Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 MAYIS 2000 PERŞEMBE
8 HABERLERIN DEVAMI
RKIYE
Istanbul PB 17 Sinop PB 15 Adana
Edirne PB 17 Samsun Y 16 Mersin
Kocasli PB 17 Trabzon Y 15 Diyarbakır Y
Çanakkale PB 18 Giresun
Izmir PB 20 Ankara
Y 15 Şaniıurfa
PB 15 Mardin
Manısa PB 20
Aydın PB 21
Denizli Y 18 Sıvas
Eskişehir PB 16 Siirt
Konya
Zonguldak PB 16 Antalya
Y 15 Hakkari
Y 1 3 Van
Y 20 Kars
OrtaveDoğuKarade-
nız, Iç Anadolu'nun
güney ve doğusu, Gü-
ney Ege'nın ıç kesım-
len, Akdenız, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu
yer yer etkılı olmak
üzere sağanak ve
gökgürultulu sağanak
yaötşlı, ötekı yerler
parçalı ve az bulutlu
geçecek. Hava sıcak-
bğıazalacak.
DIS MERKEZLER
Oslo PB 10 Berlin Y 25
Helsinki PB 12 Budapeşte PB 22
Stockholm PB 11 Madrid Y 17
Londra PB 15 Viyana B 22
Amsterdam B 15 Belgrad B 20
Brüksel PB 15 Sofya B 17
Paris PB 21 Roma PB 24
Bonn Y 19 Atina PB 22
Münih Y 24 Zürih Y 21 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tiflis
Kahire
Y
PB
Y
B
Y
B
Y
PB
13
30
9
31
14
26
14
31
B 32
Parçalı bulutlu t Çok buluttu Yağmufiu Gik gürültaû
G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfaula
Sezer'e muhalefet ecJeceklerini öne sürüyoriar.
Her iki olguyu olabilir diye nitelemek gerekiyor.
Gerçek ortada: Cuma günü seçildikten ve 16 Ma-
yıs'ta cumhurbaşkanlığı görevine resmen başladıktan
sonra Ahmet Necdet Sezer'in her sözü, her hareketi
dikkatle izlenecek.
Kuşkusuz gazeteci olarak bizlerin görevi, Sezer
Çankaya'yı resmen devraldıktan sonra başlıyor.
10. cumhurbaşkanının devletin temel kurallanna ve
topluma ters düşen söz ve hareketleri elbette eleşti-
rilecek. -
Cumhuriyetin vazçjeçilmez ana ilkelerine, toplumun
sosyal ve ekonomik alanlardaki yararlanna aykın ol-
mayacak hareket ve söylemleri de elbette destekle-
Yüksek Mahkeme Başkanı'nin 1999'da ve bu yıl
AnayasaMahkemesi'ninkuruluşyıldönümlerinde.la-
ikliğin cumhuriyetin temel koşulu olduğunu irdeleyen,
düşünceyi açıklama özgürlüğünün gerçekleştirilme-
•sine yönelen görüşlerine nedense değinilmiyor, yete-
jrince yer verilmiyor.
3 Sezer'e yöneltilen eleştirilerin başında; Yüksek As-
jkeri Şûra karaıiannın yargıya açık olmasına değinen
jsözleri geliyor.
i TSK'nin, bünyesine sızmaya çalışan şeriat tarafta-
In veya bir tarikata üye olanlara karşı ne denli duyarlı
lolduğunu bilmeyen yok.
Adaylığı açıklandıgından beri Sezer'in YAŞ'la ilgiti
sözleriyle, TSK'deki bilinen duyariılıktan kaynaklanan
kararlılığın birbirine ters düşmesi sürekli irdelenen ve
Sezer aleyhine işletilen tek konu.
YAŞ'la yargıyı ele alan bugünkü hukuk adamı Se-
jzer'le yann Çankaya'da devletin üst sorumlusu konu-
muna girecek olan Cumhurbaşkanı Sezer aynı dav-
ranışlann insanı olabilecek mi acaba?
Birörnekle soruyu yanıtlayalım: Demirel; uygulama-
ya, Köprü dergisinin Eylül 1989'daki "YAŞ tasanvfla-
nna yargı denetiminin kapalı olması" sorusuna verdi-
jği yanıtta karşı çıktı ve "Demokratik devlette yargıyo-
\lu açıktır. Niye yargı denetimi yok? Böyle şey olmaz.
Yargı denetimi şartt/r. Yargı yolu mutlaka açıimalı"
dedi.
Aynı demeçte, "Başörtüsü olayı çıkmaza sokulmuş-
tur. Anayasa Mahkernesi'nin işi değildi bu" diye ko-
nuştu.
< "Imam-hatiplilerirt harp okullanna alınmayışınr
Jeteştiren soruyu şöyte yanıtladı: "Bu konu kamuoyu
lönünde açıkça tartışılmalı. Cumhuriyetin okullandır
\bunlar."
îGelelim gerçeklere
.* Yıl 1989. Demirel muhalefette ve ilk genel seçimde
riktidar arıyor. 1991'de yüzde 27 oyla başbakan olu-
• y o r . ""' " '"" '•;,., ^ ; ,
i 1993. Özal ölüyo.r, Demirel cumhurbaşkariı seçili-
jyor.
" Fakattt: Ne 1991 'de başlayıp iki yıl süren başbakan-
lığında ne de 1993-2000 yıllan arasında 7 yıllık cum-
hurbaşkanlığında; YAŞ kararlan, başörtüsü ve imam-
hatiplilerin harp okullanna alınması ile ilgili girişimter-
de bulunuyor.
Neden? Zira iki görevin ilkinde Demirel; ülkeyi yö-
neten sorumlu başbakan. Diğerinde ise partiyi ve fiili
siyaseti arkasında bırakarak Çankaya'ya çıkan, ülke-
nin birliğini sağlamakla görevli, üstelik başkomutan.
Bir başka tartışma, halkın tanımadığı Sezer'in aday-
lığının birden ortaya çıkışıyla ilgili. Geçmiş ne çabuk
unutuluyor?
Dramatik Faruk Gürter olayından sonra aday bul-
makta sıkıntıya düşüldü. CHP lideri Ecevrt, AP lideri
Demirel'i aynı koridordaki odasında ziyaret etti. "Beş
dakika sonra" halkın yeterince tanımadığı, Moskova
Elçiliği'nde ruhsal bunalımlar geçirdiği söylenen
ernekli Amiral Korutürk, Çankaya'ya aday oldu ve se-
çildi.
Ya 1966'da Sunay'ın "dışardan" seçilmesi? Ge-
nelkurmay Başkanlığı'ndan Senato'ya bir günde atan-
dı, bir günde seçildi.
Oysa Aydemir isyanlannda demokrasiyi koruduğu
gerekçesiyle seçilen Sunay, Genelkurmay Başkanı
olarak askerden, demokrasinin kalbi diye anılan sivil
TBMM'ye zehir zemberek bir mektup yollamıştı.
Bugünkü kimi gelişmelerin benzerierini yakın geç-
mişte de yaşadığımızı kanıtlayacak pek çok örnek
verilebilir. ^
Bu kadarı yeterli değil mi?
Ecevit: Biz Avropalıyız• Baştarafı 1. Sayfada
larda karşılaşılan problemler,
arayışlar ve çözüm yollan, din-
siyaset ilişkisi gibi konulan gö-
rûşüp dinler arası diyalog çalış-
malannı daha da pekiştirmek
amacıyla bu şûrayı dûzenledik-
lerini söyledi.
Şûrada yaptığı konuşmada,
Türk ulusunun Avrupalılığının,
coğrafı açıdan da, tarihsel açı-
dan da, kültürel açıdan da yad-
sınamayacağını belirten Ecevit,
"Türkulusu sadece Avnıpahde-
ğüdir. Aynızamanda Orta Asya-
bdır, Ortadoğuhıdur, Kafkasya-
bdır, KaradenizIL Doğu Akde-
niziidir. Tûrk ulosunun bu kar-
ma kinüiği, Avrupahhk açısın-
danonun bir eksikUği değil, zen-
gmliğidir" dedi.
Aymazhk örneği
Ecevit, Türkiye'nin, tûm dûn-
yayı ve uygarlığı etkileyen bu
sürecin anahtar ülkesi durumun-
da olduğunu ifade ederek şöyle
devametti:
u
Bu gerçeklere karşm Avru-
pa'da kimi çevreterin hfilâ Avru-
pah IrimKğimfri tartışnıalan fl-
gmç bir aymazfak örneğidir. Ka-
nımca bunun iki nedeni vanhr.
Nedenlerden biri ırkçıhğın Av-
rupa'da hâlâ önemli bir etken ol-
masıdır. Biri de Avrupa Birti-
ği'ni, bir Hıristiyan Kuhlbû gör-
me eğünninin hâlâetkisini bir «-
çöde sürdürmesidir.SonyıDarda
yapdan kamuoyu yoklamalan,
Ban Avrupahlann, üçte ikisinin
ırkçı olduğunu göstermiştir.
Bundan birçok Avrupalmın vic-
dan azabı duymaya başladığı,
Avusturya'daki son seçim sonuç-
tonna gösterilen tepkiden belli-
dir. Oysa Türkkrde ırk aynmcı-
tağı kaVramı yoktur ve olamazdL
Çünkü Tüirkhe bağlanunda
Türk ulusu, değişik ülkelerden,
değişik dinlerden. değişik etnik
kökenlerden gelen insanlann
yûzyıBar boyunca aynmsız kay-
naşmalannın ürünüdür."
Ecevit, Atatürk'ün. çocuklar
için hazırladığı "Yiırt Bilgisi"
notlannda yer alan "Çokbüyûk
bir sahada vücut bulmuş aileler
birteşerek sop ve soplar birleşe-
rek boy ve boylar birteşerek öz,
özler birteşerek el ve nihavet el-
ler de bir merkezde birteşerek
büyük bir camia vücuda getir-
mişterdir'' şeklindeki sözlennı
anımsattı. Atatürk'ün "Başka
başka ikfimterin tesiri altında
başka başka cinsten yeıülerle
bnderce yd yaşamış, kaynaşnuş,
bu kadar eski ve bu kadar büyük
bir insan cemivetinin bugünkü
çocuklarmm tamamen birbirle-
rine benzemeteri mümkün mü-
dûr" diye sorduğunu da anımsa-
tan Ecevit, "Sonuç olarak Ata-
tûrk, biçbir etnik aynrn gözet-
meksizin, Türk milteti için şu öz-
hlveyabntanımıvapar: 'Türkı-
ye Cumhuriyeti'ni kuran, Tür-
kiye halkına Türk milleti denir'
der" diye konuştu.
tstanbul'un fethinden sonra,
yüzyıllarca vezirlerin ve sadra-
zamlann büyük bir bölümünün
de Hıristiyan kökenli Avrupah
devşirmeler olduğunu belirten
Ecevit, "Yüzydlar boyunca Av-
rupanbkla Türklük böytesine iç
içe geçip bütünleştikten sonra,
Türk ulusunun Avrupalıağı tar-
üşüamaz" dedi. Ecevit, sözleri-
ni şöyle sürdürdü:
"Türklûkte Avrupabhğuı bü-
tünleşmesine,çağımızda eklenen
çok önemH bir etken de Cumhu-
riyet Tfirkiyesi'nde, laikliğin be-
nimsennıiş ve kökleşmiş olması-
dır. LaikUk, dinle devlet yöneti-
minin birbirinden aynlmasını
sağlayarak ülkemizde demokra-
siyolunu açnuştır. Demokrasiyo-
lunun açılması da demokratik
Avrupa ülkelem le siyasal inşld-
terimize önemB bir boyut ekle-
miştir. tslanun, laikKkve demok-
rasiyle bağdaşamayacağı iddi-
alanıun geçersizliği Türkiye ör-
neği ile görulmüştür."
Laikliğin, Türk toplumunu Is-
lamdan uzaklaştırdığı iddialan-
nın da gerçek diışı olduğunu ifa-
de eden Ecevit, Cumhuriyet dö-
nemiyle birlikte camisiz köy ve
mahalle kalmadığını, devletin
sağladığı olanaklarla yetişmiş
sayısız din görevlisi var olduğu-
nu söyledi. AB ülkelerinde gi-
derek yaygınlaşan çağdışı Islami
akımlann ancak Diyanet tşleri
Başkanlığı'nın katkılanyla sı-
nırlanabilecefiini belirten Ece-
vit, "Berlin Idare Mahkeme-
si'nin son zamanlarda Diyanet
tşleri Başkanlığımızın Aünan-
ya'daki etkinliğine çıkardığı güç-
lük. bu açıdan son derecetehlike-
Bdir1
" diye konuştu.
FP Genel Başkanı Recai Ku-
tan, Türkiye'nin tam üyeliğe gir-
mesi için aşması gereken önem-
li sorunlann en önemlisinin de-
mokrasi sorunu olduğunu vur-
guladı. Fransa, Vatikan, Avus-
turya, Almanya, tngiltere, Hol-
landa, Danimarka ve Isveç'ten
25, Türkiye'den de 125 bilim
adamı, tebliğci ve müzakereci-
nin katıldığı şûra, 7 Mayıs tari-
hine kadar devam edecek.
Kimler katılryor
Şûraya, AB Türkiye-Avrupa
Komisyonu Temsilciliği Baş kâ-
tibi Neiall Leonard, Türkiye Ha-
hambaşı Vekili tzak Haleva,
Hak-lş Konfederasyonu Genel
Başkanı Safim Uslu, Ermenı Pat-
riği Temsilcisi Dr. Krikor Da-
matyan, Türkiye Süryani Kato-
lik Patrik Vekili Yusuf Sağ, Tür-
kiye'deki Katolik Ruhani Reis-
ler Kurulu Başkanı Louis Pelat-
re, Vatikan Büyükelçisı Luici
Conti, Diyanet Işleri Başkanlı-
ğı'nda görev yapan üst düzey
bürokratlar, il müftüleri ile çok
sayıda davetli katıldı.
Ortaklar arasında AB uyuşmazhğı
SERKANDEMtRTAŞ
AYHANŞİMŞEK
ANKARA - Hükümet
ortaklannın, Türkiye'nin
Avrupa Birliği (AB)
adaylığını aldığı Helsin-
ki zirvesi sonrasındakı
yeni dönemde AB ile
ilişkileri düzenleyecek
idari yapılanma konu-
sunda görüş birliği sağla-
yamamalan gecikmelere
neden oluyor. MHP ve
ANAP,DSP'li Başbakan
Bütent Ecevit'in AB Ge-
nel Sekreterliği'nin Dı-
şişleri Bakanlığı'nın so-
rumluluğunda kalmasını
istemesine sıcak bak-
mazken Başbakan Yar-
dımcısı Devlet Bahcefi'ye
bağh Devlet Planlama
Teşkilaö (DPT), yeni ya-
pılanmanın bir başbakan
yardımcısına bırakılma-
sını istiyor. Helsinki zir-
vesinden bu yana geçen 5
ayda idari yapılanma ko-
nusunda somut adım atı-
lamaması, AB sürecinde
gecikmelere yol açacağı
değerlendirmelerine ne-
den oluyor.
Helsinki zirvesinin ar-
dından hükümet ortakla-
n arasında başlayan "AB
çekişmesi" genışleyerek
sürüyor. Ortaklar arasın-
dakı çekişmenin nedeni,
Türkiye'nin AB mevzu-
atına uyum sürecinde
devlet kurumlan arasın-
da başlatılacak çalışma-
lann koordinasyonunu
sağlayacak AB Genel
Sekreterliği'nin hangi
bakanlığa bağh olacağı
konusu.
DSP ve Başbakan Ece-
vit, bu kurumun Dışişle-
ri Bakanhğı'na bağh ol-
masında ısrar ederken
MHP ve ANAP, genel
sekreterliğin bir başba-
kan yardımcıhğına ya da
devlet bakanlığına bağ-
lanmasını istiyor. Devlet
Bakanı Mebmet AM tr-
temçelik in uzun süre ta-
lip olduğu bu makam
için kabineye girmeyi ta-
sarlayan ANAP Genel
Başkanı Mesut Yd-
maz'ın da adı geçiyor.
Başbakan Yardımcısı
Devlet Bahçeli'ye bağh
olan DPT'nin hazırladığı
"Mevzuaün Uygulana-
bflmesini Sağlavacak tda-
ri KapasiteAlt Komisyon
Raporunda", genel sek-
reterliğin Dışişleri Ba-
kanlığı yerine bir başba-
kan yardımcısına bağlan-
ması gerektiği bildirili-
yor. Raporda şu görüşle-
re yer verildi:
- Dışişleri Bakanhğı ya-
pısı icerisindebir birimin
bakanlık hiyerarşisi için-
de sıkışarak kendisinden
beklenen etkinliği göste-
rememesi olasılığı vük-
sektir.Kaldıkibirbakan-
hk bûnyesinde ohışturu-
lacak bir eşgüdûm biri-
minin bu işlevini yerine
getirebilmesi öteki ba-
kanhklann engellemele-
riyle karşılaşabüecektir.
AB ile iüşkiler biri siyasal
diğeri teknik ohnak üze-
re başbca iki düzlemde
ortaya çıkmaktadır. Siya-
sal düzlemde etkfli bir eş-
güdüm görevini başany-
la yürüteceği kuşkusuz
olan bu birimin bakanb-
ğm niteligi gereği teknik
düzlemde eşgüdüm sağ-
lamada yetersiz kalması
söz konusudur.
- AB ile ilgili kamusal
görevlerin belli bir düzen
içinde sürdürülebilmesi
için bir başbakan yar-
dımcısının yönetiminde
merkezi düzeyde görev
yapacak AB Eşgüdüm.
Birimi kurulmahdır.
DPT'nin AB ile ilgili va-
rolan görevleri ile eşgü-
düm biriminin yerine ge-
tireceği görevler arasında
işlevsel uyum sağlanma-
hdır.
Genel sekreter
atanamadı
Dışişleri tarafindan ha-
zırlanan, ancak TBMM
Genel Kurulu'na sunula-
mayan AB genel sekre-
terliği kuruhnasma iliş-
kin yasa tasansının genel
gerekçe bölümünde ise
özetle şöyle denildi:
"DgQi yasalar gereğin-
ce uluslararası ilişkiterin
yürütülmesi ve koordi-
nasyonu Dışişleri Bakan-
hğı"nın görev ve sorum-
luluğundadır. Bakanhk,
hükümetin oluşturduğu
kurumlar arası işbuüği
ve eşgüdüme yöneük ko-
tnite ve kurullann faab-
yetlerinin yerine getiril-
mesinimevcutteşkUatya-
pısı, bütçe, kadro ve bina
inıkânları çerçevesinde
mümkün görmektedir."
Kadro vok, bina yok
Genel sekreterlik yasa-
sının henüz çıkmaması,
bu makama atanacak Bü-
yükelçi Volkan Vural'ın
da görevine başlayama-
masına neden oldu. tdari
yapılanma ile ilgili siya-
si sorunlann yanı sıra
kadro ve bina sıkıntısı da
henüz aşılamadı. Dışişle-
ri Bakanlığı, AB ile ilgi-
li dairelerin de taşınaca-
ğı büyük bir binanın ken-
dilerine verilmesini iste-
di, ancak henüz bir yanıt
alamadı. AB Genel Sek-
reterliği için gerekli olan
uzman ve uzman yar-
dnncısı kadro da henüz
doldurulamadı. Bu sıkın-
tılann, Türkiye'nin AB
ile tam üyelik görüşme-
lerine başlaması için ön-
gördüğü tarihi geciktire-
bileceği kaydediliyor.
Tam üyelik görüşmeleri
için gerekli olan "Kan-
hm Ortakhğı*' belgesinin
ekim ayında tamamlan-
mış olması gerekiyor.
G U N D E M MUSfAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
1991 'de ittifakla seçime grtti. 1987'de 2.9 oy alan
MHP ile birlikte seçime girdi. İkisinin toplamı yüz-
de 16.9'a ulaştı. 1995 seçimlerinerttifakagerek
duymaksızın giren RP artık Türkiye'nin en büyük
partisi idi:
Yüzde 21.38 oy, 158 sandalye...
1990-2000 on yıl serisinin tam ortasında birin-
ciliğe sıçrayan RR1998'de kapatıldı ve yerini FP'ye
bıraktı.
18 Nisan 1999 seçimlerinde FP'nin oy oranı yüz-
de 15.41 'e, milletvekili sayısı da 111 'e düştü.
1995'te 34 ilde birinci olan hareket, 1999'da sa-
dece 9 ilde birincilik elde edebildi.
1995'te 19 ilde yüzde 30'un üzerine çıkan hare-
ket, 1999'da ancak bir ilde bu başanya ulaşabildi.
1995'te 10 ilde yüzde 10'luk barajın altında ka-
lan hareket, 1999'da 24 ilde barajın altında kaldı.
Tablo, MNP, MSP, RP çizgisinin devamı olan
FP'nin bir önceki seçimdeki başansından uzakta
olduğunu gösteriyor.
Siyaset bilimcileri bu tabloya iki farklı açıdan
yaklaştılar:
1- Lideri yasaklanmış, birinci parti olsa bile hü-
kümet kurma şansı azalmış bir hareketin bu kadar
oy alması başandır.
2- Anadolu insanı devletle çatışan partiyi pek
sevmez. Bu hareket artık düşüşe geçmiştir.
İki yaklaşımda da gerçek payı var. Ancak, RP'nin
kapatılmasına neden olan Erbakan konuşmalan-
nın çoğunluğunun 199O'lı yıllann başındaki propa-
ganda çalışmalan olduğu dikkate alınırsa, bu ha-
reketin demokrasinin kurallannı çiğneye çiğneye
yükseldiği de ortaya çıkıyor.
Sistemini rayına oturtmuş ülkelerde demokrasi-
nin başlıca kurallanndan biri şu:
- Toplumun inançlannı kullanarak siyaset yap-
mamak!
Parti mi, cemaat mi?
FP'nin 14 Mayıs'ta yapılacak kongresine giden
yolda kullanılan yöntemlere bakınca, değişen bir
şeyin olmadığı dikkati çekiyor.
Onuncu cumhurbaşkanının seçimi sürecinde her
türiü siyasi oyunun içinde yer alan FP'liler, şimdi
içe döndüler.
Recai Kutan'la Abdullah Gül arasındaki çekiş-
me gıderek renklenıyor. Özünde bunun yadırgana-
cak hiçbir yanı yok. Pariamenter sistemin içinde
yer alan, Meclis'te temsil edilen bir partinin genel
başkanlığına elbette birden fazia kişi aday olabilir.
Bu durum demokrasi için doğal da FP hareketi
için dpğal değil. Partinin aksaçlı gelenekçiler ka-
nadından Oğuzhan Asiltürk, Kutan'ın karşısına çt-
kanlar için tarihsel bir uyan yaptı:
"Ahiretinizyanar!"
Ardından iş Kuran'dan sureiere kadar gitti.
Neredeyse hızlarını alamayıp, peygamberin FP
kongresi üzerine sözlerinden örnekler verecekler!
Şimdi sırada Bayan Erbakan var. Gül'ü destek-
leyenlerin eşlerini uyanyor:
"Gül daha toy. Kocalannızı yönetin, itaat etme-
lerini sağlayın. Geleneği bozdurmayın..."
Erbakanlar için kadınlan kullanmak dahil her şey
geçerli.
Geçen hafta sonu Konya'da toplanan FP'li il
başkanlan, "Parti içinde bölünmeyelim" diye bil-
diri yayımlayıp bölündüler. Kaç il başkanının ortak
bildiriye imza atmadığı belli değil, ancak hatın sa-
yılır oranda başkanın Gül'den yana tavır koyduğu
anlaşılıyor.
Kutan yanlılan kongreyi alacaklanndan emin.
Şundan kaygılanıyoriar:
Gül önemli miktarda oy alırsa, bu farklılık kalıcı
olur!
9O'lı yıllann başında yükselen RP hareketi kar-
şısında, "acaba Avrupa'dakiHıristiyan demokrat-
lar gibi bizde de Müslüman demokratlar olabilir
mi" sorusu tartışıldı.
Zaman, bunun en azından yakın gelecekte ola-
mayacağını gösterdi.
14 Mayıs'taki FP kongresi de şu sorunun net-
leşmesine yardımcı olabilir:
- FP parti mi, cemaat mi?
Denktaş: Avrupa
Kıbns'tan elini çeksin
Ülkemizde gazetecîler sönjiirüliiyor
tstanbul Haber Servisi -
KKTC Cumhurbaşkanı
Rauf Denktaş, "Rumlar
tek tarafh AB üyesi olursa
yapacağımız. anavatanla
bütün ekonomik ilişkileri
birteştirmek ve ekonomik
birlik oluşturmaknr" de-
di. Denktaş, AB'nin Kıb-
ns sorununa el atmasının
sorunlan daha da içinden
çıkılmaz hale soktuğunu
kaydetti. Kıbns konusun-
da 23 Mayıs'ta New
York'ta tekrar görüşmele-
rin başlayacağını belirten
Denktaş, "Kimse bize
Kıbns Rum idaresini res-
mi hükümetolarak satma-
sm, ahnajTZ. ahcı değiliz"
dedi.
Denktaş, Harp Akade-
mileri Komutanlığı'nda
düzenlenen "Bölgedeld
Getişmeler ve Bunun Kıb-
ns Üzerinde Etküeri" ko-
nulu konferansta yaptığı
konuşmada, Kıbns soru-
nu ile ilgili bugüne kadar
yaşanan gelişmeleri ve so-
runu çözmek için yapılan
görüşmeleri anlattı. Gü-
ney Kıbns Rum lideri
daikos Kkrides ile yaptı-
ğı New York ve Zürih gö-
rüşmelerini anlatan Denk-
taş, Klerides'in, Güney
Kıbns'ı meşru hükümet
olarak tanıması nedeniyle
bugüne kadaruzlaşma yo-
lunda bir sonuç ahnamadı-
ğını söyledi. Kıbns'ın,
Avrupa Birliği (AB) üye-
liği için başlatılan sürece
de dikkat çeken Denktaş,
Türkiye ve Yunanistan'ın
birlikte üye olmadığı bir
kuruluşa, Kıbns'ın da üye
olamayacağmı kaydetti.
ABD'nin, Kıbns mese-
lesini Başkan CKnton'un
görev süresi bitmeden ön-
ce halletmek için uğraştı-
ğını \-urgulayan Denkbış,
"ABD çıkarûn nedemyle
henüz zemin hazoianma-
dığı halde, henüz Rumlar
gerçekleri kabul etmedik-
leri halde meseleyi yapay
bir şekttde halletmek için
baskdar başlanuşOr*7
diye
konuştu.
Bir diğer aceleci tarafin
da tngiltere öfduğunu be-
lirten Denktaş, tngilte-
re'nin kendi üslerini koru-
mak için elinden geleni
yaptığını, garantörlüğünü
büsbütün unuttuğunu ve
Kıbns Rumlannı AB'ye
üye yapmak için uğraştığı-
nı anlattı.
• Baştarafı 1. Sayfada
bizzat medya sahiplerinin dcbasın
özgürlüğü önünde önemli tehdit ola-
rak görüldüğünü vurgulayan Sonay
şunlan söyledi:
"önceükle şunu söytemenyim ki
Çahşma ve Sosyal Güvenük Bakanlı-
ğı'nmkayrtdışıişcüflde mücadek baş-
latüğıbirdönemdesigortasız ve kaçak
işcttığinenyaygm olduğu sektörterden
btaisi gazetecüık işkoludur. Gazeteci-
ler yıDarca stajyer gazeteci adı altrada
kadrosuzve sigortasızçahşordmakta-
dır.Medyaışverenterindengetecekber
türlü baskrya rağmengerekli yasaldû-
zenlemeteri yapmalannı hükümetten
talep ediyoruz. Gazeteter ve tekviz-
yonlardaki çarpık uygulamahn orta-
dan kakbracağı düşüncesiyte haznia-
dığınıız bir yasa önerisinl füm siyasi
parti grup başkanvekflterine verdik.
Buna destekteriniri bekliyoruz." Türk-
Iş Genel Başkanı Bayram Meral ise
sözlerine, "Buradatömsiyasi partfle-
rimizin temsüdleriBi ve yönetktterini
göremiyonız. Düşünüyorum da eğer
böyte bir paneli medya patroniandü-
zenteseydi bazı siyasi partuerin baş-
kan ve yöneticfleri herfaakk akşam-
dan burada olurlardı" diye başladı.
Siyasetçilenn tüm toplum kesimleri-
nin sorunlannı dinlemek zorunda ol-
duğunu ve sıyasetin temel amacının
halka hizmet olduğunu belirten Me-
ral, bu nedenle panele katılmayan si-
yasi partileri eleştirdi. "EM kalem ta-
tan kitte hakkını aramada zorluk çe-
kiyorsa diğer garibanlann halini siz
düşünun" dıyen Meral, AB'ye aday-
lık sürecinde basm işkolunda ortaya
çıkan bu sorunlann hâlâ çözüleme-
mesinin, bu süreci nasıl etkileyeceği-
nin herkes tarafindan düşünülmesi ge-
rektiğini söyledi. Meral, basın işko-
lunda sendikalı ohnak isteyenlerin iş-
lerine son verihnesine de tepki göster-
di. FP adına konuşan genel başkan
yardımcısı Veysel Candan da TGS
Genel Başkanı Sonay'ın tüm görüşle-
rine katıldığını belirtti. Siyaset-med-
ya ilişkisinin belirli bir ölçüde tutul-
ması gerektiğini, ancak bu konuda te-
mel sorunlann antidemokratik anaya-
sadan kaynaklandıgını belirten Can-
dan, "Medyaarakgazetecflikvapmak
yerinedevletle içiçeticaretyapmakta-
dır" görüşünü dile getirdı. Medya pat-
ronlannın ticaretle olan ilişkisinin
Türkiye'de borsaya da yansıdığını be-
lirten Candan, devleti soymak iste-
yenlerin de banka kurduğunu söyle-
di.
Candan, Sanayi ve Ticaret Bakanlı-
ğı tarafindan çıkanlan Promosyon Ya-
Kışlalı adı, ABD 'deki GazetecUerAntiı'nda
WASHINGTON (Cumhurivet)-
Bombalı saldın sonucu yaşamını
yitiren gazetemiz yazan Prof. Dr.
Ahmet Taner Kışjah'mn adı, Dün-
ya Basın Özgürlüğü Günü'nde
ABD'deki The Freedom Forum
kuruluşunun Gazeteciler Anıtı'na
yazıhrken, Kışlalı, geçen yıl haya-
tmı kaybeden 40 gazeteciyle birlik-
te törenle anıldı.
Dünya Basm Özgürlüğü Günü
dolayısıyla dün Virginia eyaletin-
deki Özgürlük Parkı'nda, ölen ga-
zetccilcrin anıidığı btrtören düzen-
lendi. 1812 yılındanben görev ba-
şında ölen gazetecilerin adlarmm
yazılı olduğu anıtta. geçen yıl bom-
bah saldın sonucu yaşamını yitiren
Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı'nın
adı da yer aldı.
The Freedom Forum adlı kuru-
hışun 1996 yılrnda açtığı anıtta, sa-
vaş, doğal afet, şiddet olaylanru ta-
kip ederken ölen veya fikirleri yü-
zünden öldürülen gazetecilerin
isimlerine yer veriliyor. Işık ve gö-
rünürlük gibi özellikleriyle gazete-
ciliği yansıtması için camdan yapı-
lan anıtta, 1369 gazetecinin ismi
yer alıyor.
Freedom Forum'un Gazeteciler
Anı'tı, dünyada önemli gazeteci-
lik olaylannın sergilendiği New-
suem adlı gazetecilik müzesinin
bahçesindeki Özgürlük Parkı'nda
bulunuyor.
Ozgüriük Parkı'nda düzenlenen
Törene, öldürülen gazetecilerin ai-
leteri, eilerinde sangüHertetatıhr^
ken, CNN'in Londra büro şefı
Christiane Amanpour da törende
hazır bulundu.
Törende konuşan CNN Televiz-
yonu Başkan Yardımcısı Thomas
Johnson, "KayıplarHnız, hayatla-
nnı riske edecek bir şey için öktü-
ler" dedi. Johnson, gazetecilik
mesleğinin zorhıklannı anlatarak,
pek çok gazetecinin stres nedeniy-
le rahatsızlık çektiğini ya da stres-
le baş edebilmek için alkol kullan-
dığını söyledi. Johnson, Gazeteci-
ler Anın'nın aynı zamanda "Higa-
zetecilik ıdeaü" adına, bütün gaze-
tecilere adanması gerektiğini de
kaydetti.
Freedom Forum Başkan Yar-
dımcısı Chris WeBs de anıta bu yıl
40 gazetecinin adının eklenmesi-
nin, bir o kadar aeı çeken anne, ba-
bave çocııklar anlaınına geldığiuı,
gûııGn biı iudebttanıtin tarih olma^
sını istediğini söyledi.
Anıttabu yıi Arjantin, Kolombi-
ya, Endonezya, Lübnan, Nijerya,
Rusya, Sierra Leone, Sri Lanka,
Yugoslavya ve ABD'de ölen ya da
öldürülen gazetecilerin isimleri de
yer aldı.
sası'nın uygulanmamasını eleştirirken
"Bu konuda siyasflerin ödemesi gere-
ken çok fatura var" diye konuştu.
Panelin ikinci bölümünde konuşan
ÇGD Genel Başkanı Ismet Demir-
döğen basmm neden olduğu olum-
suz bazı olaylan eleştirdi. Bazı gaze-
tecilerin helikopterkiralayarak iki ül-
keyi savaşacak konuma getirdiğini
anımsatan Demirdöğen, panele ka-
tılmayan politikacılan eleştirdi. De-
mirdöğen, "Gazeteci kökenli başba-
kan bu panele katdma sözü verdiği
halde tercihmi dini bir toplantıya gh-
mekten yana kullandı. Bir başka bder
maça gitmeyi tercih etti. Basmdan so-
rumlu bakan yok. Arük basmdan so-
rumlu değil,basmdansorunlu bakan
var" diye konuştu. Dünya gazetesi
imtiyaz sahibi Nezih Demirkent, san-
sürün ikiz kardeşi olarak nitelediği
tekelleşmedenyakındı. "Antitekelve
antitröst yasalan olmabdır. Bu nok-
taya gelmeye bir neden de kendi mü-
cadelemizi yapamamamızdır. Sendi-
kalanmız öldürüklü, bu öhunün ke-
nannda köşesinde bizterde vanz
yen Demırkent, şunlan söyledi: —
— " Yalnız medya patronlanna değfl,
patron nanuna iş yapan gazeteci ar-
kadaşlara da karşı çıkmak gerektir.
Karşı çıkamıyorsak, biz çahşanlar ya
cesaretsiziz ya inannuyoruz ya da ba-
sm özgüriüğünü istemiyoruz demek-
tir. Eğer hiçbir şey yapamıyorsak ba-
ri bağunstz yayın kuruluşlanna sabip
çıkalun."