25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA LU- CUMHURİYET 4 MAYIS 2000 PERŞEMBE O L A Y L A K . V E CJO.K.LJİŞLJljIt olay.gorus@cumhuriyet.com.tr 19Mayıs'âî)oğru. VedÜBİLGET Emekli Amiral M ustafa Kemalin, ulusalbilinçle"Ye- diDmeTekarşısür- dürdüğü kavganm anlamı, gerçek ba- ğımsızhktır. "Ke- maliznın Ln. ortaya çıkmasına yol açan nedenlerin bugüne değin süregeldiği- ni, sonuçta bugün de var olduğunu bil- mek, ulusumuz ıçin bir ölüm kalım so- runudur... Mustafa Kemal'e, Müdafaa-i Hu- kuk'a, Kuva-yi Milliye'ye ve tam ba- ğımsızlığtmıza saldıran, Türkiye'yi par- çalamaya ve yok etmeye karar veren iç ve dış düşmanlanmızı günümüzün bü- tün boyutlan içinde tanımak binncil görevimizdır... •*• "Ak koyunla kara koyunun" belli olduğugünlerde, çözümü, yabancı efen- dilerinin koruyuculuğunda arayanlara karşuı, Anadolu halkının öz istemleri- ni dıle getiren dolaysız bağımsızhk sa- vaşçısı Mustafa Kemal, sıyasal, ekono- mik ve askersel çizgisini belirledi: "Ya boğnnsızbkyaötünr Buda Sıvas Kong- resi'nin kesın ve buyurucu karan oldu. Sonuç: Başkomutanımız, "Düşma- nı vatanın harim-i ismetinde boğdu" ve îzmir'imizin kıyılannı bezeyen ba- nşsever sulannda utkuyla kucaklaştı. Temel yaşantı biçimi olarak benim- sediğimiz "Kanafizm" ezilen tüm ulus- lann özünde bulunan bir başkaldınnın Tûrkiye topraklan üzerinde, bunun ya- nı sıra da Mustafa Kemal'in kışilığın- de dile gelişidir. Emperyalistlerin bütûn hesaplannı bozan, gözûnü yıldıran ve bagımsızlık özü üzerinde Kurtuluş Savaşı smavı veren Mustafa Kemal, tüm uluslann kendi gücüne dayanabüırüliğinın güven- cesini de, bağımlı olmak istemeyen bir ulusa boyunduruk vurabilecek denli güçlü zorbalar yeryüzünde kalmamış- tır, diyerek vurgulamıştır. Mustafa Kemal, devletin gerçek ba- ğımsızhk yapısını bütünleyecek ikti- sadi yenileşim gereklerini de, kimile- rinin sanüanıun ya da sanısına kapılan- lann tersine, açıkhkla ve önemle belirt- miştir. 11 Mart 1922'de Mustafa Kemal, TBMM'deki konuşmasıhda kesinlikle demiştir ki, "Halk yararuu doğrudan doğruyaflgilendirenhususiaria girişün- ler devietieştirilmetidir." tzmir'de toplanan iktisat kurultayını etkileyen öğelerin bu çağdaşlaşımını ve ileriye açılımını engellemeye yelte- nenlerle birlikte, "KemaKzmin* saptı- nlmak ıstenmesi dönemi de başlayacak- örsonradan... "Sevr" ile tam bağımsızlığımızı bü- yük törenlerletoprağaverme hazuiığın- daki "düveM muazzama" biç bekle- mediği, bir askersel yenilgiden sonra, Lozan'da askersel, siyasal ve iktisadi he- zimetini kabullenmek zorunda kaldı, ama durmadı. Artık askerleriyle ülke- mize girmiyorlar. Aslında daha acıma- sız insanlık dışı yöntemler kullanıyor- lar. Çok boyutlu emperyalizmin kendi- ne özgü yeni yasalan var. Ama, insan- lık dışı "yeni dünya dûzeni", hiçbir va- kit çözümleyemeyeceğı sorunlan önü- müze koymamalıdır. Önûmüze konulanlar nedir? "Tüm temel kamu hizmederi ve kn- rumlan, küresei sermayenin kâr kova- ladığı alanlar konumuna getirflmekte- dir. Devletimizin iktisadivesosyal gerek- kriküreselpiyasanındevgûçferineterk edflmektedic Bununbbirtikiesiyasal ab- nunız da bu güçkrin emrine girecektir. Ulusalegemenükaraçlaniledemokra- si kurumlannuz ve uiusal yargmuz da işievsizkalacaknr. Giderekdûnya gene- finde, 'sermaye' doğaya ve insana fliş- kinen temel değerieri ortadan kaldıra- caknr. Ozetie, Tûrkiye de, dûnya tari- hinin dönüm noktasmda ustaca örgüt- lenmiş, çok boyutlu emperyalist eyle- min içine hflmişthf Descartes'ın akla çagnsı, araşurma, soru sorma yöntemi- ni belırler. Soru kuşkuyu açığa çıkanr, kuşkunun olmadığı yerde bilim ve bi- hnç olmaz. Körü körüne tapınma olur. Önemli olan akıldır, biünçtir, koşulsuz siyasal ve ekonomik çıkarlanmızdır. Ve en önemlisi bellektir. Kurtuluş tarihidir, "Sevr''dir, Lo- zan'dır, tarihsel bellektir. Tam bagım- sızlık, tarihinüz boyunca Türkiye'yi hasım belleyen ve küçûmseyen emper- yalizmin çıkarlannı savunmak değildir. Bugün güncel anlamıyla IMF'ye, Dün- ya Bankası'na, Dünya Ticaret Merke- zi'ne, Çok Taraflı Yaönm Anlaşma- sı'na, özelleştirmeye teslim olmak de- ğildir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk döne- mi Türkiyesi'nde, halkımızın yaşam gereksinirnlerini yamtlayan ekonomi- nin başanlı bir ekonomiyle gerçekleş- mesinin temelinde, halkımızın yaran- nı gözeten kuruluşlann hallaç pamuğu gibi atılarak haraç mezat saühnasına ve özelleştirihnesine teslim olmak değil- dir. Çok boyutlu emperyalistlerle Mus- tafa Kemal Türkiyesi'ni süreç içinde müstemlekeleştirmeye azmeden Mond- rosıleSevTarasınasıkıştınlrruşkımımü- tareke dönemi artıklarırun yanılgılan- nı vurgulayarak anımsatmanın bir ka- mu görevi olduğunu aynmsadım. Atatürk'ün gür sesine kulak verelim: "Her sırası geldikçe betirttiğinı gibi bir daha söyiemek ve pekiştirmek iste- rim ki bizüİkemizin ve ulusumuzun ba- ğnnsıziığuu kotarmakiçin karar verdi- ğimiz zaman kendi görüşlerimize uyu- yorkendigücümüzedayanıyordukHiç- bir kimseden ders almadık. Hiç kimse- nin aldatKi sözterine kanarak işe giriş- medik." Türkiye'yi IMF'lere, MAI'lere, özel- leştirmelere prangalayan, özelleştirme- lerle açık pazar haline getiren, bagım- sızhğımızdan yoksun kimi politikacı- lara karşı, Atatürk'ûn gür sesine kulak verenİCT olarak susmak niçin? IMF'le- ri, MAI'leri ve özelleştirmeleri, "sis- tem"in çıkarlanna uyumlubiçimde ya- salaştıranlar şimdi iktıdardadır... Gaflet ve dalalet içinde olmadığımı- zı gösterelim, yaklaşan 19 Mayıs Genç- lik Bayramımızı bu anlayışla kutlaya- lım. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Değişmek, Değişmemek... "Siz niye değişmediniz?" Peki, si2 niye değiştiniz? Soruya karşı soru! Biz değişmedik, ama siz değiştiniz. Değişimin sözlük karşılığı çok: tebeddül, tegayyür, ihale, tehav- vül... Bir süredir değişenler, değiş- meyelilere 'Dinozor' adını verdiler. Değiştnlere ne ad vermeli ki? Yozlaşma mı, bozulma mı, kendi- ni yadsıma mı, çıkar karşılığı kişili- ğinden kopma mı, birtakım çevrele- re yaranma mı? Ne? Hangisi?.. Değişme kaçınılmaz bir şeydir. Hiç- bir şey eski yerinde durmaz. Kişi yaş- lanır, organlan eskir, derken tam bir değişime uğrar, yani ölür, yok olur. Madde değişkendir. Kayalar yıpra- nır. Yapılar çöker. Ev yıkılır, yerine apartman dikilir. Mezarlıklar pafk olur. Zaman akar, bir şeyleri alır götürür. Birkimse, 'ben değiştim'diyedü- nünü yadsıyabilir mi? Bu, kendini yadsımak olmaz mı? Beş on yıl ön- oe böyle düşünüyordum, şimdi tam tersini savunuyorum, ne var bunda.. diyebiten o kişi, birdüşün adamı ise, belirli bir görijşü, bir fikri gereğinde canı pahasına savunmuş, bu yüzden nice insanı çıkmazlara, bataklara sü- rüklemişse!... Şimdi kalkıp 'dûn dün- dü bugün bugün' anlayışıyla değiş- mesini, yani bozulmasını savunurdu- ruma düşmüşse, ona ancak acınır. Her şey değişiyor, evet, ama değiş- meyen şeyler de var. önce inançlar, düşünler, kişilikler... Gençleri biran- larnda hoş görmek olasıdır. Bilmiyor- du, okumuyordu, çaresiz o yolda gi- diyordu.. ama zaman geçfl okudu, öğrendi, anladı dünkü yanılgısını; şim- di doğru yolu buldu diyebilirsiniz bel- ki!.. Ama bakıyorum geçmişlerinde- ki kişiliklerini yadsıyan, üstelik de de- ğişmeyenleri, tuttuklan sağlam yolda gkJenleri de kınamaya kalkanlann de- ğişimi özel çıkartarın etkısinde birde- ğişim... Bol para, bol olanak, bol öv- gü, bol alkış!.. Dün bir yana, dünkü yanılgılar bir yana, varsa bugün, bu- günün getirdiği çıkarlar... Bakın, Bütent Ecevrt 'Ben değiş- tim' dedi. Böylece yaşamının en önemli bölümünü, o bölümdeki söz- lerini, eylemlerini sıfıra indirdi! Kaç yaşındayken? Yetmişini aşmışken!.. Demek, önceki önemli görevlerde yaptıklan ettikleri, Başbakanlıkları, parti liderlikleri gereksiz, boş işler- miş. 'Umut' sayıldığı, dağa taşa adı yazıldığı günlerde, hem kendini hem çevresini.. en önemlisi halkını aldat- mış... Yetmişine gelmesi gerekltymiş "doğru yolu" bulmak için!.. Bir de "değiştim" diyerek hiç mi hiç değişmeyenter var. Onlar dün de yan- lış yollarda idiler, ters tutumlardaydı- lar, bugün de... MHP bunun örneği: Ülkücü denen insanlar kırk yıl önce böyleydiler, bugün de... Adam döv- mek, yol kesmek, zorbaca tehditler savunmak!.. Degişmenin, değişmek istememenin örneği... Her değişim iyi midir? Her değiş- meme kötü müdür? Basında arkadaş- lar var, 70'lerde, 80 öncesinde kimi Mao'cu, kimi TKP'ci, kimi bilmem neci idiler; mahkemeler, sürgünler, idamlar yaşadılar. Içlerinden çoğu inandıkları düşünce uğruna acılar çekti, ölümlerden ölüm beğendi. öy- leleri var ki yine eski yerlerindeter. Ki- mileri de 'şu tatlı dünyanın nimetle- ri'ni tatmak için dünlerini silip, ken- dilerini çagdaşlık dedikleri yozlaşma, bozulma aşamasına kaptırdılar. Şim- di kalkıp da emeği, emekçtyi, halk yarannı, ülke bağımsızlığını o gün bu- gün dirençle savunanlan dinozor di- ye adlandırarak kendilerini utançtan kurtarmak hevesindeler. Böylelerini heptanırsınız. Içleri kin, nefret doludur 'siz niye değişmedi- niz' diye saldırdıklan insanlara!... Ni- ye kendileri gibi yozlaşmamışlar, bo- zulmamışlardiye... Birteki yok ki iyi.. olumlu yönde değişmiş olsun. Küreselleşme, karşılıklı bağımlılık, ulusallıktan kopma!.. Siz değişenler bu yozlaşmalan savunun! Btrakın ken- di yollarında dirençle yürüyenleri, bı- rakın.. halktan, gerçek özgürlükten, bağımsızlıktan, emekten yana olan- lann 'değişmezliği'ne bari kartşma- yın!... Garanti Halkbank'tan para mı çekilirmiş? Akbank, Dışbank, Garanti. Halkbank, Osmanlı Bankası, Vakıfbank. Hepsinin kartıyla hepsinin ATM'sinden para çekilir. Yaman Bir Eğitimci! YusvdZiya BAHADINU Y aman bir eğitimci olan Tooguç, Köy Enstitülerinin "Ba- bt"sıdır. Rume- li'nin bir yoksul kö- yünden yürüyerek gehr Istanbul'a. Tek isteği okumak- ür. Her çaldığı kapı yüzüne kapanır; kapılar acımasızdır. Bir Osmanlı pa- şası var ki, düzenın yapısı yüzüne vurmuştur! Sonunda Kastamonu öğretmen Okulu'na girmeyi başanr. Yürümek kaderi! Onlarca köy- den geçer; evler virane, insanlar ça- putlara sanlı. Sezgisi öfkeye dönü- şür, öfke de, içindeki a insan"ı uyan- dınr. Oysa, bu yollardan başkalan da geçmiştir! O zamanlar, Istanbul'un beyi, pa- şası.. çocuklannın kaba işini köylü hizmetçi yapar, öğretmen okullan- nı bitirenler de bu çocuklara okuma- yazma, matematik, müzik dersi ve- rirdi. tsmafl Hakkı, Kastamonu yolun- da karar verir: Osmanlı paşasmm çocuğuna ders vermeyecektir. Öğ- renimini, Istanbul öğretmen Oku- lu'na aktanr, kimi öğretmenlerinden yurtseverhk, Baû uygarhğı, ideahzm gibi şeyleri o gördüğü virane köy- lere taşıma öğüdü alır. iyi öğretmen, her zaman için bir şansOr! öğretmen okulunu bitirince Al- manya'ya gönderilir. Orada Güzel SanatlarOkulu'nda, Güzel Sanatlar Akademisi'nde, Beden Eğıtimi Ens- titüsü'nde öğrenim görür. Ahnanya sokaklannda, ögrendik- lerini Kastamonu yollanndakı köy- lere nasıl götüreceğini düşünür. Almanya'da KırEğjtim Yurdu'nu görür: Burada öğretmen, öğrenci- nin üstü değil, yardımcısıdır. tşlik- lerde ciltçiük, marangozluk, bahçe- ciük başlıca çahşma alamdır. Oku- lun kurucusu Lietz'in "yeni Abnan- ya insan tipini" amaçladığını öğre- nir. "Doğayısûrekhmceleyen.araş- üran,jşbaşaran insan yetiçtirmekis- tiyoruz" der Lietz. Mümh'te Kersc- hensteiner'le tanışır (Ama o 'işoku- hı" düşüncesinden zamanla uzakla- şır). Leipzig'de bir deneme okulu- nu gezer; yöneticıler: "Biz bflmeyi, yapmaya çevireceğiz" der. "Çocu- ğu çahşmaortammda eğiteceğfc ez- Eğitimci, Eski TlP Milletvekili berci okuUarda yetişealer, başkala- nnı hizmetçi yapmak isterler; sö- mürmevi doğal görürler." Burada bir de "Bauhaus" ekolünü tanır: Sanayileşen Ahnan toplumunda hal- kın sanat eğıtımınden geçmesi ge- rektiğine inanılmaktadır. Tonguç, gördüğü ve edindiği bil- ginin ışığında, daha çok tsviçreli Pestaloza'ye yakınlJc duyar. Pesta- lozzi, sosyalist olmamakla birlikte sosyaüst öğretiye çok yaklaşmışür. O, birülkede toplumsal, siyasal dev- rim olmadan, sosyal adaletin sağla- namayacağmı bilmektedir. Yine de her düzen içinde yapılacak ilerici çalışmalarm olabilecegi, hatta başa- nya bile ulaşabileceği kanısındadır. Tonguç'un Almanya'dan getirdi- ği kitaplarda şu satırlar vardır: "tşj, makme de yapar, ama eseri yaffliz insan yaraür." "Klasikeğitimin,aşırıotoriterbas- loa niteüği teori ve pratiğin biribi- rinHpn kftpııkhıgıı, yalnız sagıkhhir vapaungefişmesİDdekıyeterstzlikso- nucu değil, yûzyıllardır sûren bağ- naz bir sistemin ve kapitafizmin so- nucudur." (x). Almanya'dan dönerken birlikte olduğu arkadaşlanndan kimileri, bu- run alüna birer Hitier bryığı yapış- tırmışken onun bavulunda kıtap var- dır ve o, sımfsal algılaması daha da belirlenmiş, idealist, iyi görmüş, iyi özümsemiş bir örgütçû, devrimci bir eğitimcidir artık. Arkadaşlan, iktidardaki partinin yönetim kuru- lu üyehğine seçilirken ya da bürok- rasinin en yüksek tepelerinde yer alırken, o hayatının sonuna kadar yoksul köylüye bilgi ve bilinç taşı- ma amacından caymaz. Tonguç, siyasal bir kişiliktir; eği- tim siyasal bir eylemdir çünkü ve ta- rafsız eğitimci yoktur. Köytülük, toplumlann en tutucu- sudur: Gelişmeye karşı, bihme kar- şı bir davranış biçimidir. Tonguç böyle bir ortama özgür düşünceli, so- ru soran, sorgulayan, eşitçi, payla- şımcı, okuyan, üreten binJeri gön- dermek istedi. Enstitü çıkışhlann (mezunlannın) görevi, kapitalizm öncesi smıf ve tabakalann sömürüsüne karşı çık- makken: genç öğretmenler, kapita- list sömürüye karşı çıkn. Işte sorun buradaydı! Kimi der, Tonguç urkekti, sakın- gandı. Bacon, "Kimileri. öyle çekmgen, öyle salangandır ki, saOhk mahm ancak alacakaranhkta ortaya çıka- nr" der. Kimi der, Tonguç, "Buzlar Çö- zûhneden''i oynuyordu. Tonguç, yönetimi ehnde tutan par- tinin, özellıkle sağ kanadımn faşi- zan yapısım iyi biliyordu. Hele "sı- nıfsız toplum" ılkesıne hiç inanmı- yordu (bu Atatürk'ûn bir özlemiy- di). Köylü, sömüren sımf karşısm- da sömürûlen bir sınıftı. Tonguç, daha çok Köy Enstitüsü, daha çok öğrenci ve bir an önce de köye öğ- retmen istiyordu. Ne yazık ki, buz- lar tezçözüldü! Kimi der, Tonguç'un köylü gibi aslmda tutucu bir sınıfla işe başla- ması, devrim stratejisi açısından doğru degildi. Brezilyalı Eğitimci Pauk> Preire da der ki: "Sekteıük, hangi siyasal kampt» nhına ntaın, maınhğm iom. . tohışuna bir engeldir (xx). Kimi dfer, Tonguç Kemalist'ti. Tonguç Man'tan, Lietz'den, Küh- ne'den, Bauhaus ekolünden, Kersc- hensteiner'dan, daha çok Pestalo- zi'den ve sonra BlonskiMen (ele da- yah, iş içinde öğretün yanlısı) süzü- lüp gelen bir iş eğitimi ilkesi be- nimsemiştir. Marksist öğretiye göre, "lş,bflgi- nm hareket noktasıdır. tş sadece or- tamı değiştinnekfc kalmaz, ghtikce daha mükemmel hale gelen âlet ve tekniğin de doğmasım sağlar. Bilgi, işsayesinde ilerier, yanhşlannıduzel- tir, genişler, derinleşir ve inceiir. tş, duşünceyi harekete geçirir ve gittik- çezenginleştirir,daha kesin kavram- h m otuşmasmaelverişMkoşuDanya- raür(m). Yine Paulo Freire, "Benim bil- gim, benim gerçekfiğimdir. onlann gerçekliği değfl. Ben onlan benim gerçekfiğime getirmek için onlann gerçeldiğinden yolaçıkmafayım'' der. Bana göre Tonguç, söylemiyle Kemaüst, davranışı ve eylemiyle sosyaüsttL (x) Engin Tonguç, BirEğitim Dev- rimcisi, l.Hakh Tonguç, I, s.158. (xx) Paulo Freire, Ezilenlerin Pe- dagojisi, s.18. (xxx) Georges Cogniot, Engels 'e Göre Tabiatın Diyalektiği, s.58. "I I I \ t \ " U , I \ I ' A K A l I k \ U S i s i I \ ! i KIRIKKALE ASLtYE 1. HUKUK MAHKEMESt'NDEN EsasNo: 1999/460 Davaa: Zekıye Kılıçdoğan Vekiü: Av. Hıdır Çaynak Davah: Mehmet Kılıçdogan Dava: Boşanma Davacı veküi dilekçesinde tarafların 20 yılhk evli olduklannı ve bu evlilikten ikı tane çocuklannın olduğunu, dava- hnın belirli bir işi olmadığını, bu nedenle de genelde yurtdışında kaldığını ve evine nadiren geldiğini, evıne sadakatsiz olduğu, piyasaya çok miktarda borçlu olduğu, bu nedenle de alacaldılann bu borçtan dolayı rahatsız ettiklennı, bu se- beplerle davacının Mersin'de bulunan babasının evıne taşındığını ıddıa ederck mahkememize boşanma davası açmışUr. Tüm aramalara rağmen adresi tespit edilemeyen davah Mehmet Kıhçdoğan'a dava dilekçesi ve duruşma gününûn ila- nen tebhğıne karar verilmiştir. Mahkememizde yapılacak olan 24.05.2000 günü saat 11.30'daki dunışmaya bızzat katılmanız veyahut da bir vekil ile temsıl ettirmeniz, duruşmaya mazeretsiz olarak gelmez veyahut da bir vekıl ile temsil ettirmediğiniz takdirde yargı- lamaya yokluğunuzda devam olunacağı ve karar verileceği hususu ilanen tebliğ olunur. 05.04.2000 Basın: 23350 KUŞADASI tCRA VE İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İLANEN TEBLİGAT DosyaNo: 1999/4377 Kambiyo senetleri (çek, pohçe ve emre muharrer senet) ûzerinde haciz yolu ik yapılacak takip taleplerinde ödeme emn. 1- Alacakh ve varsa veküinin adı, soyadı ve ikametgâhı: Incisel Yavaş, vekili Av. Hüseyin Yavaş, Bozkurt Sokak 3/3, Kuşadası 2- Borçlunun ve varsa kanunı temsilcisinin adı, soyadı ve ikametgâhı: 1. Gûlşahin lnş Ulus Nak. Taş ve San. Tic. Ltd. Şti. adına Zekı Gûlşahin, Gölü Köyû, Mardin 2. Anf Kanat, Seçkın Otel Çarşı Içi, Davutlar v 3- Alacağın Türk parasıyla tutan, faiz nüktan ve işlemeye başladığı gün: 3.5OO.OOO. 000.-TL. Asıl Alacal + 115.000.000.000.-TL. Işlemış %80 Reeskont Faiz + 175.000.000.-TL. Çek Tazminatı %5 + 18.860.000.-TL. îhtiyati Ha- ciz Masrafı = 3.808.860.000.-TL. toplam alacak asıl alacağın takip tanhinden itıbaren işleyecek %80 reeskont faizi ic- ra gid. icta vek. üc. ile birlikte tahsili. Senet ve TarihL Emlak Bankası Mardin Subesi'nin 15.12.1999 tarih ve 3.50O.0OO.OO0.-TL meblağh çeki. Yukanda yazıh borç ve masraflan işbu ödeme emrmin tebliği tarilunden itıbaren yirmıbeş gün içinde ödemeniz, ta- kibin dayanağı senet kambiyo senedı nıtehğıne haiz değilse yinnı gün içinde merciye şikayet etmeniz, takip dayanağı senet alhndaki ımza size ait değilse yine bu yirnü gün içinde aynca ve açıkça bir dılekçe üe tetkik meTciine bıldınne- niz, aksi takdirde kambiyo senedindeki imzanın sızden sadır sayüacağı, im7anı?i haksız yere üıkâr ederseniz takip ko- nusu alacağın % 10'u oranrnda para cezasına mahkûm edileceğınız, borçlu olmadığınız veya borcun itfa veya imhal edil- diği veya borcun zamanaşımma uğradığı ve yetki hakkında itirazınız varsa bunu sebepleri ile birlikte yirmi gün içinde icra tetkik mercıine bıldirerek merciden ıürazın kabulüne dair bir karar getirmedığmiz takdirde cebri icraya (kvam olu- nacağı, itiraz edilmediğı veya borç ödenmediğı takdirde 30 gün içinde 74. maddeye göre mal beyanında bulunmanız, bulunmazsanız hapisle tazyik olunacağımz, hiç mal beyanında bulunmaz veya bakikate aykın beyanda bulunursanız aynca hapisle cezalandırılacağınız ihtar olunur. 24.4.2000 Basın: 23126 PENCERE AnayasaiCumhurlıafkanhğı Kavramı... Ahmet Necdet Sezer haklı: Cumhurbaşkanının yetkileri azalttlmalı, anayasai bir dengeye kavuşturulmalı!.. Neden?.. Çünkü hukukta 'sorumluluk' ile 'yetki' bir bütün- dür, deviet düzeninde sorumluluk taşımayan kişi yetkilerle donatılırsa çarpıklık doğar. Sorumsuz kral ya da sultanlann yetki kullanma- lan dönemi geçmişte kaldı. Işin özüne bakarsanız 82 Anayasası, cumhurbaş- kanına ülkeyi yönetme yetkisi vermiyor, 82 Anaya- sası'nın 112'nci maddesine göre Meclis'ten aldığı yetkiyle, "genel siyaseti" hükümet saptar ve yürü- tür. Cumhurbaşkanının yetkileri ise 104'üncü madde- de 'tadat' edilmiştir. Tadat 'adet'ten gelir; cumhur- başkanının yetkilerinin anayasada bir bir sayılması, hiçbir esneidiğe yer vermeyecek biçimde sınırlan- dınlması demektir. Bu yetkiler arasında cumhur- başkanının ülke politikasını çekip çevirmesine iliş- kin bir görev yoktur. • Her şey gibi cumhurbaşkanlığının da şirazesi 12 Eylül'den sonra dağıldı. Evren.. Özai.. 12 Eylül'den sonra on yıl 'Evren-özal ikilisi' ülke- nin canına okudular. Hukuk mukuk hak getire!.. Ir- tica bu sürede palazlanıp siyasal iktidara adaylığı- nı koydu; PKK bu dönemde tohumlandı ve Anado- lu'da 30 bin cana malolan üstü örtülü savaş yaşan- dı; yirmi yildan beri süregelen enflasyon bu ilginç 'ilo- //'nin yönetiminde kurumlaştı. Ya Süleyman Bey?.. Demirel'in de "anayasai cumhurbaşkanlığı"r\\r\ oiçülerine uyduğu söytenemez; keşke Çankaya'dan aynlması bir büyük soruna dönüşmeseydi; "Baba Cumhurbaşkanrnm "başkanlık sistemi"ne yaptığı yatınmlar, Çankaya'yı ülkeyi tek başına çekip çevi- recek bir makama dönüştürme heveslerinin türeti- miydi; 'Köşkte dile getirilmeseydi, daha doğru olur- du. • Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Se- zer"in sözleri doğrudur Cumhurbaşkanının yetkile- ri azaltılmalı ve anayasai bir dengeye kavuşturulma- lıdır. Ancak bir gerçeğin daha altı çizilmelidir Çankaya'nın yetkileri, son üç cumhurbaşkanının kullandığı boyutlarda değildir; anayasai sınırtann aşılması daTürktye'ye yararlı olmamıştır. Evren'in eski NATO Başkomutanı General Ha- ig'le acıklı serüveni, özal'ın Körfez Savaşı macera- sı dillere destan "skandallar" oluşturmadı mı?.. Süleyman Bey daha deneyimli bir kişilikle Çan- kaya'ya çıkmıştı. Yine de, Tûrkiye bir hukuk devletiyse, sorumlu- luğu olmayan cumhurbaşkanının hükümeti aşarak ülkeyi yönetmeye kalkışmasını kimse benimseye- mez. Ahmet Necdet Sezer'e Çankaya yolu açıldı; aday- lar arasında en çok göz dolduran ve güven veren bir kimliği var; Köşk'te neler yapacağı ise ancak de- neyimlerie ortaya çıkacak; yaşanarak görülecek... Dileriz ki Sezer, anayasai cumhurbaşkanlığı kav- ramını Köşk'te yerli yerine oturtur. •affedersin \a fontaine Çınar Yayınlan, Rrfat llgaz Kültur Merkezı, Sıraselvıler Cad No 90/3 80O60 Taksım - Istanbul Tel&Fax (0212)293 28 96 e-maıl cınaryay@hotmaıl com "". -^ www cinaryayın com BAKIRKÖY 2. SULH HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN DosyaNo: 2000/106 Mahkememizde görülmekte olan vasi tayini davası se- bebiyle, Sakarya, Merkez, Karaosman Mah. C: 0007, K: 1214'denüfusakayıtbMuhittınveNennın'denolnıa 1965 d.lu Hasan Hamdi Karaferyeli'ye mahkememızce verilen 200/106-370 Es. ve Ka. sayılı ilam ile kardeşı Mevcin Ka- raferyeli vası tayin edilmiştir. ttirazı olanlann yukarda nu- marası yazıh dosyamıza müracaat etmelen, aksı halde ke- sinleşecegi hususu ilan olunur. 21.4.2000 Basın: 23260 MANİSA SULH HUKUK MAHKEMESİ SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN DosyaNo- 2000/18 Satıs Matkemede saülarak ortaklığın gıdenlraesıne kararverilenMa- nisa Horozköyû'nde kaın tapunuo 2246 ada, 3 parselıade kayıtlı taşınmaz toplam 352 m2 olup Imar Kanunu'na göre 5 kata mûsa- deli olduğu, taşınmazın yola olan cephesının önunden yenı yapı- lan oto yolun geçeceğı ve bir metrekaresinin 25.0OO.0OO.-T15İen tamamı 8 800 000 000 -TL olduğu Satış Memurluğu"nca bilirkişi manfetıyle yapılan 19 4 2000 tanhlı Takdır Kıymet Tutanağı'nda belirtılmışnr Tapuda Hüseyin luzı. Nebahat Çece'nin 535/2400 hissesı vardıı. Nefoahat Çece tüm aramalara rağmen adresi tespit edilememiştir. Takdir bymet tutanağı tebliği yerine kaim olmak ûzere ilan olunur. 24.4.2000 Basm: 23130
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle