16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2S ŞUBAT 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA il LJ1\ [email protected] 15 Inci Eviner 'Hiçbir Yer Beden Burası' başlıkh sergisiyle imgeyi irdeliyor Hayal mi,yoksagerçekmi...ESRA ALİÇAVUŞOĞLU Bedenin hareketinde kaybolmak... {çinde oluna- bilecek bir yer, ama hiçbir yerde olmayan bir yer üret- mek. tnci Eviner. bir yer aradı ve buldu. Burası, ne hayal ne de gerçek... Sokaklardan bir ot gibi taşan. boşluklan doldu- ran, ekilmemiş alanlardan fışkıran esmer çocukla- nn gizlice kendi elleriyle yaptıkları bir yer hayal et- mişti. Hayal ettiği yeri bulduğunda -ki burası Esen- tepe'ydi-karşısına bembeyaz bir çocuk çıktı. Bir al- binolu...Bu manzarayı o günden sonra tekrar tek- rar, yeniden üretti kafasmda. Sonra bu görüntülere esmer kız ve erkek çocuklar girdi. Inci Eviner, bu projeyi gerçekleştirmeden önce Istanbul, ama tstan- bul olmayan bir yer aramıştı. Çünkü onun yaşadı- ğı Istanbul çok farklıydı. Atölyesinin olduğu Tar- labaşı, birdönem Ermeni ve Rumlann oturduğu, şim- di ise onlann terk ettiği binalara Anadolu'dan ve Gü- ney Afrika'dan gelen insanlann yerleştıği bir yer ol- muştu. Tipik bir yersiz, yurtsuzlaşma... "İstanbuTun nasıl bir platform olduğu konusun- da her zaman, belirgin olmayan bir görüşüm vardı. Bu kadar insan. kendi ütopyalannı nerede kuruyor düşüncesi Ue sürekli İstanbul'da bir yer aradım. Günlersiirdü dolaşmam. Ve sonunda burayı buldum. Uzaktan hem bir İslanbul hem de değil burası. Kur- jgujanmış bir İstanbuj gibi._" Evet. tncı Eviner so- nunda belleğindekı fstanbul'u bulmuştu hem de gerçeklikleri sorgulanabilecek albinolularla birlik- te. Tarlabaşından alman bir grup esmer kız çocu- ğuyla birlikte Esentepe'ye gidildi. Onlar kolektif duy- gusal kent yaşamının oyunculanydı. 'Esmerler\al- binolulann tam karşıtı olarak fotoğraflarda yer al- dı.Çekime 16 kişilik bir grupla başlandı. Eviner'in kurguladıklannı Gündüz Kayra fotoğrafladı. Fo- toğraflar çekilirken ufuk çızgısinin kaybedilmeme- sine dıkkat edildı. böylece panoramık görüntünün bütün sergi mekânını dolaşması sağlanmış oldu. Bu fotoğraflarda albinolular, esmer erkek ve kız çocuklar var ve her biri simgesel anlam taşıyan nes- neler... Sığınmayı çağnştıran cam fanus, 40 numa- ra lame transeksüel ayakkabısı -baştan çıkarmayı sim- geliyor- denizkabuğu, ölü bir balık, telefon ahize- si, bir kebapçıdan ödünç alınan doldurulmuş ku- zu... Aslında bu nesnelerin her biriyle ikonografik bağlatılar kurmak da mümkün. Mitolojiye gönder- me yapan denizkabuğu, Hıristıyan ikonografisinde • Inci Eviner, projeyi gerçekleştirmeden önce, ıstanbul, ama Istanbul olmayan bir yer aramıştı. Bulduğu yer Esentepe oldu. Albinolar, esmer erkek ve kız çocuklarla kurgulanan fotoğraflara, simgesel işlevi olan nesneler eşlik ediyor. 'HiçbirYer Beden Burası' üç bölümden; fotoğrafîar, yerleştirme ve suluboyalardan oluşuyor. topraktan çıkma, hayat verme, savunmasız bırakma gibi anlamlar bulmak mümkün. Ama fotoğraflann hemen hepsinde bir hayatta kalma hali var. Sanat- çı dijital fotoğrafı, mekânı ve zamanı yoğunlaşnr- mak için kullanıyor, kimyasal fotoğrafla ilgilenmi- yor. 'Bir yer yaraüyorum, aslında hiçbir yer' Eviner'in çalışmayı kurgularken karşılaştığı bel- ki en önemli şey, albinolu çocuklardı. Önceki ça- önemli bir yeri olan kuzu, ],l,.xüzyıl Hollandajgea^şmalarmdadat6nkilişkikuransanatçı,buradada _.-•.. ..ı._:_ J. -:_—ı •_.•_. •. : r_.-._ a ı0 jn o ıu ıa r yardımıyla yine ten, geçirgenlik, ışık gibi kavramlan irdeliyor. tnsanın kendi hayal gü- cünü yansıtması aslında bu. Sanatçı bir anlamda bilinçaltının sürüklediği yeri bulmuş gibi... Kent bir mitoloji kusuyordu Eviner'e göre, o da bunu hayal etti ve yakaladı. "Albinoluiann fotoğraflan- na herhangi bir müdahale söz konusu değil, haki- katen bu kadar parlıyorlar. Siyahlarda bu kadar DÖtrohıyor,geriyegidrvor. Bu sergide yapdan tek şey, eksfltme.J' Fotoğraflarda dikkatçeken bir başkaay- mekân resimlerinde cinsel birleşmeyi simgeG terlik-ayakkabı. Salvador Dali'nin resimlerinde sıkça karşılaştığımız telefon ahizesi gibi.. Ama In- ci Eviner'in asıl yapmak istedıği, hayatta kalma ile bütün o mistik simgeler arasında, ara bir yerde ol- mak... Fotoğraflarda dikkat çeken bir diğer özellik ise figürlere uygulanan 'eksiltmeler'. İnci Eviner bun- dan önceki işi. 'GeJdfiler'de yine figürlerde birtakım eksiltmelere gıtmişti. Fotoğraflarda; toprağa girme, nntı ise. çekimin yapıldığı bölgede bulunan ne ol- duğu bilinmeyen yapı kalıntısı... Tıpkı fotoğrafla- nn çekildiği mekânın hayal mi, yoksa gerçek mi ol- duğu bilinemediği gibi bu kalıntının da ne olduğu- nu tam olarak anlayamıyoruz. 'Hiçbir Yer Beden Burası' üç bölümden; fotoğ- rafîar, yerleştirme ve suluboyalardan oluşuyor. Evi- neT, üç aşamada imgeyi gösteriyor. Dolap-ev formun- daki yerleştirme, galerinin üst katında yer alıyor. Evin içinde fotoğraflarda gördüğümûz nesneler bulunu- yor. Evin biryüzünde, transeksüel ayakkabılan, üst rafta ağızlanna inci yerleştirilmiş köpekbalığı yav- rulan, diğer yüzünde yine aralanna inci konulmuş ve ikiye bölünmüş ders kitaplan... tncilerin mito- lojikanlamlan varkuşkusuz. Köpekbalıklan, tıpkı albinolular gibi açıkta, ortada kalmayı ve ana rah- mine dönüşü simgeliyor. Yerleştırmenin bir başka tarafında ise doldurulmuş kuzuyu ve nefes alıp ve- ren peluş pelerini görüyoruz. Bütün bunlar, gerçek olup olmadıklan, yani gerçekle imge arasındaki alanın ne kadar kınlgan olduğunu göstermek ama- cıyla kullanılıyor. Serginin üçüncü bölümü ise suluboyalardan olu- şuyor. 52 adet suluboya resim, üst katın bütün du- varlannı dolaşıyor. Suluboyalarda gövdenin hare- keti var. Suluboyalar ve fotoğraflann her biri Evi- ner için imgenin bir yüzü... Suluboya geleneksel bir malzeme olmasına karşın, bu anlamıyla kullanılmı- yor sergide; gövdenin bir uzantısı ve bir sûreklilik olarak yer alıyor. Bunlar, dört ve sekizer olarak bloklanıyor ve yan yana geldiğinde anlam kazanı- yor. Hayatta kalma ile ilgili bir çok imge de bura- dan çıkıyor. imge mi gerçeği yaratıyor, yoksa gerçek mi im- geyi, asıl mesele bu. "Bir yer yaraüyorum. aslında hiçbiryer,ama beden ikisinin arasında gjdip getiyor—" İnci Eviner'in sergisi 25 Mart'a dek Yapı Kredi Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde izlenebilir. Sinemaya tutkun yazar ve müzisyen Yves Simon'un dokuz kitabı ve on bir albümü var 'Müzflde edebiyat birbiriıii tamamlar' kittplan Almanya, İtalya, Japonya gibi ülkeJerde yayımlanan Yves Snon Türkiye için 'çevinnen anyor!' (Fotoğraf: UGUR GÜNYÜZ) BAR1Ş BEHRAMOĞLU 1945 yılında doğan ve çocukluğunu Nancy'de geçiren yazar ve müzisyen Yves Simon, Fransız Kültür Merkezi 'nin düzen- lediği gecede edebiyat ve müzik yaşamın- dan kesitler sundu. 'Sinemaya Tutkum', 'Edebiyat Çahşmalanın' ve 'Müziğin Bü- yüsü' diye yaşamının otuz yılını üçe bölen sanatçı, şarkıcı kimliğinden çok yazar kim- liğiyle tanınmak istiyor. tİci yıl sinema okulu tDEC'de okuduk- tan sonra asıl yapmak istediğinin edebiyat olduğurta karar veren Simon, 1971 'de 'Les Jours En Couleurs' (Renkli Günler) ve 'L'Hommearc-en-ciel'(Gökkuşağı Adam) kitaplannı yayımladı. Amacı bir kitap. bir plak çıkarmak olan ve bu dengeyi aynı yıl- larda adını duyuran 'An Pays Des Mervefl- les De Jutiet' (Juliet'in Harikalar Dünyası) ve' J'ai Reve New York' (New York'u Ha- yal Ettim) adlı albümleriyle kuran sanat- çı, bugüne kadar dokuz kitap yazdı ve on bir albüm gerçekleştirdi. 1983'de'Oce- an'(Okyanus) adlı kitabı Foucaufttarafin- dan övülünce, Yves Simon admı yazar ola- rak da duyurmayı başardı, 1968'de yaşadığı siyasi ve psikolojik zorluklann kendisine düşünce temelinde çok şey kattığını ve 1980'den beri küçük din- letiler dışında şarkı söylemeyi reddettiği- ni belirten Simon, gençliğinde tüm Avru- pa"yı, Amerika'yı ve Japonya'yı otostop- la gezip ufkunu geliştirmiş. Değişik kültür ve çok faridı tarihlerin insanı sarstığını ve heyecanlandırdığını belirten yazar, "Tarihten öğrendiğuniz her şey bedenini buluyor,gerçekle bağiantısı kuniyor" diyor. Nâzım Hikmet \e Lorca"nın şiirlerin- den çok etkilendiğıni anlatan Simon'un Türkiye'ye ikinci gelişi. Düzenlenen gece- de 'J'ai Reve New York', 'LesGaulofaesBJe- ues' (Mavi Gauloise'lar) ve 'An Pays Des MerveiDes De Juliet' şarkılannı seslendi- rdi. - Bir edebiyatçı ve müzisyen olarak, mû- zikle edebiyat arasındaki ilişkiden söz eder misiniz? YVES SİMON -Müzikte ilginç olan şey, insanoğlunun isteklerine yönelik olması, ama bunun yanı sıra duygulan açık bir şe- kilde ifade etmemesi. Bir insandan dığe- rine aktanlan, ama beyinden geçmeyen duyulann altını çizer müzik. Roman ise her şeyi olaylar, olaylardan yola çıkarak meydana gelen duygular ve kelimelerle anlatıyor. Salt 'hislerle' yaşanmaz. Belli birperspektife oturtulmuş, akıl ve üslup ge- rekir. Bu yoldan hareket edersek müzik ile edebiyat birbirini tamamlayan iki unsur. tki- si birleşince hem manük hem de duygu dün- yası devreye giriyor. -'Şarkılanmı belirli birkitleye söylüyo- rum' dryebilir misiniz? StMÖN - Bu şekilde düşünmüyorum. Popüler müzik daima güncel olmalı. Otuz yıl önce yaptığınız müziği bugün yapma- nız komik olur. Melodiyle. ritimle ve söz- lerle şarkıcı daima yaşadığı zamanı yan- ir insandan diğerine aktanlan, ama beyinden geçmeyen duyulann altını çizer müzik. Roman ise her şeyi olaylar, olaylardan yola çıkarak meydana gelen duygular ve kelimelerle anlatıyor. Salt hislerle yaşanmaz. Belli bir perspektife oturtulmuş, akıl ve üslup gerekir.' sıtmalı ve bu üçunün birleşimi bugünkü di- le oturmalıdır. Müzik, kullandığımız dil gibi yaşıyor. Yeni kelimeler geliyor, bazı- lan ise silinip gidiyor. Müzikte en sevdi- ğim şey, zamanın yaptığı baskı... - Peki romanlannız için bu geçerli mi? SİMON- Roman aynı baskıyı yaşamıyor. Bir veya iki yüzyıl öncesindeki savaşı an- latan, ama çok çağdaş bir roman yazılabi- lir. Ben bu yöntemi kullanmıyorum, ama yapanlar var. Oslupla modern olup içerik bakımından eski olabilir bir kitap. Ben güncel konulara değinmeyi seviyorum. - Romanlannızı kendi yaşadıklannızdan yola çıkarak mı yazıyorsunuz, >oksa seya- hatierinizdeki izlenimlerinize göre mi? SİMON - Tek boyutlu bakarsak öyle ya- zıyorum, kendi yaşadıklanmdan yola çı- karak. Ama kelimenin tam anlamıyla da oto- biyografik değiller. Sekiz kitap yazdıy- sam, ikisı bu düzleme oturtulmuştur; de- mek istediğim birinci tekil şahıs kullanı- larak. Diğerleri yine kendimden yola çıka- rak ama başka bir insanın gözünden yazıl- mıştır. Fakat her şeye karşın, yaşadığım çağa daima sadık kalıyorum. Zamanın dı- şına taşmıyorum.Bir tarihçi gibi ele alıyo- rum konulanmı, ama dostluk ve aşk gibi bazı unsurlan ekleyerek. 'Şürsel bir dille anılanmı yazdım' - Edebiyata olan üginizAlbert Camus' nûn 'Yabancf adlı kitabıyla başladı. Bugün bu kitabı yeniden okusanız, Camus'nün varo- luşçuluğu size ayıu duygulan verir mi? StMON - Bir kitabın gücü böyle anlaşı- lır. Yanı yırmi yıl sonra okunduğunda ay- nı duygunun yakalanması sayesinde. Sa- nınm kaybedilen çok az şey oluyor ve ay- nı edebiyat gücü yakalanıyor. - •Yabancf da çok etkilendiğiniz neydi? StMON - Bunu çok düşündüm ve üslu- bu nedeniyle etkinlendiğim karanna var- dım. Örneğin ilk cümlesi:'Bugün annem öldü. Hatıriamıyorum belki dündü.' tki yıl öncesinde 'Les Carnet De Camus' (Ca- mus'nün Not Defteri) adlı kitabında aynı cümleye rastladım. Yıllar öncesinden da- ha ne yazacağını bilmeden kendi yazım üslubunu bulmuş. -1987'de' Le voyageur magnifıque' (Ha- rika Yoku) adb kitabınızla edebiyat ödülü, 1991'de 'La Deri\e des sentiments' (Duy- gulann Akışı) adlı kitabınızla da Medkis ödülünü alduuz-. SİMON - Çok mutlu oldum. çok gurur duydum. Arkadaşım Daniel Auteuille Ce- sar ödülü kazandı. Tebrik etmek için ara- dığımda bana duygulannı 'Noel hediyesi gi- bi' diyerek ifade etti. Tam da öyle bir şey. Bir Noel hediyesi! Ödül almak tarihe adım atmak anlamma geliyor. Tüm kitaplarda adın geçiyor, tarihe admı kazıyorsun. - İki hafta sonra Fransa'da yavımlanacak yeni bir khabımzdan söz eder misiniz? SİMON - Uzun bir şiir. Şiirsel bir dille yazdım. 150 sayfalık anı kitabı. '20. yüz- yıldangeleceğeııegötürüyoruz?* 'Gençin- sanlara ne bırakıyoruz' sorulanna cevap ara- dığım bir çalışma. Sinema dünyası Oscar için gün sayıyop • Kültür Servisi - Sinema dünyası, 72. Oscar Ödülleri" nin dağıtılacağı 26 Mart'taki 'büyük gece'ye hazırlanıyor. Tören gecesi için hazırlıklar devam ediyor. Programa göre, 4 Mart'ta 'Bilimsel ve Teknik Başan Ödüllen'nin Regent Beverly Wilshire Oteli'nde açıklanmasının ardından, 13 Mart'ta adaylar, Beverly Hilton Oteli'nde düzenlenen öğle yemeğinde buluşacak. Sunuculuğunu dünyaca ünlü komedyen Billy Crystal'ın yapacağı gecede, kazananlar, altın heykelciği meşhur sanatçılann elinden alacak. Oscar ödülünü meslektaşlanna verecek olan ünlüler ordusunda, Arnold Schvvarzenegger, Roberto Benigni. Steven Spielberg. Clint Eastwood. James Coburn, Jane Fonda ve Jude Law da yer alıyor. Altın Koza 'Şiir Dosyası Yarışması' sonuçlandı • Kültür Servisi - Adana kültür Sanat Derneği, Adana Edebiyatçılar Derneği ile Altın Koza'nın ortak çalışmasıyla düzenlenen Altın Koza 'Şiir Dosyası Yarışması' sonuçlandı. Yanşmaya katılan 82 şaır arasından 8'i ödüle değer görüldü. Ataol Behramoğlu, Erdoğan Benlioğlu, Yrd.Doç. Mustafa Apaydın, Durmuş Ali Özkale, ve Mustafa Emre'den oluşan seçici kurul üyeleri yaptıklan çalışma sonucunda ödül kazanan şairleri belirledi. Birincilik ödülünü Zaman rumuzlu dosya ile katılan Fatma Şafak kazandı. Karacaoğlan 2'ncilik ödülü Damla rumuzlu dosya ile yanşan Inci Bilgiç'e veridi. Dadaoğlu 3'üncülük ödülü Pamuk rumuzlu şiir dosyasıyla yanşan Dr. Yusuf Erkişi'ye, Adana Büyükşehir Belediyesi 4'üncülük Özel Ödülü ise Gül Saati rumuzlu şiir dosyasıyla yanşan Betül Tanman'a verilidi. Nuh'un Ambarı'nda sinema atölyeleri • Kültür Servisi - Nuh'un Amban 2 Mart Perşembe gününden itibaren 'Sinema Atölyeleri' adı altında yeni biretkinliğe ev sahipliği yapıyor. On yedi hafta sürecek olan etkinlik, her perşembe saat 19.30-21.30 arasında yapılacak. Fuat Erman'ın yönetiminde gerçekleştirilecek olan atölye çalışmalannın birinci hafta konusu Antonioni'nin 'Kızıl Çöl' filmi. Üçüncü haftanın sonuna kadar 'Kızıl Çöl'ün üzerinde çalıştıktan sonra işlenecek diğer konular şöyle: 'Klasik Resimde Işık', 'Resimde ve Sinemada Işık Paralelliği'. Altıncı hafta, Chris Marker'in 'Sans Soleil' filminin analizi yapılacak olan atölye çalışmalan, on yedi hafta boyunca kurgu, ışık, deneysel sinema üzerinde duracak. (292 92 72) SabPi Berkel'in resimleri Axa Oyak Sanat Galerisi'nde • Kültür Servisi - 1993 yılında aramızdan aynlan Sabri Berkel anısına Axa Oyak Sanat Galerisi'nde bir sergi düzenleniyor. Sergi, sanatçmın ölümünden sonra ilk kez özel bir galeride açılmış olma özelliği taşıyor. Mimar Sinan Ünıversitesi Resim ve Heykel Müzesı koleksiyonundan derlenen sergide, Berkel'in farklı dönemlere ait oyun ve fîgüratif on yedi çalışması bir araya getirtiliyor. Titiz işçiliği, abartısız tavn, geometrik ve kaligrafik formlan ustalıkla kullanışı açısından Türk resminin en önemli ressamlanndan biri olan Sabri Berkel'in çalışmalan. Karaköy Nordstern Han'da yer alan Axa Oyak Sanat Galerisi'nde 30 Mart gününe kadar görülebilir. Amiens'te 'Dünyanm Renkleri' • Kültür Servisi -Kuzey Fransa'dakı Amıens kenti, 2000 yılını 'Dünyanın Renkleri' Festivali ilekutluyor. Amiens, Türkiye. Avustralya, Çin, Mali ve Meksika'dan gelen sanatçılan, ortak projeleri ve yapıtlannı ağırlıyor. Türkiye'den Konya Müzeleri'nin Selçuklu Sanatı Koleksiyonu, 2 Nisan'a dek Picardie Müzesi'nde sergileniyor ve 3-14 Mart tarihleri arasındaki Mevlevilerin sema gösterileri ise Selçuklu Sanatı seminerlerine eşlik edecek. Marmara Ünıversitesi GSF öğrencilerinin 'Istanbul'un Kapılan' enstalasyonlannın yanı sıra nisana dek Selda Asal, Selim Birsel ve Gülsün Karamustafa'nın enstalasyonlannın yer aldığı 'Boğaziçi' başlıkh sergi sürecek. 1-7 Mart arasında Safran, La Lune des Pirates, Nekropsi ve Les Enfants des Autres'in konserleri var. Nisan ve mayıs boyunca görülebilecek 'Cumhuriyet Dönemi Türk Sanatı' sergisini, haziran ayında 'Türkiye'de Çizgi Roman' konulu, 5. Amiens Çizgi Roman Festivali izleyecek. Festivale, etkinliklere katılacak Türk çizerler konuk olacak. BUGUN • CRR'de saat 19.30'da Nesrin-Çetin Körükçü çiftinin Türk sanat müziği konseri izlenebilir. (232 98 30) • ADA KÜLTÜR'de saat 20.30'da Düş Sokağı Sakinleri'nin konseri dinlenebilir. (251 38 78) • ALMAN KÜLTÜR'de saat 19.00'da VVolfgang Marshall'ın yönettiği ve Şinasi Dikmen'ın oynadığı 'Türk, Numara Yapma!' adlı tek kişilik oyun görülebilir. (249 20 09) • MEBA SANAT EVİ'nde saat 20.00'de 'Tarihten Bugüne Alman Tiyatrosu' başlıkh söyleşi gerçekleşecek. (547 13 35) • BORUSAN'da saat 10.30'da Şegan İşler'in 'Gençlere Açıklamalı Müzik' başlıklı atölye çalışması, 19.00'da A. Yürür ve H. Uçarsu'nun gerçekleştirecekleri 'İstanbul'dan Yeni Müzik' adlı klasik müzik konseri yer alacak. (292 06 55) • FRANSIZ KÜLTÜR'de saat 19.00'da François Truffaut'nun yönettiği '400 Darbe' adlı film izlenebilir. (244 44 95) • AKM'de saat 19.00'da Pelin Halkacı'nın piyano resitali dinlenebilir. Saat 19.05'te Şehbal Şenyurt'un belgesel filmi 'Adige' görülebilirY25/ 39 31)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle