Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
aŞUBAT2000SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI / ekonomita cumhuriyet.com.tr 13
Bükümetin istikrar programıyla sermayenin çıkarlan gözetilirken yurttaşlar göz ardı ediliyor
Halloıı soruıılanııa çözüııı yokUluslararası kredi
lcuruluşlan, halkın
çoğunluğunu göz ardı
eden ve sermayenin
çıkarlannı gözeten
cKizenlemeleri alkışlarken
programın faturası halka
çıkarılıyor. Enerji ve
tanm gibi temel
sektörlerin yabancı
sermayeye terk
edilmesiyle yaşanacak
gelişmelerin Türkiye'yi
'daha karanlık günlere'
taşıyacağına ise kesin
gözüyle bakıhyor.
Ekonomi Servisi -Bankacılık,
enerji başta olmak üzere strate-
jik aianlarda uluslararası kreditör-
lerin "istekkri yönünde" düzen-
lemelerin gerçekleştinldiği Tür-
kiye'de, pıyasalara pompalanan
moral yurttaşa yansımıyor. Hûkü-
met, Uluslararası Para Fonu (IMF)
ile Dûnya Bankası'nın direktifle-
ri doğrultusunda, tanmdan ener-
jiye ve finansa kadar hemen he-
men her sektörde kamu yarannı
göz ardı eden düzenlemelen ya-
şama geçirirken halka "enflas-
yon düşecek, rahaüayacaksınız*'
vaatlerinde bulunuyor. Ancak ül-
kenın gündemine sokulan ve art
arda gerçekleştirilen düzenleme-
ler, bir anlamda "iş ve aş derdin-
de" olan halkın beklentilerine ya-
nıt vermekten uzak kalıyor.
Uluslararası kredi lcuruluşlan.
halkın çoğımluğunu göz ardı eden
ve sermayenin çıkarlannı gözeten
düzenlemelen "aDaştarken". söz
konusupıugıamm faturası halka çı-
Kredi kurulusu ümit verdi
Moody's:
Yükseltebiliriz
ANK\RA/WASHINGTON (AA) - Merkezi
ABD'de bulunan kredi derecelendirme
kurulusu Moody's, faizleri ve enflasyonu
düşürmeyi amaçlayan Türkiye'nin, ümit
verici bir başlangıç yaptığını beürtti.
Moody's, reformlar ve ekonomik
politikanın taahhüt edildiği gibi devamı
durumunda. Türkiye'nin kredi notunun bu
yıl ıçinde yükseltileceğıni de açıkladı.
Koalisyonda, ekonomide alınması gereken
kararlar konusunda yapıcı bir tavır
bulunduğunu belirten Moody's, bunun da
ekonomik sorunlann aşılmasuu
kolaylaştırdığını bildirdi. Stand-By'dan
çok. Avrupa Bırlıği'ne gırme arzusunun,
reformlan hızlandıran unsur olduğunu
belirten Moody's'e göre, Uluslararası
Tahkım Yasası'nın çıkartılması, özellikle
telekom ve enerji konusunda daha çok
yabancı sermaye girişini sağlayacak.
MALİYE BAKANIORAL KUR POLtTİKASINl DEĞERLENDİRDİ
Trogram Maliye'ye bağlı'
ANKARA
(OmhuriptBfr-
rosa) - Maliye
Bakanı Sümer
Ond, programın
temel amacının
yatınm ve üretim iklimi yaratmak oldu-
ğunu, bunun sonucunda zaten vergilerin
toplanacağını söyledi. Oral, personel alı-
mından taşıtlara, bina kıralamasından
oda düzenlemelenne kadar uzanan ka-
muda tasarruf genelgelennin bu ay ya-
yımlanacağını bildirdi.
Ekonomik programın, vergi, özelleş-
tırme ve harcama olmak üzere 3 ayak
üzerine dayandığını, dördüncü ve daha
önemli bir ayak olarak siyasi istikrann
programın başansı için şartolduğunu an-
latan Oral, "Eğer özeleştinne genrlerin-
deöogörülenhedefeubşamazsanızprog-
ram sdantryadüşer.3 ayakgerçekksmez-
se programda beklenen aeticegerçekleş-
mez" dedi. Oral, kur »^e para politikala-
nnın başansının gelır-gider poliukalan-
nın başansına bağlı olduğunu kaydettı.
Maliye Bakanı Oral, Ankara'da baş-
layan ve iki gün sûrecek olan Defterdar-
larToplantısı'nda 1999bütçesininöngö-
rülen hedeflere göre daha iyi sonuçlan-
dığmı söyledi. Oral, ocak ayuıda faiz dı-
şı bütçenin hedefın üzerinde gerçekleş-
tiğini belirtirken, vergı gelirlerinin prog-
ramın en önemli ayağı olduğu söyledi.
'Ekonomiye çeki düzen şart'
Oral, özeüeştirmeyi bütçe kaynağı ola-
rak düşünmemelerine karşın 2.6 katril-
yon lıralık özelleştirme gelinnin bütçe-
ye aktanlacağını anımsatırken, harcama
büyüklüklehnin mutlaka bütçede öngö-
rülen hedefler ıçinde kalması, hatta ya-
pılabılıyorsa daha da kısıtlanması ge-
rektığıru anlattı. Oral, programın Türki-
ye şartlanna uygun olarak hazırlandığı-
nı söyledi. AB'ye üye olsun olmasın
Türk ekonomismin kendisine çeki düzen
vermesi gerektiğini, yeni çağda ekono-
mi ne kadar güçlü ise o kadar ağırhğının
olacağını vurgulayan Oral, kapsamlı bir
programı Türkiye'nin uzun ydlar uygu-
lama şansının olmadığını söyledi.
Oral, ilk ayda enflasyonda düşüş bek-
lemenin bilimsel olarak da olanaksız ol-
duğunu savundu. Defterdarlara, "3 yd-
hk enflasyonu aşağı çekecek program-
da, burada sizier devreye gireeeksiniz.
Defterdariar, bölge müdürieri olarak
2000 yıhnda her zamandan daha büyük
önem taşıyorsunuz. Çünkü programm
hem gelir henı gider ayağında varamz.
Çok tarihi bir görev taşıyorsunuz" diye
seslenen Oral, kur ve para politikalan-
nınsağlıklı uygulanabümesınin, kamu ma-
liyesini işlerhale getirecek gelir-gıder po-
litikalannın uygulanmasına bağlı ol-
duğunu kaydetti.
kanhyor. Enerji ve tanm gibi te-
mel sektörlerin yabancı sermaye-
ye terk edilmesiyle yaşanacak ge-
lişmelerin Türkiye'yı "daha ka-
ranlık günlere1
' taşıyacağına ise
kesin gözüyle bakıhyor. Hüküme-
tin reform adı altında gerçeklestir-
dıği düzenlemeler sosyal devlet il-
kesini yok ederken ülkede sağlık
hizmeti giderek pahalılaşıyor.
Sağlık hizmeti ayncahk
Yanlızca bir ay içinde doktor
muayene ücretlerinin yüzde 20'ye
yakın oranda, doğum ücretinin
yüzde 13, ilaç fiyatlannm ise
yüzde 12 civannda arttığı Türki-
ye'de sağlık hakkı giderek para-
sı olanlara özgü bir imtiyaza dö-
nüşüyor.
Bankacılık sektöründe kalıcı
önlemler almak yerine yabancı
sermayeye pazar açmak yönün-
de çaba gösteren hükümet, eko-
nomide rantiye kesiminin etkin-
liğini sürdürmesinin ortamım da
hazırhyor. Özelleştirildikten son-
ra içi boşaltılan bankalara el ko-
yarak yeniden saüş için ıçini dol-
duran hükümet, yurttaşlardan al-
dığı vergilen buraya aktanrken
tarımda da faturası hem üretici-
ye hem tüketiciye çıkacak dü-
zenlemelere hazırlamyor.
Uretici de yoksullaşıyor
Tanmda sübvansıyonlan ta-
mamen kaldırmak için çalışma-
lara başlayan hükümetin yaşa-
ma sokmaya hazırlandığı doğ-
rudan gelirdesteği sistemi, ülke-
nin ihtiyacı yönünde tanmsal
üretimi arttırmaya yönelik ön-
lemleri içenniyor.
Uzmanlann planlama yapıl-
ması ve tanmsal üretimin artn-
nlması yönündeki uyanlannı
dikkate almayan hükümetin bu
hazırlığmın faturası da tanmsal
ve hayvansal ürünleri çok paha-
hya tüketmek zorunda kalan tü-
ketici ile yoksullaşan üreticiye
çıkıyor.
Nüfusun yüzde 45'ini istih-
dam ettiği belirtilen tanm sektö-
ründe uretici giderek yoksullaşı-
yor. Geçen yıl toptan eşya fiyat-
îan yüzde 62.9 oranında artarken
sanayi ürünlerinde artış oranı
yüzde 76.7, tanmda ise yüzde
30 olarak gerçekleşti. Diğer bir
deyişle tanm üreticisinin geliri
yüzde 30 oranında geriledi.
Faizlere dokunmayan hükü-
met yüzde 25 enflasyon hedefi
doğrultusunda ücretleri dondurur-
ken çalışanlar yanlızca ocak ayın-
da yüzde 38.7 oranında gelir kay-
bına uğradı.
Sendikalann hesapladığı yok-
sulluk sınıraun 400 milyon lira-
ya yaklaştığı ülkede, asgari üc-
ret 100 milyon lirayı bulmazken
enflasyon sürekli öngörülenden
yüksek çıkıyor.
700 kişi işten çıkanklı
Ekonomik durumunu düzeltmeye çalışan bankalar , •>
maliyetleri azaltmak için çalışanlarının işine son veriyor
HAZALATEŞÇAKIR
o "• * -• -(••""
Hükümetin 22 Aralıkta 5
bankaya el koymasının ardından
sektör yeniden yapılanmaya
gıderken bazı bankalar da
ıstihdamı daraltıyor. Bazı
bankalann maliyetleri düşürme
gerekçesıyle geçen hafta iki gün
içinde 700 kişiyi işten çıkardığı
bildirildi. Banka
yöneticileri, sektörün
yeniden
yapılandınlabılmesı
için merkezi
operasyona
gidilmesinin
kaçınılmaz olduğunu
kaydederek "Az ama
kaMteii personeüe ——
çataşmak zorunlu"
değerlendirmesini yapıyorlar.
Hükümet 2000 yılında
harcamalar ve personel
politikasında radikal
uygulamalara gıtme karan
alırken, özel sektörde de işten
çıkarmalar yine gündemde.
Osmanlı Bankası, Demırbank ve
700 kışıyı işten çıkarma karan
alırken, diğer bankalarda da bu
operasyonun süreceği kaydedildi.
Bankacılar, yeni Vergi Yasası'yla
birlikte sektöre ağır yükler
getirildığini savlayarak "Kâr
edebihnemiz için maliyetleri
düşürmek zorundayız. Küçülme
• Osmanlı Bankası, Demirbank ve Toprakbank,
toplam 700 kişiyi işten çıkarma karan alırken, diğer
bankalarda da bu operasyonun süreceği kaydedildi.
Bankacılar, yeni Vergi Yasası'yla birlikte sektöre
ağır yükler getirildiğini ve kâr edebilmek için
maliyetleri düşürmek zorunda olduklannı savladılar.
karan doğrultusunda az ama
kaliteli personeile çalışmak
zorundayız. Eleman tasarrufu
kttyınılma? oMu"
değerlendirmesini yapıyorlar.
Dünyada şubesiz bankacılığm
yaygınlaştığına dikkat çeken bir
bankacı da
u
Arük müsterilerin
Eski Devlet Bakanı Rüşdü Saracoğlu
'Sektörün ıslahı zorunlu'
İZMİR(AA)-Eski [ ~jjtgtg^T I bulunmadığına
Devlet Bakanı Rüşdfi 4 P ! " ^ H ^ ^ işaret ederek "Islah
Saracoğlu, Türk W' J^m edüdikten sonra
bankacılık sisteminin Jfe,* JjbaİyHİ yeniden eski
tamamımn ıslah WStİ£j^£ sahipfcrine
edilmesinin şart $T"'C^ j ^ | satarsamz. adama
olduğunu Lğl «- . j H H 'Niye bunu yaptın'
vurgularken, bunun ^ ^ k < 3 J P ^ B | diye sorariar. Çünkü
gerçekleşnıemesi HBP*i«~^P^ ^ H bu bankalann
halindeekonomik ^ ^™ zararianFonun,
istikrann kalıcı Rüşdü Saracoğlu yanj halkm üzerinde
ohnayacağmı söyledi. kalacağmdan o zaman bu
Saracoğlu, Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu'na devredilen
bankalann sonmlu kredileri ve
zararlarmın Fon'da kalacağını,
bunlann ıslah edilmeden
sanlmasınm söz konusu
obnadığını kaydetti. Saracoğlu,
Fon'a devredilen bankalann
yeniden eski sahiplerine
devrinde yasal bir engel
bankamn eski sahibine 'layak'
otur ve çok büyük hata yapıhr"
diye konuştu.
Saracoğlu, bugün kamuoyunda
tartışılan konunun Fon'a
devredilen 5 banka ve
devredileceği söylenenler
olduğuna işaret ederken "Sornn
bunlar değfl, Türk fınans
sisteminin işleyişindedH''' dedi.
ihtiyaçlan değişiyor. Böyfe bir
dönemden güçlü ortakhk ve
sermaye yapısı ile BkkUtesi &zh
olan kunıhışlann piyasalardaki
etkinlikve başansı daha betirgin
olarak ortaya çıkacak. Böyle bir
süreçte maüyetin asgariye
indirilmesi zorunlu"
değerlendirmesini yapü. Bazı
banka yöneticileri ise işten
^ _ çıkarmalan düşük
ücret polıtasına
yönelik bir girişim
olarak
değerlendiriyorlar.
Mevduat Sigorta
Fonu'na alınan
bankalara yönelik
incelemeler
" " ^ " " • " " ^ sürerken, bazı
bürokratlar bu bankalann
batıklannın bir araya toplanarak
tasfiye şirketi kurulması ve
iyileştirilmeden sonra satılmasını
istiyorlar. Türkiye'nin bu
operasyonun maliyetini
kaldıramayacağına dikkat çeken
yetkililer, bunun Dünya Bankası
ve Japon kredısi gibi uluslararası
kaynâklarla finanse
edılebileceğini kaydediyorlar. Bu
arada, fondaki bankalara yabancı
bankalann talip olduğu
açıklanrrken, saüş sürecinin
Bankacılık
Denetleme ve Düzenleme
Kurulu'nun faaliyete
geçmesiyle gündeme geleceği
kaydedildi.
Bankalar müşteri anyor
Bu arada bankalar ticari kredi için
müşteri sayılannı artnrmaya
çalışırken, ticari kredilerin faizleri
de düşmeye başladı. Geçen yılm
sonunda yüzde 100'ler civannda,
bugün yüzde 45-70 seviyesinde
olan ticari kredi faizlerinin mayıs
aymda yüzde 30'lara düşmesi
bekleniyor. Merkez Bankası
verileri de ticari kredilerde küçük
de olsa bir canlanma olduğunu
doğruluyor. Aralık 1999 sonunda
6 katrilyon olan toplam ticari
krediler, ocak ayının ikinci
haftasmda 6 katrilyon 400 triryon
liraya ulaşü.
4 küopatatese bir bardakçay
MEHMETGOKKAÜA
NİĞDE - Niğde'de patates üreticisi en
zorlu dönemini yaşıyor. Türkiye patates
üretımının yüzde 21'inin üretildiği
Niğde'de patates maliyetinin neredeyse
yan fiyaüna müşteri buluyor.
Niğde'nin patates amban olarak bilinen
Misli Ovası'nda üzüntü ve kaygı var.
Patates üreticıleri "Hiç böyle ohnamtştık"
diyoriar. Kilogramı 48 bin liraya mal oian
patates 25 bin liradan alıcı buluyor. Bir
bardak çayın 100 bin lira olduğu
günümüzde 4 kg patatese bir bardak çay
içiliyor. Uretici borcunu ödeyebilmek için
traktörlerini, gayrimenkuUerini saüyor.
Niğde Ziraat Odası Başkanı BavTam AH
Özdemir, "TEDAŞ patates üreticisinin
etektrik borcunu erteiedL Buna rağmen
üreticilerin diğer borçlanndan dolajı 1800
adet traktör haciz voluyla saüku. Patatese
pazar bulunmab. liretidııin birçoğu
patates işini bıratop hayvanahk yapmayı
düşünüyor" dedi. Uretıcıler ise patates
tüketimi için değişik alternatifier
uygulanabileceğini belirtiyorlar.
Tüketim özendirilecek
ANKARA (Cıunhuriyet Bfirosu) - Tanm
ve Köyışlen Bakanı Hüsnü VusufGökalp "tar-
bda kalan'' 5.5 milyon ton patatesin değer-
lendirilmesi amacıyla alınan önlemleri an-
latn. Bakan Gökalp. patateslerin öncelikle dev-
let yemekhanelennde tükeülmeye çalışüa-
cağını. bunuo yanında halka "patatesin be-
mı değerini'" anlatarak, pata-
tes tüketirninin özendirile-
ceğını açıkladı.
Türkiye'nin yıllıkpatates
uretiminin ortalama 4-4.5
milyon ton olduğunu söyle-
yen Gökalp, patates üreti-
minde yaşanan artışı, Tanm
Bakanlığı'nın izlediği poli-
tücalann başansına bağladı.
Geçen sene çiftçiye dağıtılan tohumlannçok
kaliteli olduğunu, bu yüzdan patates ureti-
mininrekordüzeye çıküğını dile getiren Gö-
kalp, "Ancak vurtdışmdakj pazarianmızı
kaybett^ımzic^patatesiertariadakakn.Kr
başka deyişle yalnızca bu yıla ait bir sorun
değfl. Btzim buSSmilyon ton patatesipazar-
lamamr/ gerekiyor. Şimdi flk yapmamız ge-
reken şe>; bupatateskri en kı&azamanda na-
sıldeğerkndirebfleceğimizia^îşünmek. Çün-
kü bu patatesi üretençiftçinHi depara kazan-
ması gerekryor. Bu amaç doğrultusunda ba-
kanhkta bir komisyon kurdnk. Aynca vafi-
tere ve bakanhklara bu konuyla Ugüi yazüar
yazarak patates tüketi-
minin özendirilmesmiis-
tedik. Patatesi önce yur-
ticinde tüketmeyeçahşa-
cağız. Geri kalanmı da
Türidye'nmgıda yardflm
çerçevesinde dağmnayı
düşâBüyoruz" dedi.
Türkiye'nin gıda sa-
nayiinde geri kalmış ol-
masının da durumu ohımsuz etkiledığini be-
lirten Gökalp, Avrupa'da patatesten 100'ün
üzerinde sanayi ürünü elde edüdiğını, hatta
patatesten lens dahi yapılabıldığini söyledi.
Gökalp, konuya uzun vadeli bir çözüm ge-
tirmek için,Türkiye'nin gıda sanayiini geliş-
tirmek zonmda olduğunu belirtti.
• Patateslerin öncelikle
devlet yemekhanelerinde
tüketümeye çalışılacagı,
bunun yanında halkın
patates tüketimi için
özendirileceği belirtildi.
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Ergin, IMF'nin niyet mektubundaki teşhislerin yanlış olduğunu söyledi
'Reform değil tanmı bitirme programı'EkooomiServisi-IMF' ye verilen niyet mektubun-
daki tanmla ilgili taahhütlerin, sektörün görüşü a\jn-
madan hazırlanmış ve tanmın yeniden biçimlendi-
rilmesine değil, 'Hazineci' mantığıyla sadece ka-
mu giderlerinin kısılması amacına yönelik olduğu
belirtildi. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası
(ZMO) Başkanı Prof. Dr. Gürol Ergin yaptığı ba-
sm açıklamasında, niyet mektubunda mevcut des-
tekleme sistemi yerine getirileceği sözü verilen
'Dogrudan Gelir Desteği Sistemi'ne (DGD) tarun-
daki sorunlannı tamamıyla çözmüş gelışmiş ülke-
lerde bile yeni yeni başlandığmı belirterek söz ko-
nusu uygulamanm "Bir tanmsal destek değü, sos-
yal nitelikli ve giderek azaltılan bir destek biçimi"
olduğuna dikkat çekti.
ZMO Başkanı Ergin, Türk tanmının en büyük ya-
pısal sorunlannın üretimin uluslararası rekabete uy-
gun bir maliyetle yapılamaması ve Türk çiftçisinin
genel yoksulluğu nedeniyle krediye duyduğu gerek-
sinim olarak sualadı. Her iki nedenin de Türk tan-
mına yapılan desteğin yetersiz olduğunu ortaya koy-
duğunu belirten Ergin, niyet mektubunda sektöre yö-
nelik teşhislerin 'yanhş' olduğunu vurguladı. ZMO
Başkanı Gürol Ergin, DGD sistemi ile sağlanacak
gelinn, kişi başına ulusal geliri 1000 dolann altın-
da olan Türk çiftçisinin beslenme-bannma-giyin-
me gibi temel gereksinimlerine gideceğini, aynca
acilen ihtiyaç duyulan toprak reformu yapılmadık-
ça arazi bazındaki ödemelerin büyük kısmının top-
rak ağalanna yarayacağrnı belirtti. Bu durumda ta-
nmın finansman açığının daha da büyüyeceğinin al-
trnı çizen Ergin, tüm tanmsal KTT'lerin de özelleş-
tirileceğini kaydetti. *
ZMO Başkanı Prof. Dr. Gürol Ergin, IMF'ye ve-
rilen niyet mektubunda tanma yönelik kredi faiz-
lerinin yüksek tutulacağı ve Ziraat Bankası 'nın kre-
dilerinin kısıtlanacğı yönündeki vaatleri de şöyle de-
ğerlendirdi:
" Enflasyon hedefini yüzde 25 olarak betûieyen bir
hükümetin, çiftçileri bugün hayvancılıkta yüzde 54,
bitkisel üretimde yüzde 65 ve mekanizasvonda yüz-
de 71 olan kredi faizivletanm yapmaya mahkûm et-
mesi, çiftçiyi ramnrian bezdinnek vetanmdan uzak-
laşarmaktan başka bir anlam taşıtnamaktadır."
İŞÇİINİNEVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Kuş Çıkacak . *
Gün geçmiyor ki 12 Eylül'ün yasaklı anayasasının
değiştirilmesine ilişkin bir çalışma, haber gündeme gel-
mesin. Gelişmelere bakıp diyebiliriz ki: "Eh artıkbu iş
kıvamında, yasaklı anayasanın değişmesi, yasaklar-
dan kurtulmanın eli kulağında."
Gerçi gözleri bağlı fılin bir yerlerine dokunanlann,
fili fıl olmaktan çıkaran tanımlamalarına benzer görüş
farklılıkları, anayasa değişiklikleri beklentileri söz ko-
nusu. Ama olsun, TÜSlAD'dan başlayan, hükümete
uzanan, belki de en güzeli "Herkes kendi anayasası-
nı yapsın" kampanyaları ile beslenen, sokaktaki her
bireyin anayasa üzerinde kafa patlatıp kendine göre
değişiklikler hazırlamasını, işin içinde olmasını isteyen
girişimler var.
Türkiye 20 yıl sonra 12 Eylül'ün yasaklı düzeninden,
yasaklann simgesi 1982 Anyasası'ndan kurtuluyor,
sivillerin hem de halkın katılımı ile hazırlayacaklan bir
demokratik anayasaya mı kavuşuyor?
Ne büyük aldatmaca, ne kadar gerçek dışı bir gö-
rüntü. Bu tartışmalann ardından kimi anayasa mad-
deteri değişse bile, 12 Eylül'ün yasaklı düzeninden kur-
tancı, demokrasiye açılım çizgisinde olmayacak. Tam
tersi çarpık - yamuk, kendi içinde bir hukuk bütünlü-
ğü bile olmayan yasaklı metin, biraz daha kişiye, çı-
kara özel, orasından burasından çekiştirilecek.
Yukandaki paragraf kötümser bir öngörü, yapılmak
istenen güzel işleri, ciddi çabaları hafıfe almak değil.
Keşke öyle olsa. ileride bu olumsuz öngörümden ötü-
rü özür dilemek zorunda kalsam.
Anayasa değişikliği hazıriıklannı, tartışmalannı gün-
deme getiren kuruluşlann, kampanyalann kimileri ger-
çekten içten. Kimileri toplumun demokratikleşme öz-
lemini kullanarak kirii oyunlar, hesaplar içermekte. Ka-
ramsarlığım doğal olan bu çelişkili eğilimlerden değil.
Karamsartığım çok yoğun gibi görünen anayasa tar-
bşmalan ve çalışmalarının kitlesel tabandan uzak ka-
lışından.
12 Eyiül ve Özal döneminin ilk yıllanndan bu yana,
hiç bu kadar kolay istediğini yapabilen bir iktidar, si-
yasal çoğunluk oluşmamıştı. Üçlü koalisyon istediği
karartan alıp istediği yasayı şipşak, komisyonlar da-
hil birkaç gün, birkaç saatte değiştirebiliyor.
Hükümetin gündemindeki anayasa değişikliği ise ki-
şiye özel. Aralanndan bir cumhurbaşkanı adayı çıka-
ramayacak kadar dengesiz, anlaştıklan, çıkar ittifakı
yapabildikteri konularda cumhuriyet tarihinin bu en den-
geli(!), istikrariı hükümeti, başka adayla koalisyonlan-
nı da dengelerini de yıkabileceklerini görerek Demi-
rel'in bir daha seçilebilmesi uğruna anayasa değişik-
liğinde buluşmuş gözüküyoriar.
İş anayasa metnindeki yasaklı düzene, kimi kavram-
lara uzandığında, koalisyon ortaklığındaki dengelerin
yerinden oynayabileceğinden korkuluyor. Muhalefet-
teki DYP, hele de Fazilet, hükümetin bu çok duyarlı
dengeteri ile oynamak, biraz da FP'nin kapanmasına
fren oluşturmak üzere zaten şu suralar demokrasi ha-
varisi, demokratik anayasa değişikliği savunuculuğu
rollerini üstlenmiş bulunuyorlar. Uzaktan yakından
gerçek demokratik bir anayasa, 12 Eylül'ün yasaklı dü-
zeninden kurtulma gibi değerieri olmadığı için de kı-
ntıp duruyorlar.
TÜSlAD'ın, sermaye cephesinin demokratik anaya-
sa istemleri, AB trenine biryerierden binebilme çer-
çevesinde kabul edilebilir. Oyie olunca da demokra-
tikleşme özlemleri biçimsel özgüriükler çerçevesinde
katıyor. Sermayeden gelen demokratikleşme istem-
leri, emek haklanna, eşitliğe, sosyal devlete, sendikal
hak ve özgürlüklerin kökenine hiç ama hiç uzanamı-
yor.
1984 sonrası, yasaklı anayasa ve ona bağlı çıkan
2821 -22 sayılı sendikal yasalar, ilgili olağanüstü hal gi-
bi pek çok yasa ile cendereye giren emek cephesi,
işçi sendikalan, Türk-lş işe hızlı girmişlerdi. "Bu ya-
saklı anayasa ve yasalaria sendikacılık yapılamaz" di-
yerek, yasaklann kaldınlması yolunda önemli eylem-
ler, büyük mitingler, kampanyalar gerçekleştimnişler-
di. Sonra bu işin öyle kolay olamayacağını, bedel öde-
yeceklerini görünce çabuk yoruldular. Sandıktan çı-
kan uyanık sendikacı prototipi kendi iktidannı, çıkar-
lannı kaybetmek yerine, işçinin sendikal haklannı, çı-
kariannı satmayı çok daha güvenilir yol gördü. Sen-
dikal değerierden koparak, siyasal iktidariann, serma-
yenin sendikalar başındaki adami olmayı seçti. Artık
sendikal hakları getirecek gerçek demokratik bir ana-
yasadan, sendikal yasalardan en çok o korkuyor.
O tarihlerde kendileri için demokratikleşmeye ge-
reksinimi olan başta Demirel, yasaklı siyasi liderler, 12
Eylül'de kapatılmış partilerin kadroları, arkalarına ger-
çekten demokrasiyi savunan aydınları, örgütleri de
alarak, önemli bir demokratikleşme rüzgân estirmiş-
lerdi. 6onra kendileri için yasaklar bittiğinde, iktidar-
la ilişkilendiklerinde, yasaklı düzenin iktidar nimetle-
rinden yararlanır olduklarında, demokratikleşmeyi
unuttuiar.
Çökmüş moral değerterie, 12 Eylül'ün yasaklı ana-
yasası ve yasal düzeninden kurtulma istemleri de za-
manla eriyip gitti. "Alışamadık" diye diye her şeye
alışıldı. Tam tersi, yasaklı anayasanın karşısında ol-
ması gerekenlerin çıkarlan yasaklı anayasa ile özdeş-
leşti.
Şimdilerdeiktidarda, muhalefette, görünen, görün-
meyen iktidarian ellerinde tutan güçierin hepsinin bir-
den demokrasiden, demokratik anayasa düzeninden,
ona dayanacak toplumsal örgütlenmelerden ödleri
kopuyor. Şimdilerde gerçekleşebilecek anayasa de-
ğışikliklerinin demokratik değil, birilerini kurtaracak
nitelikte olması aranıyor.
e-posta: sukransoner@yahoo.com 4 i
Birleşmenin fatoırası
emekçiye çıkanlıyor
Ekonomi Servisi - Kü-
reselleşmenin etkisiyle şir-
ketierbirleşerek kânnı art-
tırma sevdasına kapıhrken,
bunun faturası emekçiye
çıkıyor. Son olarak Viag-
ra'nınüreticisi dünyaca ün-
hı ilaç firması Pfizer, dün-
yada en çok kullanılan Li-
pitor adlı kolesterol ilacı-
nın üreticisi Warner-Lam-
bert'i, 84.4 milyar dolara
satın aldı. Pfizer firması-
nrn, Warner- Lambert bir-
leşmesi ile çoğu Warner-
Lambert'ten olmak üzere
87 bin 400 kişiyi işten çı-
karacağı belirtildi.
Birleşme karanyla dün-
yanın ıkıncı büyük ilaç şir-
ketinin oluşturulacağı be-
lirtilirken, işten çıkarmala-
nn 2002 yılrna kadar, fir-
maya 1.6 milyar dolar ta-
sarruf sağlayacağı açıklan-
dı. Wamer-Lambert'ınyö-
netıcısı Lodevijk J.R. De
Vink (54) ile diğer üst dü-
zey yöneticilerin, iki fir-
manın birleşmesinin ger-
çekleşeceği 6 ay içinde, gö-
revlerini bırakacaklan bil-
dirildi.
Wanıer-Lambert hisse-
lerinin, Pfizer'in fırmaya
biçtiği fiyat ile birükte 245
milyon dolara çıktığı belir-
tildi. tki firmanın birleş-
mesi ile yıllık satış gücü-
nün 29 milyar dolara, yıl-
lık ilaç araştırmalan bütçe-
sinin4.7 milyar dolara, yıl-
lık kazancın ise 4.9 milyar
dolara çıkacağı açıklandı.
Geçen kasunda, Warner-
Lambert fırması ile Ame-
rican Home Products fir-
ması arasında 58.3 milyar
dolarlık satış ön anlaşma-
sı imzalanmıştı. Warner-
Lambert'i kaptırmak iste-
meyen Pfizer, fiyatı yük-
selterek firmayı ele geçir-
meyi başardı.