Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 MART 2000 ÇARŞAMBA
HABERLER
Jtytfm, 6 saat
gecikmeli gftti
İstanbul Haber Servisi -
"Türk-Amerikan Iş Konseyi
Toplantısı"na katılmak ve
bazı temaslarda bulunmak
üzere ABD'ye giden
Bayındırlık ve Iskân Bakanı
Koray Aydm, vizesi
bulunmadığı için 6 saat
gecikmeli olarak hareket
edebildi. Aydrn, ABD'nin
Ankara Büyükelçiliği
nezdinde yapılan girişimden
sonra THY'nin bir başka
uçağıyla New York'a
hareket etti.
Baykara toprağa
verilcK
• İstanbul Haber Servisi-
Tedavi gördüğû istanbul Tıp
Fakültesi Hastanesi'nde 19
Mart Pazar günü hayatını
kaybeden Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti (TGC)
ve Türkiye Spor Yazarian
Demeği (TSYD) üyesi,
gazeteci Odhan Nur
Baykara, Edirnekapı
Mezarlığı'nda toprağa
verildi. 1957 yılında
gazeteciliğe başlayan
Baykara için, Levent
Camıi'nde düzenlenen
törene, Türkiye Gazeteciler
Sendikası (TGS) Başkanı
Zıya Sonay, gazetemiz
Genel Yayın Yönetmeni ve
TGC Başkan Yardımcısı
Orhan Erinç, Genel Sekreter
Turgay Olcayto, TGC eski
başkanlanndan Nezih
Demirkent, Necmi Tanyolaç
ile basın dünyasından
dostları katıldı.
İSKhlen emekliye
pet
• İstanbul Haber Servisi -
tSKl, emekli Salım
Yılmaz'ın, "ödenecek
miktar yükseldiğinden su
faturalannın heı ay
gönderilmesi" istemini
reddettı. Emekli aylığuıdan
başka geliri olmadığını
belirten Yılmaz, mevcut
uygulamayla iki aylık tutan
ödemek zorunda kaldığuıı
vurgulayarak bunun
bütçesini sarstığını söyledi.
Erdoğan'ın
hakaret davası
• İstanbul Haber Servisi -
Eski İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Recep
Tayyip Erdoğan'ın,
Diyarbakır DGM'nin
verdiğı 10 aylık hapis
cezasının Yargıtay
tarafından onanmasmdan
sonra yaptığı açıklamada
"mahkeme heyetine hakaret
ettiği" gerekçesiyle 1.5 yüa
kadar hapis cezası istemıyle
yargılanmasına devam
edildi. İstanbul 13. Asliye
Ceza Mahkemesi'ndeki
duruşmaya, tutuksuz sanık
Erdoğan katıldı. Duruşma,
dosyadaki eksikliklerin
giderilmesi için ertelendi.
Alemdanoğlu'na
plaket_| İstanbul Haber Servisi -
Omurilik felçlileri,
kendilerine destek veren IÜ
Rektörü Prof. Dr. Kemal
Alemdaroğlu'na İÜ
Cerrahpaşa
Oditoryumu'nda plaket
verdi. Omurilik Felçlileri
Derneği (OFD) Başkam
. Doç. Dr. Şafak K.
Mehmetoğlu, plaketi,
omurilik felçlilerinin
tedavileri yanında, tek
başlanna hareket
yeteneklerini
geliştirebilecekleri rampa,
amfı düzeni, tekerlekli
iskemle gibi tüm imkânlann
sunulmasını sağladığı
gerekçesiyle verdiklerini
belirtri.
Kutlular DGM'de
• İstanbul Haber Servisi -
Yeni Asya Gazetesı sahibi
Mehmet Kutlular, Ankara
Kocatepe Camii'nde Said-i
Nursi için düzenlenen
mevlit sırasında dağıtılan
"llahi îkaz Deprem"
başuklı kitapçıkta
"bölücülük propagandası
yapıldığı" gerekçesiyle
hakkında açüan dava
kapsamında, istanbul 5
No'lu DGM'de ifade verdi.
Tutuksuz sanık olarak
Mehmet Kutlular ve avukaü
Ömer Faruk Uda katüdığı
davada, Kutlular'ın 2 ile 6
yıl arasuıda hapis cezasına
çarptınlması talep ediliyor.
CHP, 4 üyeyle temsil edildiği banka ile olan ilişkilerini sorgulayacak
1
ANKAR4(Cumhuri>«tBûrosu)-CHP, Iş
Bankasf yla ilışkılennı gözden geçirme ka-
ran aldı. CHP - Iş Bankası ilişkilerinin ka-
muoyunda yanlış algılandığını saptayan
Merkez Yönetim Kurulu'nda (MYK), bu
ilişkinin "kaocı nornüara" oturtulması ge-
rektiği yaklaşımı benimsenirken "Parti
programıçerçevesinde uygun görmediğkniz
yapdanma ve ilişkilerin ticari adım olarak
aabnası bizirabatsız ediyor" görüşünde bir-
leşıldi.
Petrol Ofısi AŞ'nin (POAŞ) çoğunluk
hisselerinin Doğan Holding-lş Bankası gru-
buna satümasının ardından, yüzde 28 hisse
ve 4 yönetim kurulu üyesi ile Iş Bankası yö-
netiminde söz hakkına sahip olan CHP'ye
yönelik eleştiriler partide ciddi rahatsızlık
yarath. CHP MYK, dün gerçekleştirilen ve
yaklaşık 6 saat süren toplantısının büyük
bölümünü bu konuya ayırdı. MYK'de,
• POAŞ'ın Doğan Holding-îş Bankası ortaklığına
satılmasının ardından, îş Bankasf nda yüzde 28
hissesi bulunan CHP'ye yönelik eleştiriler partide
rahatsızlık yarattı. MYK, bankacılıkla ilgilenen
üyelerinden bir çalışma grubu oluşturarak ilişkiyi
masaya yatırma karan aldı.
CHP'nin POAŞ'ın özelleştirilmesine kesin-
likle karşı olduğu belirtilirken, İş Bankası ile
olan iüşkiler nedeniyle bunun kamuoyuna
farklı yansımasına tepki gösterildi. MYK
üyeleri, parti programına uygun görülmeyen
yapılanma ve ilişkilerin tş Bankası tarafin-
dan ticari bir adım olarak atılmasmdan ra-
hatsızlık duyduklanm dıle getirdiler. MYK,
iki kurumun ilişkilerini değerlendirmek, ka-
lıcı normlara oturtmak, ticaret etiği ve Ata-
tûrk'ün vasiyeti yönünden ele almak için
bir çalışma grubu oluşturulmasını kararlaş-
tırdı.
MYK aynca cumhurbaşkanlığı seçimi
konusuyla bağlantılı olarak pazarlık konu-
su yapılan anayasanın 69. ve Türk Ceza Ya-
sası'nm 312. maddeleri konusunda özel
gündemle toplanma karan aldı. CHP MYK,
gelecek hafta salı günü gerçekleştirilecek
toplantısında bu konuyu aynntılanyla ele
alarak, partinin kesin görüşünü ortaya koya-
cak.
CHP lideri AKan Öymen, MYK'den ön-
ce düzenlediği basın toplantısında, Cum-
hurbaşkam Sülevman Demird in dün bir ga-
zetede yer alan "MflTetveküleri unzalaruun
arkasında durmazlarsa ülkede vahim yara-
lar açüabüir'* sözlerinin anımsatılması üze-
nne. "Bu cumhurbaşkanlığı seçimi konu-
sundaki kannakanşık manzaranuı yeni bir
unsurudur. Oylama gMi oimasma karşm,
partiBderleri destek beyanlannda bulundu-
lar. Bunun tam tersini yapmalan doğru de-
ğâ. Ama tersi davrandddan nasd belirkne-
cek" diye konuştu.
Öymen, FemuflahGülen'ın kasetleıie or-
taya çıkan konuşmajannın laiklikle bağdaş-
madığını belirtti. Oymen, okullarla tlgili
olarak da "İddialann araştinlması laznn."
dedi. Oymen, CHP'nin oyunu artırmasımn
Tevkalade makul' olduğunu bu sonucun
kendısinin Türkiye'nin çeşitli yerlerinde
yaptığı gezileri doğrular nitelikte olduğunu
söyledi.
CHP'tt
başkanlar
toplantyor
MUTLU SERELİ
ANKARA - Hükü-
merin CHP'li belediye-
lere yönelik "partizan"
uygulamalan, partilı be-
lediye başkanlannı ıs-
yan ettirdi. CHP Izmit
Anakent Belediye Baş-
kanı Sefa Sirmen. dep-
remin ardmdan defalar-
ca Başbakan Bülent
Ecevit ile göriişme ıste-
minde bulunmasına
karşın, kendisine hâlâ
randevu venlmediğini
bildirdi.
Hükümetın partizan
uygulamalanna isyan e-
den CHP'li 384 beledi-
ye başkam, yann ve cu-
rna günü Ankara Vedat
Dalokay Toplantı Salo-
nu'nda gerçekleştirile-
cek toplantıda sorunlan
masaya yatıracak. Top-
lantıdan önce Anıtka-
bir'i ziyaret edecek olan
belediye başkanlan, cu-
ma günü de saat
11.30'da toplu halde
TBMM Başkam Yddı-
nmAkbuhrt'uJ3.3O'da
da bir heyet ile Başba-
kan Ecevıt adına Başba-
kan Yardımcısı Hfisa-
mettin Özkan'ı ziyaret
edecekler. Belediye baş-
kanlarmm Cumhurbaş-
kanı Süleyman Demirel
ile göriişme istemlerine
henüz yamt verilmedi.
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇlN
"Halka arz" adı altında yapılacak özelleştirmelerin nınıetlerini anlatmak için TÜPRAŞ'a
giden Özelleştirme Idaresi Başkam Uğur Bayar, işçiler tarafindan protesto edildL..
mm
tmtı
Cumhurbaşkanı Demirel, Hacettepe Universitesi'nde konferans verdi
^Kopııkluklan ben bagladım'ANKARA (Cumhuıiyet Bürosu)
- Cumhurbaşkam Süleyman Demi-
rel, 7 yılbk cumhurbaşkanlığı dö-
nemindeAnayasa'da sayılan 26 adet
görevin hepsını yaptığını belirterek
"7 sene zarnnda yapdğun işler eteş-
tirflmiyor. Ondan evveUd zamanda
yaptiğım şeyler, birinci defa cum-
hurbaşkanliğuna mani savümıyor
da ikinci defa geldiği zaman birçok
kbnse tarafindan onlar meydana çt-
karuryor. Sağofeunlar" dedi. Demi-
rel, görev süresı boyunca 8 hükü-
met değiştiğini kaydederek "Bu ko-
pukluklan ben bagbdım" dedi.
Demirel, dün Hacettepe Üniver-
sitesi'nde "Türkiye 2000" konulu
birkonferans verdi. Demirel, Türki-
ye'nin kuruluşundan bu yana yaşa-
nan gelişmeleri ve gelecek yıllara
ilişkin hedefleri özetledikten sonra
toplantıyı izleyen öğretim üyeleri ve
öğrencilerin sorulannı yanıtladı.
Demirel, "Geçnıişte yapmasaydun
i>i ohırdu dediğiniz birola> var mı?"
sorusu üzenne şunlan söyledi:
"Beşer şaşar. \'anhşı olmayan in-
san olur mu? Yanlışı olmayan insan
ohnaz. Benim de yapmasa\dnn i>ı
ohırdu dediğun birçokiş vardır. ama
bunlar geçmiş» Bugüne bakalım.
Zaten insan yapmasaydnn dediği iş-
lerle tecrübe kazaıur. Eğer yapma-
saydım dediği işleri >apma>a devam
edhorsa ona da Allah aJal fikir ver-
sta>
Demirel, "Tekrarcumhurbaşka-
nı olursanız nder yapmak isri>orsu-
nuz ve yapbklaruııa değeriendirir
misiniz" sorusu üzenne, cumhur-
başkanlığının icra makamı olmadı-
ğını belirterek "devietin ahenk için-
de işletilmesini" sağlama görevi bu-
lunduğunu söyledi.
7 yıl içinde 8 hükümet kuruldu-
ğunu belirten Demırel. "Yani fe\r
-
kalade istikrarsız bir dönemi Türtd-
ye yaşadı ama Türkiye bunu hisset-
medL Bu kopukluklan ben bağla-
dun" dedi. Bu görevlerin hepsını
hükümetler ve parlamentoyla bir-
likte yaptığım kaydeden Demirel,
"Hakkun tesüm edilhor. Kendimi
sa\unma>a gerek yok. Ben görevimi
yapüm" dıye konuştu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin demok-
ratik, laik ve üniter bir deviet olma-
sında taraf olduğunu ve yeminine
sadakatle bağlı kaldığmı vurgula-
yan Demirel, "Taraf ohnam gere-
ken yerde taraf oldum. taraf olma-
mam gereken yerde de taraf oima-
dım. Samjorum ki bu kadan kafı-
dir. Bu sııuf geçmeye yetiyorsa, te-
şekkür ederim" dedi.
Başkanlık sıstemine ilişkin bir so-
ruyu yanıtlayan Demirel, Doğu
Bloku, Orta Avrupa, Balkanlar ve
Türkıye'nin de içinde bulunduğu ül-
kelerde gelecek 10 yıl içinde baş-
kanlık sistemınin tartışılacağmı
söyledi.
Yeni bir anayasa konusundaki dü-
şüncesi ve yeniden seçilmesı duru-
munda bu konuda ne yapacağının
sorulması üzerine Demirel, Türki-
ye'nin dahi iyi anayasaya, yasalara
ve uygulamaya gereksınimi oldu-
ğunu kaydetti. Demirel, "Cumhur-
başkanhğı hadisesini taroşmak iste-
mivürum. \enidengöre\dekahrsam
o zaman sövlerûn. Kalmazsam
Güniz Sokak'a gel orada ce\r
ap-
lanm" diye konuştu.
Bülent Ecevit
'AB aynmcı
tutumdan
kaçınmalı'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakan Bülent
Ecevit, AB üyesi ülkelerin
büyükelçilerine verdiğı ye-
mekte yaptığı konuşmada,
"Si>-asipartSerin kapabtma-
snu daha zor hale getirece-
ğiz" dedi. Ecevit, hükümetın
Helsinki sonrası önemli
adımlar attığuu ka\ dederek
44
AB a>Tima tutumdan ka-
çnunandu-" uyansında bu-
lundu.
Ecevit, dün AB üyesi 15
ülkenin büyükelçileriyle
AB'nin Türkiye temsilcisi
Karen Fogg'a Başbakanlık
Konutu'nda akşam yemeği
verdi. Edinilen bilgiye göre
Ecevit, Helsinki zirvesinde
alınan kararlan "dönüm
noktası" olarak niteledi.
Ecevit, "Bu dönüm noktası
sadeceAB'nin değfl,aynıza-
manda TûrkhT'nin de içine
girdiği bir de^şim sured için
degeçerMdir"dedı
'Onemli adınüar atnk'
AB ile ıuşkilenn umut ve-
rici birdoneme girdiğini be-
lirten Ecevit, şu görüşleri di-
le getirdi:"Tûrk hükümeti
olarak AB'ye giriş süresince
çok önemli adımlar arük.
Tûrkhe, lasa zamanda in-
san haklan ve demokrasi
alanmda da büyük admüar
arn. Ekonomik ve sosyal ge-
nşmeier konusunda da
adunlar aükh. Uluslararası
tahkim veözeDeştirme konu-
lannda anavasal uyumlar
sağlandL DGM'nin yaptsı
değişti. Siyasi partikrin ka-
patümasuu da daha zor ha-
le gedreceğiz."
Ecevit, Yerel Yönetimler
Yasası'mn da çıkanlacağını
kaydetti.
AB mevzuatına uyum ça-
lışmalannın sürdüğünü kay-
deden Ecevit, "Türkhebek-
lenenden de önce AB'ye p-
rebih-" diye konuştu. Ece-
vit, 750 milyon dolarlık ma-
li yardım sözünün yerine ge-
tirilmesini istedi.
Yemekte konuşan Porte-
kiz Büyükelçisi VBela da
"Hetsinki'den buyanaotum-
hı olumsuz çok şe>r
oldu.
Bunlann hepsi Türkrve'ye
olan yoğun flginin sembolü-
dür" dedi. Yemeğe Dışışle-
ri Bakanı İsmail Cem. dev-
let bakanlan Tunca Toskav,
Yüksel Yalova ve Şükrü Si-
na GüreL AB Kanııa Parla-
mento Konseyı Eşbaşkanı
Kürşat Eser de katıldı.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Deviet, bundan böyle yurt-
taşlan daha dikkatli dinleye-
cekmiş. Içişleri Bakanı Sa-
adettin Tantan, "Artık hiç
kimse izinsiz telefon dinleye-
meyecek" dedi. Bakan Tan-
tan, mahkeme karan olmadan
yapılan telefon dinlemenin
suç olduğunu da sözlerine ek-
ledi. Bu açıklamalar ne anla-
ma geliyor? Şimdiye kadar
Türkiye Cumhuriyeti Devleti,
mahkeme karan olmadan
yurttaşları dinledi. Yani açık-
çası suç işledi.
Bu suçu kimin işlediğini de
gazetelere yansıyan dinleme
tutanaklan ortaya koydu. Içiş-
leri Bakanı'nin emrindeki dev-
iet görevlileri yasadışı proto-
koller düzenleyerek gizli dinle-
meleryaptılar. Bunlar belgele-
riyle kanıtlandı. Zaten Içişleri
Bakanı da, "Bundan sonra ol-
mayacak" diyerek bu suçun
daha önce işlendiğini kabul
etti.
Gazetelerin yazdıklanna gö-
re, yasadışı protokol hazırla-
Binlerce Yurttaşını Dinleyen Deviet
yarak dinleme yapan deviet
görevlilerinin çoğu halen en
etkin yerde görevlerini sürdü-
rüyorlar. Bakanın açıkça suç
işlediğini söylediği görevlilere
bu ülkenin kritik güvenlik işle-
ri yaptınlmaya devam ediliyor.
Olaya şimdi tersinden ba-
kalım: Biz yurttaşlar bir dinle-
me şebekesi kursak ve deviet
yetkililerini dinlesek. Bu din-
lemelerle Susuriuk'un gerçek
yüzünü ortaya çıkarsak ve bu-
nun için aramızda nasıl davra-
nacağımızı belirleyen bir pro-
tokol hazıriasak. Bu arada fır-
sat bulmuşken Veli Küçük'le
Abdullah Çatiı'nın, özel hare-
kât timi üyelerinin birbirteriyle
ve Haluk Kırcı'yla ne konuş-
tuklannı da öğrensek. B_elki o
zaman Tank Ümit, Ömer
Lütfü Topal cinayetleri de ay-
dınlanabilirdi.
Böyle bir dinleme yapsak ne
olurdu? Ya yargısız infaza ya
da faili meçhul bir cinayete
kurban giderdik. En azından
Deviet Güvenlik Mahkemesi
bizi içeri atar, anamızdan doğ-
duğumuza pişman ederdi.
Bütün bunlan bir fantazi ola-
rak konuşabiliyoruz. Fantazi-
nin ötesinde bir gerçek var. Bu
ülkenin deviet görevlileri, her-
kesi istedikleri gibi dinlemeye
kendilerinde hak görüyorlar.
İstedikleri zaman Deviet Gü-
venlik Mahkemesi'yle işbirliği
yaparak mahkemeden gizli
dinleme kararlan çıkarabiliyor-
lar. Bunun hesabını da onlar-
dan kimse soramıyor.
•••
Dinleme skandalındaki tab-
lo, bir deviet yönetme mantı-
ğını gözler önüne seriyor. Bu
deviet yönetme mantığı, çok
uzun yıllardır bu ülkeye ege-
men. Bu deviet yönetme man-
tığına göre, deviet muhalifinin
hesabını görebilmek için her
yolabaşvurabilir. Istediğini, is-
tediği zaman dinler, isterse ka-
çınr öldürür, isterse katil bile
olsa biryolunu bulup onun öz-
gür kalmasını sağlayabilir.
Birçoğumuz bu ülkenin yö-
netilme tarzı konusunda he-
yecanımızı yitirdik. Gözümü-
zün önünde birçok yolsuzluk,
hakstzlık, kanunsuzluk yapılı-
yor. Bunlann hiçbirinin hesabı-
nın sorulmayacağını da biliyo-
ruz. Sonunda kabak itiraz
edenin, hak arayanın, eleşti-
renin başına patlıyor. Boyun
eğme, yağcılık yapma, yükse-
lebilmek için en yeteneksiz ki-
şilerin önünde selam durma,
bu ülke insanının karakteri ha-
line dönüşüyor.
Demokrasinin, özgürlüğün
olmadığı yerde toplumsal ah-
lak da çürüyor ve dibe vuruyor.
Bu ülkede parlamentoyu fes-
hetmiş, partileri kapatmış, on-
larca genci daracağına gön-
dermiş bir cunta lideri, deviet
katında en makbul kişi olarak
büyük bir ilgi görüyorsa, bu ül-
ke çürüyor demektir.
Her gün deviet içinde bir
skandal patlak veriyorsa, son-
ra hiçbir şey olmamış gibi ya-
şamımızı sürdürüyorsak bu ül-
ke çürüyor demektir. Çatlı ile
aynı arabadaki kişi hâlâ millet-
vekiliyse onunla onlarca kez
konuşan general mahkemeye
bile çıkmadıysa bu deviet çü-
rüyor demektir. Çoğunluğu bi-
rer deviet memuru olan Susur-
luk çetesi üyeleri mahkemele-
re Mercedes arabalarla gelip
gidiyorlarsa, polisler yıllardır
yurttaşlan kanunsuz bir şekil-
de dinliyorlarsa umutlu olmak
çok mümkün değil.
Yeniden soruyorum, bütün
bunlar yalnızca bir hükümet işi
mi? Yoksa, toptan bir deviet
tercihi mi? Dinlemek ve hesap
sormak üzere kurulmuş bu
deviet, bütün kurumlanyla
toptan birdeğişikliğe uğrama-
dıkça, daha bizi çok dinlerler.
GLOBAIj^OIİTtKÜLTÜR
ERGtN YILDIZOGLU
Teknolojî Fetişistlerine
Bir Uyarı
Serbest piyasa ilişkilerinin, büyük şirketlerin, bun-
lann etkisindeki devletlerin egemenliği altında, de-
mokratik denetimden uzak bir teknolojik gelişmenin
insanlık açısından nasıl bir tehlike oluşturduğunu, oluş-
turmaya da devam ettiğini sosyalistler, yeşiller, ahlaki
kaygılann sesini dinleyen çeşitli bilim adamlan yıllar-
dır anlatırlar. Ancak, dünyaya askeri stratejistlerin ço-
kuluslu şirketlerce parlatılan gözlüklerinden bakanlar
hemen her zaman bu itirazlara, ilerleme, verimlilik,
ulusal savunma bağlamında çeşitli bahanelerle kar-
şı çıkarlar. Sorunun çözümü, genelde bir siyasi iktidar
ilişkisine bağlı olduğu için de tartışma sürer gider.
"Bilgiçağının", tekno-ütopyanın en hevesli savu-
nuculanndan Wired dergisınin Nısan sayısındaki kap-
samlı bir yazı bu tartışmalara yeni katkı oldu. Hiçbir bi-
çimde teknoloji düşmanlığıyla, büyük şirketlerin tavır-
lı olmakla suçlanamayacak bir bilim adamının, dün-
yanın önde gelen yazılım yaratıcılanndan, günü-
müzdeki teknolojik altyapının mimaıianndan biri-
nin, "Geleceğin neden bize gereksinimiyok?" başlık-
lı makalesi ABD'de, ilgili çevrelerde şok yarattı. Sos-
yalistlerin, yeşillerin, bilim adamlarının "naifve önyar-
gılı" olmakla suçlanan eleştirilerine kulaklannı tıkayan-
lar, "barikatın" kendi taraflanndaki biri tarafindan ya-
zılmış bu makaleyi görmezden gelemediler. Deviet
Başkam'nın da yazının bir kopyasını istediği bildınli-
yor. 20.000 sözcüğü aşan bu yazıyı burada özetlemem
olanaklı değil. Bu yüzden temel tezini aktarmakla ye-
tineceğim. (*)
Makalenin yazan Bill Joy, kendisinin de geliştiril-
mesine büyük katkı yaptığı dijital teknoloji, genetik bi-
yoloji ve moleküler fizik dallarında, robot teknoloji-
si alanlannda giderek hızlanan gelişmelerin, en az nük-
leer-biyolojik silahlar kadar tehlikeli olabileceğinedik-
kati çekti.
Joy bunlara ek olarak, bu yeni teknolojinin, özellik-
le genetik mühendislik ürünleri ve nano-teknoloji
(molekül düzeyinde atomlarla inşa edilen mikro gereç-
ler) alanlannda kolaylıkla denetimden çıkabilme, insan
yardımı olmaksızın, kendi kendini yeniden üret-
me/kopyalama özelliklerine dikkat çekiyor. Bu yüz-
den bu tür teknolojilerin, insan türünün, hatta biyos-
ferin yok edilmesiyle sonuçlanabilecek "kazalara" yol
açma tehlikesi var. Joy, gelişmelerin siyasi boyutunu
da vurguladı: Eğer genetik mühendisliğinin, kopyala-
manın getirdiği olanaklan kullanıp kendimizi, biyolojik
özellikleri açısından, farklı ve eşitsiz organizmalar ola-
rak yeniden inşa edersek, demokrasinin temel taş-
lannı yerinden oynatmış oluruz! Joy, gen teknolojisi,
nano-makineler, giderek insanlann çeşitli etkinlikleri-
ni daha fazla devralan bilgisayar yazılımları, robotlann
gelişme ve kendini kopyalama özelliği, bilgisayarlann
30 sene içinde bugünkünün 1000 katını aşabilecek ka-
pasitelenyle ilgili çeşitli somut örnekler venyor; diğer
bilim dallanndan birçok saygın çaJışmaya, felsefecile-
rin, hatta kurgu bilim yazariarının eserlerine dayana-
rak son derecede güçlü, aynı ölçüde de korkutucu bir
tablo çiziyor.
Joy'un sunduğu bu tablo, bugünkü teknolojik ve
sosyo-ekonomik eğilimler degişmediği takdirde birkaç
kuşak içinde insanlığın kolaylıkla yok olabileceğini ya
da makinelere bağımlı hale gelerek varlık nedenini yi-
tirmiş bir türe dönüşebileceöini gösteriyor. Işaret edi-
len bir başka olasılık da şu:lnsanlığın büyük çoğun-
luğu, makinelerie simbiyotik ilişki içinde gelişen bireli-
tin yönetimini kabul etmek zorunda kalır. Bu, makine-
lerie kaynaşmış elitin yönetimi belki insanlann en te-
mel gereksinimlerini karşılar, ama bu koşullarda, ve-
rimli çayıriarda otlayan bir koyun sürüsüne dönüşen
insanlar özgüriüklerini tümüyle yitiririer. Joy, yazısın-
da, insan türünün bildiğimiz anlamda biyolojik-ente-
lektüel, kültürel zenginliğıyle biriikte bir yok olma nok-
tasına doğru gitmekte olduğunu çok inandıncı bir bi-
çimde savunuyor.
Joy, yazısında, bu yeni teknolojinin özel sektörce ge-
liştirilmekte olduğunun altını birçok kez çiziyor. Piya-
sa ekonomisi koşullannda, kâr peşinde koşan şirket-
lerin rekabet telaşı ise süreci iki açıdan çok tehlikeli bir
biçimde hızlandınyon Hem gelişmenin hızı, insanlığın
uyum sağlamasına izin vermeyen bir ivmeyle artıyon
hem de bu teknolojilerin ürünlerinin üretimi, yan etki-
leri yeterince göz önüne alınmasına olanak vermeyen
bir serbestlik (denetimsizlik) içinde hızlanıyor.
Joy "Bu yeni yüzyıla, plansız, denetimsiz ve fren-
lerden yoksun bir biçimde Matıldık. Acaba artıkyo-
lumuzu değiştiremeyecek kadar mı ileri gittik? San-
mıyorum. Ancak hâlâ denemiyoruz ve süreci dene-
tim altına almanın son şansını da kaçırma noktasına
doğru hızla gidiyoruz" diyor; kimi teknolojileri bilinçli
olarak reddedebileceğimizi, süreci planlayabileceğimi-
zi hatıriatıyor.
Bill Joy'un uyanlanna kulak vermek gerekir. Ekono-
mik ve askeri rekabetten gözü dönmüş bir şekilde, en
yeni teknolojryi, çağdaşlığın, en fazla insanı öldüren,
dünyayı yaşanmaz hale getiren silahlara sahip olma-
yı ulusal çıkanmızın gereği sanan ahlaken açıklanamaz
tutumlardan, insanlığın gelişme çizgisi ve umudu açı-
sından türüne ihanet anlamına gelen şuursuzluktardan,
siyasi olarak "heraracı kullanmak mubahtır" prensip-
sizliğinden, tek bir nükleer kaza bile insani ve çevre-
sel maliyeti açısından kabul edilemezken, '40yılda üç
beş kaza, neolmuş yan/'vurdumduymazlığından, ken-
di ulusunun (ya da ırkının) çıkannı tüm insanlığın çıka-
nyla karşı karşıya getirmeye kalkmak saçmalığından
bir an evvel vazgeçmek gerekir.
Unutmamak gerekir ki, ulusal bağımsızlık, demok-
rasi ve sosyalizm gibi ülküler ancak uygun araçlar kul-
lanıldığında gerçekleşebilecek ülkülerdir. Aksi durum-
larda, ortaya insanlık adına nasıl utanç verici ulusal-
siyasi canavarlann çıktığını, tarih bize birçok kez gös-
termedi mi?
(*) Bill Joy: 'VVhythe Future doen't neet us'. www.wi-
red.com Bir özeti için: http://www.newsunlimi
ted.co.uk / observer / focus /story /
0,3879,148431 .OO.html
Bursa y
da uçak düştü
Haber Merkezi - Bursa
yakınlannda "Tepe Hava-
cıhk"a ait 5 kişilik bir uça-
ğın düştüğü bildirildi.
Uçakta bulunan Tepe Ha-
vacılık Genel Müdürü Be-
hiç Özek. Tümay Kala> cı-
oglu, Nura> Birol ile pilot-
lar tbrahim Doğan ve
Mahmut SevimlTnın yara-
lı olarak kurtulduğu belir-
tildi. Arama kurtarma ça-
lışmalanmn polis ve jan-
darma tarafindan sürdürül-
düğü kaydedilirken Arama
Kurtarma Derneği'nin de
(AKUT) bölgeye ulaştığı
bildirildi. Arama çalışma-
lannda uçakta bulunanla-
nn cep telefonlanndan da
yararlanıldığı öğrenildi.
Tepe Havacılık'a ait 5
kişılikTCLMKtipiküçük
bir uçağın, dün akşam saat
21.20'de Esenboğa Havali-
manı'ndan kalktıktan son-
ra saat 22.40'ta radarla te-
ması kesildi. Bursa civann-
da Balabancık mevkiinde
saat22.50'de uçağın düştü-
ğünün anlaşıldığım belir-
ten yetkililer, arama kurtar-
ma çahşmalannın başladı-
ğmı bildirdiler.
Uçakta bulunan Tepe
Havacılık Genel Müdürü
Behiç Özek, Tümay Kalay-
cıoğlu, Nuray Birol ile pi-
lotlar îbrahim Doğan ve
Mahmut Sevimli'nin yara-
h olarak kazadan kurtuldu-
ğu belirtildi