Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 NİSAN 2000 ÇARŞAMBA
HABERLER
EcevrTin dişi
kımldı
• ANKARA
(Cumhuriyet BOrosu) -
Başbakan Bülent Ecevit,
kınlan üst diş protezini
20 yıllık doktoruna
yaptırdı. Başbakanlığa
sabah saatlerinde gelen
Ecevit, dişinin kınlması
üzerine doktoru Önder
Kuşakçıoğlu'na gitti.
Ecevit'i muayene eden
Kuşakçıoğlu, kınlan üst
diş protezini onardı.
MHPHIerden
basına saldını
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - MHP Genel
Başkam ve Başbakan
Yardımcısı Devlet Bahçeli,
diin sağlık kontrolü
nedeniyle Ankara 'da
bulunan eski Azerbaycan
Cumhurbaşkanı Ebulfez
Elçibey'i ziyaret etti.
Bahçeli'nin ziyaretinde
bazı kişiler basın
mensuplanna küfrederek
tartakladı. Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti
Yönetim Kurulu ile Foto
Muhabirleri Demeği,
Türkiye Gazeteciler
Sendikası, Çağdaş
Gazeteciler Demeği,
'Avrupa Gazeteciler
Birliği Türkiye Şubesi,
Parlamento Muhabirleri
Demeği, Diplomasi
Muhabirleri Demeği
(DMD) ve Ekonomi
Muhabirleri Demeği adına
ortaklaşa yapılan
aç'iklarnada saldın kınandı.
Elçibey, dün Ankara
Hastanesı nden aynldı.
saldırı davası
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Uşak Valisi Ayhan
Çevik'e Çankın Valisi
olduğu dönemde
düzenlenen bombalı
saldınyla ilgili olarak
açılan davada, 29 sanığın
yargılanmasına devam
edildi. Avukat Ender
Büyükçulha, adalet,
saglık ve içişleri
bakanlıklan arasında
imzalanan ve
"Avukatlann
müvekkilieri ile
görüşmek için
cezaevlerine girişlerinde
aranmalanru" öngören
protokol nedeniyle
müvekkili ile
görüşemediğini öne
sürerek savunma
hazırlayamadıklannı
belirtti.
AB'yeuyum
calısmalan
İANKARA
((Cumhuriyet Bürosu) -
Avrupa Birliği'ne (AB)
uyum çahşmalan
çerçevesinde AB
Koordinasyon Kurulu
Genel Sekreteri
Büyükelçi Volkan
Vural başkanlığında ilk
toplantı dün yapıldı.
Kamu kurumlanndan
üst düzey yetkilüerin
katıldığı toplanhda,
ulusal plan çalışmalannın
hızlandınlması ve eylül
ayına kadar
tamamlanması görüşü
benimsendi. j .
halyan gazeteci
sımn dışı edildi
• İstanbul Haber Servisi -
Türkiye'ye giriş yasağı
bulunduğu halde önceki
gün geldiği Atatürk
Havalimanı'nda polis
tarafmdan gözaltına
alınan ttalyan gazeteci
Dino Frisullo, dün sabah
sınır dışı edildi.
Türkiye'ye giriş yaptığı
ülke olan Yunanistan'a
gönderilen Frisullo,
Diyarbakır'daki Nevruz
gösterileri sırasında halkı
ayaklandırdığı
gerekçesiyle Diyarbakır
DGM'de yargılanmıştı.
Hukukçular, 2. tur oylamada alınacak önlemlerin gizlilik ilkesini zedeleyeceğini vurguladılar
'Meclis iradesine gölge düşer'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Anayasa hukukçulan, hükümetin ana-
yasa değişikJiklerine ilişkin 2. tur oyla-
mada "tedbir" olarak milletvekillerinin
kullanmadıklan oy pusulalannı grup
başkanvekillerine vermesi yönteminin
"gizBKk" uygulamasını zedeleyeceğini
vurguladılar.
Prof. Dr. Yavuz Sabuncu, böyle bir
yöntemin milletvekillerince geri tepe-
ceğine işaret ederek bunun yapılması
durumunda Meclis iradesine gölge dü-
şürülmüş olacağını söyledi. Sabuncu,
bu yola başvurulmasının. "Anayasanın
öngördüğü kurallara karşı hile yap-
mak" anlamına geleceğini kaydetti. Sa-
buncu, böyle bir yöntemin geri tepece-
ğine işaret ederek "Boş zarf atar, beya-
• Hukukçular, anayasanın öngördüğü kurallara karşı hile
yapıldığını ileri sürdüler. Prof. Dr. Araslı, var olan gelişmeyi
'Anayasada bulunmayan bir tür gizli oylama' diye niteledj.
a da cebine koyar gider. Bu informel bir
şey, gizlilik uygulamasını zedeliyor. Mil-
letvekillerinin bunu kabul edeceğini dü-
şünmüyorum açıkçası. Meclis iradesine
gölge düşürmüş olur" dedi.
Prof. Dr. Oya Arash, yöntemi "ana-
yasada bulunmayan bir tür gizli oyla-
ma* olarak nitelendirirken milletvekil-
lerinin buna karşı başvuracaklan yollar
nedeniyle iradenin ne kadar açığa çıka-
cağının da belli olmadığını belirtti.
Araslı şunlan söyledi :"Giztflikdıştan
etkenle bozulduğu zaman gizlilik bozui-
muş olur. Iradi olarak "ben şuraya, bu-
raya oy verdim' açıklaması oyun gizlili-
ğini bozmaz. Ama iradesi dışında açık-
lamaya mecbur bırakıldığı için durum,
gizlilik hükmüyle aykınlık oİuşturur."
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Viı-
ral Savaş, 5 Nisan Avukatlar Günü ne-
deniyle Adliye Sarayı'nda düzenlenen
konferansta, "FP'nin okeyini almadan
tek bir maddeyi bile değiştirmenin
mümkün ohnadığuıı" belirterek
"FP'nin evet dediği değişiklikler yapıla-
cak, onun dışında hiçbir değişiklikyapt-
lamayacak" dedi.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başka-
nı Prof. Dr. Eralp Özgen. değişiklik pa-
ketini "siyasi ve hukuki etik açısmdan
hoş karşılanmaması gereken bir olay"
olarak niteledi. Özgen, milletvekilleri-
ne 5+5 formülüne oy vermeleri için
emekJilik konusunda ödün verilmek is-
tendiğini kaydetti.
ADD Genel Başkam Yekta Giingör
Özden de, anayasamn 1983 yılından bu
yana 5 kez değiştirildiğini belirterek
"Anayasa değişikliği paketi, demokrasi
pakefJemesidir" dedi.
"Anayasanın 69. maddesinin, 101.
maddenin geçmeyecegi bilindiği için
gündeme getirildiğini" kaydeden Öz-
den, yapılması düşünülen bu değişikli-
ğin de, "halka güvensizlik, anayasaya
saygısızhk" olduğunu söyledi.
Uzmanların değerlendirmesi
'Liderlerin
açıklaması
anayasa ihlali'
tstanbul Haber Servi-
si - Cumhurbaşkanı se-
çimine ilişkin süreci de-
ğerlendiren anayasa hu-
kuku uzmanlan, TB-
MM'nin cumhurbaşka-
nını seçememesi duru-
munda, otomatik olarak
seçimlere gidileceğine
dikkat çekerek, millet-
vekillerinin böyle bir
olasılığa karşı, sonuçta
bir aday üzerinde uzla-
şabileceklerini vurgula-
dılar.
Galatasaray Üniversi-
tesi Hukuk Fakültesi
öğretim üyesi Prof. Dr.
Erdoğan Tezrç ve Mar-
mara Üniversitesi Hu-
kuk Fakültesi öğretim
üyesi Prof. Dr. tbrahim
Kaboğlu, mevcut ana-
yasaya göre TBMM'nin
bir ay içinde cumhur-
başkanını seçmek zo-
runda olduğunu sbelirt-
tiler. Aksi halde TB-
MM'nin yenileneceği-
ne dikkat çeken Hukuk-
çular, "Gerçekçi olmak
gerekirse. parlamento-
daki hiç kimsenin seçi-
mi göze alamayacağı or-
taya çıkar. Bu nedenle
Medis'in yenilenmesine
gerek kalmadan, cum-
hurbaşkanının seçilece-
ğini düşünüvorum" de-
di.
Eski TÎP ve Sosyalist
Devrim Partisi yönetici-
si Uğur Cankoçak, Baş-
bakan Bülent Ecevit'in
"Koatisyon liderieri mil-
letvekillerinin anayasa
değişikliği konusunda
olumlu oy kuuanmalan
için gerekli önlemleri
alacak" yönündeki
açıkiamasıyla Iiderlerin
anayasayı ihlal suçu iş-
lediğim savundu. Türki-
ye'de rejimin hukuk
devleti olup olmadığı
konusunun eskiden be-
ri tartışıldığını belirten
Cankoçak, "Ancak son
koahsyon ortaklannın,
yani Ecevit, Yılmaz ve
Bahçeli'nin imzalannuı
olduğu ve başbakan ta-
rafindan açıklanan kısa
metin 'Türkiye'de hu-
kuk devleti vardır' di-
yenlerin yüzüne bir to-
kat gibi çarpd. Çünkü
mevcut anayasada, ana-
yasa değişikliklerinin
grup karan aunmadan
ve gizli oyla yapdacağı
yazüıdır. Bu üç beyefen-
di atoklan imza ve yap-
üklan açıklamayla mil-
letvekillerinin kendi is-
tedikleri doğrultuda oy
vermeleri için her türlii
önlemi alacaklannı söy-
lüyorlar. Bence bu res-
men ünlü ceza madde-
miz 146'vı ihlaldir. Bu
maddeyle ilgili hakkun-
da birkaç kez dava açu-
dığı için konuyu iyice bi-
Brim. Türkiye'de solcu-
laruı her sözü hakkında
derhal dava açmakla
ünlü olan savcılannuz ve
ceza vermek için adeta
yanşan hikimJerimizin.
bu anayasa ihlali konu-
sunda ne yapacaklannı
merakla bekliyorum"
dedi.
ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Demirel ve Hüsamettin Özkan'la görüştü
'Üzerimize düşenî yapacağız'ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel ve Hüsamettin Özkan'la
ayrı ayrı görüşen DYP Genel
Başkam Tansu Çifler. partisinin
hukukun üstünlüğü çerçevesin-
de anayasa paketi değişikliği oy-
lamasında gereken katkıyı yapa-
cağını söyledi.
Çiller, dün önce Demirel 'le
yaklaşık 1 saat 15 dakika görüş-
tü. Görüşmenin ardından bir
açıklama yapan Çiller, partisinin
cumhurbaşkanlığı konusunu
baştan ben "düzgün bir biçim-
de" ele aldığını savunarak "Açık-
ça söylüyorum, bu nuzrak bu çu-
vala sığmaz. Neden sığmaz? Ar-
şın orada, efinizde" dedi. Hükü-
met ortaklannın 351 milletveki-
li bulunduğuna işaret ederek
• Çiller, partisinin cumhurbaşkanlığı konusunu baştan beri
"düzgün bir biçimde" ele aldığını savundu. Hükümetin
içerisinde yer almalannın söz konusu olamayacağını
söyleyen Çiller, "55 yılın en kötü ekonomik bunalımı, 55
yılda en hızlı küçülen ülke. Bu hükümetin nesinin içinde
olmaya çalışahm" dedi.
"101. maddenin oylamasında 253
oy ahnnuş mı" diye soran Çiller
şöyle konuştu:
"Muhakfetten bir tek oy dahi
gehnese, bu hükümet ortakian-
nın 98 firesi var demektir. Bu he-
sabı nereye koyacaksınız? Geü-
nen böyle bir ortamda, acaba
DYP, hükümete girmek için bir
hesabm, planın içinde mi? Bu hü-
kümetin, bu ülkeyi nereye getir-
diğini millet gördü. 55 yüın en kö-
tü ekonomik bunahnu, 55 yılda
en hızlı küçülen ülke. Bu hükü-
metin nesinin içinde olmaya çab-
şahm."
Koalisyon partilerinin bir uz-
laşma ve samimiyet içıne gire-
mediğini iddia eden Çiller, birin-
ci tur oylamadan sonra. koalis-
yon partilerinden binnde "zafer
çığhklanmn auldığuu, adeta bir
bayTam yapıldığuu" söyledi.
Görüşmede Demirel'in siyasi
gelişmelere ilişkin bir değerlen-
dirmesinin olup olmadığına yö-
nelik soruya Çiller, "SayınCum-
hurbaşkanımız her zaman ifade
ediyor, 'Kimseye dolaylı ve do-
laysız böyle bir teklifte bulun-
madım. Bu teklif bana getirildi,
ben de görevden kaçmadım. Bu
tekliften sonra bir anayasa deği-
şikliği gündeme geldi, doğal ola-
nı da buydu. Ama ondan sonra-
sı benim meselem değil' dıyor"
yanıtını verdi.
Çiller daha sonra Başbakan
Yardımcısı Hüsamettin Özkan
ile görüştü. Özkan, yaklaşık 30
dakika süren görüşmenin ardın-
dan, liderler zirvesinde alınan
karar gereği 2 muhalefet partisi-
nin genel başkanlanna bilgi sun-
duğunu söyledi.
Çiller, Özkan'ın nasıl bir öne-
ri ile geldiğinin sorulması üzeri-
ne "Bunu kendisinesormanız da-
ha ryi olurdu" dedi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Üç parti lideri, Süleyman
Demirel'in yeniden cumhur-
başkanı seçilebilmesi amacıy-
la yapılacak değişiklikte ısrariı
olduklannı açıkladı. Üç liderin
yaptığı ortak açıklamada, mil-
letvekillerinin imzalanna sahip
çıkması halinde bu işin çözü-
leceği vurgulandı.
Başbakan Bülent Ecevit'in
basına yaptığı ve TBMM üye-
lerini sorumluluğa çağıran dek-
larasyonda şunlar belirtildi:
"Milletvekillerinin imzalanna
sahip çıkmalan, TBMM'nin
güveniliriiği ve saygınlığı bakı-
mından büyük önem taşımak-
tadır." Benzer bir vurguyu da
Süleyman Demirel yaptı: "Im-
zalannın arkasında durmazlar-
sa parlamento itibar kaybe-
der."
• • •
Bu oylamadakitavnn, millet-
vekillerinin ve Türkiye'deki de-
mokratikleşmenin bir göster-
gesi olacağı düşüncesi doğru.
Ama hangi yönden? Cümle
âlem biliyor ki, parlamentoda-
ki milletvekillerinin çoğunluğu
Süleyman Demirel'in süresinin
TBMM'nin Sayg
uzatılmasını istemiyor. Bülent
Ecevit dışında koalisyondaki
diğer partilerin liderieri bile bu
konuda çok istekli değiller.
Bülent Ecevit ve Süleyman
Demirel'in kendi anladıklan an-
lamda istikrarın devamı için
Demirel'in süresinin uzatılma-
sı gerektiğini düşünüyoriar ve
bu konuda ısrarcı davranıyor-
lar. Olabilir. Demirel'in koltuğa
sımsıkı sanldığı belli. Bunu bi-
liyoruz. Ecevit'in, var olan dü-
zenin devamı açısmdan Demi-
rel'i istemesi de onun hakkı.
Ancak milletvekillerinin, zorla,
istemedikleri bir kanuna oy
vermeleri TBMM'nin itibannı
nasıl arttırabilir?
12 Eylül döneminin ürünle-
rinden birisi Siyasi Partiler Ya-
sası. Bu yasa, milletvekillerini
parti liderlerine bağımlı hale
getiriyor. Seçim sistemi ve
anayasa da buna eklenince,
milletvekillerinin hiçbir inisiya-
tifi kalmıyor. İlk kez milletvekil-
leri parti liderierinin isteklerinin
aksi yönde oy kullanıyoriar. As-
lında bu noktada da, koalis-
yondaki iki liderin, özellikle
Mesut Yılmaz'ın esnek tavnn-
dan cesaret alıyorlar.
Millet Meclisi neden var?
Çok partili sistemin anlamı ne?
Kanunlar, neden milletvekilleri-
nin oylanyla yürüriüğe giriyor?
Bütün bunlar çok partili siste-
min olmazsa olmazlan. Yani bir
ülkede çok partili sistem varsa,
milletvekilleri kanunlar için oy
kullanıyortarsa, bunu kendi ira-
deieri doğrultusunda yapma-
ları gerektiği içindir.
Hele, anayasa değişikliği gi-
bi grup karan bile alınmaması
gereken, gizli oylama gerekti-
ren konularda Meclis iradesi
daha da önem kazanır. Koalis-
yon liderieri haftalardır, millet-
vekillerinin iradelerine kanun-
suz bir şekilde ipotek koyma-
ya çalışıyorlar. Onlann, anaya-
sal ve hukuki hakkı olan kendi
iradeleri doğrultusunda oy kul-
lanmalan yerine emre itaat et-
ınlığımelerini istiyoriar.
Uderierdiyorki: ''Milletvekil-
leriimzalanna sahip çıkmazlar-
sa TBMM'nin güveniliriiği ze-
delenir." Milletvekilleri kendi
iradeleri doğrultusunda oy kul-
lanmak yerine emre itaat eder-
lerse mi güveniliriikleri zedele-
nir, yoksa tersini yapariarsa
mı?.. Aslında, bu konudaki
kavga yalnızca TBMM'nin say-
gınlığının da ötesinde bir de-
mokrasi kültürü sorunu. Türki-
ye demokrasi yönünde mi iler-
leyecek, yoksa despotizm yö-
nünde mi?
Süleyman Demirel'in Mec-
lis'in ezici çoğunluğunun ira-
desine rağmen zorla cumhur-
başkanı seçtirilmek istenmesi-
nin demokrasiyle, Meclis say-
gınlığıyla ne ılgisi var. Bu dayat-
ma, Meclis'i ve milletvekillerini
boyun eğmeye ve kişiliksizleş-
tirmeyezoriuyor. Bu oylama bir
dönüm noktası olabilir. Belki
de ilk kez milletvekilleri, parti
lideri yerine kendi iradelerini
ortaya koyarak oy kullanacak-
lar. Böyle bir gelişme Türki-
ye'nin önünü açabilir.
• • •
TBMM, kendi onurunu, an-
cak demokrasi yönünde ısrar-
iı davranabilirse koruyabilir.
Daha dün despotizmden ya-
kasını sıyıran ve büyük ekono-
mik ve siyasi sorunlaria boğu-
şan Arnavutluk bile idam ce-
zasını kaldıran protokolü im-
zaladı. Avrupa Birliği ile ilgili bir
dizi uyum yasasını onayladı.
Bizimkiler ise, bu konuda ayak
diremeyi bir "milli mesele" ha-
line getiriyorlar. Türkiye, 12 Ey-
lül Anayasası'yla, despotik
parti gelenekleriyle, faşizmden
miras kalan ceza yasasıyla
uluslararası arenada onur kın-
cı tepkilere muhatap oluyor.
Milletvekillerimiz, onuriarını
korumak, güvenilirliklerini yitir-
memek için demokrasinin as-
gari normlanna sahip çıksın-
lar. Bir şey yapacaklarsa bu
yasalann değiştirilmesi için
gayret etsinler. 5 Nisan oyla-
ması, bu açıdanTBMM için bir
sınav olacak.
GLOBALPOUTİKÜLTÜR
ERGIN YıLDıZOĞLU
Timsaltların Gözyaşları
1999 yılı bıyüme rakamlan açıklandı. Ekonomi
yüzde 6.4 küçJ|mu
ş. Ülkede milli gelirin yüzde 54.8'i
toplumun en rengin yüzde 20'sinin eline geçiyor-
muş. En yoksı' yüzde 20'nin payına milli gelirin yüz-
de 4.8'i düşü)Oimuş. (En zengin yüzde 5'in payına
acaba nedüşuyor?) Renkli gazetelerin sayfalarında
kimi köşe yaz»ri
annda şaşkınlık var. Dünyanın gelir
dağılımı en bozuk 25 ülkesinden birinde yaşadıkla-
nnın, aniden a^1^
d|
na
vardılar: "Ah! Vah! Bu halka ya-
zıktır" falan filtfi-
Halbuki şa$<iacak bir durum yok. Her şey ol-
ması gerektiği gibi oluyor. Daha da kötüsü olacak.
Yapısal uyum politikalannı uygulayıp başka bir eko-
nomik sonuç alan kimse var mı? IMF politikalannın
gelir dağılımını bozucu, ekonomiyi daraltıcı etkileri-
ni, son 6 yıldır, yılda en az üç-dört kere, kanıtlanyla
ve kaynaklanyö aktardığımız gibi, dünyanın en say-
gın akademik çevrelerinin araştırmalanndan, ABD
Kongre raporlanndan, hatta ve hatta, bizzat IMF ra-
porlanndan okumak mümkün değil mi? Artık hemen
her dürüst ekonomist kabul ediyor. IMF'nin esas
misyonu, ABD Kongre raporunda, Dünya Bankası
eski baş ekonomistinin demeçlerinde de saptandı-
ğı gibi, prograrnını dayattığı ülkelerin ekonomik so-
runlannı çözmek değil, bunlan uluslararası serma-
yenin kullanımina açmak, kriz başlayınca da önce
bankalan ve Batılı yatınmcılan kurtarmak.
Ama tüm bu bilgilere rağmen, bugünkü hüküme-
tin, bütçe tartışmalan sırasında sık sık dile geürildi-
ği gibi, gelir dağılımını daha da bozacağı açıkça or-
tada olan IMF programını uygulamaya devam ede-
ceği de belli değil mi? Bu toplumsal gidiş bu haliy-
le size, belli arafıklaria toplanıp topluca uçurumdan
atlayarak intihareden leming farelerini hatıriatmıyor
mu? Bu milli gelir verilerini hazmetmeye çalışırken
gözlerinden yaş gelen köşe yazarianna bakıp da
avını yerken çene kemikleri zorianınca gözlerinden
yaş gelen timsahlan anımsamamak mümkün mü?
Ama şaşılacak bir durum yok. Her şey olması
gerektiği gibi oluyor. Çünkü bu topluma 1980'lerden
bu yana şirket kültürü egemen olmuştur. işverenin
refahı, hatta mutluluğu toplumun refahının ve mut-
luluğunun önüne geçmiştir. Ülke ekonomisi bir şir-
ket gibi yönetilmeye çalışılmaktadır. Egemen anla-
yış, toplumun tüm variık nedeninin şirketlere hizmet
olduğu doğrultusundadır. Bunların uluslararası pi-
yasada rekabet edebilmesi için toplumun fedakâr-
lık etmesi gerekir. Bunlann kâr edebilmesi için, işçi-
lerin, memurlann, emekçilerin, hatta esnaflann lok-
malanndan, çocuklannın eğitim, sağlık harcamala-
nndan fedakârtık yapmalan gerekir.
Bu öyle bir kültürdür ki, hükümetlerin başarısı,
kendini seçen halkın refah düzeyine yaptıklan kat-
kıyla değil, IMF politikalannı uygulamalanyla; iş çev-
relerinin alkışlannın yankısıyla, ekonominin güven
derecesi de, borsanın artış hızıyla, kamu mallannın
en düşük fiyatlaria ve en büyük hızla özel sektöre,
bu alanda görevli bir saygın bürokratımızın ifadesi-
ni kullanırsak, "peşkeş çekilmesiyle", kamu ala-
nının tasfiye edilerek metalaştırılmasıyla ölçülür oJ-t
muştur. Hükümetlerin reytkigi, işverenleri denetl©-
yen yasalan kaldırdıkça, sermayeyi serbest bırak-
tıkça artmış; sendikalan zayıflatamadıklan, işten çı-
kartmayı kolaylaştırmadıklan, ücretleri düşüreme-
dikleri, tarımsal destekleri tasfiye edemedikleri, sağ-
lık ve eğitim harcamalannı kısamadıkları müddetçe
de düşmüştür. Bu arada geçerken değinelim:
1999'da ekonomi yüzde 6.4 gerilerken mali sektör
yüzde 5.3 büyümüş; 1999 Martı'nda borsa indeksi
4.000 platformundaymış. Şimdi 16.000 platformu-
nu zorluyor (yüzde 400 artış). Tahkim, sosyal sigor-
ta yasası, daha insanlar enkaz altındayken, saba-
ha karşı telaşla; özelleştirme/talan yasal sorun fi-
lan dinlemeden pupayelken... Boşuna mı IMF ülke
ekonomisinin geleceğinden bu kadar umutlu...
Peki bu kültürün egemenliği nasıl gerçekleşti, bu
toplumsal çılgınlık, bu akıllara ziyan ekonomi dokt-
rini nasıl kabul gördü? 12 Eylül askeri darbesinin ya-
rattığı travma ve bu ekonomik dogmanın toplum-
daki çok az sayıda, ama çok güçlü bir azınlığın çı-
karianyla örtüşüyor olması, tabii ki en önemli iki et-
ken. Ama bugün, kendi izini örtmeye çalışan bir ke-
sim daha var. Toplumsal işlevi, bu azınlığa sadakat-
la hizmet etmek olan bir gazeteci/köşe yazan türü.
IMF paketlerini, serbest piyasa dogmatizmini
"çağdaşlık", emperyalizmi "küreselleşme" olarak
ilkönce bunlar bize sattı. IMF programlan gündeme
geldiğinde, TV'ye çıkıp "üfû yaptılar", halkı sürüler
halinde borsaya doğru sürdüler. Kamu alanının tas-
fiye edilmesi için bunlar kampanya yürüttüler. Ne za-
man binleri, sosyal adaletten, halkın gelir durumun-
dan, yoksullaşmaktan söz açarak sesini yükselt-
meye kalksa onlan "popülistlikle" (bunlann dilin-
de, halktan yana olmak popülistlik, işverenden ya-
na olmak çağdaşlıktır), binleri, maazallah ekonomi-
de demokratik denetim gerekir dese onlan da "ja-
kobenlikle" suçladılar. Bunlar, kültürel sığlıklannı
"yükselen değerter", cahilliklerini "yeni zamanlar-
da yaşıyoruz" diye pazariadılar.
Şimdi, halkın yoksullaşmasına üzülmüş görünü-
yoriar. Nihayet kafalanna dank etti mi? Böyle devam
ederse gelir dağılımı bozulmaya devam edecek,
pasta küçüldükçe pay alma çatışması artacak, si-
yasi istikrarbozulacak. Bugün, Türkiye'yi "vaatedil-
miş topraklar" olarak işaret eden IMF ve uluslara-
rası yatınmcılarda o zaman daha bereketli toprak-
lara göçecekler. Bu timsahlann göz yaşlanna kim i-
nanır!
Mustafa Kemal Derneği
'Toplumparkımentoya
vekûlet vermedi'
İstanbul Haber Ser-
visi - Mustafa Kemal
Derneği (MKD) Aka-
demik Konsey Başkanı
Prof. Dr. VakurVersan,
anayasayı değiştirme
girişiminin ülke de-
mokrasisinin bugünü
ve yannı yönünden
üzerinde önemle durul-
ması gereken bir olay
olduğunu vurgulayarak
"Her şeyden önce bu
konu ulus egemenliği
kavramı ileyakmdan ü-
gih'dir. Mevcut parla-
mento, anayasadeğişik-
liği konusunda toplum-
dan ve toplum orgürJe-
rinden vekâlet alma-
mışür. Son gûnlerde
Türk demokrasisine ve
Türkanayasasına yöne-
liklaubali girişimlerden
endişe duymaktayız"
dedi.
Versan, anayasa de-
ğişikliği girişiminin her
şeyden önce kamu-
oyunda başlatılması,
halkın, meslek odalan-
nm, sendikalann, üni-
versitelerin ve diğer si-
vil toplum örgütlerinin
bu konularda tercihle-
rini ortaya koymasına
fırsat verilmesi gerek-
tiğini ifade etti.