16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29ŞUBAT2000SAU O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R [email protected] Türk Hava Kurumu ve Kurban Derisi Muzaffer YÜCE Emekiı vaii T arihçesi: 1904-1905 Rusya-Japon savaşı yıl- lan. Sahne Osmanlı Sa- rayı. Sultan Abdülha- mit, bahriye (deniz) da- nışmanı Amerikah Beg- nam Paşa'ya sorar "Savaşı kim kaza- nacak?" Aldığı yanıt, beklediği gibi değildir. Paşa "Japonya kazanacak" deyince; Sultan, "Rusya büyük dev- let" diyerek askeri gücûnün üstünlü- gûnü belirtir. Begnam Paşa: "Savaş luu-ada değil" diyerek donanma'nın önemini vurgular. Savaş Japonlann zaferi ile sonuçla- nınca denız gücünün önemi kavranır. Donanma Cemiyeti kurulur. Sultan buynığu ile kurban derilerinin toplan- ması hakkı demeğe venlir. Asıl konu- yu işlemek için: Donanma Cemiye- ti'nin iki hayırlı işlevini belirterek ta- rihçeyi bitirelim. Birincisi, Ulusal Kur- tuluş Savaşunızin önderi MustafaKe- mal Paşa'yı Samsun'a çikaran Bandır- ma vapuru, Yunanlt armatörden Do- nanma Cemiyeti'nin parasıyla satın aJınmıştır. lkincisi, Ban bölgemizdeku- rulan Kuvayı Milliye Teşkilatı'na ilk önemli para. Donanma Cemiyeti nce verildiğidir. Bu paralar, halkımızın emeğiyle yetiştirilen hayvanlann de- rilerinin helal kazancı ve yurt savun- ması inancı ile verildiği için, Atatûrk esenlikle Samsun'a; Kuvayı Milliye ru- hu, ulusal kavgadan zaferle çıkmıştır. Kurulus: Cumhuriyetimizin atılım yıllan, devrimler, yeni kurum ve ku- rallan... Atatürk hava savunmasını ve havacılığın önemini, "lstikbalgökler- dedir" özdeyişiyle tanımlar. Tûric Ha- va Kurumu'nu kurdurur. Kurucular Ulusal Kurtuluş Savaşı'na gönül ve güç vermiş Kuvayı Milliyecilerdir. Otuz üç mebus, Genelkurmay Ikinci Başkanı Kâzım Paşa, Diyanet lşleri Başkanı Hoca Raif Efendi de kurucular ara- sındadır. Görûlüyor ki kurumda ulus iradesi, dinimize uygunluk ve ordunun desteği vardır. Silahlı Kuvvetler, deri toplanmasına araç vererek Diyanet tş- leri Başkanlığı da cuma hutbeleriyle destek vermiştir. 1925 yılında kuru- lan kurum, 1970 yılına kadar sorun- suz olarak kurban derilerini toplar. Çûnkü tüzûğûnde kurban derisi ge- lir gösterilmiştir (md. 49/2). Aynı yıl tûzûk Bakanlar Kuruiu karannca onan- dığından hukuksal dûzenlemedir. Bu- nakarşm 197O'liyıllarda,tarikatlann ve kişi topluluklannın bu ulusal amaç- h kurumun gelir kaynağmı küçültmek için deri toplamaya çalıştığı görülür. Bu cılız direniş, dinin siyasallaşmasıy- la güç kazanır. tnançla ilgili olan kur- banın derisi de dınsel inançla ilgilen- dirilir. Kuran'da kurban kesme emri var. Et ve deri ile ilgili hûküm yok. Bazı Islam bilginlerine göre etin üç bölü- mûnden birinin yoksullara verilmesi gerekir. Deri ve sakatat için böyle bir görûş yoktur. Böyle de olsa, dinden çı- kan için yararlanmak ve kullanmak is- teyenleri durdurmak çok zordur. Siya- sal gücû de yanına alınca azar. tktidar ortağı olunca, 1975 yılında Bakan Oğuzfaan Asiltürk imzalı genelgeyi valiliklere gönderir. Genelgede özetle, "Mevcnt huku- kumu2agöre kurban derilerininbağ»- şı herhangi bir kurum vederneğe mûn- hasırbulunmamaktadır" diyerek ko- nuyu saptırmaya çalışır. Vicdanlara baskı yok, der. Vicdana baskı yapan varmış gibi... Deri toplanırken zorla- ma istemez. Elli yıl sanki zor kulla- nılmış gibi... Kısaca, hukuka, ulusal- lıga ve de dine uzak bir anlayış... Genelge ûzerine, o zaman Çerkeş Kaymakamı olarak verdiği yanıtta, özetle Türk Hava Kurumu tüzüğünün Bakanlar Kurulu'nca onandığını, de- ri toplama hakkının buna dayandığı- nı, bağış isteğiyle deri toplama kav- rammın kanştınlmaması gerektiğini ifade ettim. "Tüzükler,Türk pozitifhukukunun kanundan sonragelen kaynağıdır. Gö- rüKiyorkigendgenin savının aksine hu- kukumuzdakurban derüeriileügffi hü- küm vardır. Bu nedenle genelge, ilçe- mizde uygulanmayacakür" diyerek genelgeyi tçişleri Bakanlığı makamı- na gönderilmek ûzere vilayet maka- mına ve Türk Hava Kurumu Başkan- lığı'na gönderdim. Acıdır ki, din'i çıkar için kullanan- lar, kurban derisinden pay almayı sür- dürdüler. Türk Hava Kurumu hakkı- na saldınldı. Aslanın avını kaçıran sırtlan örneği... 12 Eylül yönetimi kesin çözüm ge- tirir. 23 Eylül 1983 tarihli Yardım Toplama Kanunu yürürlüğe girer. Ka- nunun 21. maddesi, kurban derisi top- lama yetkisini kesin olarak Türk Ha- va Kurumu'na verir. Tersine hareket edenlerin cezaiandınlacağı ve elle- rindekı derilerin alınıp kuruma veri- leceğini hükme bağlar. Yine çok hazin... Tlırgut Özal ikti- dar günleri: Nakşi şeyhi Zahit Kotku sözü geçen kişidir. 29 Mayıs 1986 ta- rihinde Sosyal Yardımlaşma Yasası çıkanlır. Hedef, Türk Hava Kuru- mu'nun geliridir. Deri toplama yetki- si kurumdan alınır ve geliroranı yüz- de 55'ten yüzde 1 'e düşürülür. Şimdi yeni bir umut doğdu, Danış- tay deri toplama yetkisini kurumdan alan ilgili maddeyi iptal etti. Bu ge- lişim, kuruma dileriz can suyu olur. Kurban Bayramı öncesi hükümetimi- ze seslenmek istiyorum: Bilge ve haksever Başbakanımız ve ulusal yaran gözeten yardımcısı var- ken konu kesin ve ortaksız noktalan- sm. Çünkü: • Türk Hava Kurumu, il ve ilçeler- de yurt düzeyine yayılmıştır. Şubele- ri idari ve anayasal düzenimizi özüm- seyen yapıdadır. Özü ve sözüyle sivil toplum örgütüdür. • Kurum, pilot ve paraşütçü yetiş- tirir. Bu, savunmamız için çok önem- lidir. Bir anımı vurgulayayım: Kıbns Banş Harekâtı'nın ikinci gününde Antalya Havaalanı'nın çevresindeki tarlalara paraşütle binlerce asker in- dirildi. Komutanlarbu erlerin çoğun- luğunun Türk Hava Kurumu'ncaeği- tildiğini belirttiler. Bunu kurumun de- ri toplamasına karşı olanlara; ibade- tin özüne müdahale sayan bazı siya- silerimizin değerlendırmesine suna- nm. • Derinin zarargörmeden yüzülme- si için kasap eğitmek, tek elden top- landığı için bozulmadan pıyasaya su- nulmasında kurumun çalışmalannın ekonomimize yaran açıktır. • 1999 yılında başıboşluknedeniy- le 3.5 trilyonluk deri gelirinin Hiz- bullah'a gittiğinı basından öğreniyo- ruz. • Hukuk ilkesidir: 40 yıllık yarar- lanma, kazanılmış hak doğurur. Bu nedenlerle; başta hükümet olmak üzere tüm idari kurum ve kuruluşlar- labiz, cumhuriyet yurttaşlan, Türk Ha- va Kurumu'na sahip çıkmalıyız. "Evinde kavga çıkarsa Ingilizden bil der- miş" Metin Akpınar'tn babası... Şimdi yine aynı gerçek yaşanmıyor mu? Ama Ingilızin yerini Amerika aldı, değişim bu kadar!.. Metin Akpınar, 'Güle Güle' filminin, Kü- ba'daki düşsel sevgilisine tutkun romantik sevdaJısı değil yalnızca... Yalnız bir güldürü ustası, bir yergi cambazı da değil. Toplu- mun kurtuluşunun hangi yönde oldugu, ola- cağı üstüne düşünen, arayan, soran, çözüm üretmek isteyen aydın biryurttaş... "Aydınlık" dergisinde bakın ne diyor: "Kemalist-Sosyalist ittifakı! Böyle bir sa- mimiittifak iyi olacak ve Türkiye'yeyaraya- cak diye düşünüyorum." Hep bunu istemedik mi, özJemedik mi? Hal- kımızın mutluluğunu Kemalist-Sosyalist bir- likteliğinde görmedik mi? Atatürk'ün 6 Ok'la özdeşleşen ilkelerinde bulmadık mı? Son genel seçimde Işçi Partisi'nin öncülüğünde oluşturulan 'Altı Ok'ta Bir Araya Gelmek' bildirisini bu amaçla imzaiamadık mı? Metin'Akpınar diyor ki: "özelleştirme yapmayacağız. Bizdeözel- •feştirme peşkeş çekilerek yapılıyor. özel EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Altı Ok'ta Birleşemezsek! sektör niçin kârya- pıyor? Gizli mi ya- pıyor? Düzgün yö- netici getiriyor, tek- notojigetiriyor, yapt- yor. Devlet de yap- sın... Devletin küçül- tülmesi kavgası var. Devletin büyüklüğü küçüklüğü GSMH'den aldığıpayla ölçülür. Türkıye'de 13. Daha ne kadar kûçülsün. Norveç'te 54." Düşünüyorum da, Metin Akpınar ya da onun gibi düşünenler neden TBMM'de yer almaz? Atatürk'ün 6 Ok'uyla simgelenen devrimci atılımlan savunan politikacılar, par- tiler neden barajlan aşamaz? Halkımız yanm yüzyıldır oyunu kendine yarar sağlamayacak partilere, lideriere niçin verir? Bu halk böylesine bilinçsiz mi? Kendi ya- rannın nerede olduğunu görmeyecek kadar körleştirilmış mi? "Evinde kavga çıkarsa Ingilizden bil"... Bu söz üstünde iyice düşünmeli! Gerek Osman- lı döneminde, getekse Cumhuriyet yıltann- da ne zaman başımız derde girmişse, ne zaman ülkemizin ora- sında burasında birta- kım kalkışmalar ya- şanmışsa hepsinin kaynağı dış güçler ol- muştur. Özellikle Ingi- liz parmağı aranmıştır, bulunmuştur. Musul olayından Ağn Dağı, Tunceli isyanlanna ve hatta günümüze kadar... Batılılar kendi aralannda birtik kurdular. Biz de bir an önce içlerinde yer almak için çır- pınıyoruz. Başımıza neler geleceğini hiç dü- şünmeden! Kim istiyor Avrupa Birliği'ne katılmayı? Öncelikle halka sorsak bilmem ne yanıt alı- nz? Bakın Süleyman Demirel bile dayana- madı, Avrupalılara çıkıştı: "Türkiye kendi me- seielerini kendi halleder" dedi. Daha aday- lık aşamasında Avrupa'nın bakanlan gelipül- kemizde bizlen teftiş' görevi yapıyor, ağırsöz- lerie suçlamaya kalkışıyçr! HADEP'li başkanlanrtrlutukianmasına bi- le kanşıyoriar! Bu bizim iç sorunumuz, böy- le davranışın nedenlerini araştınnz, kritik bir dönemde bu tür tutuklamalann yanlış oldu- ğunu yazanz, ama Isveç'in, Lüksemburg'un bakanlan iç işlerimize kanştılar mı, '-Avrupa Biriiği bize vız gelir' der, öfkeleniriz. Oysa Avusturya'nın ıç işlerine bile kanşıyoriar. Kü- reselleşmeyi içinize sindırdiniz mi, artık 'tam bağımsızlık' eski bir düş olacaktır. Metin Akpınar'ın 'Aydınlık'ta okuduğum söyleşisi beni aldı nerelere götürdü. Yazımı, onun, içimizden çoğunun da içtenlikle katıl- dığı şu sözleriyle bitireyim: "...sözünü ettiğim bu karşı devrimlerCum- huriyet kazanımlannı yok etmek üzere geli- yor. Işte ona sahip çıkacak hergüce gerek- sinim var. Bütün dünyada tutucu olan ordu bizde devrimcidir. Kurban olduğum Alla- hım, ne mutlu!.. Askerin görûş bildirmesini anti-demokratik saymak, buna karşın, asla demokrat olmayan şeriatçılara demokrasi platformunu kullandırmak aptailıktır. Bu ap- tallığı hâlâ yapmakta devam edersek bırgı- dım ileri gidemeyız. Demokrat olmayana demokrasi platformu kullandınlamaz." PENCERE ŞampiyonL Süleyman Bey hafife alınacak bir kişi değil, sevseniz de sevmeseniz de Türkiye'nın son kırk yıllık yaşamına çekitaşı gibi oturmuş bir adam... Bir gün yan şaka sordum: - Cumhuriyet'i nasıl buluyorsunuz?.. "- Cumhuriyet ülke için çok önemli!.. 1980'den bu yana hizmetiniz büyük!.." Neden?.. 12 Eylül'den sonra Kenan Evren Cumhuri- yet Başyazan Nadir Nadi'yi Ankara'ya çağır- mıştı. Nadir Bey Çankaya'yaçıkmadan önce Gü- niz Sokağa uğradı, Demirel ile görüştü. Bu dav- ranışın anlamı belliydi; biz Evren-Ozal yöneti- mine karşı Süleyman Bey'in haklannı savun- duk. Süleyman Bey, soruya yanrtında bu ince çiz- giyi ustalıkla çekiyordu. • Askeri darbelerin salıncağında kolan vurmuş, poJitikanın gelgitlennde ustalaşmış, hayatın de- neyimlerinde olgunlaşmış bir Demirel, "Baba" diye boşuna anılmıyor; halkın gözünde bir sim- gedir. Cumhurbaşkanlığını şimdiye dek kimse- nin kullanamadığı biçimde değeriendirdi; kimi zaman anayasa sınırlannı zoriayıp çiğnese de Başbakan Ecevrt'in engin hoşgörüsü bu konu- da bir sorun çıkarmadı; gerçekte bu ikili çok iyi anlaşıyoriar. Süleyman Bey'in Çankaya'da beş yıl daha oturması yararlı olabilirdi. Ancak bu iş döndü dolaştı irtica partisiyle pa- zarlığa dönüştü. • Hukukta bir kişi için yasa -hele anayasa- de- ğiştirmek kuralı mı geçertidir. Hukukun temel kuralını çiğneyerek istikrar sağlayacağını düşünmek, ancak bizimki gibi üstü şişhane altı kaval bir devlerte olur; buna birde irtıcaya venlen ödunlerle mılletvekillenne yapılan "kıyak" eklenince, yeme de yanında yat!.. Ya Süleyman Demirel?.. O ne düşünüyor?.. Ülkenin "8aöa"sı şimdi doruktadır; çekilirse, başında zafer çelengıyle çekilecek; Süleyman Demirel daha beş yıl bir gerilim içinde yaşama- yı mı yeğliyor?.. Anlaşılıyor ki hergün ölüp ölüp dirilmenin zak- kumlu tadına doyum olmuyor. • Önümüzdeki beş yıl Türkiye'de neler yaşana- cak, Süleyman Bey bilmiyor mu?.. Nasıl bilebilir ki?.. Ama benim bildiğim bir şey var: Dünya boks tarihinde yenilmeden ringden çekilen şampi- yon boksör sayısı bir elin parmaklanndan daha az... CUMHURIYET MAHALLESÎ'NDE SEÇÎM SÜRÜYORÎ umhuriyet Mahallesi evlerinin ön projeleri tamamlandı. Hazırlanan 25 değişik ev ripinin arasuıdan, Cumhuriyet Mahallelilec, beğendiklerini seçmeye başladılar. Ev tiplerini seçenlerin inşaat projelerinin hazırlanmasına da hemen başlandı. Öte yandan, I. Bölüm'ün yaklaşık 2 kilometre güney doğusunda denize yaklaşık 800 metre uzaklıkta kurulacak olan Cumhuriyet Kınalı Mahallesi arsalarımn satışı da sürüyor. Daha önce de duyurduğumuz gibi, bu arazideki parseller jeolojik zemin raporları hazırlanarak düzenlenmiş imar planı ve depreme dayanıkb projeleriyle birlikte sunulmaktadın Okurlarımızla, dostlarunızla birlikte yaşayacağımız Cumhuriyet Mahallesi adım adım gerçekleşıyor. Mahallemizle ilgili her yeni gelişmeyi size bildireceğiz. . . * • Cumhuriyet mab alles i "Doğayla uygarlık buluşuyor" YİNE DtNIZCORUNUMlU IMARLI IFRAZll BAĞIMSIZTAPULU Cumhuriyet Mahallesi nerede kuruluyor? •Cumhuriyet Mahallesi tstanbul'un batısında, Tekırdağ-Çodu yolu Kınalı kavşağı üçgenınde, Çanta Köyü betedıye sınırtan ıçınde kuruluyor Istanbul'a uzaklığı TEM yolundan 45 dakıka, E5 yolundan 55 dakıkadır. •1. Bölumün hemen güneyınde yer alan Kjnalı BölümC arazısının de stabılıze yollan vardır •Bu arazmın de yabvzca % 14'Q evtere aynldı. Katan % 86'nm küçük bv bölümü yol ve otopaffc, çok bOyük bir bötümû ao bahçe ve park olacak. Başvuru: ÇAĞ PAZARLAMA Basın Sarayı Kat:4 (Gazetecıler Cemiyeti Ustü) Cağafoğtu - İSTANBUL Sattş yapılan Cumhurtyet Kitap Kulübü burolan: Ankara: Ataturk BUvan No: 125 Kat 4 Bakanlıktar - ANKARA bmir HaJrt zrya Bulvan 1352. Sok. No. 2/3 Alsancak - İZMİR Tel: (0212) 520 21 91 - 92, Faks: (0212) 520 50 23 Tel: (0312) 419 50 20 pbx, Faks- (0312) 419 50 27 Tel: (0232) 441 12 20 pbx, Faks: (0232) 441 91 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle