Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 MART 2000 ÇARŞAMB;
14 KULTUR kuttur@ cumhuriyet.com.tr
'Mozart in Turkey' filminin ilk gösterimi Londra'daki Curzon Sineması'nda yapıldı
Operafilıııiııcletstanbul belgeseli
ESRA ALİÇAVUŞOĞLU
LONDRA-Antelope, BBC, Istanbul
Kültûr ve Sanat Vakfi ve Türkiye Rad-
yo ve Televizyonu işbirliği, Istanbul
Menkul KıymetlerBorsası'nın sponsor-
luğunda gerçekleştirilen "Mozart in
Turkey" filminin ilk gösterimi cumar-
tesi günü Londra'daki Curzon Sinema-
sı'nda yapıldı. Filmin ilk gösterimine,
Türkiye ve Londra'dan çok sayıda davet-
li katıldı. Prodüktörlüğünü ve yönet-
menJiğıni MickCsaky'nin yaptığı filmin
opera yönetmenlığıni Elijah Moshinsky
üstleniyor.
"Mozartin Turkey" filmi, ünlü Avus-
turyalı besteci Mozart'ın Saraydan Kız
Kaçınna Operası 'nın Topkapı Sarayı 'nın
sahne olarak kullanılmasıyla gerçekleş,-
tirilmiş. Film 90 dakika sürüyor.
Sanatsal öneminin yanı sıra Mozart in
Turkey filmi, Türkiye'nin yabanci ül-
kelerde tanıtılması açısından da büyük
önem taşıyor. Mick Csaky'ninfilminido-
kümanter bir film olarak nitelendirmek
mümkün. Mozart in Turkey'de, Mo-
zart'ın ünlü Saraydan Kız Kaçırma ad-
Iı yapıtını, Topkapı Sarayı'nda herhan-
gi birdekora gerek kalmaksızın izlerken,
aynı zamanda, filmin çekim sürecini,
oyunculann kostüm ve makyaj sırasın-
daki gerçek görüntülerini ve provalan da
izleme olanağı buluyoruz. Filmde ayn-
g ca zaman zaman, Topkapı Sarayı'nın
»• "gjzemli" Harem Dairesi'ne ilişkin bil-
.* gilerin verildiği konuşmalara ve Mo-
- zart'ın yaşamına ve yapıtına dair aynn-
tılara da yer veriliyor.
Festhallerde gösterüecek
•„ Mozart in Turkey'de Konstanze rolün-
y- de "dünyanuı en hi Konstanze yorum-
culanndan biri" olarak nitelendirilen
Yelda KodallTyı izliyoruz. Belmonte'yi
Paul Groves,Blonde'i Desiree Rancato-
,\ re,Pedrillo'yuLyntonAtkinson,Osmın'i
f Peter Rose ve Selim Paşa'yı Oüver To-
* biasoynuyor. Filmin müziklerini şef Sir
- Charies Mackerras tarafından yöneti-
len The Scottish Chamber Orkestrası
lozart in Turkey'de, Mozart'm 'Saraydan Kız Kaçırma' adlı yapıtını, Topkapı
Sarayı'nın doğal dekorunda izlerken, filmin çekim sürecini, oyunculann kostüm ve makyaj
sırasındaki gerçek görüntülerini ve provalan da izliyoruz. Filmde aynca 'gizemli' Harem
Dairesi'ne ilişkin bilgiler ve Mozart'ın yaşamına ve yapıtına dair aynntılar da var.
gerçekleştirmiş. Mozart in Turkey filmi-
nin yapımında en büyük katkılardan bi-
ri kuşkusuz tstanbul Menkul Kıymetler
Borsası'n ait. Filme aynca TC KüJtürBa-
kanlıgı ve Başbakanlık Tanıtma Fonu
da katkıda bulundu.
Film, olaganüstü güzel bir "Boğaz"
sahnesiyle başlıyor. Tıpkı "ntüklar''
kenti lstanbul'a gönderme yapmak ister-
mişçesine, devasa biryük gemisiyle kü-
çük bir balıkçı sandalı birbirlenne dokun-
madan yavaşça geçiyorlar yan yana...
Filmin konusu Saraydan KJZ Kaçırma
olunca, Mozart in Turkey'e eklenen gö-
rüntülenn çoğunlugu tarihi yanmaday-
la sınırlı tutulmuş. Sultanahmet Camii,
Ayasofya, Kapalıçarşıfilminbütünlüğü
içinde izleyiciye sunulan görüntüler...
Böylecefilmsalt biropera-film degil do-
kümanterbir film özellığine de bürünü-
yor.Mozart in Turkey'in Türkiye'deki
ilk gösterimi 19. Uluslararası lstanbul
Film Festivali'nde olacak. Film aynca baş-
ka festivallerde de gösterimde. Yelda
Kodailı için Konstanze rolü kariyerinde
hayli önemli bir yer tutuyor. Sanatçı tam
bir Mozart hayranı. Kodailı. dünyaca
ünlü hatta en iyi Mozart yorumcusu ola-
rak nitelendirdiği Sir Charies Macker-
ras'la birlikte çalışmanın kendisi için
son derece önemli olduğunu belirtiyor.
Mackerras ile kendi yonımunu birleştir-
mekten hoşnut kalmış sanatçı."Konstan-
ze,çoksevdiğim. kendime çokyakın his-
serfiğim bir roldü. Aslında Mozart en
sevdiğim bestecüerden biridir. 18 yaşut-
dan bu yana Mozart'ın tüm yapıdannı
havranlikla çalışıyorum. Mozart çalış-
makçokzorveöğretkidir. Konstanze'yi
henüz bu teklifgelmeden önce çıkarmış-
üm,yorumumu oturtmuşrum. Gerek YT-
yana'daki konserierimde gerekse turne-
İerimde sürekli olarak Mozart'ı güzel
yorumladığını söylendL Hatta, 'Mozart'ın
Avrupa'dakı yeni kralıçesi' olarak nite-
lendirikJim.
Türkiye'nin tanıtimı için yararfa
Yelda Kodailı profesyonel bir ekiple
çahşmaktan hoşnut olduğunu ve filmin
bu kadar başanlı olmasında ekibin önem
taşıdığını söylüyor ve ekJiyor: "Bu fihn-
le operayı herkesin ayağma getiriyonız-."
lstanbul Menkul Kıymetler Borsası
Başkanı Osman Birsen, Ingiliz Büyü-
kelçiliği, IKSV ve Dışişleri Bakanlığı ta-
rafindan kehdisine getirilen bu projeye
destek vermenin önemli olduğunu ifa-
de ediyor. Projenin kendilerine gelişti-
rilmiş bir halde getirildiğini, belli bir fi-
nansmana kavuşturulduğunu, ama ken-
dilerinin eksik kalan bölümü tamamla-
dıklannı belirtiyor.
"Proje bize geldiğinde, gerçekten çok
heyecanlandık. Mozart in Turkey, ismi-
mizin yeralmasını isteyeceğimiz bir pro-
jejdL İ999'un olumsu/luklariagitmeye-
ceğini bilivorduk. Böv le bir projey leyurt-
dışında Türkiye'vi tanırmanın yararu
olacağmı düşündük. Mozart in Turkey,
sanatsalyanınınyanısıra tstanbul'un ta-
mdlmasında ve tarihi bazı yanhşlarm dû-
zeltilmesinde de büyük roi oynuyor."
IMKB, önümüzdeki Nisan ayı içinde
Türkiye - tngiltere 2000 projesi çerçe-
vesınde Londra Fılarmom Orkestrası'nın
tstanbul'da vereceğı konsere de spon-
sorluk yapacak. Filmin TRT'de ve BBC
2'de gösterimlerinin de Ekim 2000 için-
de olması planlanıyor.
Mozart in Turkey, 2000 yılının Ka-
sım ayından itıbaren tüm dünyada pek
çok televizyonda gösterilecek.
Kökleri hat sanatından beslenen yorumuyla çalışmalannda özgür biryaklaşım sergiliyordu
Mengü Ertel'in özgün yaratım dili
• Oyuncular,
maskeler, sahne
ışıklan gibi tiyatro
dünyasımn
figürlerinden yola
çıkarak oluşturduğu
işlerde sanatçı gerek
sınırlı renk kullanımı,
gerekse yalm
çizgileriyle 'doğurgan
bir döngü'nün
kapılannı aralıyordu.
NECMİSÖNMEZ
FRANKFURT -17 Mart sa-
bahında beklenmedik bir şekil-
de yitirdigimiz Mengü Ertel,
gerçekleştirmiş olduğu grafik,
dekor ve sahne tasanmlarında
kendine özgü bir "yaratı dili"
oluşturmuşbirsanatçıydı. 1949-
54yıllan arasında Akademi'nin
Dekorasyon Bölümü'nde eği-
tim gören Ertel'in, 1959'dangü-
nümüze dek, "süreknJik" için-
de gelişen sanat serüveninin bel-
li eksenler etrafında döndüğü
görülür. Odağında lstanbul bo-
hemi'nin, sıkı dostluklann ve
vazgeçilmez konuşma-tartışma
tutkîısunun olduğu bir grubun
içinde yer alıyordu Mengü Er-
tel.
lstanbul bofaemi derken, bu-
güne dek yazılan sanat tarihi ki-
taplannda görmemezlikten ge-
Iinen. resimden edebıyata, ti-
yatrodan heykele, danstan mi-
mariye dek birçok alandaki sa-
. natçılann kurduğu verimli di-
yalogdan söz açmak istiyorum.
1940-50 arasında Akademi çev-
resinde duran, tstiklal Cadde-
si'nde gezinen, dünyayı keşfet-
mek istedikleri için sürekli ola-
rak arayış içinde olan bir grup
yarattcı insandan oluşuyor ls-
tanbul bohemi.
O yıllann sıkışık politik, kül-
türel hayatmda kendilerine va-
roluşçuhığun çevTesinde konum-
lar arayan, gerceküstücülük, so-
yuttama akımlan çerçevesinde
yeni ufuklar açmak isteyen gör-
sel sanatçılar tstanbul bohemi-
nin önde gelen üyeleri arasmda
yer alıyordu. Bu gruplaşmanın
odak noktası ise Adalet Cim-
coz'un 1951-55 yıllan arasında
faaliyete geçirdiği efsanevi "Ma-
ya Galerisi"ydi. Kuzgun Acar,
Orhan Peker,Oktav Günday gi-
bi sanatçılar arasında yer alan
Mengü Ertel, 1952'de Muhsin
Ertuğrul'un yönettiği Küçük
Sahne'ye çırak olarak girer. Sa-
nat yaşamınm başlangıcı ola-
Mengü ile oyunculan
PerctetoihepaçıktB'gökyüzünün.
Oöneş;Vfene<«kDükü.
Ay: karmcalann sevgiiisi Romeo.
Çobanyıidızı: Samanyokmun soytartsı.
Ve dağ yeft taşınır kumruniffi sesinde.
Dağ yeH: Cyrano de Bergerac.
Oyuncuiar doidurmuştur her yanı.
Gökkuşağjnm srtoKta UHom,
bututun kucağmda Bemarda Alba,
ağacm damannda hep geJen Godot,
gölün bodrumunda Damdaki Kemancı,
^engö'nün alnında Yapı Ustası Solness
Mengü'nûn yüreğinde Asian Asker Şvayk,
Mengö'nûn avuçtennda Puntila Ağa ite Uşağı Matti,
Mengü'nün tavşanian imrendiren sakalında Gaüteo.
Mengü: bin bir oyımu bir kerede oynayan oyuncu.
Perdeleri Mç kapanmaz çjçekJerin.
QİM;LateDevri.
Late: Kamelyalı Kadıa
Kamelys arteşböcekJerinin sevgüsi Juiiet
Ve Mengö taşıntr serçenfn kanadinda.
Mengû: Amadeus.
Men^Saüeri.
Mengü: bir oyımu bin bir kere yonımiayan yönetmen.
Mengü: beyazdöşterinOtheHo'su.
ÜLKÜTAMER
rak kabul edilebilecek bir tarih-
tir bu. Çünkü Muhsin Ertuğ-
rul'un yüreklendırmesiyle ti-
yatro afişleri ve dekorlan yap-
maya başlar. Ertel Akademili
olmasına rağmen, "çekirdekten
yetişmiş'', günün, güncel yaşa-
mın getirdiği sorunlara sanat-
sal yanıtlar arayarak kendi sti-
lini oluşturmuştur.
Afiş çalışmalan
Mengü Ertel'in Küçük Sah-
ne için gerçekleştirmiş olduğu
ilk afiş çalışmalanndan itiba-
ren harîflerle şekilleri birleştire-
rek piktograma benzer bir gör-
sel dil oluşturma çabasında ol-
duğu gözlemlenir. Çizgilere,
çizginin anlatım gücüne yükle-
nerek oluşturduğu ilk dönem
çalışmalarım ilk kez 1969'da
Robert Anhegger'in kurduğu
Türk Alman Kültür Merkezi
Galerisi'nde sergileyen sanatçı
ayru yıl bence en önemli işlerin-
den bin olan "Aktöriük Hak-
kında Aykuı ÇizgUer" ismini
taşıyan dizisini gerçekleştirmiş-
tir. Muhsin Ertuğrul'un altmı-
şıncı sanat yılını kutlamak ama-
cıyla, hocası, büyük destekçisi
olan bu büyük tiyatro adamının
bir fotografmı eliyle yırttıktan
sonra değişik şekillerde kurşun
kalemle çahşarak tasanm tari-
himizde eşi benzeri olmayan bir
seri gerçekleştiren Ertel, Pop
Art'ın prototipi olarak sayıla-
bilecek bu çalışmalannı önce
küçük bir broşürde toplamıştır.
1971 'de sergilenen bu işler da-
ha sonra 1992'de tekrar göste-
rilmiştir.
1970'lerde gerçekleştirdiği
ürünleri sanatçının yalın çizgi-
lerini akışkan formlara dönüş-
türerek hem geometrik hem de
figürarif biryaklaşım içinde ol-
duğu ve ilginç deneylere girdi-
ği gözlenir. Çalışmalan 1966'dan
itibaren uluslararası afiş bienal-
lerine kabul edilen sanatçının
1970-80 arasında hem yurtiçin-
de hem de yurtdışında yogun
bir sergi etkinligi içinde olma-
sı onun yüksek çalışma tempo-
sunun göstergesidir. Burada be-
lirtilmesi gereken noktalardan bi-
ri de, Ertel'in tiyatro ve yazına
karşı olan yakın ilgisi, hatta tut-
kusudur. Bu yüzden onun "ko-
nu" ile kendi tasanm anlayışı
arasında bir köprü kurduğu gö-
rülür.
Bu diyaloğun seçkin örnekJe-
rinden bin de HaJdun Taner'in
"KeşanhAfi Destanı" için sanat-
çının 1974'te gerçekleştirmiş
olduğu dekor, kostüm ve afiş
çalışmalandır. Ülkemizde bir
tiyatro müzesf olmadığı ve bu
konuda köklü bir arşiv oluştu-
rulmadığı için Ertel'in sanat ya-
şamında bir dönüm noktasını
oluşturan bu çalışmalannı top-
lu olarak inceleme, bugünün de-
ğerleri açısından değerlendir-
me, yeniden sorgulama imkânın-
dan yoksunuz.
Ertel'in kültür sanat alanlan-
nm yanı sıra ticari firmalann da
kurumsal kimliklerini belirle-
yen çalışmalan vardır. TRT baş-
ta olmak üzere birçok resmi ku-
rumun da logosunu çizen sanat-
çı. SAN Reklam AŞ'yi kurduk-
tan sonra değişik alanlarda da et-
kinliklennı sürdürmüştür. Ve-
dat Dak)ka> 'ın Islamabad'da uy-
gulanan cami projesinin sera-
mik panolan buna örnek göste-
rilebilir. Ama sanatçının büyü-
sünden kurtulamadığı. sonsuz
bir ilgiyle serbest çalışmalann-
da severek yorumladığı "tiv-at-
ro dünyası" onun tutkusuydu.
Kataloğu ya\imlanmah
Serbest çalışma derken, Er-
tel'in grafik tasanm güdüsü için-
de olmadan kâğıt üzerine yap-
tığı desenlerden söz açmak is-
tiyorum. Oyuncular. maskeler,
sahne ışıklan gibi tiyatro dün-
yasının vazgeçilmez figürlerin-
den yola çıkarak oluşturduğu
bu işlerde sanatçı gerek sınırlı
renk kullanımı, gerekse yalın
çizgileriyle "doğurgan bir dön-
gü"nün kapılannı aralıyordu.
"Doğurgan Döngü" sanatçının
1979 da Maçka Sanat Galeri-
si'nde açılan sergisinin başlı-
ğıydı.
Bence kökleri hat sanatından
beslenen çizgi yorumuyla Er-
tel'in bu serbest çalışmalannda
kendi dünyasına, ruh haline en
yakın duran bir noktada durdu-
ğundan alabildiğınce özgür bir
yaklaşım açısı sergilemektedir.
Sanatçının bu özelliğini ortaya
koyan en etkileyici yayın Gaİe-
ri Nev'in çıkardığı "Oyuncu-
lar" isimli broşürdür. Mengü
Ertel için günümüze dek bibli-
ofil karakterli irilı ufaklı küçük
kitaplann yayımlandığı görü-
lür. Beklemediğimiz bir zaman-
da onu kaybetmemizin acısıyla
aklıma gelen konulardan biri
de, zaman geçirmeden kapsam-
lı bir Mengül Ertel retrospekti-
fi ve yetkin bir katalogun yayım-
lanması için çalışmalara hemen
başlanıhnası. Sevgili Mengü Er-
tel, biçimli yelekleriniz, güzel
gülümsemeniz ve açık yürekJi-
liğinizle sizi özleyeceğiz.
DEFNE GÖLGESİ
TURGAY FİŞEKÇİ
Kaş - Kalkan T
Ara Güler'in bir fotoğrafı vardır, 1969'da Kaş'ta
çekilmiş. önde hamur açan iki kadınla bir kız çocu-
ğu, arkada tek tük evler ve olanca güzelliğiyle uza-
nan yanmada.
Üzerinde ne yollar açılmış, ne enerji taşıyan elekt-
rik direkleri görülüyor. Yat limanı olacak diye doldu-
rulup betonlanmış kıyı da yok. Kalkan yolu bile bel-
li belirsiz. Oysa o tarihte çoktan yol açılmıştı. İki yer-
leşim arasında geçilmesi en zor yerlerden Kapu-
taş'ta yol yapımı sırasında ölen işçilerin anılanna ası-
lan levhada, ölüm tarihleri 1962 yazıyor.
Bu fotoğraf, Ara Güler'in Yûzlerinde Yeryüzü (Ana
Yayıncılık) adlı kitabında, ülkemizin görsel tarihi sa-
yılabilecek pek çok başka görüntüyle birlikte yer alı-
yor.
Bugün o fotoğrafın çekildiği noktadan Kaş'a ba-
kınca çok farklı bir görünüm karşımıza çıkıyor.
Her şeyden önce bu tepede artık kaçak yapılann
oluşturduğu yeni bir kent var. Beş altı katlı yapılar,
en küçük bir mimari ve yasal denetimin olmadığı her
hallerinden belli, başlanna buyruk, ülkemizin hemen
heryerinde görebileceğiniz biçimde yerleşmişler bu-
raya. Çirkinlikleri denizden, karadan, heryerden ay-
rımsanacak denli ortada. Denildiğine göre, bu yapı-
lann hepsi kaçakmış, ama "göz yumuluyor"muş.
Oevletimizin bu sürede Kaş'a katkısı ise bir doğa
harikası olan yarımadayı yapılaşmaya açmak, çepe-
çevre yollannı yapmak ve dev elektrik direklenyte üze-
rini süslemek olmuş. Koca yanmada yapılaşmaya açı-
lırken bile, tarihi ve doğal güzelliklerle dolu yöreye
uygun ölçütler konulamamış. Orada da beş katlı
apartmanlar sıntıp duruyor.
Kaş'ın hemen karşısında da, çıplak gözle her ye-
rini görebildiğiniz Yunanistan'ın Meis adası duruyor.
Orada yeni yapılar yok. Eski doku olduğu gibi koru-
nuyor, onanlarak kullanılıyor.
Siz bir tatile çıksanız, her gün çevrenizde gördü-
ğünüz çarpık yapılaşmayla karşılaşacağınız Kaş'a mı
gidersiniz, hıç bozulmamış Meis'e mi?
Kaş, benzersiz doğasıyla, sualtı sporlan meraklı-
lanna bulunmaz dalış olanakları sunuyor. Kentte yir-
mi kadar dalgıç okulu var. Ne ki olası kazalarda te-
davi için gerekli bir basınç odası yok.
Tek amacın para kazanmak olduğu kişiliksiz bir ge-
leceğe doğru hızla yuvarianıyor Kaş.
• • •
Kaş'ın otuz kilometre batısındaki Kalkan, daha bi-
linçli bir gelişme içinde. Türk Mühendis ve Mimar Oda-
ları Birliğı'nin burada bir temsilciliğinin oluşu daha
başlangıçta sivil toplum örgütlerinin varlığını duyu-
ruyor.
Burada da azgın bir yapılaşma baskısı görülüyor.
Ne ki tarihsel yapılar varlığını koruyabilmiş, dahası
çoğu onanlıp kent dokusuna yeniden kazandınlmış.
Yerel yönetim üç katın üzerinde yapılaşmaya izin
vermiyor. Hatta dış yüzeylerinin belirienen gelenek-
sel renklerin dışında boyanmasına da engel oluyor.
Kalkan'ın sokaklannda dolaşırken kimliğini yitirme-
miş bir kentte olduğunuzu düşünüyorsunuz.
***
Kaş ve Kalkan yöresi, yüksek dağlarm 1<Tyılaftten
hiç düzlüklere yer bırakmadan diklemesine denize
indikleri, deniz kıyılannın birden derinleştiği yabanıl
doğası ile kendi meraklılannı yaratmış bir bölge.
Tümüyle korunması, yeni yapılaşmaların, hatta
yol, su, elektrik gibi altyapı çalışmalarının bile doğal
güzellikleri zedelemeden gerçekleştirilmesi gereki-
yor.
Yoksa ulaşım olanakları kısıtlı yöreye, insanlaron-
ca yolu aşıp neden gitsinler?
Türk snemasma
333 milyar Itralık destek
• Kültür Servisi - Kültür Bakanlığı'na bağlı 'Sinema
ve Müzik Sanatını Destekleme Fonu', Türk
sinemasının güçlenmesi ıçın geçen yıl yaklaşık 333
milyar lira tutannda yardım sağladı. Kültür Bakanlığı
Telif HakJan ve Sinema Genel Müdürlüğü'ne bağlı,
'Sinema ve Müzik Sanatını Destekleme Fonu' geçen
yıl, 7 adet uzun metrajlı sinema filmi yapımı projesine
20'şer milyar lira, 9 adet uzun metrajlı stüdyo
aşamasında çekimleri tamamlanmış sinema filmine de
10'ar milyar lira olmak üzere toplam 230 milyar lira
tutannda kredi ile destek verdi. 1 çizgi film
stüdyosunun araç-gereç alımı için 5 milyar lira ve 9
adet müzik yapım projesine toplam 29 milyar 500
milyon lira kredi ile destek sağlanırken 4 adet tanıtım
amaçlı projeye de 48 milyar lira karşılıksız yardım
yapıldı. Yine bu fondan, muhtaç ve hasta olan sinema
ile müzik sanatçılanna da 20 milyar 300 milyon lira
karşılıksız destek sağlandı. Aynca Türk filmleri
gösterim projesi çerçevesinde 10 ilde sinema makinesi
kurulurken 11 ilde de sinema makinesinin
kurulmasına karar verildi. Kültür Bakanlığı Müsteşar
Vekili Abdullah Dörtlemez, yaptığı açıklamada,
sinema biletlerinden elde edilen rüsum gelirlerinin
önceki yıllarda, belediyelere verildiğini hatırlatarak,
geçen yıl yapılan değişiklikle bu gelirlerden bir
bölümünün 'Sinema ve Müzik Sanatını Destekleme
Fonu'na aktanldığını belirtti.
K Ü L T Ü R İ Ç t Z t K
K Â M l L M A S A R A C I