09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 MART 2000 ÇARŞAMB; 14 KULTUR kuttur@ cumhuriyet.com.tr 'Mozart in Turkey' filminin ilk gösterimi Londra'daki Curzon Sineması'nda yapıldı Operafilıııiııcletstanbul belgeseli ESRA ALİÇAVUŞOĞLU LONDRA-Antelope, BBC, Istanbul Kültûr ve Sanat Vakfi ve Türkiye Rad- yo ve Televizyonu işbirliği, Istanbul Menkul KıymetlerBorsası'nın sponsor- luğunda gerçekleştirilen "Mozart in Turkey" filminin ilk gösterimi cumar- tesi günü Londra'daki Curzon Sinema- sı'nda yapıldı. Filmin ilk gösterimine, Türkiye ve Londra'dan çok sayıda davet- li katıldı. Prodüktörlüğünü ve yönet- menJiğıni MickCsaky'nin yaptığı filmin opera yönetmenlığıni Elijah Moshinsky üstleniyor. "Mozartin Turkey" filmi, ünlü Avus- turyalı besteci Mozart'ın Saraydan Kız Kaçınna Operası 'nın Topkapı Sarayı 'nın sahne olarak kullanılmasıyla gerçekleş,- tirilmiş. Film 90 dakika sürüyor. Sanatsal öneminin yanı sıra Mozart in Turkey filmi, Türkiye'nin yabanci ül- kelerde tanıtılması açısından da büyük önem taşıyor. Mick Csaky'ninfilminido- kümanter bir film olarak nitelendirmek mümkün. Mozart in Turkey'de, Mo- zart'ın ünlü Saraydan Kız Kaçırma ad- Iı yapıtını, Topkapı Sarayı'nda herhan- gi birdekora gerek kalmaksızın izlerken, aynı zamanda, filmin çekim sürecini, oyunculann kostüm ve makyaj sırasın- daki gerçek görüntülerini ve provalan da izleme olanağı buluyoruz. Filmde ayn- g ca zaman zaman, Topkapı Sarayı'nın »• "gjzemli" Harem Dairesi'ne ilişkin bil- .* gilerin verildiği konuşmalara ve Mo- - zart'ın yaşamına ve yapıtına dair aynn- tılara da yer veriliyor. Festhallerde gösterüecek •„ Mozart in Turkey'de Konstanze rolün- y- de "dünyanuı en hi Konstanze yorum- culanndan biri" olarak nitelendirilen Yelda KodallTyı izliyoruz. Belmonte'yi Paul Groves,Blonde'i Desiree Rancato- ,\ re,Pedrillo'yuLyntonAtkinson,Osmın'i f Peter Rose ve Selim Paşa'yı Oüver To- * biasoynuyor. Filmin müziklerini şef Sir - Charies Mackerras tarafından yöneti- len The Scottish Chamber Orkestrası lozart in Turkey'de, Mozart'm 'Saraydan Kız Kaçırma' adlı yapıtını, Topkapı Sarayı'nın doğal dekorunda izlerken, filmin çekim sürecini, oyunculann kostüm ve makyaj sırasındaki gerçek görüntülerini ve provalan da izliyoruz. Filmde aynca 'gizemli' Harem Dairesi'ne ilişkin bilgiler ve Mozart'ın yaşamına ve yapıtına dair aynntılar da var. gerçekleştirmiş. Mozart in Turkey filmi- nin yapımında en büyük katkılardan bi- ri kuşkusuz tstanbul Menkul Kıymetler Borsası'n ait. Filme aynca TC KüJtürBa- kanlıgı ve Başbakanlık Tanıtma Fonu da katkıda bulundu. Film, olaganüstü güzel bir "Boğaz" sahnesiyle başlıyor. Tıpkı "ntüklar'' kenti lstanbul'a gönderme yapmak ister- mişçesine, devasa biryük gemisiyle kü- çük bir balıkçı sandalı birbirlenne dokun- madan yavaşça geçiyorlar yan yana... Filmin konusu Saraydan KJZ Kaçırma olunca, Mozart in Turkey'e eklenen gö- rüntülenn çoğunlugu tarihi yanmaday- la sınırlı tutulmuş. Sultanahmet Camii, Ayasofya, Kapalıçarşıfilminbütünlüğü içinde izleyiciye sunulan görüntüler... Böylecefilmsalt biropera-film degil do- kümanterbir film özellığine de bürünü- yor.Mozart in Turkey'in Türkiye'deki ilk gösterimi 19. Uluslararası lstanbul Film Festivali'nde olacak. Film aynca baş- ka festivallerde de gösterimde. Yelda Kodailı için Konstanze rolü kariyerinde hayli önemli bir yer tutuyor. Sanatçı tam bir Mozart hayranı. Kodailı. dünyaca ünlü hatta en iyi Mozart yorumcusu ola- rak nitelendirdiği Sir Charies Macker- ras'la birlikte çalışmanın kendisi için son derece önemli olduğunu belirtiyor. Mackerras ile kendi yonımunu birleştir- mekten hoşnut kalmış sanatçı."Konstan- ze,çoksevdiğim. kendime çokyakın his- serfiğim bir roldü. Aslında Mozart en sevdiğim bestecüerden biridir. 18 yaşut- dan bu yana Mozart'ın tüm yapıdannı havranlikla çalışıyorum. Mozart çalış- makçokzorveöğretkidir. Konstanze'yi henüz bu teklifgelmeden önce çıkarmış- üm,yorumumu oturtmuşrum. Gerek YT- yana'daki konserierimde gerekse turne- İerimde sürekli olarak Mozart'ı güzel yorumladığını söylendL Hatta, 'Mozart'ın Avrupa'dakı yeni kralıçesi' olarak nite- lendirikJim. Türkiye'nin tanıtimı için yararfa Yelda Kodailı profesyonel bir ekiple çahşmaktan hoşnut olduğunu ve filmin bu kadar başanlı olmasında ekibin önem taşıdığını söylüyor ve ekJiyor: "Bu fihn- le operayı herkesin ayağma getiriyonız-." lstanbul Menkul Kıymetler Borsası Başkanı Osman Birsen, Ingiliz Büyü- kelçiliği, IKSV ve Dışişleri Bakanlığı ta- rafindan kehdisine getirilen bu projeye destek vermenin önemli olduğunu ifa- de ediyor. Projenin kendilerine gelişti- rilmiş bir halde getirildiğini, belli bir fi- nansmana kavuşturulduğunu, ama ken- dilerinin eksik kalan bölümü tamamla- dıklannı belirtiyor. "Proje bize geldiğinde, gerçekten çok heyecanlandık. Mozart in Turkey, ismi- mizin yeralmasını isteyeceğimiz bir pro- jejdL İ999'un olumsu/luklariagitmeye- ceğini bilivorduk. Böv le bir projey leyurt- dışında Türkiye'vi tanırmanın yararu olacağmı düşündük. Mozart in Turkey, sanatsalyanınınyanısıra tstanbul'un ta- mdlmasında ve tarihi bazı yanhşlarm dû- zeltilmesinde de büyük roi oynuyor." IMKB, önümüzdeki Nisan ayı içinde Türkiye - tngiltere 2000 projesi çerçe- vesınde Londra Fılarmom Orkestrası'nın tstanbul'da vereceğı konsere de spon- sorluk yapacak. Filmin TRT'de ve BBC 2'de gösterimlerinin de Ekim 2000 için- de olması planlanıyor. Mozart in Turkey, 2000 yılının Ka- sım ayından itıbaren tüm dünyada pek çok televizyonda gösterilecek. Kökleri hat sanatından beslenen yorumuyla çalışmalannda özgür biryaklaşım sergiliyordu Mengü Ertel'in özgün yaratım dili • Oyuncular, maskeler, sahne ışıklan gibi tiyatro dünyasımn figürlerinden yola çıkarak oluşturduğu işlerde sanatçı gerek sınırlı renk kullanımı, gerekse yalm çizgileriyle 'doğurgan bir döngü'nün kapılannı aralıyordu. NECMİSÖNMEZ FRANKFURT -17 Mart sa- bahında beklenmedik bir şekil- de yitirdigimiz Mengü Ertel, gerçekleştirmiş olduğu grafik, dekor ve sahne tasanmlarında kendine özgü bir "yaratı dili" oluşturmuşbirsanatçıydı. 1949- 54yıllan arasında Akademi'nin Dekorasyon Bölümü'nde eği- tim gören Ertel'in, 1959'dangü- nümüze dek, "süreknJik" için- de gelişen sanat serüveninin bel- li eksenler etrafında döndüğü görülür. Odağında lstanbul bo- hemi'nin, sıkı dostluklann ve vazgeçilmez konuşma-tartışma tutkîısunun olduğu bir grubun içinde yer alıyordu Mengü Er- tel. lstanbul bofaemi derken, bu- güne dek yazılan sanat tarihi ki- taplannda görmemezlikten ge- Iinen. resimden edebıyata, ti- yatrodan heykele, danstan mi- mariye dek birçok alandaki sa- . natçılann kurduğu verimli di- yalogdan söz açmak istiyorum. 1940-50 arasında Akademi çev- resinde duran, tstiklal Cadde- si'nde gezinen, dünyayı keşfet- mek istedikleri için sürekli ola- rak arayış içinde olan bir grup yarattcı insandan oluşuyor ls- tanbul bohemi. O yıllann sıkışık politik, kül- türel hayatmda kendilerine va- roluşçuhığun çevTesinde konum- lar arayan, gerceküstücülük, so- yuttama akımlan çerçevesinde yeni ufuklar açmak isteyen gör- sel sanatçılar tstanbul bohemi- nin önde gelen üyeleri arasmda yer alıyordu. Bu gruplaşmanın odak noktası ise Adalet Cim- coz'un 1951-55 yıllan arasında faaliyete geçirdiği efsanevi "Ma- ya Galerisi"ydi. Kuzgun Acar, Orhan Peker,Oktav Günday gi- bi sanatçılar arasında yer alan Mengü Ertel, 1952'de Muhsin Ertuğrul'un yönettiği Küçük Sahne'ye çırak olarak girer. Sa- nat yaşamınm başlangıcı ola- Mengü ile oyunculan PerctetoihepaçıktB'gökyüzünün. Oöneş;Vfene<«kDükü. Ay: karmcalann sevgiiisi Romeo. Çobanyıidızı: Samanyokmun soytartsı. Ve dağ yeft taşınır kumruniffi sesinde. Dağ yeH: Cyrano de Bergerac. Oyuncuiar doidurmuştur her yanı. Gökkuşağjnm srtoKta UHom, bututun kucağmda Bemarda Alba, ağacm damannda hep geJen Godot, gölün bodrumunda Damdaki Kemancı, ^engö'nün alnında Yapı Ustası Solness Mengü'nûn yüreğinde Asian Asker Şvayk, Mengö'nûn avuçtennda Puntila Ağa ite Uşağı Matti, Mengü'nün tavşanian imrendiren sakalında Gaüteo. Mengü: bin bir oyımu bir kerede oynayan oyuncu. Perdeleri Mç kapanmaz çjçekJerin. QİM;LateDevri. Late: Kamelyalı Kadıa Kamelys arteşböcekJerinin sevgüsi Juiiet Ve Mengö taşıntr serçenfn kanadinda. Mengû: Amadeus. Men^Saüeri. Mengü: bir oyımu bin bir kere yonımiayan yönetmen. Mengü: beyazdöşterinOtheHo'su. ÜLKÜTAMER rak kabul edilebilecek bir tarih- tir bu. Çünkü Muhsin Ertuğ- rul'un yüreklendırmesiyle ti- yatro afişleri ve dekorlan yap- maya başlar. Ertel Akademili olmasına rağmen, "çekirdekten yetişmiş'', günün, güncel yaşa- mın getirdiği sorunlara sanat- sal yanıtlar arayarak kendi sti- lini oluşturmuştur. Afiş çalışmalan Mengü Ertel'in Küçük Sah- ne için gerçekleştirmiş olduğu ilk afiş çalışmalanndan itiba- ren harîflerle şekilleri birleştire- rek piktograma benzer bir gör- sel dil oluşturma çabasında ol- duğu gözlemlenir. Çizgilere, çizginin anlatım gücüne yükle- nerek oluşturduğu ilk dönem çalışmalarım ilk kez 1969'da Robert Anhegger'in kurduğu Türk Alman Kültür Merkezi Galerisi'nde sergileyen sanatçı ayru yıl bence en önemli işlerin- den bin olan "Aktöriük Hak- kında Aykuı ÇizgUer" ismini taşıyan dizisini gerçekleştirmiş- tir. Muhsin Ertuğrul'un altmı- şıncı sanat yılını kutlamak ama- cıyla, hocası, büyük destekçisi olan bu büyük tiyatro adamının bir fotografmı eliyle yırttıktan sonra değişik şekillerde kurşun kalemle çahşarak tasanm tari- himizde eşi benzeri olmayan bir seri gerçekleştiren Ertel, Pop Art'ın prototipi olarak sayıla- bilecek bu çalışmalannı önce küçük bir broşürde toplamıştır. 1971 'de sergilenen bu işler da- ha sonra 1992'de tekrar göste- rilmiştir. 1970'lerde gerçekleştirdiği ürünleri sanatçının yalın çizgi- lerini akışkan formlara dönüş- türerek hem geometrik hem de figürarif biryaklaşım içinde ol- duğu ve ilginç deneylere girdi- ği gözlenir. Çalışmalan 1966'dan itibaren uluslararası afiş bienal- lerine kabul edilen sanatçının 1970-80 arasında hem yurtiçin- de hem de yurtdışında yogun bir sergi etkinligi içinde olma- sı onun yüksek çalışma tempo- sunun göstergesidir. Burada be- lirtilmesi gereken noktalardan bi- ri de, Ertel'in tiyatro ve yazına karşı olan yakın ilgisi, hatta tut- kusudur. Bu yüzden onun "ko- nu" ile kendi tasanm anlayışı arasında bir köprü kurduğu gö- rülür. Bu diyaloğun seçkin örnekJe- rinden bin de HaJdun Taner'in "KeşanhAfi Destanı" için sanat- çının 1974'te gerçekleştirmiş olduğu dekor, kostüm ve afiş çalışmalandır. Ülkemizde bir tiyatro müzesf olmadığı ve bu konuda köklü bir arşiv oluştu- rulmadığı için Ertel'in sanat ya- şamında bir dönüm noktasını oluşturan bu çalışmalannı top- lu olarak inceleme, bugünün de- ğerleri açısından değerlendir- me, yeniden sorgulama imkânın- dan yoksunuz. Ertel'in kültür sanat alanlan- nm yanı sıra ticari firmalann da kurumsal kimliklerini belirle- yen çalışmalan vardır. TRT baş- ta olmak üzere birçok resmi ku- rumun da logosunu çizen sanat- çı. SAN Reklam AŞ'yi kurduk- tan sonra değişik alanlarda da et- kinliklennı sürdürmüştür. Ve- dat Dak)ka> 'ın Islamabad'da uy- gulanan cami projesinin sera- mik panolan buna örnek göste- rilebilir. Ama sanatçının büyü- sünden kurtulamadığı. sonsuz bir ilgiyle serbest çalışmalann- da severek yorumladığı "tiv-at- ro dünyası" onun tutkusuydu. Kataloğu ya\imlanmah Serbest çalışma derken, Er- tel'in grafik tasanm güdüsü için- de olmadan kâğıt üzerine yap- tığı desenlerden söz açmak is- tiyorum. Oyuncular. maskeler, sahne ışıklan gibi tiyatro dün- yasının vazgeçilmez figürlerin- den yola çıkarak oluşturduğu bu işlerde sanatçı gerek sınırlı renk kullanımı, gerekse yalın çizgileriyle "doğurgan bir dön- gü"nün kapılannı aralıyordu. "Doğurgan Döngü" sanatçının 1979 da Maçka Sanat Galeri- si'nde açılan sergisinin başlı- ğıydı. Bence kökleri hat sanatından beslenen çizgi yorumuyla Er- tel'in bu serbest çalışmalannda kendi dünyasına, ruh haline en yakın duran bir noktada durdu- ğundan alabildiğınce özgür bir yaklaşım açısı sergilemektedir. Sanatçının bu özelliğini ortaya koyan en etkileyici yayın Gaİe- ri Nev'in çıkardığı "Oyuncu- lar" isimli broşürdür. Mengü Ertel için günümüze dek bibli- ofil karakterli irilı ufaklı küçük kitaplann yayımlandığı görü- lür. Beklemediğimiz bir zaman- da onu kaybetmemizin acısıyla aklıma gelen konulardan biri de, zaman geçirmeden kapsam- lı bir Mengül Ertel retrospekti- fi ve yetkin bir katalogun yayım- lanması için çalışmalara hemen başlanıhnası. Sevgili Mengü Er- tel, biçimli yelekleriniz, güzel gülümsemeniz ve açık yürekJi- liğinizle sizi özleyeceğiz. DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Kaş - Kalkan T Ara Güler'in bir fotoğrafı vardır, 1969'da Kaş'ta çekilmiş. önde hamur açan iki kadınla bir kız çocu- ğu, arkada tek tük evler ve olanca güzelliğiyle uza- nan yanmada. Üzerinde ne yollar açılmış, ne enerji taşıyan elekt- rik direkleri görülüyor. Yat limanı olacak diye doldu- rulup betonlanmış kıyı da yok. Kalkan yolu bile bel- li belirsiz. Oysa o tarihte çoktan yol açılmıştı. İki yer- leşim arasında geçilmesi en zor yerlerden Kapu- taş'ta yol yapımı sırasında ölen işçilerin anılanna ası- lan levhada, ölüm tarihleri 1962 yazıyor. Bu fotoğraf, Ara Güler'in Yûzlerinde Yeryüzü (Ana Yayıncılık) adlı kitabında, ülkemizin görsel tarihi sa- yılabilecek pek çok başka görüntüyle birlikte yer alı- yor. Bugün o fotoğrafın çekildiği noktadan Kaş'a ba- kınca çok farklı bir görünüm karşımıza çıkıyor. Her şeyden önce bu tepede artık kaçak yapılann oluşturduğu yeni bir kent var. Beş altı katlı yapılar, en küçük bir mimari ve yasal denetimin olmadığı her hallerinden belli, başlanna buyruk, ülkemizin hemen heryerinde görebileceğiniz biçimde yerleşmişler bu- raya. Çirkinlikleri denizden, karadan, heryerden ay- rımsanacak denli ortada. Denildiğine göre, bu yapı- lann hepsi kaçakmış, ama "göz yumuluyor"muş. Oevletimizin bu sürede Kaş'a katkısı ise bir doğa harikası olan yarımadayı yapılaşmaya açmak, çepe- çevre yollannı yapmak ve dev elektrik direklenyte üze- rini süslemek olmuş. Koca yanmada yapılaşmaya açı- lırken bile, tarihi ve doğal güzelliklerle dolu yöreye uygun ölçütler konulamamış. Orada da beş katlı apartmanlar sıntıp duruyor. Kaş'ın hemen karşısında da, çıplak gözle her ye- rini görebildiğiniz Yunanistan'ın Meis adası duruyor. Orada yeni yapılar yok. Eski doku olduğu gibi koru- nuyor, onanlarak kullanılıyor. Siz bir tatile çıksanız, her gün çevrenizde gördü- ğünüz çarpık yapılaşmayla karşılaşacağınız Kaş'a mı gidersiniz, hıç bozulmamış Meis'e mi? Kaş, benzersiz doğasıyla, sualtı sporlan meraklı- lanna bulunmaz dalış olanakları sunuyor. Kentte yir- mi kadar dalgıç okulu var. Ne ki olası kazalarda te- davi için gerekli bir basınç odası yok. Tek amacın para kazanmak olduğu kişiliksiz bir ge- leceğe doğru hızla yuvarianıyor Kaş. • • • Kaş'ın otuz kilometre batısındaki Kalkan, daha bi- linçli bir gelişme içinde. Türk Mühendis ve Mimar Oda- ları Birliğı'nin burada bir temsilciliğinin oluşu daha başlangıçta sivil toplum örgütlerinin varlığını duyu- ruyor. Burada da azgın bir yapılaşma baskısı görülüyor. Ne ki tarihsel yapılar varlığını koruyabilmiş, dahası çoğu onanlıp kent dokusuna yeniden kazandınlmış. Yerel yönetim üç katın üzerinde yapılaşmaya izin vermiyor. Hatta dış yüzeylerinin belirienen gelenek- sel renklerin dışında boyanmasına da engel oluyor. Kalkan'ın sokaklannda dolaşırken kimliğini yitirme- miş bir kentte olduğunuzu düşünüyorsunuz. *** Kaş ve Kalkan yöresi, yüksek dağlarm 1<Tyılaftten hiç düzlüklere yer bırakmadan diklemesine denize indikleri, deniz kıyılannın birden derinleştiği yabanıl doğası ile kendi meraklılannı yaratmış bir bölge. Tümüyle korunması, yeni yapılaşmaların, hatta yol, su, elektrik gibi altyapı çalışmalarının bile doğal güzellikleri zedelemeden gerçekleştirilmesi gereki- yor. Yoksa ulaşım olanakları kısıtlı yöreye, insanlaron- ca yolu aşıp neden gitsinler? Türk snemasma 333 milyar Itralık destek • Kültür Servisi - Kültür Bakanlığı'na bağlı 'Sinema ve Müzik Sanatını Destekleme Fonu', Türk sinemasının güçlenmesi ıçın geçen yıl yaklaşık 333 milyar lira tutannda yardım sağladı. Kültür Bakanlığı Telif HakJan ve Sinema Genel Müdürlüğü'ne bağlı, 'Sinema ve Müzik Sanatını Destekleme Fonu' geçen yıl, 7 adet uzun metrajlı sinema filmi yapımı projesine 20'şer milyar lira, 9 adet uzun metrajlı stüdyo aşamasında çekimleri tamamlanmış sinema filmine de 10'ar milyar lira olmak üzere toplam 230 milyar lira tutannda kredi ile destek verdi. 1 çizgi film stüdyosunun araç-gereç alımı için 5 milyar lira ve 9 adet müzik yapım projesine toplam 29 milyar 500 milyon lira kredi ile destek sağlanırken 4 adet tanıtım amaçlı projeye de 48 milyar lira karşılıksız yardım yapıldı. Yine bu fondan, muhtaç ve hasta olan sinema ile müzik sanatçılanna da 20 milyar 300 milyon lira karşılıksız destek sağlandı. Aynca Türk filmleri gösterim projesi çerçevesinde 10 ilde sinema makinesi kurulurken 11 ilde de sinema makinesinin kurulmasına karar verildi. Kültür Bakanlığı Müsteşar Vekili Abdullah Dörtlemez, yaptığı açıklamada, sinema biletlerinden elde edilen rüsum gelirlerinin önceki yıllarda, belediyelere verildiğini hatırlatarak, geçen yıl yapılan değişiklikle bu gelirlerden bir bölümünün 'Sinema ve Müzik Sanatını Destekleme Fonu'na aktanldığını belirtti. K Ü L T Ü R İ Ç t Z t K K Â M l L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle