27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 NİSAN 2000 ÇARŞAMBA HABERLER EcevrTin dişi kımldı • ANKARA (Cumhuriyet BOrosu) - Başbakan Bülent Ecevit, kınlan üst diş protezini 20 yıllık doktoruna yaptırdı. Başbakanlığa sabah saatlerinde gelen Ecevit, dişinin kınlması üzerine doktoru Önder Kuşakçıoğlu'na gitti. Ecevit'i muayene eden Kuşakçıoğlu, kınlan üst diş protezini onardı. MHPHIerden basına saldını • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Genel Başkam ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, diin sağlık kontrolü nedeniyle Ankara 'da bulunan eski Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey'i ziyaret etti. Bahçeli'nin ziyaretinde bazı kişiler basın mensuplanna küfrederek tartakladı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu ile Foto Muhabirleri Demeği, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Çağdaş Gazeteciler Demeği, 'Avrupa Gazeteciler Birliği Türkiye Şubesi, Parlamento Muhabirleri Demeği, Diplomasi Muhabirleri Demeği (DMD) ve Ekonomi Muhabirleri Demeği adına ortaklaşa yapılan aç'iklarnada saldın kınandı. Elçibey, dün Ankara Hastanesı nden aynldı. saldırı davası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Uşak Valisi Ayhan Çevik'e Çankın Valisi olduğu dönemde düzenlenen bombalı saldınyla ilgili olarak açılan davada, 29 sanığın yargılanmasına devam edildi. Avukat Ender Büyükçulha, adalet, saglık ve içişleri bakanlıklan arasında imzalanan ve "Avukatlann müvekkilieri ile görüşmek için cezaevlerine girişlerinde aranmalanru" öngören protokol nedeniyle müvekkili ile görüşemediğini öne sürerek savunma hazırlayamadıklannı belirtti. AB'yeuyum calısmalan İANKARA ((Cumhuriyet Bürosu) - Avrupa Birliği'ne (AB) uyum çahşmalan çerçevesinde AB Koordinasyon Kurulu Genel Sekreteri Büyükelçi Volkan Vural başkanlığında ilk toplantı dün yapıldı. Kamu kurumlanndan üst düzey yetkilüerin katıldığı toplanhda, ulusal plan çalışmalannın hızlandınlması ve eylül ayına kadar tamamlanması görüşü benimsendi. j . halyan gazeteci sımn dışı edildi • İstanbul Haber Servisi - Türkiye'ye giriş yasağı bulunduğu halde önceki gün geldiği Atatürk Havalimanı'nda polis tarafmdan gözaltına alınan ttalyan gazeteci Dino Frisullo, dün sabah sınır dışı edildi. Türkiye'ye giriş yaptığı ülke olan Yunanistan'a gönderilen Frisullo, Diyarbakır'daki Nevruz gösterileri sırasında halkı ayaklandırdığı gerekçesiyle Diyarbakır DGM'de yargılanmıştı. Hukukçular, 2. tur oylamada alınacak önlemlerin gizlilik ilkesini zedeleyeceğini vurguladılar 'Meclis iradesine gölge düşer' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa hukukçulan, hükümetin ana- yasa değişikJiklerine ilişkin 2. tur oyla- mada "tedbir" olarak milletvekillerinin kullanmadıklan oy pusulalannı grup başkanvekillerine vermesi yönteminin "gizBKk" uygulamasını zedeleyeceğini vurguladılar. Prof. Dr. Yavuz Sabuncu, böyle bir yöntemin milletvekillerince geri tepe- ceğine işaret ederek bunun yapılması durumunda Meclis iradesine gölge dü- şürülmüş olacağını söyledi. Sabuncu, bu yola başvurulmasının. "Anayasanın öngördüğü kurallara karşı hile yap- mak" anlamına geleceğini kaydetti. Sa- buncu, böyle bir yöntemin geri tepece- ğine işaret ederek "Boş zarf atar, beya- • Hukukçular, anayasanın öngördüğü kurallara karşı hile yapıldığını ileri sürdüler. Prof. Dr. Araslı, var olan gelişmeyi 'Anayasada bulunmayan bir tür gizli oylama' diye niteledj. a da cebine koyar gider. Bu informel bir şey, gizlilik uygulamasını zedeliyor. Mil- letvekillerinin bunu kabul edeceğini dü- şünmüyorum açıkçası. Meclis iradesine gölge düşürmüş olur" dedi. Prof. Dr. Oya Arash, yöntemi "ana- yasada bulunmayan bir tür gizli oyla- ma* olarak nitelendirirken milletvekil- lerinin buna karşı başvuracaklan yollar nedeniyle iradenin ne kadar açığa çıka- cağının da belli olmadığını belirtti. Araslı şunlan söyledi :"Giztflikdıştan etkenle bozulduğu zaman gizlilik bozui- muş olur. Iradi olarak "ben şuraya, bu- raya oy verdim' açıklaması oyun gizlili- ğini bozmaz. Ama iradesi dışında açık- lamaya mecbur bırakıldığı için durum, gizlilik hükmüyle aykınlık oİuşturur." Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Viı- ral Savaş, 5 Nisan Avukatlar Günü ne- deniyle Adliye Sarayı'nda düzenlenen konferansta, "FP'nin okeyini almadan tek bir maddeyi bile değiştirmenin mümkün ohnadığuıı" belirterek "FP'nin evet dediği değişiklikler yapıla- cak, onun dışında hiçbir değişiklikyapt- lamayacak" dedi. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başka- nı Prof. Dr. Eralp Özgen. değişiklik pa- ketini "siyasi ve hukuki etik açısmdan hoş karşılanmaması gereken bir olay" olarak niteledi. Özgen, milletvekilleri- ne 5+5 formülüne oy vermeleri için emekJilik konusunda ödün verilmek is- tendiğini kaydetti. ADD Genel Başkam Yekta Giingör Özden de, anayasamn 1983 yılından bu yana 5 kez değiştirildiğini belirterek "Anayasa değişikliği paketi, demokrasi pakefJemesidir" dedi. "Anayasanın 69. maddesinin, 101. maddenin geçmeyecegi bilindiği için gündeme getirildiğini" kaydeden Öz- den, yapılması düşünülen bu değişikli- ğin de, "halka güvensizlik, anayasaya saygısızhk" olduğunu söyledi. Uzmanların değerlendirmesi 'Liderlerin açıklaması anayasa ihlali' tstanbul Haber Servi- si - Cumhurbaşkanı se- çimine ilişkin süreci de- ğerlendiren anayasa hu- kuku uzmanlan, TB- MM'nin cumhurbaşka- nını seçememesi duru- munda, otomatik olarak seçimlere gidileceğine dikkat çekerek, millet- vekillerinin böyle bir olasılığa karşı, sonuçta bir aday üzerinde uzla- şabileceklerini vurgula- dılar. Galatasaray Üniversi- tesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Erdoğan Tezrç ve Mar- mara Üniversitesi Hu- kuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. tbrahim Kaboğlu, mevcut ana- yasaya göre TBMM'nin bir ay içinde cumhur- başkanını seçmek zo- runda olduğunu sbelirt- tiler. Aksi halde TB- MM'nin yenileneceği- ne dikkat çeken Hukuk- çular, "Gerçekçi olmak gerekirse. parlamento- daki hiç kimsenin seçi- mi göze alamayacağı or- taya çıkar. Bu nedenle Medis'in yenilenmesine gerek kalmadan, cum- hurbaşkanının seçilece- ğini düşünüvorum" de- di. Eski TÎP ve Sosyalist Devrim Partisi yönetici- si Uğur Cankoçak, Baş- bakan Bülent Ecevit'in "Koatisyon liderieri mil- letvekillerinin anayasa değişikliği konusunda olumlu oy kuuanmalan için gerekli önlemleri alacak" yönündeki açıkiamasıyla Iiderlerin anayasayı ihlal suçu iş- lediğim savundu. Türki- ye'de rejimin hukuk devleti olup olmadığı konusunun eskiden be- ri tartışıldığını belirten Cankoçak, "Ancak son koahsyon ortaklannın, yani Ecevit, Yılmaz ve Bahçeli'nin imzalannuı olduğu ve başbakan ta- rafindan açıklanan kısa metin 'Türkiye'de hu- kuk devleti vardır' di- yenlerin yüzüne bir to- kat gibi çarpd. Çünkü mevcut anayasada, ana- yasa değişikliklerinin grup karan aunmadan ve gizli oyla yapdacağı yazüıdır. Bu üç beyefen- di atoklan imza ve yap- üklan açıklamayla mil- letvekillerinin kendi is- tedikleri doğrultuda oy vermeleri için her türlii önlemi alacaklannı söy- lüyorlar. Bence bu res- men ünlü ceza madde- miz 146'vı ihlaldir. Bu maddeyle ilgili hakkun- da birkaç kez dava açu- dığı için konuyu iyice bi- Brim. Türkiye'de solcu- laruı her sözü hakkında derhal dava açmakla ünlü olan savcılannuz ve ceza vermek için adeta yanşan hikimJerimizin. bu anayasa ihlali konu- sunda ne yapacaklannı merakla bekliyorum" dedi. ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Demirel ve Hüsamettin Özkan'la görüştü 'Üzerimize düşenî yapacağız'ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Hüsamettin Özkan'la ayrı ayrı görüşen DYP Genel Başkam Tansu Çifler. partisinin hukukun üstünlüğü çerçevesin- de anayasa paketi değişikliği oy- lamasında gereken katkıyı yapa- cağını söyledi. Çiller, dün önce Demirel 'le yaklaşık 1 saat 15 dakika görüş- tü. Görüşmenin ardından bir açıklama yapan Çiller, partisinin cumhurbaşkanlığı konusunu baştan ben "düzgün bir biçim- de" ele aldığını savunarak "Açık- ça söylüyorum, bu nuzrak bu çu- vala sığmaz. Neden sığmaz? Ar- şın orada, efinizde" dedi. Hükü- met ortaklannın 351 milletveki- li bulunduğuna işaret ederek • Çiller, partisinin cumhurbaşkanlığı konusunu baştan beri "düzgün bir biçimde" ele aldığını savundu. Hükümetin içerisinde yer almalannın söz konusu olamayacağını söyleyen Çiller, "55 yılın en kötü ekonomik bunalımı, 55 yılda en hızlı küçülen ülke. Bu hükümetin nesinin içinde olmaya çalışahm" dedi. "101. maddenin oylamasında 253 oy ahnnuş mı" diye soran Çiller şöyle konuştu: "Muhakfetten bir tek oy dahi gehnese, bu hükümet ortakian- nın 98 firesi var demektir. Bu he- sabı nereye koyacaksınız? Geü- nen böyle bir ortamda, acaba DYP, hükümete girmek için bir hesabm, planın içinde mi? Bu hü- kümetin, bu ülkeyi nereye getir- diğini millet gördü. 55 yüın en kö- tü ekonomik bunahnu, 55 yılda en hızlı küçülen ülke. Bu hükü- metin nesinin içinde olmaya çab- şahm." Koalisyon partilerinin bir uz- laşma ve samimiyet içıne gire- mediğini iddia eden Çiller, birin- ci tur oylamadan sonra. koalis- yon partilerinden binnde "zafer çığhklanmn auldığuu, adeta bir bayTam yapıldığuu" söyledi. Görüşmede Demirel'in siyasi gelişmelere ilişkin bir değerlen- dirmesinin olup olmadığına yö- nelik soruya Çiller, "SayınCum- hurbaşkanımız her zaman ifade ediyor, 'Kimseye dolaylı ve do- laysız böyle bir teklifte bulun- madım. Bu teklif bana getirildi, ben de görevden kaçmadım. Bu tekliften sonra bir anayasa deği- şikliği gündeme geldi, doğal ola- nı da buydu. Ama ondan sonra- sı benim meselem değil' dıyor" yanıtını verdi. Çiller daha sonra Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ile görüştü. Özkan, yaklaşık 30 dakika süren görüşmenin ardın- dan, liderler zirvesinde alınan karar gereği 2 muhalefet partisi- nin genel başkanlanna bilgi sun- duğunu söyledi. Çiller, Özkan'ın nasıl bir öne- ri ile geldiğinin sorulması üzeri- ne "Bunu kendisinesormanız da- ha ryi olurdu" dedi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Üç parti lideri, Süleyman Demirel'in yeniden cumhur- başkanı seçilebilmesi amacıy- la yapılacak değişiklikte ısrariı olduklannı açıkladı. Üç liderin yaptığı ortak açıklamada, mil- letvekillerinin imzalanna sahip çıkması halinde bu işin çözü- leceği vurgulandı. Başbakan Bülent Ecevit'in basına yaptığı ve TBMM üye- lerini sorumluluğa çağıran dek- larasyonda şunlar belirtildi: "Milletvekillerinin imzalanna sahip çıkmalan, TBMM'nin güveniliriiği ve saygınlığı bakı- mından büyük önem taşımak- tadır." Benzer bir vurguyu da Süleyman Demirel yaptı: "Im- zalannın arkasında durmazlar- sa parlamento itibar kaybe- der." • • • Bu oylamadakitavnn, millet- vekillerinin ve Türkiye'deki de- mokratikleşmenin bir göster- gesi olacağı düşüncesi doğru. Ama hangi yönden? Cümle âlem biliyor ki, parlamentoda- ki milletvekillerinin çoğunluğu Süleyman Demirel'in süresinin TBMM'nin Sayg uzatılmasını istemiyor. Bülent Ecevit dışında koalisyondaki diğer partilerin liderieri bile bu konuda çok istekli değiller. Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel'in kendi anladıklan an- lamda istikrarın devamı için Demirel'in süresinin uzatılma- sı gerektiğini düşünüyoriar ve bu konuda ısrarcı davranıyor- lar. Olabilir. Demirel'in koltuğa sımsıkı sanldığı belli. Bunu bi- liyoruz. Ecevit'in, var olan dü- zenin devamı açısmdan Demi- rel'i istemesi de onun hakkı. Ancak milletvekillerinin, zorla, istemedikleri bir kanuna oy vermeleri TBMM'nin itibannı nasıl arttırabilir? 12 Eylül döneminin ürünle- rinden birisi Siyasi Partiler Ya- sası. Bu yasa, milletvekillerini parti liderlerine bağımlı hale getiriyor. Seçim sistemi ve anayasa da buna eklenince, milletvekillerinin hiçbir inisiya- tifi kalmıyor. İlk kez milletvekil- leri parti liderierinin isteklerinin aksi yönde oy kullanıyoriar. As- lında bu noktada da, koalis- yondaki iki liderin, özellikle Mesut Yılmaz'ın esnek tavnn- dan cesaret alıyorlar. Millet Meclisi neden var? Çok partili sistemin anlamı ne? Kanunlar, neden milletvekilleri- nin oylanyla yürüriüğe giriyor? Bütün bunlar çok partili siste- min olmazsa olmazlan. Yani bir ülkede çok partili sistem varsa, milletvekilleri kanunlar için oy kullanıyortarsa, bunu kendi ira- deieri doğrultusunda yapma- ları gerektiği içindir. Hele, anayasa değişikliği gi- bi grup karan bile alınmaması gereken, gizli oylama gerekti- ren konularda Meclis iradesi daha da önem kazanır. Koalis- yon liderieri haftalardır, millet- vekillerinin iradelerine kanun- suz bir şekilde ipotek koyma- ya çalışıyorlar. Onlann, anaya- sal ve hukuki hakkı olan kendi iradeleri doğrultusunda oy kul- lanmalan yerine emre itaat et- ınlığımelerini istiyoriar. Uderierdiyorki: ''Milletvekil- leriimzalanna sahip çıkmazlar- sa TBMM'nin güveniliriiği ze- delenir." Milletvekilleri kendi iradeleri doğrultusunda oy kul- lanmak yerine emre itaat eder- lerse mi güveniliriikleri zedele- nir, yoksa tersini yapariarsa mı?.. Aslında, bu konudaki kavga yalnızca TBMM'nin say- gınlığının da ötesinde bir de- mokrasi kültürü sorunu. Türki- ye demokrasi yönünde mi iler- leyecek, yoksa despotizm yö- nünde mi? Süleyman Demirel'in Mec- lis'in ezici çoğunluğunun ira- desine rağmen zorla cumhur- başkanı seçtirilmek istenmesi- nin demokrasiyle, Meclis say- gınlığıyla ne ılgisi var. Bu dayat- ma, Meclis'i ve milletvekillerini boyun eğmeye ve kişiliksizleş- tirmeyezoriuyor. Bu oylama bir dönüm noktası olabilir. Belki de ilk kez milletvekilleri, parti lideri yerine kendi iradelerini ortaya koyarak oy kullanacak- lar. Böyle bir gelişme Türki- ye'nin önünü açabilir. • • • TBMM, kendi onurunu, an- cak demokrasi yönünde ısrar- iı davranabilirse koruyabilir. Daha dün despotizmden ya- kasını sıyıran ve büyük ekono- mik ve siyasi sorunlaria boğu- şan Arnavutluk bile idam ce- zasını kaldıran protokolü im- zaladı. Avrupa Birliği ile ilgili bir dizi uyum yasasını onayladı. Bizimkiler ise, bu konuda ayak diremeyi bir "milli mesele" ha- line getiriyorlar. Türkiye, 12 Ey- lül Anayasası'yla, despotik parti gelenekleriyle, faşizmden miras kalan ceza yasasıyla uluslararası arenada onur kın- cı tepkilere muhatap oluyor. Milletvekillerimiz, onuriarını korumak, güvenilirliklerini yitir- memek için demokrasinin as- gari normlanna sahip çıksın- lar. Bir şey yapacaklarsa bu yasalann değiştirilmesi için gayret etsinler. 5 Nisan oyla- ması, bu açıdanTBMM için bir sınav olacak. GLOBALPOUTİKÜLTÜR ERGIN YıLDıZOĞLU Timsaltların Gözyaşları 1999 yılı bıyüme rakamlan açıklandı. Ekonomi yüzde 6.4 küçJ|mu ş. Ülkede milli gelirin yüzde 54.8'i toplumun en rengin yüzde 20'sinin eline geçiyor- muş. En yoksı' yüzde 20'nin payına milli gelirin yüz- de 4.8'i düşü)Oimuş. (En zengin yüzde 5'in payına acaba nedüşuyor?) Renkli gazetelerin sayfalarında kimi köşe yaz»ri annda şaşkınlık var. Dünyanın gelir dağılımı en bozuk 25 ülkesinden birinde yaşadıkla- nnın, aniden a^1^ d| na vardılar: "Ah! Vah! Bu halka ya- zıktır" falan filtfi- Halbuki şa$<iacak bir durum yok. Her şey ol- ması gerektiği gibi oluyor. Daha da kötüsü olacak. Yapısal uyum politikalannı uygulayıp başka bir eko- nomik sonuç alan kimse var mı? IMF politikalannın gelir dağılımını bozucu, ekonomiyi daraltıcı etkileri- ni, son 6 yıldır, yılda en az üç-dört kere, kanıtlanyla ve kaynaklanyö aktardığımız gibi, dünyanın en say- gın akademik çevrelerinin araştırmalanndan, ABD Kongre raporlanndan, hatta ve hatta, bizzat IMF ra- porlanndan okumak mümkün değil mi? Artık hemen her dürüst ekonomist kabul ediyor. IMF'nin esas misyonu, ABD Kongre raporunda, Dünya Bankası eski baş ekonomistinin demeçlerinde de saptandı- ğı gibi, prograrnını dayattığı ülkelerin ekonomik so- runlannı çözmek değil, bunlan uluslararası serma- yenin kullanımina açmak, kriz başlayınca da önce bankalan ve Batılı yatınmcılan kurtarmak. Ama tüm bu bilgilere rağmen, bugünkü hüküme- tin, bütçe tartışmalan sırasında sık sık dile geürildi- ği gibi, gelir dağılımını daha da bozacağı açıkça or- tada olan IMF programını uygulamaya devam ede- ceği de belli değil mi? Bu toplumsal gidiş bu haliy- le size, belli arafıklaria toplanıp topluca uçurumdan atlayarak intihareden leming farelerini hatıriatmıyor mu? Bu milli gelir verilerini hazmetmeye çalışırken gözlerinden yaş gelen köşe yazarianna bakıp da avını yerken çene kemikleri zorianınca gözlerinden yaş gelen timsahlan anımsamamak mümkün mü? Ama şaşılacak bir durum yok. Her şey olması gerektiği gibi oluyor. Çünkü bu topluma 1980'lerden bu yana şirket kültürü egemen olmuştur. işverenin refahı, hatta mutluluğu toplumun refahının ve mut- luluğunun önüne geçmiştir. Ülke ekonomisi bir şir- ket gibi yönetilmeye çalışılmaktadır. Egemen anla- yış, toplumun tüm variık nedeninin şirketlere hizmet olduğu doğrultusundadır. Bunların uluslararası pi- yasada rekabet edebilmesi için toplumun fedakâr- lık etmesi gerekir. Bunlann kâr edebilmesi için, işçi- lerin, memurlann, emekçilerin, hatta esnaflann lok- malanndan, çocuklannın eğitim, sağlık harcamala- nndan fedakârtık yapmalan gerekir. Bu öyle bir kültürdür ki, hükümetlerin başarısı, kendini seçen halkın refah düzeyine yaptıklan kat- kıyla değil, IMF politikalannı uygulamalanyla; iş çev- relerinin alkışlannın yankısıyla, ekonominin güven derecesi de, borsanın artış hızıyla, kamu mallannın en düşük fiyatlaria ve en büyük hızla özel sektöre, bu alanda görevli bir saygın bürokratımızın ifadesi- ni kullanırsak, "peşkeş çekilmesiyle", kamu ala- nının tasfiye edilerek metalaştırılmasıyla ölçülür oJ-t muştur. Hükümetlerin reytkigi, işverenleri denetl©- yen yasalan kaldırdıkça, sermayeyi serbest bırak- tıkça artmış; sendikalan zayıflatamadıklan, işten çı- kartmayı kolaylaştırmadıklan, ücretleri düşüreme- dikleri, tarımsal destekleri tasfiye edemedikleri, sağ- lık ve eğitim harcamalannı kısamadıkları müddetçe de düşmüştür. Bu arada geçerken değinelim: 1999'da ekonomi yüzde 6.4 gerilerken mali sektör yüzde 5.3 büyümüş; 1999 Martı'nda borsa indeksi 4.000 platformundaymış. Şimdi 16.000 platformu- nu zorluyor (yüzde 400 artış). Tahkim, sosyal sigor- ta yasası, daha insanlar enkaz altındayken, saba- ha karşı telaşla; özelleştirme/talan yasal sorun fi- lan dinlemeden pupayelken... Boşuna mı IMF ülke ekonomisinin geleceğinden bu kadar umutlu... Peki bu kültürün egemenliği nasıl gerçekleşti, bu toplumsal çılgınlık, bu akıllara ziyan ekonomi dokt- rini nasıl kabul gördü? 12 Eylül askeri darbesinin ya- rattığı travma ve bu ekonomik dogmanın toplum- daki çok az sayıda, ama çok güçlü bir azınlığın çı- karianyla örtüşüyor olması, tabii ki en önemli iki et- ken. Ama bugün, kendi izini örtmeye çalışan bir ke- sim daha var. Toplumsal işlevi, bu azınlığa sadakat- la hizmet etmek olan bir gazeteci/köşe yazan türü. IMF paketlerini, serbest piyasa dogmatizmini "çağdaşlık", emperyalizmi "küreselleşme" olarak ilkönce bunlar bize sattı. IMF programlan gündeme geldiğinde, TV'ye çıkıp "üfû yaptılar", halkı sürüler halinde borsaya doğru sürdüler. Kamu alanının tas- fiye edilmesi için bunlar kampanya yürüttüler. Ne za- man binleri, sosyal adaletten, halkın gelir durumun- dan, yoksullaşmaktan söz açarak sesini yükselt- meye kalksa onlan "popülistlikle" (bunlann dilin- de, halktan yana olmak popülistlik, işverenden ya- na olmak çağdaşlıktır), binleri, maazallah ekonomi- de demokratik denetim gerekir dese onlan da "ja- kobenlikle" suçladılar. Bunlar, kültürel sığlıklannı "yükselen değerter", cahilliklerini "yeni zamanlar- da yaşıyoruz" diye pazariadılar. Şimdi, halkın yoksullaşmasına üzülmüş görünü- yoriar. Nihayet kafalanna dank etti mi? Böyle devam ederse gelir dağılımı bozulmaya devam edecek, pasta küçüldükçe pay alma çatışması artacak, si- yasi istikrarbozulacak. Bugün, Türkiye'yi "vaatedil- miş topraklar" olarak işaret eden IMF ve uluslara- rası yatınmcılarda o zaman daha bereketli toprak- lara göçecekler. Bu timsahlann göz yaşlanna kim i- nanır! Mustafa Kemal Derneği 'Toplumparkımentoya vekûlet vermedi' İstanbul Haber Ser- visi - Mustafa Kemal Derneği (MKD) Aka- demik Konsey Başkanı Prof. Dr. VakurVersan, anayasayı değiştirme girişiminin ülke de- mokrasisinin bugünü ve yannı yönünden üzerinde önemle durul- ması gereken bir olay olduğunu vurgulayarak "Her şeyden önce bu konu ulus egemenliği kavramı ileyakmdan ü- gih'dir. Mevcut parla- mento, anayasadeğişik- liği konusunda toplum- dan ve toplum orgürJe- rinden vekâlet alma- mışür. Son gûnlerde Türk demokrasisine ve Türkanayasasına yöne- liklaubali girişimlerden endişe duymaktayız" dedi. Versan, anayasa de- ğişikliği girişiminin her şeyden önce kamu- oyunda başlatılması, halkın, meslek odalan- nm, sendikalann, üni- versitelerin ve diğer si- vil toplum örgütlerinin bu konularda tercihle- rini ortaya koymasına fırsat verilmesi gerek- tiğini ifade etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle