17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28ŞUBAT 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA [email protected] enter .net MEHMET SUCU Bllgi teknolojisi dert açıyor lmanya Hamburg'daki bir araştırmayı yürüten Horst I Oberquelle, bügisiyar I teknolojisınde vanlan noktanın, kullanıcının aleyhine ışlemekte olduğunu öne sürûyor. Yapılan araşnrmada, bilgisayarlann donanıırunın kendilerine sunduğu imkânlann neredeyse yüzde 80'ini kuJlanmadıkJannı belirten insaniann, tüm bu aksesuvarlann, sistemi kitlemekten ve gereksiz bir yığııı kanşıklığa yol açmaktan öteye gidemediği yolundaİti şikayetlerden bahsediliyor. Geçen yıl, dûnyanın en tanınmış bilgısayar ûreticilerinden biri olan Compaq tarafından yapılan bir başka araştırmada alınan veriler, çok da farklı değil. 1255 kuiianıcının verdığı ifade ışığında ortaya çıkan sonuç "insan mı makmeyi kullanıyor, makine mi insanı...". Nitekim çogu insan, günde bir kez olsun işini yanm bırakarak bilgisayanmn anlaşılamayan sorunlanyla uğraşmak durumunda kalırken kimileri de, kullanma kılavuzunda beyan edılen şifreleri çözemeden, sayısız teknik imkânın yol açtığı kargaşayla baş etmeye çalışıyor. Sonuçta, kolaylaştıncı özelliklerle donanmış bir bilgisayann karşısında oturmuş kızgınlıktan köpüren insan manzaralannın ötesıne geçilemediğini vurgulayan araştırmacı psikolog Robert Edelmann, bilgisayann karşısında yasanan kızgınlıgın, işyennde kalmayıp özel yaşantıya da tasındığını, dolayısıyla da insani ilişkileri zedelediğinı beürtiyor. "En annrian bir işyennde sorunian haüeden sistem uzmanlan var; evinde oturmuş bilgisayan ile baş etmeye çaltşan insanlarm hatinidüsünemiyorum' diyen bilgısayar programcısı Arao Rolf, son teknolojı ıle donanmış bilgisayarlann, neredeyse "bilgi çöpluğü" olarak nitelenebileceğini ve olağanüstü zaman kayıplanna neden olduğunu ileri sürüyor. Internet 'chat'ırdıyoremen her gün Internet'te birbiriyle tanışan insanla- nn öykülerini ve hatta bun- lann evlenerek yaşamlannı birleştirdiklerine ilışkın ha- berler okuyor veya duyuyoruz. Ancak bu sanal dûnyada yaratüan dostluklar ne kadar gerçekçi? İnsan ilişkilerinde en belirleyici aktörlerin yer almadığı bu evrende yaşananlar ortamın kendisi gi- bi sanal mı? Bu iki tümce son gûnlerin en popü- ler sorulanndan ikisi. Fiziksel özellik- lerin olmadığı, beden dilinin kullanıl- madığı ve hatta isteyen herkesin iste- diği rolü oynayabildigı chat odalan bun- dan senelerce önce çılgın bir moda gi- bi ûlkemizi saran halk bandı telsizleri andmyor. Bazen benim kuşağımdan baa insanlann bu chat odalannda "breyk breyk arkadaş anjonım" demesi sey- rek de olsa rastlanan bir olgu. tçinde ince bir yergi banndıranbu dav- ranıs benim aklıma her defasında bu dev bilgi yığınının bulunduğu ortamı in- sanlar niye sadece "geyik muhabbeti" için kullanıyor sorusunu getiriyor. Pe- şinden de aslında biz hep olumlu biten arkadaşlıklan duyuyoruz, çünkü bun- lar istisna. Aslında chat odalannda baş- layan ve sonra birbırini gördükten son- ra sûrmeyen o kadar çok buluşma ya- şandığını düşünüyorum. Veysel Bozkurt da "Gözetim Topta- 3com ödüllerî eçen günlerde network çözüm ortaklan ve çözümleri üreticilerinden olan 3com şirketinin Türkiye ofisi, yetkili çözüm ortaklannın satış ve satış sonrası destek gruplanna, ürûn tanıtmıı, eğıümı ve bunlann yanı sıra yenı teknolojilennı tanıtü. Partners Traınmg day adı altında gerçekleşen bu etkıniikte kışisel bağlantı ve ağ sistemlen ürün gruplan üzennde duruldu. 3com'un modem, PC kartlan ve ethemet kartlanndan oluşan kişisel bağlantı ürünlerinin tanıtımı 3com Doğu Avrupa'dan sonımlu Ürün Pazarlama Müdürü Roman Napiereb ve hub, swıtch'lerden oluşan ağ sıstemleri ürünlennin de tarutımı 3com Avrupa Ürün Grubu Müdürü Rkk Perkins tarafından yapıldı. Aynca düzenlenen bu günde yetkili çözüm ortaklan 3com tarafından ödüllendirildi. Türkiye çapında seçilnıiş yetkili distnbütörlennı plaketlerle ödüllendiren 3com Türkiye Müdürü Aü Yalaz yaptığı konuşmada desteklerinin devam edeceğinı belirto. 1979 yılında kurulan 3com şirketi ilerleyen yıllarda yenilikleri ve kaliteli ünînleri sayesinde 235 'ten fazla patente sahip oldu. Şirket, bünyesınde 13 binden fazla çalışanı bulunduruyor ve 6 kıtada 48 ülkede 200'den fazla ofise sahip. 3com'un 1999 mali yıhnda satışlannın toplam tutan 5.8 milyar dolar. 3com şirketi genişbant bağlanü, ev networking ürünlen, kablosuz sistemler, palm organızatörler, LANAVAN altyapı ürünlen, avuçiçi bilgisayarlar, LAN telefonu ve Voice-over-IP gibi alanlarda bağlantı çözümleri sunuyor. 3com hakkmda aynntılı bilgiyi www.3com.com adresinden öğrenebilirsiniz. Y ü Z Y I L Yeni Internet kuşağı Kabhhjtotovayon.ceptetofonuveetektronfrapndaUirdanmtenetebağlanb Amaç: Intemet hizmetlerinın yeni ptatformtar aracılığı ile ulaştmlması Yeni kuşak cep telefonu ve elektronik ajandalaria mesaj alınıp verilebilecek. Internet ûzennden mesa/ ve görûntû alınacak.. rirV Koray.Sonmezsoy(« cumhuriyet.com.tr Tetevizyon Intemet'e ulaşmak için terminal olacak. Enformasyon ve reklam, heryere yerieştınlebılecek incecık ekranlara aktanlacak. CD'lerin yenı bılgısayardan doğnjdan satın alınabilen ve yûklenebılen dijital dosyalar alacak. mu ve tnternet" başlıklı bildirisinde bu konuda çok önemli sorular sormuş: Sanal dünyadakı arkadaşhklann y o ğun olarak yaşandığı IRC'de kışilera- rası ilişkiler kuramlannın en büyük si- lahı olan fıziksel çekicilik bilgisı bulun- muyor. Sohbet odalannda kişiler di- ğerlerini sadece bir takım isim (nick name) sayesinde "görebümekte" fakat onlann fiziksel çekicilikleri hakkında herhangi bir bilgiye sahip olamamak- tadırlar (en azından başlangıçta). Bu gerçekten kullanıcılann iddia ettığı gi- bi fiziksel çekicilikten uzak "gerçek" bir arkadaşlık rrudır, yoksa insan yara- bcüığının bencilce kullanılması mıdır? Tartışılması gereken diğer bir konu sanal ortamda ekrana yazı yazan parmaklanmızm sa- hibinin kim olduğudur. ÖzeUikle, IRC değişik kişi- likJer oynanması için eşsiz bir platformdur, günlük ha- yatımızda patolojik olarak nıteiendırilebilecek bu dav- ranış, sanal dünyada bir eğ- lence ya da çogu zaman bir kaçış davranışıdır. Kendine ait konuşma jar- gonu ile kısaltmalanyla ka- çışlann ve tek başına kurulan evrenlerin yaşan- dığı chat odalan ashndabaş- lı başına bir sosyoloji tezi olabilir. Ancak bu yapay mekân- lan haberleşmek ve bilgi alışverişi için kullanan ın- sanlan kastetmiyorum. Yalnızlaşmanın, yaban- cılaşmamn dayatıldığı bir düzende böylesi bir kaçış ve üstüne âstiûk ıstedığın elbiseyi giyip, istedığin kişilıği takınmanın bir key- fi ve cazıbesi olmadığını söyleyecek değilim. Fakat ben yıne de haber gruplan ile elektronik pos- ta listelerini tercih ediyorum. ,Enformasyon Abim Önder'le Bilgisayar Seminerleri yadi buyrun şimdi. Tetefon üstüne tetefon. Abim Ön- der anyor. Ona yeni aldığı bilgisayan için seminerve- ricem ya... Kurtuluş yok. Üç kezsesimi değistirip, 'Enderdif/fcar- deşim, Samet'im ben, yanlış aradınu' dedim. Annemi aramış sonunda, "En- der telefonunu mu değiştircü" diye. En son telesekreterde not buldum. "6a- na bak, çabukgel, kıncam bu bilgisa- yan yoksa" diyor. SON KULU\NICI endernet_2000(s yahoo.com Betli ki abim debeleniyor, bir el ma- usta, bir el kılavyede... Acaba hasta- yım diye doktordan rapor mu abam de- dim üç hafta. 0 da çözüm diil. En iyi- si gitrnek. Gitmek dert diil de, kimbilir ne abuk sabukluklarta karşılaşacam? Hayırsanki ben herşeyi biliyorumda.. Sonunda kapısını çalabildim. Oğlu Sander atladı boynuma "Amcaaaaaa, oyun oynayamtyorumyaaa' diye. Buy- run şimdi!.. Her şeyi hallettik de oyu- nu kaldı. Abim tersledi Sander'i, "Yü- rû taşarabast, oyunun sırası mı" diye. Hani evtere tamirciler gelir ya, elde çanta, "Nedir sorun" diye. Tamamen o havadayım. Elimde bir çanta var gerçekten de, içinde bir iki sidi. Vındovs 98 kitapçığı falan filan. Doktorgibiyim valla "Ne o/- du" dedim. "B//m/yorum <> dedi, "Yahu abinasılbilmezsin" dedim. "Nebiliyim olum" dedi, "Daha sana somnumun ne olduğunu söyleyecek kadar bile bilmiyorum ben bu zıkkımı. Ama bil- diğim birşey var. Ben sonunda bu ate- ö camdan aşağı atıcam. O da yetme- yecek, üstüne atlayıp tepinecem." "Aman abi"dedim... "Sakrn..." 'Şimdiçözerizmeseleyi.'Tıkdokun- dum pavıra, tıkır tıkır tkırrrrr. Oh!.. Gü- zel, sorun yok gaiiba Dediğim anda mavi ekran... "Bilgi- sayan normalyoldan kapatmamışsınız, baz sürücülerinızde hata olabilir. Bu Ue- tiyi gönvemek için normalyoldan ka- patinu" uyansıvarya.Otşte... "Abiöe- dim, "sen bunu nasılkapıyosun?" "Nasıl kapabcam olum, basıyorum düğmeye kapabyorum" dedi. Buyrun şimdi... "Yahugüzetabidm, ben sana söylemedim mi kibunu kapatmakiçin şuyolu takip etcen dye. Televizyon mu, çat bas, zonk kapansın." Arkada yengem, elde beybi eldiven sabunlu, köpüklü, en bulaşık haltyle bizi dinliyo. Bir yandan da "Not tut On- der, not tut, unutursun sen, Endergi- dince yine" diyor. Abim çok alındı buna. Dönüp yen- geye acayip bi fırça "Ben moron mu- yum, sen gıt bulaşığtna" dedi. Not tutmaa için zor ikna etrjk. Yaz- dınyorum. Ben söyiüyorum abim ya- zıyor. Baş-/a-ta tek tsk, mö-nûüüü a- g-la-cakkk, orada ne yapmak istiyor- sunuz diye üç şıklı birbaşka mönü ge- lecek En üstte kapat yazan şıkka tek bk. Açparantezzaten otomatikman o şık seçilidir genellikle, kapa parantez. Sonra tamama tek tık. Not: Birkaç sa- niye içinde kapanması lazım." Yengem geldı gene mutfaktan ko- şaradım. Kâgıdın üstüne "Nasılkapa- tılacak" diye başlık koy dedi. Abim yine ters baktı. Sonra ankten bana dönüp, "Burası tamam da, sen şimdiasıl bana nasılyazıyaucam, ya- zıdan nasıl ç/toş alıcam, nasıl müzik dinlenm, birfilmsidisivaronunasılsey- rederim..." diye yayiım ateşine başla- dı. Ben tek tek anlatamaya çatışıyorum. Tam konsantre olmuş giderken acayip bi soru soruyo... "Bune?" Hakkaten de o ne? Valla bilmiyo- rum. Ama gel de "Bilmiyorum valla abi" de. "Ne yapcan abi onu ya, sen benidinlesene' dedim. 'Okırmuohjm, bunu oraya koymuşlarsa bir işlevi var herhalde" diyor. "Ama" diyorum, "Sen daha temeldesin, şimdi anlatınm ka- fan kanşır bak". Allahtan arkadan yengem destek atıyor. "Kafan kanşır Ondercim, her şeyi bir anda öğrenemezsin ki..." Bir kan-koca kavgası çıkmadan bit- se şu seminer. Ama abim de gerçek- ten çok soru soruyor. Hem de yüzde 9O'ı gereksiz, en azından cevabını bil- miyorum. "Ben"dedim, "Sanaeniyi- si kısa yollar çıkarayim." Kısa yol abi- min çok hoşuna gitti. "Çıkar" dedi. 0 kısa yol diyemiyor nedense, 'kestir- me yol" deyip tutturdu. "Çıkar çıkar bol bol kestirme". Çı- kar da abim kestirme yol olayının şe- yini çtkanyor. Ktsa yollann altlanna ri- neym yapıp yazılar yazıyorum. Müzik dinlemek için, yazı yazmak için, Inter- net'e baglanmak için, resimleri gör- mek için, Intemetie dolaşmak için..." "Bu birşeydiilabi, bunadokunma" yazdım en son bişeye. Masa üstü kı- sa yollardan görünmüyor. Binterce kı- sa yol var masaüstünde. Nerdeyse her yüklü program bir kı- sa yolla temsil ediliyor masaüstünde. Abim öyle bir abartmtş ki, en son bil- gisayan kapatmak için kısa yol istedi. Ağlıyordum... 'Abi' dedim "Bugünlük bu kadar, yengem haklı. Her şeyi bir günde öğ- renemezsin. Ben sana zaman zaman böyle seanslaryapanm. Daha eve gi- dip bılgısayanmı defrag edicem.' Def- rag lafı acayip sükseli oldu. Ne oldu- ğunu bilmiyorum, Allahtan o da sormu- yor. Ama bu lafitibanmı çok artbrdı. San- der, "Aamcaaaa gitmeeeee" diye bağ- nnıyo. Yengem onafırça attı. Bırak am- canı oğlum, daha eve gidip defrag yapacak. EnderNetfacumhuriyetcom.tr Almanya'da yeni bir isgücü göçii endişesi yaşanıyor Bilgisayar ıızmanı tarbşması HÎLMİTOZAN FRANKFURT - Dûnyanın en büyük bilgisiyar ve iletışım fuan CeBıt'ın açılışında Federal Baş- bakan Gerhard Schrödertarafından yapılan 30 bın yabancı bilgisayar uzmanına acil vize sağlanma- sına yönelik açıklama, Hınstiyan Demokrat çev- relerin sert eleştirisiyle karşüandı. Bavyera Eyaleti Içişleri Bakanı Günther Becks- tekı Hınstiyan Sosyal Birlik (CSU), Schröder'in öne- risinin sürekli bir işgücü göçüne yol açacagını ve bu insanlann ardından aılelennın de Almanya'ya geleceğını söyledi. Beckstein. Almanya'da halen 4 milyonu aşkın işsiz bulunduğuna dikkat çekerek bu tür önerileri sorumsuzlukla suçladı. CSU'lu ba- kan şunlan söyledi: "70 bin insana vize verfleceği- ne, işsiz olanlan meslek eğttimiııe tabi tutmak ge- reldj'or. Böylece yazılım uzmanlan gereksinimi gi- deriİir. Acil vizeye gerek yok; yürürlükteki yasalar çerçevesinde de Almanj'a'da yabancı bilgjshar uz- manı çabşabilir." Bavyera eyaleti SPD Başkanı Renate Schmıdt, Beckstein'ı Schröder'in açıklamalannın yansını hasıraltı etmekle suçladı ve başbakanın sanayiye ılk önce işsizlerin uzmanlaşnnbnasuu şart koştu- ğunu, ama bu işgücü rezervlerinin yetersiz kaldı- ğını söyledi. Öte yandan Federal Ekonomı Bakanı VVerner MüDer, Schröder'in tasanlannı bir an önce uygu- lamaya sokacaklannı açıkladı. Müller, Hannover'de yaptığı bır açıklamada "Al- manya'nm dûnya pazannde rekabetedebümesiiçin bir an önce yasal değişiklikleri gerçekleştirmemiz gereldyor. Yoksa getişmenin ardında kahnz" dedi Yurtdışından yabancı ışgucünün getırtılmesine yönelik arayışlar, Alman sendıkalar tarafından da tepki gördü. Almanya'nuı en büyük sendikası olan IG-Metall tarafından yapılan bir açıklamada, yur- tıçındekı potansiyelin kullanılmadan, yurtdışından uzman sağlanması girişimlerine karşı çıkıldı. Bilgısayar sanayu ve uzmanlar, hükümetin atı- lımlanna katıdıklannı ve desteklediklerinı açıkla- dılar. Almanya Ekonomı Araştırmalan Enstitü- sü'nden yapılan bir açıklamada, Almanya'nın 75 binden daha fazla bilgisayar uzmanına gerek duy- duğuna dikkat çekıldı. E ğ i t i m B a k a n l ı ğ ı p r o j e h a z ı r i a d ı bııaııı hatipler iıııaj yeniMyor ANKARA (ANKA) - Irticai odaklann etkisi al- tında kaldığı eleştirisi yöneltilen ve son Hizbullah operasyonlannda yakalanan öğretmenlerin bir ço- ğunun mezun olduğu kurum olan imam hatip li- seleri, 'imaj'mı düzeltecek. Milli Eğitim Bakanlı- ğı, ımam hatip liselenmn çağdaş bır yapıya kavuş- turulmasına yönelik olarak 'İmam Hatip liseleri Genşim Modefi' başhklı bir proje hazıriadı. Mo- del kapsanunda, binalar uygulama mescidi, med- ya, müzik ve bilgisayar laboratuvan açılarak ye- niden düzenlenecek. Milli Eğitim Bakanlığı, imam hatip liselerinin, eğıtimin niteliğini ve öğrenci başansını arttırma- yı amaçlayan etkili öğretim stratejisinin uygulan- dığı kurumlar haline getirilmesine yönehk olarak 'tmam Hatip Lisekri Geüşim Modeti' başhklı bır projeyi uygulamaya koydu. Proje ile 'İnsan hak- lanna ve anayasanın başiangıcmdaki temel Okele- re dayanan demokratik. laik ve sosyal bir hukuk devieti oian Türkiye Cumhuriyeti'nekarşı görevve sorumluhıklannı bilen ve bunlan davranış haline getirmiş yurttaşlar yetiştirilmesi' hedeflenirken model, 'öğrenme teknolojisi', 'öğrenci niteMkleri', 'toplam kaüteyönetimi", 'okul modeü' başlıklany- la uygulanacak. İmam hatip liselerinde aktif öğrenmeye ağırlık verilecek ve bilgisayar, tepegöz, bilimsel deney araçlan, insan iskeleti gibi modeller, canh bitki- ler, çeşitü teknik araçlarbizzat öğrencilere kullan- dınlacak. Sımf dışı etkinliklere ağırlık verilmesi öngörülürken bu kapsamda araştırma gezileri, kamplar, okul haöra ormanı yetiştirme gibi etkin- likler düzenlenecek. Model kapsamında imam hatip liselerinin bina- lan da yenıden düzenlenecek. Önceükle öğrenci- lerin çevredeki camilerde yapacaklan uygulama- larda, çeşitli yönlendirmelerden etkilenmelerinin önlenmesine yönelik olarak okullarda 'uygulama mescikri' açdacak. Okuüarmtamamında fızik-kim- ya, biyoloji- bilgisayar-dil laboratuvarlan, sağlık odası, resim-müzik odası, seminer ve proje odası, sergi ve fuar salonu, grup çalışma odalan, kapah spor salonu açılacak. Aynca, içerisinde kitap, ga- zete, dergı ve diğer basıh kaynaklann yer alacağı bir medya merkezi oluşturulacak. Medya merkez- lerinin Internet bağlantısı da yapılacak. GÖRÜŞ iBRAHtM TEZ Değişlmin Gücü insanoğlunun gelişim tarihine kabaca bakmak bile, insanın doğaya egemenliğinin temelinde de- ğişimin gücü olduğunu görmek için yeterlıdir. Dinlerin, tarihlenn, iklimlerin, coğrafyanın birtop- lumun kültürüne etkileri vardır. Değişim kültürü de bu kültürün bir parçasıdır ve değişimden yana olan- larla statükoyu savunanlar arasındaki dengede bu etmenler de belirleyicidir. Ancak onlarca yıldır dj^- rağanlığın çürümesine yakalanmış bir Osmanlı yö- netimi ile aynı toprak, aynı mantık, aynı din ve ay- nı kültür üzerine kurulu değişimden yana bir Ata- türk ve Cumhuriyet, Cumhuriyet Türkiyesi'nin yö- netimi arasındaki farkı görmemek için ya kör ya da şeriatçı olmak gerekir. 20. yüzyılda Atatürk'ün değişimci ve devrimci atılımı ile zamanın ileri düzeyini yakalamış olmak bu- gün için bize yeterli midir? "Artık biz de değiştik, şimdi onlar gibiyiz, bizim de modem bir devletimiz, sanayimiz, bankalanmız, ticaretimiz ve tarihımiz ırar"diyebilirmiyiz? "Artıkyetişlik, şimdi kazandık- lanmızı koruma zamanı" denebilır mi? Matbaaya iki yüzyıl sonra, sanayi devrimine ellı yıl sonra yetişmiş birtoplum olarak, bizim yetişmek için harcadığımız zamanda bizden önde olanların yerinde saydıklannı söyleyebilir miyiz? Internet ça- ğına, küreselleşen dûnyanın rekabetçi ekonomısi- ne kaliteli ve müşteri odaklı üretime, Internet üze- rinden yapılan elektronik ticarete, gen teknolojisi- ne de yetişmek için bir bu kadar daha beklemeye gücümüz var mı? Toplumda değişimin gücü olmaya aday mıyız? CHP olarak toplumda değişimin gücü olmaya aday mıyız? Öncelikle bu sorunun yanıtını içtenlık- le vermeliyiz. Değişimden yana olmak can yakıcıdır, zordur; önceden tahmin edilemeyecek bedelleri göze al- mak gerekir. Değişimden yana olmanın tarih boyun- ca pek çok ağır bedelleri olmuştur. CHP için bu bedel bir süre daha Meclis dışında kalmak olabilir. Kuşku duyulmamalıdır ki, CHP bu- nu göğüsleyebilecektarihsel gücesahiptir. Bir top- lumda değişimin gereğı ve toplumun değişime di- renci ne kadar büyükse bedeli de o derece ağır olur. Ne yazık ki, 12 Eylül'ün ve sağcı iktıdariann bugün getirdikleri kültür yapısı hem değişimi gerekli kılmış hem de toplumun buna direncini arttırmıştır. Toplumsal değişimden ne anlryoruz? öncelikle toplumsal değişimden neanlıyoruz? Bu- nu açıklığa kavuşturmak gerekir. Bir kere ekonomik olarak bugünlerin konusu, devletin giderierinin ge- lirleri ile eş olması ve borçlanma ihtiyacının azalma- sıdır. Türkiye'deki iş yaşamının Batı'daki standart- lara ulaşması gerekir. Bundan kasıt, yetenekli ve ken- di başına dünya piyasalannda rekabet edebilen bir özel sektörün oluşmasıdır. Buna devletin ne katkı- sı olabilir? öncelikle zamanında yapılmış doğru yasal düzen- lemelerin yanında en önemli ginşim, şirket/banka kurtarmaktan, devlet ihaleleri ile ayakta duran mü- teahhıtler ordusu yaratmaktan vazgeçmek olmalı- dır. Bu hastalığımız özel sektörün kendı kendine ye- terli olma yeteneğinin gelişmesini engellemektedir. Piyasada tekel konumunda olmayan ve devlete 'kıyak' iş yapmayan hiç bir şirketimiz ne ıç ne dış hiçbir krize dayanamamaktadır. Ekonomik istikrar paketlerinin, enflasyonla mü- cadele programlannın önündeki en büyük engel de, ne yazık ki, insanlanmızın kolay, risksiz ve çok para kazanma isteğidir. Ekonomik dokumuz kadar sosyal dokumuzda da köklü değişimlere ihtiyaç vardır. Toplumsal ba- nşımız bozulmuştur. Şeriatçılık ve laiklik karşıtı olu- şumlar, toprak altından toprak üstüne çıkacak ka- dar belirgindir. CHP'nin laik, demokratik cumhuri- yete tavizsiz bir biçimde sahip çıkması oy kaybının en önemli nedenlerinden biri olarak gösterilmiştir. Bu doğrudun vahim, korkunç, uykularımızı kaçır- ması gereken bir doğrudur. 12 Eylül öncesi ve sonrası sağ iktidartar tarafın- dan uygulanan sistemli politıkalar, maalesef laik, de- mokratik cumhuriyete yönelik kalkışmalan güçlen- dirmiştir. Toprağın altı çürümüş cesetlerie, üstü ise çürü- müş beyinlerle doludur. Ne yazık ki, ortaçağdan kal- ma bu ağ çok güçlüdür ve bertaraf edilmeleri çok karariı ve aydınlıkçı iktidartarla bile birkaç on yılda ancak mümkündür. Türkiye'de laik olduğunu iddia eden siyasiler bi- le, katil şeriatçılara karşı ılımlı (!), şeriatçılardan me- det umar hale gelmiştir. Ilımlı şeriatçılan meşrulaş- tıran söylemler, bir çözüm içinde değil, nasıl bir çö- zümsüzlük içinde olduğumuzu göstermektedir. CHP, toplumsal değişimin öncülüğüne nereden başlamalıdır? Elbette kendisinden. Toplumsal uzlaşmanın azaldığı dönemlerin en belirgin özelliği, herkesin başkalanndan değişim istemesi ve beklemesidir. Herkes bir başkasının kendisine doğru değişme- sini talep eder. Oysa değişimci olmanın ilk kuralı, bir başkasını değil, sadece kendımizi değiştirebiteceğimizi bilmek- tir. Kendimize ilişkin değişim ihtiyacını belirtemenin başlangıç noktası da, geçmişteki hatalarımızı doö- ru analiz etmek ve kabullenmek olmalıdır. Evet, kabul etmek gerekir ki bizim de yanlış ka- rarlanmız olmuştur. Bu yanlışlan görmek bize zarar değil, değişim için bir başlangıç noktası, bir başlama fırsatı vere- cektir. Toplumdaki çürüme çok yaygın ve geçmişe da- yalı olduğu için buna direnen onuriu bireyler, bü- rokratlar, yerel yöneticiler, siyasetçiler, işadamlan, akademısyenler, gazeteler bir dayanak noktası, kendılenne guç kaynağı olacak bir kurum aramak- tadır. Böyle bir kurum bulamayınca ya da bulduklannı zannettıklen kurumun da aynı çürüme içinde oldu- ğunu gordukçe/düşündükçe pes etmekteler ve ağın bir parçası olmaktadırlar. CHP'nin, kendi içine acı verme pahasına bu de- ğişimi gerçekleştırmesi, •güvenilir' kurum olması- nı sağlayacaktır. Bunubaşarmakjsrarlıveuzunsüreli tavizsiz çı- karsız, sözü özü bir olmayı gerektirir Bunu başarmak için, doğru o|m a n ın gücü yeter Cumhuriyetin ilk yıllanndaki kadronun başka ne gucu vardı. * CHP ya olduğum gibi kalacağı m y a da değişe- ceğım demek zorundadır. UnutmayaJım k i , CHP neye karar verirse versin başkalan değışirnlerini sürdürmektedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle