21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 1 MAY1S 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER ÎÜ'deki 'Astronomi Günleri'nde hurafelerden kurtulmak için halka gökyüzü tanıtılıyor Univershede Ay'a yolcuhık• Astronom Prof. Dr. Dursun Koçer, okullarda astronomi dersi okutulmadığı için toplumun astronomiye yabancı olduğunu ve bunun sonucunda felaket senaryolan yazanlann safsatalanna kolay inandığını söylüyor. YUSUFZtYAAY tstanbul Üniversitesı'nde (tÜ) baş- layan halka açık "Astronomi Günle- ri", uzayın büyüleyici görüntülerine teleskopla tanıklık edebileceğiniz görsel bir şölen sunuyor. IÜ Fen Fa- kültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Dursun Koçer, okullarda astronomi dersi oku- tulmaması nedeniyle Türk toplumu- nun astronomiye yabancı olduğunu, bunun sonucunda felaket senaryolan yazanlann safsatalanna kolay inandı- ğını söyledı. ÎÜ Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü öğrencilerinin oluşturduğu Amatör Astronomlar Kulübü'nün dü- zenlediği "Astronomi Gûnleri" de- vam ediyor. 12 Mayıs'ta sona erecek etkinlikler kapsamında halkın anla- yabileceği bilgilerin verildiği astro- nomi seminerleri düzenleniyor. Halka açık etkinlikler kapsamında ÎÜ Beyazıt Kampusu'ndaki gözleme- vinde bulunan teleskoplarla gündûz Gûneş'i, gece de Ay ve gezegenleri gözleme şansını yakalayıp uzaym görkemli görüntülerine tanıklık ede- biliyorsunuz. Etkinlikler, öğleyin saat 12.00'de 12 Mayıs'a kadar devam edecek Astronomi GünkrTnde teleskoplarla gündüz Güneş, gece de Ay gözkmknebiliyor. başlayıp, uzay gözlemin yapabilece- ğiniz gece saat 22.30'a dek sürüyor. Halka astronomiyi tanıtıp sevdırme- yi amaçlayan etkınliğin bu yıl 5'inci- si düzenlenirken etkinliğe halkın gös- terdiği ilginin ilk yıla göre arttığı göz- lenıyor. Prof. Dr. Dursun Koçer, söyledik- leri gibi gezegenlerin 5 Mayıs'ta oluş- turduğu dizilirtıin dünyada hiçbir fe- lakete neden olmadığını vurgulaya- rak dünyaya en yakın olması nede- niyle çekim etkisı olan tek gök cismı olan Ây'la birlikte bu dizilimin aynl- dığını kaydetti. Gezegen diziliminin felaketlere ne- den olacağı söylentilerine toplumun inandınldığını, geçen yıl meydana ge- len Güneş tutulmasından bir hafta sonra deprem olmasının, toplumun yanıtı gökyüzünde aramasına neden olduğunu söyledi. Toplumun ilgisinın gökyüzüne yö- nelmesinin, gökyüzündeki görkemli olaylar yerine, yeryüzündeki felaket- lerden kaynaklandığını anlatan Ko- çer, "Tûrkiye'de astrnomi yeterince bflinıniyor. Astronomiye ilgi ve bilgüe- ri otsa insanlar bilime daha çokinana- caklar, fakılara, safsatalara inanma- yacaklar. Halkın gökyüzünü bflmeme- si ve hurafelere inanmasu 1974 yıhna kadar liselerde okutulan astronomi dersinin kaldıntanasmdan kaynakla- nıyor" dedi. Aynı yıl liselerden jeoloji dersinin de kaldınldığını vurgulayan Koçer, "Insanlarunız Ozerinde yaşadıklan gezegeni de bflmh orlar. Fen programı içindefizik,ldmyavebiyolojidersi var. Bu üç temel biKmin en ryi Uboratuva- n olan yeryüzü ve gökyûzunû öğretmi- vorsunuz, bflgOer soyut kabyor. Bu, çö- zülmesi gereken büyûk bir probtem" dıye konuştu. Dünyanın her yerinde ilkokuldan başlayarak öğrencilere yerbilim ve gökbilimin uygulamalı olarak öğretildiğini vurgulayan Ko- çer, oralarda yetisen çocuklann bu ne- denle yeryüzü ve gökyüzü hakkında temel fikirleri olduğunu, insanlann astronomik olaylann, deprem gibı fe- laketlerin nedeni olacağına aklın ge- reği olarak inanmadıklannı belirtti. ABD'deki okullarda astronominin, fen derslerini sevdirmek için bir araç olarak kullanıldığını kaydeden Prof. Dr. Dursun Koçer, "Bu konuda Ame- rikan astronomi kuruluşlan okuüar- la işbûüği içinde khaplar, görsel mal- zemeler hazuiıyor. Bizim bunlarm ge- risinde kalmamız çok yanhş" dedi. Astronominin, özellikle ilkokul ço- cuklan için düşüncelerinin sınırlannı zorlayan bir bilim dalı olduğunu ve ço- cuklann daha genış düşünmesını sağ- ladığını anlatan Koçer, astronomi bil- gısinin, temel bilim formasyonu olarak her meslekteki insanın başanlı olma- sına yardım ettiğıni vurguladı. \A ĞLIK HABERLERİ 'Gazetecikadar kaynakda sorumhi' -' tstanbul Haber Servisi - Eğitim ve Sağlık Muha- birleri Derneği Ikinci Başkanı Sibel Güneş, sağlık gazeteciliğinde uz- manlaşmaya gitmenin şart olduğunu söyledi. Güneş, iletişim fakültele- rinde sağlık haberciliği dersı konmasının gereklı olduğunu vurgularken gazetemiz Genel Yayın Yönetmenı Orfaan Ermç, muhabirler kadar sayfa sekreterlerinin de eğitil- mesi gerektiğjni söyledi. Marmara Universitesi Sağlık Eğitim Fakülte- si'nde dün gerçekleştiri- len "SağtıkGazetecüiğive Medya" konulu panelde, sağlık haberciliği tarnşıl- dı. tstanbul'da ESAM'a üye halen 20 tane sağlık muhabiri bulunduğunu anımsatan Sibel Güneş, uzmanlaşmanın şart ol- duğunu söyledi. Güneş, "Ohunsuz bir şey ohınca daha önce size bütünkanaflannıacıktu- tan insanlan yanınızda göremiyorsunuz. Helrim- lerin bepsi kendi yapokla- nnı doğru buluyor. Bize haberkaynağı olaninsan- lar ne kadar doğru söylü- yor. Yapılan hatab haber- lerde gazeteci kadar kay- nak da sorumhi" diye ko- nuştu. Dünyada kullanıma en açık mesleğin gazetecilik olduğunu vurgulayan Or- han Erinç ise öğrencile- re, okuduklan haberlerin hangi tür gazetelerde çık- tığına dikkat etmelerini istedi. Erinç, gazetelerde yer alan sağlık haberleri- nin çeşitli ajanslardan ve dergilerden çevrildiğini de söyledi. Orhan Erinç, şöyle devam etti: "Sağhk haberleri polis- adhyeden sonra en çok önem verilen haber türü- dür. Zaman zaman kanıt- lanmamış ya da hikâye edflmiş haberler de çıkı- yor. Muhabirler kadar haberi sayfaya koyan, baş- hğı atan ldşfler de eğram- den geçirUmeti. Çûnkü haberin ceremesini sağtık muhabiri çekryor." Muhabirimiz Saadet Uslu da "Basmda Sağhk Haberteri" ıçenklı tezi konusunda bilgi verdi. 'İTİM-SEN'DEN TEPKİ 'Norm kadro eğitim kalitesinidüşürür' tstanbul Haber Servisi - Eğitim-Sen îstanbul şu- beleri, Milli Eğitim Ba- kanlığı'nın norm kadro uygulamasına tepki gös- tererek uygulamanın eği- tim-öğretimde kaliteyi ve venmi düşüreceğini, ça- lışanlar arasında huzur- suzluk yaratıp çalışma banşını bozacağım öne sürdü. Eğitim-Sen tstanbul şubelerinden yapılan ya- zılı açıklamada, Milli Eğitim Sûrası ve devletin yeniden yapılandınlması polîtikalanna uyûmluha- le getirilen norm kadro uygulamasına karşı du- yarlı olunması çağnsı ya- ^ıldı.Uygulamayla kent merkezlerindeki dona- nımlı okullara taşrada gö- rev yapmış öğretmenlerin atanmasının zorlaştığı vurgulanan açıklamada, mahrum bölgelerdekı öğ- retmenlere haksızhk ya- pıldığı savunuldu. Açıklamada, norm kadro uygulamasıyla öz- lük haklan ve çalışma ko- şullan önceden saptanmış öğretmenlere, atanmayı is- tediklen bölgelerde kadro ohnaması gerekçe göste- rilerek "Atanırsanız sizi ücretsiz izne ayınyorum, çahşjrsanız böyle çahşnT denildiği ıleri sürüldü. Açıklamada, uygula- mayla dersleri boş geçen birden fazla okulda JJÖ- revlendirilen ögretmenle- rmyol giderlerinin karsı- lanıp karşılanmayacağına açıklık getirilmediği be- Iîrtildi. AçıHamada, yb- netmelikte müdür yar- dımcılıklanna esas ola- cak ölçütlenn nesnellık ve bilimsellikten uzak ol- duğu da iddia edildi. 21 yaşındaki genç, kaçarak evlenen kız kardeşinin kocasını bıçakladı Töre içîn eııiştesini öldürdüŞANLIURFA (Cumhuriyet) - Şanlıurfa'da töre cinayetlerine yenileri eklendi. Ahmet Aslan (21), kız kardeşinin kaçarak ev- lendığı eniştesı Mehmet Kıbç'ı bıçaklayarak öldürdü. Eyyübi- ye Mahallesi'nde ise Tumbul kardeşler, 14 yaşındaki kız kar- deşleri A.T. ıle ılışkiye girdiği öne sürülen Fahat Kaymaz'ı öl- dürdüler. Kanalete atılan A.T. ise güçlükle kurtuldu. Önceki gece iş çıkışı evine git- mekte olan Mehmet Kılıç (26), Hızmalı Mahallesi Yavuz So- kak'ta kayınbiraderi Ahmet As- lan'ın bıçaklı saldınsına uğradı. Kılıç çeşitli yerlerinden aldığı darbeler sonucuolay yerinde ya- şamını yıtırdı. Olaydan kısa bir süre sonra yakalanan Ahmet As- lan, "cinayeti toplumun baskısı nedeniyle işlediğini'" söyledi. Aslan sorgusunda, banşmak için kız kardeşlenne karşılık Kı- lıç ailesinden bir kız istedikleri- ni, ancak olumlu yanıt alama- yınca Mehmet Kılıç'ı gördüğü yerde öldürmeye karar verdiği- ni anlattı Cinayeti işlemek için 1 hafta öncesinden Bıçakçı Pa- zan'ndan bıçak aldığını anlatan Aslan şöyle konuştu:" Yapoğun olaydan çok pişmanım. Fakat benim kadar toplumun da suçu var. Üniversite sınav lanna haar- lanmakta>dım. Kız kardeşim ev- den kaçnğından beri ders çahşa- maz okium. Daima başun yerde gezivordum. Bana, 'Bak herifın bacısı kaçmış, o hâlâ hiçbir şey yapmadan duruyor' diyorlanh. C Y D D ' d e n 'Havat Yenideil' &*»*** Türldye ve Pepsi Cola Tûrkiye,V * A * U ucıı uaynı ±f m u t ı ı Ç a ğ d a ş Y a ş a m ı D t g t e | d H | | e j^^^ ( Ç Y . DD) fle birtikte, İzmit-Sarnneşe'de Çağdaş Yaşam PepsiCo. Üköğretiın Okulu'nu eğirime açü. tzmit Arslanbeyii'de deprem önceande Sanmeşe İBcöğrethn Okulu adı ile eğitim veren ve 17 Ağustosdeprenûndeağırhasargörenokul,prefabrike olarakyenkkninşaedildi PepsiCo. Vak- fi fle ÇYDD'nin deprem felaketi sonrasmda ortaklaşa başlatdğı "Hayat Yeniden" projesi kap- sammda yapıian okııl, 220 ö^rendye eğitim verecek. 8 derstikten ohışan Çağdaş Yaşam I^psi- Co.ÜköğreamOkulu'nunaçılışmaDevk^BaJiamHasanGemkiÇYDDYönetimlûı^ kaoı Prof. Dr. Türkan Sayian, Pepsi Cola Tûrkiye Genel Mûdürü Albert Manzone, oyuncu Mehmet AH Alabora kabkh. Alman- Tûrk Vakfi (DTŞ) da depremde aielermi yttiren çocuk- lark^birldınsesizkryuTduy^ptınyor.YurdunteıneB'GölcükSar^ Dekan Gürbüz, 'Aydınlanma Seminerleri'nde konuştu 6 Fransa yeni düzen arayışmda9 tstanbul Haber Servisi-Ye- ditepe Universitesi Hukuk Fa- ^kffltesi Dekanı Prof. Dr Yaşar Gûrbüz "Dünyajandarmahğı- na soyunan Amerika, tek ku- tuphı dünyanın dengesini bo- zacak bir devletin gelişmesine izin vermeyecektir" dedi. îstanbul Universitesi ve Türk Gençliğine Hizmet Vak- fı işbirliğıyle düzenlenen "Ay- dmlanma Seminerleri"nde ko- nuşan Prof. Dr. Gürbüz, öğren- cilere "uluslararası örgütfcr" konusunda bilgi vererek ken- disine yöneltilen sorulan ya- nıtladı. Birleşmiş Milletler'de (BM) ^alışmış olan Gürbüz, BM'nin organizasyon yapısını anlath- ğı seminerde uluslararası ör- gütlenn, savaşa meydan ver- meden devletlerin çıkarlannı korumak amacıyla kurulduğu- nu ifade etti. Gürbüz, bir öğ- rencinin sorusu üzerine, "Fransa, uluslararası arenada Amerika'ya karşı tezkrürete- bflen ve kûlrürel üremni fazla olan bir ülkedir. Örneğin tüm dünyada rağbet gören sosyal devletin çökmesi tezkrine kar- şı çıknuşür. Fransa yeni dünya düzeni içinde, kendi fikirierine göre yeni bir düzen arayışm- dadır" diye konuştu. Dayanamazhale geldhn. Bu ola- yı topluman baskısı yüzünden yaptûn.Benaraktörefcrindeğis- mesini istiyonun." lfadesıne başvunılan Müslüm Kılıç'ın eşı tslim Kıhç, aılelen- nin evlenmelerine izin verme- mesi üzerine 5 ay önce kaçarak evlendiklerini söyledi. Ailesi ile banşmak istediklerini, ancak bunu başaramadıklannı anlatan Islim Kılıç, kocasını öldüren ağabeyi Ahmet Aslan'dan da şi- kâyetçi oldu. Kutlama mesajları 'Cumhuriyet'i okumamak eksikliktir' tstanbul Haber Servisi - "Topto- mun vicdanı düşünen, be>ni çahşan kalemi Cumhunyet'in hiç dunna- ması" gerektığı vurgulandı. Srvıl toplum örgütü temsılcileri, siyaset- çiler ve yurttaşlanmızın gönderdi- gi mesajlan özetle şöyle: DSP îstanbul Milletvekili Rıd- van Budak: Cumhuriyet'in 76. ku- ruluş yıldönümünü tüm çalışanlan- nızla beraber kutluyorum. Tûrkiye Devrimci Banka ve Si- gorta Işçileri Sendikası Genel Baş- kanı Erdoğan Türan: 1958-1960 yıllannda Cumhuriyet gazetesıni okumak, okuduktan sonra ise im- ha etmenin yollannı arayan dönem- lerden sonra bugünün şartlannda Cumhuriyet gazetesıni okumamak büyük eksikliktir bır insan için, bu duygularla yayın hayatınızın son- suza dek sürmesi dileğdyle. Dilek LTgûrav: Varlığjyla bizlen Cumhuriyet'in bilim, kültür ve de- ğerlennin de varlığına ve yasanla- cağtna gûvendiren, her gûn oku- makla gurur duyduğum ve ülkemiz- de basının yozlaşmasına karşı onur- lu anıt gibı gördüğüm Cumhuriyet gazetesinin 76. yüı kutlu olsun. Bu onurlu ve seçkin gazete daha nice ydlar yaşasın ve gelişsin. Etbem Tüfekçi: Yeni yıldönümü- nüzü kutlar, nice 100'lü yıllara gir- menizi dilerim. Dinozorluk çizgi- nızin devamını dilerim. Kutlama mesajlan ise şöyle: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanı YaşarOkuyısn. Anadolu Ajan- sı Yönetım Kurulu Başkanı Meh- met Gûlen, Ürgüp Belediye Başka- nı Beldr Odemiş, CHP Bandırma tlçe Başkanı Ozan Omır. Kadın Haklanm Koruma Derneği Genel Başkanı Gönffl Işkr, Yıldız Teknik Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. •ver Adm. Rataşan Atasoy. Şem- settin Cevlan, Ahmet Mermer, M. S»dık Astankara, BuketSezer, Cen- giz Şafak. Cengiz TaşçL Fatma Taş- çı Veü Deniz. Murat Giirkan Aı> kan, Göktürk Hoşses. Gürkan De- mircan, Musa Tufan. Yddmm Er- kan, Mahmut Götgefi, Sarl Berger Sahbaz,M.SinanOztan,ŞİMSiBu- lut Turgut Esmer, Kazım Engin. Vğurhan Çeiik, KemaJ Ocak. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ İnadına Jacoben Geçen hafta, bir bardak suda çıkan bir fırtınayı; bi- raz hüzünle, biraz şaşkınlıkla ve biraz da utançla iz- ledik. Hilmi Yavuz dostumuzun, başta llhan Selçuk ustamız olmak üzere, "çizgisini" dürüstlükle savun- mayı sürdüren, bir dizi yazar ve düşünürü ağır bir bi- çimde itham etmesi ve çok satan renkli basının ki- mi yazarlannın, bu "kampanyaya" katılmalan ve bir türlü sona ermeyen Jacobenizm "suçlamalannın" (!) yeniden gündeme gelmesı, bu yazıyı yazmamı ve bu konudaki görüşlerimi, bir kez daha dile getirmemi zo- runlu kıldı. Umanm okurianm arasında anımsayan vardır. Ge- çen dönemde, bu konuda bırkaç yazı yazmıştım. Hatta, birinin başlığı bile bu yazının başlığı ile aynıy- dı. Bu yazılanmda, Jacobenizmin ne olduğunu ve günümüzde kendinı Jacoben olarak tanımlayan bir insanın, umut ve beklentilennı sergilemıştım. (Bu ara- da; Oktar Türel'in gönderdığı, "Ben Jacobenim" başlıklı şiirini de yayımlamıştırn.) Fakat "birileri", Jacobenizmi hâlâ bir "umacı" gi- bi görmeye ve göstermeye devam ediyor. Kendini "//beraT olarak tanımlayanlann bu yaklaşımlannı an- lamam mümkün. Hatta "dönek solculann" bu yak- laşım içinde olmalannı da anlayabıliriz. Fakat kendi- ni "solcu" olarak tanımlayan ve bunda samimi olan kımilerinin, bu düşünceleri paylaşmalannı anlamsız ve hatta gülünç buluyorum. Jacobenizmi böyle mahkûm etmek isteyenler Ja- cobenizm denildiği zaman, hemen "devrim" sonra- sındaki "terört/" ve "giyotini" anımsıyorlar. Anatol France'ın "Tannlar Susamışlardı" dedıği dönemın, kanlı sayfalan akıllanna geliyor. Ama o "Tannlan", Japn yapan şeyin ne olduğu bir türlü akıllanna gel- miyor. Bir Robespierre'i düşünün. Konvansıyon Mecli- si'ni etkisi altına almış ve her sözü yasa olan Robes- pierre'i. Tüm kaynakîar ve olanaklar elinde olması- na karşın, evinde kahvesıne koyacak bır kaşık şe- keri yoktu, ayakkabısının altı deliktı ve aynı dönem- de; devrimin öncülüğünü yapmış olan kımi "dönek- ler", devirdikleri soylulann yaşamlanna öykünüyor ve hatta bu soytulann el konulan konaklannda, soylu- lann "soysuz" yaşamlannı sürdürüyoıiardı. Fakat devnm sonrasındaki Jacobenler ne denli erdemli ve onurlu olurlarsa olsunlar; günümüzün Ja- coben'i, elbette çok farklı bir çızgi içinde olacak, el- bette çok farklı bir savaşım sürdürecektır. Suttan 2. Mehmet'ten (Fatih) söz edildığı zaman; kımsenin aklına kardeşlerini boğduran bir padişah gelmez, Is- tanbul'u zapteden padişah gelır. Fakat Jacobenler- den söz edildiği zaman, akla hemen "kan" geliyor... • • • Fransız Devrimi sonrasmda esen rüzgâriar "libe- ral" ağırtıklıydı. Fakat devrimin yıkıntı ve yokluklan içinde liberalizm, ancak ufak bir "azınlığm" sorunla- nna çare olabiliyordu. (Her zaman olduğu gibi). Li- beraller insanın "akılcı" (rasyonel) ve "faydacı" (utu- litanst) doğasına güveniyor ve "eğer devlet özgür- lükleri korursa " tek tek bireyler kendılen ıçın en "doğ- ru" olanı yapar ve "kalkınırlar"; tek tek bireyler kal- kınınca da, toplum kalkınmış olur diye düşünüyor- lardı. (Hâlâ öyle düşünüyoriar...) Eski bir Jacoben tarikatı manastınnda toplandık- lan için "Jacoben" olarak isimlendırilen bir başka grup siyasetçi ve "öncü", liberallerin bu anlayışına karşı çıkıyorlardı. "Yaşadığımız toplumda müthiş bir eşitsizlik, müthiş bırdengesizlik var"^diyorlardı. "Eğer devlet sadece özgürlüklen korumaya çabalarsa, as- lında toplumdakı bu eşitsizliği de korumuş olur. Dev- letin ilk görevi, insanlann özgür olabileceğı bir top- lumsal düzen kurmak ve daha sonra özgürlüklen korumaktır." Fransa'da terör, işte böyle bir düzenin oluşturulması umuduyla yaşama geçinldı ve sonu, tam bir "hüsran" oldu. Bu "hayal kınklığjnın" nedenlerini, bu yazı çerçe- vesinde tartışamayız. Fakat "tarihsel" ve "toplum- sal" nedenler, elbette burada da "belirleyici" olacak- tır. Fakat sonu ne olursa olsun ve ne kadar kanlı bir dönemi anımsatırsa anımsatsın; Jacobenizm, Karl Manc'ı da derin bir biçimde etkıleyecek, Paris'e ge- len Marx kendini "Jacoben" olarak tanımlayacaktır. Engels'le tanışıp Ingiliz işçi sınıfının durumunu öğ- renene ve "Manifesto" ile kendi teorisini açıklayana kadar... Günümüz Jacoben'i, bu "tarihselmiras\ yaşadı- ğı çağın koşullanna göre uyarlayan insandır. İnsanın insanı sömürmediği; azınlık ya da çoğunluk "tahak- kûmüne" dönüşmemiş bir demokrasinın, tüm ku- rum ve kurallanyla ışlediğı; başkalanna zorla kabul ettirmeye çalışmamak koşuluyla her türlü ınanç ve düşüncenin sınırsız bir biçimde özgür olduğu; in- sanca bir düzenin savaşımı içinde olan insandır. Günümüzün, Türkiye'de yaşayan Jacoben'i; üç kuruşluk çıkan uğruna, toplumu ortaçağ karanlığına sürüklemek isteyenlere de, kendi çıkariannı toplum çıkarlannın üstünde gören ve bu uğurda her şeyi gö- ze alan sömürgenlere de karşı çıkacak ve onlarla "ay- nı silahı" kullanacaktır. Eğer "birileri" demokrasiyi, demokrasiyle bağdaşması mümkün olmayan birta- kım amaçlar doğrultusunda istismar etmek istiyor- sa, günümüzün Jacoben'i, bu oyunu da bozmaya çalışacaktır (Hem de bu konudaki tüm suçlamalan göze alarak). Kimi düşünceler insana onur verdiği gibi insanlı- ğın yolunu aydınlatır. Ne mutlu bu onura sahıp olan- lara ve bu aydınlığı algılayabılenlere. O halde "İnadına Jacoben..." Türkiye-İran sınırı Kaçak giriş yapan 9 Afganlı öldürüldü \\ırt Haberleri Servisi - Türkıye-tran sınınnda, sınır ihlali yaparak Tür- kiye'ye kaçak yolla geç- mek ısteyen 153 Afgan- hdan, güvenük güçleri- nin açtığı ateş sonucu ilk belirlemelere göre doku- zu öldü, beşi yaralandı. Bitlis'te de yurda kaçak yollarla guiş yapan 40 Iraklı ve altı Afganistan- h yakalandı. jVğn'nm Dogubeyazıt üçesindeki sınır kesimin- de Iran tarannda bınken "Afganistan'daki TaSban rejiminden kaçan ve tran'da bir şebeke tara- findan 700 dolar karşıb- ğuıda Türkiye'ye yasadt- şı yoDardan sokulmak is- tenen" 153 Afganlı dün gece Türkiye'ye geçış yapmak ıstedı. Sınırdaki güvenlik güçlerinın "dur" ihtarlanna uyma- yan Afganhlara ateş açü- dı. Ateş sonucu, ilk belır- lemelere göre dokuz Af- ganlı öldü, beşı yaralan- dı. Yaralanan beş kişinuı kimliklen şöyle: tshak Rızai (23), Mahmut Eş- ref (40), Muhammet Bi- lal (20), Ahmet Akbarni (26), Mehmet Ali Fazlu (321. Yetkililer yaralılann, Iğdır Devlet Hastane- si'ne kaldınldıklannı bildirdıler. Açılan ateş sonucu yaşamını yitiren dokuz Afganünm üzer- lerinde kimlik bulunma- dığı belirtıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle