Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4- MAYIS2000PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Sokaklar
Istanbul Maltepe'de
E-5'in üst kısmındaki
Doğuş Kent
sakinlerinin
anlattğına göre
geçen hafta
farklı bloklardaki beş
daireye hırsız giriyor.
Kan-koca çalışan
ailelere ait daireler
gündüz saatlerinde
soyuluyor ve evi talan
eden hırsızlar para ya
da mücevher anyor.
Bazı görgü tanıklan
dairelerin 15-16
yaşlanndaki çocuklar
tarafından
yoklandığını anlatyor.
Semt sakinleri son
zamanlarda bölgede
peydahlanan yaşlan
18'den küçük sekiz-on
kişjlik gruplardan
tedirgin oluyor. Beiki
de geleceğin "sokak
çeteleri" yetişiyor
fakat karakoldaki
polisler münferit
olaylar dışında
ciddi bir durum
olmadığını söylüyor.
Eğitim
Almanya'da Türk
çocuklannın da
dersine giren
eğitim
sendikasına üye
bir grup Alman
öğretmen Türkiye'de
inceleme yapıyor.
Dikkatlerini,
öğrencilerin tek tip
giyinmesi, rahat
olmayışlan, ders
kitaplannın paralı
olması çekiyor!
Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97Bektronık posta: somoposta.ciflnhuriyetcom.tr
- Fazilet, kongreye
kilitlenmiş...
"Anahtan kimde dersiniz!"
dalet Bakanlığı'na bir dilekçeyle de
başvurabilirdim ama bendeniz için
dilekçe yazmak oldukça zor bir iş.
Alışkanlıktan olsa gerek gazetede
Adalet Bakanlığı'na
yazmak daha kolay. Ustelik, olaylar bugüne dek
hep kamuoyunun önünde geliştiği için konuyu di-
lekçeyle sınırlandırmamak ve dolayısıyla kamuoyu
ile paylaşmak gerekiyor...
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün bu yazımı-
zı dikkate alacağını umarak gelelim konuya...
Konu, Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde-
ki kadrolann mahkeme karanyla gönderdiği tekzip-
ler... Son birkaç yıldır gelen tekziplerin sayısını tam
anımsamıyoruz ama son tekzip dün yayımlandı.
Hem de iki tekzip birden...
Yargı karanna asla itirazımız yok.
Kaldı ki tekzip müessesesinin herkes için vazge-
çilmez bir hak olduğuna inanıyoruz... Yayımlanma-
yan tekzip metni için yasanın öngördüğü yaptırımın
para cezası olması ve para cezasının da yüksek ol-
maması nedeniyle neredeyse Cumhuriyet'ten baş-
ka gazetede bu hakkın kullandınlmadığını da biliyo-
ruz...
Ve fakat:
Demokratik bir hukuk devletinde tekzip hakkının
kimilerince kötüye kullanıldığına tanık oluyor ve yar-
gının da bu konuda üzerine düşen görevi tam ola-
rak yapmadığından kuşku duyuyoruz.
Şöyle ki...
Ondokuz Mayıs Üniversitesi'ndeki kadrolara iliş-
kin ne yazarsak yazalım, soruşturma konusu olma-
sı gereken gelişmeleri belgeleriyle ortaya koysak
bile tekzip alıyoruz. Bir üst mahkemeye sunduğu-
muz belgeler, tekzip karannın iptali için yeterli olmu-
yor. Hata bizde olabilir...
Ama, rektöründen anabilim dalı başkanına,
fakülte sekreterinden öğretim görevlisine ka-
dar bu köşede kimin adı geçerse geçsin, her-
kesin elinde tekzip karanyla mahkemeden çıkma-
sında bir gariplik hissediyoruz. Hakkında soruştur-
ma açılmış, dava açılması için idarenin kararı bek-
lenen şahısların tekzip kararlarıyla kendilerini akla-
maya çalışmasında bir adaletsizlik görüyoruz.
Dün yayımladığımız tekziplerden birinde açıkça gö-
rüldüğü gibi, şahıs kendisini doğrudan ilgılendirme-
yen bir konuda bile, tek bir cümle içinde adı bir kez
geçtiği için "çarşaf" kadar tekzip metnini mahkeme-
ye götürüp karar çıkartabiliyor.
Hukuk devletine olan inancımız gereği mahke-
menin bu karanna da saygı duyuyor ancak, Adalet
Bakanlığı'nın da bugüne dek yayımladığımız ve kro-
nik bir "vak'a" haline gelen "Samsun Tekzipleri"ni
inceleme konusu yapmasını istiyoruz.
SESStZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
Futbol fakirin ekmeği, ye Türkiyem ye!
Su medeniyetindeki meymenetsizlik
Faziletli Büyükşehir Belediye
Başkanı Ali Müfit Gürtuna'nın
yüksek himayeleri ile istanbul Su ve
Kanalizasyon Idaresi Genel Müdürü
Veysel Eroğlu tarafından "Osmanlı
Su Medeniyeti" sempozyumu
düzenleniyor Istanbul'da. Hem de
uluslararası ve yalnızca "Islam
alimleri"nin katılımıyla.
Sempozyumun tanıtım broşüründe
şöyle bir tümce geçiyor:
"Osmanlı Medeniyeti'nin en önemli
unsurlarından biri de su olmuştur.
Insanlık tarihi boyunca kültürü,
edebiyatı, dini ve sosyal hayatı ile
suyun böylesine kaynaştığı, içiçe
geçtiği bir ikinci medeniyet
gösterilemez."
Devekuşu kafasını kuma gömünce
çevresini görmediği için sorunları
çözdüğünü sanır... Istanbul'da
musluklardan akan su pislik
içindeyken Osmanlı'ya öykünüp "sû
medeniyeti"nden söz etmenin ciddi
bir yanı olmasa gerek. Hele, tarih
boyunca Osmaniı'dan başka "su
medeniyeti" tanımayacak denli bir
bağnazlık söz konusu olunca...
Osmaniı'dan başkasını tanımadıklan
için, bugün bile hayranlık uyandıran
bir düzende suyu taşıyan, dağıtan ve
atık suyu altyapı tesisleri ile boşaltan
Anadolu'daki antik çağ uygarlıklarını
bilmezden, Osmanlı çadırdan
çıktığında "hamam kültürü"nü
Roma ve Bizans
uygaıiığından aldığını
görmezden geliyorlar!
AB ŞÛRASPNDAN ÎZLENtMLER
'Devlet, dini inançlara
karşı tarafsız olmalı'
ERDOĞAN AYDIN
Diyanet Işleri Başkanlığı'nın
organize ettiği Uluslararası Av-
rupa Birliği Şûrası'nın açılı-
şında konuşan Diyanet Işleri
Başkanı Mehmet Nuri Yıl-
maz, konferansın amacını şöy-
te anlatıyordu:
"Başkanlık olarak uyum
çalışmalarına katkıda bulun-
mak. hizmet politikalarıraızı
gözden geçirerek uj umu ko-
laylaştıracak boyutlara ulaş-
tırmak. (...) amacıyla bu şû-
rayı düzenlemeyi uygun bul-
duk (...) Diyanet olarak bu
birlikteliğin ülkemiz için ya-
rarlı ve hayırlı sonuçlar orta-
ya çıkaracağını düşünmek-
teyiz."
Yılmaz, konuşmasıyla, Di-
yanet'in. devletin yeni politika-
sı çerçevesindeki yeni tavnnı or-
taya koyuyordu.
Yılmaz, "Türkiye külrürü-
ne rengini veren" öğenin ts-
lamiyet olduğu vurgusunu özel-
likle yaptığı konuşmasında, söz
konusu endişelere karşı Avru-
pa bütünleşmesinin "aynileş-
mek olmadığuu", aksine "çok
kûltürlü, çok dil ve dinli bir
bünye olarak karşımıza çık-
tığını"özellikle belirtme gere-
ği duyuyordu. Yılmaz, bu olum-
lamanın, Avrupa entegrasyonu
çerçevesinde, bugüne kadar Di-
yanet aracılığıyla da sürdürû-
len tektipleştirme politikasının
sonunu getireceğinden ise "do-
ğal"olarak söz etti.
Konferansın en anlamlı ko-
nuşmasını, Avrupa Komisyo-
nu Ankara Temsilcisi N. Le-
onard yaptı. Helsinki karannın,
"aday ülkenin vatandaşlan-
nın önemini anlamasının vur-
gulandığı bir sürecin başlan-
gıcı" olduğunu belirterek baş-
ladığı konuşmasında, Avrupa'da
"devlet ve din arasındaki iliş-
ki konusunda tek bir model
bulunmadığını. ancak bunun,
konuya ilişkin genel bir kon-
sensus bulunmadığı anlamı-
na gelmediğini" kaydetti. Le-
onard, "Dini inancın her bir
vatandaş için kişisel bir konu
olduğuna ve devletin bu ko-
nuda tarafsız kalması gerek-
tiğine inanılmaktadır. Örne-
ğin şu anda AB üye devietle-
ri, bir kimsenin Idmlik belge-
lerinde hangi dine mensup
olduğunun belirtilmemesi ko-
nusunda mutabakata varmış-
lardır ve farklı inançları be-
nimseyen vatandaşlar arasın-
da ayrımcılık yapmak yasak-
lanmıştır. Ihtilaf durumlann-
da ise devletin görevi zayıf
olanı korumaktır" diye ko-
nuştu.
Bu yaklaşımının tersi bir ku-
rumlaşmanın temsilcisi duru-
mundaki Diyanet'in uygula-
malanna karşı diplomatik dil-
le sorunlara yollama yapan tem-
silci, "Problemlerin düzeltil-
mesi gerekmektedir ve ka-
nımca düzeltilecektir" diye-
rek konuşmasını bitirdi.
Fazilet Partisi Genel Başka-
nı Recai Kutan, "AB'nin taa-
len en ileri medeniyeti temsil
ettiğini, ancak geçmişte de biz-
lerin daha ileri bir medeniye-
ti temsil ettiğimizi", esasen
dindeki "kul hakkı"nın insan
haklannın ilk hali olduğu, "AB
kriterleri benimsenirse dini
hayat tartışma konusu olmak-
tan çıkar" gibı demagojik söy-
lemlerinin akabinde, Türki-
ye'nin Kopenhag Kriterleri'ne
karşı sürdürdüğü gizli açık di-
renişi acilen sona erdirerek AB
katılımı önündeki pürüzlerin gi-
derilmesini talep etti.
Konferansın açılış bölümü-
nün son konuşmasını ise Bas-
bakan Bülent Ecevit yaptı. Ko-
nuşması devletin resmi tezleri-
nin sıralandığı, vizyonsuz, da-
hası Ecevit' in tarihi duruşu açı-
sından nasıl bir dönüşüm yaşa-
dığının birgöstergesiydi. Ece-
vit, Avrupalı kimliğimizin tar-
tışılamazlığını gerekçelendirir-
ken, aynı zamanda bizlerin
"Orta Asyalı, Ortadoğulu,
Kafkasyalı, Karadenizli, Do-
ğu Akdenizli" olduğunu da
vurguladı. Başbakan'ın Türki-
ye'yi "Dünyayı ve uygarhğı et-
kileyen bir sürecin anahtar
ülkesi" ilan etmesi, kendimi-
zi nasıl sunacağımız noktasın-
da devletin netlikten ne kadar
uzak olduğunu ve kimlik açı-
sından yaşanan şizofreninin bo-
yutlannı göstermek açısından
çarpıcıydı. Ecevit'in, kafalar
böylesi kanşıkken Avrupalıla-
n "hâlâ Avrupalı kimliğimi-
zi tartışmalan ilginç bir ay-
mazlık" diye suçlaması vebu-
nu "Avrupa ırkçılığı ile ken-
dilerini bir Hıristiyan kulü-
bû olarak görmelerine" bağ-
laması ise ilginçti.
Avrupa ile sorunlann çözü-
münde hangi adunlann atılma-
sını düşündükleri veya sürecin
tıkanıklıklannın nedenleri ve
nasıl aşılacağına ilişkin hiç bir
açılımın yapılmadığı bu konuş-
mada, Başbakan'ın Yeniçeri-
lerin "Yabancı müstevliler"
olmadığı, "zoria devşirme ya-
pılmadığı" ve "bizim daha
Osmanlıdan beri Avrupab ol-
duğumuz" gibi vurgular yap-
ma gereği duyması daha da il-
ginçti. __.
Gorünen o ki, bu konferans-
la Diyanet, ABJconusundagi=
derek belirginleşen devletin ye-
ni tavn doğrultusunda kendisi-
ni değişitiriyordu. Bu kapsam-
da kendinden beklenen kabuk
değişimini gerçekleştirme ve
yeni süreci din nezdinde meş-
rulaştırarak etki alanındakı
kesimlerin yönlendirilmesini
sağlamaya çalışacaktı.
HAYVANLAR ÎSMAIL GVLGEÇ
KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakCaturk.net
ÇtZGİLİK KÂMtL MASARACI
HARBÎ SEMİH POROY semihporoyuiyahoo.com
KEDl LEVO APTÜÜKA
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 4 Mayıs
CEL£Bf MEHMET ÖLDÛ.
**21 *PE SUSÛN,
ANKARA SAVAÇt/VCMN SONIZA DA-
77.
Tf'z UtUJ OS^
LUM MUfMD V SET/KfH. B£N BU OÖ.
&TK-
&İRM£ T>UŞUK. TEDAKIM eo/y,
VBFAT/M OaYULMAYA "Oeo/'ğf İÇ/N
OĞLU A4a/ZA£>(a) AMASYfftlAAJ 6£.
LJf> 7»V7>I ÇlKAAJA PE6İN ĞUj/uü
SİZt-t
ALİS HARİKALAR DtmRINDA
1852 '&&, ALICE L1DDGU- , İMSİLTEBE-
&£ DO&C*J.AfL£OO£TLj*/Qf t-m**ı
AAATEAAATfKÇ.1 CHARLES
• LunVIDGE OOPGSOAI,
ICÜÇJJK K/2 3 YAŞ//V-
t>AVK£N OMA B'G MA.
SAL YA2&I. ADI
DAHA SONHA İ.EVVIS
BAfKA
\
ÇOCOff EPEŞJrt*-
TtNtN KLÂS/MLERÎH.
DÜZ ÇİZGÎ
UMİT ZlLELt
Onlar Cumhuriyete
DüşmanL
Ben hiç mi hiç şaşırmadım!..
Tam zamanıydı!.
Bir türlü hazmedemedikleri, ele geçiremedikleri,
batacak, tarihe karışacak diye bekledikleri Cumhu-
riyet, okurlarına açılıyor, radyosuyla televizyonuyla
bir "güç" olma yolunda dev adımlar atmaya hazır-
lanıyordu.
- Haddini aşıyordu!..
Cumhuriyet'ten kurtulabilmek için neler yapma-
dılar?.. 6 Kasım 1991 'de ilhan Selçuk ve arkadaş-
ları gazeteden ayrıldığında, "Bu iştamam. Kapan-
masa bile bize benzer, Cumhuriyet ayncalığı da
tarihe kanşır" diye sevindiler. Ama hevesleri kur-
saklarında kaldı. Yalnızca beş ay sonra istifa eden-
ler, üstelık davet edilerek geri döndüler!.
Medyayı "kapatma"ya çevirenler müthiş öfkelen-
diler. Hatta bazılan işi zorbalığa döküp, Cumhuriyet'i
silah zoruyla ele geçirmeye bile çalıştı. Yine sökme-
di!._
"Öyleyse para konuşur. Hadi bakalım, el mi ya-
man bey mi yaman" dediler; akıllara seza paralar
harcayıp, allı pullu "solcu "gazeteler kurdular. Cum-
huriyet'in içini boşaltma harekâtı çerçevesinde, za-
manın parasıyla "m/7yaW;/c"transferleryaptılar. Yine
olmadı!. Bu ülkenin aydınlık insanlan, Amerikan pa-
tentli "solcu"gazetelere itibaretmemişti!..
Bu defa, Cumhuriyet'in artık biryaşam biçimi ha-
line gelen "zorkoşullannı" kullanıp gazeteyi satın al-
maya çalıştılar. Ellerinde bol sıfırlı çeklerle Babıâlı yo-
kuşunu tırmanan gazete, banka, holding patronla-
rına bizzat ben şahidim. Yine beceremediler!.
Çok iyi becerdikleri son kozlanna sıra gelmişti ve
vakit yitirmeden, Cumhuriyet atılıma geçmeden oy-
namaları gerekiyordu;
- Belden aşağı vurma oyunu!..
•••
ilhan Selçuk kim?. <
Adı Cumhuriyet'le özdeşleşmiş, neredeyse yanm
yüzyıldır çizgisinden ödün vermedef dimdik ayak-
ta duran, aydınlanmayı, Türk devrimini savunan bir
yazar. ,_. . . .
- Neyle suçlanıyor?
Değişmemekle!.. Ülkemizde "değişim" sözcüğü,
ne yazık ki "başkalaşma, uşaklaşma, kalemini ve
ruhunu bağlandığı kapının efendilerine kirala-
ma" olarak anlaşıldığı için haklılar; İlhan Selçuk de-
ğişmedü.
Suçlayanlar kim?.
Hilmi Yavuz, Şahin Alpay, Okay Gönensin, So-
li Özel, Osman Ulagay ve henüz seslerini çıkarma-
yan digerleri.. Kim bunlar?..
Ortak özellikleri, bir zamanlar "sıkı sojcu" olmala-
n. Bir dığer ortak özellikleri, tümünün Özal'ın "rah-
le-i tedhs"\nden geçip "değişmeleh!.." Değişenler-
den bir iki ömek verelim ki nerelere savrulduklan açık-
ça anlaşılsın!..
Örneğin, bir zamanlann "solcu şairi" Hilmi Ya-
vuz, bugün Fethullah Gülen yanlısı Zaman gazete-
sinde Osmanlıya kasideler düzüp solcu geçmişine
söverek maaş alıyor. Onlara ait vakıftan yönetim ku-
rulu üyesi sıfatıyla ne kadar aldığını ise bir o, bir de
Allahbilir!..'
Cumhuriyet'te çalıştığı on yıl içinde İlhan Selçuk'u
on kez bile okumadığını söyleyen 70'lerin "militan
solcusu" Şahin Alpay ise bugün "Entellektüel Bakış"
köşesinde, Alman Istihbarat Örgütü BND ile içli dış-
lı Bilım ve Politika Vakfı'nın "Türkiye uzmanı" görev-
lisi Heinz Kramer'in, Batı dünyasınaTürkiye'nin na-
sıl köleleştirileceğini öğütleyen kitabtnın reklamını ya-
pıypr!..
Örnek çok, ama değmez!.. Yukandaki iki örnek,
"değişen" zevatın nereye doğru evrildiğini ya da
devrildiğini anlamaya yeter de artar bile!.. Cumhu-
riyet gazetesine bu düşmanlıklan, bu hınçlan neden
diye soracak olursanız yanrtı açık; Cumhuriyet bir ay-
na, baktıkça yüzleri kızanyor. Zor durum tabii!.. Be-
nim duygularıma gelince;
İlhan Selçuk'un, "Karanlığa Karşı Yazılar" kıtabım
için yazdığı önsözün orijinali, odamda Mustafa Ke-
mal'in resminin yanında asılı duruyor. "Değişmedi-
ğim" sürece orada duracak!.
- Pekiya onlar?..
Onlar beni zerre kadar ilgilendirmiyor!!!
İŞBİRLİKÇİLER: Son iki haftadıryazdığım "Işbiriik-
çiler" başlıklı diziye, bu hafta, yukanda okuduğunuz
yazı nedeniyle ara verdim. Bu "zorunlu" ertelemeyi
bağışlayacağınıza eminim. Yine bir zorunluluk doğ-
mazsa önümüzdeki hafta işbirlikçilerin encamını an-
latmayı sürdüreceğim. . .
Eposta:uzileli(oixir.com
Faks ve mesaj: (0212) 287 42 41
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA: 1 2
1/ Yalnızca ah-
lak üzerine ku-
rulu yönetim
biçimi. 2/
Amerika'da
yaşayan yırtı-
cıbirhayvan...
Hintli kadınla-
nn ulusal giy-
sisi. 3/ " —
Kuyruğu":
AzizNesin'in
öykü kitabı...
Süt şekeri. 4/ Bir çe-
şit zamklı ve mat su-
luboya ile yapılan re- 2
sim... İki tarla arasın- 3
daki sınır. 5/ Akıl...
Kediyadaköpekyav- 5
rusu. 6/Soyundan ge- 5
linen kimse... Itici ne-
den, güdü. 7/ Yuvar-
lak ve bombeli bir
şapka... Kimse, kişi. 8/
Polonya halkından olan kimse... Kalın ve enli di-
ken. 9/ Eski bir ağırlık ölçüsü birimi... Şarkı, tür-
YUKARIDAN AŞAĞrYA:
1/ Yerme amacıyla yazılmış, genellikle nükteli bir
şekilde sonuçlanan kısa şiir. 2/ Ipotek... KumaşlS ^^^
astar arasına konularak giysinin dik durmasını Î
layan kolalı bez. 3/Kemflderin yuvarlak ucu... ]
din şapkalanna konulan ve yüzü örten ince tül. 4/
Kalın biçümiş uzun tahta... Elektrik direnç birimi.
5/ Yemek... Küçük mağara. 6/ Kimi mantarlarda üre-
me orgaru... Bir gıda maddesi... "Güzelliğin
— paretmez / Bu bendeki aşk olmasa" (Aşık Vey-
sel). 7/ Felsefe ve edebiyatta şeytanı ve kötülüğü yü-
celtme anlayışı. 8/ Bir şeyin tersini söyleyerek edi-
len alay... 2!aviye. 9/ Belirti... Asya'da bir ülke.