Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28ŞUBAT 2000 PAZARTESİ
CUMHURİYET SAYFA
Mehmet@cumhuriyetcom.tr
enter
.net
MEHMET
SUCU
Bllgi teknolojisi dert açıyor
lmanya Hamburg'daki bir
araştırmayı yürüten Horst
I Oberquelle, bügisiyar
I teknolojisınde vanlan noktanın,
kullanıcının aleyhine ışlemekte
olduğunu öne sürûyor. Yapılan araşnrmada,
bilgisayarlann donanıırunın kendilerine
sunduğu imkânlann neredeyse yüzde 80'ini
kuJlanmadıkJannı belirten insaniann, tüm bu
aksesuvarlann, sistemi kitlemekten ve gereksiz
bir yığııı kanşıklığa yol açmaktan öteye
gidemediği yolundaİti şikayetlerden
bahsediliyor.
Geçen yıl, dûnyanın en tanınmış bilgısayar
ûreticilerinden biri olan Compaq tarafından
yapılan bir başka araştırmada alınan veriler,
çok da farklı değil. 1255 kuiianıcının verdığı
ifade ışığında ortaya çıkan sonuç "insan mı
makmeyi kullanıyor, makine mi insanı...".
Nitekim çogu insan, günde bir kez olsun işini
yanm bırakarak bilgisayanmn anlaşılamayan
sorunlanyla uğraşmak durumunda kalırken
kimileri de, kullanma kılavuzunda beyan edılen
şifreleri çözemeden, sayısız teknik imkânın yol
açtığı kargaşayla baş etmeye çalışıyor. Sonuçta,
kolaylaştıncı özelliklerle donanmış bir
bilgisayann karşısında oturmuş kızgınlıktan
köpüren insan manzaralannın ötesıne
geçilemediğini vurgulayan araştırmacı psikolog
Robert Edelmann, bilgisayann karşısında
yasanan kızgınlıgın, işyennde kalmayıp özel
yaşantıya da tasındığını, dolayısıyla da insani
ilişkileri zedelediğinı beürtiyor.
"En annrian bir işyennde sorunian haüeden
sistem uzmanlan var; evinde oturmuş
bilgisayan ile baş etmeye çaltşan insanlarm
hatinidüsünemiyorum' diyen bilgısayar
programcısı Arao Rolf, son teknolojı ıle
donanmış bilgisayarlann, neredeyse "bilgi
çöpluğü" olarak nitelenebileceğini ve
olağanüstü zaman kayıplanna neden olduğunu
ileri sürüyor.
Internet 'chat'ırdıyoremen her gün Internet'te
birbiriyle tanışan insanla-
nn öykülerini ve hatta bun-
lann evlenerek yaşamlannı
birleştirdiklerine ilışkın ha-
berler okuyor veya duyuyoruz. Ancak
bu sanal dûnyada yaratüan dostluklar
ne kadar gerçekçi? İnsan ilişkilerinde
en belirleyici aktörlerin yer almadığı bu
evrende yaşananlar ortamın kendisi gi-
bi sanal mı?
Bu iki tümce son gûnlerin en popü-
ler sorulanndan ikisi. Fiziksel özellik-
lerin olmadığı, beden dilinin kullanıl-
madığı ve hatta isteyen herkesin iste-
diği rolü oynayabildigı chat odalan bun-
dan senelerce önce çılgın bir moda gi-
bi ûlkemizi saran halk bandı telsizleri
andmyor. Bazen benim kuşağımdan
baa insanlann bu chat odalannda "breyk
breyk arkadaş anjonım" demesi sey-
rek de olsa rastlanan bir olgu.
tçinde ince bir yergi banndıranbu dav-
ranıs benim aklıma her defasında bu dev
bilgi yığınının bulunduğu ortamı in-
sanlar niye sadece "geyik muhabbeti"
için kullanıyor sorusunu getiriyor. Pe-
şinden de aslında biz hep olumlu biten
arkadaşlıklan duyuyoruz, çünkü bun-
lar istisna. Aslında chat odalannda baş-
layan ve sonra birbırini gördükten son-
ra sûrmeyen o kadar çok buluşma ya-
şandığını düşünüyorum.
Veysel Bozkurt da "Gözetim Topta-
3com ödüllerî
eçen günlerde network çözüm ortaklan ve
çözümleri
üreticilerinden olan
3com şirketinin
Türkiye ofisi, yetkili
çözüm ortaklannın satış ve satış
sonrası destek gruplanna, ürûn
tanıtmıı, eğıümı ve bunlann yanı
sıra yenı teknolojilennı tanıtü.
Partners Traınmg day adı altında
gerçekleşen bu etkıniikte kışisel
bağlantı ve ağ sistemlen ürün
gruplan üzennde duruldu.
3com'un modem, PC kartlan ve
ethemet kartlanndan oluşan
kişisel bağlantı ürünlerinin
tanıtımı 3com Doğu Avrupa'dan
sonımlu Ürün Pazarlama Müdürü
Roman Napiereb ve hub,
swıtch'lerden oluşan ağ sıstemleri
ürünlennin de tarutımı 3com
Avrupa Ürün Grubu Müdürü Rkk
Perkins tarafından yapıldı.
Aynca düzenlenen bu günde
yetkili çözüm ortaklan 3com
tarafından ödüllendirildi.
Türkiye çapında seçilnıiş yetkili
distnbütörlennı plaketlerle
ödüllendiren 3com Türkiye
Müdürü Aü Yalaz yaptığı
konuşmada desteklerinin devam
edeceğinı belirto.
1979 yılında kurulan 3com şirketi
ilerleyen yıllarda yenilikleri ve
kaliteli ünînleri sayesinde 235 'ten
fazla patente sahip oldu. Şirket,
bünyesınde 13 binden fazla
çalışanı bulunduruyor ve 6 kıtada
48 ülkede 200'den fazla ofise
sahip. 3com'un 1999 mali yıhnda
satışlannın toplam tutan 5.8
milyar dolar.
3com şirketi genişbant bağlanü,
ev networking ürünlen, kablosuz
sistemler, palm organızatörler,
LANAVAN altyapı ürünlen,
avuçiçi bilgisayarlar, LAN
telefonu ve Voice-over-IP gibi
alanlarda bağlantı çözümleri
sunuyor.
3com hakkmda aynntılı bilgiyi
www.3com.com adresinden
öğrenebilirsiniz.
Y ü Z Y I L
Yeni Internet kuşağı
Kabhhjtotovayon.ceptetofonuveetektronfrapndaUirdanmtenetebağlanb
Amaç: Intemet hizmetlerinın yeni ptatformtar aracılığı ile ulaştmlması
Yeni kuşak cep telefonu ve elektronik
ajandalaria mesaj alınıp verilebilecek.
Internet ûzennden mesa/ ve görûntû
alınacak..
rirV
Koray.Sonmezsoy(« cumhuriyet.com.tr
Tetevizyon Intemet'e
ulaşmak için terminal
olacak.
Enformasyon ve
reklam, heryere
yerieştınlebılecek
incecık ekranlara
aktanlacak.
CD'lerin yenı bılgısayardan
doğnjdan satın alınabilen
ve yûklenebılen dijital
dosyalar alacak.
mu ve tnternet" başlıklı bildirisinde bu
konuda çok önemli sorular sormuş:
Sanal dünyadakı arkadaşhklann y o
ğun olarak yaşandığı IRC'de kışilera-
rası ilişkiler kuramlannın en büyük si-
lahı olan fıziksel çekicilik bilgisı bulun-
muyor. Sohbet odalannda kişiler di-
ğerlerini sadece bir takım isim (nick
name) sayesinde "görebümekte" fakat
onlann fiziksel çekicilikleri hakkında
herhangi bir bilgiye sahip olamamak-
tadırlar (en azından başlangıçta). Bu
gerçekten kullanıcılann iddia ettığı gi-
bi fiziksel çekicilikten uzak "gerçek"
bir arkadaşlık rrudır, yoksa insan yara-
bcüığının bencilce kullanılması mıdır?
Tartışılması gereken diğer bir konu
sanal ortamda ekrana yazı
yazan parmaklanmızm sa-
hibinin kim olduğudur.
ÖzeUikle, IRC değişik kişi-
likJer oynanması için eşsiz
bir platformdur, günlük ha-
yatımızda patolojik olarak
nıteiendırilebilecek bu dav-
ranış, sanal dünyada bir eğ-
lence ya da çogu zaman bir
kaçış davranışıdır.
Kendine ait konuşma jar-
gonu ile kısaltmalanyla ka-
çışlann ve tek başına
kurulan evrenlerin yaşan-
dığı chat odalan ashndabaş-
lı başına bir sosyoloji tezi
olabilir.
Ancak bu yapay mekân-
lan haberleşmek ve bilgi
alışverişi için kullanan ın-
sanlan kastetmiyorum.
Yalnızlaşmanın, yaban-
cılaşmamn dayatıldığı bir
düzende böylesi bir kaçış
ve üstüne âstiûk ıstedığın
elbiseyi giyip, istedığin
kişilıği takınmanın bir key-
fi ve cazıbesi olmadığını
söyleyecek değilim.
Fakat ben yıne de haber
gruplan ile elektronik pos-
ta listelerini tercih ediyorum.
,Enformasyon
Abim Önder'le Bilgisayar Seminerleri
yadi buyrun şimdi. Tetefon
üstüne tetefon. Abim Ön-
der anyor. Ona yeni aldığı
bilgisayan için seminerve-
ricem ya... Kurtuluş yok.
Üç kezsesimi değistirip, 'Enderdif/fcar-
deşim, Samet'im ben, yanlış aradınu'
dedim. Annemi aramış sonunda, "En-
der telefonunu mu değiştircü" diye. En
son telesekreterde not buldum. "6a-
na bak, çabukgel, kıncam bu bilgisa-
yan yoksa" diyor.
SON KULU\NICI
endernet_2000(s yahoo.com
Betli ki abim debeleniyor, bir el ma-
usta, bir el kılavyede... Acaba hasta-
yım diye doktordan rapor mu abam de-
dim üç hafta. 0 da çözüm diil. En iyi-
si gitrnek. Gitmek dert diil de, kimbilir
ne abuk sabukluklarta karşılaşacam?
Hayırsanki ben herşeyi biliyorumda..
Sonunda kapısını çalabildim. Oğlu
Sander atladı boynuma "Amcaaaaaa,
oyun oynayamtyorumyaaa' diye. Buy-
run şimdi!.. Her şeyi hallettik de oyu-
nu kaldı. Abim tersledi Sander'i, "Yü-
rû taşarabast, oyunun sırası mı" diye.
Hani evtere tamirciler gelir ya, elde
çanta, "Nedir sorun" diye. Tamamen
o havadayım.
Elimde bir çanta var gerçekten de,
içinde bir iki sidi. Vındovs 98 kitapçığı
falan filan. Doktorgibiyim valla "Ne o/-
du" dedim. "B//m/yorum
<>
dedi, "Yahu
abinasılbilmezsin" dedim. "Nebiliyim
olum" dedi, "Daha sana somnumun
ne olduğunu söyleyecek kadar bile
bilmiyorum ben bu zıkkımı. Ama bil-
diğim birşey var. Ben sonunda bu ate-
ö camdan aşağı atıcam. O da yetme-
yecek, üstüne atlayıp tepinecem."
"Aman abi"dedim... "Sakrn..."
'Şimdiçözerizmeseleyi.'Tıkdokun-
dum pavıra, tıkır tıkır tkırrrrr. Oh!.. Gü-
zel, sorun yok gaiiba
Dediğim anda mavi ekran... "Bilgi-
sayan normalyoldan kapatmamışsınız,
baz sürücülerinızde hata olabilir. Bu Ue-
tiyi gönvemek için normalyoldan ka-
patinu" uyansıvarya.Otşte... "Abiöe-
dim, "sen bunu nasılkapıyosun?"
"Nasıl kapabcam olum, basıyorum
düğmeye kapabyorum" dedi. Buyrun
şimdi... "Yahugüzetabidm, ben sana
söylemedim mi kibunu kapatmakiçin
şuyolu takip etcen dye. Televizyon mu,
çat bas, zonk kapansın."
Arkada yengem, elde beybi eldiven
sabunlu, köpüklü, en bulaşık haltyle
bizi dinliyo. Bir yandan da "Not tut On-
der, not tut, unutursun sen, Endergi-
dince yine" diyor.
Abim çok alındı buna. Dönüp yen-
geye acayip bi fırça "Ben moron mu-
yum, sen gıt bulaşığtna" dedi.
Not tutmaa için zor ikna etrjk. Yaz-
dınyorum. Ben söyiüyorum abim ya-
zıyor. Baş-/a-ta tek tsk, mö-nûüüü a-
g-la-cakkk, orada ne yapmak istiyor-
sunuz diye üç şıklı birbaşka mönü ge-
lecek En üstte kapat yazan şıkka tek
bk. Açparantezzaten otomatikman o
şık seçilidir genellikle, kapa parantez.
Sonra tamama tek tık. Not: Birkaç sa-
niye içinde kapanması lazım."
Yengem geldı gene mutfaktan ko-
şaradım. Kâgıdın üstüne "Nasılkapa-
tılacak" diye başlık koy dedi.
Abim yine ters baktı. Sonra ankten
bana dönüp, "Burası tamam da, sen
şimdiasıl bana nasılyazıyaucam, ya-
zıdan nasıl ç/toş alıcam, nasıl müzik
dinlenm, birfilmsidisivaronunasılsey-
rederim..." diye yayiım ateşine başla-
dı. Ben tek tek anlatamaya çatışıyorum.
Tam konsantre olmuş giderken acayip
bi soru soruyo...
"Bune?"
Hakkaten de o ne? Valla bilmiyo-
rum. Ama gel de "Bilmiyorum valla
abi" de. "Ne yapcan abi onu ya, sen
benidinlesene' dedim. 'Okırmuohjm,
bunu oraya koymuşlarsa bir işlevi var
herhalde" diyor. "Ama" diyorum, "Sen
daha temeldesin, şimdi anlatınm ka-
fan kanşır bak".
Allahtan arkadan yengem destek
atıyor. "Kafan kanşır Ondercim, her
şeyi bir anda öğrenemezsin ki..."
Bir kan-koca kavgası çıkmadan bit-
se şu seminer. Ama abim de gerçek-
ten çok soru soruyor. Hem de yüzde
9O'ı gereksiz, en azından cevabını bil-
miyorum. "Ben"dedim, "Sanaeniyi-
si kısa yollar çıkarayim." Kısa yol abi-
min çok hoşuna gitti. "Çıkar" dedi. 0
kısa yol diyemiyor nedense, 'kestir-
me yol" deyip tutturdu.
"Çıkar çıkar bol bol kestirme". Çı-
kar da abim kestirme yol olayının şe-
yini çtkanyor. Ktsa yollann altlanna ri-
neym yapıp yazılar yazıyorum. Müzik
dinlemek için, yazı yazmak için, Inter-
net'e baglanmak için, resimleri gör-
mek için, Intemetie dolaşmak için..."
"Bu birşeydiilabi, bunadokunma"
yazdım en son bişeye. Masa üstü kı-
sa yollardan görünmüyor. Binterce kı-
sa yol var masaüstünde.
Nerdeyse her yüklü program bir kı-
sa yolla temsil ediliyor masaüstünde.
Abim öyle bir abartmtş ki, en son bil-
gisayan kapatmak için kısa yol istedi.
Ağlıyordum...
'Abi' dedim "Bugünlük bu kadar,
yengem haklı. Her şeyi bir günde öğ-
renemezsin. Ben sana zaman zaman
böyle seanslaryapanm. Daha eve gi-
dip bılgısayanmı defrag edicem.' Def-
rag lafı acayip sükseli oldu. Ne oldu-
ğunu bilmiyorum, Allahtan o da sormu-
yor. Ama bu lafitibanmı çok artbrdı. San-
der, "Aamcaaaa gitmeeeee" diye bağ-
nnıyo. Yengem onafırça attı. Bırak am-
canı oğlum, daha eve gidip defrag
yapacak.
EnderNetfacumhuriyetcom.tr
Almanya'da yeni bir isgücü göçii endişesi yaşanıyor
Bilgisayar ıızmanı tarbşması
HÎLMİTOZAN
FRANKFURT - Dûnyanın en büyük bilgisiyar
ve iletışım fuan CeBıt'ın açılışında Federal Baş-
bakan Gerhard Schrödertarafından yapılan 30 bın
yabancı bilgisayar uzmanına acil vize sağlanma-
sına yönelik açıklama, Hınstiyan Demokrat çev-
relerin sert eleştirisiyle karşüandı.
Bavyera Eyaleti Içişleri Bakanı Günther Becks-
tekı Hınstiyan Sosyal Birlik (CSU), Schröder'in öne-
risinin sürekli bir işgücü göçüne yol açacagını ve
bu insanlann ardından aılelennın de Almanya'ya
geleceğını söyledi. Beckstein. Almanya'da halen
4 milyonu aşkın işsiz bulunduğuna dikkat çekerek
bu tür önerileri sorumsuzlukla suçladı. CSU'lu ba-
kan şunlan söyledi: "70 bin insana vize verfleceği-
ne, işsiz olanlan meslek eğttimiııe tabi tutmak ge-
reldj'or. Böylece yazılım uzmanlan gereksinimi gi-
deriİir. Acil vizeye gerek yok; yürürlükteki yasalar
çerçevesinde de Almanj'a'da yabancı bilgjshar uz-
manı çabşabilir."
Bavyera eyaleti SPD Başkanı Renate Schmıdt,
Beckstein'ı Schröder'in açıklamalannın yansını
hasıraltı etmekle suçladı ve başbakanın sanayiye
ılk önce işsizlerin uzmanlaşnnbnasuu şart koştu-
ğunu, ama bu işgücü rezervlerinin yetersiz kaldı-
ğını söyledi.
Öte yandan Federal Ekonomı Bakanı VVerner
MüDer, Schröder'in tasanlannı bir an önce uygu-
lamaya sokacaklannı açıkladı.
Müller, Hannover'de yaptığı bır açıklamada "Al-
manya'nm dûnya pazannde rekabetedebümesiiçin
bir an önce yasal değişiklikleri gerçekleştirmemiz
gereldyor. Yoksa getişmenin ardında kahnz" dedi
Yurtdışından yabancı ışgucünün getırtılmesine
yönelik arayışlar, Alman sendıkalar tarafından da
tepki gördü. Almanya'nuı en büyük sendikası olan
IG-Metall tarafından yapılan bir açıklamada, yur-
tıçındekı potansiyelin kullanılmadan, yurtdışından
uzman sağlanması girişimlerine karşı çıkıldı.
Bilgısayar sanayu ve uzmanlar, hükümetin atı-
lımlanna katıdıklannı ve desteklediklerinı açıkla-
dılar. Almanya Ekonomı Araştırmalan Enstitü-
sü'nden yapılan bir açıklamada, Almanya'nın 75
binden daha fazla bilgisayar uzmanına gerek duy-
duğuna dikkat çekıldı.
E ğ i t i m B a k a n l ı ğ ı p r o j e h a z ı r i a d ı
bııaııı hatipler iıııaj yeniMyor
ANKARA (ANKA) - Irticai odaklann etkisi al-
tında kaldığı eleştirisi yöneltilen ve son Hizbullah
operasyonlannda yakalanan öğretmenlerin bir ço-
ğunun mezun olduğu kurum olan imam hatip li-
seleri, 'imaj'mı düzeltecek. Milli Eğitim Bakanlı-
ğı, ımam hatip liselenmn çağdaş bır yapıya kavuş-
turulmasına yönelik olarak 'İmam Hatip liseleri
Genşim Modefi' başhklı bir proje hazıriadı. Mo-
del kapsanunda, binalar uygulama mescidi, med-
ya, müzik ve bilgisayar laboratuvan açılarak ye-
niden düzenlenecek.
Milli Eğitim Bakanlığı, imam hatip liselerinin,
eğıtimin niteliğini ve öğrenci başansını arttırma-
yı amaçlayan etkili öğretim stratejisinin uygulan-
dığı kurumlar haline getirilmesine yönehk olarak
'tmam Hatip Lisekri Geüşim Modeti' başhklı bır
projeyi uygulamaya koydu. Proje ile 'İnsan hak-
lanna ve anayasanın başiangıcmdaki temel Okele-
re dayanan demokratik. laik ve sosyal bir hukuk
devieti oian Türkiye Cumhuriyeti'nekarşı görevve
sorumluhıklannı bilen ve bunlan davranış haline
getirmiş yurttaşlar yetiştirilmesi' hedeflenirken
model, 'öğrenme teknolojisi', 'öğrenci niteMkleri',
'toplam kaüteyönetimi", 'okul modeü' başlıklany-
la uygulanacak.
İmam hatip liselerinde aktif öğrenmeye ağırlık
verilecek ve bilgisayar, tepegöz, bilimsel deney
araçlan, insan iskeleti gibi modeller, canh bitki-
ler, çeşitü teknik araçlarbizzat öğrencilere kullan-
dınlacak. Sımf dışı etkinliklere ağırlık verilmesi
öngörülürken bu kapsamda araştırma gezileri,
kamplar, okul haöra ormanı yetiştirme gibi etkin-
likler düzenlenecek.
Model kapsamında imam hatip liselerinin bina-
lan da yenıden düzenlenecek. Önceükle öğrenci-
lerin çevredeki camilerde yapacaklan uygulama-
larda, çeşitli yönlendirmelerden etkilenmelerinin
önlenmesine yönelik olarak okullarda 'uygulama
mescikri' açdacak. Okuüarmtamamında fızik-kim-
ya, biyoloji- bilgisayar-dil laboratuvarlan, sağlık
odası, resim-müzik odası, seminer ve proje odası,
sergi ve fuar salonu, grup çalışma odalan, kapah
spor salonu açılacak. Aynca, içerisinde kitap, ga-
zete, dergı ve diğer basıh kaynaklann yer alacağı
bir medya merkezi oluşturulacak. Medya merkez-
lerinin Internet bağlantısı da yapılacak.
GÖRÜŞ
iBRAHtM TEZ
Değişlmin Gücü
insanoğlunun gelişim tarihine kabaca bakmak
bile, insanın doğaya egemenliğinin temelinde de-
ğişimin gücü olduğunu görmek için yeterlıdir.
Dinlerin, tarihlenn, iklimlerin, coğrafyanın birtop-
lumun kültürüne etkileri vardır. Değişim kültürü de
bu kültürün bir parçasıdır ve değişimden yana olan-
larla statükoyu savunanlar arasındaki dengede bu
etmenler de belirleyicidir. Ancak onlarca yıldır dj^-
rağanlığın çürümesine yakalanmış bir Osmanlı yö-
netimi ile aynı toprak, aynı mantık, aynı din ve ay-
nı kültür üzerine kurulu değişimden yana bir Ata-
türk ve Cumhuriyet, Cumhuriyet Türkiyesi'nin yö-
netimi arasındaki farkı görmemek için ya kör ya da
şeriatçı olmak gerekir.
20. yüzyılda Atatürk'ün değişimci ve devrimci
atılımı ile zamanın ileri düzeyini yakalamış olmak bu-
gün için bize yeterli midir? "Artık biz de değiştik,
şimdi onlar gibiyiz, bizim de modem bir devletimiz,
sanayimiz, bankalanmız, ticaretimiz ve tarihımiz
ırar"diyebilirmiyiz? "Artıkyetişlik, şimdi kazandık-
lanmızı koruma zamanı" denebilır mi?
Matbaaya iki yüzyıl sonra, sanayi devrimine ellı
yıl sonra yetişmiş birtoplum olarak, bizim yetişmek
için harcadığımız zamanda bizden önde olanların
yerinde saydıklannı söyleyebilir miyiz? Internet ça-
ğına, küreselleşen dûnyanın rekabetçi ekonomısi-
ne kaliteli ve müşteri odaklı üretime, Internet üze-
rinden yapılan elektronik ticarete, gen teknolojisi-
ne de yetişmek için bir bu kadar daha beklemeye
gücümüz var mı?
Toplumda değişimin gücü olmaya
aday mıyız?
CHP olarak toplumda değişimin gücü olmaya
aday mıyız? Öncelikle bu sorunun yanıtını içtenlık-
le vermeliyiz.
Değişimden yana olmak can yakıcıdır, zordur;
önceden tahmin edilemeyecek bedelleri göze al-
mak gerekir. Değişimden yana olmanın tarih boyun-
ca pek çok ağır bedelleri olmuştur.
CHP için bu bedel bir süre daha Meclis dışında
kalmak olabilir. Kuşku duyulmamalıdır ki, CHP bu-
nu göğüsleyebilecektarihsel gücesahiptir. Bir top-
lumda değişimin gereğı ve toplumun değişime di-
renci ne kadar büyükse bedeli de o derece ağır olur.
Ne yazık ki, 12 Eylül'ün ve sağcı iktıdariann bugün
getirdikleri kültür yapısı hem değişimi gerekli kılmış
hem de toplumun buna direncini arttırmıştır.
Toplumsal değişimden ne anlryoruz?
öncelikle toplumsal değişimden neanlıyoruz? Bu-
nu açıklığa kavuşturmak gerekir. Bir kere ekonomik
olarak bugünlerin konusu, devletin giderierinin ge-
lirleri ile eş olması ve borçlanma ihtiyacının azalma-
sıdır. Türkiye'deki iş yaşamının Batı'daki standart-
lara ulaşması gerekir. Bundan kasıt, yetenekli ve ken-
di başına dünya piyasalannda rekabet edebilen bir
özel sektörün oluşmasıdır. Buna devletin ne katkı-
sı olabilir?
öncelikle zamanında yapılmış doğru yasal düzen-
lemelerin yanında en önemli ginşim, şirket/banka
kurtarmaktan, devlet ihaleleri ile ayakta duran mü-
teahhıtler ordusu yaratmaktan vazgeçmek olmalı-
dır. Bu hastalığımız özel sektörün kendı kendine ye-
terli olma yeteneğinin gelişmesini engellemektedir.
Piyasada tekel konumunda olmayan ve devlete
'kıyak' iş yapmayan hiç bir şirketimiz ne ıç ne dış
hiçbir krize dayanamamaktadır.
Ekonomik istikrar paketlerinin, enflasyonla mü-
cadele programlannın önündeki en büyük engel
de, ne yazık ki, insanlanmızın kolay, risksiz ve çok
para kazanma isteğidir.
Ekonomik dokumuz kadar sosyal dokumuzda
da köklü değişimlere ihtiyaç vardır. Toplumsal ba-
nşımız bozulmuştur. Şeriatçılık ve laiklik karşıtı olu-
şumlar, toprak altından toprak üstüne çıkacak ka-
dar belirgindir. CHP'nin laik, demokratik cumhuri-
yete tavizsiz bir biçimde sahip çıkması oy kaybının
en önemli nedenlerinden biri olarak gösterilmiştir.
Bu doğrudun vahim, korkunç, uykularımızı kaçır-
ması gereken bir doğrudur.
12 Eylül öncesi ve sonrası sağ iktidartar tarafın-
dan uygulanan sistemli politıkalar, maalesef laik, de-
mokratik cumhuriyete yönelik kalkışmalan güçlen-
dirmiştir.
Toprağın altı çürümüş cesetlerie, üstü ise çürü-
müş beyinlerle doludur. Ne yazık ki, ortaçağdan kal-
ma bu ağ çok güçlüdür ve bertaraf edilmeleri çok
karariı ve aydınlıkçı iktidartarla bile birkaç on yılda
ancak mümkündür.
Türkiye'de laik olduğunu iddia eden siyasiler bi-
le, katil şeriatçılara karşı ılımlı (!), şeriatçılardan me-
det umar hale gelmiştir. Ilımlı şeriatçılan meşrulaş-
tıran söylemler, bir çözüm içinde değil, nasıl bir çö-
zümsüzlük içinde olduğumuzu göstermektedir.
CHP, toplumsal değişimin öncülüğüne nereden
başlamalıdır? Elbette kendisinden.
Toplumsal uzlaşmanın azaldığı dönemlerin en
belirgin özelliği, herkesin başkalanndan değişim
istemesi ve beklemesidir.
Herkes bir başkasının kendisine doğru değişme-
sini talep eder.
Oysa değişimci olmanın ilk kuralı, bir başkasını
değil, sadece kendımizi değiştirebiteceğimizi bilmek-
tir.
Kendimize ilişkin değişim ihtiyacını belirtemenin
başlangıç noktası da, geçmişteki hatalarımızı doö-
ru analiz etmek ve kabullenmek olmalıdır.
Evet, kabul etmek gerekir ki bizim de yanlış ka-
rarlanmız olmuştur.
Bu yanlışlan görmek bize zarar değil, değişim
için bir başlangıç noktası, bir başlama fırsatı vere-
cektir.
Toplumdaki çürüme çok yaygın ve geçmişe da-
yalı olduğu için buna direnen onuriu bireyler, bü-
rokratlar, yerel yöneticiler, siyasetçiler, işadamlan,
akademısyenler, gazeteler bir dayanak noktası,
kendılenne guç kaynağı olacak bir kurum aramak-
tadır.
Böyle bir kurum bulamayınca ya da bulduklannı
zannettıklen kurumun da aynı çürüme içinde oldu-
ğunu gordukçe/düşündükçe pes etmekteler ve
ağın bir parçası olmaktadırlar.
CHP'nin, kendi içine acı verme pahasına bu de-
ğişimi gerçekleştırmesi, •güvenilir' kurum olması-
nı sağlayacaktır.
Bunubaşarmakjsrarlıveuzunsüreli tavizsiz çı-
karsız, sözü özü bir olmayı gerektirir
Bunu başarmak için, doğru o|m a n ın gücü yeter
Cumhuriyetin ilk yıllanndaki kadronun başka ne
gucu vardı. *
CHP ya olduğum gibi kalacağı m y a
da değişe-
ceğım demek zorundadır.
UnutmayaJım k i , CHP neye karar verirse versin
başkalan değışirnlerini sürdürmektedir.