Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 ŞUBAT 2000 CUMA
HABERLER
DÜNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Nazi eğilimli ırkçı Haider'in, Avusturya'da
muhafazakârlar ile birlikte iktidar ortağı olma
olasılığının Avrupa ve ABD'de yarattığı tepkile-
rin dikkatle üzerinde durmak ve anlamını iyi kav-
ramak zorundayız.
Olayın, bizde laik düzen» yıkarak, yerine din
temeline dayalı bir devlet kurmayı amaçlayan-
lann, Ankara-AB yakınlaşmasını, emellerini ger-
çekleştiımelerinin önündeki engelleri kaldıncı
bir etken olarak gördükleri bir döneme rastla-
ması çok ilginçtir.
Sözünü ettiğim çevreler -ki onlar da en kök-
tencisinden görünüşte ılımlı izlenimi vermeye
çalışanına kadar bir yelpaze oluşturmaktadırlar-
demokrasi deyince yalnızca oyu anlamakta, bu
iradenin özgürlükler ve insan haklarına saygılı,
uygun, katılımcı biçimde kullanılması demek
olan çağdaş görüşü saf dışında bırakmaktay-
dılar.
Hatta, Refah Partisi olayında da görüldüğü gi-
bi, yüzde 20'ler dolayında bir oy oranı ile sandık-
tan birinci parti olarak çıkmak bile, onlar açısın-
dan Türkiye'deki rejimi kendi görüşleri doğrultu-
sunda değiştirmek için yeterli görülmekteydi.
Kendilerini çoğulcu, katılımcı, din veya ırk
esasına dayanmayan, gerçek bir demokrasi yo-
lunaçekmek isteyenleri de, bunlarhepdemok-
rasiye saygısız kişiler olarak nitelendirmektey-
diler.
*••
Türkiye'de laik düzeni yıkmak isteyenler, bi-
raz da "ılımlı Islamı!" yıllar yılı el attından des-
teklemiş olan ABD'nrn de yüreklendirmesiyle
Batı'ya bel bağlamakta, Türkiye'de demokra-
siyi korumak isteyenlere karşı onlann yardımın-
dan yararlanmayı düşünmekteydiler.
Işte tam bu dönemde patlak verdi Haider ola-
y-
AB ülkeleri, halkın oylanyla seçilmiş olan Ha-
ider'in iktidar olması olasılığına karşı tavır aldı-
lar. Üstelik iktidar olduğunda neler yapacağını
görmeyi bile beklemeden...
Avusturya'da milli iradeyle oluşan bir iktida-
ra karşı, AB ü/kelerinin, demokrasinin ana ilke
ve değerlerini ileri sürerek tavır koymalan ve ki-
mi yaptınmlara tevessül etmeleri, bir anlamda
bizdeki 28 Şubat sürecini andımnaktadır.
Iki olay arasındaki fark ise Türkiye'de 28 Şu-
bat sürecini başlatan ve başını çeken çevrele-
rin, niyeti önceden belli olan Refah'a, iktidar
olup, demokrasinin kurallan içinde hükümetet-
me şansını vermiş olmalandır.
AB ise Haider'e karşı bu riske bile girmemiş-
tir.
AB'nin Haider'e hiç şans tarumarruş olması,
ırkçıltğtn kendi kıtasında yaptığı tahribatın ye-
nilenmesi tehdidi karşısında, biraz da Hitier
olayındaki aymazlıklannı anımsayarak, hiçbir
şeyi rastlantıya bırakmama konusundaki titizli-
ğinden kaynaklanıyor.
Türkiye'de, geçmişte yaşanmış veya bugün
için yakın olan bir ırkçıltk tehlikesi yok. Ama
başka bir tehlike var. O da irticadır...
Avrupa'da ırkçılık, faşizm, nazizm nasıl de-
mokrasiyi tehdit eden bir tehlike ise, daha bir-
kaç yıl önce Sıvas katliamını yaşamış olan, şu
anda toprak altından sürekli dini nedenle işle-
nen cinayet kurbanlannın cesetlerinin fışkırdığı
Türkiye'de de irtica böyle bir olgudur.
Dini siyasete alet eden her akım, demokrasi
için tehlike oluşturuyor.
Üstelik bütün bu örgütler arasında birçok o-
lay kanıtlanmış, dirsek temaslan ve bağlantılar
da ortaya çıkmış oluyor.
Şimdi bunlann, kendi 28 Şubat sürecini ya-
ratmış olan AB'ye sırtlarını dayayarak, kendi
emelleri önündeki engelleri kaldırma girişimle-
rinin çok akıllı bir taktik olmadığını görmeleri
zamanı gelmemiş midir dersiniz?
Adıyaman
Gefger Belediye
Başkanı bulunamıyor
GAZİANTEP (AA) -
Adıyaman Valisi Kadir
Çıkpa, yaklaşık 4 ay ön-
cekaybolan Gerger Bele-
diîe Başkanı Izzet Ak-
Mf'dan halen haber alına-
midığını bildirdi.
Çahşıcı, Aksoy'un 10
Ehm 1999'da Adıya-
mın"a gitmek üzere 02
Ai 257 plakalı resmi
mçla ilçeden aynldığını
acak daha sonra dönme-
dşinı belirtti. Yurt gene-
Inde Hizbıülah ve PKK
bglannsı dikkate alına-
m. organize suçlar biri-
nmce yûrütûlen çalışma-
bda Aksoy'a ilişkin hiç-
k bulguya rastlanmama-
SEI "hayret verici bir du-
nn* olarak değerlendi-
ın Çalışıcı, "Yapılması
i tfim çaüşmalar
KonuyJa bizzat
ş Bakanj Sadettin
löanflgflenJyDr"dedi.
Bu arada, Izzet Ak-
tf't bulmak amacıyla
pvenlik gûçlerinin yanı
n ailesi de Adıyaman-
«atatya arasında yoğun
çlışma yapıyor. Ancak
tecy'un gıdebileceği
kr yere ulaşan ve görü-
(bikceği herkesle görü-
paflesı de bütün çabası-
starşın harhangi bir bul-
(va rastlayamadı. Ak-
soy'un yakınlan, bölgede
ortaya çıkanlan terör ör-
gütü Hizbullah'ın mezar
evlerinde çıkan cesetleri
incelemişlerdi.
10 Ekim 1999'da, Adı-
yaman'a gitmek üzere,
kendisinin kullandığı res-
mi araçla ilçeden aynlan
Gerger Belediye Başkanı
Izzet Aksoy'dan daha son-
ra haber alınamadı. Aile
ve belediye yetküilerinin
araştırması sonucu oto-
mobil, Adıyaman Valiliği
park alamnda bulunmuş-
tu. Ailenin cep telefonun-
dan ulaşmak istediği Ak-
soy'a, telefonun kapalı ya
da kapsama alanı dışında
obnası dolayısıyla ulaşı-
lamamış, gidebileceği
yerlerle yapılan görüşme-
İerden de olumlu sonuç
almamamıştı. Aksoy'un
can güvenliğinden endişe
eden ailesi, daha sonra du-
rumu Gerger Kaymakamı
ile Adıyaman Valisi'ne
iletmişti. Soruşturmanın
sonraki aşamalannda,
Aksoy'un, Alanya'da bu-
tik işleten Mehmet Ham-
di Yücd, Nilüfer Sana ve
Gaffar Gökalp ile başka
bir otomobille Alanya'ya
gitmek üzere Adıya-
man'dan aynldığı belir-
lendi.
Diyarbakır'da 1 ceset daha bulundu. Operasyonlarda çıkan cesetlerden 2'sinin kimliği belirlendi
Bursa'da üç tutuldatna dahaYiırt Haberieri Servisi - Şeriatçı terör
örgütü Hizbullah'a yönelik operasyonlar
tüm yurtta devam ediyor. Diyarbakır'da
bir ceset daha bulunurken operasyonlar-
da çıkan cesetlerden 2'sinin kimliği be-
lirlendi. Bursa'da gözaltına alınan, ancak
mahkemece serbest bırakılan 3 kişi, sav-
cılığm itirazı üzerine tutuklandı. Edirne
ve Elazığ'daki operasyonlarda da 6 kişi
gözaltına alındı.
Diyarbakır
Diyarbalor'uı Mardinkapı semtinde
bulunan Hizbullah'a ait 13 No'lu evde-
ki kazı çahşmalannda bir kişiye ait ke-
mik parçalan bulundu. Böylece ceset sa-
yısı 13'e yükseldi. Diyarbalar'ın Çınar
ilçe merkezindeki bir evde yapılan kazı
çalışmâlannda ise cesede rastlanmadı.
Dün gazetecilerin girmelerine izin veri-
len ve kazı çalışmalanrun yapıldığı 11
No'lu evde, örgütün kaçırdığı kişileri
sakladığı kilitli buzdolabı dikkati çekti.
Yetkililer, örgüt mensuplannın sorgula-
mak amacıyla kaçu-dıklan kişileri hücre
evlerine götürmek için dikkat çekmemek
amacıyla buzdolabuun içini boşaltarak
şahsı içine koyduklannı belirtti.
Bu arada 11 No'lu evde cesedi bulu-
nan İsmail Ereo'ın cenazesi, Şehitlik Ca-
misi'nde kılınan cenaze namazının ar-
dmdan Şehitlik Mezarlığı'nda toprağa
verildi. Hizbullah üyesi olduklan iddı-
asıyla Diyarbakır DGM'ye çıkanlan 5
karnu görevlisinden 4'ü tutuklandı.
Bursa
Bursa'da Hizbullahia ilgili soruştur-
mayı yürüten Savcı SadettinOvan, kent-
teki operasyonlar çerçevesinde gözalüna
aiınan ve 30 Ocak tarihinde çıkanldıkla-
n nöbetçi mahkeme tarafindan serbest
bırakılan 9 kışiden 4'ü hakkında bir üst
mahkemeye itirazda bulundu. İtirazı de-
ğerlendiren nöbetçi Asliye Ceza Mahke-
mesi, 4 kişi hakkında gıyabi tutuklama
karan verdi. Gıyabi tutuidulardan Seb-
batön AsUn, Mehmet Emin Durgun ve
Muhsin Banş yakalandı. Haklanndaki
gıyabi tutuklama karan vicahiye çevrilen
sanıklar cezaevine konulurken adı açık-
lanmayan 4'ncü kişinin aranmasıoa de-
vam ediliyor. Bu arada, soruşturma kap-
samında 7 kişi hakkında daha gıyabi tu-
tuklama karan bulunduğu bildirildi.
Hizbullah operasyonu çerçevesinde
Bursa'da gözaltına alman 21 kişiden
12'si, çıkanldıklan nöbetçi mahkeme ta-
rafindan tutuklanroıştı.
Edirne
Edirne'de polis tarafindan yapılan is-
tihbarat çalışmalan sonucunda, terör ör-
gütü Hizbullah mensubu olduklan belir-
lenen Mehmet Yaz-
gan (30) ve Faruk Yazgan (28) yakalan-
dı. Örgütle ilgisi olduğu belirlenen Ca-
fer Yazgan'ın (30) ise yakalanması için
çalışmalar sürdürülüyor.
Elazığ .-, - ., ,# v-.f«**.-
Elazığ'da tutuklama karannın iptali
üzerine haklannda yeniden gıyabi tutuk-
lama karan çıkanlan 14 kişiden 10'u tek-
rar yakalandı. Kovancılar ilçesi Çakırkaş
beldesinde biri kadın 3 HizbuUah-tlim
örgütü üyesi gözaltına alındı. Yakaianan
Tunca> Bayat, Mehmet bayat ve Seyhan
Ozgenç adlı kişilerle 40 adet örgütsel do-
küman, 6 adet teyp kasetı ve bir av tüfe-
ğine el konuldu.
FakültesekreteriSan
y
ya örgüt içi infaz Hizbullah itirafcıları
MAHMUTORAL
DtYARBAMR - Ge-
çen yıl ortadan kaybolan
ve aracı terk edıhniş hal-
de bulunan Dicle Ünive-
sitesi Tıp Fakültesi Sek-
reteri tbrahim San'nm
cesedi Diyarbakır'da 5
günden bu yana kazı ça-
lışmalan yapılan ölüm
evinde ortaya çıkanldı
San'nın kimliği elbise-
leri ile sol kolundaki
protezlerden teşhis edil-
di. Diyarbakır Emniyet
Müuürü Gaffar Okkan,
San'nın Hizbullah'ın
'İlimciler' kanadıyla
bağlantısı olduğunu
açıklamışu.
Öte yandan aynı evde
önceki gün bulunan ce-
setlerden bırinin de ka-
yıp Fazilet Partıli imam
ismail Eren'e ait olduğu
anlaşıldı. Evli ve4çocuk
sahibi olan Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Sek-
reteri tbrahim San, 1953 yılında Kahramaruna-
raş'ta doğdu. tktisadi ve idare bilimler eğitimi gö-
ren Ibrahim San, 12 Eylül öncesi kısa bir süre Di-
yarbakır'm Hani ilçesinde öğretmen olarak gö-
rev yaptı.
12 Eylül darbesinde Kocaköy beldesıne bele-
diye başkanı ve geçici kaymakam olarak atandı.
San 1990 yılında Prof. Dr. Sedat Antürk döne-
minde tıpfakültesi sekreteri olarak göreve baş- *
ladı. Gözalundaki bir Hizbullah meMUbomın ifa- •
•deleri ddlsuhasunda ortaya çıkanlan Balıkçılar- %
başı semtındekı Savaş Mahallesi Küçük Kavas
Dharbakjr Emnh et Müdürii Gaffar Okkan ve DGM Savcısı Abdurrahnuuı Yaman, Mardin
Kapı semti Savaş Mahallesi'ndeki evde yapılan kazılan yerinde izledi (Fotograf: AA)
Sokak'ta bulunan 11 numaralı ölüm evinde ön-
ceki gün bulunan 3 ceset arasında lbrahım San
teşhis edıldi. Yakınlan San'yı elbiselerinden, diş
protezlerinden ve geçirdiği bir kaza nedeniyle
sol koluna takılan platın telden teşhis ettiler. Ce-
sedin San 'ya ait oldugunun anlaşümasımn ardın-
dan Kahramanmaraş'ta oturan kardeşi AB San ve
bir grup yakmı Diyarbakır'a gelerek cesedi tes-
lım aldj.
nndan Mehmet Emin
Can da katıldı. tbrahim
San'ya ait özel otomo-
bil bundan tam bir yıl
önce 4 Şubat 1999 tari-
hinde havaalanı yolu
üzerinde terk edilmiş
halde bulunmuş ve ken-
disinden bir daha haber
alınamamıştı. San'nm
tran'a gitriği ve burada
Hizbullah'a yeni katılan
militanlara dini içerüdi
dersler verdiği iddia
edilmişti.
Geçen günlerde basm
toplantısı düzenleyen
Diyarbakır Emniyet Mü-
dürii Gaffar Okkan, fa-
külte sekTeteri tbrahim
San'nın adırun; ele ge-
çirilen Hizbullah'a ait
dokümanlarda yer aldı-
ğını beürtmiş ve San'run
Hizbullah mensubu ol-
duğunu söylemişti. Ok-
kan, açıklamasında
" Hizbullah tarafindan adam kaçınldığı yohın-
da zaman zaman bazı iddialar orta atünuştır.An-
cak bu iddialar gerçekdışıdır. Kaçınküğı öne sü-
rülen kişiler örgüt bağlanühdır. Orgütün çağrısı-
na uyarak kendiliğinden gitmektedirler. Hizbul-
lah"uı adam kaybermesi va da kaçırması yanhş bir
değerJendirmedir" demişti.
Bu arada kimliği tespit edilen Fazilet Parti-
sı'mn 18 Nısan seçimlerinde Diyarbakır'uı Ka-
'Cami imamlan
bizi örgüte aldı'
• Ulucarai'de blınan cenaze namazının ardın- - ^apınar beldesinde belediye başkanlğına aday
tlan tbrahim'San "nm cesedi Mardin Knpı sem- 'göstcrdiği imam tsmailEren'incesedi ise devlet
-tinde toprağa verildL San'nın cenazesine kapa- -hastanesi morgunda bekletıliyor. Yakmlanrun
tılan Refah Partısi'nin Diyarbakır il başkanla- bugün Eren'i alıp toprağa vermesi bekleniyor.
Militanlar, küçük yaşta Kuran kurslannda ve camilerde yetiştirilmeye başlanıyor
Hizbııllalı varoşlarda
4
yeşeriyor'
İLHANTAŞÇl
ANKARA -Hizbullah operasyon-
lan yurt genelinde sürerken örgüte
ilişkin ilk saptamalar da şekıllenme-
ye başladı. Tutuklanarak cezaevine
gönderilen hâkinı adayı MehmetŞe-
fik Kocaağa'nın camide Kuranıke-
rim öğretme adı altında küçük yaş-
lardaki çocuklan örgüt için eğittiği-
ni itiraf ettiği öğrenildi. Kocaağa'nın
Ankara Adliyesi'nde duruşmalara
kanldığı, buradan çıknktan sonra da
örgüt için çocuklara "ders verdiğnıi''
söylediği belirtildi.
Hizbullah'm diğer terör örgütleri
gibi militan ve sempatızanı kolay el-
de edebileceği kent varoşlanna yö-
neldiği ve bu kesimde daha başanlı
olduğu; teröristlerin çocuklan küçük
yaşlardan itibaren, Kuran kurslann-
da ve camilerdemilitan olarak yetiş-
tirdikleri ortaya çıkü. Orgütun cami-
ler üzerinden halka inmeyi hedefle-
diğini belirleyen emniyet birimleri,
örgütün kent varoşlanndaki etkinlı-
ğini kırmak amacıyla karşı propa-
ganda çalışması başlatıyor.
Ankara DGM Başsavcıhğı'run
Hizbullah soruşturması sürüyor. Tu-
tuklanan 20 sanığın ifadeleri şekil-
lenirken ilk bulgular da alınmaya
başladı. Askeri kanat sonımlusu
Mahmut Demir dışındaki bütün te-
röristlerin -pişman olmadıklannT
söyledikleri öğrenildi. Hizbullah'm
Güneydoğu'daki ilk örgütlenmesin-
de "dindar" kesim içinden militan
ya çalışıldığı dile getirildi. Tutukla-
nan teröristlerin itiraflan, örgütün
militanlan ilkokul çağlannda yetiş-
tirmeye başladığını ortaya koydu.
" Yasachşıörgüt üyesiohnak" suçun-
dan tutuklanan hâkim adayı Meh-
met Şefik Kocaağa, yakalandıgı gü-
ne kadar, camideKuranıkerim öğret-
me adı altında küçük yaşlardaki ço-
cuklan örgüt için eğittiğini itiraf et-
• Ankara DGM Başsavcılığı'nın Hizbullah soruşturmasında
örgütün kent varoşlanna yöneldiği ve çocuklan küçük yaştan
itibaren camilerde militan olarak yetiştirdiği belirlendi.
Emniyet birimleri, Hizbullah'm bu çalışmalarını kırmak için
karşı propaganda çahşmalanna başladı.
ve sempatizan kazandığına dikkat
çeken kaynaklar. 'Ş'öresel olmaktan
çıkıp ulusal bir kimlik kazanma"
noktası olarak kent varoşlanru seç-
tiğini vurguladılar. Hizbullah'm
"doğaltaban" gözüyle baktıgı imam
hatıp lıselerini kendi propagandacı-
larına potansiyel çahşma alanı ola-
rak gösterdiği, öğrencilerin sohbet
toplantılanyla örgüte kazanduıhna-
ti. Kocaağa 'nın Ankara Adliye-
si'nde duruşmalara katıldığı, bura-
dan çıktıktan sonra da örgüt için ço-
cuklara "ders verdiğini'' söylediği
belirtildi.
DGM 'ye sevk edilen ve tutuklana-
rak Eskişehir ve Ankara cezaevleri-
ne konulan 20 teröristten yalnızca
askeri kanat sorumlusu Demir'in
"pişman olduğunu" söylediği öğre-
nildi. Demir dışındaki teröristlerifa-
delerinde "Biz bizden ne istendiyse
onu yerine getirdik. Pişman da deği-
Hz" dedikleri belirtildi.
Ankara DGM Başsavcılığı 'nın
yürüttüğü Hizbullah soruşturması
çerçevesinde, örgütle FP arasındaki
bağın ve örgüte mali destek sağlamış
olabilecek bu partili işadamlanrun
araştuıldığı öğrenildi. Ahnan bilgi-
ye göre, bu konularda henüz somut
verilere ulaşılamadı.
HizbuUah operasyonunu sürdüren
emniyet güçleri örgütün yapılanma-
sını çözmelerinin ardmdan, karşı ön-
lemler için çalışmalar başlatü. Örgü-
tün toplumun geür düzeyi ve kültür
seviyesi daha düşük insanlann yaşa-
dığı varoşlarda örgütlenmeye önce-
lik verdiğinin belirlenmesi üzerine,
Hizbullah'm gerçek yüzünün halka
anlatümasma kararverildi. Emniyet
yetkilileri, Hizbullah'm faaliyet
alanlannm daha çok kendi sorumlu-
luk alanma girdiğini, bu örgütün ça-
hşmalanna karşı haİkı bilgilendir-
meye yöneük çalışmalan sürdürdük-
lerini kaydetti.
ÖZCANGÜNEŞ
ŞAiMJURFA-Şeri-
atçı terör örgütü Hiz-
buliah üyesi olmak ve
örgüt propagandası
yapmak suçlanndan
Şanhurfa *da tutuklanan
26 kişiden 6'suun Har-
ran Üniversitesi öğren-
cisi olduğu ve bunlar-
dan 3'ünün Kredi ve
Yurtlar Kurumu"nda
kaldığı belirlendi.
Kentteki operasyon, ör-
gütün en iyi örgütlen-
me alanınm camiler ol-
duğunu bir kez daha or-
taya koydu.
Valilik ve emniyet
yetkilileri, üzerinden
üç hafta geçmesine kar-
şm operasyon ve yaka-
lananlarla ilgili bilgi
vermezken, Cumhuri-
yet'in ele geçirdiği bel-
geler, tutuklanan mili-
tanlann örgütün Şanlı-
urfa'daki cami sorum-
hılan aküığunu ortaya
koydu. Çıkanldıklan
sulh ceza mahkemesin-
de örgütle ilişkilerini
anlatan Hasan Çitsü-
ren, M. Gürani Koca-
kavak,t Hafil Gnneş, L
Halil 0ağlar, Mustafa
Pakır ve M. AB Bato-
ralp'tn Harran Üniver-
sitesi öğrencisi olduk-
lan ve bu öğrencilerden
3'ünün Kredi ve Yurt-
lar Kurumu'na bağlı
Erkek Ögrenci Yur-
du'nda kaldığı saptan-
dı. Örgütün T\ızeken
Camisi sorumlusunun
da Silvan doğumlu
"Necş»"kodadb Hasan
Çiftsüren olduğu belir-
lendi.
Çocuklara ders
tfadesinde "Imran"
ve "Abdurrahman"
kod adlannı kulianan
Necınettin diye bir ör-
güt üyesi ile üişkiye
girdiğini ve bu kişinin
kendisini örgütün kont-
rolündekı camiye gö-
türdûğünü ileri süren
Çiftsüren, şunlan anlat-
ü."Necnjerön''ten ders
aldıktan sonra ben de
çocuklara ders verdim.
Dijarbakır'da da
'Ömer' kod adh kişiden
de ders akmn."
"Cafer" kod adlı
SÎFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Hafta sonunda Almanya'ya gidişte
uçakta Ali Bulaç'ın Hizbullah terörünü
tahlil eden yazısını okumuştum. Üç gün
sonraki dönüş uçağında ise Fehmi Ko-
ru'nun veAbdurrahman Dilipak'ın ay-
nı konuda yazdıklannı gördüm. Kanal
7'nin Haber Yönetmeni Ahmet Ha-
kan'ın tutumunu ise bir haber bültenin-
de Hizbullah üzerine yaptığımız sohbet-
te öğrenmiştim.
Islamcı kesimin önde gelen yazarla-
nnın son günlerde ortaya çıkan eleşti-
rel tutumu dikkatimi çekmişti. Çünkü,
Hizbullah olayının hemen ardından yap-
tığım değerlendirmelerde, Islamcı ke-
simin de Hizbullah teröründen çıkarrna-
sı gereken dersler olduğunu anımsat-
mıştım. Hizbullah'm Islamcı olması bu
kesimlerde onlara karşı sempatiyle ba-
kılmasına, en azından bunların vahşe-
tinin görülmemesine neden olmuştu.
Islamcı kesimden herhangi bir yazann
Hizbullah'm eylemlerine bir eleştiri yö-
nettmemesi de dikkatimi çekmişti.
Hizbullah vahşetinin kameralara
yansımasının ardından bazı Islamcı ya-
zarlar arasında bu konuda kendi ölçü-
leri içinde oldukça radikal eleştirileri
gördüğümde sevinmiştim. Buna dikkat
çeken bir yazı yazmaya hazırlanırken,
Ertuğrul Özkök'ün yazdıklannı oku-
Islamcı Cephedeki Gelişmeler
dum. Benim söylemeyi düşündüğüm
şeylerin tamamına yakınını Ozkök söy-
lemişti.
Özkök, yerinde olarak bu gelişmeyi
değerlendirirken şunlan yazdı: "Bu söz-
ler, söz konusu yazariann görüşferinden
vazgeçtiği anlamına mı geliyor? Hayır...
Zaten vazgeçmeleri de gerekmiyor.
Önemli olan bu cinayet şebekesine kar-
şı tavıralmak ve onun için 'hafifletici ne-
denler' aramaktan veya bunu saptır-
maktan vazgeçmektir...Bu kesimdeki,
bize göre normal kendi kesimlerine gö-
re şimdilik 'cesur' gibi görûnen bu vazi-
yet alışlan desteklemek gerekiyor."
özkök, bu konuda Başbakan Ece-
vit'in değerlendirmesini de aktardıktan
sonra şu temennide bulunuyor "Uma-
nm Türk düşünce hayatının her kesi-
minde böyle bir muhasebe başlar ve
daha önemlisi bu tutum, 'sürekli' hale
gelir." özkök'ün dileklerine aynen katı-
lıyorum. Gerçekten de ülkemizdeki dü-
şünce hayatı son yıllarda iyice tırmanan
iç kamplaşma nedeniyle tam bir tıkan-
mave körlüktehlikesiyle yüz yüze. Kim-
se 'diğeri'n\ dinlemek ve anlamak iste-
miyor. Sağırlar diyaloğu halinde, sorun
bir maç havası içinde ele alınıyor. Bu ne-
denle ne fikir gelişiyor, ne de ciddi de-
mokratik gelenekler oluşuyor.
• • •
Hizbullah olayı, islamcı yazarlar için-
de uyarıcı bir etki yapmışa benziyor.
Böyle bir gelişmeyi nasıl değerlendir-
mek gerekiyor? Bazı bağnaz kesimler,
bu konuda hiçbirşekilde olumlu bir yan
görmek taraflısı değiller. Bunu tama-
men bir oyun olarak değerlendiriyorlar.
Olumlu değerlendirmeler yapanlan ise
onlann değirmenine su taşımakla suç-
luyorlar.
Ancak unutmarnak gerekiyorki, arka-
sında yüzde 15'lik bir seçmen desteği
olan bir Islamcı kesim Türkiye'de siya-
set yapıyor. Bu kesimin siyasetçilerinin,
oy hesabı veya bağnazlık nedeniyle çok
büyük hatalara düştüklerini, iç kamp-
laşmayı kışkırttıklarını biliyoruz. Onlan
burada çok eleştirdik. Ancak, sonuçta
onlar da bu ülkede yaşıyorlar, onlar gi-
bi düşünmeyenler de.
Iki taraf birbirini yok edemeyeceğine
göre, burada ortak birdemokrasi ve ya-
şama kültürü yaratmanın yollannı bul-
mamız gerekiyor. Ne yazık ki ülkemiz-
de düşünce farklılıklannı bir demokra-
si zenginliği içinde geliştirme kültürü
oluşmadı. Heryaşadığımız acının arka-
sındaki en önemli nedenlerden birisinin
bu geri kültür olduğunu da unutmama-
lıyız.
Türkiye'nin laik, demokratik ve çok-
sesli bir ülke haline dönüşmeşi kolay
değil. Ama imkânsız da değil. Özellikle
son dönemde, Güneydoğu'da silahla-
nn susması, ölüm yerine yaşamın öne
çıkması, Helsinki'de adaylığın kabul
edilmesi, Hizbullah örgütünün üzerine
gidilerek çökertilmesi, Kıbns konusun-
da çözüm umutlannın her zamankin-
den yüksek birdüzeye ulaşması, dikka-
te değer gelişmeler. Tabii ki bütün so-
runlann çözülmesi için daha zamana ih-
tiyaç var ama, gelişmenin olumlu oldu-
ğunu da saptamalıyız. Çünkü son dö-
nemde, özellikle bazı kesimlerde orta-
ya çıkan manzara nedeniyle derin bir
karamsariık hüküm sürüyor. Soruna bir
başka yönden bakıldığı zaman karam-
sar olmamak da mümkün değil. Ancak,
değişim için umuda da ihtiyacımız oldu-
ğu bir gerçek. Şimdi umudun peşine
düşmenin zamanı.
Isiamcılann kendi içinde başlattıklan
bu tartışmanın olumlu bir başlangıç ol-
masını diliyoruz.
üniversiteli diğer Hiz-
bullahçf l Halil Güneş
de Yolaç köyündeki
Hizbullah mezarlığına
şehitleri anmak için git-
tığını ve camilerde ço-
cuklara ders verdiğini
söyledi. Örgüt adına
para topladıklan iddi-
alanru reddeden Mus-
tafa Pakır da ımam-ha-
tip lisesinden tanıdığı
Hfiseyin Çahşkan'dan
ders aldığmı ve çeşitli
camilerde çocuklara
ders verdiğini bildirir-
ken, Feridun Demirer
ise Kuran okumayı
güçlendırmek için gitti-
ği Hazreti Abbas Cami-
sı'nde "Şiraç" kod ad-
lı mılitanın kendisini
örgütle tanıştırdığını
itiraf etti.
Cami imamlan
M. Ali Baturalp da
ifadesinde, örgüt üyesi
olduğunu itiraf ederek
canaî imamlannın ken-,'
disüıi örgüte soktuğu-
nu. daha sonra da imam
olmadığı için camiye
gelenleri kendisinin
eğittiğini anlattı.
Sanıklardan B. 1. ise
ilkokul 4. smıftayken
amcasının taziyesine
gelenler tarafindan ör-
güte çekildiğıni belırte-
rek "Amcam cezaevin-
deöjmöştü. Örgüt men-
soplan onun şehit ot-
duklannı söytüyorda"
diye konuştu. "Bibüi
Habeş" kod adlı Faru-
kiye Camisi sorumlusu
Mehmet Çahşkan da
Hizbullah' la ilgili şöy-
le konuştu:
"Hizbullah'la ala-
kam oidu. Örgütie iKş-
kün sekte>e uğradı, a-
ma tam olarak kesilme-
dL Urfa'da örgüt so-
rumlalanjla görüşü-
yordnm. Ûst sorumlu-
laria Dgili emniyete de-
ta>t bilgi verdim. Deği-
şik kod adlan kullan-
dım. YoJacköyfinü ziya-
ret ettim, zekât ve kur-
ban derisi topladnn. Bu
deri ve paralan Urfa'da
kisiter aracıhğrvla örgü-
te flettim."
Urfa'daki operasyon-
larda yakaianan 40
Hizbullahçıdan 26 Sı
tutuklandı.
Pendik
Operasyonda
çocukdramı
İstanbuJ Haber Servisi -
Şeriatçı terör örgütü Hizbul-
lah'm "haremi" olarak ad-
landınlan Pendik'teki 6 kat-
lı binaya yapılan operasyon
sırasında anneleri gözaltına
aiınan, babalan ise hapiste
ya da kaçak olan 17 çocuk
şaşkınlık ve sessizlik içinde
olanlan anlamaya çahşıyor.
Polislerin baktığı çocuklar
için lstanbu] Sosyal Hizmet-
ler Müdürlüğü de devreye
girdi.
İstanbuJ Sosyal Hizmetler
İl Müdürii Kahraman Erog-
hı, Hizbullahçı 7 aileye ait
biri yatağa bağunh 17 çocu-
ğa yardım etmek için doktor,
uzman, psikolog ve öğret-
menden oluşan 4 kişilik bir
ekip oluşturduklarmı belirt-
ti. Çocuklardan buinin yata-
ğa bağımlı oldugunu ifade e-
den Eroğlu. "Valffikten izin
alarak bu çocugu hastaneye
yatırmaya çahşacağE" dedi.
Evde kalmaya devam e-
den çocuklann yaşlan 1 ile
15 arasında değişiyor.