17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 MAY1S 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA J V L J I J I LJJ\ [email protected] 15 UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKtNCl Köy Enstitüleri için yapılan binalann Koruma Kurullan'nca tescil çalışmalan sürüyor 'Devrim mimsı' korumaaünda• Birçoğunun projesi 'mimari yanşmalar' düzenlenerek elde edilen Köy Enstitüleri'ne ait 1940'lardan bugüne gelebilmiş binalar ve araziler, Koruma Kurullan'nca 'Cumhuriyetin kültür ve aydınlanma mirası' olarak koruma altına alınmaya başladı... Kuruluşunun 60. yıldönümü nede- niyle Köy Enstitüleri'ni yeniden anar- ken, aynı coşkuyu taşıyan dığer bir ça- ba da Kültür Bakanlığı kadrolannca "sessizce" sürdürülüyor. Yurdun dört biryanındaki Köy Ens- titüleri'ne ait binalar ve araziler, Kül- tür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Ku- rullan tarafından "Cumhuriyetin kül- tür mirası'' olarak tescil ediliyor. Böylece bir yandan Anadolu'daki "aydınlanma devriminin" öncü kad- rolanna ait arulan taşıyan mekânlar gelecek kuşaklara da aktanlırken, öbür yandan özellıkle şu "kamu arazfleri- nin ÖzeUeştirUmesi" sürecinde Köy Enstitüleri'nin de yağmaya kurban edilmesi tehlikesinin önüne geçili- yor... 'Uhısal mirasımız'^. Köy Ensötulen'nın "ulusalmiras" olarak koruma altına alınması yönün- deki ilk başvuru Mimarlar Odası'nca Sokia; Hasanoglan Köy Enstitüsii binasıru ziyaret eden dönemin Milli Eğitim Bakanlığı yöneticikri (Cumhuriyet arşhi). Sağda; Kayseri'deld Pazarören Köy Enstitüsü binalanndan "Sinema Salonu" giriş cephesi Aynı zamanda Cumhuriyet dönemine ait bir mimartık örneğL. (Fotoğraf: ALİ SALMAN) önceki yıl yapılmıştı. Mimar Yüdız Keskin'in Köy Ens- titüleri'ni konu alan doktora çalışma- sının da "ilk veri" olarak sunulduğu başvuruyu "uygun bulan" Kültür Ba- kanlığı, ülke düzeyindeki 21 ayn böl- gede yer alan ve çoğu Milli Eğitim Ba- kanlığı'nın kullanımında bulunan 1940'lardan kalma enstitü binalannı ve arazilerini "tesdl" etmeleri ıçin aynı bölgelere bakan Koruma Kurul- lannda çalışma başlatmıştı... Mimarlar Odası şubeleri ile eski Köy Enstitüsü mezunlannın da des- tek verdikleri bu çahşmalarda şimdi- ye dek hemen tümünün "tespit" (sap- tama/belgeleme) işlemleri tamamla- narak Koruma Kurullan'na da sunul- ma aşamasına getirildi. Böylece, mimar Yıldız Keskin'in "Cumhuriyet devrimini simgeleyen bir mimarhk mirası'' temasıyla ha- zırladığı bilimsel incelemesi anlamlı bir kamusal çabaya dönüşürken, özel- likle son zamanlarda bazı Köy Ens- titüsü binalanrun bulunduğu arazile- rin değişik kuruluşlara tahsis edilme- si yönündekı girişimler de geri dö- nülmez noktalara gelinmeden durdu- rulmuş oldu... Köy Enstitüleri'nin 60. yılı kutla- malannda nedense pek üzerinde du- rulmayan, ancak bu kutlamalann "son- suza dek gerçek mekânlarda sürebil- mesnün" de yasal güvencesini olus- turan bu koruma kampanyasında en anlamlı belgeleri ise Koruma Kurul- lan'nın "karar metmleri" oluşturuyor. Örneğin, Antalya Koruma Kuru- lu'nun 24 Şubat 2000 tarihinde aldığı Aksu Köy Enstitüsü binalannı kültür varlıgı olarak tescil ettiği 4515 sayılı karannda şu ifadeler yer alıyor: "(_) Kstede adlan ve yerleri belirtilen Cum- huriyet donemi çağdaş kültürel geöş- Kültür Bakanlığı, uygulamayı yurt düzeyinde yaygınlaştınyor Mimar plaketleriııe bakanbk desteği Mimarlann kendi tasarladıklan binalara "atfla- nnı" belirten bir tanıtım plaketini asmalan kura- lının bundan böyle "tüm binalarda" uygulanma- - sı için MimariarOdası'nca aknan kararr r3 Nrsan 2000 günü bu saryada duyurmuştum. Mimarlık tarihinde de yeri olan, ancak 1950'ler- den sonraki "mimarhga duyarsız imar politikala- n " sürecinde unutulan bu kurala ılk önemlı des- tek Kültür Bakanhğı'ndangeldı "DansıBayındır- hk Bakanhğrna dıyerek Kültür Bakanlığı Müs- teşar Yardımcısı AbduBah DörtJemez ımzasıyla ül- kedeki tüm koruma kurulu müdürlüklerine gön- derilen 10 Nisan 2000 tarih ve 1541 sayüı yazıyı bir "uygarhkbelgesi'' olarak aynen yayımlryorum: "4110 sayılı yasayla değişik 5846 sayılı 'Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 'nun 15. maddesi ile binalann görünen biryerine 'eser sahibi' olarak müellifmimann adını belirtir bir belgenin 'silin- meyecek biçimde' yazılmasına olanaksağlanmış- tır. Kültür ve Tabiat Vartıklarım Koruma YüksekKu- rulu 'nun 'Taşınmaz Kültür Varlıklannın Gruplan- dtrüması, Baktmve Onanmlan'na ilişJdn 5.11.1999 gün ve 660sayılı ilke karanmn 'Uygulamanın De- netlenmesi' bölümünde 'Uygulama Bittikten son- ra müellifmimann isminin yazılacağı bir tabela- mn yapının uygun biryerine asılması gereklili- ğine' karar verilmiştir. Yukanda belirtilen yasa maddesi ile anılan il- ke karan doğrultusunda konu TMMOB Mimar- lan Odası Merkez Yönetim Kurulu 'nun 5.12.1999 Mimar tanıtım plaketi öraegi ve öiçüJeri (paslan- maz metal malzeme kuBanılacak-stihze edflen me- garonun "kapısmdaki" tarih, binanın bittiği yıl olarak yazuacak.) gün ve 29 sayılı toplantısında değerlendirilerek; 'uygulamanın tüm mimarlık ürünlerinde 'yaşama geçirilmesi ve bunun için deyine tüm ülkede 'tek tip birplaketin'kullamlması kararaltına alınmış ve birplaket örneği otuşturulmuştur. Bu plaket örneğinin Taşınmaz Kültür ve Tabi- at Varlıklan 'mn onanmları sonrasında, onanmı tamamlanmış taşınmazlarda kullanılmasıprensip olarak bakanlığımızca uygun görülmektedir. Ekte bir örneği gönderilen plaket örneğinin il- gili uygulayıcı kurum, kuruluş ve kişilere bildiril- mesi hususunda bilgilerinizi ve gereğiru nca ede- rim." Mongeri 'Istanbullu'dur... Binalara mimar plaketiyle ilgili 13 Nisan 2000 tarihindeki yazımda "geçmişten örnek" olarak verdiğim ve Istanbul'dakı yapılanna imzasıru da atan mimar GiuKo Mongeri'rün "İtarya'dan gete- rek" uzun yıllar bu kentimizı bezediğinı behrtmiş- tim... Duyarlı ve dikkatli okurlanmızdan YTU Mimar- lık BÖlümü Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Cengiz Can, bu bilgiyi "yanhş edindiğnni" belırterek mi- mar Mongeri'nin; "_zaten Istanbul'da yerieşmiş olan finlü Doktor Mongeri ailesuıin İstanbuTda doğmuş bir mensubu" olduğunu bildirdi. Mongeri'nin Müano Brera Akademısi 'ne mımar- lık eğitimi için gittiğini ve mezun olduktan sonra da meslekı hjzmeti için "çok sevdiği" tstanbul'a geri döndüğünü, aynca çok iyi Türkçe konuştu- ğunu ve torunlanndan da halen yine Istanbul'da yaşayanlann bulunduğunu ammsatan Cengiz Can'a teşekkür ediyor, bundan böyle de "kentini seven" her mimann Mongeri gibi binasının üzerine adı- nı yazmaktan onur duyacagı bir "özen" içinde ta- sanmlannı gerçekleştirmelerini diliyorum... memizde yeri bulunan, ülkemizin önemH bir dönetninin kültür veeğitim yapısmı yansıtan Köy Enstitüsü bina- lannın, 2863 (3386) sayıh yasanın 6. maddesi uyannca korunması gerekli taşmmaz kümır varhklan olarak tes- cil edümelerinin uygun bulunduğuna karar verildL" Yine aynı kurulun Gönen(Isparta) Köy Enstitüsü binalannı tescil eden 14 Nisan 2000 tarih ve 4584 No'lu ka- ranndan da; "tescil edflen binalann dtpnda demird atöryelerinin, müak- hanenin ve revirin" de külrürel miras açısından incelenmeye başladığını öğ- reniyoruz. Bu kararlann alınmasrndaki "resmi süreti* başlatan, Kültür Bakanlığı'nın tüm "vahTiklere'' gönderdiği 04 Ocak 2000 tarih ve 528 sayılı Müsteşar Yar- dımcısı Abdullah DörHemez ımzalı genel yazıda da bakın neler vurgula- nıyor: "(_) tophımsalaydmlanmanuza bü- yük katkîda bulunan ve dünyanın bir- çokü&eandeörnekeğkMnkurumuola- rakesin kaynağı yapılan (~)önenüi ta- rihsel ve kürtürel süreçlere tamkhk eden ve Cumhuriyet döneminin Ata- tnrk flkelerini yaşama geçirmek üze- re eğitim ve çağdaş uygarhk hedefle- rinisimgeleyen künükİerryie, Köy Ens- titüleri 2863 sayıh >asanuı 6. md. ge- reği korunması gerekli kültür varhk- landırJ" Kitap haMne gelmeli tşte bu anlayışı yurt düzeyinde ya- sal koruma süreçlerine dönüştüren Koruma Kurulu çalışmalannı ve ka- rarlannı Kültür Bakanlığı eğer "özd bir krtap" olarak da derleyip yayım- larsa, bu kıtapta da mimar Yıldız Kes- kin'in doktora tezinden başlayıp Mi- marlar Odası'nın başvurusu üzerine gelişen sürecin tüm resmi yazışma ve raporlan yer alırsa, sanınm Köy Ens- titüleri'nin 61. kuruluş yıldönümünü daha bir "gönül rahatnğı'' içinde kut- layabileceğiz. Çünkü artık bu ulusal mirasın aynı zamanda "devrim mirası'' olarak da yağmaya ve yok oluşa karşı korunma- sı güvencesini kütüphanemizde de onurla saklayacağız... ÇELLtST LYNN HARREULE BİRLİKTE ÇALIŞMŞ Ettore Scola son filminde otuzlu yıllardan ırkçı manzaralan işliyor Kemancı ^HHKS9I Italya^nın faşist yüzü örtüldü ıııü? Kennedy 'den yeni albüm Kültür Servisi - 28. Uluslararası îstanbul Müzik Festivali'nde 10 Haziran'da Aya Irini'de izleyeceğimiz günümüzün en önemlı keman virtüözlerinden Nigel Kennedy ve çellist Lynn Harrel'ın Ingiltere'de EMI etıketiyle Dues for Vıonn&CeUo' adlı albümü yayımlandı. Macar besteciZoftanKodary'ın 1914'te keman ve çello ikilisi için yazdığı yapıtın yam sıra 1920-22 yıllan arasmda Fransız besteci Maurice Ravel'in Claude Debussy anısına aynı enstrümanlar için bestelediği sonatlan seslendiren Kennedy- Harrel ikilisi, 1960'larda Josef Suk ve Andre Navarra'mn yayımladığı albümün ardından bu bestelerin aynı albümde toplanmasını —sağlamışlar. Albümde aynca —barok bcstecı, Handel ve Bach' yapttlanna yer verümiş. Kermeı ve Harrell, Norveçli kemancı Johan Halvorsen ın. Handel'ın 'Passacagüa from Harpsichord Suite No T adlı yapıtı ıçın romantik stil varyasyonlanm ve Bach'ın Two-P*rt Invention No 6' adlı yapıtını mi majörde yorumluyorlar. Kültür Servisi - Ettore Scola se- naryosunu Furio Scarpelli'nin yaz- dığı yeni filmı 'Concorrenza Sle- ale'nin çekimlerine Cinecitta'da baş- ladı. 1937-1939 yıllan arasındafa- şist Roma'da Yahudilere karşı yürü- tülen ırkçılığuı konu edildiği film- de, başrolleri, son dönemin başan- lı Italyan yıldızlan Sergkt Casteuito ve DiegoAbantuonopaylaşıyor; Ge- rard Depardieu ise anti-faşist bir profesörü canlandırdığı küçük bir rol üstleniyor. Abantuono, Katolik bir aileden gelen ve burjuvalara elbise diken bir terzi rolünde; Castellito ise Yahudi kökenli ve Abantuono'nun dükkâ- nının tam yanında açtığı tuhafıyeciy- le ile yavaş yavaş hazır giyim işine doğnı kayan tüccar. Film, iki tüccar arasındakirekabetin,Yahudilere kar- şı acımasız soykınmrn uygulandığı 1938 'deki faşist rejim değişikliği ile sıcak bir dayanışmaya ve derin bir dostluğa dönüşmesini anlatıyor. 'C'eravamo tanti amati' (Birbiri- çok sevraişök>ya da 'Uaa €B— ornata Partkolare' (Özei Bir Gûn) 'aradışı kişflei1 '1 ûzerindeki top- lum baskısını anlattığı çeşitli yapıt- lanyla dünyaçapında ünlenmış Sce- la, bu fılmi çekmeye Avusturya'da Haider başkanlığinda faşistle- rin iktıdara gelmesinden son- ra kararvermediğini söy- lüyor. Dört yıldu" üze- rinde çalıştığı bu projeyle kalabalık iki ailenin birbirine paralel hikâye- lerini yansıtırken bir taraftan o dö- nemde yaşanan yüz kızartıcı olay- lan diğer taraftan da Italyan toplu- munun dennliklerini inceleyor. "Aynı sokakta yaşayıp aynı işi yapmak, ancak aynı insani haklara sahip olmamak hoşgörüsüzhlk ve itflmiş- Hğin göstergesidir'' diyen Scola ekliyor: "Geçmişte Yahudilere veZencflere la- yık görülen trajediyi bu- gün göçmenlerve As- yahlaryaşrv-or.Bueğ- * İenceli ama acı kome- diyle görmekten her zaman kaçnğmuz hoş- görüsüzlük üzerine dik- katleri çekmeye ça- hştnn. Çünkü hepBnizfarkmdaotrnadangÜDİükha- yanmızda yüzeysel bîle olsa 'faşist' tepkflerverebffiyorveAvrupa'daçok çeşitli ırklann var ohnasmı yadırga- yacak kadar ileri gklebifiyoruz." ODAKNOKTASI AHMETCPjAL Sanadn jjğrencisi Neyi Öğpenmeli? Bir güzel sanatlaröğrencisi ne öğrenmeli ve ne bilmeli? Aynı zamanda bK akademisyen olan Fransız ressamı Antoine Ccype' 0 6 6 1 "1 7 2 2 )> resmin es- tetiğini konu alan, Pdris'te, Kralıyet Resim ve Hey- kel Akademisi'ne sı/>ulan ve 1721 yılında basılan bir yazısında bu sofulann kapsamını epey geniş tutmuş. Anılan yazısında Coypel: "Birressamın zih- ni ne gibi bilgilerie Oeslenmeli?" diye sorduktan sonra, özetle şöyle diyor: "Gerçek ressam, birşa- ir olmalıdır; bununla ressamın şiir yazmak zorun- da olduğunu söyierniyorum... ancak ressam, in- sana şiiri esinlendiren ruhu taşımalıdır, aynca şi- irin resim sanatınınKiyle ^ynı olan kurallannı da bilmekzorundadır... Şiirsanatı kulaklariçin neya- pıyorsa, resim sanati da gözler için onu yapmalı- dır." Coypel, bu kadanyla da yetinmiyor. "Gerçek ressamın... tarihi bilmemesi düşünülebilir mi? Coğrafyaya, geometnye ve perspektife gereksi- nimi yok mudur?... Ressam, nedenlen'ni ve etki- lerini bilmediği şeyleri tam olarak betimleyebildi- ğinden emin olabilir mi? Bize tutkulan öğreten etik üzerine birazolsun birşeylerbilmeden, ruhun bu bağlamdaki devinimlerine ilişkin görsel imge- leri nasıl resmedebilir? Ressam, orantılan ve ana- tomiyi inceleyerek insanın dış görünüşünü öğre- nirken, felsefenin yardımıyla da insanın ruhuna inebilmekzorundadır. Fizyonominin kurallan üze- rine bir şeyler öğrenmeden, karakterlerini nasıl canlandırabilir?... Eğer ressamın gereksindiği bü- tün bilgilerin dökümünü yapmaya kalkışsaydık, bu listeyi asla bitiremezdik..." Aradan üç yüzyıla yakın bir zaman geçtikten sonra, acaba Coypel'in ressamdan ya da güzel sa- natlar alanında çalışan sanatçılardan talep ettik- leri, geçerliliğini hâlâ koruyor mu? 18. yüzyıla gö- re olağanüstü bir biçimsel zenginliğin taşıyıcısı olan günümüz sanatında, sanatçı açısından bun- ca derinlere inen bir bilgi birikiminin gerekli oldu- ğu hâlâ savunulabilir mi? önce kısayanıt: "Sanatçının yaptığı" bağlamın- da sanatın tanımı hâlâ değişmediyse eger, yani sa- nat, yasamıyorumlamak demekse ve sanatçı böy- le bir yoruma ulaşabilmek için, varolan/içinde va- rolduğu dünyayı içselleştirip, kendi varolması ge- rekenine dönüştürüp, bunu eserinde somutlaştı- rtyorsa, o zaman biraz yukanda sözlerini alıntıla- dığımız Fransız ressamının sanatçının bilmesi ba- kımından gerekli gördükleri de geçerliliğini eksik- siz koruyor demektir. Çünkü -biraz özetlersek eğer- Coypel'in ediniimesini istediği bilgiler, aslındaya- şamı bilmeyi hedefleyen bilgilenme edimlerinden başka bir şey degildir. Coypel: "Ressam, orantılan ve anatomiyi ince- leyerek insanın dış görünüşünü öğrenin\en, felse- fenin yardımıyla da insan ruhuna inebilmekzorun- dadır... " demişti; Coypel'den yaklaşık iki yüz yıl son- ra natüralizm, sanatçının insarurvruhuna inebitme- si için felsefeyi yeterli görmeyip, bu bağlamdaki bil- ginin kapsamına ruhbilimi (psikolojiyO de soktu. Gü- nümüzde Adler'le, Jung'la, Freud'la başlamış bir çizginin izini sürmeksizin, sanatın hemangi birda- lında bir karakter oiuşturma ve betimleme edi- mini düşünebiliyor muyuz? Yine Coypel, "Ressam, nedenlerini ve etkileh- ni bilmediği şeyleri tam olarak betimleyebıldiğin- den emin olabilir mi?" diye sormuştu. En geç na- türalizm, bu soruyu sanatçıya, malzeme edinme ve bağlantlar oiuşturma aşamasında, bilimsel yön- temlehe çalışma yükümlülüğünü getirerek yanıt- lamadı mı? Coypel'in alıntısı şöyle noktalanıyordu: "Eğer ressamın gereksindiği bütün bilgilerin dökümünü yapmaya kalkışsaydık, bu listeyiasla bitiremezdik..." Bu cümledeki "ressamın " sözcüğünün yerine "sa- natçının" sözcüğünü koyduğumuz takdirde, her- hangi bir sanat eğitiminin nasıl olması gerektiği ko- nusunda da sağlam bir ölçüte kavuşabiliriz ve şöy- le diyebiliriz: Yasam; öğrenmenin yollannı ve yön- temterini de göstermeyi hedeflemeyen, bu bağlam- da özellikle verildiği ortamın koşullannı gerçekçi bir bakış açısıyia değeriendirmeyen bir sanat eği- timi, genellikle sonuçsuz kalmaya yargılıdır. e-posta:ahmetcemal(fi superonline. com [email protected] Radyo Günteri sepgisi • Kühür Servisi - Yapı Kredi Vedat Nedim Tör Müzesi'nde dün açılan 'Radyo Günleri, îstanbul Radyosu: Amlar, Yaşantılar...' adlı sergi 17 Haziran'a dek izlenebilecek. İlk yayınım 6 Mayıs 1927'de, Türk Telsiz Anonim Şirketi adıyla gerçekleştiren ve çeşitli aralıklardan sonra 1949'dan itibaren yayın hayatım kesintisiz sürdüren îstanbul Radyosu'nun kuruluş yıldönümü dolayısıyla düzenlenen sergide aktanlan îstanbul Radyosu'nun uzun öyküsü, Türkiye'de radyo yaymcılığının öyküsünü oluşturuyor aynı zamanda. Sergi, pazar hariç her gün, saat 10.00-18.00 arasında gezilebilir. BUGÜN • • ÇAĞDAŞ ÇOCUK TİYATROSU'nda saat 18.30'daAmatörÇocukGrupUnkonseriyer ; alacak. (216 47 98) • FRANSIZ KÜLTfJR'de saat 19.00'da Jean François Richet'nin yönettiği 'Etat Des Ueux adlı fransız filmi izlenebilir. (244 44 95) • CRR'de saat 21.00'de şef Saim Akçıl'm yöneteceği Tekfen Karadeniz Filarmoni SolistJeri konserinde solist Thedosii Spassov ve Adalet Verizov dinlenebiür. (232 98 30) • PERA'da saat 20.30'da Serdar Çam, MikromaKte başlıklı bir konferans gerçekleştirecek. (252 30 82) BEYOĞLU ADAKÜITÜR de saat 18.30'da— unetErenliüe '28.İstafibulMâzikFestivalF — - hakkındaMr söyleşi gerçekleşecek, (252-^8^6)'- • riALYANKÜLTt-R'de saat 19.00'da yönetmen Mario Moaiceli'nın 'Ü Marcbese Dd—~- GriUo' adlı filmi izlenebilir. (293 98 48) • AKSANAT'ta saat 18.30'da Prof. Dr. FiHz Özer'in dia eşliğinde sunacağı 'Çağdaş Mimaride Son EDi Yd' konulu konferansı izlenebilir (252 35 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle