16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURtYET 28 ŞUBAT 2000 PAZARTESİ HABERLER Selvi'den patates tanmmına eteştfri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Selvi, Tanm ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'in patates reklamında oynayacak sanatçı arayışına girmesini eleştirirken "Hıyar için tecavüzcü Coşkun gibi sanatçılarla şimdiden görüşmelere başlanmalıdır" dedi. Selvi, tanm politikalanmn IMF ve Dünya Bankası'na teslim edildiğini savundu. Genel-İş Genel KUPUJU • İstanbul Haber Servisi- DlSK'e bağlı Genel-lş Örgütlenme Ûaire Başkanı Aşur Kurgen, Genel-lş Sendıkası 2 No'lu Bölge Şubesi'nin 3. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, sendikal hareketin ıstenildıgı noktada olraamasında kendılerinin de payı olduğunu belirterek işçileri politikleştireceklerini söyledi. Kongrede yapılan seçimlerde ise Şube Başkanı Mehmet Karagöz, 212 delegeden 111 'inin oyunu alarak yeniden seçildi. Ugur Mumcu Şfr Yanfması • İZAUR (Cumhuriyet Bürosu) - Karşıyaka CUMOK'un bu yıl üçûncûsûnü düzenlediği Uğur Mumcu Şiir Yanşması, Türkiye'nin ı dörtbiryanmdan250'ye < ulaşan katthmİB büyük ilgı gördü. Muzaffer Izgü, Hüseyin Yurttaş, Hidayet Karakuş ve Bekir Yurdakul'dan oluşan seçici kurul, toplam 560 şiiri değeriendirdi. Değerlendirme sonucunda, birinciliği 'Aybatn' şiiri ile Kastamonu'dan Özlem Tezcan, ıkıncıliğı 'Güz Halkı' şiiri ile Kayseri'den Altan Doğan, üçûncûlüğü ise 'O Çocuk' şiiri ile Izmir Buca'dan Özden Ünal kazandı. Ödüller, 5 Mart Pazar günü saat 17.00'deKarşıyaka Ziya Gökalp Sanat Kültür Sarayı'nda yapılacak törenle verilecek. Bafcana protesto • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye Maden Işçileri Sendikası Divriği Şubesi tarafından yapılan açıklamada, özelleştirmeyi özendirmek amacıyla "Iskenderun Işdemir'i alana Divriği Demir Çelik Işletmeleri bedava" şeklinde demeç veren Devlet Bakanı Edip Safter Gaydalı'ya sert tepki gösterildi. Açıklamada, "Sayın bakanın bu açıklaması, ülke yönetme ve bakanlık yapmadaki zihniyeti, ülkenin temel taşı işletmeleri kötüleyip birilerine peşkeş çekme düşüncesi, bu ülke ve bu millet için büyük bir talihsizliktır" denildi. Yasanın süresi uzatHdı • ANKARA (ANKA)- Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in onayladığı "Bazı suç failleri hakkında uygulanacak hükümlere dair yasada değişiklik yapan yasa" Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yasa ile Pişmanlık Yasası'nın süresi 29 Ağustos 2000 tarihine kadar uzatüıyor. MP eylem yaptı • tZMtR (AA) - Emeğin Partisi (EMEP) Izmir H Örgütü üyelerinden oluşan bir grup, Konak Meydanı'nda toplanarak hükümet progranunı protesto etti. Toplu olarak pankart ve dövizler eşliğınde Konak Meydanı'na yürüyen EMEP üyeleri, IMF, özeUeştirme, bütçe ve tahkim yasasına karşı sloganlar attı. Oymen'in son açıklamalannda beliren genel politikalar konusunda olumlu görüş açıklandı CHP'de sol kaııat hareketli SERDARKIZIK İZMÎR - CHP'de sol kanat yanlılan, partinin durumuna iliş- kin yeni değerlendirmelerde bu- lundular. Orgütlere gönderilen taslak metinde, CHP'nin tarihsel süreçte sağ politikalar izledikçe gerilediği, sola açıldıkça başan sağlandığı vurgulandı. Genel Başkan Altan Oymen desteklenirken çevresındekı ge- nel yönetimin liberal yaklaşım- lan da eleştirildi. Çeşitli il ve il- çelerden gelen sol kanat üyeleri 4. genışleülmiş toplantılannı Anka- ra'da yaptılar. PM toplantısıyla aynı döneme denk gelen 4. geniş- letilmiş toplantının ardından • Ankara'da 4. genişletilmiş toplantılannı yapan sol kanat üyeleri, bağımsızlığa sahip çıkan; laiklikten hiç ödün vermeyen; irticaya karşı devrim kanunlannı uygulamaya koyacak; 6 Ok'u yalnızca bayrağında değil, uygulamalarda da ispat eden bir parti olunması gerektiğini vurguladılar. Hüsnü Bozkurt Nurettin Aslan, Sahir Koçak, Zeynel Öztürk, Mustafa Tosunlar, Ahmet Varan. Şensel Dilek ve Mahmut Ko- tan'dan oluşan yürütme kurulu üyeleri bazı uyanlarda bulundu- lar. Bu çerçevede Altan Oymen'in son açıklamalannda beliren genel politikalar konusunda olumlu gö- rüşler dile getirildi. Ancak ekono- mik durumla ilgili yaklaşımlann- dan ötürü Genel Sekreter Tarhan Erdcm ve liberal görüşleri savun- duklan gerekçesiyle bazı yöneti- ciler eleştirildi. Son PM'de Deniz Baykal yanlılannın, tüzük kurul- tayının erkene alınması konusun- da dayatmacı bir tutum izlediği- ne dikkat çekilirken bunda mev- cut delegelerle kurultaya gitme hesabının yattığı öne sürüldü. Bu değerlendırmelerın ardın- dan hazırlanan ve tartışılması için örgütlere gönderilen "sonuç bil- dirgesi taslağTnda özellikle ge- nel merkezin hazırladığı ekono- mik program eleştirilerek şu gö- rüşlereyerverildi: "10 yddır yaşanan süreçten dersler çıkarmak bir yana nere- deyse özellikle ekonomik alanda hükümete gizli destek veriliyor. Içimizden bazılan globalkşme sa- ğanağmdan kaçdamayacağını dü- şünebilir. Hazırlanan ekonomik alternatiflerin alüna CHP yerine başka bir partinin imzası da aül- sa kimseler fark etmez. Ovsa 80 Işçiler açlık gr ÖzeOeştinnekurbanıÇinkur^çisi açhk grevinde - ÖzeUeştirme İdaresi Başkanhğı tarafından tranh işadamianna satılan Kavseri'nin tncesu flçesi yakutlannda kurulu buhınan (Çinkur) Çinko Knrşun Metal Sanayri'nde çahsan 380 işçinin başlatüğı açhk grevi S. gününe girdi tşçikr. 3 aydır ellerioe tek bir kuruş para gecmediğini belirterek, "Evde çohık çocağunmz aç ve perişan durumda, bjzderj yiyecek ekmek götünnemizi bekliyor. Devlet büyülderimizden, bu soruna bir an önce çözüm üretmelerini istiyoruz, Göz göre göre öİmernizi içlerine sfndiriyortarsa, dryecek bir şeyimiz yok. Herkes bflsin ki, hakettiğhniz bize verüinceye kadar başlatüğımız mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz'' dedüer. Çinkur Persooel ve Endüstriyel Uşkfler Mfidûrü Galip Hırka ise Çinkur'daki getismelerin, özeOeştirmedeki yanhşhklardan kaynaklandığıru ileri sûrdü. (Fotograf: AA) yıDık parti tarihine kaba hadarry- la bile bakıldığmda, CHP'nin sol bir parti olnıaya mahkûm olduğu görülür. Kurtuluş Savaşı ve Ay- dınlanma Devrimi 20. yüzyıhn en sol hareketierindendir.J' Taslakta, bugün çizilen pempe tablolann aksine geniş hâlk yı- ğınlannın ekonomik sefalet için- de yannlanndan umutsuz ve mut- suz olduğu vurgulandı. Bu denli güç koşullann bazı ınsanlan irti- caya, Hizbullah vahşet örgütüne ve işsizlik sonucu lümpenleşerek MHP'ye yönelttiğine dikkat çe- kildi. "Öyleysesolşiındideğibene zaman" sorusunun yöneltildiği taslakta, sağın yarattığı olumsuz- lukların alternatifının "adam gi- bi bir sol parti" olduğu sa- vunuldu. Salt cep telefonlan reza- letine karşı bile açılacak bir kampanyanın parti için cid- di bir güç toparlamaya yol açacağına dikkat çekılen açıklamada daha sonra şu görüşlere yer verildi: " _Gefinen noktada geçmi- şin küçümsenen sloganlan- na ihtrvaç vardır. Hızla ta- bana inihneh, ilçelerde, U- lerde program kongreleri toplanînah ve partinin yönü tespit edilmelidir. Tabü ki bizce geniş halk > ığınlanıun çıkarlannı savunan eşitlik- çi, özgürtükten yana, ulusal bağımsızlığa sahip çıkan, laiklikten hiç ödün verme- yen; ülke sorunlannın Av- nıpaBirüği'negirnıekleçö- züinlenebileceğine inanan anlayışı >ıkarak A\Tupa is- tiyor diyedemokrasiden ya- na gözüken değfl, halkımı- zuı gercekten demokrasKi hak ettiği için mücadele e- den; çetelerden, kontrgerfl- ladan hesap sormayı ilan e- den; halkın parasını çalan, devleti soyan Idm olursa ol- sun en ağir cezalara carpü- racağını söyleyen: irticaya karşı devrim kanunlannı uygulamaya koyacak, 6 Ok'u yalnızca bayrağunız- da değil, uvgulamaiarda da ispat eden bir parti olmab- yn." Bakû-Ceyhan, Gürcistan'daki pürüzlerin giderilememesi nedeniyle gecikiyor Hazar pelrolü tehKkeye ^ANKARA (Cumhuriyet Büroso) - Türki- ye'nin Hazar petrol ve doğalgazım Bakû- Ceyhan ve Trans-Hazar boru hatlan yoluy- la uluslararası pazarlara taşıyarak "21. >'üz- yduı enerji tenninah''' olma hedefi, Azerbay- can ile Gürcıstan ve Türkmenistan arasında- ki anlaşmazlıklann dennleşmesi nedeniyle tehlikeye girdi. Orta Asya üzerindeki ege- menliğıni kaybetmemek ıçın Türkiye'denge- çecek hatlan başından ben engellemeye ça- hşan Rusya, bu ülkelen kendısine bağımlı kı- lacak altematıf hatlar için baskı ve gı- rişimlerini artunyor. Bakû-Ceyhan boru hattı için hükü- metlerarası anlaşmalannın 18 Kasım 1999 tarihinde AGİT zir\esi sırasında ABD Başkanı Bffl CMnton ın şahitli- ğinde imzalanmasına karşın projede bugüne kadar ciddi bir ilerleme sağla- namadı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirei ile Azeri, Gürcü ve Kazak li- derlerin de kaüldıklan törenin yalnız- ca kamuoyu baskısıyla gerçekleşen bir "seremoni" olduğu eleştinlen haklı- lık kazanırken Gürcistan ile yılan hi- kâyesine dönen geçiş ücreti pazarlığı, projemn şimdiden 3 ay gecikmesine neden oldu. Cumhurbaşkanı Demi- rerin, Gürcistan Cumhurbaşkanı Edu- ard Şevardnadze ile görüşmesinin ar- dından "son otacak" dediği ve öncekı ay sonunda Ankara'da yapılan toplan- tıda da çözüm bulunamazken şubat ayı ortasında Bakû'da gerçekleştinlen gö- rüşmeler de beklentileri boşa çıkardı. Türk, Azeri ve Gürcü yetkililer ABD'lilerin de katüımıyla hafta so- nunda Istanbul'da bir kez daha bir araya gel- di. Azerbaycan ile Gürcistan arasında çetin geçen geçiş ücreti pazarlığı burada da çözü- me bağlanamazsa Cumhurbaşkanı Süley- man Demirel'in yeniden devTeye gırebilece- ği kaydediliyor. Görüşmelerde Gürcistan, geçiş ücreti ola- rak 20 sent isterken Azerbaycan'ın 3 sentin üzerinde bir ücrete yanaşmadığı belırtiliyor. Gürcistan, Rusya tarafindan Bakû-Cey- han'ın altematifı olarak sunulan Bakû-Sup- sa yolu ile ihrac edilen erken üretün petrolü için zaten varil başına 17 sent anlaşması bu- lunduğunu belirterek 20 sentte ısrarlı davra- nıyor. Gürcistan tarafi 3 sentlik bır artışın kendisine yakuzca 11 mih/on dolarlık bir ek gelir getireceği, projenin gecikme malıyeti- nin ise bunun katlarca fazlası olduğu gerek- çesiyle eleştiriliyor. Gürcistan'ın istedıgi ücret, boru hattından yılhk 1 milyon varil taşıma seviyesıne ula- şıldığında kendisine 73 milyon dolar gelir Ecevity bugünArnamûuk'agûüyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Büknt Ecevit, iki günlük resmi ziyaret için bugün Arnavutluk'a gidiyor. Başbakan Ecevit'in, 28 Şubat'ın yıldönümüne rastlayan Arnavutluk ziyaretinde, döneminin Deniz Kuv\'etleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya'nın "Türkiye için en büyük tehdtt", kendisinin ise "sivü toplum kuruluşu" olarak nitelendirdiği Fethullah Gülen okullannı ziyaret edip etmeyeceği ve bu konuda verecegi mesaj merakla bekleniyor. Ecevit, iki ülke arasında iyi düzeyde olan ikili ilişkilerin ve işbirliğinin, her alanda daha da gelişünlmesi imkânian üzerinde duracak. Başta Kosova olmak üzere bölgesel konular hakkında görüş alışverişinde bulunulacağı ve çok tarafb işbirliği olanaklanrun araştınlacağı ziyaret sırasında, Başbakan Ecevit ilk olarak Arnavutluk Başbakanı thr Meta ile bir araya gelecek, daha sonra heyetler arası görüşmelere geçilecek. Cumhurbaşkanı Recep Meydani ve Parlamento Başkanı Iskender Gjinushi tarafindan kabul edilecek olan Ecevit, Başbakan Üff Meta ile ortak basın toplantısı yaptıktan sonra işadamlanyla bir araya gelecek. sağlayacak. Gürcistan, uluslararası konsor- sfyum AlOC'nin yılhk 100 milyar dolar ge- lir elde edeceğini vurgulayarak kendisinin ıstedığı rakamın çok yüksek olmadığıru sa- vunuyor. Gazda Rusya tekeü Trans-Hazar doğalgaz boru hattı da Türk- menistan'ın Azerbaycan ile hattantaşınacak doğalgaz miktan üzerindeki anlaşmazlığı- nın derinleşmesi ve Türkiye'nin önceliği Mavi Akım'a vermesinin ardından Rusya'ya yönelmesi ile tehlikeye gir- di. Azerbaycan Şahdeniz'de bulduğu zengin doğalgaz kaynaklannı Trans- Hazar üzerinden Türkiye'ye satmak isterken bu hat üzerinden Türkmenis- tan'dan yüzde 50, yıllık 16 milyar met- reküplük bir pay istiyor. Azerbay- can'ın istediği bu oranı kabul edile- mez bulan Türkmenistan, Rusya'nın gaz şirketi Gazprom ile 30 yıllıkbır an- laşma üzerinde görüşmelere başlarken Rusya, doğalgaz üzerinde tekeüru güç- lendniyor. Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yar- dımcısı Mithat Balkan ve ABD Baş- kanı Bill Clinton'ın Hazar özel temsil- cisi John Wolf. Türkmenistan Cum- hurbaşkanı Şapamurat Myazov'u 24 Şubat'ta ziyaret ettıler, ancak Trans- Hazar konusunda ikna edemediler. Türkmen ve Ruslann anlaşması du- rumunda Türkiye, Türkmen gazını da daha yüksek fiyata Rusya'dan alacak ve doğalgazda bütünüyle Rusya'ya bağımlı hale gelecek. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Önümde bir Islamcı gazete. Boğazı kesilmiş bir ineğin yer- leri kana bulamış korkunç gö- rüntüsünü yayımlamış. Bu korkutucu fotoğrafı basması- nın nedeni, kurban konusun- da başlatılan yeni tartışmaya cevap vermek. "Yeni Şafak" gazetesinin kurban tartışması- na yaklaşımını şu başlık dile getiriyor "Kurbanla ilgisi olmayan çevreleryine tartışma başlat- tı." Bir başka başlık: "Kurbanı- ma kanşan bari kurban kes- se.° Gazete, Mehmet Şevki Ey- gi'nin kurban konusundaki bir açıklamasına yer veriyor. Eygi şunlan söylüyor: "Kurban ke- simi sadece Müslümanlarda değil, Yahudilerde de var. On- larda bu şekilde kesiyor. Hay- vanın eziyet çekmesine gelin- ce, gözünü kapatmak ve çok keskin bir bıçak kullanmak bu Sokaklarda Kurban Kesilirse... amaçla istenmiştir." Diğer Islamcı gazetelere bakma fırsatım olmadı. Yeni Şafak'ın haberini okumayı sürdürüyorum. Ara başlık "In- sani değilmiş!" diyor ve Sel- çuk Üniversitesi Cerrahi Bö- lümü Başkanı Prof. Nuri Yav- ru'nun, "Avrupa Birliği'ne Cıyelik yolundaki Türkiye'de hayvanlann sokak ortasında, gözler önünde kesilmesine seyirci kalınamayacağı" açık- laması bir anlamda alaya alı- nıyor. Haber bu şekilde devam ediyor. Yeni Şafak gazetesinin yo- rum ağırlıklı haberi ne demek istiyor. "Bizim inançlanmız, sokaklarda bağırta bağırta hayvan kesmeyi gerektiriyor. Bu kestiğimiz hayvanlann kanlannın da sokaklan kana bulayarak akmasını istiyoruz." Hatta elektroşokla uyuşturul- maya da karşı çıkılıyor. Işe önce inanç tarafindan bakalım. Kurban, Islam önce- si ilkel topluluklardan kalma bir gelenek. Bu gelenek önce Yahudilere geçiyor, oradan da Islama. Kurban olarak hayva- nın kesilmesi o tarihlerde bir ilerleme. Çünkü daha önce, çocuklar ve kadınlar tannlara kurban ediliyorlardı. 21. yüzyıla girdiğimiz şu günlerde 1400 yıl öncesinin kültürünü ve alışkanlıklannı, hatta daha önceki gelenekle- ri bugün aynı şekilde banş adı- na yapmaya kalkışmak, bunu da yayın yoluyla bir propagan- daya dönüştürmek sağlıklı mı? Yeni Şafak'ın yayımladığı fo- toğrafa yeniden bakıyorum. Boğazı kesilmiş, gözleri bir yana fırlamış, üzerine birkaç adamın çıktığı, yerde kanlar içinde yatan bir inek görüntü- sü. "Işte biz bunu böyle yap- mak istiyoruz" diyor. Korkuya kapılıyorum. Ben, Yeni Şafak'ın sözünü ettiği "kurbanla ilgisi olmayan çevre "denim. Ama ben de on- larla biıiikte bu ülkede yaşıyo- rum. Gözümün önünde hay- vanlann boğazlanmasını iste- miyorum. Istanbul'un sokak- larının günlerce kan kokması- nı istemiyorum. Çocuklann, bu katliam benzeri görüntüle- ri seyrederek büyümesini is- temiyorum. • • • Islamcılar, neden ille de so- kakta keseceğiz diye ısrar edi- yorlar bunu da anlamıyorum. Daha doğrusu ısrartan beni endişeye sevk ediyor. ••• Zaten ülkemizde yeteri ka- dar vahşet görüntüsü var. So- kaklan kurban kanına bula- mak, bu kültürü daha da olumsuz yönde etkilemiyor mu? Bu korkutucu görüntü- lerle çocuklan büyütmek onla- rın ruh sağlığını bozmuyor mu? ••• 1400 yıl önce, 2400 yıl önce insanlık daha sert geleneklere ve yaşama sahipti. O ırygula- malan, bugüne inanç adına ta- şımanın akılla, izanla bir ilgisi bulunabilir mi? ••• "Kurban etmek", "kurban olmak" kültürü, bu ülkenin ya- şamına yön veriyor. Yeni Şafak'taki fotoğrafa bakıp korkuyorum. 2000'LIYILLARDA... ERDAL ATABEK hsanlar Neden ttaat Eder? Insanlann başkaları tarafindan anlaşılamayan ita- at edtşleri sosyal psikoloji bilimi tarafindan çok araş- tınlmıştır. Nazi Almanyası'nda Yahudi soykınmını ya- panlar 'canavarlaşmış kişiler' midir, yoksa 'normal insanlarmû' Tarihin seyri içinde birçok kez, hemen her ülkede görülmüş toplu katliamlar 'geçici cinnet krizleri midir, yoksa guplann olabilir eylemleri mi? 'Otoriteye itaat' olgusu aydınlatıldıkça bu sorula- nn yanıtlan da açıklık kazanmaktadır. Görünen odur ki, insanları 'canavarca'denilen eylemlere sürükle- yen en önemli etken 'içlerinde yaşayan gizli cana- variık' değil, 'otoriteye itaat etme' güdülenmesidir. 'Otoriteye itaat etme' eğilimı belırlı koşullarda öyle- sine güç kazanır ki insanlar sonra düşündüklerinde bütün bunlan nasıl yaptıklannı kendileri bile anlaya- mazlar. Hizbullah grubunun yaptıklan, Sıvas kauiamı, Kah- ramanmaraş olaylan ve bizim yaşadığımız pek çok olay da benzer özellikleri taşımaktadır: Güçlü bir otorite ve otoriteye itaat eden insanlar. Şaşırtıcı olan şudur: Normal koşullarda yaşayan, insanlaria normal ilişkileri olan, eşleriyle, çocuklany- la normal ilişkiler içinde olan insanlar, nasıl oluyor da akıl almaz olaylan, işkenceleri, insan öldürmeleri 'olabilir' sayıyor, katılıyor, yapabıliyor? Bunu anlayabilmek için Stanley Milgram tarafin- dan Yale Üniversitesi'nde yapılan ünlü 'Milgram de- ney/'nikısacaanımsamaktayararvar. Milgram, 'bel- lek araştırmalan deneyi' için ücretli gönüllü arandı- ğına ilişkin bir ilan verir. Başvuranlar arasından ikili gruplar yaparak 'birinin öğrenci rolünü, ötekinin de öğretmen rolünü' üstleneceklerini belirterek dene- yi başlatır. 'Öğretmen' çift sözcüklerden oluşan bir şemayı 'öğrenci'rim görmesini sağlayacak, sonra da ezberden sorarak tek sözcüğün eşini bulmasını isteyecektir. Başansızlık durumunda öğrenciye 'elektrik şoku' verecektir. 'Öğretmen'e bu şokun za- rarsız olduğu söylenmiş, küçük bir şok deneyi de ya- pılmıştır. Şok makınesı gösterişli bir gereçtir ve üze- rinde 15 volttan 450 volta kadar elektrik şokuna işa- ret eden düğmeler vardır. 150 volttan sonrası acı ver- mektedir ve 'öğretmen' şoku arttırmakta zorlan- maktadır. 300 volttan sonrasında 'öğrenci' kıvran- makta, açıkça deneyi bitirmek istemektedir. 450 volt ölüm demektir ve her türiü deney kavramını aşmak- tadır. önceden içlerinde psikiyatriann da bulundu- ğu bir ön tahmin grubu bu deneyde 300 vottun üs- tüne çıkacak 'öğretmen' oranınının yüzde 2'yi geç- meyeceği tahmininde bulunmuştur. Deneye katılan 'öğretmenîer, gercekten de 'öğ- renci'\erin acılarına kayıtsız kalmamışlar, acı çeken, kıvranan, 'artıkbitirin bunu, istemiyorum'diyen de- neğin halini görerek deney yöneticisine bakmışlar- dır. Deney yöneticisinin 'şoka devam edin, verme- niz gerekiyor' sözleri üzerine de şok venmeyi arttı- rarak sürdürmüşlerdir. Hiçbir denek 300 voltten ön- ce durmamış, deneklerin yüzde 65'i tam bir itaat göstermişlerdir. Bazı denekler, 'ölüm' demek olan 450 volta basmaktan bile çekinmemişlerdir. Basit bir 'bellek deneyi'nde alınan bu sonuçlar tam bir şok yaratmıştır. Aslında, 'öğrenci' rolü oynayan kişi, de- neyin ekibi içindedir, elektrik şoku makinesi sahte- dir ve şok verilmemektedir. Olaydan habersiz o|ar;- lar 'öğretmen rolü'nü üstlenenlerdir. ' " ; Bu sıradan kişileri böylesine basit bir 'bellek tes- f/'nde insanlara acı çektiren canavariara dönüştüren etkenler nelerdir? Nazi Almanyası'nda Yahudi soykınmını yapanlar, vietnam'da My Lai katliamını gerçekleştirenler han- gi etkenlerie bunlan yapabilmişlerdir? Dört önemli etken üzerinde durulmaktadır: • Sosyal normlarla oluşan üstü örtülü sözleşme: Bir işe girildiği zaman kendisinden beklenenleri yapmaya ilişkin söz verdiğini düşünme, işe katıldık- ça ortak olma duygusunun artması, yapmadığı za- man değer yitireceğine ilişkin içgörü, istemese de vazgeçememe. • Gözetim altında olma: Tutum, davranış ve katılımın gözetim altında olma- sı. Bunlann değeriendirilmesi, sonuçta yaptınmlann olması. • Aradaki tamponlar: Yapılan işlerde kişileri rahatlatacak tamponlann bulunması. Işin birbölümünün bilinmemesi, sorum- luluğun paylaşılması vb. • Ideolojik gerekçe: En önemli güdülenme etke- ni budur. Yapılan işlerin kesin olarak yapılması ge- rektiğini, yapılan işin meşruluğunun kabul edilmesi- ni sağlayan ideoloji, insanlan her türiü eyleme yö- neltebilir. Bu ideoloji, din kaynaklı, devlet kaynaklı, özel bir grup kaynaklı olabilir. Bir süre sonra ideolo- ji kendini üretir duruma da gelebilir. Onun için de bilmemiz gereken önemli gerçekJer: - Akılalmaz görünen olaylann arkasında pekâlâ sıradan ınsanlann bulunduğu, bu ınsanlann sosyal itaat nedeniyle bu ve benzer işleri yapabileceğidir. - Gruplann kimliklerine, tutumlanna, normlanna dikkat edilmesi, kimlerin hangi amaçla gruplaştıkla- nnın, neler planladıklarının bilinmesi. - İnsan bilincinin yerine inançlan koyarak hareket etmenin yol açabileceği sonuçlan kavrayarak eğitim- den politikaya kadar 'aydınlanmış, bilinçli insan'he- definin önemini hayata geçirmek. Ya bunu kavrayacağız ya da yeni Hizbullahlara hazır olacağız. em.erdalata (acumhuriyetcom.tr. Faks:0212 513 90 98 İşçi Partisi'nden panel Perinçek: AB ulusal devleti yok edecek Istanbul Haber Servisi- lşçi Partisi (IP) Genel Başkanı Doğu Perinçek. Avrupa Birliği'nin (AB) ulusal devletleri yok ede- ceğini belirterek "AB, ulu- sal devleti yıkacaksa silahı göze ahnahdır. Mitingler- le, protesto yürüşüyleri ile ulusal devlet savunulmaz. Uhısal devleti ancak ordu savunur" dedi. tP İstanbul İl Merke- zi'nde düzenlenen "Av- rupa Birüği. Demokrasi ve tşçi Haklan" konulu bir panelde İP Genel Baş- kanı Pennçek, AB ile iç pazann yabancı sermaye- nin eline geçeceğini be- lirterek Türkiye'nin, ABD'nin "truva aü" ola- rak AB'ye sokulmak is- tendiğini söyledi. Pane- le katılan gazetemiz ya- zarı Şükran Soner de AB'ye ginlmesi halinde Türkiye'nin, Avrupa'nm arka bahçesi olacağım belırttı. "EvTF dayatma- lan ile Türkiye 'emekçi cenneti' olamaz" diye konuşan Soner, AB'nin emekçi halka "eşitsizlik" getıreceğım ıfade etti. Soner, AB ile emekçi haklannın Avrupa'ya en- deksleneceğini söyledi. Prof. Dr. Ertuğrul A- cun ise AB ile Türki- ye'nin tanm politikalan- mn çökertilmek istendi- ğini ifade ederek "AB bfi- yflk bir yalandır" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle