17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 MAYIS 2000 PERŞEMBE 8 HABERLERIN DEVAMI RKIYE Istanbul PB 17 Sinop PB 15 Adana Edirne PB 17 Samsun Y 16 Mersin Kocasli PB 17 Trabzon Y 15 Diyarbakır Y Çanakkale PB 18 Giresun Izmir PB 20 Ankara Y 15 Şaniıurfa PB 15 Mardin Manısa PB 20 Aydın PB 21 Denizli Y 18 Sıvas Eskişehir PB 16 Siirt Konya Zonguldak PB 16 Antalya Y 15 Hakkari Y 1 3 Van Y 20 Kars OrtaveDoğuKarade- nız, Iç Anadolu'nun güney ve doğusu, Gü- ney Ege'nın ıç kesım- len, Akdenız, Doğu ve Güneydoğu Anadolu yer yer etkılı olmak üzere sağanak ve gökgürultulu sağanak yaötşlı, ötekı yerler parçalı ve az bulutlu geçecek. Hava sıcak- bğıazalacak. DIS MERKEZLER Oslo PB 10 Berlin Y 25 Helsinki PB 12 Budapeşte PB 22 Stockholm PB 11 Madrid Y 17 Londra PB 15 Viyana B 22 Amsterdam B 15 Belgrad B 20 Brüksel PB 15 Sofya B 17 Paris PB 21 Roma PB 24 Bonn Y 19 Atina PB 22 Münih Y 24 Zürih Y 21 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tiflis Kahire Y PB Y B Y B Y PB 13 30 9 31 14 26 14 31 B 32 Parçalı bulutlu t Çok buluttu Yağmufiu Gik gürültaû G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfaula Sezer'e muhalefet ecJeceklerini öne sürüyoriar. Her iki olguyu olabilir diye nitelemek gerekiyor. Gerçek ortada: Cuma günü seçildikten ve 16 Ma- yıs'ta cumhurbaşkanlığı görevine resmen başladıktan sonra Ahmet Necdet Sezer'in her sözü, her hareketi dikkatle izlenecek. Kuşkusuz gazeteci olarak bizlerin görevi, Sezer Çankaya'yı resmen devraldıktan sonra başlıyor. 10. cumhurbaşkanının devletin temel kurallanna ve topluma ters düşen söz ve hareketleri elbette eleşti- rilecek. - Cumhuriyetin vazçjeçilmez ana ilkelerine, toplumun sosyal ve ekonomik alanlardaki yararlanna aykın ol- mayacak hareket ve söylemleri de elbette destekle- Yüksek Mahkeme Başkanı'nin 1999'da ve bu yıl AnayasaMahkemesi'ninkuruluşyıldönümlerinde.la- ikliğin cumhuriyetin temel koşulu olduğunu irdeleyen, düşünceyi açıklama özgürlüğünün gerçekleştirilme- •sine yönelen görüşlerine nedense değinilmiyor, yete- jrince yer verilmiyor. 3 Sezer'e yöneltilen eleştirilerin başında; Yüksek As- jkeri Şûra karaıiannın yargıya açık olmasına değinen jsözleri geliyor. i TSK'nin, bünyesine sızmaya çalışan şeriat tarafta- In veya bir tarikata üye olanlara karşı ne denli duyarlı lolduğunu bilmeyen yok. Adaylığı açıklandıgından beri Sezer'in YAŞ'la ilgiti sözleriyle, TSK'deki bilinen duyariılıktan kaynaklanan kararlılığın birbirine ters düşmesi sürekli irdelenen ve Sezer aleyhine işletilen tek konu. YAŞ'la yargıyı ele alan bugünkü hukuk adamı Se- jzer'le yann Çankaya'da devletin üst sorumlusu konu- muna girecek olan Cumhurbaşkanı Sezer aynı dav- ranışlann insanı olabilecek mi acaba? Birörnekle soruyu yanıtlayalım: Demirel; uygulama- ya, Köprü dergisinin Eylül 1989'daki "YAŞ tasanvfla- nna yargı denetiminin kapalı olması" sorusuna verdi- jği yanıtta karşı çıktı ve "Demokratik devlette yargıyo- \lu açıktır. Niye yargı denetimi yok? Böyle şey olmaz. Yargı denetimi şartt/r. Yargı yolu mutlaka açıimalı" dedi. Aynı demeçte, "Başörtüsü olayı çıkmaza sokulmuş- tur. Anayasa Mahkernesi'nin işi değildi bu" diye ko- nuştu. < "Imam-hatiplilerirt harp okullanna alınmayışınr Jeteştiren soruyu şöyte yanıtladı: "Bu konu kamuoyu lönünde açıkça tartışılmalı. Cumhuriyetin okullandır \bunlar." îGelelim gerçeklere .* Yıl 1989. Demirel muhalefette ve ilk genel seçimde riktidar arıyor. 1991'de yüzde 27 oyla başbakan olu- • y o r . ""' " '"" '•;,., ^ ; , i 1993. Özal ölüyo.r, Demirel cumhurbaşkariı seçili- jyor. " Fakattt: Ne 1991 'de başlayıp iki yıl süren başbakan- lığında ne de 1993-2000 yıllan arasında 7 yıllık cum- hurbaşkanlığında; YAŞ kararlan, başörtüsü ve imam- hatiplilerin harp okullanna alınması ile ilgili girişimter- de bulunuyor. Neden? Zira iki görevin ilkinde Demirel; ülkeyi yö- neten sorumlu başbakan. Diğerinde ise partiyi ve fiili siyaseti arkasında bırakarak Çankaya'ya çıkan, ülke- nin birliğini sağlamakla görevli, üstelik başkomutan. Bir başka tartışma, halkın tanımadığı Sezer'in aday- lığının birden ortaya çıkışıyla ilgili. Geçmiş ne çabuk unutuluyor? Dramatik Faruk Gürter olayından sonra aday bul- makta sıkıntıya düşüldü. CHP lideri Ecevrt, AP lideri Demirel'i aynı koridordaki odasında ziyaret etti. "Beş dakika sonra" halkın yeterince tanımadığı, Moskova Elçiliği'nde ruhsal bunalımlar geçirdiği söylenen ernekli Amiral Korutürk, Çankaya'ya aday oldu ve se- çildi. Ya 1966'da Sunay'ın "dışardan" seçilmesi? Ge- nelkurmay Başkanlığı'ndan Senato'ya bir günde atan- dı, bir günde seçildi. Oysa Aydemir isyanlannda demokrasiyi koruduğu gerekçesiyle seçilen Sunay, Genelkurmay Başkanı olarak askerden, demokrasinin kalbi diye anılan sivil TBMM'ye zehir zemberek bir mektup yollamıştı. Bugünkü kimi gelişmelerin benzerierini yakın geç- mişte de yaşadığımızı kanıtlayacak pek çok örnek verilebilir. ^ Bu kadarı yeterli değil mi? Ecevit: Biz Avropalıyız• Baştarafı 1. Sayfada larda karşılaşılan problemler, arayışlar ve çözüm yollan, din- siyaset ilişkisi gibi konulan gö- rûşüp dinler arası diyalog çalış- malannı daha da pekiştirmek amacıyla bu şûrayı dûzenledik- lerini söyledi. Şûrada yaptığı konuşmada, Türk ulusunun Avrupalılığının, coğrafı açıdan da, tarihsel açı- dan da, kültürel açıdan da yad- sınamayacağını belirten Ecevit, "Türkulusu sadece Avnıpahde- ğüdir. Aynızamanda Orta Asya- bdır, Ortadoğuhıdur, Kafkasya- bdır, KaradenizIL Doğu Akde- niziidir. Tûrk ulosunun bu kar- ma kinüiği, Avrupahhk açısın- danonun bir eksikUği değil, zen- gmliğidir" dedi. Aymazhk örneği Ecevit, Türkiye'nin, tûm dûn- yayı ve uygarlığı etkileyen bu sürecin anahtar ülkesi durumun- da olduğunu ifade ederek şöyle devametti: u Bu gerçeklere karşm Avru- pa'da kimi çevreterin hfilâ Avru- pah IrimKğimfri tartışnıalan fl- gmç bir aymazfak örneğidir. Ka- nımca bunun iki nedeni vanhr. Nedenlerden biri ırkçıhğın Av- rupa'da hâlâ önemli bir etken ol- masıdır. Biri de Avrupa Birti- ği'ni, bir Hıristiyan Kuhlbû gör- me eğünninin hâlâetkisini bir «- çöde sürdürmesidir.SonyıDarda yapdan kamuoyu yoklamalan, Ban Avrupahlann, üçte ikisinin ırkçı olduğunu göstermiştir. Bundan birçok Avrupalmın vic- dan azabı duymaya başladığı, Avusturya'daki son seçim sonuç- tonna gösterilen tepkiden belli- dir. Oysa Türkkrde ırk aynmcı- tağı kaVramı yoktur ve olamazdL Çünkü Tüirkhe bağlanunda Türk ulusu, değişik ülkelerden, değişik dinlerden. değişik etnik kökenlerden gelen insanlann yûzyıBar boyunca aynmsız kay- naşmalannın ürünüdür." Ecevit, Atatürk'ün. çocuklar için hazırladığı "Yiırt Bilgisi" notlannda yer alan "Çokbüyûk bir sahada vücut bulmuş aileler birteşerek sop ve soplar birleşe- rek boy ve boylar birteşerek öz, özler birteşerek el ve nihavet el- ler de bir merkezde birteşerek büyük bir camia vücuda getir- mişterdir'' şeklindeki sözlennı anımsattı. Atatürk'ün "Başka başka ikfimterin tesiri altında başka başka cinsten yeıülerle bnderce yd yaşamış, kaynaşnuş, bu kadar eski ve bu kadar büyük bir insan cemivetinin bugünkü çocuklarmm tamamen birbirle- rine benzemeteri mümkün mü- dûr" diye sorduğunu da anımsa- tan Ecevit, "Sonuç olarak Ata- tûrk, biçbir etnik aynrn gözet- meksizin, Türk milteti için şu öz- hlveyabntanımıvapar: 'Türkı- ye Cumhuriyeti'ni kuran, Tür- kiye halkına Türk milleti denir' der" diye konuştu. tstanbul'un fethinden sonra, yüzyıllarca vezirlerin ve sadra- zamlann büyük bir bölümünün de Hıristiyan kökenli Avrupah devşirmeler olduğunu belirten Ecevit, "Yüzydlar boyunca Av- rupanbkla Türklük böytesine iç içe geçip bütünleştikten sonra, Türk ulusunun Avrupalıağı tar- üşüamaz" dedi. Ecevit, sözleri- ni şöyle sürdürdü: "Türklûkte Avrupabhğuı bü- tünleşmesine,çağımızda eklenen çok önemH bir etken de Cumhu- riyet Tfirkiyesi'nde, laikliğin be- nimsennıiş ve kökleşmiş olması- dır. LaikUk, dinle devlet yöneti- minin birbirinden aynlmasını sağlayarak ülkemizde demokra- siyolunu açnuştır. Demokrasiyo- lunun açılması da demokratik Avrupa ülkelem le siyasal inşld- terimize önemB bir boyut ekle- miştir. tslanun, laikKkve demok- rasiyle bağdaşamayacağı iddi- alanıun geçersizliği Türkiye ör- neği ile görulmüştür." Laikliğin, Türk toplumunu Is- lamdan uzaklaştırdığı iddialan- nın da gerçek diışı olduğunu ifa- de eden Ecevit, Cumhuriyet dö- nemiyle birlikte camisiz köy ve mahalle kalmadığını, devletin sağladığı olanaklarla yetişmiş sayısız din görevlisi var olduğu- nu söyledi. AB ülkelerinde gi- derek yaygınlaşan çağdışı Islami akımlann ancak Diyanet tşleri Başkanlığı'nın katkılanyla sı- nırlanabilecefiini belirten Ece- vit, "Berlin Idare Mahkeme- si'nin son zamanlarda Diyanet tşleri Başkanlığımızın Aünan- ya'daki etkinliğine çıkardığı güç- lük. bu açıdan son derecetehlike- Bdir1 " diye konuştu. FP Genel Başkanı Recai Ku- tan, Türkiye'nin tam üyeliğe gir- mesi için aşması gereken önem- li sorunlann en önemlisinin de- mokrasi sorunu olduğunu vur- guladı. Fransa, Vatikan, Avus- turya, Almanya, tngiltere, Hol- landa, Danimarka ve Isveç'ten 25, Türkiye'den de 125 bilim adamı, tebliğci ve müzakereci- nin katıldığı şûra, 7 Mayıs tari- hine kadar devam edecek. Kimler katılryor Şûraya, AB Türkiye-Avrupa Komisyonu Temsilciliği Baş kâ- tibi Neiall Leonard, Türkiye Ha- hambaşı Vekili tzak Haleva, Hak-lş Konfederasyonu Genel Başkanı Safim Uslu, Ermenı Pat- riği Temsilcisi Dr. Krikor Da- matyan, Türkiye Süryani Kato- lik Patrik Vekili Yusuf Sağ, Tür- kiye'deki Katolik Ruhani Reis- ler Kurulu Başkanı Louis Pelat- re, Vatikan Büyükelçisı Luici Conti, Diyanet Işleri Başkanlı- ğı'nda görev yapan üst düzey bürokratlar, il müftüleri ile çok sayıda davetli katıldı. Ortaklar arasında AB uyuşmazhğı SERKANDEMtRTAŞ AYHANŞİMŞEK ANKARA - Hükümet ortaklannın, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) adaylığını aldığı Helsin- ki zirvesi sonrasındakı yeni dönemde AB ile ilişkileri düzenleyecek idari yapılanma konu- sunda görüş birliği sağla- yamamalan gecikmelere neden oluyor. MHP ve ANAP,DSP'li Başbakan Bütent Ecevit'in AB Ge- nel Sekreterliği'nin Dı- şişleri Bakanlığı'nın so- rumluluğunda kalmasını istemesine sıcak bak- mazken Başbakan Yar- dımcısı Devlet Bahcefi'ye bağh Devlet Planlama Teşkilaö (DPT), yeni ya- pılanmanın bir başbakan yardımcısına bırakılma- sını istiyor. Helsinki zir- vesinden bu yana geçen 5 ayda idari yapılanma ko- nusunda somut adım atı- lamaması, AB sürecinde gecikmelere yol açacağı değerlendirmelerine ne- den oluyor. Helsinki zirvesinin ar- dından hükümet ortakla- n arasında başlayan "AB çekişmesi" genışleyerek sürüyor. Ortaklar arasın- dakı çekişmenin nedeni, Türkiye'nin AB mevzu- atına uyum sürecinde devlet kurumlan arasın- da başlatılacak çalışma- lann koordinasyonunu sağlayacak AB Genel Sekreterliği'nin hangi bakanlığa bağh olacağı konusu. DSP ve Başbakan Ece- vit, bu kurumun Dışişle- ri Bakanhğı'na bağh ol- masında ısrar ederken MHP ve ANAP, genel sekreterliğin bir başba- kan yardımcıhğına ya da devlet bakanlığına bağ- lanmasını istiyor. Devlet Bakanı Mebmet AM tr- temçelik in uzun süre ta- lip olduğu bu makam için kabineye girmeyi ta- sarlayan ANAP Genel Başkanı Mesut Yd- maz'ın da adı geçiyor. Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'ye bağh olan DPT'nin hazırladığı "Mevzuaün Uygulana- bflmesini Sağlavacak tda- ri KapasiteAlt Komisyon Raporunda", genel sek- reterliğin Dışişleri Ba- kanlığı yerine bir başba- kan yardımcısına bağlan- ması gerektiği bildirili- yor. Raporda şu görüşle- re yer verildi: - Dışişleri Bakanhğı ya- pısı icerisindebir birimin bakanlık hiyerarşisi için- de sıkışarak kendisinden beklenen etkinliği göste- rememesi olasılığı vük- sektir.Kaldıkibirbakan- hk bûnyesinde ohışturu- lacak bir eşgüdûm biri- minin bu işlevini yerine getirebilmesi öteki ba- kanhklann engellemele- riyle karşılaşabüecektir. AB ile iüşkiler biri siyasal diğeri teknik ohnak üze- re başbca iki düzlemde ortaya çıkmaktadır. Siya- sal düzlemde etkfli bir eş- güdüm görevini başany- la yürüteceği kuşkusuz olan bu birimin bakanb- ğm niteligi gereği teknik düzlemde eşgüdüm sağ- lamada yetersiz kalması söz konusudur. - AB ile ilgili kamusal görevlerin belli bir düzen içinde sürdürülebilmesi için bir başbakan yar- dımcısının yönetiminde merkezi düzeyde görev yapacak AB Eşgüdüm. Birimi kurulmahdır. DPT'nin AB ile ilgili va- rolan görevleri ile eşgü- düm biriminin yerine ge- tireceği görevler arasında işlevsel uyum sağlanma- hdır. Genel sekreter atanamadı Dışişleri tarafindan ha- zırlanan, ancak TBMM Genel Kurulu'na sunula- mayan AB genel sekre- terliği kuruhnasma iliş- kin yasa tasansının genel gerekçe bölümünde ise özetle şöyle denildi: "DgQi yasalar gereğin- ce uluslararası ilişkiterin yürütülmesi ve koordi- nasyonu Dışişleri Bakan- hğı"nın görev ve sorum- luluğundadır. Bakanhk, hükümetin oluşturduğu kurumlar arası işbuüği ve eşgüdüme yöneük ko- tnite ve kurullann faab- yetlerinin yerine getiril- mesinimevcutteşkUatya- pısı, bütçe, kadro ve bina inıkânları çerçevesinde mümkün görmektedir." Kadro vok, bina yok Genel sekreterlik yasa- sının henüz çıkmaması, bu makama atanacak Bü- yükelçi Volkan Vural'ın da görevine başlayama- masına neden oldu. tdari yapılanma ile ilgili siya- si sorunlann yanı sıra kadro ve bina sıkıntısı da henüz aşılamadı. Dışişle- ri Bakanlığı, AB ile ilgi- li dairelerin de taşınaca- ğı büyük bir binanın ken- dilerine verilmesini iste- di, ancak henüz bir yanıt alamadı. AB Genel Sek- reterliği için gerekli olan uzman ve uzman yar- dnncısı kadro da henüz doldurulamadı. Bu sıkın- tılann, Türkiye'nin AB ile tam üyelik görüşme- lerine başlaması için ön- gördüğü tarihi geciktire- bileceği kaydediliyor. Tam üyelik görüşmeleri için gerekli olan "Kan- hm Ortakhğı*' belgesinin ekim ayında tamamlan- mış olması gerekiyor. G U N D E M MUSfAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada 1991 'de ittifakla seçime grtti. 1987'de 2.9 oy alan MHP ile birlikte seçime girdi. İkisinin toplamı yüz- de 16.9'a ulaştı. 1995 seçimlerinerttifakagerek duymaksızın giren RP artık Türkiye'nin en büyük partisi idi: Yüzde 21.38 oy, 158 sandalye... 1990-2000 on yıl serisinin tam ortasında birin- ciliğe sıçrayan RR1998'de kapatıldı ve yerini FP'ye bıraktı. 18 Nisan 1999 seçimlerinde FP'nin oy oranı yüz- de 15.41 'e, milletvekili sayısı da 111 'e düştü. 1995'te 34 ilde birinci olan hareket, 1999'da sa- dece 9 ilde birincilik elde edebildi. 1995'te 19 ilde yüzde 30'un üzerine çıkan hare- ket, 1999'da ancak bir ilde bu başanya ulaşabildi. 1995'te 10 ilde yüzde 10'luk barajın altında ka- lan hareket, 1999'da 24 ilde barajın altında kaldı. Tablo, MNP, MSP, RP çizgisinin devamı olan FP'nin bir önceki seçimdeki başansından uzakta olduğunu gösteriyor. Siyaset bilimcileri bu tabloya iki farklı açıdan yaklaştılar: 1- Lideri yasaklanmış, birinci parti olsa bile hü- kümet kurma şansı azalmış bir hareketin bu kadar oy alması başandır. 2- Anadolu insanı devletle çatışan partiyi pek sevmez. Bu hareket artık düşüşe geçmiştir. İki yaklaşımda da gerçek payı var. Ancak, RP'nin kapatılmasına neden olan Erbakan konuşmalan- nın çoğunluğunun 199O'lı yıllann başındaki propa- ganda çalışmalan olduğu dikkate alınırsa, bu ha- reketin demokrasinin kurallannı çiğneye çiğneye yükseldiği de ortaya çıkıyor. Sistemini rayına oturtmuş ülkelerde demokrasi- nin başlıca kurallanndan biri şu: - Toplumun inançlannı kullanarak siyaset yap- mamak! Parti mi, cemaat mi? FP'nin 14 Mayıs'ta yapılacak kongresine giden yolda kullanılan yöntemlere bakınca, değişen bir şeyin olmadığı dikkati çekiyor. Onuncu cumhurbaşkanının seçimi sürecinde her türiü siyasi oyunun içinde yer alan FP'liler, şimdi içe döndüler. Recai Kutan'la Abdullah Gül arasındaki çekiş- me gıderek renklenıyor. Özünde bunun yadırgana- cak hiçbir yanı yok. Pariamenter sistemin içinde yer alan, Meclis'te temsil edilen bir partinin genel başkanlığına elbette birden fazia kişi aday olabilir. Bu durum demokrasi için doğal da FP hareketi için dpğal değil. Partinin aksaçlı gelenekçiler ka- nadından Oğuzhan Asiltürk, Kutan'ın karşısına çt- kanlar için tarihsel bir uyan yaptı: "Ahiretinizyanar!" Ardından iş Kuran'dan sureiere kadar gitti. Neredeyse hızlarını alamayıp, peygamberin FP kongresi üzerine sözlerinden örnekler verecekler! Şimdi sırada Bayan Erbakan var. Gül'ü destek- leyenlerin eşlerini uyanyor: "Gül daha toy. Kocalannızı yönetin, itaat etme- lerini sağlayın. Geleneği bozdurmayın..." Erbakanlar için kadınlan kullanmak dahil her şey geçerli. Geçen hafta sonu Konya'da toplanan FP'li il başkanlan, "Parti içinde bölünmeyelim" diye bil- diri yayımlayıp bölündüler. Kaç il başkanının ortak bildiriye imza atmadığı belli değil, ancak hatın sa- yılır oranda başkanın Gül'den yana tavır koyduğu anlaşılıyor. Kutan yanlılan kongreyi alacaklanndan emin. Şundan kaygılanıyoriar: Gül önemli miktarda oy alırsa, bu farklılık kalıcı olur! 9O'lı yıllann başında yükselen RP hareketi kar- şısında, "acaba Avrupa'dakiHıristiyan demokrat- lar gibi bizde de Müslüman demokratlar olabilir mi" sorusu tartışıldı. Zaman, bunun en azından yakın gelecekte ola- mayacağını gösterdi. 14 Mayıs'taki FP kongresi de şu sorunun net- leşmesine yardımcı olabilir: - FP parti mi, cemaat mi? Denktaş: Avrupa Kıbns'tan elini çeksin Ülkemizde gazetecîler sönjiirüliiyor tstanbul Haber Servisi - KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, "Rumlar tek tarafh AB üyesi olursa yapacağımız. anavatanla bütün ekonomik ilişkileri birteştirmek ve ekonomik birlik oluşturmaknr" de- di. Denktaş, AB'nin Kıb- ns sorununa el atmasının sorunlan daha da içinden çıkılmaz hale soktuğunu kaydetti. Kıbns konusun- da 23 Mayıs'ta New York'ta tekrar görüşmele- rin başlayacağını belirten Denktaş, "Kimse bize Kıbns Rum idaresini res- mi hükümetolarak satma- sm, ahnajTZ. ahcı değiliz" dedi. Denktaş, Harp Akade- mileri Komutanlığı'nda düzenlenen "Bölgedeld Getişmeler ve Bunun Kıb- ns Üzerinde Etküeri" ko- nulu konferansta yaptığı konuşmada, Kıbns soru- nu ile ilgili bugüne kadar yaşanan gelişmeleri ve so- runu çözmek için yapılan görüşmeleri anlattı. Gü- ney Kıbns Rum lideri daikos Kkrides ile yaptı- ğı New York ve Zürih gö- rüşmelerini anlatan Denk- taş, Klerides'in, Güney Kıbns'ı meşru hükümet olarak tanıması nedeniyle bugüne kadaruzlaşma yo- lunda bir sonuç ahnamadı- ğını söyledi. Kıbns'ın, Avrupa Birliği (AB) üye- liği için başlatılan sürece de dikkat çeken Denktaş, Türkiye ve Yunanistan'ın birlikte üye olmadığı bir kuruluşa, Kıbns'ın da üye olamayacağmı kaydetti. ABD'nin, Kıbns mese- lesini Başkan CKnton'un görev süresi bitmeden ön- ce halletmek için uğraştı- ğını \-urgulayan Denkbış, "ABD çıkarûn nedemyle henüz zemin hazoianma- dığı halde, henüz Rumlar gerçekleri kabul etmedik- leri halde meseleyi yapay bir şekttde halletmek için baskdar başlanuşOr*7 diye konuştu. Bir diğer aceleci tarafin da tngiltere öfduğunu be- lirten Denktaş, tngilte- re'nin kendi üslerini koru- mak için elinden geleni yaptığını, garantörlüğünü büsbütün unuttuğunu ve Kıbns Rumlannı AB'ye üye yapmak için uğraştığı- nı anlattı. • Baştarafı 1. Sayfada bizzat medya sahiplerinin dcbasın özgürlüğü önünde önemli tehdit ola- rak görüldüğünü vurgulayan Sonay şunlan söyledi: "önceükle şunu söytemenyim ki Çahşma ve Sosyal Güvenük Bakanlı- ğı'nmkayrtdışıişcüflde mücadek baş- latüğıbirdönemdesigortasız ve kaçak işcttığinenyaygm olduğu sektörterden btaisi gazetecüık işkoludur. Gazeteci- ler yıDarca stajyer gazeteci adı altrada kadrosuzve sigortasızçahşordmakta- dır.Medyaışverenterindengetecekber türlü baskrya rağmengerekli yasaldû- zenlemeteri yapmalannı hükümetten talep ediyoruz. Gazeteter ve tekviz- yonlardaki çarpık uygulamahn orta- dan kakbracağı düşüncesiyte haznia- dığınıız bir yasa önerisinl füm siyasi parti grup başkanvekflterine verdik. Buna destekteriniri bekliyoruz." Türk- Iş Genel Başkanı Bayram Meral ise sözlerine, "Buradatömsiyasi partfle- rimizin temsüdleriBi ve yönetktterini göremiyonız. Düşünüyorum da eğer böyte bir paneli medya patroniandü- zenteseydi bazı siyasi partuerin baş- kan ve yöneticfleri herfaakk akşam- dan burada olurlardı" diye başladı. Siyasetçilenn tüm toplum kesimleri- nin sorunlannı dinlemek zorunda ol- duğunu ve sıyasetin temel amacının halka hizmet olduğunu belirten Me- ral, bu nedenle panele katılmayan si- yasi partileri eleştirdi. "EM kalem ta- tan kitte hakkını aramada zorluk çe- kiyorsa diğer garibanlann halini siz düşünun" dıyen Meral, AB'ye aday- lık sürecinde basm işkolunda ortaya çıkan bu sorunlann hâlâ çözüleme- mesinin, bu süreci nasıl etkileyeceği- nin herkes tarafindan düşünülmesi ge- rektiğini söyledi. Meral, basın işko- lunda sendikalı ohnak isteyenlerin iş- lerine son verihnesine de tepki göster- di. FP adına konuşan genel başkan yardımcısı Veysel Candan da TGS Genel Başkanı Sonay'ın tüm görüşle- rine katıldığını belirtti. Siyaset-med- ya ilişkisinin belirli bir ölçüde tutul- ması gerektiğini, ancak bu konuda te- mel sorunlann antidemokratik anaya- sadan kaynaklandıgını belirten Can- dan, "Medyaarakgazetecflikvapmak yerinedevletle içiçeticaretyapmakta- dır" görüşünü dile getirdı. Medya pat- ronlannın ticaretle olan ilişkisinin Türkiye'de borsaya da yansıdığını be- lirten Candan, devleti soymak iste- yenlerin de banka kurduğunu söyle- di. Candan, Sanayi ve Ticaret Bakanlı- ğı tarafindan çıkanlan Promosyon Ya- Kışlalı adı, ABD 'deki GazetecUerAntiı'nda WASHINGTON (Cumhurivet)- Bombalı saldın sonucu yaşamını yitiren gazetemiz yazan Prof. Dr. Ahmet Taner Kışjah'mn adı, Dün- ya Basın Özgürlüğü Günü'nde ABD'deki The Freedom Forum kuruluşunun Gazeteciler Anıtı'na yazıhrken, Kışlalı, geçen yıl haya- tmı kaybeden 40 gazeteciyle birlik- te törenle anıldı. Dünya Basm Özgürlüğü Günü dolayısıyla dün Virginia eyaletin- deki Özgürlük Parkı'nda, ölen ga- zetccilcrin anıidığı btrtören düzen- lendi. 1812 yılındanben görev ba- şında ölen gazetecilerin adlarmm yazılı olduğu anıtta. geçen yıl bom- bah saldın sonucu yaşamını yitiren Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'nın adı da yer aldı. The Freedom Forum adlı kuru- hışun 1996 yılrnda açtığı anıtta, sa- vaş, doğal afet, şiddet olaylanru ta- kip ederken ölen veya fikirleri yü- zünden öldürülen gazetecilerin isimlerine yer veriliyor. Işık ve gö- rünürlük gibi özellikleriyle gazete- ciliği yansıtması için camdan yapı- lan anıtta, 1369 gazetecinin ismi yer alıyor. Freedom Forum'un Gazeteciler Anı'tı, dünyada önemli gazeteci- lik olaylannın sergilendiği New- suem adlı gazetecilik müzesinin bahçesindeki Özgürlük Parkı'nda bulunuyor. Ozgüriük Parkı'nda düzenlenen Törene, öldürülen gazetecilerin ai- leteri, eilerinde sangüHertetatıhr^ ken, CNN'in Londra büro şefı Christiane Amanpour da törende hazır bulundu. Törende konuşan CNN Televiz- yonu Başkan Yardımcısı Thomas Johnson, "KayıplarHnız, hayatla- nnı riske edecek bir şey için öktü- ler" dedi. Johnson, gazetecilik mesleğinin zorhıklannı anlatarak, pek çok gazetecinin stres nedeniy- le rahatsızlık çektiğini ya da stres- le baş edebilmek için alkol kullan- dığını söyledi. Johnson, Gazeteci- ler Anın'nın aynı zamanda "Higa- zetecilik ıdeaü" adına, bütün gaze- tecilere adanması gerektiğini de kaydetti. Freedom Forum Başkan Yar- dımcısı Chris WeBs de anıta bu yıl 40 gazetecinin adının eklenmesi- nin, bir o kadar aeı çeken anne, ba- bave çocııklar anlaınına geldığiuı, gûııGn biı iudebttanıtin tarih olma^ sını istediğini söyledi. Anıttabu yıi Arjantin, Kolombi- ya, Endonezya, Lübnan, Nijerya, Rusya, Sierra Leone, Sri Lanka, Yugoslavya ve ABD'de ölen ya da öldürülen gazetecilerin isimleri de yer aldı. sası'nın uygulanmamasını eleştirirken "Bu konuda siyasflerin ödemesi gere- ken çok fatura var" diye konuştu. Panelin ikinci bölümünde konuşan ÇGD Genel Başkanı Ismet Demir- döğen basmm neden olduğu olum- suz bazı olaylan eleştirdi. Bazı gaze- tecilerin helikopterkiralayarak iki ül- keyi savaşacak konuma getirdiğini anımsatan Demirdöğen, panele ka- tılmayan politikacılan eleştirdi. De- mirdöğen, "Gazeteci kökenli başba- kan bu panele katdma sözü verdiği halde tercihmi dini bir toplantıya gh- mekten yana kullandı. Bir başka bder maça gitmeyi tercih etti. Basmdan so- rumlu bakan yok. Arük basmdan so- rumlu değil,basmdansorunlu bakan var" diye konuştu. Dünya gazetesi imtiyaz sahibi Nezih Demirkent, san- sürün ikiz kardeşi olarak nitelediği tekelleşmedenyakındı. "Antitekelve antitröst yasalan olmabdır. Bu nok- taya gelmeye bir neden de kendi mü- cadelemizi yapamamamızdır. Sendi- kalanmız öldürüklü, bu öhunün ke- nannda köşesinde bizterde vanz yen Demırkent, şunlan söyledi: — — " Yalnız medya patronlanna değfl, patron nanuna iş yapan gazeteci ar- kadaşlara da karşı çıkmak gerektir. Karşı çıkamıyorsak, biz çahşanlar ya cesaretsiziz ya inannuyoruz ya da ba- sm özgüriüğünü istemiyoruz demek- tir. Eğer hiçbir şey yapamıyorsak ba- ri bağunstz yayın kuruluşlanna sabip çıkalun."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle