13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 ŞUBAT 2000 PAZAR HABERLER Kendi çalışanlanyla yapabilecekleri işleri özel firmalara daha pahalıya yaptınyorlar Bdediyeler taşerana çabpyorrATMAKOŞAR Belediyelerin kamusal hizmet alanla- nnı özelleşürerek taşeron fumalara yap- tınnalan, temizlik, süpünne, çöp topla- ma, yeşil alan bakımı, fidan dikîmi gibi kentsel hızmetlerin maliyetini ikiye kat- lıyor. Kaynaklannı yandaş firmalara ak- taran belediyeler, bir yandan sendikalı işçilerin mali sıkıntılara neden olduğu göriintüsünü çızerken diğer yandan ken- di çalışanlanyla yapürabilecekleri işi da- ha pahalıya taşeron firmalara ihale edi- yorlar. Türkiye genelinde sûren kamu yaran- nın gözardı edildiği özelleştirme uygu- lamalannın "taşeronlaştınna'* adı altın- da gerçekleştinldığı beledıyelerden çöp ihalesinı kazanan firmalann büyük ço- ğunluğunun bu işe uygun araçlan olma- dığı belirtiliyor. Sendikalar, belediyele- rin araçlannı bu firmalara verdiğine, üs- telik yakıtım da genellikle karşıladığına dikkat çekiyorlar. Belediye-lş Sendikası lstanbul 2 No- lu Şube'nin yaptığı araştırmada, hizmet- lerinin taşeron fîrmalara verilmesinin maliyeti kat kat arttırdığı gözler önüne • Daha ucuz, daha kaliteli ve daha hızlı hizmet üretmek gerekçesiylfe yapılan taşeron uygulamalan sonucunda maliyetin yükseldiği, hizmet kalitesinin ise düştüğü görülüyor. Sendikalar, bu uygulamaların her yerde işsizlik ve emeğin sömürülmesini getirdiğini savunuyorlar. seriliyor. Hizmet-lş Sendikası run hazır- ladığı çalışmada da taşeronlaşmanın olumsuzluklan ortaya kondu. Kaynak sıkıntısı yaşayan yerel yöne- tımlerin trilyonlarca liralık işleri taşeron fîrmalara yaptırdığına dikkat çekiliyor. Yerel yönetımlenn "kendi bünyesindeld kuruluşlann,kamu hizmetleriyie UgUi te- sislerin özel sektöre saülması, devredil- mesi, Iriralanman yoluyla, kamu mal ve hizmetteriniıı beledryekr yerine özd hu- kuk kuraDanyla çahşan fırmalar tara- fjndan yürütüİmesi" anlamına gelen ta- şeroniaştırmanın Türkiye'de dünyadan farklı olduğu bildiriliyor. Türkiye'de görülen taşeronlaştırmanın kalite, hizmet, üretkenlik ve uzmanlık yerine tamarnen ucuz ve sendikasız işçi çahştırmayı öngördüğü vurgulamyor. Türkiye'de, söz konusu taşeron firmala- nn ü'cari saygınlığı olmadığı da ifade edi- liyor. Belediyelerin de bu firmalan ucuz emekten yararlanmak için tercih ettiği, aynca belediye başkanlannın buralan "arka bahçe" olarak kullanabüme olana- ğının bulunduğu belirtih'yor. Dünyadakı uygulamalarda ise kent hızmetlennın uz- manlaşmış, kayıtlı işçi çalıştıran firma- lara yaptınldığına dikkat çekiliyor. Yüksek kâr bekleniyor Belediyelerin hemen hemen hepsinde uygulanan özeUeştümenin, yerel hızmet- lerin kamu yaranna uygun biçimde yü- nltülmesine engel olduğu vurgulamyor. Kamu çıkariannın mutlak kâr gerektir- mediğine, özelleştirmede ise beklenenin yüksek kâr olduğuna dikkat çekiliyor. Daha ucuz, daha kaliteli ve daha hızlı hizmet üretmek gerekçesiyle yapılan ta- şeron uygulamalan sonucunda maliyetin yükseldiği, hizmet kalitesinin ise düştü- ğü ortaya çıkarken sendikalar, bu uygu- lamalann her yerde işsizlik ve emeğin sömürülmesini getirdiğini savunuyorlar. Hizmet-lş Sendikası'nca hazırlanan ça- lışmada, yerel yönetimlerden hizmetle- rin devrini alan şirketlerin sendikasız, si- gortasız işçileri ucuza çahştırdığı lcayde- dilerek "Taşeron firmalar hiçbir sosyal hakkı ohnayan işçilerin sırtından trflyon- lar kazanryor. Belediyelerin, yani haUan paralan ise cebe indirilmekîedir. Yasıfh obnayan bu işçiler verimli olamamakta. Yapıİan işin bir süresonra tekrar yeniden yapılması durumunda kaluuyor" denil- di. Çalışanlanna maaş ödemeyen, kaynak sıkıntısı çeken belediyelerin geçen yılın yalnızca ilk 4 ayında 25 trilyon liralık hizmetleri taşeron firmalara yaptırdığı- nın bildinldığı çalışmada, Anadolu'nun en ücra köşelerindeki belediyelerin bile basit işlerini taşerona yaptırdığı vurgu- landı. Zaten önünde yasal engeîler bulu- nan sendikal örgütlülüğün bir başka cep- heden saldrnya uğradığını dile getiren sendika yetkilileri, "Kayrt dışının kayıt altuıda olan ekonomiden neredeyse daha büyük olduğu ülkemizde taşeronJaşma- nın gkkrek yaygııılaşması,3-5 büyük fır- madan başka digerlerinin gerekli eldp- man vearaçlan olmadan,tkaret kanunu- nun gerekierini yerine getirmeden faati- vette bulunmalan, sorunu daha da çö- zümsüz kılmaktadır" uyansında bulun- dular. Sendıkalann "işe oranla fazia işçi çahştmhğı haldetaşeronlarayüksek mik- tarlarda para ödediğüü'" saptadığı bele- diyeler, bu nedenle mevcut istihdamı iyi kullanarak verimlilik üzerine politikalar geliştiremiyorlar. Yasal engel yok Yürürlükte olan 1580 sayılı Belediye- ler ile 3030 sayılı Büyükşehir Belediye- leri yasalan, yaklaşık 30 hizmetin özel- leştirilmesine olanak veriyor. Bunlann başında ise katı atık toplama, atıklann korunması, caddelerin onanm ve bakımı, mazarlıklar, toplu taşımalar, ışıklandır- malar, parklar, yaşhlar içın dinlenme hiz- metleri, kültür sanat etkinlikleri bu- lunuyor. Büyükşehir'in eli açık Fidan alım ve dikimine 2 kat fazla para ödendi • Park ve Bahçeler Müdürlüğü'nde yıllık toplam 4.5 trilyon liralık giderle 828 işçi çalıştıran îstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin, fidan alım ve dikim işini yan yanya daha ucuza yapabileceği hesaplandı. Belediye-lş Sendikası ls- milyar lıra oldu. ltanbul 2 Nolu Şube tarafın- dan yapılan hesaplamaya göre lstanbul Büyükşehir Beledıyesi, özellikle "fıdan ahmı ve dikürüne" kat kat daha fazla para harcadı. Belediye-lş Sendikası ls- tanbul 2 Nolu Şube tarafın- dan hazırlanan çalışmada, Park ve Bahçeler Müdürlü- ğü'nde yıllık toplam 4.5 trilyon liralık giderle 828 ış- çi çalıştıran lstanbul Bü- yükşehir Belediyesi'nin, fı- dan alım ve dikım işini ya- n yanya daha ucuza yapa- bileceği vurgulandı. Söz konusu belediye, fi- dan alımı ve dikimı hizme- tini geçen yılın fiyatlanyla 6 trilyon 223 milyar liraya ihale ettiği ve 15 trilyon 855 milyar liralık gerçekleş- meyle yaptırdı. Belediye-lş Sendikası Istanbul 2 Nolu Şube'nın yaptığı çalışmaya göre, beledryenın istihdam ettiği işçilerin giderleri dik- kate alındığında en fazla 12.5 trilyon liraya mal ola- bilecek "ilde fidan alım ve dikimi" ışi içın lstanbul Bü- yükşehir Belediyesi 1996'da 804 milyar lira, 1997'de ihale bedelı 1 tnl- yon 104 milyar lira olan ay- nı iş için 8 trilyon 614 rnil- yar lira harcadı. Büyükşehir Belediyesi'nin 1998 fiyat- lanyla 2 tnlyon 113 mılyar liraya ihale ettiği fidan alım ve dikimi işinin gerçekleş- me bedeli 14 trilyon 658 y Belediye-lş Sendikası 2 Nolu Şube Başkam Hasan Gûiüm, İSTAŞ adlı bir fir- maya yaptınlan söz konusu ışin giderlere bakıldığında ekonomik yapılmadığmı belirterek "Toplam 8 bin iş- cr/iistflıdarnedenBûyükşe- hir Bdediyesi'nde işçDerin yansı 1994'ten sonra ise ahndı. Park ve Bahçeler Müdüriüğü'nde 828 işçi ni- çin çabşmryor, fazla ücret ahyordiyen belediye yöneti- minin yaptıklan ortada" dedi. lstanbul Büyükşehir Be- lediyesi, Gökçem Orman Ürün Limited Şirketi'ne yapürdığı, Anadolu yakası karayollan orta ve yan yol yeşil alan bakımı için 324 milyar 396 milyon lira, Üçoklar Mühendislik Inşa- at Limited Şirketi'ne yap- tırdığı Avrupa yakasındaki aynı iş için de 265 milyar li- ra aktardı. Belediye aynca, Nuhoğlu Inşaat adlı firma- ya Anadolu 1. Bölge park bakımı işini 319 milyar 694 milyar liraya ihale etti. Büyükşehir Belediyesi Anadolu 2. Bölge parklann bakımını Arte Inşaat adlı şirkete ortalama 387 milyar 682 milyon liraya ihale et- tiğini belirleyen Belediye- tş'in çalışmasında, "Buör- nekleri çoğaltmak möm- kün. Bir tarafta 900 işçi, di- ğer yanda şirketkr" denil- di. Hizmet-iş'in araştırması Ozelleştirmenin faturası halka Sendikalarca yoğun eleş- tirilere konu olan taşeronlaş- tırmanm pek çok olumsuz- luk getirdiği beürtilirken Hizmet-lş Sendikası'nca ha- zırlanan çalışmada, bu uy- gulamanın çalışanlara ve yurttaşlara yansımalan şöy- le sıralandı: • Kamu hizmetlerinin özelleştirihnesi, çalışanlann iş güvenliğini ve toplusöz- leşme gücünü azaltırken kent halkına sunulan mal ve hizmetlerin kalitesini düşü- rüyor. - • Özel şirketler, bir sonra- ki yıl aym işin ihalesinı alıp almayacaklanm bilmedıkle- ri için tamamen kâr amacı güden faliyetlere yönelirler. Şirketler, işin doğası gereği yerel bir yönetim birimi gi- bı uzun vadeli planlar yap- roaz ve kamu yarannı gözet- mez. • Belediyeler planlama sonınunu çözmek için, işi uzun süreli olarak aynı şirke- tt verme eğilimine ginyor. Ancak projelerin bu şekilde yürütülrnesi, yerel yönetim- lenn plan değişikliği yapma, yeni politikalar gelıştirme, yeni çözümler uygulama olanağıru ortadan kaldınyor. • Yerel yönetimlerin hiz- met alardannda süreklilik ve bütünlük önemli. Oysa işi alan özel şirketler, hizmeti birbütün olarak ele almıyor- lar. Bu da kent sonmlannın bir bütün olarak değerlendi- rilmesının olanaklannı orta- dan kaldınyor. • Kamusal hizmetlerin yerel yönetünlereliyle yürü- tülmesi, kent halkına işlerin yetersizliği, eksikliği ya da yanlışlığı konusunda eleşti- ri fırsatını veriyor. Oysa işi yapan özel şirketler olunca eleştınnın kime yapılacağı belirsiz. • Taşeronlaştırma süreç içinde yerel yönetimleri halktan kopararak yörede yaşayanlann belediyeler- den uzaklaşmasıoa neden oluyor. / V- > Bekdiye-ls Sendikası, Zeytinburnu, BaJarköy ve Güngören beledryelerindeki özeUeştirme uygula- malannı inceledi Araşürma sonucunda taşeronlaşürmanın maliyeti artürdığı ortaya çıktı. Taşeronlaştırma örnekleri Beledıye-İş Sendikası'nca hazırlanan "BefcdiyeterNa- sü ve Kimin İçin Yönetilrvor'' başlıklı çalışmada, özelleş- tirme uygulaması Zeytinburnu, Bakırköy ve Güngören belediyelerinde incelendi. Çalışmada, örneklerle taşe- ronlaştuTnanın maUyeti artürdığı anlatıldı. Sendika tarafmdan yapılan hesaplamaya göre Zeytin- burnu Belediyesi, geçen yıl, Şafak Temizlik Komantaş adh firmaya 688 rniryar 946 milyon lira karşılığında çöp toplama işini ihale etti. Aym firmaya 554 milyar 208 mil- yon lıra karşılığında süpürme hızmetıni ihale eden bele- diye, 33 milyar lira karşılığında da dört aylık bekçi ihti- yacını karşıladı. Belediyede 280 işçi çalıştınldığım saptayan Belediye- lş Sendikası yetkilileri, bu işlerin söz konusu işçilerle ya- pılabileceğim göz önünde bulundurarak maliyetin yük- sek olduğunu hesapladı. Buna göre Zeytinburnu temiz- ük işini 100 ışçiyle yapabilir ve bunun maliyeti ayhk 50 milyar lıradan yılda 600 milyar lira olur. Oysa ödenen pa- ra yıllık 1 trilyon 240 milyar lıra. Beledıye-tş Sendikası lstanbul 2 Nolu Şube Başkam Hasan Gülüm. işlemlerin "yasalara uygun yapılmış gibi göriindüğüne" dikkat çe- kerek "Bu rakamlan kamuoyunun takdirine btralayo- na 9 dedi. Çöp toplama hizmeti içın aylık 60 milyar li- ra, geçen yıl fiyatlanyla, yıllık 720 milyar lira harcayan Bakırköy Belediyesi'nin de her yıl yaklaşık 50 işçi aldı- ğı vurgulandı. Güngören Belediyesi de temizlik, süpürme ve çöp top- lama hizmetlerini Altyapı ve Kitaş adlı firmalara yaptı- nyor. Beiediye-tş Sendikası 'nın yetkilileri, 1995-1999 ydlan arasında Güngören'de taş döşeyen şirketin beledi- ye yönetımine yakınlığıyla bilindiğini belirterek "Bu tûr nygııhmahn görmeyen beledrye yönetimleri. işçflerin is- tedikterive akfaidan ücretleri tarbşarak asû önemtisorun- hn gözanh etmektedir'' dediler. Yetküiler, belediye ça- lışanlanna yüzde 25 zam dayatdırken, ihale bedeîlerin- de yüzde 100 artışlar yapıldığını dile getirdiler. X Yerel yönetimler yasa tasansında taşeronlaştırmanın özendirildiği belirtildi 'Temel hizınetler denedenemiyor' Türk Mühendis ve Mimar Odala- n Birliği (TMMOB) Üanci Başka- nı Cdal Beşiktepe. Yerel Yönetim- ler Yasa Tasansı'nın Başbakanlık'a sevk edildiğim bildirerek '^asany- htaşeroobştınnaıımözeııdinldiği- ni" söyledi. Tasaruun son halini in- celediklerini kaydeden Beşiktepe, emeğin bütün kazanımlannı yok e- den ozelleştirmenin yerel yönetim alanının eksenine oturtulduğunu belirtti. Yerel YÖBetimler Yasa Tasan- sı'yla da önü açılan ozelleştirme- nin, yahıızca sendikalarm sorunu olmadığına dikkat çeken Beşikte- pe. "Kent halkuun da katttesi düşen hizmetleri çokdaha pahalıya afanak zorunda kahnası kaçınıhnaz'" dedi. Sendıkalann emek eksenli bir mü- cadele geliştirerek kent halkım da Topkapı Kavşağı törenle açıldı Yaklaşık bir yıldır hizmet veren Topkapı Kath Kavşağı'mn açıhşı için dün tören düzenlendL FP'ye yakm olduğu öne sürülen BİAT tnşaat ile Hono tnşaat Konsorsiyumu tarafından inşa edilen ve kamulaştırma bedelleriyle birhkte yaklaşık 60 triryon liraya mal olan katiı kavşağm açüış törenine İstanbul \atisi Erol Çalar ve Büyükşehir Belediye Başkam Ali Muüt Gürtuna ve FP'nin lstanbul miDetvekiUeri, FP'ti Dçe belediye başkanlan ile DSP'B Avalar Belediye Başkam Mustafa Değinnenti kanldL Topkapı Kath Kavşağı'mn tören nedeniyle sabahın erken saaüerinden itibaren araç trafığine kapatüması yurttaşlann tepkisine neden oldu. Geçen günlerde Haliç'te su sirkülasyonunu engellediği gerekçesiyle tersanelerin kapablacağmı açıklay an Gürtuna, konuşmak üzere kürsüye geldiğindc Haliç ve Camiard tersanesi işçileri "Atatürk, tersaneieri kapatmayı işgal sayardı", "Savaşta tersaneler aramr, banşta kapanır mı", "Sizi tersaneye beklryonız 1 " pankarüarmı açülar. Gürtuna'yı tersaneye davet errüer. Açıhşa kaolan İbrahim Tamses'in verdiği konser yoğun ilgi gördü. mücadele alanına taşıma zorunlu- luklan bulunduğunu kaydeden Be- şiktepe. "Sendikalar bu beceriyi göstermek durumundalar. Çahşan kesim ve kent halkı karar verme sü- reçierinden de dışlamy or. Buna izin veribnemeir dıye konuştu. Sermayenin rant ve yağma proje- lerine karşı mevcut hukuk alamnda oluşturulanbazı engellerin bile doğ- rudan merkezi hükümet eliyle aşıl- dığuu anımsatan TMMOB Ikinci Başkam Beşiktepe, "Başbakanhğa sevk edilen tasanyia da yeni liberal poütikalann yaygmlaşnrümasıyla yerel yönetim akuüanna sermaye- nin kolayca girmesi amaçlanıyor. KüreseDesen dünya ekonomisinin alt merkezlere olan talebini karşüa- yacak kenüere yeni işkvier yükieni- yor" değerlendirmesini yaptı. Beşiktepe, temel kent hizmetle- rinin özel hukuk alanına sokuldu- ğunu, böyleükle denetimden kaçı- nlarak yağmaya açıldığım belirtti. Ulaşun, su, kanalizasyon, çöp gi- bi kentsel hizmetlerin piyasa öl- çütleri içinde yürütülmesınin fatu- rasımn toplumun bütün kesimleri- ne çıkacağım dile getiren Beşikte- pe, şunlan söyledi: "Yerel Yönetimler Yasa Tasan- sı'yia tşletmeci betediyeciğitiıı önü açdıyor. Yurttaşın bUgüenme hakkı kısıtlanıyor, buunsel kuruluşlar, meslek odalan dıslanryor. Özede, sermayennı işi kobylaşönlarak kü- resefleşme potitikalanna uygıu ye- reOeşme amaçtanıyor." GÖRÜŞ Prof. Pr. GENCAY GURSOY Bir Soruşturma... Istanbul Ünıversitesi'nin Rektörü Prof. Dr. Kemat Alemdaroğlu, Prof. Dr. Bütent Tanör hakkında, TÜSİAD için yazdığı bir raporun karşılığı olarak öde- nen telrf ücretini gerekçe göstererek soruşturma açtordı. Suçlama "tam-gün" statüsünde görev ya- pan öğretim üyelerinin, dışanda hertıangi bir işte ça- lışamayacaklan konusunda Disiplin Yönetmeliği'nin koyduğu yasağa dayandınlıyordu. Oysa Yüksek Öğretim Kanunu'nun 36. maddesi telrf hakkj ve üc- retini bu yasağın dışında tutuyordu. "Tam- gün'ça- lışan birçok öğretim üyesinin, kitap, makale, rapor, seminer, konferans vb. fikir ürünlerinin karşıltğı ola- rak telif ücreti aldıklan herkesçe biliniyordu. Yüksek öğretim Kanunu ve bugüne kadarki uygulama or- tada dururken Prof. Dr. Bütent Tanör hakkında açı- lan bu soruşturmanın anlamı neydi? Üstelik bugü- ne kadar, içlerinde YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün de bulunduğu 150 öğretim üyesi TÜSİ- AD'a rapor yazmış, telrf ücreti almış ve hiçbiri hak- kında soruşturma açılmamıştı. Şimdi hiç kuşku yok ki basını izleyen kamuoyu, Bülent Tanör olayını az çok biliyor ve bu işte mu- hakkak bir "brtyeniği" vardır, diye düşünüyor. öy- le ya, rektör kendine göre "Kemalist", Bülent Tanör de "Kemalist". Üstelik suçlamanın yasal dayanağı da yok, rektör neden yapsın bunu? Bunun bir açık- laması vardır kuşkusuz ama onun ne olduğunu bil- miyorum. Neden rektörle doğrudan görüşmediği- mi sorabilirsiniz. Aynı dili konuşmadığımızı, aynı du- yarlılıklan paylaşmadığımızı bilmeme karşın bunu deneyebilirdim. Hem aynı kuşaktanız, hem de 1960 ögrenci hareketlerinden kalan bir hukukumuz var. Ama doğrusu o kocaman makam odasında karşH laşacağım iğreti resmiyeti artık içim kaldırmıyor. Rektörü yakından tanıyanlar ve Bütent Tanör'ün "Türkiye'de Demokratik Standartlann Yükseltilme- si" adlı raporunun ıçenğini bılenler için, söz konusu soruşturma ile ilgili en azından bazı açıklayıcı ipuç- lan bulmak mümkündür. Aslında, bu ipuçlanndan en önemlisini rektör kendı ağzından basına açıklamış- tır "Onlar her şeyı uluorta her platformda tartışıl- ması şeklinde bir demokrasi anlayışına sahipier. "(*) Bu ifadeden benim anlayabildiğim, rektör için, "za- manı, zemini ve biçimi iyice sınırtandınlmış" bir de- mokrasi anlayışının makbul olduğudur. Anay_asa profesörü Bülent Tanör'ün kaleme aldığı ve TUSİ- AD gibi bir örgütün yayımlamakta sakınca görme- diği raporda, Genelkurmay Başkanlığı, Milli Güven- lik Kurulu, düşünce özgürlüğü, Kürt sorunu vb. ko- nularda ileri sürülen görüşlerin rektörünkjnden ot- dukça farklı bir demokrasi anlayışını dile getirdiği açıktır. Bu anlayışın, lstanbul Üniversitesi Rektörü yanında, devletin tepelerinde ya da derinlerinde, içinde bulunduğumuz koşullarda açıkça ifade edi- lemeyen bazı rahatsızlıklar doğurmuş olabileceği pekâlâ akla gelebilir. Bu demokrasi anlayişının sa- hıbi, üstelik YÖK'e de karşıdır. Besbelli ki Türkiye'nin siyasal gündemini belirle- yecek bir etkinlik kazanmış olan anayasa profesö- rü Bülent Tanör'e haddini bildirmeyi, hiç olmazsa sı- kı bir gözdağı vermeyi düşünebilecek makamlar, lstanbul Üniversitesi Rektöriüğü'nden ibaret değil-; chr. Bunun bir bedeli vardır elbette ama Türkiye'yi iyı tanıyanlar, onun da gözde fazla büyütülmemesi gerektiğini iyi bilirter. Bu ülkede anayasa profesörü Mûtntaz Soysal'a cezaevinde hela temiziettirilmiş- tir de kryamet mi kopmuştur? Üstelik Prof. Dr. Bü- lent Tanör'ü hizaya getirmek için bulunan araç açık- ça siyasal da değildır. Sonuç vennese de, işin için- de olmayanlann aklında sadece Bülent Tanör'ün TÜSlAD'dan para aldığı kalsa yetmez mi? Türki- ye'de böyle ince ayaıiar yapma hünerini kazanmış makamlar ve makam sahipleri çoktur. Prof. Alemdaroğlu türban olaylannı da değerten- djrmiştir. Bu konudaki kararlı tavnnı destekleyen (Üslubuna itirazım olmakla biriikte ben de destekli- yordum) öğretim üyelerinin çoğu, uzun bir süre, rek- törün aşın hiyerarşik ve katı tutumu karşısında "kol kınlır yen içinde kalır" misali, beklemeyi tercih et- mişlerdir. Gerçi türban olaylanndaki kararlı tavnn asıl kay- nağının Milli Güvenlik Kurulu olduğu herkesçe bi- linmektedir. Ama yine de istanbul Üniversrtesi Rek- törü'nün bu konuda esneklik göstermemesinin, ki- mi çevrelerde takdirle karşılandığı açıktır. Dinci ba- sının rektörü hedef olan yayınlan, bu çevrelerin da- yanışma duygulannı daha da güçlendirmiş ve rek- tör bu alanda kazandığı prestiji ve desteği, kendisi- ne başka konularda yönettilen eleştirileri karşıla- makta psikolojik bir araç olarak kullanmakta bir sa- kınca görmemiştir. Seçim öncesinde YÖK'ün aşın merkeziyetçi yapısına esneklik getireceğini, katılım- cı ve demokratik bir yönetim biçimi uygulayacağı- nı söyleyen rektörün, "Eğitim Reformu"ad\ altında, öğretim üyeleriyle enine boyuna tarnşmadan yü- rüriüğe koyduğu değişikliklere karşı bazı fakülteler- de gösterilen tepkilere ve birbirini izleyen istifalara karşın üniversitenin sessiz çoğunluğunun kılı kıpır- damamıştır. Şu ortamda, son depremin üniversite ve hastane binalannda yapmış olduğu hasarla ilgi- li tartışmalar bilerektörtarafından bpzgunculuk ola- rak algılanmıştır.Ona göre lstanbul Üniversitesi'nde herşey yolunda, binalar dimdik ayaktadır. Bu satır- lann yazannın, başkanlığını yaptığı lstanbul Tıp Fa- kültesi Nöroloji Anabilim Dalı binasının, kolon kiriş çatlaklan ve korozyonlan ile, olası bir yeni depreme ne kadar dayanabileceğinin bilimsel tespitıni yaptı- rabilmek için, sağdan soldan bağış bulmaya çaba- laması, rahatsız edici biraynntıdan ibarettir. Rektö- re göre istanbul Üniversitesi'nde her şeyin yolunda olduğunun en inandıncı delili, Cumhurbaşkanı Sü- leyman Demirel'in bayram tebriki için kullandığı kartlarda, üniversiternizin 1998-1999 mezuniyet tö- reninde, fakülte birincilenyle çektirdiği fotoğrafa yer vermiş olmasıdır. Rektör Prof. Dr. Kemal Alem- daroğlu, bu onur vericif!) haberi, kuşe kâğıda basıl- mış kart ömeği ile birtikte öğretim üyelerine duyur- muştur "Sayın Cumhurbaşkanımızın, her yıl 8500 gencimizi mezun eden üniversitemizle duyduğu onunı, bu kuruma emek veren, öğrencileri için bü- yük özverilerde bulunan siz değerii öğretim üyele- rimizle paylaşmanın mutluluğu içindeyiz." Bütün bunlar olup biterken, lstanbul Üniversite- si öğretim üyelerinin çoğunluğu, muhteşem sessiz- liğini sürdürmüştür. Sıra şimdi Bülent Tanör'e gelmiştir. Tanör'e açı- lan soruşturmaya karşı tepkilerin dile getirildiği ba- sın toplantısına lstanbul Üniversitesi'nden katılan öğretim üyesi sayısı 10'u geçmemiştir. Basından iz- lediğimiz kadan ile rektör Alemdaroğlu, anayasa profesörü BülentTanör'ü, içlerinde hiç hukukçu bu- lunmayan bir soruşturma kuruluna havale etmiş ve cezasının ne olacağını da açıklamıştır: "Üniversite- dençıkarma." Çıkann Sayın Rektör, şan olsun diye Bülent Ta- nör'ü çıkann! lstanbul Üniversitesi'nintarihine siz de böyle kayrt düşün. Bir sonraki rektör seçimlerine gir- meyi de sakın ihmal etmeyin. Sayın Şüleyman Demirel'in yeniden Cumhurbaş- kanı seçileceğinden ne kadar eminsem sizin de ye- niden rektör seçileceğinizden eminim. Yolunuz açık olsun!.. 0 Cumhuriyet, 16 Şubat 2000.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle