Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 MAYIS 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Deprem
çadırı
Istanbul Valiliği'ne ve
Istanbul Büyükşehir
Belediye
Başkanlığı'na verilen
şikâyet dilekçelerine
baktığımız zaman
ilginç bir iddia ile
karşılaşıyoruz.
Dilekçelerden
anladığımıza göre
belediyenin Yanıcı ve
Pariayıcı Kimyevi
Depolar
Müdürlüğü'nde bir
memur, aynı
kuruluştaki amirine
1.100 dolar borç para
veriyor. Memur
parasını geri istediği
zaman, amir borcuna
karşılık depremden
sonra görevli olarak
gittiği Adapazan'ndan
getirdiği bir çadın
vermeyi öneriyor.
Memur çadın kabul
etmiyor, parasını
istiyor ve başı fena
halde derde
giriyor. Şikâyet
dilekçesini
Istanbul
Y Valiliği'nin nasıl
değertendirdiğini,
dilekçede yeraldığı
gibi deprem
çadııiannın elden ele
dolaştağı iddiası
karşısında ne
yaptğını bilmiyoruz.
Fakat Istanbul
Büyükşehir
Belediyesi'ndeki
gelişmeleri biraz
biliyoruz; şikeyetçi
memur, amirinin
saldınsına uğradı!
Eiektronik posta: somGposta.cumhuriyetcom.tr Tefc 0.212£12 05 05 Faks: 0.212.512 44 9?
- MHP'li Sadi Somuncuoğlu
bakanlıktan azledilmiş...
"Anavasa'nın ilaili
maddesine göre ve töreye
uvaun sekilde!"
ört yıl önce Mardin'den Istanbul'a gelmiş
Behiye Alper... Geldiğinde değil okuma-
yazma, Türkçe bile bilmiyormuş... Şanslıy-
mış... Karanlık tuzaklara düşmemiş, bir
grup çağdaş insanın gönüllü sürdürdüğü sosyal ça-
lışmaların içinde bulmuş kendini...
Behiye Alper dört yıl içinde Türkçe öğrenmiş, oku-
ma-yazma öğrenmiş, ilköğretim diploması almış,
sürücü ehliyeti almış, biçki-dikiş kursunu bitirmiş.
Başanlanyla Kadıköy'ün varoşlannda herkese örnek
olmuş... Ve bir gün... Varoşları anlatmak üzere pa-
nelist olmuş... Panele katılmak üzere yolu, Marma-
ra Üniversitesi'nin Göztepe kampüsüne düşmüş...
Yanında varoşlardan kadınlar... Kadınlann hemen
hepsi, aynı eğitim çalışmalarına katılmış; yurttaşlık
yolunda önemli adımlaratmış... Fakat başlarında ba-
şörtüsü... Lakin siyasal Islam'ın sembolü türbana ben-
zemeyen türden başörtüsü... Kimisinde eşarp, ki-
misinde yemeni, kimisinde yazma, kimisinde tül-
Berealtıtürbanbent...
Kampüsün kapısındaki güvenlikgörevlisi "yasak"
demiş... Rektörlüğün emri doğrultusunda üniversi-
teye baş kapalı girilemeyeceği bildirilmiş tüm kadın-
lara!
Kadınlar, türbanlı olmadıklannı söylemek istemiş;
tülbentin altından, yazmanın kenarından saçlannın
görüldüğünü göstermeye çalışmış. Eşarplı, yeme-
nili, yazmalı, tülbentli kadınlar kazandıklan yurttaş-
lık bilinciyle konuşmuş ama "yasak" demiş başka
bir şey dememiş kapıdaki polis...
Kadınlann dikkatini, üniversitenin kapısına kadar
türbanla gelen ve üniversitenin bahçesinde başla-
nnda bereyle dolaşan öğrenciler çekmiş...
Kapıdaki görevliye sormuşlar...
Türbanlı öğrencilerin, türbanın üzerine bere geçi-
rip okula girdiklerini öğrenmişler...
Girişteki odanın içi bere doluymuş. Demirbaş gi-
bi... Girerken türbanın üstüne bere takıyor, çıkarken
çıkartıyorlarmış... Berealtıtürbanlı öğrenciler, yine
bir üniforma gibi giydikleri pardösüleri ile salına sa-
lına dolaşıyorlarmış üniversitenin içinde. Behiye Al-
per de bere takıp girebilmiş içeri...
Marmara Üniversitesi Göztepe kampüsü giriş ka-
pısı bir ara türbanlılann eylem alanına dönmüştü. Son-
ra ne olduysa yobazlann eylemi bıçak gibi kesildi.
Şimdi anlıyoruz ki uzlaşma sağlanmış, formül tür-
banın üstüne "bere" ile bulunmuş!
Üniversite yönetimi sanınz kapıdaki "bere depo-
su"ndan habersiz... Çünkü, "yok böyle bir şey" de-
niyor. Dolayısıyla Marmara Üniversitesi'nde bereal-
tıtürbanlılardayok...
Varoşlarda yurttaş olma savaşımı veren kadınlar,
üniversitelerimizdeki "ahenk"i bozamaz!
SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Medeni Kanun eleştirisinin eleşürisi
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk,
Türkiye Barolar Biriiği Başkanı
Eralp Özgen'in Yeni Türk Medeni
Yasa Tasarısı'nın "genel gerekçe"
bölümüne ilişkin eleştirilerine yanıt
verirken, Barolar Birliği'nin tasanyı
incelemek üzere kurduğu
komisyonlannın iki yıldır
çalışmalannı tamamlayamamasını
eleştirmişti.
Eralp Özgen, iki yılda bitirilemeyen
çalışma konusunda tasarının 1030
maddeden oluştuğunu belirterek
komisyonlarda görev alan
avukatların günlük mesaiden arta
kalan zamanlannda haftada bir iki
gün çalışmak durumunda olduğunu
söyledi ve beklenen "müjde"yi
verdi; çalışmalar bitti, Türkiye
Barolar Birliği'nin hazırladığı rapor
Meclis Adalet Komisyonu'na
nisanın son haftasında teslim edildi.
özgen, dönemin Adalet Bakanı
Mahmut Esat Bozkurt tarafından
kaleme alınan genel gerekçenin
Atatürk devrimlerinin felsefesini
yansıttığını vurgulayarak, yeni
tasarıda özetlenmeden
aynen korunması gerektiği
görüşünü yineiedi.
1 4 MflVIS'S PnOPİ Şebinkarahisar'dabirtarikatınişlettiğiöğren-
• v I I I H J I O u e ı ı g e ı c j y u r d u Yurtta lise çağında öğrenciler kalı-
yor... Bu arada liselerde, 19 Mayıs törenlerine katılacak öğrencilerin velilerin-
den onay alınıyor... Çocuğu yurtta kalan bir veli onay veriyor; yurt yöneticisi
dilekçeyi değiştirip, "jimnastik hareketlerine katılmasını uygun bulmuyorum"
yazıyor! Yurttan, törenlere öğrenci gönderilmiyor...
İdiTin yeniden yaşama
dönüşünde ÇYDD örneği
DENİZ BANOĞLU
Çelişkiler ve zıtlıklar ülkesi Tür-
kiye'de politika, iktidarı, muhale-
feti ile tüm siyasetçilerimiz, borsa,
ülke ekonomisi, yazılı ve görsel
basını ile medyanın A'dan Z'ye,
küçüğünden büyüğüne, yazanndan
çizerine herkes cumhurbaşkanlığı
seçimine kilitlenmişken Anado-
lu'muzun bir köşesindeki Idil'de
tnsnıfmaz güzelllkferi ve 21'inci
yüzyılın utanılası acı gerçeklerini
bir arada yaşadık.
Güneydoğu'da birzamanlarte-
rörün kol gezdiği Şırnak'ın 50 bin
nüfuslu ilçesi Idil'de yüreğindeki
tükenmez insan ve yurt sevgisi ile
bu bölgede dört yıldan bu yana
•KırsalAlan Kalkınmasında STK'ler-
Devlet El Ele" projesi kapsamında
"Bizim Idil" çalışmalannı yürüten
Çağdaş Yaşamı Destekleme Der-
neği gönüllüleri ile devlet ve onun
idealist mülki amirlerinin yoktan
var etme savaşında, bu yoksul böl-
geye neleri kazandırdıklanna ta-
nık olduk.
Bölgeye barışı, huzuru, insan
onuruna yaraşır bir yaşamı getir-
meyi amaç edinmiş bu anlamlı in-
sanlık ve yurttaşlık savaşı bugün
en güzel meyvelerini verirken bu-
günlere dek ihmal edilmiş Güney-
doğu ınsanının yazgtsının ne yazık
ki yine ve hâlâ değişemediğini de
gözlemledik.
• • •
Toplumsal ve topyekûn kalkınma-
da eğitimin gerekliliğine inanmış
bir gönüllü kuruluş olan ÇYDD'nin,
Doçent Dr. Ayşe Yüksel başkan-
hğvidaki kırsal alan proje ekibı, 1996
yılında başlattığı ve geçen günler-
de üçüncüsünü düzenlediği "Bi-
zim Idil, Eğitim, Bilim, Kültür Şen-
//ğVnde kent insanı bir kez daha
bu yörenin, sevecen, konuksever
halkı ile kucaklaşö. ÇYDO'den mad-
di manevi destek alan, okumaya,
sevgiye, ilgiye, çocukluğunu ço-
cuk gibi yaşamaya özlem duyan
yüzlerce ilköğretim öğrencisi, ba-
ğışsever ÇYDD'lilerin burslan ile
üniversite eğitımi gören gençler, Is-
tanbul'da, Antalya'da ve Izmir'de
bölge ÇYDD şubelerince konuk
edilen pınl pırıl zekâları ile her bin
gelecegin ümitlerı olan lise öğren-
cileri bu şenlikte büyük bir coşkuy-
la buluştu.
•••
Bu tablo, ÇYDD'nin yerel yöne-
tim ve devletle işbirliği ile gerçek-
leştirdiği projelerin olumlu ve so-
mut sonuçlanydı. Bu işbirliği kap-
samında, bir dönem önceki Idil
Kaymakamı Hüseyin Parlak'ın gt-
rişimi ile başlatılan Kendi Karde-
şini Kendin Okut kampanyasında,
köy okullan yeniden onarılmış, li-
se mezunu gençler ilköğretim okul-
larında öğretmenlik yapmak üze-
re egititmiş, itçe kültür merkezi ku-
rulmuş, okullar eğitim ve öğreti-
me açılmıştı. Idil'i ve Idil halkını ye-
niden yaşama dönüştürecek bu
çalışmalar yeni kaymakam Halil
Canavar döneminde de sürdü. Bu
dönemde devletin girişimi ile Ana-
fartalar, Fatih ve Bener Cordan da
içlerinde olmak üzere belki Istan-
—but'da bile &ndw görülecek bü-
—yükJükte ve donanımda dört tlköğ-
retim okulu^ bir liseve bir anaoku-
lu hizmete açıldı. Yaşanabilir ve
barınılabilir standartta aynı tip al-
—çak damlı, yöreye uygun mimari-
de 540 konut yapıldı. Çalışmalar
bunlarla da bitmedi. ÇYDD bölge
okullannda okul kitap araç-gereç-
leri yardımı dışında, uzmanlara alan
çalışmaları yaptırdı. Her biri kendi
dalında uzman bu kişilerin tanm,
hayvancılık, eğitim ve sağlık konu-
lannda hazırladıkları raporlar ilgi-
lilere sunuldu. ÇYDD üyesi Prof. Dr.
Yıldız Tümerdem başkanlığında
bölgede sağlık taraması yapıldı.
Idil halkının ve gençlennin katkıla-
n ile "Idil'i Güzelleştirme ve Geliş-
tirme Derneği" kuruldu, üniversi-
teye girmek isteyen Idilli öğrenci-
lere Istanbul'da ücretsiz kurslar
sağlandı, Idil köylerinde halk kü-
tüphaneleri açıldı, Idil Festivali kap-
samında, bölgenın su, ışsizlik, eği-
tim, öğretmen ve okul sorunlannın
tartışıldığı paneller, konferanslar,
forumlar, spor, film gösterileri, kon-
ser, tiyatro gibi toplumsal ve kül-
türel etkınlıkler düzenlendi.
ÇYDD'nin bir ilkı gerçekleştir-
diği ve devlet-STK işbirtiğine örnek
oluşturduğu bütün bu olumlu ça-
lışmalar ve bugüne kadar yapılan-
lar elbette yeterli değildir. Yeterlı ol-
mamalıdır da. Güneşe ve aydınlı-
ğa yeniden mertiaba diyebilmenin
buruk da olsa sevincini tatmaya
başlayan Idil'de varlığını sürdüren
acı gerçekler son derece çarptcı ve
yürek paralayıcıdır.
• • •
Su, halkın gündelik yaşamına
daha henüz o da damla damla,
girmeye başlamıştır. önceki bele-
diye başkanının 60 milyar gibi akıl
almaz bir harcama ve kötü malze-
me kullanarak yaptırdığı sadece
yedi kilometrelik su boru hattı, bu-
gün yeniden ele alınmak durumun-
dadır. Yeni belediye başkanı, bu
nedenle ve doğal olarak, yöreye ön-
ce suyu getirtmeyi ve yeni başla-
nan kanalizasyon yapımını bitir-
meyi programa aldığı için Idil'in
çamur deryası sokaklan yürünebi-
lir duaıma ancak bir yıl sonra ge-
lebilecektir.
llçenin en önemli ve yaşamsal
sorunu ise hiç kuşkusuz, hızlı nü-
fus artışı ve kronikleşmiş olan iş-
sizliktır. Hane başına en az 7 ço-
cuk düşmekte, 9 ile 13 çocuğu
olan aile olağan karşılanmaktadır.
Kaymakam Halil Canavar'ın verdi-
ği bilgiye göre, yaklaşık 50 bin nü-
fusun, 12 bini 0-7 yaş grubu olmak
üzere 22 bini çocuktur. Kimi tek
gözlü odalarda bannan 13 kişilik
aile, yaşının küçük olmasına bak-
maksızın, bu nedenle sabahın er-
ken saatlerinde çocuklarını soka-
ğa salıvermek zorunda kalmakta-
dır. Babalann çoğu işsizdir. Ana-
lar ise küçük çocuklanna baksın di-
ye, yetişkin kızlannı okutmaya pek
hevesli gorünmemektedir.
• • •
Sonuç olarak, ÇYDD'nin coş-
kulu gönüllüleri ve yürekli, yurtse-
ver mülki amirterinin devletin de
desteği ile burada kısa zamanda
gerçekleştirmeyi başardıklan gü-
zellikleri tamamlayacak, bundan
sonraki ilk ve en önemli uygulama
"bir nüfus planlaması" olmalıdır.
Ikincisi ise yetişkinlerin yörede kaf-
malannı sağlayacak yeni iş ola-
naklannın sağlanmasıdır. Gelişme-
sini istediğimiz bölgenin kalkın-
ması, dışarıdan gelecek yardım,
destek ve yatırımlann yanı sıra, o
yörede doğan, büyüyen ve yetişen
insanlann, yine doğduklan toprak-
larda üretken olabilmelen ile müm-
kündür. Doğatdtrki, bu antamdayö-
re rrntletvekilterine büyük sorum-
iuluklar ve_görevler düşmektedir.
özellikle Güneydoğu Anadolu, sa-
dece seçımden seçıme hatırlanma-
malıdır. Seçim öncesi söz verilen-
ler ise mutlaka gerçekleştırilmeli-
dir. Gözlerinden zekâ fişkıran, oku-
maya hevesli, aydınlık yürekli genç-
lerin yetiştiği bu bölgenin, ekono-
mik ve toplumsal kalkınmadan en
az ülkemizin batısı kadar pay al-
maya hakkı vardır, olmalıdır da.
HAYVANLAR ÎSMAÎL CÜLGEÇ
KtM KİME DU^I DUMA BEHİÇAK behicak(dturk.net
ÇtZCİLtK KÂMİL MASARACI
ÖÖ
HARBt SEMİHPOROY semihporoy@yahoo.com
TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN - 11 Mayıs
TEKNÎĞÎ KUSURSUZDUAMA..
BUGÜN, ALMAM eesrecisi
4-5 YAŞltJDAt&L &3Mı<WrtZM SOMGASt Mİİ-
Z/KÇiLE&NDetJ SAYllAAl /Z£6E&, /AR^TJ-
CICİK AÇlStNPAN SfA/fgLf YAPtrA SAHİFTİ.
HAIZİKA ÇOCUK CCAGAK Dc/^/rA^ GBCMİŞ,
fİYANO KOUSE&LEfZİYLe OE APtNI DüYUfi-
MUŞTU- BesreçjuSe 8AŞLAC><6(NPA,
ZLAS//C Ç4G ÖNCESt ÇOKSESUCİSe DÖ-
A/Ü? YAPMlŞ, BU ARADA M(J2İĞ£ İLHAM
G A ( Oç i ç , SAF Mü^iee YÖNELMIŞTÎ.
PAYfM! AZ AUUIŞrt AMA TBKAJİK 4Ç/&AN
/eujscf/esaz£>u
DÜZ ÇİZGİ
UMİT ZİLELt
Işbirlikçilep (M)
Nerede kalmıştık?. Kısaca anımsayalım :
Uzun yıllardır, "birinci" Cumhuriyetin tükendiği,
Kemalizm'in ömrünü tamamladığı tezini dışarıdaki
"görevli" odaklarla eşgüdüm içinde savunan ve
gündemde tutmaya çalışan yerli malı işbirlikçiler
kimlerin peşine takılmadılar ki!..
İlk efendileri CIA istasyon şefleri Paul Henze ve
Graham Fuller'di. Ardından bilim adamı etiketli
siyasi danışman Samuel Huntington'a sanldılar.
Kuyruğuna takıldıkları, talimat aldıkları, fikirlerini
yaymaya çalıştıkları kişiler değişiyor ama öne sü-
rülen sav hiç değişmiyordu:
-Kemalizm devrini tamamladı. Türkiye için
biçilmiş kaftan ılımlı Islam'dır.
Kamuoyunu bir türlü istedikleri kıvama getire-
mediler. Ama hiç yılmadılar. Aynı şevk, aynı heye-
can ve aynı ısraria "çalışmalannı" sürdürdüler!..
Işbiriikçilerin, son sıralarda yeni bir kahramanla-
rı var: Heinz Kramer. Bu zatı size ışbiriikçilerin
kaleminden tanıtmıştım. Bir kez daha anımsa-
makta büyük yarar var:
-Kramer, Ayrupa ve Amerika'da "görevi gereği"
Türkiye ile ilgilenen kişilerden biri, bir "Türkiye uz-
manıl."
Bu "görevli uzman"\n "Avrupa ve ABD açısın-
dan değişen Türkiye" başlıklı kitabı, Türkiye'nin
nasıl "ehlileştirileceğini", ardından nasıl "sömür-
geleştirileceğini", son aşamada da nasıl "kent
devletlere" bölüneceğini ve bu amaca ulaşabil-
mek için hangi güçlerle ittifak yapılması gerektiği-
ni lisanı münasiple öğütleyen bir "rehber kitap!."
'Işbirtikçiler-ir başlıklı yazımda bu öğütlerderv
bir bölümünü aktarmıştım. Örneğin; "Batı'nın her
şeyi göze alarak 'azınlıkta kalan güçlere' des-
tek otması gerektiği" ya da "Türkiye'nin AB
üyesi olmak istiyorsa iç koşullarının sürekli
değerlendirmeye tabi tutulacağını kabul etme-;
si gerektiği, bu degerlendirmelerin her zaman
objektif ve adil olmayabileceği ama meşru ol-
duğu" gibi!..
-Gerçekten altın değerinde öğütleıi.. J
• • • *
Gelelim diğer "altın" öğütlere!.. «
Anımsatmakta yarar var; Kramer'in kitabındaki
'Batı'ya öğütlerin bu bölümleri, bizim işbirlikçiler;
tarafından aynen kamuoyuna yansıtıldı. lşte onla-
nn kalemiyle diğer öğütler:
;
-Batı desteğini toplumsal temeli geniş olan:
gruplarda yoğunlaştırmalı. Zira, "ideolojık ter-
cihlere ya da dar kafalı etnisiteye dayalı yakla-
şımlar açık toplumun gelişmesine hizmet et-
mez."
-Siyasi Islam'ın yasa dışı ilan edilmesi akıllı-
ca bir iş olmaz. Batılılann bu kesimle temast
ihmal etmeleri de yanlış olur. Ancak bu kesim-
le temaslar, hiçbir şekilde siyasi ideolojisine
destek anlamına gelmemeli.
lşte böyle!.. Heinz Kramer'in kitabından işbirlik-;
çilerin sütunlanna yansıyan "Batı'ya öğütler^ in bir
bölümü bunlar. Kitabın "Kemalist modelin eroz-
yonu" başlıklı ilk bölümünde varılan sonuç ise
Batı'nın ve yerli malı işbirlikçilerin "ne istediklerinr
anlatıyor
-Gerçekte gereken, yeni yerel ve uluslarara-
sı gerçekler ışığında Atatürk'ün siyasi mirası-
nın yeniden yorumlanmasıdır.
Kemalizm, ulus devleti ortadan kaldırıp, Yeni
Dünya Düzeni'nin düşlediği "kent devletlerini" y^
ratmaya çalışanlar için büyük engel. Sözü edilen
"yerel gerçek" ise etnlk gruplann ya da onların
deyimiyle "azınlıkta kalan güçlerin" ne pahasına
olursa olsun desteklenmesi ve güçlendirilmesi!..
lşte bu nedenle istihbarat servisleriyle içli dışlı
NGO'lar ve "insani amaçlar" güden ödenekli ya-
bancı vakıflar Türkiye'nin dört bir yanında cirit atı-
yor!..
•••
Hasan Pulur'un geçenlerde yazdığı Japon ta-
rihçi Yuzo Nagata'nın "Istanbul anısı" aslında bi-
zim "işbirlikçiler" dizimizde anlatmaya çalıştıklan-
mızı bir çırpıda özetleyiveriyor. Prof. Nagata'nın
deyimiyle "bu acı ve çarpıcı anıyı" onun ağzından
nakledelim:
"Amerikalı bir Türkologla Galata Köprü-
sü'nden geçiyorduk, durdum ye Istanbul'a bak
ne kadar güzel, dedim. Amerikalı da evet, bir
de Türklerin olmasa, diye karşılık verdi..."
Ne kadar açık değil mi?!. Bütün o çabaların,
yazılan onca kitabın, beslenen bunca işbirlikçinin,
harcanan trilyonlann ana nedeni o basit cümle;
-Bir de Türklerin olmasa!..
Gelecek hafta "Türkiye uzmanı" Heinz Kra-
mer'in, "görevlisi" olduğu Bilim ve Politika Vak-
fı'nın "kimliğ'fnden yola çıkıp Almanya'nın besle-
diği diğer vakıf ve kişilerin "kimliklerini'' anlataca-
ğız.
Eposta: uzileli@ixir.com
Faks ve mesaj: (0212) 287 42 41
B U L M A C A SEDATYAŞAYAN
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8
1/ "Sağan"
olarak da bili-
nen bir kuş. 2/
Hatay ilinde 3
bir ırmak...
İçinde diri ba-
lık saklanan,
denizden ayrıl- 6
mış havıız. 3/ -,
Tann'nın varlı-
ğını ve tslam 8
dininin doğru- 9
luğunu konu
edinen bilim... Bir et-
kinliğin geçici olarak 1
durdurulduğu süre. 4/ 2
Çıkar yol, çare... Yu- 3
nan mitolojisinde sa- 4
vaş tannsı. 5/ Bir cet- 5
vel tûrû... Sırtta taşı- Q
nanyük. 6/Halkdilin-
de babanın kız karde- g
~~şlne verilen adT...No- g
tada durak işareti. II
Kıl ve saçların dökülmesi ya da yokluğu. 8/ Pem-^
be renkli şarap... Meşrubat. 9/ Yağma, çapul... Tav-'
lada üç sayısı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: \
1/ Kuzeydoğu Sibirya'da yaşayan Türk kökenli bir,
halk. 2/ Mantık... Borsada belli miktardaki hisse se-,
~~nedîni belîrtmekte kuüanılan işlem birimi. 3/ Ley-^
TaTTrengi, açık mor... Mayhoş bir içecek. 4/ Ege
Denizi'nin ilkçağlarda "Eski Deniz" anlamındaki,
adı. 5/ Almanya'da bir kent... Oyunda cezah çocuk.
Ht Boru sesi... Sarmısağın antibiyotik etki gösteren ~
etkin maddelerinden biri. II "Başını taştan taşa
urup gezer — su" (Fuzuli)... Dolma yapmak için
hazırlanan kanşım. 8/ Karagöz oyununda kullanı—
lan kamış düdük... Duman lekesi. 9/ Habeş soylu-
su... Küçük doğranmış et ya da ciğerle yapılan bir
yemek.