Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 MART 2000 PAZAI
14 I LJ.K. kultur@cumhuriyet.com.tr
Edebiyatın yeni boyutu
Umberto Eco ve Paulo Coelho küreselleşmenin yarattığı etkileri tartıştı
Kûltûr Servisi - Çok satan kitaplann
yazarlan Umberto Eco ve Paulo Coel-
ho, globalleşmenin uyandırdığı etkile-
ri tartışıyorlar.
Davos'taki dûnya ekonomı forumun-
da HubertBurda'nın yönettiğı edebiyat
söyleşisinde iki yazarkonuk olarak bu-
hmuyordu: Umberto Eco ("Gülün A*")
ve Paulo Coelho ("Snnyaa'') kitaplan-
run milyonlara varan baskılanyla her
iki yazar da globaJ bir fenomen haline
geldiler, Hubert Burda'ya göre bu öyle
bir olguydu ki, "Goethe'den bu yana
gecertiliğiııi koroyan dünya edebivaö
k»Tamına yeni bir boyntgetirdiler: Her
Od yazar da yapıtianyla birbirinden tü-
müyfc farkh kökenJerden ve sosyal dü-
zeylerden gelen, birbirinden rümüyie
farklı eğitimlerden geçmiş olan, farkh
ırklardan, farkh yaşbrdan ve eğüünler-
den insanlan bir araya getirdfler." FO-
CUS dergısınden Chrfetiane Kroff, her
iki yazarla bır söyleşi yaptı.
FOCUS -Dünyaekonomismi yürnten
msanlar ve devJet adamlanvla biriikte
kongrelere ve zirve topknnlanna davet
edflryorsunuz. Bir yazann söyiedikieri-
nin herhangi bir şeyi etküeyeceğine ina-
nıyor musunuz?
ECO - Ben kendimi bir aksesuar gi-
bi, yani bır pastanın üzenndekı kıraz
gibi hissetmiyorum. Bir görüş alışveri-
şi yapıldığına ve yöneticilerin bizden
yeni itkiler aldıklanna inanıyorum. Ay-
nca okurlanmla bir araya gelmek beni
mutlu ediyor.
COELHO-tki kezbutürdavetleri ge-
ri çevirdim ve üç yıl önce ılk kez bura-
ya geldiğimde böylesı bir ekonomik zir-
vede benım ne işim var dıye düşündüm.
Ancak çok olumlu izlenımler edındim.
Yöneticilerin etik temelleri olduğunu
düşünüyorum. Yalnızca bunu uygula-
maya nasıl geçirmeleri gerektiğini bil-
miyorlar. Tartışmalann ve diyalog kur-
manın çok yardımcı ve etkili olduğun-
dan eminim. tş dünyası kötülerin ımpa-
ratorluğu değil.
ECO - Aynca yazar olarak sankı fil-
dişi bir kulede yaşıyormuş gibi davra-
nırsak bu hiç de hoş bir şey olmaz. Ki-
taplanmız sonuçta bırer ekonomik öğe.
FOCUS-GtobaDeşmekarşrtlangös-
terüer yapryoriar ve "boş konuşan seç-
(CO: înternet Üçüncü Dünya'da okuma
yazma oranını yükseltme açısından önemli.
: Yazmayı öğrenmenin tek yolu
okumaktan geçiyor. tnternet, giderek daha fazla
kitap okunmasına yol açacak.
kinler"lekoouşmakistemedikJerigerek-
çesiyte diyalog kurmayı reddediyorUr.
Uçüncü Dûnya ülkesi sayılan Brezüyau
biri olarak bu konuda nekr söyleyecek-
siniz?
COELHO -Bana öyle geliyor ki, di-
yalogdan kaçınan bu in«anlar büyük bir
yanlış yapıyorlar. Benim kuşağun...
POCUS - _Siz hippi hareketinin des-
tekleykilerindendiniz ve sosyal eleştiri
içeren şarkı sözferiniz yüzûnden çok ke-
refcr gözamna abndını/-.
COELHO - ...Bız protesto etmiş ve
düşüncelerinuzi dile geürraıştık. Hep-
si bu. Peki bunun karşılığında ne geçtı
elimize? Hiçbir şey. Bana öyle gehyor
ki biri diyalog kurmaya davet ediidiğın-
de buna kaolmah ve sorunlar üzertne tar-
üşmalı. tnsan ancak konuşursa bazı şey-
leri değıştırebılir.
ECO - Bir düşûnür olarak globalleş-
meyi farklı değerlendiriyomm. Örne-
ğin ekonomı için büyük bir önem taşı-
yor, çünkü dünya giderek küçülüyor ve
sanıyeler ıçınde Întemet aracıuğıyla bil-
gi alışverişinde bulunabiliniyor. Aynca
ekonomı daha GaHe'nin zamanında glo-
balleşmeden beslenıyordu, yanı bılgi
alışvenşinden, bu arada konuşulan dıl
matematıktı. Ancak globalleşmenin tek
tek kültürler uzennde olumsuz bır etki-
sı olabılır. Her ulusal kültüre saygı du-
yulması ve bu kültürlerin tek tek korun-
ması önemlidir.
COELHO - Globalleşmenin bizi bir-
lıge değil çokluğa götüreceğınden hiç mi
hıç kuşkum yok. Birkaç yıldır çeşitli
bağımsız gruplaşmalann oluştuğu göz-
den kaçınlmamah. Insanlann değışık
gruplaşmalarda ya da birleşmelerde yer
almalan ve birbirleriyle kendı dillerin-
de anlaşmalan eğilirru baş gösterdi. Ör-
neğm Internet bunun yapıldığı bır yer.
FOCUS-İfctijiıncağı bizi negibi şey-
lerle karşı karşıya bırakryor?
COELHO - En büyük değişiklikler-
den bın birbirinden farklı yerlerdeyken,
aynı anda bırbirimizle konuşabıüyor ol-
mamız. tnternet çok kişısel, kışısel ol-
duğu kadar da anarşik bır öğrenme ola-
nağı sunuyor ınsana. lnsan ügılendığı şe-
yı kendı seçebiliyor.
ECO - Sorun şu ki, bılgı yığıntısuıın
ve veri sağanağının arasından doğru
olan nasıl bulunup seçilecek? Bu ne-
denle insanlan tnternet konusunda eğit-
mekönemli. Aynca tnternet hem olum-
lu, hem de olumsuz olarak kullanılabı-
Iır: Ven-hıghway'leri Gospel'ın ya da
Hiüer'ın "Kavgam"ım yaymak ama-
cıyla kullanılabilir. Ama bu eskı bir hi-
kâye. Kıtaplarda da aynı durum söz ko-
nusu.
COELHO - Bazen Întemet edebiya-
ta ulaşmayı kolaylaştınyor. Kitaplarunı
Rusya 'ya göndermek konusunda sorun
çıktığında ücretsiz olarak întemet'ten
ısmarlamıştım.
ECO- tnternet Üçüncü Dünya'da oku-
ma yazma oranını yükseltmek açısından
önemli.
FOCUS - Kâğıda basılı kitaplar, ga-
zetelervcdergierölümeıninıahkûmedi-
di?
COELHO-Öyle sanıyorum ki bunun
tersi olacak. Internet'le çalışabilmek
için okumak ve yazmak gerek. Yazma-
yı öğrenmenin tek yolu okumaktan ge-
çiyor. tnternet, giderek daha fazla kitap
okunmasına yol açacak. Frankfurt Ki-
tap Fuan kitabın ilelebet baki kalacağı-
nın canlı bır örneği.
ECO - Internet, kitap kültürüne, caz
klasık nıüzığe ne kadar az zarar verdiy-
se o kadar az zarar verecek. Paulo'nun
son kıtabını başucu kıtabı yapnm, hat-
ta banyoda bıle okuyordum. Bılgısaya-
nmla küvete gırebileceğimi düşünebi-
lıyor musunuz?
FOCUS - Siz Eco'yu okudunuz mu?
GOELHO-Tabii ki. Özellikle "Gfi-
lün Adı"nj ve "Apofaüyptiker und Integ-
rierte"yi çok beğendım
FOCUS - -Kitte küitürü fenomenini
tartışmaya açan bir kitap.
ECO-Sızın "VeronikaÖhneklstiyor"
adlı son romarunızı çok beğendım. Be-
ni gerçekten derinden etkiledi. Ancak
u
Simyaan
dan pek hoşlanmadığırru ıtı-
raf etmeliyım. Bunun nedeni farklı dü-
şünsel dayanak notlanmız oluşu. Paulo
ınananlar için yazıyor. Bense inanma-
yan insanlar için yazıyonım. Aynca sim-
ya kitaplanndan oluşan büyük bir kolek-
siyonum var. Bu konuyla ilgılenmekle
biriikte, kuşkucuyum.
COELHO - Ben de önceleri kuşku-
cuydum, ama sonra mümın oldum.
FOCUS - Yaşamınızuı dönûm nokta-
aotarakSantiagodeCompostela'yayap-
bğuuz hac zryareoni gösteriyorsanuz. O
zamandan beri huzunı Katolik KiUse-
si'nde bukiunuz. Siz inançlı biri nüsiıuz
Eco?
ECO-Eskıden Katoliktim, ancak ki-
lıseden çıknm. Ama sizi temın ederim
kı Tann bana inanıyor.
TO A'
-A*
Ünlü yönettnen Strindberg'in 'Hayaletler Sonatı'nı farklı bir yorumla sahneye koydu
Bergman birkezdahaDramaten'deGÜRHANUÇKAN
STOCKHOLM - Stock-
holm'ün en güzel yerlennden
birinde, Nybro Körfezi'ne
bakan yerde sütunlan al-
nn kaplamalı. görkemli bır
bina vardır: Kısaltılmış adı
Dramaten olan Kraliyet Dram
Tiyatrosu, Stockholm'ün ulu-
sal sahnesidir ve 1788'de KraJ
m.Gnstavzamanında inşaedil-
miştır. Ama şımdi künse o
Kral'ı anmıyor dıyebüiriz..
çünkü bu görkemli yapı yıl-
lardır Ingmar Bergman'ın
evı olarak tanımlaruyor. Ing-
marBergman 1963-1966'da
bu nyatronun şefıydi. Mal-
mö'de, Münih'te ve Göte-
borg'da benzer görevlerde
bulundu; fılm yönetmeni
olarak ünlendi ama dönüp
doiaşıp geldığı tek yuva hep
Dramaten oldu 82 yaşındaki
Bergman, defalarca "Bu pjyesten,
buoperadansonra arnkFaroAdaa'ndakievi-
me kapanacağnn" dedıyse de onun odası her an
hazırolarak bekletildi. Yeni bır fıkir, yeni bırdü-
şünce onu enınde sonunda o odaya getırecektı.
Şimdi de öyle oldu. tsveç'in tiyatro dünya-
suıın en gözde adlannın ve başta fümleri ol-
mak üzere bütıin çalışmaknnda yarunda ek-
sik etmedığı Erbind Josephsson'un da oldu-
Jonas Mabnsjö ve EBn KHnga.
ğu kadroyla, AugustStrindberg'in 'Hayafeoer Sonatı'nı
sahneye koydu. Başrollerde Jao Malmsjö, Gunoei
Undbiom ve Jan Malmsjö'nün oğlu ve yıldızı hızla
parlamakta olan Jonas Malmsjö bulunuyor. Deneyun-
li sanatçı Jan Malmsjö. "Bu kadar çarpıcı ve etkile>T-
ci provaiara daha önce rastiamadım. Bergman"daki
enerji ve istek beni çok etküedi" dedı.
Ingmar Bergman, bu kez provalann birinde basının
bulunmasına ve fotoğraf çekılmesine ızın verdı. Ama
her zamankı huyuna sadık olarak, söyleşi isteklennı
gen çevirdi. Ünlü yönetmen bu oyunu aynı tiyatroda
1983 'te de sahneye koymuştu. Şımdıkırun yorumu çok
farklı. Her iki oyununu da izlemiş olan eleşörmen Le-
if Zetn, aradakı farkı şöyle anlanyor:
"1983teld Hayaletler Sonatı'ndabirmaskderidü-
şürme gösterisi egemendl CHayiann alaşun dtşandan
izihorduk. ber ne kadar ovuucnlann izfenimlerini en
önema' enstriiman olarak kulanan bir yönetmenin
ürününde bu sözcükyetersiz kahyorsa da, izteyenlerin
önüne koyulan bir panorama>dı. Görkemli perdderi
olan \üksek peneereter, kırmızı üniformasuKİa san sn--
mafaır otanAnders Ek ve dm-ariardaki portreler. Şim-
diki yorum bambaşka bir şeldkk. Dramı daha iç bir
sahneye taşunış. Jan Mahnsjö-Hummel Amca- piye-
sin gizemJerini saklayan evi işaret edi>or >e gizemleri
ÖğrenciŞ e (Jonas Malmsjö) anlaoyor. Ne var ki ev, iz-
kykflerin oturduğu yerde! Sahnede gösterihniyor. Bir
onun sokağa bakan duvannıgöremiyoruz. Bir yanda-
ki görüntûgibievin içiytedışına yerdeğ^ştirterek Berg-
man oyunun odak noktasnu, hem onlann. hem de bi-
zimbiincHniwyerleşnrnıevib*şanyoıf (DagensNyhe-
ter, 13.2.2000)
Ingmar Bergman, bu yöntemiyle August Strind-
berg'in tıyatro anlayısında son çahşmalarda belırgın
olan değışımı nasıl ustaca yorumladığını göstenyor.
Bütün pıyes bir 'görebime, görme' çabası. "Bakî"
sözcüğü en sık olarak kullanılan sozcük.
Usta yönetmen, her zaman oldugu gibi bu kez de
genel provadan sonra oyunu oyunculara emanet etti:
- Bır oyun öyle bır noktaya gelir ki, o zaman artık
oyunculara devredümesi gerekır, dedi bolgözyaşlı bır
vedalaşma sırasında.
7. ULUSLARARAS1 İSTANBUL BÎENALt
Küratör Yııko Hasegawa
KûMrServisi-2001
yılınm eylül, ekim ve
kasım aylannda gerçek-
leşecek olan 7. Ulusla-
rarası Istanbul Biena-
li'nin küratörlüğüne Ja-
ponküratör YukoHase-
ganvaatandı.
Yuko Hasegavva,
1992-1993 yıllannda
Mito Sanat Vakfı'nda
ve Çağdaş Sanatlar Ga-
lensı'nde, ChristianBol-
tanski ve Another VVorkl/ Başka Bir
Dünya gibi sergilere imza attı. New
\brk VVhitney Müzesi'nde konuk kü-
ratör olarak çalıştı. Hasegawa, 1993-
1999 yıllan arasmda Tokyo'dakı Se-
tagaya Sanat Müzesi'nde küratörlük
yaptı ve Cai Guo Quiang-Chaos
(1994), De-Genderism (1997), Ja-
mes1urrel( 1998) gibi ses getiren ser-
gilere imza atn. Aynca 1994-1996 yıl-
lan arasmda Avrupa'nın 5 büyük
kenûnde de sergilenen Iiquki Crystal
Futuras: 2.Contempo-
rary Japanese Photog-
raphy in Tokyo/ Likit
Kristal Geleceklen Tok-
vo'daki 2. Çağdaş Japon
Fotoğraf ve 1999'da Se-
ul'da "Fancy Dance" (Sı-
radışı Dans) sergılerin
küratörlüğünü üstlendı.
1999'da Venedik Bi-
enalijürisinde görev ya-
pan, CIMAM (Commi-
te Internatıonale pour les
Musees et Collectıons d'art Moder-
ne/ Uluslararası Müzeler ve Modern
Sanat Koleksiyonlan Komitesi) yö-
netim kurulu üyesı ve IKT (Intema-
tıonale Kunstausstellungsleiter Ta-
gung/ Uluslararası Çağdaş Sanatlar
Küratörieri Birhği) üyesi olan Hase-
gawa, halen Tokyo Üniversitesi'nde
Güzel Sanatlarve Müzik Bölümü'nde
öğretim görevlisi ve Kanazawa'daki
Çağdaş Sanatlar Müzesi 'nın baş kü-
ratöriüğü görevmı sürdürüyor.
New York Modern Sanat Müzesi lle P.S.1 çağdaş Sanat Müzesi blrlest!
Müzelerarası evliliğin sergisi
DENÎZARTUN*
Endüstri ve finans dünyasında yayılan
kurumlararası evliükler sanata da atlryor.
New York Modern SanatMüzesi (MoMA),
P.S.l Çağdaş Sanat Merkezi ile 2 Şubat
I999'da imzaladığı bırlesme anlaşmasının
ilk ürününü geçu'ğımız hafta açılan "Gfe-
ater New York" sergisi ile verdi.
MoMA ve P.S.l'in, biryandankendiku-
rumsal kmüiklerini korurken, diğer yan-
dan çağdaş sanata ılişkin ortak amaçlannı
ve ilgılenni, ortak projeler ve yatınmlar al-
tmda bırleştirmelerini amaçlayan ve her iki
kurumun yönetıcıleri taranndan üzerinde iki
aydan fazla çalışılan anlaşma, geçtığımız
ekim ayında alu küratörden oluşan "Gre-
aterNew York" ekibini ilk kez bir araya ge-
tirmıştı. Ekibin sonbahardan bu yana Nevv
York ve çevresinde gerçek leştirdiği yoğun
araşürmalar sonucunda, 150'ye yakın genç
ve yenilikçi sanatçının eserleri "Greater
New York" sergisınde yer almak üzere se-
çildi. MoMA ve P.S.l küratörlerinin seçi-
minde etkıh olan yegane ölçüt, sanatçılann
1995 yılından önce hıçbu' kişısel sergı aç-
mamış olmalan. Bu nedenle, a
GreaterNew
York" belki de ilk kez birbirinden çok fark-
lı düşünce ve uygulamalan aynı sergi kap-
samında Nevv York'lu ızleyicilere sundu.
Yahıızca yapıtlara değil, sanatçılann milli-
yetlerine de yansıyan bu çeşitlilık, aynı za-
manda Nevv York Modern Sanat Müze-
si'nın koleksıyonuna ve sergilerine uzun
yıllardır durmaksızın yöneltılen 'Avrupa-
merkezdH(' eleşnnlerinı de bıraz olsun kır-
mışoldu
Çahşmalannı uzunyıllardır Nevv York'ta
sürdürmelerine rağmen Amenka doğumlu
olmayan 49 "Greater New York" sanatçı-
sının arasında, 1980 yılından ben Nevv
York'ta yaşayan Türk ressam Şermin Kar-
deştuncer de var Sergı aynı zamanda Türk
izleyıcılerinın Istanbul bıenallennden aşi-
na olduğu bazı sanatçılann ışlenne de yer
venyor. Hem Nevv York'un, hem de genç
sanatçılann dinamizmini yansıtmayı amaç-
layan ve mayıs ortasına kadar açık kalacak
olan MoMA ve P. S. 1 işbirliğinin bu ilk ser-
gisındekı protesto dozu eleştirmenler tara-
findan yeterli bulunmasa da, yine de "Gre-
aterNewYork", yeni yüzyılın renklerini, bi-
çimlerinı ve yarabcılıklarını tanımak için ol-
dukça kapsamh bir başlangıç.
* New York Modern Sanat Müzesi Yar-
dımcı Küratör
Y A P I Y 0 R L I T R ?
Barbara Streisand
müzikalde oynayacak
• Barbara
Streisand Analyze
This' fıbninin senansti
Peter Tollan ve 'Annie'
fihnirun yönetmeni Rob
Marshall'm ortak
projesi olan 'Mame'm
müzikal yorumunda rol
alacağını açıkladı. ABC
televizyonunun 2000-
2001 yayın döneminde
yer alacak' VVonderful
VVorldofDısney'
projesi için düşünülen
'Mame'm hazırlıklanna
şu anda Avustralya'da
bır dizi konser veren
Streisand'ın
Amenka'ya dönüşü ile
başlanacak.
• Cerard Mortler,
Salzburg festivali
müdürü, Avusturya'da,
Haider ve aşın sağı
temsil eden partisinin
kazandığı başan
karşısmda yapılan
protestolara destek
vermek için farklı bir
strateji uygulamaya
karar verdı. Mortier,
boykot ederek sanatsal
aktivitelen kısıtlamak
yerine daha çok etkinlik
gerçekleşürerek bu
olaya içeriden karşı
koyacağmı vurguladı.
• Ye$ grubunun
îtalya'da vereceği
konserler ıptal edildi.
Ünlü rock grubu, solisti
John Anderson'ın
yakalandığı faranjit
hastalığı sonucu sesının
kısüması nedemvteturu
yanda bırakmak
zorunda kaldı.
• Tom Hanks 8
aylık bir duraklama
döneminden sonra
'Forrest Gump'm
yönetmeni Robert
Zemeckis ile 'Cast
Avvay' füminin
çekirnlerine başladı.
Oyuncu, bır ucak kazası
sonucu ISSLZ adaya
düşmüş modern
Robinson Crusoe'yu
canlandırabilmek için
20 kılo vermek zorunda
kaldı.
• ctırls Penn
ikmcisi çevnlen 'Rush
Hour' fihnınde Chris
Tucker ve Jackie Chan'la
başrolü paylaşıyor. Brett
Ratner'in
yönetmenlığını yapüğı
filmde Penn, eski bir
bomba sabcısını
canlandınyor. Oyuncu
aynca Stellan
Skarsgard'ın yönettiğı,
bağımsız Amerikan
fdmi 'Kiss Kiss'te de
beş yaşında bır çocuk
aklına sahıp yetışkin bir
adamı canlandıracak.
• Penelope Cnız
'Kaptan Corelli'nin
Mandolini' adlı filmde
başrolü oynuyor. Loius
de Bernieres'in
kıtabmdan uyarlanan ve
yönetmenliğini John
Madden'in üstlendiği
fümde, Ikinci Dünya
Savaşı sırasında
ltalyanlar tarafından
ışgal edilen bir Yunan
adasında meydana
gelen olaylar anlaölıyor.
• Mlciiael Mann
'Insider- Köstebek'
fihniyle Oscar'a aday
gösteriürken
Muhammed Ali Clay'in
sınebıyografisini
çekmeye karar verdi. .
Filmde başrolü WU1
Smith'in oynaması
planlaruyor
• Davld Arqtıette
Çekimlenne hazıran
ayında başlanacak olan
'See Spot Run' adlı
komedı fıkrunde bir
posta görev lisini
canlandıracak olan
filmin senaryosu Alec
Berg, JefT Schaeflfer ve
Dave Mendel'e ait.
Arquette bundan sonra
Adam Sandler, Rob
Scheider ve David
Spade gibi düşük
bütçeli-yüksek başanlı
komedi fılmlennı tercih
edeceğını belırttı.
• Antonlo
Banderas'ın Andrew
Lloyd Webber'in
'Operadaki Hayalet'
operasırun televizyon
için hazırlanan yeni
versiyonunda başrolü
oynayacağı açıklandı.
Yönetmenliğini
'Elızabeth' fılminın
usta yönetmeni Shekar
Kapur'un üstlendiği
projedeki kadın
karakter Christına rohı
için de genç bir kaa '
aradıklannı belırtfi.
'Operadaki Hayalet'
rekorlar kıran gişe
hasılatıyla dünyamn en
başanlı müzıkallennden
biri sayılıyor.
• NICkNOİt6Wayne
VVang'in yeni fıhni
"The Beautiful
Country'de başrolü
oynayacak. Filmde bir
Amerikalı ile Vietnamlı
bir kadından doğmuş
olan oğlu arasmda
geçen olaylar
anlatılıyor.
• Erlc Clapton
yerleşım böigesınde
aşın hız yapmaktan
dolayı Ingiîtere'de alt
ay boyunca araba
kullanmama ve yüksek
para cezasına
çarptınldı.
• south Park fiim
müzığınde yer alan
'olayh' şana 'Blame
Canada' ABC
televizyonu ve Oscar
ödülü yapımcüannın
arasını açtı. Içınde bırçok
küfûr ve argo keümeler
bulunduğundan dolayı
ABC televizyonu
tarafuıdan sansûr edilen
South Park'ınbu
şarkısının Oscar'a 'en iyi
şarkı adayı' ounası
tarnşma yarattL ABC
sansür kurulu, şarkının
içinde geçen sözlerin
tamamen
sansürlenmeden 26
Mart'taki Oscar ödûlleri
töreninde
seslendirilmesını çok
yanhş bulduklannı
belirtirken Oscar ödûlleri
yapımcılan ise küfûr
olarak nitelenen
keümelerin
televizyonlann en cok
izlenen saatlerinde bile
sık sık kullanıldığını
belirtti. Aralannda
'Kyle'»Mom's Bitch' ve
'Uncle Fukka' gibi
parcalann bulunduğu
South Park'ın müzikleri
içinde 'Blame Canada'
en 'ahlaklısf sayılıyor.