27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 NİSAN 2000 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER [email protected] Şeriatçı Parti Kapatılamayacak mı? Av.TbrçutKAZAN B aşbakan Ecevit bütün bir toplumu 5+5'e kı- lıtledi. Dcmirersiz ıs- tikrar olmaz görüşüy- le anayasanın 101. maddesını değiştirmek için yola çıkıldı. Ve "işbitirici" bir mantıkla öneriye ikı madde daha ek- lendı. Böylece, FP kafakola alınacak, bütün milletvekillerine kıyak maaşla kıyak emeklüiğin "güvencesi" sunu- lacak, onlar da önenye oy verecektı. Hukuk devletinin temel kurallan ve Anayasa Mahkemesı kararları hiç önemli değildı. Demırel mutlaka ba- şımızda kalmaüydı. Bunu sağlayabıl- mek için ne gerekiyorsa yapılmahy- dı.Önce, eğri oturup doğru konuşa- lım: Bir kişi için anayasa değiştiriyo- ruz. Bu hem çok ayıptır, hem hukuka aykındır. Aynca, anayasanın kendisi, hükümet girişimiyle anayasa değişti- rümesinj yasaklamış. Belli sayıda mil- letvekilinin yazılı "teküfT ve "bcşte üç çoğunluğun gizli oyu" gerekiyor. Arnaç, dayatmalara engel olmak ve değişikliği mılletvekillerinin özgür iradesıne bırakmaktır. Oysa olayımız- da bu kurallann hepsi çiğnendi. Ge- nel başkanlar emriyle imza toplandı, ımza toplamayan parti lideri suçlan- dı. Ve bütün bunlara karşın, 29 Mart oylamasında anayasanın aradığı çoğun- lıîk sağlanamadı. Böylece, değişikli- ğe giden yol kapandı. Ama, istikrar- a'lar inatlannı sürdürüyor. Anayasa- nın 96. maddesine dayanarak 2. görüş- meyı gündeme aldılar. 175. maddeyi dinlemiyorlar. llk oylamada değişiİc- lik benimsenmediğine göre, 2. pyla- maya geçilemeyeceğini kabul etmı- yorlar. Konuya ilişkin Anayasa Mah- kemesı karan da onları bağlamıyor. Şimdı, "imzasmm arkasmda durma- yan" milletvekıllerını denetlemeye çalışacaklar. Belki bir masa kurulacak. Her miüetvekilı kullanmadığı öbür iki oy pusulasını. masadaki parti ko- miserine getirip teslim edecek. Bu yolla, kimin kabul, kimin ret, kimin çekinser oy verdiği anlaşılacağı için, yüreklere salınan korkuyla "giztüik*' delinecek ve 5+5 gerçekleştinlecek. Tabii, anayasaya aykınlık, anayasa yargısını tanımamak yalnız bu söyle- diklerimizle sınırh kalmıyor. Asıl di- namitlokumupaketin ıçinde: Biri 69. madde, bununla şeriatçı partiler için odak olma hali kapatma nederu ol- maktan çıkanlıyor. Öbürüyle milletvekili maaşlannın yargı denetıminden kaçınlması plan- lanıyor. Dogrusu, inanılır gibi değil. Anayasa Mahkemesi kararlanru etki- sız kılmak için, kuvvetler aynbğı ilke- si hıçe sayılarak, ıptal edilen kurallar anayasaya taşmıyor. Milletvekilleri- ne kolaylıkla ayncalık (imtiyaz) tanı- yan yasalar yapabilme yolu açılıyor. 69. maddenin 6. fıkrasıyla ilgili de- ğişiklık ıse tam bir felaket... Yine, Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiğı bir kuralı anayasaya taşıyorlar. Böylece, parti kapatılmasını zorlaştınyoruz di- yorlar. Oysa kapatmayı zorlaştırmı- yorlar, antı-laik eylemler bakımından, şeriatçı partilerin kapatılmasını im- kânsız duruma getiriyorlar. Gerçekten. hazırlanan metin odak ol- ma halini tespit için, üyeler hakkında yetkılı mahkemelerce kesin hüküm verilmesi koşulunu anyor. Ancak, 163. maddenin kaldırılmasıyla laiklik kar- şıtı eylemler kişiler için suç olmaktan çıkanlmıştır. Bu durumda, yetkilı mah- kemeler parti üyelerini yargılayıp bir hüküm kuramayacaklanndan sorun Arıayasa Mahkemesi'ne götürüleme- yecektir. Kabul edelim ki. 312. mad- de "suçişlemeyiteşvik" hali hariç, la- iklik karşın eylemlerin karşıhğı değil- dir. Bu nedenle, değişiklık benimsen- diği zaman, parti genel başkanı, yet- kili kişiler, milletvekilleri ve bütün üyeler açıkça şeriat düzenini getirmek isteseler bile, odak olma hali tespit edilemez ve kapatma karan verile- mez. Elbet, siyasal partiler demokra- sinin vazgeçilmez parçasıdır. Hepsi özgürce çalışmalıdır. Olur olmaz ne- denlerle kapaülmamalıdır. Ancak, par- tileri serbest bırakalım, halk destek- liyorsa yaşar, desteklemiyorsa zaten ka- panır diyerek sorunu geçiştiremeyiz. Her parti, oyunu kurallanna göre oy- namak, demokratik kulvar içinde kal- mak zorundadır. Kural ve kulvar ta- nımayanlara karşı demokrasinin ken- dini koruma hakkj vardır. Örneğin, dinci, şeriatçı, anti-laik partiler ızledikleri çizgi bakımından otoriter ve tek görüşçüdürler. Inanan inanmayan aynmını esas alırlar. Ege- menliğın ulusa değıl, Tann'ya aıt ol- duğuna inanırlar. Dolayısıyla demok- rasiye karşıdırlar. Çünkü, uyulması gereken kurallar Tann buyruğu olarak zaten vardır. Meclis eliyle yasa yapı- lamaz. Doğaldır kı, böyle bir dinci parti demokrasiyi boğar. Bu nedenle, yanşı kulvar dı$ına çıkaranlann kapa- tılması gerekir. Bir partinin tslamı kimliğe önem vermesi başkadır, din- ci temele dayanması başkadır. Dinci temele dayanan parti kapatılır. Işte, üçlü pakette yer alan öneri, 69. maddenin 6. fıkrasını değıştirirken Anayasa Mahkemesi'nin elini kolunu bağlıyor. Artık, bu tür partiler tüzük ve programlannı "dBkkatü" yazıp di- ledıkleri gibi at oynatabilirler. Düşü- nülen değişiklık. demokrasi ve laik cumhuriyet için büyük bir tehlikedir. Yapılan acıklamalarda, yasadaki ku- ralı anayasaya koyuyoruz diyorlar. Ya- lan söylüyörlar. Yasadaki bir kuralı değil, Anayasa Mahkemesi'nin daha önce iptal ettiği bir kuralı anayasaya koyuyorlar. Böylece. anayasa yargısı- nı çok önemli bir konuda etkisiz kıl- mış oluyorlar. Aynca, parti kapatmayı zorlaştınyo- ruz diyorlar. Yine yalan söylüyörlar. 12 Eylül ürünü olan Siyası Partiler Yasası'nı değıştirmiyorlar. Geçici 15. maddeyi bile kaldırmayarak, anayasa- ya aykin birçok kapatma nedenini ko- ruyorlar. Yalnızca, anti-laik eylemler- den dolayı şeriatçı partilerin kapatıl- masını önlemiş oluyorlar. Evet, önerinin adını dogru koyalım. Metin, partilerin kapatılmasını zor- laştırmıyor, demokrasi ve laik cumhu- riyet için bir dinamit lokumu niteliği taşıyor. Anayasa Mahkemesi'nin 103/2 ıle ilgili iptal karan bu tehlikeyi vur- guluyor. Gelin, karar gerekçesini dıkkatle okuyup zaten anayasaya aykın olan 2. oylamaya başvurmayalım. Ve gelin bu büyük tehlikeyi savuşruralım. Sayın Demirel'in İstikrar Programı... Sacİt SOMEL Emekli Elçi S iyaset Meydanı programında genç- lenn Sayın Demireî'e söyledikleri sözlenn kamuoyunda olumlu karşı- lanması, Türk toplumunun artık devletın başında nabza göre şerbet veren, inancı belli olmayıp sürekli zikzaklar çizen politikacılar değil, ilke sahibi ve kamu yarannı her şeyin üstünde tutan, Ata- tûrk'ün bütün reformlannı özümsemış politika- cılar görmek ıstedığını göstermektedır. Sayın Demirel, yazık ki bugüne kadarkı siyasal yaşa- mında aydm kamuoyuna böyle bir politikacı ol- duğu ızlenımını verememıştir. Zaman olmuş, Atatürk'ün kurduğu cumhuriyetin laik olmadı- ğını, cumhunyetın temelinde Müslümanlığın yatügını, kanunlanmızda irtica diye bir suçun bu- lunmadığını( 1) söylemiş, seçim meydanlannda Kuran'ı alnına dayayarak inanç sömürüsü yap- mıştır(2). Zaman olmuş, ülkemızde şeriatçüara. karşı tepkilerin arttığı görülünce. laıklık ijkesınin baş savununKufcesrîrmş. "Çankaya'dalaikliğinbek- çisi oturuyor" demiştir. "İti ite kırdırmak" da onun sözüdür. Bu pa- rola altında, lstanbul'da ünıversiteli gençler, dı- şandan getirtilen sopalı güruh tarafından öldü- rülesiye dövülmüştür. Sayın Demirel bu davra- nışıyla ve yine ülkücülere komando kamplan kur- durmak ya da kurulmasına göz yummak sure- tiyle demokrasimize silah ve şiddeti sokmuş ve ülkemizde sürekli kanayan bir yaranın açılma- sına neden olmuştur. Ormanlann ve kamu arazisirün yağmalanma- sına izin verdiği için Danıştay'dan ya da Anaya- sa Mahkemesi'nden dönen yasa önerilerini, so- nuçlan hakkında uyanldıgı halde, onaylamakta hiçbir zaman tereddüt etmemiştir. Keza ülkenin en verimli topraİdan üzerinde sa- nayı tesisleri kurulmasına da izin vermiş, hatta bu gibi tesislerin temelini kendisi atmıştır. Hu- kuk devletinden ve temiz toplumdan söz eder- ken, Yazıaoğhı ile yaptığı Susurluk davasına ilişkin görüşme zabıtlannı mahkemeye verme- yi reddetmiştir (3). tlköğretmenler Sandığı'nın paralan ıle ilgili hukuka aykın bir davraoışı hak- kında gazetecılerin yönelttiklen bir soruyu ise " Venfimse ben verdim, ne olmnj yani?" diye ya- nıtlamıştır. _ Sayın Devlet Başkanımız, vaktiyle, Turgut Ozal'ı savurganhğından ötürü çok eleştirmışti. Ne var ki iktidara geldikten sonra ısrafta ondan geri kalmamış, memleket borç içinde iken Çan- kaya'da yeni salonlar yaptırmış, Amerika'dan uçakla yenı araba getirtmiş ve Özal'ı taklıt eder- cesine 200 kışilik kafilelerle, ülkemize hıçbır şey kazandırmayan dünya turlanna çıkmıştır. Gaze- tecilerimizin seyahat hakkındaki sorulan üzeri- ne ise "Orava ben grtmediın, devlet gittL Oraya bayrağ) götürdük" gibi demagoj ik bir yanıt ver- mekle yetınmıştır. Vaktiyle Özal'ın savurganlı- ğını eleştirdıği anımsatılınca da "O zaman söy- lediğinı sözkrin ipoteği alönda mı>ım?" demiş- tir. Halkımızın bir kısmı geceleri çöp tenekeleri- ni kanştırarak yiyecek ararken Sayın Demirel'in ramazan aylannda 2500 kişılik ıftar ziyafetlen vennesi, memleketımizi kurtaran ve milletin pa- rasınm üstüne tıtreyen o mübarek insanlardan ne kadar farklı sularda yüzdüğünü göstermektedir. Kanımızca Sayın Demirel'in kendine buyruk kararlarla ülkemize verdiği büyük bir zarar da dış politika alanında olmuştur. Azeri-Ermeni anlaşmazhğında EJçibey'e Türkıye'ninarkasın- dfSlduğu izleniminî vererek onu sert bir tuturh abnaya sevk etmesı, Ruslan hesaba katmama- sı, sonradan da terk etmeye mecbur kalması, hem Azerbaycan için fena olmuş hem de kuzey komşumuzla aramıza sogukluk getirmiştir. Ke- za, "Adriyatik'ten Çin Denia'ne" teranesiyle Türki devletlere karşı yürütrüğü coşkulu, popü- list politika da aynı sonucu doğurmuş, Rusya'yı kuskulandırmış ve Moskova'nın kuzeyinde ikı PKK kampı kurulmasına neden olmuştur. Oy- sa o, bu hatalı davranışını sürdürürken Ruslar bi- zi u Her ülkenin iç sorunlan vardır. Başkasuun işine kanşmak iki yönlii bir bıçakür" ve u Sırça köşkte oturanlar başkasuun evine taş armama- hdîr* gibi sözlerle uyarmakta idiler. Sayın Demirel bugün ülkemizdeki pek çok şeyin sonımlusudur. Keyfı davranmakta sakın- ca görmemesi ve zararlı davranışlanrun sorgu- lanmasına gösterdiğı şiddetli tepki, artık kendi- sini "devlet" olarak görmeye başladığını karut- lamaktadır. Tıpkı "Devlet benim" (L'Etat, c'est moi) diyen 14. Louis gibi. Bu durumda ülkemi- ze daha fazla zarar vermeden çekılmesi, kanı- mızca zorunlu duruma gelmıştır. Zaten toplum da bunu istemektedir. Sayın Ecevit'ın kışısel tut- kuiannın tatminı için bunu önJcmeye hakkı yok- tUT. •*• •• î ~ - y (1) Yeni Şafak 1.3.1997 (2) Cumhuriyet 21.6.1998 (3) Cumhurivet 21.7.1997 Yazma seminerlerine çağrı! Ülkesini yanna hazırlayan yazarlar yetiştirmek amacıyla başlattığımız "Yazma Seminerlerimiz" 10 Nisan 2000 tarihinden itibaren devam ediyor. • Yazma Semineri • Felsefeye Giriş - Felsefe Yazın İlişkisi • Sinema Tarihi ve Senaryo Yazma Teknikleri Dünyayı, toplumu ve hayatı herkesin gördüğünden farklı görüp algılamak, düşüncelerinizi yazıyla güzel bir biçimde ifade etme yeteneğinizi geliştirmek, yazı dünyasında meraklı bir yolculuğa çıkmak istiyorsanız, seminerlerimizle ilgili daha geniş bilgiyi Vaknmız'dan edinebilirsiniz. Son başvuru tarihi 7 Nisan 2000'dir. UUUİARAŞTIRMACI m ı ı m r * ı ı G A Z E T E C I U K Pans Caddesı No 14 Kavaklıdere, 06640 ANKARA Tel: (0312) 417 77 20 pbx FakS. (0312) 417 57 46 e-posta. umag@umag org tr VEFATDürüst, dirençli, değerii bir dost ve meslektaşımızı Avukat GALİP YACCIyıkaybettik. Çok üzgünüz. Ailesine ve meslektaşlanmıza başsağltğı dileriz. İSTANBUL BABOSU BAŞKAN VE YÖNETİM KURULU ÜYELERİ Av. Yücel SAYMAN, Av. Osman ERGİN, Av. Mert-Er Karagülle Av. Ali Saydı, Av. Demet Tuna Aral, Av. Nurcan Çahşkan, Av. B. Bahri Belen, Av. Öznur Gündoğdu Türsay, Av. Özgül Beyazrt Kıvanç, Av. llkiz Okatan, Av. Hasan Alıcı VEFAT Değerti hukukçu, sevgili dostumuz, kardeşimiz ve ağabeyimiz AV. GALİP YACCIyı kaybettik. Ailesinin, hukuk camiasının ve tüm dostlannın başı sağolsun. Av. Ziya Günday, Av. Akkın Sokullu, Av. Veysel Uçum, Av. Ö. Yıldınm Günday, Av. Mehmet Uçum, Av. Muzaffer Günday, Stj. Av. Ensar Uçum GÜNDEMDEKI KITABIN 3. BASIMI ı CÜNEYT ARCAYÜREK Demokrasi Dönemecinde Üç Adam "Cüneyt Arcayürek Anlatıyor: Büyüklere Masallar, Küçüklere Gerçekler" dizisinin ilkinde; demokrasinin 1982'densonraki evrimini, Evren- Özal-Dcmirel arasındaki çatışmalan 'özel not, belge ve gorüşmeler'de bulacaksınız. ÇEKÜLEVİ NİSAN 2000 ETKİNLİKLERİ 5 Nisan 2000 Çarşamba "Snt Çantamdan Fotograflar" Dıa'h söyleşı - Nedım SİPAHİ ETKINLİKLER HER ÇARŞAMBA ÇEKÜL VAKFI ADRESİNDE 18 30-20.00 ARASI GERÇEKLEŞlR ÇEKÜL'ÇEMIE VE KÜLTÜR DEÛERLERİNİ KORUMA \T TAN1TMA VAKFI Adres- Ekrem Tur Sok. No 8 Beyoğlu Tel 0 212 249 64 64 www cekulvakfi.org.tr •BİLGİ YAYINEVİ«MaO/AMKAHA1W (<V31 Z) 43» — M -434 «9 M f«ü» (0-312) 431 77 Si VEFAT Baromuzun 11379 sicil sayısında kayrtlı Istanbul Barosu Eski Disiplin Kurulu Başkanı, Staj Eğitim Merkezi Eski Yürütme Kurulu üyesi, t • - , Avukat CALİP YAGCIvefat etmiştir. Aziz meslektaşımızın cenazesi Çarşamba günü (bugün) Kadıköy Söğütlüçeşme Camii'nde kılınacak ikindi namazını müteakip ebedi istirahatgâhına defnedilecektir. Merhuma Tanrı'dan rahmet, kederli ailesine ve meslektaşlanmıza başsağlığı dileriz. İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI Osmaıılı İmparatorluğu'nun Kuruluşunun 700. yılında konser KADKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESt'NDEN 1999 681 VesayetMahkememızcevenlen 15 2 2000 tanh 1999/681 esas. 2000'94 karar sayılı ılamı ıle Dıgor ilçesı, Hasancan, C 0019, K..S No.0013'denürusakayıthZaferÇehkkeserM.K.nun357 mad- desı gereğınce vesayet altıııa alınmış, kendısuıe babası Abdûlhadı Çelıkkeservasıtayınedılmıştır Üanolunur 24.2.2000 Basın 16240 bgst a k i * mm Osmanlı tarıhinc ycp\T cnı bir bakış Demirtaş Ceyhun KODADI: 'ULU HAKAN Mutlaka sız de dkm'acaksıruz İkinci Baskısı Çlfett SIS ÇANI sunarKûçükparmakkapı Sok. Halim İş Hanı No:10 K.3 Beyoğlu-İST. Tel: (0212) 249 47 74 PENCERE MedyaRayındanÇHrtı... Osmanlı'nın son döneminde kadınların gözün- de '/fâf/p'geçerakçe imiş; Babıâli'den maaşlı me- mur, en güvenilir damat adayı sayılıyor. Şarkısı da var Usküdar'a gider iken aldı da biryağmur Kâtibimin setresi uzun eteği çamur Kıziann kalbini çelen damat adaylannın meslek- leri Cumhuriyetin ilanından sonra durmadan de- ğişti; subay, doktor, mühendis, sıralannı savdılar. Günümüzde gözde kim?.. Işadamı!.. Dünya işadamlannın egemenliğinde küreselleş- me sürecini yaşıyor. • Ancak 'Küreselleşme' gezegenimizin hercoğ- rafyasında eş biçimde yaşanmıyor. Kapitalizmin uygariığı Avrupa'da insanı ehlileştirirken, Türki- ye'deki vahşeti bireyi canavarlaştınyon kuralsız yasasız, kıran kırana bir pazarda aklı başında işa- damının gerilimi dayanılır gibi değil... Işadamı içinde yaşadığı cangıla ayak uydurmak zorunda kalıyor... Göze göz.. Dişe diş.. Kişileri suçlamak boşuna!.. Işadamı piyasayı değil, kirtenen piyasa işadamını biçimlendiriyor; bir aşamadan sonra işadamlannın özgüriüğü kalmı- yor; işadamı işinın kölesine dönüşüyon işinin ge- reğini yerine getiriyor. • Türkiye'de iş dünyasıyla medya birbirine kanş- tı. Devletten ihale almak ya da özelleştirmelerden pay kapmak için elinde medya silahı olacak!.. Gg- zeten, radyon, televizyonun yoksa, yandı gülüm keten helva!.. Medya devletten, hükümetten, siyasal partiden daha güçlü bir sılaha dönüştü; tekelleştikçe kuv- veti yoğunlaştı. Hükümete posta koyabilir! Seçil- miş politikacıyı vezir de edebilir rezil de!.. Atanmış bürokratı burnundan yakalayabilir, canına okuya- bilir. Elinde medya olan işadamı, medyasızın işini bitirebilir; devlet ihalesini şıppadak şavullayabilir... Piyasa hayatının bu katı gerçeğı, iş dünyasını et- kiledi; ülkenin büyük ışadamlan teker teker ve is- ter istemez medyaya girmek zorunda kaldılar; medyalı rakibin haksız rekabetinden, olağanüstü saldınsından, çoğu zaman şantajından kurtulmak için başka yol var mı?.. • Ancak bu iç içelik ve karmaşa, fikir ve haber öz- gürlüğünü silip süpürüyor; gazetecilik rayından çıktı; okur müşteriye dönüştü; gazete renkli ya da boyalı birvarakpare... Çare?.. Ne bu şaşkın devlet, ne bu yetersiz hükümet, ne de bu kişiliksiz Meclis hastalığa çare bulabilir, çare, yine medyanın kendi yapısındazamanla bu* lunacak... GALİP YACCI ya Insanlan ve yaşamayı hep sevdin, gülümsemenden belli olurdu. Avukatlık mesleğini bu memleketinin insanlanna, bir şair, bir sanatçı, bir yazar, bir düşün adamı gibi sunmak zor işti. Yüregin ve aklınla zoru başardın. Hiç efendin olmadı. Mesleğin onuruna ve kurallanna uygun davranacağına, namusun ve vicdanın üzerine sesiz sedasız yemin ettin. Sessiz sedasız stajyer avukatlan sevdin. Onlar seni çok sevdi. Bilirsin. Hep seni yazdılar. Övgüyle ve mutlulukla. Iz kaldı yüreklerinde stajyer avukatlann.. Avukat oldular. Sen yaptın. Gözyaşlan pınl pırıl, yüzleri aydınlık ve senin gibi gülümsüyoriar... Bana, bize, bazen kızdığında "alçaklık etme.." derdin. En çok bu sözden sonra hep beraber gülerdik... Etmeyeceğiz. Bilmen için söylüyoruz, birlikte başladık, birlikte devam edeceğiz. Adın yazılıdır. İSTANBUL BAROSU STAJ EĞİTİM MERKEZİ YÜRÜTME KURULU Av. Gülçin Çaytıgil-Av. Akkın Sokullu- Av. Gül Güner Erman-Av. Enis Coşkun- Av. Aykut Ergil-Av. Ismil Hakkı Karaca- Av. Fıkret Ilkiz-Av. Fuat Topdemir- Av. Galip Yağcı-Av. Uğur Ozan-Av. Haluk Inanıcı- Av. Şenol Caner-Av. Vılson Akbaş-Suat Gökçe-Ayten İnanç VEFAT Rize eşrafından, Çamlıhemşin Yağcıoğlu ailesinden, Istanbul Barosu avukatlarından AV. GALİP YAĞCI 04.04.2000'de vefat etmiştir. Memumun cenazesi 05.04.2000 günü (bugün) Kadıköy Söğütlüçeşme Camii'nden ikindi namazını müteakip Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilecektir. AİLESİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle