp yer yer bunu başardığı da söylenebilecek Hi- lary Svvank'a nasıl en başanh kadın oyuncu Oscar'ı veriliypr acaba? Aka- demi üyelerine sormalı. Svvank'ın yanı sıra Lana rolündeki aşın tüylü Chloe Sevigny'nin de ol- dukça göz doldurduğu bu hem sert, şid- det dolu sahneler banndıran, hem de küçük, tutucu kasaba atmosferinde aykın saf bir aşkı ele alan naif fılmi, oyunculuk seyredilir kılıyor sonuç- ta.tki zorba erkeğin erkek geçinen genç kızı dövüp sövüp soyduklan, te- cavüz ettikleri ve aşağıladıklan sah- nelerde tüm inandıncıhğını yitiren 'Erkekler Ağlamaz', yeni bir yönet- I menin pek de başanh sayüamayacak ' ilk işi olmuş sonuçta. KEDÎ GÖZÜ VECDİ SAYAR Sular Aydııtlamyor (II) Merkezi yönetimin kültür-sanat alanındaki başa- nsızlığının ve çaresizliğinin örnekleri giderek çoğa- ladursun, alternatifler güçlenip serpiliyor. Geçen haftaki yazımızda, Devlet Tiyatrolan Genel Müdürlüğü'nün, Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın dü- zenlediği Istanbul Tıyatro Festivali'neyöneliksansür- cü tavnndan söz etmiştik. Genei müdürlük, vakfın istediği oyunu venmek için kendi seçtiği iki oyunun da programa alınması koşulunu getiriyor ve tabii Va- kıf Başkanı'ndan hak ettiği yanıtı alıyordu. Şimdi, festivalin karşısında kendi programlan içinde oyna- tacaklarmış bu oyunları. Devlet Tiyatrolan patentli bir başka sansür olayı da Kürt sorununa değinen yeni bir oyunun son an- da "teknik nedenlerie" ertelenivermesi. Bütün bu örnekler, sanatın merkezi otorite ile bağ- lannın kopması gerektigini yeterince vurgulamıyor mu? Peki, önerin nedir, diye soranlara bir kez daha ha- tıriatalım. Uygarlık düzeyi belli bir gelişmişlik evresi- ne ulaşmış toplumlarda kültür-sanat politikası, po- litikacılann keyfine bağh olarak degişmez. Birkısmın- da kültür bakanlığı yoktur. Kültür bakanlığının var ol- duğu ülkelerde ise bu bakanlığın işlevi kültürel mi- rası korumakla sınıriıdır. Yaşayan sanatlara yönelik destekler, özerk sanat kurumlannca sağlanır. Ve bu ülkelerde küttür ve sanat hizmetleri yere) yönetimle- rin görev alanı içindedir. Bizde de bu doğrultuda olumlu işaretler var. Yeni "Mahalli Idareler Reform Tasansı "nda benzer if ade- ler yer alıyor. Ama, kediler pek inandıncı bulmuyor bu ifadeleri. Olsa olsa valilerin yetkilerinin arttınlma- sı ile sonuçlanır bu girişim diye düşünüyorum. Ama ne demiştik, sular aydınlanıyor. Nasılını me- rak edenler, bazı kentlerimizde yerel yönetimlerin verdiği örneklere göz atabiliıier. Izmit'ten Gazian- tep'e, Değirmendere'den Alanya'ya, çeşitli kentleri- mizin yöneticileri kültür ve sanat alarnnda tutarlı bir politika izleyeceklerinin ipuçlannı veriyorlar. Kimi, kentin kültürel altyapısını zenginleştiriyor kimi, yerel yaratıcı potansıyelin gelişmesi için ortam yaratıyor. tabii bu arada önemli bir çoğunluk hâlâ, "Benim kültüre, sanata ayıracakparam ve zamanım yok" de- meyi sürdürüyor. Olsun, biz gene de gelecek için umut- lanmıa yitirmedik. Geçen hafta IzmiFde, bu hafta Bur- sa'da gördüklerimiz, iyimseriiğimizin nedensiz ol- madığını kanıtlıyordu. Izmir Büyükşehir Betediye Başkanı Ahmet Piriştina "Izmir Sanat" adıyla bir küttür merkezini hizmete aç- tı. Metin Deniz, eski televizyon binasından çağdaş bir kültür evi çıkarmış ortaya. Hem de üç ay gibi kı- sa bir sürede. Açılış töreninde Piriştına'nın ve Deniz'ın dostlan bir aradaydı: Rutkay Aziz, Gürel Yontan, Duygu Sağıroğlu, Zeynep Oral ve daha birçok sa- nat insanı. Açılışın en güzel sürprizlerinden biri, "Iz- mir Sanaf "ta açılan fotoğraf sergisi idi. Şakir Ecza- cıbaşı, sanat insanlarının portrelerini sergiliyordu. Eczacıbaşı'nın gerçek bir fotoğraf ustası olduğunu kanıtlıyordu bu sergi. Onat'ı, Mengü'yü, Ferruh'u, Füreya'yı, Çetin Altan'ı, ya da Muhsin Hoca'yı kim daha iyi yansıtabilirdi? Bu insanlan ancak çok iyi ta- nıyan bir usta çekebilirdi bu fotoğraflan. Piriştina ve değerti danışmanlanrtm daha nioe kültür-sanat pro- jesi var. Bursa'da da benzer bir sürprizle karşılaştık. Bü- yükşehir Betediye Başkanı Erdoğan Bilenser de Bursa'nın kültür-sanat yaşamını zenginleştirmeye kararlı görünüyor. 30 Nisan'da başlayan ve pazar ak- şamına kadar devam edecek olan "Bursa Sinema Şenlıği 2000" bu karariılrğın somut bir ömeği idi. Sı- rada, Kültür Park'ta bir kültür merkezi projesi, Bur- sa'nın kültür zenginliklenni tanıtacak bir fılm ve çağ- daş bir çizgiye ulaştınlacak "Uluslararast Bursa Fes- tivali" var. Haftaya, Bursa tzlenimlerine devam... Bodrum Çevre FUmieri Festiyai'nde kısa film maratonu H Kültür Servisi - Türkıye"deki çevre sorunlannın önemini gündeme getirmek amacıyla Garanti Bankası'nnı ana sponsorluğunda ve DHKD'nin danışmanlığında düzenlenmekte olan 'Bodrum Çevre Fihnleri Festivali'nin bu yıl dördüncüsü gerçekleşiyor. 5-10 Haziran tarihleri arasındaki festival çerçevesinde ve TÜRSAK Vakfı Istanbul Bilgi Üniversitesi Sinema TV Bölümü işbirliğiyle bir de 'Halikaraas Balıkçısı Kısa Film Maratonu' yer alacak. 8 Mayıs'a dek her üniversiteden dört kişilik öğrenci grubu, 5 dakikayı aşmayacak belgesel ya da deneysel filmleriyle bu yanşmaya başvurabilecekler. (244 52 51) ODO YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... Any Clven Sunday/Kazanma Hırsı Bugün gösterime giren, yönetmenliğini Akademi ödüllü Ohver Stone'un üstlendiği 'Kazanma Hıra', profesyonel Amerikan ftıtbolunu ele ahyor. Aslında destansı bir yaklaşımla günümüz Amerikan futboluna bakıyor Stone. Bu 'sektör'deki gladyatörler, aileler, sahadaki ve saha dışuıdaki oyunu kontrolü altnıa almaya çahşan zengin takım sahıbi ve şirket başkanı güzel kadınlar, hırsh, dedığım dedikçi spor medyası, göz kamaştırıcı başanyı tatmak isteyen ve çıkarlan için ikiyüzlülük yapan, ihtiraslı futbolcular... Yönetmen Oliver Stone'un da, başından küçük bir rolü üstlendiği 'Kazanma Hırsı'nda, Al Pkdno, emekliliği gelmiş, kurt antrenör rolûnde her zamanki gibi çok iyi. Filmde aynca Dennis Quaid'le Cameron Diaz'ın başını çeküği zengin bir oyuncu kadrosu da var. Fasulye Yönetmenliğini Bora Tekay'ın yaptığı, Bûlent Kayabaş, Haluk Bilginer, Taner Barlas ve filmde, köydeki emeklilerin vergi iade zarflanm şehre götürmekle görevli bir genç kendini bir kiralık katille aynı arabada bulur. Olaylann gelişmesiyle filmdekı her karakter, bir dağ evinde bir araya gelir. Sonuçta, dağ evinin sakin ortamının yerini, gergin yüzleşmeler, komik yanlış anlamalar ve kovalamacalar alır... Snow Falling On cedars/ Aşkın Sırları Birkaç yıl öncesinin başanh 'Shine' filminin yönetmeni Scott Hicks'in yeni filmi olup bugün afışlere çıkan 'Aşkuı Sırlan', savaşı, ırkçıhğı, aşkı ve suçluluk duygularnn tartışıyor. EthanHawke, Youki Kudoh. Rkk Al Pacino 'Kazanma Hırsı'nda antrenör rolünde. Burak Sergen'in rol aldığı 'Fasulye' bir maccra- komedi denemesi. Bu yılki Istanbul Film Festivali'nin ulusal yanşma bölümüne katılan 'un oynadığı 'Aşkın Sırlan' Boston Fihn Festivali'nde oldukça beğenildi. Filmde, okyanuson kuzeybatısındaki bir adada yaşayan idealist gazete editörünün oğlu ile onun sevdığı Japon kız arasındaki gızli aşk ve mahkemesi yapılan adamın yıllarca ortadan kayboluşu konu ediliyor. YAPI KREDI YAYINLARI ANKARA KÜLTÜR ETKİNLİKLERİ 2000 İMZA GÜNÜ : '.'..' 14:00-16:00 . Bilinı Sanat Kitabevi Seınıh Balcıoğlu PANEL 14:00-17:00 , cogito uA. •J'Ceçen yüzyılda düşünre \e bilime bakiş r Irzık, Ahmet Kuyaş, - A. M. Celâl Şengör, Mete Tunçay -.!•>._-;,.- Editör: Ajge Erdem ^.^ Bora Tekay'ın 'Fasuhe'si bir macera-komedi 0DTÜ Mimarhk FakUItesi, Kubbealtı Salonu 5 Mavı§ C ıı ın a
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle