Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 ŞUBAT 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA
JvUi-<l Uİ\ kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Kazimir Maleviç-AlexanderBrener ikUisinin 'Süprematizm: Gri üzerine Beyaz Haç Üzerine Yeşil Dolar'ı ilk kez tstanbul Yeni Sanat Müzesi'nin Abdülaziz Salonu'nda izieyicUere sunuluyor.
îstanbul Yeni Sanat Müzesi, günümüz kültürüne yönelik bir anîayışı benimsiyor
Sanatçı sanatçıya6
karşı9
ESRA ALİÇAVUŞOĞLU
Alexander Brener adı, sanatla ilgile-
nenlere hiç yabancı değil kuşkusuz.
Olay, 4 Ocak 1997 yılında 38 yaşında-
ki Rus sanatçı Alexander Brener'in ye-
şil bir sprey boya ile Amsterdam Stede-
lijk Müzesi'nin içine girmesiyle başla-
dı. Brener, Kazünir Maleviç'in 12 mil-
yon dolar paha biçilen 'Süprematizm
(Gri Fon Üzerine Beyaz Haç)' adlı res-
mine doğru yöneldı ve tuvalın yüzeyi-
ne kendi deyimiyle 'çarmıha mıhlanmış
bir biçimdedolar işaretipüskürttü'. Bre-
ner'e yapıta zarar verdiği gerekçesiyle
dava açılması gerekirken, Hollanda'da
bir ikamet adresi bulunmadığından do-
layı serserilik suçlamasıyla Hoorn kö-
yündeki bir cezaevinde alıkondu. Bu sı-
rada restoratörlertuvalin üzerindeki bo-
yayı temizlemeye çahştjlar. Ancak. bo-
yanın bir kısrru tu\ alin çatlaklanndan sız-
dı.
Alexander Brener, sanat çe\ releri ta-
rafından aforoz edıldı. sadece birkaç sa-
nat dergisi tarafından desteklendi. Ba-
zı dergılerde; "Brener bir holigan değiL
Maieviç'in yaşadığı dönemde oiduğu 0-
• 'Ressam, Vandal: Yapıtı' başlıklı sergide Maleviç-Brener ikilisinin
'Süprematizm: Gri Üzerine Beyaz Haç Üzerine Yeşil Dolar'ı ilk kez îstanbul Yeni
Sanat Müzesi'nin, Abdülaziz Salonu'nda izleyicilere sunuluyor. Kavramsal çıkış
noktası Özge Açıkkol'a ait olan 'Oda' projesinin ilk sergisi Georges Perec'in
'Yararsız Bir Uzama Dair' adlı metniyle birlikte sunuluyor.
bi, güçlü bir kişiüğe sahip yasak aşmacı
bir sanatçıdır. Brener, Maleviç'i tahrip
etmeye değil, .Maleviç'e estetik bir deger
katarak ondan daha degerli bir iş >ap-
ma\ı amaçlamıştır. Yaratıcılık eylemini
durdurmak. daha doğrusu rutuklamak
meşru mudur? Bu olay adalet ile sansü-
rün nasıl kol kola yürüdüğünü göster-
miş olmalıdır sizlere. Sevgiü Flash Art
okuv uculan sizden Amsterdam Stade-
Bjik.MüzesTneyazmanın; 'Sanat için Öz-
gürliik, Brener ıçın Özgürlük' talep et-
menizi rica ediyorum" diyerek protes-
toedildi.
Maleviç-Brener ikilisinin 'Süprema-
tizm: Gri Üzerine Beyaz Haç Üzerine Ye-
şil Dotar'ı ilk kez tstanbul YeniSanat Mü-
zesi'nin, Abdülaziz Salonu'nda izleyi-
cilere sunuluyor. Tekyapıtlık, 'Ressam,
Vandai: Yapıtı' başlıklı sergi ile açılı-
şını yapan Îstanbul Yeni Sanat Müzesi,
güncel sanata ve günümüz kültürüne
yönelik bir anîayışı benimsiyor. Mima-
ri tasanmını Serkan Ozkaya'nın yaptı-
ğı, tstanbul Güncel Sanat Projesi bün-
yesinde gerçekleştirilen lYSM'nin ilk
sergisi biri Rusya'da diğeri Sovyetler
Birliği'nde doğinuş iki sanatçının or-
tak projesi olarak sunuluyor.
Projenin ilk aşaması Kazimir Male-
viç'in 1917-18 yıllan arasında gerçek-
leştirdiği 'Süprematizm 1922-27/Gri
Üzerine Beyaz Haç' serisine ait bir ru-
valinı resmetmesi. İkinci aşama ise Ale-
xander Brener'in 1997 yılında Amster-
dam Stedelijk Müzesi'nde Maleviç'in
hazırladığı zeminin, açık gri art alana
yerleştirilen beyaz haçın üzerine, yeşil
renkte püskürtme boya ile çizdiği Ame-
rikan dolan işareti ile tamamlanıyor.
Amsterdam Stedelijk yöneticileri her
ne kadar Brener'in Maleviç'in yapıtı
üzerine yaptığı dolar işaretini tuvalden
kimyasal işlemler ile kazımayı tercih
ettılerse de, bu sergide dijital baskı ile
Maleviç-Brener ikilisinin ortak üretimi
sunuluyor izleyicilere.
Maleviç çerçevesini kendi çizdigi süp-
rematıst ilkelerle ressamlan, nesne-ger-
çeklığıııden, çarlık ordusu gibi tahrip
edilmesi gerektiğini düşündüğü, takli-
de dayanan sanattan, karşı-devrimcili-
ğin resme yansıması olarak değeriendir-
digi akademizmden kopmaya çağınyor-
du herkesi. Maleviç'e göre yaratma sa-
natı ile taklit etme sanatı arasında fark
vardı.
Kuşkusuz Maleviç'in yazılannda kul-
landığı nesnenin tahribi ifadesi, sanat ya-
pıtının nesne olarak varlığına değil, ko-
AJpaslan Ertüngealp ve viyolonsel virtüözü Danlel Crosgurln bugün Kadılcöy Halk Eğttim Merkezl'nde
Yazı biter müzik başlar'
arkestra şefliğinin sadece yüzde onu
müzik ve sanattır. Geri kalan kısmı insan
gruplanyla anlaşmak ve müziği üretmeyi
başarmaktır. Bir orkestra şefinin işi
müzisyenleri yönetmek değil, aslında onlan
yönlendirmektir. Onlara ilham ve enerji
vermektir; birçok şeyin zamanlamasının
tam yerine oturmasını sağlamaktır.
'Nota sese dönüştüğü zaman şiire denkdüşenJ
AVŞE KÖKSAL
Borusan Îstanbul Filarmoni Orkest-
rası şubat ayı konserlerindeAlpastan Er-
tüngealp ve ünlü viyolonsel virtüözü
DantelGnKgurin'ı konuk olarak ağır-
lıyor. Bugün saat 19.30'da Kadıköy
Halk Eğrtim Merkezi'nde. yann ise
yine aynı saatte Cemal Reşit Rey Kon-
ser Salonu'nda gerçekleşecek olan
konserlerde müzikseverler, Rossini'nın
'Cezayir'de Bir İtaryan Km Üvertü-
rü', Haydn'ın 'VîyoionselKDncertola-
n' ve Mozart'ın 'Senfoni No. 41, Do
Majör,'Jupiter' IC551' başlıklı yapıt-
lannı dinleme imkânı bulacaklar.
Altı yaşında piyano ile müziğe baş-
layan ve Alman Lisesi ve tstanbul Be-
lediye Konservatu\
r
an'nı birinciliklebi-
tiren şef Ertüngealp. Macaristan'a gi-
derek Franz Liszt Müzik Akademi-
si'ndeeğitimini J 993 yılında piyanist
olarak tamamladı. 1995-99 yıllan ara-
sında aynı akademide orkestra şefliği
eğitimi sırasında bir Schiff, Vasary ve
Franki gibi ünlü hocalarla çalışma im-
kânı bulan Ertüngealp birçok ulusla-
rarası yanşmada derece kazandı. Sa-
natçı müzik yaşamını halen Macaris-
tan'da sürdürüyor. 1969doğumlugenç
yeteneklerimizden Alpaslan Ertünge-
alp ile orkestra şefliği üzerine bir söy-
leşi yaptık:
- İlk olarak piyano eğitimi almış ol-
manızın orkestra şefliğine nasıl bir et-
kisioldu?
ALPASLAN ERTÜNGEALP- Ço-
cukluğumdan beri korolu eserler, ope-
ralar, oratoryalar, senfoniler bana oda
müzıği ve solo yapıtlardan daha çeki-
ci geldi. Hatta çocukken çok uzun bir
boya firçam vardı ve müziği kendi
kendime idare ederdim. Ama önce-
likle piyano eğitimi almaya karar ver-
dim. Çünkü çok yüklü ve sağlam bir
piyano eğitimi almış olmam sayesin-
de küçük yaştan başlayarak müzik kül-
türümü kendi kendime geliştirmiş ol-
dum. Orkestra şefliği eğitimime baş-
ladığım zaman müzisyen olarak za-
ten belli bir seviyeye gelmiştim. Dört
yıllık eğitimim boyunca sadece işin
teknik ve manue) kısmını öğrendim.
- Orkestra şefinin bir orkestra için
önemi nedir?
ERTÜNGEALP- Orkestra şefliği-
nin sadece yüzde onu müzik ve sanat-
tır. Geri kalan kısmı insan gruplany-
~ la anlaşmak ve müziği üretmeyi başar-
maktır Bir orkestra şefinin işi müzis-
yenleri yönetmek değil, aslında onla-
n yönlendirmektir. Onlara ilham ve
enerji vermektir; bir çok şeyin zaman-
lamasının tam yerine oturmasını sağ-
lamaktır.
Müzisyenlerin güncel problemlen-
ni unutmalannı sağlamak ve sadece
müziği yaşatmaktır. Bu yüzden bir or-
kestra şefî enstrümanlann özellikleri-
ni her sesin oluştuğu anın farklannı ve
özellikle de çalınan bestenin her no-
tasmı çok iyi bilmelidir.
- Müzik yaşanunızı Macaristan'da
sürdürmeyi tercih ediyorsunuz.
ERTÜNGEALP - O dönemlerde
demirperde yıkıimamış olduğundan
doğudaki birçok iyi müzisyen daha
batıya gitmemişti. Batıda da iyi mü-
zik eğitmeni yoktu. Amerika'da ise
doğru yere ve doğru adama ulaşamaz-
sam yok olup giderdim. Doğu ülkele-
ri içinde Macaristan'ın müzik gelene-
ğıni ve şehrin tarihi beni çok etkiledi.
Ama bu sürekli Macaristan'da kalaca-
ğım anlamına gelmiyor. Zaten orkest-
ra şefinin hayatı sürekli olarak aynı
yerde geçmez. Bir şef üç-dört yılda
bir orkestra değiştırmelidir. Bunahem
orkestranm, hem şefin ihtiyacı vardır.
Bu yüzden Rusya, Uzakdoğu veya Ba-
tı, dünyanın her yerine gidebilirim.
'Müzik kiUtürümü kendim getiştirdim."
- Macaristan'da Türk bestecilerin
yapıtlannı seslendirdiniz. Seyircinin
tepkisi nasıkü?
ERTÜNGEALP - Hikmet Şimşek
daha önce Macar orkestralan ile plak
çalışması yapmış. Fakat konserde bir
Türk besteci seslendirilmemiş bugüne
kadar. Ben de 98'de Cumhuriyet'in 75.
Yılı kutlamalan için bir Türk-Macar
programı hazırladım. Adnan Saygun'un
'2. Senfoni'sini, Cemal Erkin'in 'Kö-
çekler'ini. FeritTüzün'ün 'Esintfler'ini
ve Cemal Reşit Rey'in 'Enstantaneier'
başlıklı yapıtını Macar Devlet Radyo
Senfoni Orkestrası ile seslendirdik.
Macaristan'ın en iyi orkestralanndan
biri olmasına karşın içinde çok aksak
ritim oiduğu için Adnan Saygun'un
senfonisini çalmakta çok zorlandılar.
.%ıa sonuçta dinleyici ayakta alkışla-
dı. Hatta bis parçası istediler. Macaris-
tan'da senfonik konserlerde genelde
bis istenmediğinden orkestra bile çok
şaşırdı.
Macarbesteci Bartok da Türkiye'ye
gelmişti. Bu karşılıklı iletişimin nede-
ni iki ülkenin müziğinde benzerlikler
olmasından dolayı mı?
ERTÜNGEALP- Bartok müziğini
Macar müziğinden tamamen ayn de-
ğerlendirmek gerekir. Bartok çeşitli
ülkelerin halk ezgilerinı toplamış, bun-
lan sınıflandırmış ve çok büyük bir
araştırma yapmış ve kendi müziğini ya-
ratmış. Ama genel olarak bakarsak
Türk halk müziği ile Macar müziği
arasında gerçekten bir yakınlık var.
Zaten beş ve altı ton üzerine kurulu rit-
mik yapı bütün Balkan ülkelerinde
var. Macar halk müziği de Bulgar ve
Türk müziğinden etkilenerek oluşmuş
aslında.
- Macar ve Türk dinleykisi arasın-
da ne gibi farklar gözlemlediniz?
ERTÜTVGEALP- Türk dinleyicisi-
ninde 'Akdenizli' yapısı var. Çok ateş-
Ii bir seyirci. Bis isterler, ayakta alkış-
larlar...
Ama yine de genel ilgi az. tstan-
bul'un nüfusu 10 milyonun uzerinde
olmasına karşın bir yada iki tane sen-
foni orkestrası varken Macaristan'da-
ki bir milyonluk şehirlerde dört-beş
tane senfoni orkestrası var. Sayılar za-
ten ilgiyi gösteriyor. Macar seyircisi-
nin eksikliği ise tutucu olmalan. Yüz-
yıl önce Caruso konser vermeye gel-
miş, Verdi yerine Pııccinisöyledi diye
yuhalamışlar. 1990'daki rejim deği-
şikliğinden beri biraz daha ılımlılar.
Ama hâlâ çağdaş Rus bestecileri ya da
Fransız bestesi hâlâ repertuvara gire-
miyor.
Komünistrejimingetirdiği Batı'yla
kopukluk ve sadece belli politik çiz-
gilerin desteklerunesinin buna çok bü-
yük etkisi olmuş. Diğer taraftan reji-
min Macaristan'daki müzik geleneği-
nin yozlaşmadan yaşatılmasına sanki
konserve edilmiş gibi konınmasına
çok yaran olduğunu da kabul etmek
gereİc. Müzik gelenekleri Batı'dan ge-
len bazı etkileşimlerle bozulmamış.
Popülerlik kavramı bile daha yeni ye-
ni oluşmaya başladı.
-Her orkestra şefinin kendineait bir
beste yorumu \ar mıdır?
ERİtTVGEALP - Nota yazımı sa-
nat dallan arasında en az bilgi aktaran
yöntemdir. Sözlü bir metni okuyunca
insan doğrudan eserle bir bağlantı ku-
rar.
Müzik ise aracı gerektirir. Hiç kim-
se notayı eline alarak bu işin keyfıne
varamaz. Nota yazımı kelimeler kadar
açık değil. Nota bir tür dildir. Kendi
lcurallan, noktalan, virgülleri, cümle-
leri vardır. Sese dönüştüğü zaman şi-
ire denk düşer. Şiirde de dil kurallan
yıkılmıştır. Yazılı sanatın bittiği yer-
de ki ben buna şiir diyorum, orada
müzik başlar.
Yorum da bu noktada devreye girer.
Bunu dinleyiciye iletmek için harfle-
rin ötesini görmemiz lazım. Bu dili ve
yazılı metni onu dinleyene aktanrken
kelimelenn arkasında müzisyenin gör-
dügü şiir o bestenin yorumudur.
nu olarak ele alınan nesnenin betimine
yöneltiliyordu. "Brener'in,Maleviç'in tu-
vali üzerine vaprığı katkryı söz konusu
işlevi kesintiye uğratacak alışılageldik
a>~angart bir tahripkâriık olarak nitele-
mekilk bakısta açıldayia görülebilir" di-
yor sergmin küratörü Erden Kosova \ e
ekliyor: "Bu koiaycınğm ötesinde, Bre-
ner'in edimini okuyabilmenin anahtan-
nı başka yerdearamamızgerekryor. Bre-
ner'in kuşkusuz Male\ iç'le herhangi bir
sorunu bulunmuyor."
Söz konusu yapıtın ilk kez sergilen-
mesi nedeniyle, müzenin böyle bir ser-
giyle açılması büyük bir önem taşıyor.
lYSM'nin yönetmeni Vasıf Kortun'a
göre, müzenin ilk galerisinin isminin
Abdülaziz Salonu olmasınm çeşitli ne-
denleri var.
Bunlardan belki de en önemlisi, Je-
an-Leon Gerome'a 1867 Paris ülusla-
rarası Sergisi sırasında bir yapıt ısmar-
laması kadar, Dolmabahçe Sarayı'nın
bahçesi için atlı heykeli yaptırması da
bulunuyor. Erden Kosova'nın müze ile
ilgili olarak altını çizdiği diğer nokta
ise şu: "Sizden ricamız bu sergi>i baş-
ka kunımlann yakın zamanda gerçek-
leştirdiği kimi etkinliklerin
bir parodisi olarak deger-
lendirmemeniz.™ Nesne ta-
pınmasmın neden olabile-
ceği paranoyak mülkiyet-
güvenlik ilişkilerini eleştir-
diğimizi sanmak bize hak-
sızukolur. Yaflhğırnız sade-
ce auranın yeniden üretiniî-
ne masum, müte\aa bir kat-
kL"
'Ressam, Vandal: Yapıt]'
adlı sergi 25 Şubat'a dek
Müeyyet Sokak 11 / 2 Tü-
nel adresinde, perşembe-
cumartesi günleri saat 14.
00-18.00 saatleri arasında
gezilebilir.
Oda projesinin
ilk sergisi
Jstanbul Güncel Sanat
Projesi bünyesinde gerçek-
leştirilen bir diğer proje ise
Kuledibi Şahkulu Sokak'ta
yeni bir sergi mekânı olan
Oda... Oda, iki özel alanın
yani iki kişinin paylaştığı
birevin içindeyeralan, sey-
re açık tek bir odadan iba-
ret. Bu mekânın tercih edil-
mesinin nedeni. evdeki ve
sokaktaki yaşantının da me-
kânda gerçekleştirilecek
olan yapıtlara katkıda bulu-
nabilecek olması. Kavram-
sal çıkış noktası Ozge Açık-
kol'a ait olan 'Oda' proje-
sinin ilk sergisi, boş bir alan
olarak tasarlanıyor ve Ge-
orges Perec'in 'Yararsız Bir
Uzama Dair' adlı metniyle
birlikte sunuluyor.
Odanın boş olması, diğer
iki oda \e sokaktaki yaşa-
mın içinde yabancılaşmış
bir alan açma ve bundan
sonra gerçekleştirilecek olan
yapıtlar için bir davetiye çı-
karma isteğinden kaynak-
lanıyor.
Özge Açıkkol Oda proje-
sini şöyle anlatıyor:tt
Kul-
lanıunası düşünüien mekân,
vagon gibi art arda dizilnıiş
üç odadan birisi. İki odanın
ortasındayer abyor. Bu oda
aynı zamanda etrafi bina-
larla çevrili bir a\luya bak-
makta. Böyletikle bir avlu-
nun ve diğer binalann cep-
helerinin de bu mekâna ka-
tıhnası olasıdır."
îçinde yaşanan diğer iki
odanın tersine bu mekân
boş kalacak ve belirlenen
süreler içinde ve bu mekâ-
na uygun olarak yapılacak
işlere ev sahipliği yapacak.
Hem bu evin kendi içi hem
de sokağın içinde bir uzam
açılnnş olacak. Sokak, ev-
ler ve avludan oluşan mekân
da 'çelişki uzamı' olarak dü-
şünülebilir. 'Yararsız Bir
Uzama Dair' adlı sergi per-
şembe-cumartesi günleri sa-
at 14.00-18.00 saatleri ara-
sında izlenebilir. ODA: Şah-
kulu Sokak 39 / 1 Kuledi-
bi, Tel: 292 30 96.
Batı Trakya'da Okay Temiz
konseri
• İSKEÇE
(AA)-
Sanatçı Okay
Temiz'in
Yunan Ektos
Orion grubu
ile birlikte
verdiği
konser büyük
ilgi gördü.
tskeçe
Belediyesi'nin katkılanyla İskeçe Kültür ve Sanat
Evi tarafından düzenlenen sanat etkinliklen
çerçevesinde Okay Temiz, Türk müziği ritmlerim
tanıttığı seminerlerin ardından Türk ve Yunan
ezgilerinden örnekler sunduğu bir konser verdi. ı
Sanatçı verdiği konsere gösterilen ilgiden çok
memnun olduğunu. özellikle de Yunanlılarla
Türkiye'den önce izole olmuş Türkler'in çoğunlukta
oiduğu Batı Trakya'da biraraya gelmenin çok büyük
önemi olduğunu belirttı. :
'Deprem Fotoğpafları'
İznritte sergileniyor
• Kültür Servisi - Belgesel fotoğraf sanatçısı
Tufan Dinarlı'nın 'Yalova. 2. Gün" başlıklı deprem
fotoğraflan. Türkiye Sakatlar Konfederasyonu'nun
katkılanyla tzmit'te sergileniyor. 'Yalova, 2. Gün'.
ilk kez depremden 20 gün sonra, Yalova sahilindeki
belediye çay bahçesinde koli bantlanna *
yapıştınlarak 1 Eylül Dünya Banş Günü'nde
sergilenmişti. tzmit, yeni tren istasyonunda açılan
ve 19 Şubat'a dek izlenebilecek sergide. otuz
siyah-beyaz fotoğraf yer alıyor. tzmir'de yaşayan
Dinarlı. depremin ikinci günü Yalova'ya gelerek
çektiği fotoğraflar için, "yaşamım boyunca
çekebildiğim en zor fotoğraflardı bunlar"
değerlendirmesini yapıyor. Sergi fotoğraflan,
depremzedelerin sesini dünyaya duyurmak
amacıyla www.gediknet.com, deprem bilgileri ve
sanat sayfasında da görülebilir.
Gene VVilder kansere yakalandı
• NEVV YORK (AA) - Komedı filmlerinin
unutulmaz yıldızı, 'Kırmızılı Kadın' filmiyle
belleklerimize kazınan, kıvırcık saçlı oyuncu Gene
Wilder'ın kansere yakalandığı ve tedavi için New
York'taki Sloan-Kettering Memorial Hastanesi'ne
vattıöı hıldirildi. Görgü tanıklannın ifadelerini
aJvUraıı Anıcrj,kapjjasını,
gönindSğüflüveyûzünün
i h
g y ş f
VV'ilder'ın. hastaneye dördüncü eşi Karen Webb ile
geldiği bildirilirken hastane yetkitileri Wilder'ın
hastaneye yattığmı ne yalanladılar ne doğruladılar.
Hastaneye girmeden önce şoforüyle uzun uzun
kucaklaşarak vedalaşan VVilder'ın kanserin hangi
türüne yakalandığı ve ne kadar süre hastanede
kalacağı hakkında bilgi verilmedi.
B U G Ü N •-'_•• '- - ^ :
-•'••• •*•'
• BARAKA'da, saat 17.30-18.45 arasında gezgın
Başar Bilge'nın Sunye, Mısır ve Ürdün gezilerinı
•Hicaz Esintileri' başlığı altında topladığı dia
gösteıisi izlenebilir. (292 29 79)
• AKSANAT'ta saat 12.30 ve 18.30'da DVD'den
EricClapton. 'Unplugged' konsen izlenebilir.
(252 35 00)
• BABYLON'da. saat 21.30'da gitar ve vokalde
Derya Köroglu. klavyede Erkin Hadimoğlu, basta
Raci Pişmişoğlu. vurmalılarda Erdinç ŞenoL udda
Fetih Ahıskalı. kemençede Furkan Bilgili'nin yer
aldığı, "Yeni Türkü' konseri izlenebilir. (292 73 68)
• ATATÜRKKİTAPLlĞI'nda saat 18.00de,
Serkan Özdemircan'ın düzenlediğı, Dünya
Sinemasının Şaheserleri başlığı altında, Kenji
Mizoguchi'nin yöneftiği 1953 yapımı 'Yağmurdan
Sonraki Soluk Ayın Öyküleri' adlı film izlenebilir.
(249 09 45)
• TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR
MERKEZİ nde saat 18.30'da. Elif Şengün'ün
düzenlediği. Ali Hakan, Necati Sönmez, Cem
Altuısaray ve Burçin Yalçuı'ın konuşmacı olarak
katıldıklan '1990'h V ıllarda Sinema" başlıklı söyleşi
izlenebilir. (293 12 70)
• FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
19.00'da L. Ferreira Barbosa'nın yönettiği 'Normal
İnsanlar Herkes Gibidir' adlı film izlenebilir.
(244 44 95)
• BILG! İ'NİVTRStTESİ'nde, saat 20 30'da
Jacques Becker'in yönettiği. Jean Gabin. Lino
Ventura ve Jeanne Moreau'nun rol aldığı, 'Touchez
Pas Au Grisbi' adlı film izlenebilir. (216 23 15)
• MEBA SANAT EVİ'nde, saat 20.00'de Mine
Ergen'in, 'Stanislavski Tiyatrosu'başlıklı söyleşisi
izlenebilir. (547 13 35)
• AVTJSTURYA BAŞKONSOLOSLUĞU.
KLfLTÜROFlSl'nde saat 19.30'da piyano, flüt ve
sopranodan oluşan 'Trio Els' grubu, Mahler,
Cnaminade. Boulanger ve Koptagel'in eserlerinden
oluşan bir konser verecekler. (223 78 43)
• NÂZEVI KÜLTÜR EVİ'nde, saat 19.30'da Dünya
Armağan, 'Sosyalizm Hâlâ Güncel mi' başlıklı bir
seminer verecek. (245 04 81)
POLONYA FİLMLERİ HAFTASI'NDA BUGUN
• LEVENT KÜILTÜR MERKEZİ SİNEMA
TÜRSAK'ta saat 18.30'da Jufien J. Antonisz'in
'Haber Bobinleri' adlı canlandırma kısa filmı ve
Andrzej \Vajda"nın 'Bayan Hiç Kimse' adlı filmi;
saat 21.00'de Daniel Szczechura'nın 'Başkanın
Koltuğu' adlı kısa filmı ve Maciej Slesicki'nin
yönettiği 'Baba' adlı film izlenebilir.
• AKM SİNEMA SALONU'nda saat 15.00'te
Zbtgniew Rybcznski'nin *Tango' adlı canlandırma
kısa filmi ve Adek Drabinski nın 'Tuzak' adlı fıiını:
saat 18.00'de Marek Serafinski nııı 'Yanş' adlı
canlandırma kısa filmi ve Mariusz Trelinski'nin
yönettiği 'Narin Yarabk' adlı film görülebilir.
(251 67 70-251 84 81)