25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Z9ŞUBAT2000SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER Ziraat MühendistePi Yönetim Kuruhı • A.NKAKA (AA) - Tûrk Mühendıs ve Mimar Odalan Birliği (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası'nın yeni yönetim kurulu belli oldu. Odadan yapılan yazıh açıklamaya göre, 26 Şubat Cumartesi gûnü Ankara'da yapılan 37. olağan genel kurulda, 285 delegenin 267'sinin oyunu aîan Çağdaş Ziraat Mühendisleri Grubu seçımi kazandı. Yeni yönetim kurulu Gûrol Ergin, Özkan Göksel, Gökhan Günaydın, Cemil Ertuğrul, Turhan Tuncer, Gülay Subaşı ve Bakı Remzi Suiçmez'den olustu. Ceptelefonu kapatma eylemi • İSTANBUL(AA)- Tüketiciler Demeği'nin (TÜDER) cep telefonu kullarucılarından "sabıt ücret" adı altında para alınmasını protesto amacıyla başlattığı "cep telefonlannı kapatma eylemi"nin, 1 Mart ve 1 Nisan'da tekrarlanacağı bildırildi. TÜDER Yönetim Kurulu Başkanı Engin Başaran, yaptığı yazılı açıklamada, cep telefonlanndan hizmet sunulmadan alınan sabıt ücretin, "nedensiz zenginleşme sebebi" sayılarak yargıya gittiğini vurguladı. IİS 21 Mayıs'ta yapılacak • ANKARA(AA)-2000 mayıs dönemi Lisansüstü Eğitim Giriş Smavı (LES) 21 Mayıs Pazar günü üniversite rektörlerinin bulunduğu 40 il ile Lefkoşa'da yapılacak. Adaylann sınavda başvurduğu lisansüstü programın puan türünde en az 45 puan alması gerekiyor. Başvuru evTakı üniversitelerden 20-31 Mart tarihleri arasında 2 mılyon lıra karşılığında temın edilebilecek. Kurallara uygun olarak doldurulan belgeler, 15 milyon lıra sınav ücretinin yatınldığını gösteren banka belgesi ve OSYM kuponuyla bırlikte teslim edilecek. Yohnu şaşran pengueıiler • CAPETOWN(AA)- Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Cape Town kenti ile Umit Burnu arasındaki sahillerde, Antarktika'dan yolunu şaşırarak gelen penguen kolonileri ortama uyum sağlayarak yaşama olanağı bulmuş. Penguenlerin yaşadıklan sahiller de ulusal park statüsüne kavuşturularak bu sevimli hayvanlara tahsis edildi. Penguenlerin yaşadıklan sahillerin küçük bir bölümünde insanlann denize ginnesine izin veriliyor. Cape Town kenti yakınlanndaki Duiker adasında yaşam ortamı bulan binlerce fok da ulusal park ilan edilen ve çok iyi korunan ortamda bannıyor. Kaya'mn ı İANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gazetemizin dünkü sayısında, ÖDP Kongresi'ni konu alan haberde. Genel Başkan Ufiık Uras'ın özgürlükçü sosyalizm grubunda yer aldığına ılişkin ifade ile ilgili olarak Genel Başkan Yardımcısı Yıldınm Kaya, "Genel Başkammız, bütün gruplann adayı olarak seçime girmiştir. Parti içindekı bir giubu değil, tüm gruplan temsil etmektedir" açıklamasını yaptı. 91 yaşında, Filistin doğumlu ve komünist partisinin en yaşlı üyesi: Yaha Boharaviç A\ııstraha'ıım cbnozoruHÜSEYtNKIVANÇ Sydney'den Melbourne'e oto- büsle gitmeye karar verdik. 1000 kilometrelik bu yolu otobüs, 13 saatte ahyordu. Yolun iki yarunı seyrede seyrede gıtmek, büyük bir keyif olmalıydı. Ben Avustralya'ya "Cennetin öteki yakası" dedım. Yeşılin bu kadar bol olduğunu, insana bu ka- dar değer verildiğini, iki katlı ev- den fazla kata izin verilmediğini, tüm evlenn bahçeli olduğunu, sosyal devlet anlayışının Avrupa standartlannın üstünde olduğunu, hayretle gözledik bir Türkiyeli olarak. Melbourne'e vardığımızda Türkiyeli dostlar karşıladı bizi. Kalacağımız eve gittik. Yollann düzenlıliği, çevrenintemizliği, in- sanlann birbirine olan saygısı. he- men göze çarpıyordu burada da Sydney'de olduğu gibi. Benim ilk sözüm, "Buranın ne- si ünlüdür" oldu. Arkadaşlanm, buranın en ünlü şeyinin 91 yaşın- dakı en yaşlı unvanlı komünist Yaha Boharaviç (Florance Rusel), kısa adıyla Flo olduğunu söyledi- ler. Florance, Avustralya'nın yaşa- yan en eski Komünist Partisi üye- sıydi. Bu bana çok ılgınç geldi. İlk kez bır yabancı ülke -hem de en yaşlısı ile- komünistiyle yüz yüze gelecektim. Randevu talebi- mizi Flo, anlayışla karşılamış ve bizi öğleden sonra saat 18.00'de kabul edebileceğini söylemiş. Gitme saatı geldiğinde Musta- fa Demirbflek ve eşi Cemile Ha- nım, Muzaffer Oruçoğlu, Meral Krvanç'la birlikte Flo'nun evıne doğru yola çıkük... Türk usulü öpüşme Flo, bızı bahçeli evinin giriş ka- pısında karşıladı. Uzun boyu, bembeyaz olmuş saçlan ve aydın- lık yüzüyle bir dostluk abidesi gi- biydı. Hepimizin elini sıktı ve öp- tü bizi. -Türk dostlanndan Türk usulü öpüşmeyi öğrenmiştı-. Bi- zi evinin en geniş yeri olan mut- fağa konuk etti. Kek, kurabiye vb. şeyler hazırlamıştı. Mustafa bize çevirmenlik edi- yordu. Hoş beşten sonra birbiri- mize iyice ısınmıştık. Sevgi dolu yüzüyle bizi gerçekten sımsıcak karşılamıştı. Kısaca yaşamöykü- sünü sordum. 3 Temmuz 1910 yılında Filis- tin'de doğmuşum. Babam ve an- nem Ukraynalıydı. Ukrayna da Çarlık Rusyası'nın bir "sömürge- sâjdi". O yıllardaki yokluk ve yoksulluklar yüzünden, ailemiz Avustralya'ya göç etmeye karar vermişti. Çünkü Avustrarya'da ya- şayan bir dayım vardı ve o bizi ça- ğırmışu. Önce aile boyu Filistin'e gittik. Anneannem Filistin'de öl- müş ve oraya gömülmüştü. An- nem de Avustralya'ya giderken önce annesinin mezannı ziyaret etmek istemişti. Bu yüzden Filis- tin'e uğrayan annem beni orada doğurmuş. Avustralya'ya geldiğimizde ben beş ayhk olmuştum. Buraya beş ayda geldik ve ben Avustral- ya'da büyüdüm... Burada dayımın 10 tane dikiş makinesi olan bir konfeksiyon atöb/esi vardı. Benden iki yıl son- ra kız kardeşim Sihia doğdu. Bizim evimizde Yahudi dili ko- nuşulurdu. - Siyasi yaşamınız nasd başla- 4? 4 yaşındayken 1. Dünya Sava- şı çıktı. Annemin, babamın Ingi- lizce bilmemesi düşünce yapım- da sıçrama yapü. Evde gazeteleri • Melbourne'e geldiğimizde arkadaşlanma buranın en ünlü şeyini sordum. Arkadaşlanm, buranın "en ünlü şeyinin" 91 yaşındaki en yaşlı komünist unvanlı Yaha Boharaviç (Florance Rusel), kısa adıyla Flo olduğunu söylediler. İlk kez bir yabancı ülkede -hem de en yaşlısı ile- bir komünistle yüz yüze gelecektim. • Flo, bizi bahçeli evinin giriş kapısında karşıladı. Uzun boyu, bembeyaz olmuş saçlan ve aydınlık yüzüyle bir dostluk abidesi gibiydi. Flo Filistin'de doğmuş. Komünist Partisi 'nin varlığını ilk kez 1931 - yılında öğrenmiş. Üç ay sonra da partiye girmiş. O BtR ABORCTN - Avustralya krtasmın yerii halkıdır. Yani Avustnüya'nın KızıMerüisidir o. Avust- ralya Kıtası beyazlar taranndan keşfedildiğinde beyazlann baş düşmaru olmuşlar ve ldtie halindc kat- ledilmişler. Bugûn yaşamlanıu erilmişlik ve terk edilmişlik halctiruhi\esi içerisinde sürdürmektedir- ler. 2 milyon olan nüfuslan bugûn 270 bine düşmüştür. Ezikliğini. ırkırun azaldığının öfkesini bume- rang denüen mûak aletine üflemektedir. Verilen üç beş kuruş dolan da ekmek parası ya da ailesinin nafakası yapacakür. Bu tavır aynı zamanda bir başkaldın, bir isyan duygusu değil midir? hep ben okurdum aileme. Sorulan sorulara ben yanıt verirdim. 14 yaşındaortaokulubiürdım. Bir yıl da liseye gittim. Aynı zamanda dayımın konfeksiyon atöryesinde çalışıyordum. Ancak o dönemde- kı ekonomik kriz nedeniyle dıkiş atölyesi de iflas etti. işten kovuldum Liseden aynldım ve 15 yaşım- da çalışmaya başladım. Komşu- muzun kızı bir mobilya dükkânın- da bana iş buldu. 6 yıl burada ça- lıştım. Dükkânda benden başka 6-7 kız daha çalışıyordu. O sıra- da iki parmakla daktilo yazmayı öğrendim. 21 yaşıma geldiğimde büyükler maaşı almaya başlamış- tım. Fakat maaşımı vermediler. Ben de doğruca şefe gittim. "Se- nin 21 yaşma girdiğini unuttum" dedi. Sonra, "Kriz var, vereme- JTZ" dedi. Müdüre çıkum, o da ba- na çok kızdı. Ona göre ben, cahil bir kızdım. Nasıl karşı çıkardım. Ben diğer kızlann yanına gittim. Dunımu onlara anlatmak istiyor- dum. Bu sırada patron geldi ve beni işten kovdu. Çok üzülmüştüm. Ailemin bendenbaşka geliri yoktu. tki haf- ta sonra yeni bir iş buldum. 18 yaşımda bir gence âşık ol- dum. Çocuk iyi bir Hıristiyandı. Ailem bu duruma çok bzdı. Sev- gilimle tanıştılar. Üstelik sevgili- min anneannesi de Yahudiydi. Eğer sevgilım dınını değiştınrse, ailem onunla evlenmeme ızın ve- receğini soyledi. - - Sevgilim, biryıl içınde Yahudi- liği öğrendi. Sonra da bizim dini reddetti. Ailem, bu duruma çok kızdı. Ben de 21 yaşımda evden aynldım. 23 yaşımda ise sevgi- litnle evlendim. - Siyasete ne zaman girdiniz? Kocamın arkadaşlan bazen bı- ze gelirler, sohbet ederlerdi. Ko- münizmi ilk kez onlardan duy- dum. O yıllarda aynca Alman- ya'daki faşist partinin propagan- dasını izliyordum. ilk kez 1931 yılında Komünist Partisi'nin varlığını öğrendim. Partiye girip giremeyeceğüni araştırdrm. Ama eşim bu duruma memnun olmadı. Öğrenme süreci başladı Üç ay sonra partiye girdim. Sosyalist terimler bana çok ya- bancıydı. Amabunlan öğrendim. 1938 yılında eşimle kavga etme- ye başladım. Onun bana kızmala- nna, bağırmalanna, tahammül edemiyordum. Partı bana bir kita- bevinde iş buldu. Evlere giderek parti gazetesini satıyordum. O dö- nemdeki düşünce yapım her şeyi anlamaya yeterli değıldı. Daha sonra parti toplantılannda baş- kanlık yapmaya başladun. O za- manlarda Ballarad diye bir bölge vardı. Orada da parti gazetesini satmayı sürdürdüm ve oraya ta- şındım. Bana sorulan sorulan ya- nıtlayamazsam, iki hafta sonra geleceğimi söylerdim. Kaldığım evde bana ıyı gözle bakmadılar. Geri Melbourne'e döndüm Bir çiçekçi dükkânında çalışmaya başladım. Beni geri, partiye ça- ğırdılar. PM'dekl tek kadın Partide hem öğretiyordum, hem öğrenıyordum. Kadınlarara- sında da çalışmaya başladım. Ka- dın derneklerini ve çocuk kulüp- lerini araştmyordum. Köylü ka- dınlannı, ev kadınlannı ve üni- versite çevresini örgütlemeye baş- ladım. Hayat bana şu gerçeği öğ- retti: Öğrenecektim ve örgütleye- cektım: Teoriyi pratikten ayırma- yacaktım. O zamanlarda Avust- rarya'da da kadın evde, erkek iş- teydi. Ben de kadınlara "Erkek- lere >ardım edfa" diye çok çaba- lıyordum. 1945 yılında partinin büyük bir kongresi oldu. Ben de delege ola- rak katıldım kongreye. Parti mec- lisi içinde tek kadın bendim ve merkez komitesine seçildim. Par- ti içinde kadtnlann da rol alması konusunda çok çaba harcadım. Lenin'ın kadın konusundaki gö- rüşleri. beni çok aydınlattı. 1947 yılında parti içinde büyük bir kriz yaşandı. Sendikal konularda çe- lışki çıkmıştı. Parti benim sendi- kalarda görev almamı istedi. Sendikalarda görev alanlar o güne kadar hep erkeklerdi. Bazı kadınlar tekstil işkolundaydı. Haftada 6 gün sendikada çalışı- yordum. Teoriyle pratiği buluş- turmak zor oldu. Insan büyük te- örilen bilebilir. Eğer bir fabrika- nın sorunlannı bilmiyorsa, teori- yi bilmek anlamsızdır. Daha son- raki yıllarda parti beni Çin üzerin- den Sovyetler Birliği'ne gönder- di Stalln'ln hataları Yaptığun araştırmalar sonunda Stalin'in siyasi önderliğine bir iti- razım yok. Ama Kruşçev partinin başına gelince, ÇKP (Çin Komü- nist Partisi) ile büyük tartışmalar başladı. O sıralarda Mao Ze- dung'dan Stalin'in hatalanm öğ- rendim. Tekrar okudum, tekrar düşündüm. Stalin'in hatalanm ben de kabul ettim. Esas sonın Lenin döneminde başlamıştı. Bu- gün düşündüğümde bunu daha iyi görebıhyorum... Daha sonra Mao'nun düşünce- leri, bende büyük bir sıçrama yap- tı. - Sovyetler Bfaüği niçin >ıkd- dı? Ben Sovyetler'in yıkılışmı 1922'lerdeanyorum. 1922'yegit- tiğinizde partı içinde bir çelişki yokmuş gibi gözüküyor. Aynca Marksizm-Leninizm iyi anlaşıl- madığı için Sovyetler yıkılmıştır. Stalin'in önder olduğu dönemler- de söyledikleri, tahlil edilmeden, tartışılmadan kabul ediliyordu... Biz hâlâ sosyalizmin sorunlan- nı yaşıyonız, komünizmin değil... - Avustrarya Komünist Parti- sTnden (AKP) niçin aokümz? O yıllarda AKP içinde Tethflde vardı. Parti içinde uluslararası du- nım tartışmalan başladığmda Mao'nun çizgisinin doğruluğunu teyıt ettik. Tethil de o sırada parti adına hem Sovyetler Birliği'ne hem de Çin'e gitti. Ama Tethil'ın gezisi turistik seyahati aşamadı. Tethil döndüğünde sorunlan niye tartışmadığını sordum, ama hiçbir doyurucu yanıt alamadım. Parti içinde 1 9 ve ben; digcrterine kar- şı cephe açtık. Parti. Başkanı Sharky,ikimize dekarşı çıktı. Da- ha sonra hem Hill'i hem de beni parti disiplin kurulunaverdiler ve bizi partiden ihraç ettiler. Biz, par- ti içinde dunımu, diğer üyelere anlattık. 1964 yılında yeni biıpar- ti kurduk: Avustralya Komünist Partisi Marksist-Leninist (AKP- ML). AKP'den de bize katılanlar oldu. çin'e ziyaret 1965 yılında Çin'e gittim. O arada Hill de Çin'e gelmişti. Hill'in beni partiden niçin attığı- nı hâlâ anlamış değildim Hıll ile bu konuyu Çin'de tartıştığımızda bana hep sudan bahaneler anlattı. Hiç tatmın olmadım onun anlat- tıklanndan... Çin'de yapılan bir mitingde ba- na 7 dakika konuşma hakkı veril- di. O konuşmada uluslararası ha- talara değindim. Konuşmam bü- yük takdirle karşüandı. Basm be- nim yanıma geldi. Benimle ko- nuşmak istiyorlardı. Ancak ben onlara "Avustnüya'ya gideceği- mi'* söyledim. Ben Avustralya'ya döndüğüm- de Hill de dönmüştü ve Hill be- nim Çin'de bulunduğum günler- den kesinlikle memnun olmadı. Ben mücadelemi daha sonraki vıllarda da sürdürdüm. ALMANYA^DA ORTAYA ÇIKARILDI Mflyonlarca markhk sığuuııa yoLsuzliiğu BREMEN (Cumhnriyet Bü- rosu) - Federal Almanya tarihi- nin, sığınma haklayla ilgili en büyük yolsuzluklanndan biri Bremen'de ortaya çıkanldı. Türkiye'nin güneydoğusundan gelen birçok ailenin Alman- ya'da kendilerini Lübnanh ola- rak tanıttığı ve yasalara aykın olarak sosyal yardım aldığı sap- tandı. Bremen Emniyet Müdürlü- ğü'nden yapılan açıklamada, olayla ilgili yaklaşık 500 kuşku- lunun sorgulandığı belirtildi ve bunlann yasalara aykın olarak Bremen'de ikamet edip yine ya- salara aykın olarak sosyal yar- dım aldıklannın saptandığına dikkat çekildi. Bu grup içinde yabancılann 200'ünün sosyal yardım olarak şimdiye kadar en az 9 milyon mark aldığı, 24'ünün de suur dışı edilerek Türkiye'ye gönderildiği belir- lendi. Bremen Emniyet Müdür- lüğü sözcüsü, "Sığınma hakla- nı kötüyekuHananbuinsanbum tümünü smır dışı etmekiçin ça- hşryoruz" diye konuştu. Yolsuzluğu gerçekleştiren Türk vatandaşlannın yaklaşık 10 yıl kadar önce Almanya'ya "Törk otarak" giriş yaptıklan, daha sonra da Almanya'nm bir yerlerinde izlerini kaybettirerek Bremen'de, pasaportsuz ve Lübnanlı olarak ortaya çıktıkla- n saptandı. Sığınma başvurula- n çoğunlukla reddedilen bu in- sanlann, Lübnan'a geri gönde- rilemediği, çünkü Lübnan dev- letınin, "Lübnan vatandaşı ol- madıklan gerekçesiyk'' bu ın- sanlan almayı reddettiği bildi- rildi. Bremen Içişleri Senatörlüğü yetkilileri, henüz konuyla bağ- lantılı olduğu düşünülen herke- sin sorgulanamadığmı kayde- derken, böyle bir yolsuzluğun sadece Ahrıanya'nm bu en kü- çük eyaletinde gerçekleştirildi- ğini sanmadıklanm söylediler. ÜniversitesınavınahazıriananlzmirÖdemiş HıdusiUçaçeBkAnadoIuLisesisonsııınndan 20 öğrenci, dün tstanbul L nrversitesi Merkez Kampusu'nu rij-aret ettL tÜ'\ü ÖSS'ye girmeden önce görmek istejen öğrenciler, üniver- sitenin siyasal bilgiler ve hukuk fakültesi öğretim elenıanlanndan verilen eğitimin içeriğj, süre- şi, kütüphane, bannma, beslennıe ve mezunhet sonrası iş olanaklan konulannda bilgi aldılar. Üniversite sınavuu kazanmadan önce amfılerdeki sıralara oturan öğrenciler, tÜ'nün hayal- lerindeki üniversite olduğunu sö>1ediler. (Fotoğraf: YUSUF ZÎYA AY) DUZYAZI ORHAN BtRGtT Anayasa Değişiklikleni Kimilerine Ödun mü? Cumhurbaşkanlannın beşer yıldan üst üste iki kez seçilebilmesine olanak verecek anayasa de- ğişikliğı taslağının, referandum barajına takılma- dan, yani 367 milletvekilinin kabul oyu ile yasalaş- ması için sürdürülen girişimin kaderi için bugün pariamentoda düğmeye basılıyor. TBMM Anayasa Komisyonu, öncelikle DYP'li- lerin, cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafin- dan seçilmesini öngören değişiklik önerisini görü- şecek. öneri kabul edilmezse, sıra hükümeti oluş- turan partilerin, ünlü "5+5"değişimineyeşil ışıkya- kan teklifine gelecek. Başbakan Ecevft ve yakın kurmaylannın, mad- denin bir referandum barajına takılmadan geçme- si için yoğurdu üfleyerek yemek istedikleri anlaşı- Iryor. Cumhurbaşkanının seçim yöntemini göste- ren ve 1961 Anayasası'ndan alınarak bugünkü anayasaya sokulan 101. madde için en küçük ris- ki bile göze almak istemeyen öneri sahipleri, tek- lifin yanına iki başka degişikliği daha eklediler. Parlamentomuz, Siyasi PartilerYasası'nda, par- ti kapatmayı güçleştirmek de dahil 29 maddelik yeni bir yasayı 12 Ağustos 1999 günü benimse- mişti. Yeni değişikliğin bugün için en önemli hük- mü, "bölücü ve dinci parti kunılamayacağı" yo- lundaki hükmü değiştirmesiydi ve bu değişiklikler, siyasi iktidann, tahkime yeşil ışık yakan önerileri- nin anayasada yer alması amacıyla FP'ye verilen bir ödün olarak nitelendirilmişti. Altı buçuk ay önce TBMM'nin kabul ettiği bu maddenin şimdi anayasada da yer alması istemi, DYP'nin başında olduğu kimi odaklar tarafindan siyasi rüşvet olarak nitelendiriliyor. Aynı çevreler, partiler yasasının dışında özellikle TBMM üyeleri- nin ödenek ve yolluklannı belirieyen anayasanın 86. maddesinin de değiştirilerek "ödeneğin aylık tutan en yüksek devlet memunınun almakta ol- duğu miktan.." aşamaz hükmünün, bu konudaki beliriemeleri TBMM Başkanının vermesi koşulu- na bağlamayı da, parlamenterier için bir siyasi rüş- vet olarak tanımlıyorlar. TBMM üyelerinin özlük haklan ile ilgili yasal yet- kiyi, birçok Batı ülkesinde olduğu gibi doğrudan Pariamento Başkanının eline verme girişiminin on sekiz yıla yakın bir geçmişi var. O tarihlerde bu yol- daki önerilere karşı çıkanlar, "Ya darbe olur da, pariamento kapatılırsa" gerekçesini ileri sürüyor- lardı. Yasama üyelerinin özlük haklannın devlet memuriarından ayrı değeriendirilmesi amacıyla öyle bir degişikliği önerenler ise, ihtilallerde bile en çok 24 saat içerisinde yeni yönetimlerin bir Yasa Koyucu Kurul oluşturduğu için, belirtilen sakınca- lann geçersiz olacağını savunuyorlardı. Öyle anlaşılıyor ki, kendi özlük haklan ile ilgili ya- saları, özellikle yüksek yargıçlaria bir sürtüşme aracı gibi görmek istemeyen parlamenterierin is- temleri, on sekiz yıl öncenin önlemlerini güncelleş- tirmek yolu ile yanıtlanmaktadır. Şayet gerçekleşirse, bu iki anayasa degişikliği) nin de, hem partiler yasası, hem argo deyimi İİ9 ünlü "kıyakemeklilikyasası" için farklılık getirme^ yeceğini söylemek gerekiyor. Yine söylemek gerekiyor ki, cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili değişikliklerin arasına bu iki yeni maddeyi eklerken, hazıriayanlaryöntemlerinde ve özellikle sunum biçimlerinde baştan aşağı acemi- ce davranmışlardır. özellikle, parti kapatma olayını geçen yılın ağus- tos ayında belirleyen Siyasi Partiler Yasası'nın ye- ni biçimi için yapılan sunuşta, etkili ve yetkili bir hü- kümet üyesinin, "FP'nin kapatılmasının, bir ara seçime, ara seçimin de istikrarsızlığa yol açaca- ğı" ihtimaline uyan niteliğinde de olsa yer verme- si, gerçekte doğru; ama yöntem açısından siyasi rakiplerin pazariık çıtasını yükseltebilecek bir yön- tem yanlışlığıdır. Siyaset kurmaylan bu tür stratejilerde, odun yar- ma gösterileri yerine kıl testere ile tahta oyma me- totlannı kullanmalıdır. Yine gerçek siyaset kurmay- lan, özellikle parlamenterierin özlük haklannı, ana- yasa mahkemesinde ikide bir açüacak davalar- dan koruma amacıyla kökten bir değişimi on se- kiz yıllık sumenlerden çıkararak gerçekleştirirken en azından ünlü 83. maddeyi de unutmamalıydı- lar. Yani, şu TBMM üyelerine, "Meclis çalışmala- nndaki oy ve sözleri ile Meclis 'te ileri sürdükleri dû- şüncelerden sorumlu tutulamazlar" diye başlayıp da, gerçekte yaptığı her eylem için dokunulmaz- lık tanıyan ve 20. dönem pariamentosunda bun- dan bir yıl önce yani 23 Mart 1999 günü oy ile de- ğiştirilemeyen maddeyi. Hele hele başbakan ve bakanlar hakkında so- ruşturma açılmasına kararverilmesi ve ilgilinin Yü- ce Divan'a sevki için bir dizi karmaşa engeller yu- mağı oiduğu Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz için sayısız dosya örnekleri ile kanıtlanan anayasanın ünlü 100. maddesi, bu paketin en üstünde ve özel bir ambalaj içerisinde bulunmalıydı. Sanınm, bu iki madde ile bir "5'li paket" halini alacak olan öneriler için en hırçın karşıtlar bile ağız açma olanağından yoksun oiur, kimse "Cülus için siyasi rüşvet veriyorlar" diye bağtrmazdı. Bağı- ramazdı. Faks:0212 677 07 62 E-Mail:orhan.birgrt(« do.net.tr. : 3 Mayıs bağmısız gazetecilik günü tstanbul Haber Servi- si - Uluslararası Gazete- cüer Federasyonu (FIJ) üyesi Türkiye Gazeteci- ler Sendikası (TGS), 3 Mayıs_2000 Dünya Ba- sın Özgüriûğü Gü- nü'nün, "Gazetecilerin hükümetterden ve med- ya sahiplerinden bağım- sızüğı" konusuna odak- lanmasmı kararlaştırdı. TGS'den yapılan ya- zılı açıklamada, 3 Ma- yıs'ı TGS'nin de aynı kapsamda anmayı he- deflediği belirtilerek, "gazetecilerin hükümet- terden ve medya sahiple- rinden bağunsıztığuu" vurgulayan, bu doğrul- tuda verilmiş mücadele- leri yansıtan, kazanılmış mücadeleleri gösteren yaşanmış olaylan derle- meyi amaçladığı kayde- dildi. Açıklamada, bütün gazetecilerden karşılaş- tıklan bu tür olaylan. 31 Mart 2000 tarihine dek sendikamızrn Basın Sa- rayı Kat: 2 34410 Cağa- loğlu-îstanbul adresine yazılı olarak, gsek@ ga- zetecilersendikası. org.tr. elektronik adresi- ne e-mail ile veya 212- 517 48 17 numarahfak- sa göndermeleri istendi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle