Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2S ŞUBAT 2000 SALI CUMHURİYET SAYFA
il LJ1\ kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Inci Eviner 'Hiçbir Yer Beden Burası' başlıkh sergisiyle imgeyi irdeliyor
Hayal mi,yoksagerçekmi...ESRA ALİÇAVUŞOĞLU
Bedenin hareketinde kaybolmak... {çinde oluna-
bilecek bir yer, ama hiçbir yerde olmayan bir yer üret-
mek. tnci Eviner. bir yer aradı ve buldu. Burası, ne
hayal ne de gerçek...
Sokaklardan bir ot gibi taşan. boşluklan doldu-
ran, ekilmemiş alanlardan fışkıran esmer çocukla-
nn gizlice kendi elleriyle yaptıkları bir yer hayal et-
mişti. Hayal ettiği yeri bulduğunda -ki burası Esen-
tepe'ydi-karşısına bembeyaz bir çocuk çıktı. Bir al-
binolu...Bu manzarayı o günden sonra tekrar tek-
rar, yeniden üretti kafasmda. Sonra bu görüntülere
esmer kız ve erkek çocuklar girdi. Inci Eviner, bu
projeyi gerçekleştirmeden önce Istanbul, ama tstan-
bul olmayan bir yer aramıştı. Çünkü onun yaşadı-
ğı Istanbul çok farklıydı. Atölyesinin olduğu Tar-
labaşı, birdönem Ermeni ve Rumlann oturduğu, şim-
di ise onlann terk ettiği binalara Anadolu'dan ve Gü-
ney Afrika'dan gelen insanlann yerleştıği bir yer ol-
muştu. Tipik bir yersiz, yurtsuzlaşma...
"İstanbuTun nasıl bir platform olduğu konusun-
da her zaman, belirgin olmayan bir görüşüm vardı.
Bu kadar insan. kendi ütopyalannı nerede kuruyor
düşüncesi Ue sürekli İstanbul'da bir yer aradım.
Günlersiirdü dolaşmam. Ve sonunda burayı buldum.
Uzaktan hem bir İslanbul hem de değil burası. Kur-
jgujanmış bir İstanbuj gibi._" Evet. tncı Eviner so-
nunda belleğindekı fstanbul'u bulmuştu hem de
gerçeklikleri sorgulanabilecek albinolularla birlik-
te. Tarlabaşından alman bir grup esmer kız çocu-
ğuyla birlikte Esentepe'ye gidildi. Onlar kolektif duy-
gusal kent yaşamının oyunculanydı. 'Esmerler\al-
binolulann tam karşıtı olarak fotoğraflarda yer al-
dı.Çekime 16 kişilik bir grupla başlandı. Eviner'in
kurguladıklannı Gündüz Kayra fotoğrafladı. Fo-
toğraflar çekilirken ufuk çızgısinin kaybedilmeme-
sine dıkkat edildı. böylece panoramık görüntünün
bütün sergi mekânını dolaşması sağlanmış oldu.
Bu fotoğraflarda albinolular, esmer erkek ve kız
çocuklar var ve her biri simgesel anlam taşıyan nes-
neler... Sığınmayı çağnştıran cam fanus, 40 numa-
ra lame transeksüel ayakkabısı -baştan çıkarmayı sim-
geliyor- denizkabuğu, ölü bir balık, telefon ahize-
si, bir kebapçıdan ödünç alınan doldurulmuş ku-
zu... Aslında bu nesnelerin her biriyle ikonografik
bağlatılar kurmak da mümkün. Mitolojiye gönder-
me yapan denizkabuğu, Hıristıyan ikonografisinde
• Inci Eviner, projeyi
gerçekleştirmeden önce,
ıstanbul, ama Istanbul olmayan
bir yer aramıştı. Bulduğu yer
Esentepe oldu. Albinolar,
esmer erkek ve kız çocuklarla
kurgulanan fotoğraflara,
simgesel işlevi olan nesneler
eşlik ediyor. 'HiçbirYer Beden
Burası' üç bölümden;
fotoğrafîar, yerleştirme ve
suluboyalardan oluşuyor.
topraktan çıkma, hayat verme, savunmasız bırakma
gibi anlamlar bulmak mümkün. Ama fotoğraflann
hemen hepsinde bir hayatta kalma hali var. Sanat-
çı dijital fotoğrafı, mekânı ve zamanı yoğunlaşnr-
mak için kullanıyor, kimyasal fotoğrafla ilgilenmi-
yor.
'Bir yer yaraüyorum, aslında hiçbir yer'
Eviner'in çalışmayı kurgularken karşılaştığı bel-
ki en önemli şey, albinolu çocuklardı. Önceki ça-
önemli bir yeri olan kuzu, ],l,.xüzyıl Hollandajgea^şmalarmdadat6nkilişkikuransanatçı,buradada
_.-•.. ..ı._:_ J. -:_—ı •_.•_. •. : r_.-._ a ı0 jn o ıu ıa r yardımıyla yine ten, geçirgenlik, ışık
gibi kavramlan irdeliyor. tnsanın kendi hayal gü-
cünü yansıtması aslında bu. Sanatçı bir anlamda
bilinçaltının sürüklediği yeri bulmuş gibi... Kent
bir mitoloji kusuyordu Eviner'e göre, o da bunu
hayal etti ve yakaladı. "Albinoluiann fotoğraflan-
na herhangi bir müdahale söz konusu değil, haki-
katen bu kadar parlıyorlar. Siyahlarda bu kadar
DÖtrohıyor,geriyegidrvor. Bu sergide yapdan tek şey,
eksfltme.J' Fotoğraflarda dikkatçeken bir başkaay-
mekân resimlerinde cinsel birleşmeyi simgeG
terlik-ayakkabı. Salvador Dali'nin resimlerinde
sıkça karşılaştığımız telefon ahizesi gibi.. Ama In-
ci Eviner'in asıl yapmak istedıği, hayatta kalma ile
bütün o mistik simgeler arasında, ara bir yerde ol-
mak...
Fotoğraflarda dikkat çeken bir diğer özellik ise
figürlere uygulanan 'eksiltmeler'. İnci Eviner bun-
dan önceki işi. 'GeJdfiler'de yine figürlerde birtakım
eksiltmelere gıtmişti. Fotoğraflarda; toprağa girme,
nntı ise. çekimin yapıldığı bölgede bulunan ne ol-
duğu bilinmeyen yapı kalıntısı... Tıpkı fotoğrafla-
nn çekildiği mekânın hayal mi, yoksa gerçek mi ol-
duğu bilinemediği gibi bu kalıntının da ne olduğu-
nu tam olarak anlayamıyoruz.
'Hiçbir Yer Beden Burası' üç bölümden; fotoğ-
rafîar, yerleştirme ve suluboyalardan oluşuyor. Evi-
neT, üç aşamada imgeyi gösteriyor. Dolap-ev formun-
daki yerleştirme, galerinin üst katında yer alıyor. Evin
içinde fotoğraflarda gördüğümûz nesneler bulunu-
yor. Evin biryüzünde, transeksüel ayakkabılan, üst
rafta ağızlanna inci yerleştirilmiş köpekbalığı yav-
rulan, diğer yüzünde yine aralanna inci konulmuş
ve ikiye bölünmüş ders kitaplan... tncilerin mito-
lojikanlamlan varkuşkusuz. Köpekbalıklan, tıpkı
albinolular gibi açıkta, ortada kalmayı ve ana rah-
mine dönüşü simgeliyor. Yerleştırmenin bir başka
tarafında ise doldurulmuş kuzuyu ve nefes alıp ve-
ren peluş pelerini görüyoruz. Bütün bunlar, gerçek
olup olmadıklan, yani gerçekle imge arasındaki
alanın ne kadar kınlgan olduğunu göstermek ama-
cıyla kullanılıyor.
Serginin üçüncü bölümü ise suluboyalardan olu-
şuyor. 52 adet suluboya resim, üst katın bütün du-
varlannı dolaşıyor. Suluboyalarda gövdenin hare-
keti var. Suluboyalar ve fotoğraflann her biri Evi-
ner için imgenin bir yüzü... Suluboya geleneksel bir
malzeme olmasına karşın, bu anlamıyla kullanılmı-
yor sergide; gövdenin bir uzantısı ve bir sûreklilik
olarak yer alıyor. Bunlar, dört ve sekizer olarak
bloklanıyor ve yan yana geldiğinde anlam kazanı-
yor. Hayatta kalma ile ilgili bir çok imge de bura-
dan çıkıyor.
imge mi gerçeği yaratıyor, yoksa gerçek mi im-
geyi, asıl mesele bu. "Bir yer yaraüyorum. aslında
hiçbiryer,ama beden ikisinin arasında gjdip getiyor—"
İnci Eviner'in sergisi 25 Mart'a dek Yapı Kredi
Kazım Taşkent Sanat Galerisi'nde izlenebilir.
Sinemaya tutkun yazar ve müzisyen Yves Simon'un dokuz kitabı ve on bir albümü var
'Müzflde edebiyat birbiriıii tamamlar'
kittplan Almanya, İtalya, Japonya gibi ülkeJerde yayımlanan Yves
Snon Türkiye için 'çevinnen anyor!' (Fotoğraf: UGUR GÜNYÜZ)
BAR1Ş BEHRAMOĞLU
1945 yılında doğan ve çocukluğunu
Nancy'de geçiren yazar ve müzisyen Yves
Simon, Fransız Kültür Merkezi 'nin düzen-
lediği gecede edebiyat ve müzik yaşamın-
dan kesitler sundu. 'Sinemaya Tutkum',
'Edebiyat Çahşmalanın' ve 'Müziğin Bü-
yüsü' diye yaşamının otuz yılını üçe bölen
sanatçı, şarkıcı kimliğinden çok yazar kim-
liğiyle tanınmak istiyor.
tİci yıl sinema okulu tDEC'de okuduk-
tan sonra asıl yapmak istediğinin edebiyat
olduğurta karar veren Simon, 1971 'de 'Les
Jours En Couleurs' (Renkli Günler) ve
'L'Hommearc-en-ciel'(Gökkuşağı Adam)
kitaplannı yayımladı. Amacı bir kitap. bir
plak çıkarmak olan ve bu dengeyi aynı yıl-
larda adını duyuran 'An Pays Des Mervefl-
les De Jutiet' (Juliet'in Harikalar Dünyası)
ve' J'ai Reve New York' (New York'u Ha-
yal Ettim) adlı albümleriyle kuran sanat-
çı, bugüne kadar dokuz kitap yazdı ve on
bir albüm gerçekleştirdi. 1983'de'Oce-
an'(Okyanus) adlı kitabı Foucaufttarafin-
dan övülünce, Yves Simon admı yazar ola-
rak da duyurmayı başardı,
1968'de yaşadığı siyasi ve psikolojik
zorluklann kendisine düşünce temelinde çok
şey kattığını ve 1980'den beri küçük din-
letiler dışında şarkı söylemeyi reddettiği-
ni belirten Simon, gençliğinde tüm Avru-
pa"yı, Amerika'yı ve Japonya'yı otostop-
la gezip ufkunu geliştirmiş. Değişik kültür
ve çok faridı tarihlerin insanı sarstığını ve
heyecanlandırdığını belirten yazar,
"Tarihten öğrendiğuniz her şey bedenini
buluyor,gerçekle bağiantısı kuniyor" diyor.
Nâzım Hikmet \e Lorca"nın şiirlerin-
den çok etkilendiğıni anlatan Simon'un
Türkiye'ye ikinci gelişi. Düzenlenen gece-
de 'J'ai Reve New York', 'LesGaulofaesBJe-
ues' (Mavi Gauloise'lar) ve 'An Pays Des
MerveiDes De Juliet' şarkılannı seslendi-
rdi.
- Bir edebiyatçı ve müzisyen olarak, mû-
zikle edebiyat arasındaki ilişkiden söz eder
misiniz?
YVES SİMON -Müzikte ilginç olan şey,
insanoğlunun isteklerine yönelik olması,
ama bunun yanı sıra duygulan açık bir şe-
kilde ifade etmemesi. Bir insandan dığe-
rine aktanlan, ama beyinden geçmeyen
duyulann altını çizer müzik. Roman ise
her şeyi olaylar, olaylardan yola çıkarak
meydana gelen duygular ve kelimelerle
anlatıyor. Salt 'hislerle' yaşanmaz. Belli
birperspektife oturtulmuş, akıl ve üslup ge-
rekir. Bu yoldan hareket edersek müzik ile
edebiyat birbirini tamamlayan iki unsur. tki-
si birleşince hem manük hem de duygu dün-
yası devreye giriyor.
-'Şarkılanmı belirli birkitleye söylüyo-
rum' dryebilir misiniz?
StMÖN - Bu şekilde düşünmüyorum.
Popüler müzik daima güncel olmalı. Otuz
yıl önce yaptığınız müziği bugün yapma-
nız komik olur. Melodiyle. ritimle ve söz-
lerle şarkıcı daima yaşadığı zamanı yan-
ir insandan diğerine
aktanlan, ama beyinden
geçmeyen duyulann altını
çizer müzik. Roman ise her
şeyi olaylar, olaylardan yola
çıkarak meydana gelen
duygular ve kelimelerle
anlatıyor. Salt hislerle
yaşanmaz. Belli bir
perspektife oturtulmuş, akıl
ve üslup gerekir.'
sıtmalı ve bu üçunün birleşimi bugünkü di-
le oturmalıdır. Müzik, kullandığımız dil
gibi yaşıyor. Yeni kelimeler geliyor, bazı-
lan ise silinip gidiyor. Müzikte en sevdi-
ğim şey, zamanın yaptığı baskı...
- Peki romanlannız için bu geçerli mi?
SİMON- Roman aynı baskıyı yaşamıyor.
Bir veya iki yüzyıl öncesindeki savaşı an-
latan, ama çok çağdaş bir roman yazılabi-
lir. Ben bu yöntemi kullanmıyorum, ama
yapanlar var. Oslupla modern olup içerik
bakımından eski olabilir bir kitap. Ben
güncel konulara değinmeyi seviyorum.
- Romanlannızı kendi yaşadıklannızdan
yola çıkarak mı yazıyorsunuz, >oksa seya-
hatierinizdeki izlenimlerinize göre mi?
SİMON - Tek boyutlu bakarsak öyle ya-
zıyorum, kendi yaşadıklanmdan yola çı-
karak. Ama kelimenin tam anlamıyla da oto-
biyografik değiller. Sekiz kitap yazdıy-
sam, ikisı bu düzleme oturtulmuştur; de-
mek istediğim birinci tekil şahıs kullanı-
larak. Diğerleri yine kendimden yola çıka-
rak ama başka bir insanın gözünden yazıl-
mıştır. Fakat her şeye karşın, yaşadığım
çağa daima sadık kalıyorum. Zamanın dı-
şına taşmıyorum.Bir tarihçi gibi ele alıyo-
rum konulanmı, ama dostluk ve aşk gibi
bazı unsurlan ekleyerek.
'Şürsel bir dille anılanmı yazdım'
- Edebiyata olan üginizAlbert Camus' nûn
'Yabancf adlı kitabıyla başladı. Bugün bu
kitabı yeniden okusanız, Camus'nün varo-
luşçuluğu size ayıu duygulan verir mi?
StMON - Bir kitabın gücü böyle anlaşı-
lır. Yanı yırmi yıl sonra okunduğunda ay-
nı duygunun yakalanması sayesinde. Sa-
nınm kaybedilen çok az şey oluyor ve ay-
nı edebiyat gücü yakalanıyor.
- •Yabancf da çok etkilendiğiniz neydi?
StMON - Bunu çok düşündüm ve üslu-
bu nedeniyle etkinlendiğim karanna var-
dım. Örneğin ilk cümlesi:'Bugün annem
öldü. Hatıriamıyorum belki dündü.' tki yıl
öncesinde 'Les Carnet De Camus' (Ca-
mus'nün Not Defteri) adlı kitabında aynı
cümleye rastladım. Yıllar öncesinden da-
ha ne yazacağını bilmeden kendi yazım
üslubunu bulmuş.
-1987'de' Le voyageur magnifıque' (Ha-
rika Yoku) adb kitabınızla edebiyat ödülü,
1991'de 'La Deri\e des sentiments' (Duy-
gulann Akışı) adlı kitabınızla da Medkis
ödülünü alduuz-.
SİMON - Çok mutlu oldum. çok gurur
duydum. Arkadaşım Daniel Auteuille Ce-
sar ödülü kazandı. Tebrik etmek için ara-
dığımda bana duygulannı 'Noel hediyesi gi-
bi' diyerek ifade etti. Tam da öyle bir şey.
Bir Noel hediyesi! Ödül almak tarihe adım
atmak anlamma geliyor. Tüm kitaplarda
adın geçiyor, tarihe admı kazıyorsun.
- İki hafta sonra Fransa'da yavımlanacak
yeni bir khabımzdan söz eder misiniz?
SİMON - Uzun bir şiir. Şiirsel bir dille
yazdım. 150 sayfalık anı kitabı. '20. yüz-
yıldangeleceğeııegötürüyoruz?* 'Gençin-
sanlara ne bırakıyoruz' sorulanna cevap ara-
dığım bir çalışma.
Sinema dünyası Oscar için gün
sayıyop
• Kültür Servisi -
Sinema dünyası, 72.
Oscar Ödülleri" nin
dağıtılacağı 26
Mart'taki 'büyük
gece'ye hazırlanıyor.
Tören gecesi için
hazırlıklar devam
ediyor. Programa göre,
4 Mart'ta 'Bilimsel ve
Teknik Başan
Ödüllen'nin Regent
Beverly Wilshire
Oteli'nde
açıklanmasının
ardından, 13 Mart'ta
adaylar, Beverly Hilton Oteli'nde düzenlenen öğle
yemeğinde buluşacak. Sunuculuğunu dünyaca ünlü
komedyen Billy Crystal'ın yapacağı gecede,
kazananlar, altın heykelciği meşhur sanatçılann
elinden alacak. Oscar ödülünü meslektaşlanna
verecek olan ünlüler ordusunda, Arnold
Schvvarzenegger, Roberto Benigni. Steven
Spielberg. Clint Eastwood. James Coburn, Jane
Fonda ve Jude Law da yer alıyor.
Altın Koza 'Şiir Dosyası
Yarışması' sonuçlandı
• Kültür Servisi - Adana kültür Sanat Derneği,
Adana Edebiyatçılar Derneği ile Altın Koza'nın
ortak çalışmasıyla düzenlenen Altın Koza 'Şiir
Dosyası Yarışması' sonuçlandı. Yanşmaya katılan
82 şaır arasından 8'i ödüle değer görüldü. Ataol
Behramoğlu, Erdoğan Benlioğlu, Yrd.Doç. Mustafa
Apaydın, Durmuş Ali Özkale, ve Mustafa Emre'den
oluşan seçici kurul üyeleri yaptıklan çalışma
sonucunda ödül kazanan şairleri belirledi. Birincilik
ödülünü Zaman rumuzlu dosya ile katılan Fatma
Şafak kazandı. Karacaoğlan 2'ncilik ödülü Damla
rumuzlu dosya ile yanşan Inci Bilgiç'e veridi.
Dadaoğlu 3'üncülük ödülü Pamuk rumuzlu şiir
dosyasıyla yanşan Dr. Yusuf Erkişi'ye, Adana
Büyükşehir Belediyesi 4'üncülük Özel Ödülü ise
Gül Saati rumuzlu şiir dosyasıyla yanşan Betül
Tanman'a verilidi.
Nuh'un Ambarı'nda sinema
atölyeleri
• Kültür Servisi - Nuh'un Amban 2 Mart
Perşembe gününden itibaren 'Sinema Atölyeleri' adı
altında yeni biretkinliğe ev sahipliği yapıyor. On
yedi hafta sürecek olan etkinlik, her perşembe saat
19.30-21.30 arasında yapılacak. Fuat Erman'ın
yönetiminde gerçekleştirilecek olan atölye
çalışmalannın birinci hafta konusu Antonioni'nin
'Kızıl Çöl' filmi. Üçüncü haftanın sonuna kadar
'Kızıl Çöl'ün üzerinde çalıştıktan sonra işlenecek
diğer konular şöyle: 'Klasik Resimde Işık',
'Resimde ve Sinemada Işık Paralelliği'. Altıncı
hafta, Chris Marker'in 'Sans Soleil' filminin analizi
yapılacak olan atölye çalışmalan, on yedi hafta
boyunca kurgu, ışık, deneysel sinema üzerinde
duracak. (292 92 72)
SabPi Berkel'in resimleri
Axa Oyak Sanat Galerisi'nde
• Kültür Servisi - 1993 yılında aramızdan aynlan
Sabri Berkel anısına Axa Oyak Sanat Galerisi'nde
bir sergi düzenleniyor. Sergi, sanatçmın ölümünden
sonra ilk kez özel bir galeride açılmış olma özelliği
taşıyor. Mimar Sinan Ünıversitesi Resim ve Heykel
Müzesı koleksiyonundan derlenen sergide, Berkel'in
farklı dönemlere ait oyun ve fîgüratif on yedi
çalışması bir araya getirtiliyor. Titiz işçiliği,
abartısız tavn, geometrik ve kaligrafik formlan
ustalıkla kullanışı açısından Türk resminin en
önemli ressamlanndan biri olan Sabri Berkel'in
çalışmalan. Karaköy Nordstern Han'da yer alan Axa
Oyak Sanat Galerisi'nde 30 Mart gününe kadar
görülebilir.
Amiens'te 'Dünyanm Renkleri'
• Kültür Servisi -Kuzey Fransa'dakı Amıens kenti,
2000 yılını 'Dünyanın Renkleri' Festivali ilekutluyor.
Amiens, Türkiye. Avustralya, Çin, Mali ve
Meksika'dan gelen sanatçılan, ortak projeleri ve
yapıtlannı ağırlıyor. Türkiye'den Konya Müzeleri'nin
Selçuklu Sanatı Koleksiyonu, 2 Nisan'a dek Picardie
Müzesi'nde sergileniyor ve 3-14 Mart tarihleri
arasındaki Mevlevilerin sema gösterileri ise Selçuklu
Sanatı seminerlerine eşlik edecek. Marmara
Ünıversitesi GSF öğrencilerinin 'Istanbul'un Kapılan'
enstalasyonlannın yanı sıra nisana dek Selda Asal,
Selim Birsel ve Gülsün Karamustafa'nın
enstalasyonlannın yer aldığı 'Boğaziçi' başlıkh sergi
sürecek. 1-7 Mart arasında Safran, La Lune des
Pirates, Nekropsi ve Les Enfants des Autres'in
konserleri var. Nisan ve mayıs boyunca görülebilecek
'Cumhuriyet Dönemi Türk Sanatı' sergisini, haziran
ayında 'Türkiye'de Çizgi Roman' konulu, 5. Amiens
Çizgi Roman Festivali izleyecek. Festivale,
etkinliklere katılacak Türk çizerler konuk olacak.
BUGUN
• CRR'de saat 19.30'da Nesrin-Çetin Körükçü
çiftinin Türk sanat müziği konseri izlenebilir.
(232 98 30)
• ADA KÜLTÜR'de saat 20.30'da Düş Sokağı
Sakinleri'nin konseri dinlenebilir. (251 38 78)
• ALMAN KÜLTÜR'de saat 19.00'da VVolfgang
Marshall'ın yönettiği ve Şinasi Dikmen'ın oynadığı
'Türk, Numara Yapma!' adlı tek kişilik oyun
görülebilir. (249 20 09)
• MEBA SANAT EVİ'nde saat 20.00'de 'Tarihten
Bugüne Alman Tiyatrosu' başlıkh söyleşi
gerçekleşecek. (547 13 35)
• BORUSAN'da saat 10.30'da Şegan İşler'in
'Gençlere Açıklamalı Müzik' başlıklı atölye
çalışması, 19.00'da A. Yürür ve H. Uçarsu'nun
gerçekleştirecekleri 'İstanbul'dan Yeni Müzik' adlı
klasik müzik konseri yer alacak. (292 06 55)
• FRANSIZ KÜLTÜR'de saat 19.00'da François
Truffaut'nun yönettiği '400 Darbe' adlı film
izlenebilir. (244 44 95)
• AKM'de saat 19.00'da Pelin Halkacı'nın piyano
resitali dinlenebilir. Saat 19.05'te Şehbal Şenyurt'un
belgesel filmi 'Adige' görülebilirY25/ 39 31)