17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4ŞUBAT2000CUM 8 DM elektplK kssinttei • tstanbul Uaber Servisi - Kumburgaz îşletme Müdürlüğü bölgesındeki trafo merkezinde yapılacak bakım nedeniyle pazar günü 10 saat süreyle bazı bölgelere elektrik verilemeyecek. Boğaziçi Elektrik Dağıtun A.Ş.'den yapılan açıklamaya göre, 08.00-18.00 saatleri arasında elektrik verilemeyecek yerler şöyle: Değirmenköy Belediyesi, Çanta Belediyesi, Seymen Köyü, Seymen-Çorlu ve Çanta- Değirmenköy arasında E-5 güzergâhında kalan fabrika ve tesisler ile Kınalı mevkiindeki fabrika ve tesisler. fn güvenli ulaşım aracı uçak' • Tstanbul Haber Servisi - Türk Hava Yollan (THY) Genel Müdürii Yusuf Bolayırlı, çeşitli ülkelerde meydana gelen uçak kazalanna rağmen en gûvenli ulaşım aracının uçak olduğunu belirtti. 196O'lı yıllara göre uçak kazalannda büyük düşüş yaşandığını vurgulayan Bolayırlı, uçak sayısının sürekli arttığinı, bunun da havayolu ulaşımının daha hızlı ve güvenli olmasından kaynaklandığını bildirdi. Talat Halman'a üstün fıizmet plaketi • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Türkiye'nin ilk kültür bakanı Prof. Talat Halman'a, Türkiye'nin tanıtımına yaptığı katkılar nedeniyle törenle üstün hizmet plaketi verildi. Başbakan Bülent Ecevit'in de katıldığı törende Halman'a, plaketini Dışişlen Bakanı Jsmail Cem verdi. Cem burada yaptığı konuşmada, Halman'ın 'benzersiz bir kişilik' olduğunu belirtti. Japon verem uzmanları gelcti • ANKARA(AA)- Japon tüberküloz uzmanlan, Sağlık Bakanlığı'na tüberküloz kontrolü konusunda işbirliği yapmayı önerdiler. Sağlık Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, işbirliği çerçevesinde Japon Anti Tüberküloz Derneği'ne bağlı Tüberküloz Araştırma Enstitüsü'nden 4 uzmanın Türkiye'ye gelerek incelemelerde bulunduğu bildirildi. MsafiP öğrenctler • tstanbul Haber Servisi - Türk Silahlı Kuvvetleri'nin davetlisı olarak Diyarbakır, Batman, Mardin ve Şanlıurfa illerinden gelen başanlı öğrenciler, misafir olduklan kentlerdekı tarihi ve turistik yerler ile bilgi ve kültürlerini geliştirecekleri kuruluşlan gezdiler. Istanbul'da ağırlanan 25 öğrencı Yerebatan Sarnıcı, Ayasofya Müzesi ve Topkapı Sarayı 'nı büyük ilgiyle gezdi. Mgros'tan bayitik sistemi • İSTANBUL (AA)- Migros, mağazacılık ve sanâlmarket uygulamalanndan sonra bakkallara yönelik yeni bir projeyi hayata geçirdi. Migros, bir tür bayilik sistemi içeren 'Bakkalım' projesi ile bilgi binkirniru semt bakkallaruıa taşıdı. Migros Türk Genel Müdürii Bülend Özaydınlı, projenin tanıtım toplantısında yapüğı konuşmada, tüketıcilere kapı komşusu olmayı hedeflediklenni söyledı. Altfya dava • İstanbul Haber Servisi - Emınönü Belediyesi kurum ıçı müfetnşlık sınavına girrnek ısteyen Halıl İnce'ye yanlış tarih veren beledi>e Personel Müdürii Ze>iıep Akı hakkında İstanbul Valiliği Ü îdare Kurulu, TCY'nın 230 maddesı uyannca 'görevi ıhmal' suçundan yargüanmasıııa karar verdi. Dava önümûzdeki günlerde İstanbul Adlıyesı'nde görûlecek. Aldatılan 'Deli Balta', kırılan erkeklikgururunu onarmak için intikam hissi taşıyordu Alışkanlıktutkuyadönüşünce DELİ BALTA B iz dûnyayı, yaşamı kalbimizdeki gözlerle değerlendiren, duygu- sal bir milletiz. lnan- cımız, değer yargılanmız da ge- nellikle kalbmıizin sesi ile yön- lendirilir. Dört mevsimi aynı an- da yaşar gibi bizi güldüren, ağ- latan, kızdıran, kıskandıran duygu yumağında zaman za- man bir çıkış yolu bulamamak- tan şikâyet ederiz. Bağımlılıkla- rımızdan kaynaklanan çıkmaz- lanmızda beynimiz izne çıkar, düşünme ve fiilleri kalbimiz üstîenir. Ne acıdır ki en yanlış kararlar veya davranışlar, bey- nimizin izinde, kalbimizin gö- revde olduğu zaman aldıklan- mızdır. Işte "DeB Baha"yı beyninin izinde, kalbinin görevde olduğu bir zamanda tanıdım. Aldatıl- mış, terk edilmiş, erkeklik guru- ru lcınlmış, intikam hissinin do- ruk noktaya ulaştığı bir gün avukatı onu bana göndermişti. Esmer, orta boylu, tıknaz, ya- kışıklı sayılacak, dolu dolu se- ven, sevdiğinin sahibi olduğuna inanan bir Anadolu erkeği. Dünya görüşü köyünden çıktı- ğından beri değişmemiş, beyni uzun uzun izne çıktığı için man- tığı pek gelişmemiş. Erkekler sorunlan üzerinde konuşabilse- ler belki kadınlar gibi uzun ya- şarlar. 'DeB Balta' da bunu be- ceremediği için, konuya girme- den önce uzunca bir süre kalın etli parmaklannın oluşturduğu büyük elinin içi ile kaibine ma- saj yaptı. • -" ---' • 'üeden burun' -•*/.=. Sancısı hafifleyince de geliş nedenini anımsayarak "Bana Deii Balta derier" diyerek ko- nuya girdi. Avukatımn ısran üzerine gelmişti. Aslında o sa- dece burun kesmenin cezasınm kaç yıl olacağmı bihnek istiyor- du. Çünkü aldatılmıştı. Hiç um- madığı bir anda terk edilmiş, er- keklik onunı tamiri ımkânsız bir yara almıştı. Ölüm verilecek ceza için hafifti. Oysa kadın ömür boyu kesik bir burunla yaşamanın acısıyla kahrolarak her aynaya bakışta onu hatırlamalıydı. Hem böylece başka bir erkek- le beraber ohna olasılığı kalk- mış olacaktı. Ben "Neden bu- run" diye sorunca, burnun di- ğer organlar gibi yerine dikil- mesinin mürnkün olmadığını bir estetikçiden öğrendiğini söyledi. Hayatımda ilk kez bir erke- ğin bu kadar acı çektiğini gör- düm. Gözleri bakıyor görmü- yor, ayaklan onu taşımakta güç- lük çekerek sürükleniyordu. So- rulanmı yinelemek zorunda ka- lınca kulaklanmn iyi duymadı- ğını fark ettim. Ah bu kalbimiz, onsuz yaşa- mak mürnkün değil, ama bu vazgeçilmezlik yüzünden bizi böyle cezalandırmak zorunda mı? Ondan söz etmesini iste- dim. Bir anda sihirli değnek değ- mişçesine canlandı. Gözbebek- leri özlemle büyüdü, ruhunu be- denini esir alan aşkla parladı, yüzundeki intikamcı ifade yu- l J îhu&yarafc derin bir nefes aJdı. T [T Bakışlannı penceremin kü- çuk bir bölümünden görünen gökyüzüne dikerek "onu" baş- tan aşağı süzdü. Çok güzel bir mazdı. Aynlmış olsalar da uzakta bir yerde yaşadığını bil- mek istiyordu. Sonunda eşinden değil, sevgilisinden söz ettiği- mizi anlayabildim. Eşinin bil- diğini söyledi. 5 çocufla yanıt yok Evlendiklerinden beri anlaşa- mıyorlardı. Yirmi yıllık evlilik- lerinde anlaşamadığı eşinden neden üç çocuklan olduğuna verecek bir cevabı yoktu. Onunla ailesi üzerinde ko- nuşmak mürnkün değildi. Ta- çok zordu ama bir diyalog ku- rabilmiştik. Yemeden içmeden kesilmiş, sakallan uzamış geldiği bir gün, kendisine acımaktan çok hoş- landığım söyledkn. Çünkü sev- diği kadına ulaşamadığı için, bi- rilerinini onun "yılalmışlığııu'' anlatacağını umuyor, kadının oturduğu evin çevresinde kader mahkûmu gibi gezerek ona u- laşmak istiyordu. Bir kez tesadüfen yolda gör- dü, arkasma takılarak arabasını durdurdu ve onu dövdü. Tüm çaresiz erkeklerin yaptığı gibi B ağımlılıklanmızdan kaynaklanan çıkmazlanmızda beynimiz izne çıkar, düşünme ve fiilleri kalbimiz üstîenir. Ne acıdır ki en yanlış kararlar veya davranışlar, beynimizin izinde, kalbimizin görevde olduğu zaman aldıklanmızdır. ışte "Deli Balta"yı beyninin izinde, kalbinin görevde olduğu bir zamanda tanıdım. kadındı. Erkeğe "canım''la hi- tap eder ve deli gibi sevdiğini tekrarlardı. 9 yıldır beraberdi- ler. Deli Balta cümJenin sonun- da birden az önceki halini alı- verdi. Dönerek, kesinlikle başka bir erkeğin varhğından kuşku duy- duğunu vurguladı. Acımasız bir kıskançlık dalgası tüm damarla- rmda dolaşarak kalbini zorla- maya-başlamış olmalı ki bir eli ile kalbini ovmaya başladı. Gözbebekleri kızarmıştı. Koltuğunda rahatsız kıpırdadı. Sesi tireyerek, bumunu kesmek yerine öldürmenin daha uygun olduğunu söyledi. Yüzünü pen- cereye çevirerek "onun" haya- line baktı.. Ama buna dayana- mamen "ona" odaklanmıştı. Kıpırdamadan uzunca bir süre durdu. Kıskamyor, benim dedi- ği kadımn bir başkası ile bera- ber olduğu düşüncesi ruhunu felce uğratıyordu. Sonra veda etmeyi bile unutarak, kendini taşımakta güçlük çeken ayakla- ıını sürükleyerek el yordamı ile bulduğu kapıdan çıktı, gitti. Sevgl değil, tutku Kınlan gururunu, acısını ses- sizce onunla paylaştığımdan mı bilinmez, ertesi hafta ve daha sonraki haftalarda konuşmaya devam ettik. Derine çakılmış bir çivi gibi duygularuıı cekip çı- kartmak ve üzerinde konuşmak şiddet kullanarak üstünlük ka- zanmak istedi. Ama kadın daha güçlüydü. Onunla iletişim kurmamaya de- vam etti. Onun ilişkilerini anla- tış biçiminde, duygulannın sev- gi değil tutku olduğunu söyle- diğünde bana kızdı. Oysa her seferinde sevgi ola- rak dile getirdiği fiziksel bir tut- ku, yani bağımlılıktı. Bunun üzerinde konuşmaya başladık. Kadın ona birtakım kavramlar- la hitap ederek, benzersiz, üs- tün, yeri doldurulamaz olduğu- na ve onsuz yaşayamayacağına ınandınruşü. Deli Balta, bugünden yanna terk edildiği için kaybettiği de- ğer yargılannı anyor, bunlann sunuluş ve kanıt biçiminin öz- lemini çekiyordu. Konuşmamızın sonunda an- lamış gibi davranıyor, tekrar geldiğinde bir arpa boyu yol al- dığınıızı görüyordum. Tutkusu sağlığını bozdu. Günlerce yat- tı. Kendlnl arıyordu Her gelişinde sevdiğinden söz ederken bambaşka insan oluyordu ama ayaklan hâlâ onu taşımakta güçlük çekiyordu. Cep telefonunu banyoda bile yanından ayırmıyordu. Kulak- lanna önenıli bir işlev yükleye- rek çalacak telefonu anında ha- ber vermek üzere programla- mışö. Trafikte gözleri sadece "o- nun" arabasının markasını gö- rüyor, bu yüzden de başka baş- ka insanlann arkasına takılarak saatlerce dolaşıyordu. Aynldık- tan sonra apar topar bilinmeyen bir yere taşındığı için de "onun w taşmdığmı umut ettiğı semtler- deki caddeleri usta şoförlere taş çıkartacak bir dikkatle taradı. Farkında değildi ama kendi- ni anyordu. Kendisi de sevgili- si ile birlikte kaybolmuştu. Uzunca bir süreden sonra tekrar geldiğinde aynlığı kabullen- mişti ama neden aynldıklanru hâlâ bilmiyordu. Kendince, bir konu dışında her şeyi sunmuş- tu. Belki de eşinden boşanıp "onunla" evlenmesini bekle- mişti. Ama evli olması bir sorun değildi ki! Her gün birlikte olu- yorlar, eve sadece uyumak için gidiyordu. Belki de izin konu- suydu. Uzun zamandır birlikte izin yapmak istiyordu. Ama Deli Balta her yıl çocuklan ile izne gidiyordu ve sevgilisinin izne gitmesine izin vermiyordu. öy- le ya, kendinin olmadığı yerde onun tek başına ne işi vardı? Yenl sevglll Giderek daha seyrek gelme- ye başladı. Bir ilişkide sahip- lenme duygusundan kaynakla- nan olumsuzluklan fırtinalarla yaşamıştı. Zaman her seyin ilacıdır, sö- zü doğruluğunu kanıtladı. Ama onunkalbi ile beyni arasında bir iletişim kurdu mu, bundan kuş- kum var. Geçenlerde onu durakta gör- düm. Trafik sıkışmca durmuş- tum. O da beni gördü, oldukça iyi görünüyordu. El salladı ve aküna gelmiş gi- bi acele ile ceketinin cebinden cüzdanım çıkararak bana uzak- tan bir kadın resmi gösterdi. O "kadm" olmadığına yemin ede- bilirim. Ama bir gün tekrar terk edi- lirse aynı acıyı çekmeyeceğine sanırım yemin edemem. Alış- kanlıklanmız da tutku değil mi- dir? Sevildiğimizi, bizsiz yaşa- mamn düşünülemeyeceğini, eş- siz olduğumuzu duymaya ge- reksinimimiz olduğu sürece Deli Balta gibi bazüanmız acı çekecektir. Ancak özgüvenimiz güçlü ise, kalbimizin sesini manüği- mızla sınarsak, yaşamda tutabi- leceğimiz başka altematifler ol- duğunu görürüz. Sürecek OtoparkgirişimiengeUendi İstanbolHaberServisi-Marmara Üniversitesi'nin (MÜ) Sümerbank tarafindan bedelsiz olarak tahsis edilen alana otopark yaptırma girişimi, semt sakin- lerince engeUendi. Üsküdar Belediyesi'ne ait bir iş makinesinin dün korulukta yapmak istediği çalışma, yurttaşlann tep- kisi ve valüiğin girişimiyle durduruldu. İş makinesinin çalışmasını engelleyen çevre sa- kinlen daha sonra vilayete gelerek İstanbul Vali Yar- dımcısı Bülent Karaçöl'Ie görüştüler. Görüşmenin ardından otopark girişiminin geçici olarak durdurul- duğunubelirten mahalle sakinlerinden Latif Şimşek, koruya otopark yapılmasının biryeşil talanı olacağı- nı söyledi. Mimarlar Odası Yönetim Kurulu üyesi Sami Yıhnaztürk, MÜ'nün alanda yapı izni bulun- madığını savunarak "Üniverstenm, kurufun karan- nı bekkmesi geretdr" dedi. MÜ Rektör Yardımcısı ve MÜ Hastanesi Başhe- kim Vekili Prof. Dr. Önder Kayfaan da. "Ağaç kesfl- mejecek.alanuıyûzde80'indeağa^ \ok. Çaiışmavıva- BK§in isteğj üzerine geçici olarak durdurduk. Oto- park yapmaya kesin karariıyız" dedı. Y O K i n c e l e m e b a s l a t t ı Alemdaroğju hakkmdald iddialar soruşturuluyor YUSUF ZtYAAY TBMM Araşnrma Komisyo- nu, istanbul Üniversitesi Rektö- rü Kemal Alemdaroğhı hakkın- da ortaya atılan yolsuzluk ve usulsüzlük iddialanna ilişkin so- ruşturma kapsamında, "Islami DevtetDûzeni" adh kitabında şe- riat devletı isteyen ve YÖK tara- fından ögretim üyeliğinden uzaklaştınlan eski ÎU Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Ağırak- ça'nın göriişüne başvuracak. YÖK'ün, tÜ Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ve üniver- site giriş sınavlanna ilişkin yol- suzluk ve usulsüzlük iddialannı araştırmak üzere kurulan ve baş- kanlığım MHP Milletvekili Mustafa Gûl'ün yaptığı TBMM Araştırma Komisyonu, Alemda- roğlu hakkındaki iddialan araş- tırmaya başlıyor. Komisyon, İstanbul Dolma- bahçe Sarayı'nda yapacağı top- lantılarda, bugün ve pazartesi günü bazı öğretim üyeleri ile üniversitelerden üst düzey gö- revlilerin bilgisine başvuracak. MHP, FP ve DSP'den üçer, ANAP ve DYP'den ikişer millet- vekili üyesi bulunan komisyon, şeriat devleti istediği ve kız öğ- rencisine türban takması için baskı yaptığı gerekçesiyle ÎÜ ve öğretim üyeliği mesleğinden uzaklaştınlan Prof. Dr. Ahmet Ağırakça'yı da dinleyecek. Prof. Dr. Ahmet Ağırakça, Düşünce Yayınlan'nca 1978'de yayımlanan "Islami Devtet Dfi- zeni" adh kitabında "Özfemini dmduğumuzvahiy düzenine da- yata bir devletin kurulması ve kendikendineher yönüyle yeter- B olacak tslatni bir devletin ku- rulmasını içtenlikle arzuladığı- mız için böyfc bir çahşmaya gir- dik. Aüah'uı emridir. Islami bir deviet olusrurmak zorundayız" göriişüne yer veriyor. Ağırakça'nın bu kitabında yer verdığı "Isbun huknku, bü- tün buflahidûzenitatbik sahası- na koyabilmesi için deviet obnak zorundadır" ifadesi de dikkat çekiyor. BIRBAKIMA SERVER TAlMLLÎ Yenimizi Bilmek Fransa'nın büyük nüfus bilimcisi ile iktisatçısı Alfred Sauvy, ellili yıllarda, yoksul ülkeierin du- rumunu belirtmek üzere "Üçüncü Dönya" deyi- mini ortaya attığında, Soğuk Savaş'ın tam orta- larıydı: Amerika Birleşik Devletleri, Batılı denen dünyaya (Avrupa ve sömürgeleri, Latin Amerika ve Uzakdoğu) tartışmasız egemendi; Sovyetler Birliği de Çin'i, uydulannın en büyüğü olarak gö- rüyordu. Bu Üçüncü Dünya'ntn doğuşu, Doğu- Batl çatışmasında ciddi bir seçenek haline gel- meyecek miydi? Böylece, çatışan iki blok, ona grtgide daha çok ilgi gösterip iktisadî gelişmesi- ni hızlandırmada birbirieriyle rekabete girişme- yecekler miydi? Nüfusları durmadan çoğalan bu ülkelerin sürekli artan ihtiyaçlarına yanıt verebile- cek tek şey de bu gelişme değil miydi? Öyle de, nedir bir elli yıl kadar sonra gelinen nokta? "Üçüncü Dünya "nın ekonomik kalkınması adı- na birbirieriyle rekabet şöyle dursun, iki süpergüç, gözleri dönmüş bir halde, nükleer silahlar ile uza- yın fethi konusunda yarışa verdiler kendilerini. Bu çılgınca yarış, aynı hızı uzun süretutturamayacak olan Sovyet sisteminin çöküşüne varırken, Batı Avrupa ile Japonya'yı da Amerikan hegemonya- sından kurtardı. Insanlığın geri kalanı ise, araba- nın beşinci tekerliği durumundadır. Yeni bir yüzyılın başında, dünyanın ekonomik gücünü, jeopolitik üç bütün aralannda bölüşmek- tedirler: Avrupa, Kuzey Amerika ve -Uzakdo- ğu'nun "yeni sanayi ülkeleri"n\n eşliğiyle- Japon- ya'dır bunlan ağababalan da, Kuzey Amerikalı Birleşik Devletler'dir. Dünyanın ekonomik yazgı- sına -hemen tamamıyla- karar veren bu üç dev bütün olsada, onların insanlığın dörtte biri olduk- lan unutulmasın; geri kalan dörtte üç ise sadece kınntılan toplamaktadır, bu da dünya gelirinin ol- sa olsa beşte biridir! "Beşinci Dünya": Bir başka Fransız nüfus bi- limcisi Jacques Vallin'in deyimi bu! Toplam nüfuslannın çarpıcı boyutlanna karşın dünya gelirinin sadece beşte birini, yani en azını elde edebilen bir dünyanın varlığına dikkatleri çekmesi bakımından ilginç bir tanımlama. Hele küreselleşme türkülerinin ayyuka çıktığı şu or- tamda, kendini kapıp koyverenlere yaran olma- sa da, onun dışındakilere biraz durup düşünme fırsatı sağlayabilir. • "Küreselleşme" kavramının kendisi pek eski, a- ma dillere pelesenk olması yeni. Son yıllann bü- yük teknik buluşlannı da arkasına alarak gözleri büyülüyor. Şimdiden, başta Birleşik Devletler ol- mak üzere, büyük sanayi ülkelerinin değirmeni- ne daha çok su akrttığı da bir gerçek. Son Davos toplantısında da görüldüğü gibi, hepsinin ağzı kulaklannda... Ama şu soru açıkta: Küreselleşmenin yaran adilce bölüşülecek mi? O şöyle dursun, daha bugünden altı çizilen bir gerçek var: Küreselleşme, eşitsizlikleri derinleş- tiriyor ve yoksul ülkeleri, yani "Beşinci Dünyay\ dışlıyor. Içinde de kazanç, para, daha çok zen- ginlikten başka hiçbir "insansal öz" yok, hiçbir sosyal kaygı yer almıyor. O yoksullara ise, çağla- nnın nimetlerini tattıracak tek bir yol van "Adil ve sürekli kalkınma!" Bizim amacımız da bu! Demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti, Av- rupa Biriiği'ne girelim girmeyelim, Türk Aydınlan- masının hedefleri arasındadır. Avrupa Birliği, Avusturya'da yeni hükümete aşın sağın katılma- sı olasılığına karşı, açık tavır koyuyor. "Bir üye devletin içişlerinekanşmakolmuyormu?"diyen- lere verdiği yanıt da şu: "Avrupa'nın ortakdeğer- leri var!" Avrupa, pek gerilerde bıraktığı için, "din- ci bir deviet" tehlikesini hiç zikretmese de, "or- tak değerier"i arasında ona karşı olmak da var- dır. Onun, geçmişinde yaşadığryla biz şimdi yüz- yüzeyiz: Şeriat amaçlı dinci kuaıluşların Türki- ye'nin demokratik yaşamında aynca neye yara- dıklannı hiç düşündünüz mü? Bunalım yaratmaktan başka? Küreselleşme türkülerinin uğuftulan arasında bu gerçeği gözden kaçırtmak isteyen hinoğlu hin- ler de var ki, hatırlatmak görevimiz. Sonra şunu da hatırlatmak görevimiz: "Adil ve sürekli kalkınma"tvn yollannı döşemede küresel- leşme yardımcı olacaksa, itirazımız elbette ola- maz. Ama bilinmelidir ki, bir "kurtlar sofrası"d\r bu. Aralanna çağırsalar bile, aslan payını o spf- ranın asıl sahipleri yiyecektir. Bize düşen bu oyiı- na gelmemektir. Ağırbaşlılığı elden bırakmadan, laf gargaralanna kulaklarımızı tıkayarak, yerimizi bilerek "bahçemizi işlemek"X\r. En başta da, emeğin ve alınterinin hakkını ve- rerek... PORTRHİR Cumhurryet k ı t a p I a r ı Deniz Gezmiş, Yaşar Kemal. Aziz Nesııı, Yümaz Güney, M.Ali Aybar, Sabahatrin Ah, Fikret Otyam, Panayot Abacı, Lefter ve... Bu kitapta onların öykülenni okuyacaksınız. Bütün bu portrelerin, bir dönemin güzel bir resmini vereceğıne inanıyoruz. Bazılannı yakından tanıdınız, bazılarının adını ise hiç duymadınız. Onlar bizi bize anlatıyor. Bir dönemin tanıklıgını da içeren bu portrelen beğeneceğinizi umuyoruz î*1 Cumhurtygt Çağ Pazartama A.Ş. Turkocağı Cad. No:39/41 ^kJtapkulûbü (34334)Cağaloğlu-lstanöulTe<:(212)51401 96
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle