25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 MAY1S 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA J v L J L i l U l \ kuJtur@cumhuriyetcom.tr 15 53. Cannes Film Festivali, 10 Mayıs'ta Roland Joffe'nin 'Vatel' adlı yapıtıyla başlayacak Doğıı siııemalan ağırhktaVECDİSAYAR Sinema dûnyasının en büyük festi- vali, Cannes Uluslararası Film Festi- vah, önümüzdekı hafta 53. kez seyir- cisi ile buluşuyor. Yanşma, yanşma dı- şı bölümler ve film pazarında yüzler- ce fılmin gösterileceği festivalde, 23 film "Aran Palmiye'' içın yanşacak. 8 fılmin, resmı programında yanş- ma dışı göstenleceği festivalin "BeJ- BBir Baktş" bölümünde de 22 film yer alıyor. Uluslararası yanşmada 15 ülkenin fdmlen yanşıyor. Bunlardan 10'u Av- rupa'dan (4 Fransız, 2 îngiliz, 2 Isveç, 1 Danımarka, 1 Rus fılmı), 6'sı Ame- rika kıtasından (4 Amerikan, 1 Kana- da -yanşma dışı kapanış filmi-, 1 Bre- zilya), 9'u ıse Uzakdogu ve Ortado- ğuülkelerinden(2Çın, 1 Hong-Kong, 1 Tayvan, 1 Kore, 2 Japon, 1 Iran, 1 Israil) geliyor. "BeUiBirBakış"bölü- mûne ise aralannda Belçıka, Hollan- da, Almanya, Italya, Portekiz, Meksı- ka, Küba, Şıli ve Tunus'un da bulun- duğu 24 ülkenin filmleri katılıyor. Bu yılın programında (yanşma ve "Beffi Bir Bakış'' bölümlerinde), ortak yapımlann sayısındaki artış dikkati çekıyor. Ortak yapım gerçekleştiren ül- keler arasında Fransa 8, Almanya 6, Italya 4, Japonya 3 filmle başı çekı- yor. Festival Yönetmeni Gilles Jacob, düzenlediği basın toplantısında, film- lerin "myityrt''ini belirlemenin gide- rek güçleştiğinı, fılmin dili, yönetme- nin, diğer sanatçılann ve yapımcıla- nn geldikleri ülke gibi çeşitli faktör- ler göz önüne alındığında, tek bir ül- keyi temsil eden fılmlerin azınlıkta kaldığını belirtti. Film seçimini çeşit- li uzmanlann önerilerini aldıktan son- ra, tek başına gerçekleştiren Jacob, her yıl olduğu gibi bu yıl da program- da dünya sinemasının ünlü yaratıcıla- nnın yapıtlan ile yeni yönetmenler arasında bir denge sağlamış. Ve her za- man olduğu gibi "auteur" sineması ile popüler çizgi yan yana. Yanşmaya ka- tılan yönetmenler arasında en genci, 20 yaşındakı Iranlı yönetmen Samira Makmalbaf (geçen yıl "Elma" adlı ilk fılmını ızlediğimiz bu genç kadın, ünlü yönetmen Muhsin Makmalbaf ın kızı) Jfiri gyuncu ağırfakh 53. Cannes Film Festivali Jürisi'nin başkanhğını Fransız yönetmen Luc Besson yapacak. Jûrideki öteki yönet- menler, ABD'den Jonatfaan Demmeve Italyan Mario Martone. tkı de yazar Lltın Palmiye için 23 yapıtı değerlendirecek 53. Cannes Film Festivali Jürisi'nin başkanlığını Fransız yönetmen Luc Besson yapacak. Diğer yönetmenler ise ABD'den Jonathan Demme ve îtalyan Mario Martone. Oyunculann çoğunlukta olduğu jüride iki de yazar var: Fransız Patrick Modiano ve Hintli Arundhati Roy. var: Fransız PatrickModiano ve Hint- li Arundhati Roy. Oyuncular ise ço- ğunlukta: Fransız oyuncu-yöneünen Nicole Garcia, îspanyol Aitana Sanc- hez-Gijon, Alman Barfoara Sukovva, Ingılız Krstin Scott-Thomas ve Je- remylrons. Kısa film yanşmasına kaülan film- leri ve tt Cinefondatk>n" başlığı altın- da gösterilecek öğrencı fılmlerini de- ğerlendirecek jün ıse Belçıkalı yönet- men Luc Dardenne başkanlığında, Fransız yönetmen Claire Dennis, Îtal- yan yönetmen Francesca Comencini, Amerikalı oyuncu Mira Sorvioo ve Moritanyah yönetmen Abdurrahman Sissako'dan oluşuyor. Festivalin "Onur Konuklan" da oyuncular arasından seçilmiş, Gre- gory Peck, Sean Penn ve Phiüppe No- iret Fesûval programında, bu oyuncu- lann birer fılmi yer alıyor. Aynca, Ro- bertBrâtibn ve Lufe Bunuele aynl- mış gösten ve sergıler var. Festivalin yenı salonlarından birine de Lub Bu- nuel adı venliyor. "Alön Kamera" Jü- risi Başkanı Gürcü yönetmen Otar Joseliani onuruna da bir özel gösten düzenlenıyor. Bu yılın "Sinema Dersi"nı Agnes Varda'nın vereceğinı, "Louise'den— Mefies'in 'Aya Yofcuhık'u dapragramda. Marflyn'e'' adıyla star portrelerinden oluşan bir sergi düzenlenecegüıi be- lirttıkten sonra, gelelım yanşma film- lerine... Açıhşı Joffe yapacak Cannes Film Festivali 10 Mayıs ak- şamı, Roland Joffe'nin tanhsel dramı "VateP ile açılacak. önceki yıllarda "Mission" ve «Ölüm Tarialan" film- leri ile Cannes'ın yanşmalı bölümün- de yer alan Joffe, bu kez yeni fılmini yanşma dışı programda sunacak. Fes- tivalin kapanışında da yanşma dışı bir başka ilginç film var: Kanadalı Denys Arcand'ın "Stardom"u. Yanşmada yer alan ünlü yönetmenler arasında, Na- gisa Oshima, Lars von Trier, Ken Lo- ach, Ruy Guerra, Joel Coen, James Ivory gıbı isımler yer alıyor. Uzakdo- gu'dan Im Kwon Taek, Edvvard Yang ve W»ng Kar-wai de yanşmanın iddi- alı yönetmenleri arasında. 'Aran Pahniye' ıçın yanşacak diğer yönetmenler ıse Pavel Loungine, liv UUman. Samira Makhmalbaf, Roy Andersson, Aoyama Shinji, Amos Gi- tai, JamesGray,JiangWen, AmosKol- lekve Nefl Labute. Görüldüğü gibi ta- nınmayan yönetmenlenn sayısı olduk- ça fazla bu yıl. Yanşma dışı program- da yer alan fılmler arasında da usta- larla birlikte, tanımadığımız yönet- menlerin ürünlen de var. Fransa'dan da dört yapıt yanşmaya katılıyor. Ofi- vier Assavas, Arnold Resplechin, Mk- hael Haneke ve Domınıque Molly Harry'nın filmleri. Anlaşılan Fransız sınamasında da, tıpkı bizim sinema- mızda olduğu gibi nlzgâr gençlerden yana esiyor. OtarJosdlanive Agnes Varna'yaya- pılacak saygı sunuşlannın yanı sıra yanşma dışı resmı programda ünlü belgeselcı Barbara Kopple'ın "Gre- gory Pecklebn-Sö>ieşi''si BriandePaJ- ma, Ang Lec, John VVaters, Darren Arono&ky,Dave Stmart,Stephen Hop- kins'ın filmleri yer alıyor. Uluslararası Kısa Film Yanşma- sı'nda 11 filmin, "Cinefondation" bö- lümünde 13 öğrenci fılmının yanşa- cağı festivalin "Befli Bir Bakış'' bölü- mü, önceki yıllarda olduğu gibi çok ge- niş bir yelpaze ıçenyor. 19 filmin se- çüdiğibubölüm, RodngoGarcia'nın " Yamızca Bir Bakısta Onun Hakkm- da SöyieyebOeceğim Şeyler"i ile açıla- cak ve Hugh Hudson'un "Afrika'yı Düşledim'' ile kapancak. Programın merakla beklenen filmleri arasında, Şilili usta yönetmen Miguel Littin'in "Ateş Ülkea", Meksikah usta Arturo Ripstein'ın "Hayat Bu!"_ Jan Schût- te'nın "EJvEda",JuanCaridsTabio'nun "Bekteme ListesT, Istanbul'da 'Ahm Lale' kazanmış Tunuslu kadın yönet- men Mufida TlaüTnın "ErkeklerMev- sunı", Portekızlı ünlü oyuncu Maria de Mederiros'un "Nisan Yüzbaşıla- n", Griffin Dune'un "Ünlü", Mimmo Calopresti'nın "Denizin Gürültüsünü YeğJerim", Fina Torres'm "Üstteki Kadm" adlı yapıtlannı sayabilinm. GeleceginDüşleri Cannes Festivali'nin bu yılki ret- rospektifı, "Sinema: Gekceğin Düşle- ri" başlığı altında gerçekleştınlecek. Melies'in "Aya Yokuhık"undan Ja- mes NVlıale'ın "Frankestavn'ın GeB- ni"ne, Vıctor Fleming'in "Dr. Jekyfli ve Mr. Hyde"ından Byron Haskin'in "Dünyalar Savaşı n na. Luchino Vb- conti'nin u Lanetfiler"ındcn, ReneLa- loux'nun "VahşiGezegen''ıne, fantas- tik sinemanın 33 ünlü fılmi izlenebi- lecek bu bölümde. Güncele fazla ta- kümayan' gençler için görkemlı bir seçenek. Kimler yok ki bu retrospektifte: Don Siegel, Jack Arnold, Ed W»d, Chris Marker,KevinBronkNv,GeorgeLucas, Mario Ba\-a, John Carpenter, Ridley Scott, Terry Gilliam, Enki Bflal, Paul Verhoeven, Tîm Burton— Jün Başka- nı Luc Besson da 1982 yapımı ilk fil- mi "Son SaTaş"la yer alacak bu bölüm- de. Kım bilır, belkı de fantastik sine- maya aynlan bir toplu göstenm ger- çekleştirme fikrini o vermiştir Gilles Jacob'a. 'Paris ekolü' hareketi İstanbul'da Küratörlüğünü AmeliEdgüy nün yaptığı, metinleriniFeritEdgü ve NecmiSönmez'in yazdığı 'Paris Okulu' adlı sergi, bugün Yapı KrediKazun TaşkentSanat GalerisVnde açüıyor LEVENT ÇALIKOĞLU Tarihi kesip biçmeyi seven sanat tarihçıleri 1950 yılını, Türk resmi için sembolik bir dönüm noktası olarak gösterir- ler. Buna göre soyutlama giri- şimlerinin Türiaye'deki sanat ortammayansıdığı süreç 1950 ve sonrasıdır. Oysa eldekı bul- gular, Türk resminin 1945'ten itibaren çatallandığını, hem içe- rik hem de biçimsel kaygılar açısından iki ayn güzergâhta seyrettiğini gösteriyor. Bir diğer deyişle, Türkiye sı- nırlan içensındekı abstre ve non-figüratif denemelerin bir- kaç yıl öncesinde, etkinlikleri- ni Paris'te sürdüren bir grup genç Türk sanatçı soyut sanat ile tanışmakla kalmayıp, içen- sinde Bazaine, Jean Fautrier, NicbolasdeStaeLSoulages.Har- tung gibi önemlı isımlenn yer aldığı bir resim hareketine de dahil olmayı başarmışlardı. Bir grup harekehnden ziyade soyut sanatın lirik kanadını oluştu- ran, birkaç eleştirmen içerisin- de de ağırlıklı olarak Cbaries Es- tienne'in başını çektiği hare- ket, 1945 sonrası Paris'te yaşa- yan sanatçılann bir araya gel- diği uluslararası bir buluşma niteliğinı taşıyordu. Paris ekolünü her şeyden ön- ce bir isim ve bir olay olarak ta- nımlayan Estienne, dünyanın farklı coğrafyalanndan gelen bu sanatçılann kendilerine ait yerel tatlan yitirmediklerini ve bu buluşma ile milli ekoller dö^ nemrne de son verdiklerini id- dia ediyordu. (Peintres de la Nouvelle Ecole de Paris, 1952). Aynı zamanda bu buluşma, 20. yüzyıl resmine yataklık eden Paris'ın de savaş sonrası yara- lannı sarması ve eskı görkem- li günlerine dönüşü anlanuna EUilerin başında Paris'e giden ve Leger'in eüdsinde kaldığı görülen Neşet Günal'ın stilinden bir örnek. geliyordu. Estienne'e göre Pa- ns ekolü, birbirine düşman iki kardeş olan sürrealizmin en de- nn yanı ile soyut sanatm en öz- gür ifadelennin birleşim alanı idi. Sanat artık doğayı taklıt et- mıyor, tam tersi, onun anlamı haline gelen yeni ifadeler yara- tıyordu. Tuval yüzeyi de buna uygun olarak sadece boyanın mutlu mutlu gezindiği hoş bir düzlem olarak kalmıyor, kjrü^ mış camlardan paslı metal lev- halara, politık ıçeriklı duvar afişlerinden renkli paçavralara kadar, savaşın parçaladığı bir geçmişi de üzerinde taşımaya başlıyordu. Aynı tarihlerde ise Türki- ye'de, 1930'lardabaşlayanmıl- li sanat meselesi yeni bir kul- varagiriyor, HasanÂBYücel'in 'Sanatta Hümanizma' ve CHP'nin düzenlediği '"MırtGe- zfleri' (1938-43) projesinin ar- dından, yeral kaynaklara bağ- lanan bir çağdaşlaşma politi- kası gündeme geliyordu. 2. Dünya Savaşı sonrası 1950'nin başlannda ortaya konulan soyutlama girişimle- rinde dikkat edilen ana nokta şu ıdi: Yeni resim dili, geçmişin ka- ligrafi, hat ve süslemelerine bağlanmalıydı kı bu aynı za- manda açıkça soyut non-figü- raüf sanaûn "somut" planına da- \ı bir öneri oluşturuyordu. Bu- na karşılık nesnel dünyanın ka- ba ve geçici görünümlenni aşan tinsel bir hedef, ya da varlığın mutlak özüne dair bir derinlik meselesi es geçiliyor, soyut sa- natın kuramsal ve ontolojık ya- pısı üzenne taruşümıyordu. Her şeyden önemüsi de, soyut resim geleneksel venler üzenne otur- tularak, çağdaş birey sorunu anonim ve kolektif biçimlerle bir geçmiş açmazına yönlen- diriyordu. Bu görüşleri ardlannda bıra- karak ütinci Dünya Savaşı'ndan sonra lstanbul'dan Paris'e ha- reket eden bir grup sanatçı, (ço- ğu genç) görünüşte bir akım olmayan Paris ekolü hareketi içerisinde yer aldılar Nejad Devrim, 1950'de Leo Castel- li'nin New York'ta gerçekleş- tirdiğı Yougn Painters in U. S&France, 1952'deEstienne'in Peintres de la Nouvelle Ecole de Paris ve 1954'ten 1962'ye ka- dar Galeri Charpentıer'de dü- zenlenen Ecole de Paris sergi- lerine katılır. Daha sonralan kendisi ile yapılan bir söyleşi- de Devrim, 1960'lara kadar sa- natında kaligrafik unsurlan, Bizans mozaiklerinde buldu- ğu sembol ve ritimleri ve Paris ekolü renkçılığıni kullandığını söyleyecektir. Annesi Fahr El Nisa Zeid ise 1949'da Galeri Colette Alendy'de yirmi sekiz adet soyut nitelıkli yapıtını ser- gileyecek ve bu yapıtlar Gotik vıtraylan, kaligrafi sanatının biçim tekrarlannı haürlanr yü- zey bölümlenmeleri içerisinde akışkan bir ritim duygusu taşı- yacaktır. Zeid, aynı zamanda 1952'de Estienne'in Ecole de Paris sergisine de katılır. Esti- enne'in düzenlediği sergilerde yer almayan, fakat 1945'ten sonra yaşamını ve sanatını Pa- ns'te sürdüren SeBm Turan, Mübin Orhon, Abidin Dino, HakkıAnh ve Albert Bttran li- rik bir soyutlamaya yakın du- rurlarken AvniArbaş, Cihat Bu- rak, Tiraje ve 1939'dan itıba- ren Paris'te yaşamaya başlayan Fîkret Muaba, fıgüratif bir di- li sorunsallaştırarak bu kültür başkentinde kendilerine yer ara- lamaya çahşırlar. Resmimize model şehir Yıne bu tanhlerde Pans'e gi- den ve Leger'nin etkisinde kal- dığı görülen Neşet GûnaL, ön- ce Lhote, ardından Goetz atöl- yelerine devam eden Adnan Çokerve 1957-73 arasıatölye- sini Paris'e taşıyan Adnan Va- nnca da, Türk resminin başın- dan beri kendisine model aldı- ğı bu şehirde çalışmalannı sür- düreceklerdir. 'Paris Okulu' adı altında acı- lan bu sergi bizlere, 1945-60 yıllan arasında Paris'te yaşa- yan ressamlanmızın etkinlikle- rini ve yapıtlannı karşılaştır- ma ve kıyaslama olanağı su- nuyor. Bir yanda Soulages, de Stael, Hartung, Poüakoff, Lans^ koy, Degottex, Dumitresco, Vi-~ eria daSilva, Fautrier gîbi yüz^ yılın kilometre taşlan, diğer yanda Devrim, Zeid, Turan, Ar- baş, Anlı, Dino, Tiraje, Günal, Çoker, Bitran gibi kendilerine ait üsluplan ile soyut ve fıgü- ratif sanatımızın dikkat çeken ressamlan. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Sanatçuım Dünyası... Elias Canetti, anılannda 'NiteliksizAdam'm ya- zan Robert Musil'den söz ederken, onun, aşın du- yarlılığı nedeniyle kımı zaman çevresince nere- deyse suçlanmış olduğunu belirtir. Canetti'nin bu- rada sözünü ettiği duyarlılık, Musil'in 'kendisini il- gilendiren'\n dışında hemen her şeye kayıtsız kal- ması, kendisini iigüendirmeyen konulann şu ya da bu biçimdeki zorlamajan karşısında da kimi zaman aşın tepki göstermesidir. Bu tepki, kendisini ilgilendirmeyen'i hemen ilgi, duyma ve görme alanından kovmayı hedefler. Ve Canetti'ye göre böyle bir duyarlılık, sadece Musil ya da bir yazar için degil, fakat kendisine sanatçı denilmesine hak kazanmış tüm sanat- çılar için varlığı kesinlikle gerekli bir tutumdur. Çün- kü sanatçı -yine Canetti'ye göre- üstünde çalış- makta olduğu eser bağlamında iç dünyasında belli bir dünya oluşturmuştur; bu dünyayı ese- riyle dış dünyada somutlaştırana, başka deyiş- le iç dünyasından çıkarana kadar rahat etmeye- cektir. O zaman -eseri üzerinde çalıştığı sürece- içindeki dünyayı korumak, dıştan gelebilecek ve onu herhangi bir biçimde bozabilecek her türlü etkeni kovmak için elinden geleni yapmak, bir sanatçının en doğal hakkıdır. Bu durumda sanatçının duyarlılığı, içindeki dünyayı koruması içın elindekı en guçlü savun- ma silahı olmaktadır; zira bu duyarlılık, içteki dünyanın eserde somutlaşana kadar ayakta ka- labilmesine gösterilecek özen ile eşanlamlıdır. Canetti'ye göre, içlerinde herhangi bir dünya taşımayanlann, başka deyişle, yaşadıkları dün- yayı "benim dünyam" diye sahiplenip iç dünya- lannda yeniden- üretememiş olanlann böyle bir duyarlılığı anlayabilmeleri olanaksızdır. Konunun bu noktasına vanldığında, karşımı- za sanki yalnızca sanatçı bakımından değil, fa- kat aynı zamanda sanatın izleyicisi/alımlayıcısı bakımından da büyük önem taşıyan bir ölçüt çı- kıyor. 'Sanattan anlama'nm ne anlama geldiği, izleyicinin/alımlayıcının sanat eseri ile ne zaman bir diyalog kurmuş olabileceği gibi sorulara çok rastlandı ve rastlanmakta. Bu arada sanat ese- ri ile diyalog kurabilmesi için, izleyicinin/alımla- yıcının da belli bir birikiminin bulunması, mo- dern sanatta sözü hep edilen bir koşul. Canetti'nin ölçütü, işte bu noktada önem ka- zanıyor. Kendi içlerinde bir dünya barındırmayanların, yani yaşadıklan dünyayı düşüncelerinin süzge- cinin yardımıyla içselleştirip onu kendilerine gö- re yeniden üretmemış olanlann, sanatçı duyar- lılığını anlayamayacaklarını benımsedığimiztak- dirde, aynı kişilerin sanattan anlamalannı bekle- menin de boşuna olduğunu söylememiz gere- kiyor. Ve modern sanatın, geçmişe oranla çok daha geniş boyutlarda olmak üzere, düşünce düzle- . minde algılanan bir sanat olduğu gerçeği de böy- lece sanınm daha bir aydınlığa kavuşuyor. Dünyayı kendilerine göre yorumlama alışkan- lığını edinmeyenlerin, kendilerini sürüye ya da ge- nel akjşa bMrakmayı yaşamak sananlann, artık her zamankinden çok daha fazla düşünceye ses- lenen bir sanattan etkilenmeleri düşünülebilir mi? Günümüzde sanat, doğru bir biçimde yalnız- ca düşünce-yoğun ortamlarda tartışılmıyor mu? Sanat eleştirisi de gerçek işlevini ancak böyle or- tamlarda yerine getirmiyor mu? Birsoru daha: Günümüzün uygartoplumların- da sanattan anlama eğitiminin artık ilkokul ça- ğından başlatılmasının en önemli nedenlerinden biri de, yannın yetişkinlerine çocuk yaşlanndan başlayarak içlerinde kendi dünyalannı yarata- bilmelerinin yolunu göstermek değil mi? Evet, biz daha kimlerin yaşamlannın bir tiyat- ro oyunu olabileceğine ilişkin neredeyse listeler hazıriarken, ya da kimlerin yazar olduğuna cin- sel seçimlere bakarak karar vermeye kalkışırken, sanat gerçek anlamda ancak ötelerde, sanatın yalnızca sanatsal ölçütlere vurulduğu ortamlar- da ciddi olarak tartışılabiliyor! e-posta: ahmetcemaKa superonline.com acem20@hotmail.com 3. Uluslararası İstanbul Kukla Festivali 10 Mayıs'ta başlıyor • KûttûrServisi-3. Uluslararası istanbul Kukla Festivali, UNIMA-Uluslararası Kukla ve Gölge Oyunu Birliği'nin üyesi Karagöz kukla sanatçısı Cengiz Özek'in önderiiğin de 10-17 Mayıs tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi'de gerçekleştirilecek. Almanya, Polonya, Portekiz, Fransa ve Türkiye'den kukla sanatçılannın gösterilerinin yer alacağı festival kapsamında CRR Sergi Salonu'nda açılacak olan Lodz Arkeoloji Müzesi Kukla Koleksiyonu da ızlenebilecek. oooY A P > KREDİ YAYINLARI ANKARA KÜLTÜR ETKİNLİKLERİ 2000 IMZA GÜNÜ 14:00-16:00 - j<~;t;.ı»b-> 1 •" İmge Kitabevi Coşkun Yerli Sanat Kitabevi Nasuh Mahruki KÛOOIl SANAT ^lavıs Persenıbe
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle