Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 ŞUBAT 2000 PAZAR
HABERLER
Kendi çalışanlanyla yapabilecekleri işleri özel firmalara daha pahalıya yaptınyorlar
Bdediyeler taşerana çabpyorrATMAKOŞAR
Belediyelerin kamusal hizmet alanla-
nnı özelleşürerek taşeron fumalara yap-
tınnalan, temizlik, süpünne, çöp topla-
ma, yeşil alan bakımı, fidan dikîmi gibi
kentsel hızmetlerin maliyetini ikiye kat-
lıyor. Kaynaklannı yandaş firmalara ak-
taran belediyeler, bir yandan sendikalı
işçilerin mali sıkıntılara neden olduğu
göriintüsünü çızerken diğer yandan ken-
di çalışanlanyla yapürabilecekleri işi da-
ha pahalıya taşeron firmalara ihale edi-
yorlar.
Türkiye genelinde sûren kamu yaran-
nın gözardı edildiği özelleştirme uygu-
lamalannın "taşeronlaştınna'* adı altın-
da gerçekleştinldığı beledıyelerden çöp
ihalesinı kazanan firmalann büyük ço-
ğunluğunun bu işe uygun araçlan olma-
dığı belirtiliyor. Sendikalar, belediyele-
rin araçlannı bu firmalara verdiğine, üs-
telik yakıtım da genellikle karşıladığına
dikkat çekiyorlar.
Belediye-lş Sendikası lstanbul 2 No-
lu Şube'nin yaptığı araştırmada, hizmet-
lerinin taşeron fîrmalara verilmesinin
maliyeti kat kat arttırdığı gözler önüne
• Daha ucuz, daha kaliteli ve daha hızlı hizmet üretmek gerekçesiylfe yapılan
taşeron uygulamalan sonucunda maliyetin yükseldiği, hizmet kalitesinin ise
düştüğü görülüyor. Sendikalar, bu uygulamaların her yerde işsizlik ve emeğin
sömürülmesini getirdiğini savunuyorlar.
seriliyor. Hizmet-lş Sendikası run hazır-
ladığı çalışmada da taşeronlaşmanın
olumsuzluklan ortaya kondu.
Kaynak sıkıntısı yaşayan yerel yöne-
tımlerin trilyonlarca liralık işleri taşeron
fîrmalara yaptırdığına dikkat çekiliyor.
Yerel yönetımlenn "kendi bünyesindeld
kuruluşlann,kamu hizmetleriyie UgUi te-
sislerin özel sektöre saülması, devredil-
mesi, Iriralanman yoluyla, kamu mal ve
hizmetteriniıı beledryekr yerine özd hu-
kuk kuraDanyla çahşan fırmalar tara-
fjndan yürütüİmesi" anlamına gelen ta-
şeroniaştırmanın Türkiye'de dünyadan
farklı olduğu bildiriliyor.
Türkiye'de görülen taşeronlaştırmanın
kalite, hizmet, üretkenlik ve uzmanlık
yerine tamarnen ucuz ve sendikasız işçi
çahştırmayı öngördüğü vurgulamyor.
Türkiye'de, söz konusu taşeron firmala-
nn ü'cari saygınlığı olmadığı da ifade edi-
liyor. Belediyelerin de bu firmalan ucuz
emekten yararlanmak için tercih ettiği,
aynca belediye başkanlannın buralan
"arka bahçe" olarak kullanabüme olana-
ğının bulunduğu belirtih'yor. Dünyadakı
uygulamalarda ise kent hızmetlennın uz-
manlaşmış, kayıtlı işçi çalıştıran firma-
lara yaptınldığına dikkat çekiliyor.
Yüksek kâr bekleniyor
Belediyelerin hemen hemen hepsinde
uygulanan özeUeştümenin, yerel hızmet-
lerin kamu yaranna uygun biçimde yü-
nltülmesine engel olduğu vurgulamyor.
Kamu çıkariannın mutlak kâr gerektir-
mediğine, özelleştirmede ise beklenenin
yüksek kâr olduğuna dikkat çekiliyor.
Daha ucuz, daha kaliteli ve daha hızlı
hizmet üretmek gerekçesiyle yapılan ta-
şeron uygulamalan sonucunda maliyetin
yükseldiği, hizmet kalitesinin ise düştü-
ğü ortaya çıkarken sendikalar, bu uygu-
lamalann her yerde işsizlik ve emeğin
sömürülmesini getirdiğini savunuyorlar.
Hizmet-lş Sendikası'nca hazırlanan ça-
lışmada, yerel yönetimlerden hizmetle-
rin devrini alan şirketlerin sendikasız, si-
gortasız işçileri ucuza çahştırdığı lcayde-
dilerek "Taşeron firmalar hiçbir sosyal
hakkı ohnayan işçilerin sırtından trflyon-
lar kazanryor. Belediyelerin, yani haUan
paralan ise cebe indirilmekîedir. Yasıfh
obnayan bu işçiler verimli olamamakta.
Yapıİan işin bir süresonra tekrar yeniden
yapılması durumunda kaluuyor" denil-
di.
Çalışanlanna maaş ödemeyen, kaynak
sıkıntısı çeken belediyelerin geçen yılın
yalnızca ilk 4 ayında 25 trilyon liralık
hizmetleri taşeron firmalara yaptırdığı-
nın bildinldığı çalışmada, Anadolu'nun
en ücra köşelerindeki belediyelerin bile
basit işlerini taşerona yaptırdığı vurgu-
landı. Zaten önünde yasal engeîler bulu-
nan sendikal örgütlülüğün bir başka cep-
heden saldrnya uğradığını dile getiren
sendika yetkilileri, "Kayrt dışının kayıt
altuıda olan ekonomiden neredeyse daha
büyük olduğu ülkemizde taşeronJaşma-
nın gkkrek yaygııılaşması,3-5 büyük fır-
madan başka digerlerinin gerekli eldp-
man vearaçlan olmadan,tkaret kanunu-
nun gerekierini yerine getirmeden faati-
vette bulunmalan, sorunu daha da çö-
zümsüz kılmaktadır" uyansında bulun-
dular. Sendıkalann "işe oranla fazia işçi
çahştmhğı haldetaşeronlarayüksek mik-
tarlarda para ödediğüü'" saptadığı bele-
diyeler, bu nedenle mevcut istihdamı iyi
kullanarak verimlilik üzerine politikalar
geliştiremiyorlar.
Yasal engel yok
Yürürlükte olan 1580 sayılı Belediye-
ler ile 3030 sayılı Büyükşehir Belediye-
leri yasalan, yaklaşık 30 hizmetin özel-
leştirilmesine olanak veriyor. Bunlann
başında ise katı atık toplama, atıklann
korunması, caddelerin onanm ve bakımı,
mazarlıklar, toplu taşımalar, ışıklandır-
malar, parklar, yaşhlar içın dinlenme hiz-
metleri, kültür sanat etkinlikleri bu-
lunuyor.
Büyükşehir'in eli açık
Fidan alım ve
dikimine 2 kat
fazla para ödendi
• Park ve Bahçeler Müdürlüğü'nde yıllık
toplam 4.5 trilyon liralık giderle 828 işçi
çalıştıran îstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin,
fidan alım ve dikim işini yan yanya daha
ucuza yapabileceği hesaplandı.
Belediye-lş Sendikası ls- milyar lıra oldu.
ltanbul 2 Nolu Şube tarafın-
dan yapılan hesaplamaya
göre lstanbul Büyükşehir
Beledıyesi, özellikle "fıdan
ahmı ve dikürüne" kat kat
daha fazla para harcadı.
Belediye-lş Sendikası ls-
tanbul 2 Nolu Şube tarafın-
dan hazırlanan çalışmada,
Park ve Bahçeler Müdürlü-
ğü'nde yıllık toplam 4.5
trilyon liralık giderle 828 ış-
çi çalıştıran lstanbul Bü-
yükşehir Belediyesi'nin, fı-
dan alım ve dikım işini ya-
n yanya daha ucuza yapa-
bileceği vurgulandı.
Söz konusu belediye, fi-
dan alımı ve dikimı hizme-
tini geçen yılın fiyatlanyla
6 trilyon 223 milyar liraya
ihale ettiği ve 15 trilyon 855
milyar liralık gerçekleş-
meyle yaptırdı. Belediye-lş
Sendikası Istanbul 2 Nolu
Şube'nın yaptığı çalışmaya
göre, beledryenın istihdam
ettiği işçilerin giderleri dik-
kate alındığında en fazla
12.5 trilyon liraya mal ola-
bilecek "ilde fidan alım ve
dikimi" ışi içın lstanbul Bü-
yükşehir Belediyesi
1996'da 804 milyar lira,
1997'de ihale bedelı 1 tnl-
yon 104 milyar lira olan ay-
nı iş için 8 trilyon 614 rnil-
yar lira harcadı. Büyükşehir
Belediyesi'nin 1998 fiyat-
lanyla 2 tnlyon 113 mılyar
liraya ihale ettiği fidan alım
ve dikimi işinin gerçekleş-
me bedeli 14 trilyon 658
y
Belediye-lş Sendikası 2
Nolu Şube Başkam Hasan
Gûiüm, İSTAŞ adlı bir fir-
maya yaptınlan söz konusu
ışin giderlere bakıldığında
ekonomik yapılmadığmı
belirterek "Toplam 8 bin iş-
cr/iistflıdarnedenBûyükşe-
hir Bdediyesi'nde işçDerin
yansı 1994'ten sonra ise
ahndı. Park ve Bahçeler
Müdüriüğü'nde 828 işçi ni-
çin çabşmryor, fazla ücret
ahyordiyen belediye yöneti-
minin yaptıklan ortada"
dedi.
lstanbul Büyükşehir Be-
lediyesi, Gökçem Orman
Ürün Limited Şirketi'ne
yapürdığı, Anadolu yakası
karayollan orta ve yan yol
yeşil alan bakımı için 324
milyar 396 milyon lira,
Üçoklar Mühendislik Inşa-
at Limited Şirketi'ne yap-
tırdığı Avrupa yakasındaki
aynı iş için de 265 milyar li-
ra aktardı. Belediye aynca,
Nuhoğlu Inşaat adlı firma-
ya Anadolu 1. Bölge park
bakımı işini 319 milyar 694
milyar liraya ihale etti.
Büyükşehir Belediyesi
Anadolu 2. Bölge parklann
bakımını Arte Inşaat adlı
şirkete ortalama 387 milyar
682 milyon liraya ihale et-
tiğini belirleyen Belediye-
tş'in çalışmasında, "Buör-
nekleri çoğaltmak möm-
kün. Bir tarafta 900 işçi, di-
ğer yanda şirketkr" denil-
di.
Hizmet-iş'in araştırması
Ozelleştirmenin
faturası halka
Sendikalarca yoğun eleş-
tirilere konu olan taşeronlaş-
tırmanm pek çok olumsuz-
luk getirdiği beürtilirken
Hizmet-lş Sendikası'nca ha-
zırlanan çalışmada, bu uy-
gulamanın çalışanlara ve
yurttaşlara yansımalan şöy-
le sıralandı:
• Kamu hizmetlerinin
özelleştirihnesi, çalışanlann
iş güvenliğini ve toplusöz-
leşme gücünü azaltırken
kent halkına sunulan mal ve
hizmetlerin kalitesini düşü-
rüyor.
- • Özel şirketler, bir sonra-
ki yıl aym işin ihalesinı alıp
almayacaklanm bilmedıkle-
ri için tamamen kâr amacı
güden faliyetlere yönelirler.
Şirketler, işin doğası gereği
yerel bir yönetim birimi gi-
bı uzun vadeli planlar yap-
roaz ve kamu yarannı gözet-
mez.
• Belediyeler planlama
sonınunu çözmek için, işi
uzun süreli olarak aynı şirke-
tt verme eğilimine ginyor.
Ancak projelerin bu şekilde
yürütülrnesi, yerel yönetim-
lenn plan değişikliği yapma,
yeni politikalar gelıştirme,
yeni çözümler uygulama
olanağıru ortadan kaldınyor.
• Yerel yönetimlerin hiz-
met alardannda süreklilik ve
bütünlük önemli. Oysa işi
alan özel şirketler, hizmeti
birbütün olarak ele almıyor-
lar. Bu da kent sonmlannın
bir bütün olarak değerlendi-
rilmesının olanaklannı orta-
dan kaldınyor.
• Kamusal hizmetlerin
yerel yönetünlereliyle yürü-
tülmesi, kent halkına işlerin
yetersizliği, eksikliği ya da
yanlışlığı konusunda eleşti-
ri fırsatını veriyor. Oysa işi
yapan özel şirketler olunca
eleştınnın kime yapılacağı
belirsiz.
• Taşeronlaştırma süreç
içinde yerel yönetimleri
halktan kopararak yörede
yaşayanlann belediyeler-
den uzaklaşmasıoa neden
oluyor.
/
V-
>
Bekdiye-ls Sendikası, Zeytinburnu, BaJarköy ve Güngören beledryelerindeki özeUeştirme uygula-
malannı inceledi Araşürma sonucunda taşeronlaşürmanın maliyeti artürdığı ortaya çıktı.
Taşeronlaştırma örnekleri
Beledıye-İş Sendikası'nca hazırlanan "BefcdiyeterNa-
sü ve Kimin İçin Yönetilrvor'' başlıklı çalışmada, özelleş-
tirme uygulaması Zeytinburnu, Bakırköy ve Güngören
belediyelerinde incelendi. Çalışmada, örneklerle taşe-
ronlaştuTnanın maUyeti artürdığı anlatıldı.
Sendika tarafmdan yapılan hesaplamaya göre Zeytin-
burnu Belediyesi, geçen yıl, Şafak Temizlik Komantaş
adh firmaya 688 rniryar 946 milyon lira karşılığında çöp
toplama işini ihale etti. Aym firmaya 554 milyar 208 mil-
yon lıra karşılığında süpürme hızmetıni ihale eden bele-
diye, 33 milyar lira karşılığında da dört aylık bekçi ihti-
yacını karşıladı.
Belediyede 280 işçi çalıştınldığım saptayan Belediye-
lş Sendikası yetkilileri, bu işlerin söz konusu işçilerle ya-
pılabileceğim göz önünde bulundurarak maliyetin yük-
sek olduğunu hesapladı. Buna göre Zeytinburnu temiz-
ük işini 100 ışçiyle yapabilir ve bunun maliyeti ayhk 50
milyar lıradan yılda 600 milyar lira olur. Oysa ödenen pa-
ra yıllık 1 trilyon 240 milyar lıra. Beledıye-tş Sendikası
lstanbul 2 Nolu Şube Başkam Hasan Gülüm. işlemlerin
"yasalara uygun yapılmış gibi göriindüğüne" dikkat çe-
kerek "Bu rakamlan kamuoyunun takdirine btralayo-
na
9
dedi. Çöp toplama hizmeti içın aylık 60 milyar li-
ra, geçen yıl fiyatlanyla, yıllık 720 milyar lira harcayan
Bakırköy Belediyesi'nin de her yıl yaklaşık 50 işçi aldı-
ğı vurgulandı.
Güngören Belediyesi de temizlik, süpürme ve çöp top-
lama hizmetlerini Altyapı ve Kitaş adlı firmalara yaptı-
nyor. Beiediye-tş Sendikası 'nın yetkilileri, 1995-1999
ydlan arasında Güngören'de taş döşeyen şirketin beledi-
ye yönetımine yakınlığıyla bilindiğini belirterek "Bu tûr
nygııhmahn görmeyen beledrye yönetimleri. işçflerin is-
tedikterive akfaidan ücretleri tarbşarak asû önemtisorun-
hn gözanh etmektedir'' dediler. Yetküiler, belediye ça-
lışanlanna yüzde 25 zam dayatdırken, ihale bedeîlerin-
de yüzde 100 artışlar yapıldığını dile getirdiler.
X
Yerel yönetimler yasa tasansında taşeronlaştırmanın özendirildiği belirtildi
'Temel hizınetler denedenemiyor'
Türk Mühendis ve Mimar Odala-
n Birliği (TMMOB) Üanci Başka-
nı Cdal Beşiktepe. Yerel Yönetim-
ler Yasa Tasansı'nın Başbakanlık'a
sevk edildiğim bildirerek '^asany-
htaşeroobştınnaıımözeııdinldiği-
ni" söyledi. Tasaruun son halini in-
celediklerini kaydeden Beşiktepe,
emeğin bütün kazanımlannı yok e-
den ozelleştirmenin yerel yönetim
alanının eksenine oturtulduğunu
belirtti.
Yerel YÖBetimler Yasa Tasan-
sı'yla da önü açılan ozelleştirme-
nin, yahıızca sendikalarm sorunu
olmadığına dikkat çeken Beşikte-
pe. "Kent halkuun da katttesi düşen
hizmetleri çokdaha pahalıya afanak
zorunda kahnası kaçınıhnaz'" dedi.
Sendıkalann emek eksenli bir mü-
cadele geliştirerek kent halkım da
Topkapı Kavşağı törenle açıldı
Yaklaşık bir yıldır hizmet veren Topkapı Kath
Kavşağı'mn açıhşı için dün tören düzenlendL
FP'ye yakm olduğu öne sürülen BİAT tnşaat ile
Hono tnşaat Konsorsiyumu tarafından inşa
edilen ve kamulaştırma bedelleriyle birhkte
yaklaşık 60 triryon liraya mal olan katiı
kavşağm açüış törenine İstanbul \atisi Erol
Çalar ve Büyükşehir Belediye Başkam Ali
Muüt Gürtuna ve FP'nin lstanbul
miDetvekiUeri, FP'ti Dçe belediye başkanlan ile
DSP'B Avalar Belediye Başkam Mustafa
Değinnenti kanldL Topkapı Kath Kavşağı'mn
tören nedeniyle sabahın erken saaüerinden
itibaren araç trafığine kapatüması yurttaşlann
tepkisine neden oldu. Geçen günlerde Haliç'te
su sirkülasyonunu engellediği gerekçesiyle
tersanelerin kapablacağmı açıklay an Gürtuna,
konuşmak üzere kürsüye geldiğindc Haliç ve
Camiard tersanesi işçileri "Atatürk, tersaneieri
kapatmayı işgal sayardı", "Savaşta tersaneler
aramr, banşta kapanır mı", "Sizi tersaneye
beklryonız
1
" pankarüarmı açülar. Gürtuna'yı
tersaneye davet errüer. Açıhşa kaolan İbrahim
Tamses'in verdiği konser yoğun ilgi gördü.
mücadele alanına taşıma zorunlu-
luklan bulunduğunu kaydeden Be-
şiktepe. "Sendikalar bu beceriyi
göstermek durumundalar. Çahşan
kesim ve kent halkı karar verme sü-
reçierinden de dışlamy or. Buna izin
veribnemeir dıye konuştu.
Sermayenin rant ve yağma proje-
lerine karşı mevcut hukuk alamnda
oluşturulanbazı engellerin bile doğ-
rudan merkezi hükümet eliyle aşıl-
dığuu anımsatan TMMOB Ikinci
Başkam Beşiktepe, "Başbakanhğa
sevk edilen tasanyia da yeni liberal
poütikalann yaygmlaşnrümasıyla
yerel yönetim akuüanna sermaye-
nin kolayca girmesi amaçlanıyor.
KüreseDesen dünya ekonomisinin
alt merkezlere olan talebini karşüa-
yacak kenüere yeni işkvier yükieni-
yor" değerlendirmesini yaptı.
Beşiktepe, temel kent hizmetle-
rinin özel hukuk alanına sokuldu-
ğunu, böyleükle denetimden kaçı-
nlarak yağmaya açıldığım belirtti.
Ulaşun, su, kanalizasyon, çöp gi-
bi kentsel hizmetlerin piyasa öl-
çütleri içinde yürütülmesınin fatu-
rasımn toplumun bütün kesimleri-
ne çıkacağım dile getiren Beşikte-
pe, şunlan söyledi:
"Yerel Yönetimler Yasa Tasan-
sı'yia tşletmeci betediyeciğitiıı önü
açdıyor. Yurttaşın bUgüenme hakkı
kısıtlanıyor, buunsel kuruluşlar,
meslek odalan dıslanryor. Özede,
sermayennı işi kobylaşönlarak kü-
resefleşme potitikalanna uygıu ye-
reOeşme amaçtanıyor."
GÖRÜŞ
Prof. Pr. GENCAY GURSOY
Bir Soruşturma...
Istanbul Ünıversitesi'nin Rektörü Prof. Dr. Kemat
Alemdaroğlu, Prof. Dr. Bütent Tanör hakkında,
TÜSİAD için yazdığı bir raporun karşılığı olarak öde-
nen telrf ücretini gerekçe göstererek soruşturma
açtordı. Suçlama "tam-gün" statüsünde görev ya-
pan öğretim üyelerinin, dışanda hertıangi bir işte ça-
lışamayacaklan konusunda Disiplin Yönetmeliği'nin
koyduğu yasağa dayandınlıyordu. Oysa Yüksek
Öğretim Kanunu'nun 36. maddesi telrf hakkj ve üc-
retini bu yasağın dışında tutuyordu. "Tam- gün'ça-
lışan birçok öğretim üyesinin, kitap, makale, rapor,
seminer, konferans vb. fikir ürünlerinin karşıltğı ola-
rak telif ücreti aldıklan herkesçe biliniyordu. Yüksek
öğretim Kanunu ve bugüne kadarki uygulama or-
tada dururken Prof. Dr. Bütent Tanör hakkında açı-
lan bu soruşturmanın anlamı neydi? Üstelik bugü-
ne kadar, içlerinde YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal
Gürüz'ün de bulunduğu 150 öğretim üyesi TÜSİ-
AD'a rapor yazmış, telrf ücreti almış ve hiçbiri hak-
kında soruşturma açılmamıştı.
Şimdi hiç kuşku yok ki basını izleyen kamuoyu,
Bülent Tanör olayını az çok biliyor ve bu işte mu-
hakkak bir "brtyeniği" vardır, diye düşünüyor. öy-
le ya, rektör kendine göre "Kemalist", Bülent Tanör
de "Kemalist". Üstelik suçlamanın yasal dayanağı
da yok, rektör neden yapsın bunu? Bunun bir açık-
laması vardır kuşkusuz ama onun ne olduğunu bil-
miyorum. Neden rektörle doğrudan görüşmediği-
mi sorabilirsiniz. Aynı dili konuşmadığımızı, aynı du-
yarlılıklan paylaşmadığımızı bilmeme karşın bunu
deneyebilirdim. Hem aynı kuşaktanız, hem de 1960
ögrenci hareketlerinden kalan bir hukukumuz var.
Ama doğrusu o kocaman makam odasında karşH
laşacağım iğreti resmiyeti artık içim kaldırmıyor.
Rektörü yakından tanıyanlar ve Bütent Tanör'ün
"Türkiye'de Demokratik Standartlann Yükseltilme-
si" adlı raporunun ıçenğini bılenler için, söz konusu
soruşturma ile ilgili en azından bazı açıklayıcı ipuç-
lan bulmak mümkündür. Aslında, bu ipuçlanndan en
önemlisini rektör kendı ağzından basına açıklamış-
tır "Onlar her şeyı uluorta her platformda tartışıl-
ması şeklinde bir demokrasi anlayışına sahipier. "(*)
Bu ifadeden benim anlayabildiğim, rektör için, "za-
manı, zemini ve biçimi iyice sınırtandınlmış" bir de-
mokrasi anlayışının makbul olduğudur. Anay_asa
profesörü Bülent Tanör'ün kaleme aldığı ve TUSİ-
AD gibi bir örgütün yayımlamakta sakınca görme-
diği raporda, Genelkurmay Başkanlığı, Milli Güven-
lik Kurulu, düşünce özgürlüğü, Kürt sorunu vb. ko-
nularda ileri sürülen görüşlerin rektörünkjnden ot-
dukça farklı bir demokrasi anlayışını dile getirdiği
açıktır. Bu anlayışın, lstanbul Üniversitesi Rektörü
yanında, devletin tepelerinde ya da derinlerinde,
içinde bulunduğumuz koşullarda açıkça ifade edi-
lemeyen bazı rahatsızlıklar doğurmuş olabileceği
pekâlâ akla gelebilir. Bu demokrasi anlayişının sa-
hıbi, üstelik YÖK'e de karşıdır.
Besbelli ki Türkiye'nin siyasal gündemini belirle-
yecek bir etkinlik kazanmış olan anayasa profesö-
rü Bülent Tanör'e haddini bildirmeyi, hiç olmazsa sı-
kı bir gözdağı vermeyi düşünebilecek makamlar,
lstanbul Üniversitesi Rektöriüğü'nden ibaret değil-;
chr. Bunun bir bedeli vardır elbette ama Türkiye'yi
iyı tanıyanlar, onun da gözde fazla büyütülmemesi
gerektiğini iyi bilirter. Bu ülkede anayasa profesörü
Mûtntaz Soysal'a cezaevinde hela temiziettirilmiş-
tir de kryamet mi kopmuştur? Üstelik Prof. Dr. Bü-
lent Tanör'ü hizaya getirmek için bulunan araç açık-
ça siyasal da değildır. Sonuç vennese de, işin için-
de olmayanlann aklında sadece Bülent Tanör'ün
TÜSlAD'dan para aldığı kalsa yetmez mi? Türki-
ye'de böyle ince ayaıiar yapma hünerini kazanmış
makamlar ve makam sahipleri çoktur.
Prof. Alemdaroğlu türban olaylannı da değerten-
djrmiştir. Bu konudaki kararlı tavnnı destekleyen
(Üslubuna itirazım olmakla biriikte ben de destekli-
yordum) öğretim üyelerinin çoğu, uzun bir süre, rek-
törün aşın hiyerarşik ve katı tutumu karşısında "kol
kınlır yen içinde kalır" misali, beklemeyi tercih et-
mişlerdir.
Gerçi türban olaylanndaki kararlı tavnn asıl kay-
nağının Milli Güvenlik Kurulu olduğu herkesçe bi-
linmektedir. Ama yine de istanbul Üniversrtesi Rek-
törü'nün bu konuda esneklik göstermemesinin, ki-
mi çevrelerde takdirle karşılandığı açıktır. Dinci ba-
sının rektörü hedef olan yayınlan, bu çevrelerin da-
yanışma duygulannı daha da güçlendirmiş ve rek-
tör bu alanda kazandığı prestiji ve desteği, kendisi-
ne başka konularda yönettilen eleştirileri karşıla-
makta psikolojik bir araç olarak kullanmakta bir sa-
kınca görmemiştir. Seçim öncesinde YÖK'ün aşın
merkeziyetçi yapısına esneklik getireceğini, katılım-
cı ve demokratik bir yönetim biçimi uygulayacağı-
nı söyleyen rektörün, "Eğitim Reformu"ad\ altında,
öğretim üyeleriyle enine boyuna tarnşmadan yü-
rüriüğe koyduğu değişikliklere karşı bazı fakülteler-
de gösterilen tepkilere ve birbirini izleyen istifalara
karşın üniversitenin sessiz çoğunluğunun kılı kıpır-
damamıştır. Şu ortamda, son depremin üniversite
ve hastane binalannda yapmış olduğu hasarla ilgi-
li tartışmalar bilerektörtarafından bpzgunculuk ola-
rak algılanmıştır.Ona göre lstanbul Üniversitesi'nde
herşey yolunda, binalar dimdik ayaktadır. Bu satır-
lann yazannın, başkanlığını yaptığı lstanbul Tıp Fa-
kültesi Nöroloji Anabilim Dalı binasının, kolon kiriş
çatlaklan ve korozyonlan ile, olası bir yeni depreme
ne kadar dayanabileceğinin bilimsel tespitıni yaptı-
rabilmek için, sağdan soldan bağış bulmaya çaba-
laması, rahatsız edici biraynntıdan ibarettir. Rektö-
re göre istanbul Üniversitesi'nde her şeyin yolunda
olduğunun en inandıncı delili, Cumhurbaşkanı Sü-
leyman Demirel'in bayram tebriki için kullandığı
kartlarda, üniversiternizin 1998-1999 mezuniyet tö-
reninde, fakülte birincilenyle çektirdiği fotoğrafa
yer vermiş olmasıdır. Rektör Prof. Dr. Kemal Alem-
daroğlu, bu onur vericif!) haberi, kuşe kâğıda basıl-
mış kart ömeği ile birtikte öğretim üyelerine duyur-
muştur "Sayın Cumhurbaşkanımızın, her yıl 8500
gencimizi mezun eden üniversitemizle duyduğu
onunı, bu kuruma emek veren, öğrencileri için bü-
yük özverilerde bulunan siz değerii öğretim üyele-
rimizle paylaşmanın mutluluğu içindeyiz."
Bütün bunlar olup biterken, lstanbul Üniversite-
si öğretim üyelerinin çoğunluğu, muhteşem sessiz-
liğini sürdürmüştür.
Sıra şimdi Bülent Tanör'e gelmiştir. Tanör'e açı-
lan soruşturmaya karşı tepkilerin dile getirildiği ba-
sın toplantısına lstanbul Üniversitesi'nden katılan
öğretim üyesi sayısı 10'u geçmemiştir. Basından iz-
lediğimiz kadan ile rektör Alemdaroğlu, anayasa
profesörü BülentTanör'ü, içlerinde hiç hukukçu bu-
lunmayan bir soruşturma kuruluna havale etmiş ve
cezasının ne olacağını da açıklamıştır: "Üniversite-
dençıkarma."
Çıkann Sayın Rektör, şan olsun diye Bülent Ta-
nör'ü çıkann! lstanbul Üniversitesi'nintarihine siz de
böyle kayrt düşün. Bir sonraki rektör seçimlerine gir-
meyi de sakın ihmal etmeyin.
Sayın Şüleyman Demirel'in yeniden Cumhurbaş-
kanı seçileceğinden ne kadar eminsem sizin de ye-
niden rektör seçileceğinizden eminim.
Yolunuz açık olsun!..
0 Cumhuriyet, 16 Şubat 2000.