Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ŞUBAT 2000 PA2AR CUMHURİYET
SAVFA
17
Parave
düdiik
Diyarbakır, Siirt ve
Bingöl'ün HADEPMi
belediye başkanlannın
aynlıkçı terör
örgütüne yardım ve
yataklık yaptığı savıyia
tutuklanmasına "Batı"
kıyameti kopardı.
Demokrasiye inanan
ve hukuka saygısı
olan, iddialar ne
derece doğru diye
biraz durur bekler.
Oysa öyle yapmadılar
ve HADEPTı
başkanları daha
gözaltına alındıklan
anda sahiplendiler.
Belki de, iddialar
doğru ise
yaptıklan
işbirtiği ortaya
çıkacak diye
telaşlandılar. Fakat
öyle ya da böyle,
Türkiye'ye
gösterdikleri tepkide
haklı da sayıtırlar.
Çünkü beş paralık
yatırım için
kapttülasyonlan
hortlatan anlaşmalar
yapar, para gelsin diye
yargı düzeninizi
değiştirip kamu
yatınmlarında
uluslararası tahkimi
kabul eder, üç kuruş
kredi için kapt kapı
dolaşır, buyruklarına
uyup elinizdekini
avucunuzdakini
özelteştirip satarsanız
olacağı budur.
Nasreddin Hoca'nın
dediği gibi: Parayı
veren düdüğü çalar!
EJektronık posta: someposta.cumhuriyetcom.tr Tet: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 9?
- Ötüm cezasıyla Avrupa
Biriiği'ne girilmezmiş...
"Ölürüz de aireriz!"
B
aşbakan ve Demokratik Sol Parti'nin lide-
ri Bülent Ecevrt, soluğu Amerika'da alan
emekli vaiz Fethullah Gülen e bağlı bir
vakfın yöneticilerini makamında kabu! et-
miş... Tarikat liderlerine Başbakanlık'ta iftar sofra-
sı kuran ve fakat "iyi tarikatlar"ın ayırdınavarama-
yan Necmettin Erbakan'ın kulaklan çınlasın!
Bu arada Başbakan Bülent Ecevit'in sağ kolu ola-
rak tanımlanan Başbakan Yardımcısı Hüsamettin
Özkan da büyük kızını evlendiriyormuş.
Hüsamettin Özkan'ın kızı Özlem, tstanbul Üniver-
sitesi Iktisat Fakültesi öğretim üyelerinden ve "Di-
alog Turkey" dergisi yazı işleri müdürü Prof. Erdo-
ğan Alkin'in oğlu Emre ile dünya evine girecekmiş.
10 Mart'taki düğünün sosyeteye parmak ısırtacak
şekilde epey görkemli olacağı konuşuluyormuş.
Düğüne herhalde Yoshihiro Yamazaki de katıla-
caktır. Yamazaki, Istanbul'da yaşayan bir Japon...
Yoshihiro Yamazaki, Japonya'da yayımlanan ve
Dugunaçılışını ABD Başkanı George Bush'un yaptığı Se-
kai Nippo gazetesinin Türkiye temsilcisi; bürosu Is-
tanbul'da, Moda Fazlıpaşa Sokak'ta...
Japonya'daki gazetenin özelliği Koreli Sung Myung
Moon hazretierinin Amerika'da kurduğu Moon ta-
rikatının bir uzantısı olması!
Türkiye'deki yabancılara verilen mavi basın kar-
tını taşıyan Yamazaki'nin bir görevi daha var:
PVVPA'nın Türkiye genel sekreteri...
PVVPA, Moon hazretlert tarafından kurulup Moon
tarikatına bağlı olarakçalışan veTogo'ya kadar ulus-
lararası düzeyde faaliyet gösteren bir örgüt.
PVVPA'nın Türkçe açılımr.
Profesöıier Dünya Banş Akademisi.
PVVPA'nın Türkiye'deki ilk başkanı DSP Adana
Milletvekili Tayyibe Gütek'in rahmetli babası Kasım
Gülek.
Gülek'ten sonra PVVPA'nın Türkiye başkanı: "Pro-
fessor Hayri Erdogan Alkin"
Erdoğan Alkin'in PVVPA ile ilişkisi uzun yıllara da-
yanıyor; 1984 yılında Roma'da düzenlenen konfe-
ransta Alkin başkanlık yapıyor...
PVVPA'nın amacı Amerika dışındaki ülkelerde bu-
lunan "aydın"larlabağlantı kurabilmek; nihai olarak
Hıristiyanlık kiliselerini birleştirmeyi ve dinler arasın-
da diyalog ortamı yaratmayı hedefleyen Moon he-
sabına "entellektüel" bir ağ yaratmak...
Moon tarikatında "true parents" diye bir sıfat var;
Mr. and Mrs. Moon "gerçek ana-baba" olarak ta-
nımlanıyor... Moon, her yıl Amerika'da ve Kore'de
binlerce çifte toplu nikâh kıyıyor; ayin düzenliyor.
10 Şubat'taki nikâh hiç kuşkusuz Türkiye siyase-
tinde birçok büyük şahsiyeti biraraya getirecek...
"Turkish Moonies" açısından da...
SESSÎZ SEDAS1Z (!) NURİKURTCEBE Katasına enjekte, tepesine sopa
Yeni Asya Yayınları'ndan 1974 yılın-
da çıkan "Hitap Çiçekleri" kitabında
Fethullah Gülen, "Allah yolunda ci-
had"ı anlatıyor "Cennete gitmek üze-
re Islam'a dahil olan topluluklann kar-
şısına engel ve mania olarak çıkan kü-
für yığınının başınadarbeyi vurma, önü-
nü alma, darbeyi vurup onu sarsınca,
hemen onu teşrih masasına yatırma,
kalbine ve kafasına iman enjekte et-
me; sopayı sadece onun içine imanı
sokabilmek için tepesine vurup bayıtt-
ma... Budur Islamm şuuru."
Sopa... Said-i Nursi'nin Kürt kimli-
ğini ve Islamiyet'i kullanan Hizbullah-
çılar "sopa"yı erken kullanmış olabilir
mi? Said-i Nursi'nin müridi hocaefen-
di: "Tedhişin ve terörün altında yılma-
dan, usanmadan mutlak günün mu-
kaddes fecrinde ötecek sesi âli horoz-
lann ötüşünü beklemek... Acelecilikten
vazgeçmek..."
Hizbullahçılar aceleciliklerinin kurba-
nı olmuşa benziyor.
GalataKöprüsü'ne hava-cıva polîsi!
Istanbul'da Galata Köprüsü'nün ona-
nm için trafiğe kapatıldığı gün... Emi-
nönü-Karaköy arasında deniz motorta-
n yolcu taşıyor... Eminönü'ndeki de-
niz otobüsleri iskelesine kaçakya-
naşan motorlar, demir parmaklıkla-
rın arastndanyolcu alıyor... Can gü-
venliği yok, bilet yok...
Karşı kıyıda Deniz Polisi'nin teknele-
ri iskelede bağlı yatıyor... Deniz polisi-
ne soruyorsunuz, iskele Liman Baş-
kanlığı'nın, iskelenin dışı ise kara poli-
sinin sorumluluğunda çıkıyor. Bu mem-
lekete bir de önemsiz işlerle ilgilenecek
hava-cıva polisi gerektiğini düşünüyor-
sunuz.
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
îskenderun'da 'yasal'
belediyecilik...
lskendenın Belediye Başkanı Me-
te Aslan, 16Ocak 2000günübu kö-
şedeki "İskenderuıTda 'Özerk'
Belediye" başlıklı yazıda yer alan
-alaştırileıe a(^k.Vama..gönd«eıdi.
Ammsanırsa. eleştin konusututum-
lanndan ötürü hemen hiç "denet-
lenmedıği" için yerel yönetimle-
rin özellikle "imar" konusunda son
derece "özerk" olduklanm "Me-
te Aslan örneğiyle" vurgulamış-
tım. Beledıye başkanı ise tüm yap-
üklarmın "ya*»'" olduğunu belir-
terek özetle %w yanıtlan veriyor:
1)Tarihi binanın bahçesine ka-
çak orduci \n<jaatına kanı çıkan
Mimarlar Odası yöneticilerinîn
inşaatUrının mühürlenmesi ve
para cezası \erilmesi konusunda:
Bölgenin StT olmadığını ve Anıt-
lar Yüksek Kurulu'nun 1981 yılın-
da tarihi yapının merdiven çıkıntı-
sına 3 m. mesafeden itibaren yapı
izniverdiğini belirtenbelediye baş-
kanı, aynıyerin askeri güvenlik böl-
gesi olduğunu ve 24.6.1998 tanhli
belediye meclisi karanyla da imar
planı buna uyarlanarak "İmar Ya-
sasfnın 26. maddesine göre" in-
şaat ruhsatı verildigmi. bu işlemle-
re karşı açılan dava ise henüzsonuç-
lanmadığmdan plaran halen geçer-
li olduğunu... açıklıyor.
2) İntikam duyguları içinde
kentin duyarlı tektıik elemanlan-
' na cephe ahndığı iddiası konu-
rau " sergiliyor... Isterbelediye yet-
kisiyle, isterse de merkezi yönetim
kararlanyla olsun, "imar izinleri"
konusunda ülkemizde tartışma ko-
«SfeÖ* yg
laraavarsabüyük çoğunluğu içinşu
veyabuşekilde "yasal dayanaklar"
gösterilebilıyor. Âncakbudayanak-
ların, "toplum ve ülke çıkan ilebi-
limi savunan bir hukuk anlayı-
şıyla ne kadar bağdaştıfı" ise te-
mel sorun olarak gundemdeki ye-
rini koruyor.
Yıne lskendenın ömeğinedönet-
sek. Mete Aslan"ın açıkladığı "ya-
sal" gerekçeleriyle ilgıli aşağıda-
kı saptamalara da herhalde artık
imar ve belediye mevzuatıyla ilgi-
li yenı düzenlemeleryapmaktaolan
"hukukçuların" bir yanıt verme-
si gerekiyor:
1) Kaçak başlayan bir ınşaata
"sonradan ruhsat vermek" ilgi-
li belediyeyi aklar mı? İmar Yasa-
sı'nda,u
savunma" amaçlı vebu ne-
denle de iç düzenlemesi "gizli" ru-
tulan askeri yapılar için 26. madde-
de öngöriilen "projesi incelenme-
den örelinşaat İB»i" kuralını, "or-
duevi" gibi bir dinlence ve eğlen-
ce tesisi için de uygulamak yasal ol-
sa bile hukuka uygun mudur?..
2) Mimar ve mühendis odalan-
na. "kendi üyeterinin projelerini
denetleme^ yetkisini kolaylaştır-
mak yerine bunu "engellemek".
KİM KtME DUM DUMA BEUtç AK behıcak(a turk.net
ÇİZGtLtK KÂMtL MASARACl
HARBt SEMİH POROY semihporoyÇı yahoo.com
İskenderun'da artıkkartpostallarda kalan bu binalar da 1950'ler-
den bu yana süregelen "yasal yetkilerle" kentten silindiler.
yine yasal dayanakbulunsabile gü-
nûmuz kent hukuku anlayışına sı-
ğar mı0
.. tCaldı ki 1976-1977 yılla-
nna ait kararlar, 23 yıl sonra ve üs-
telik şu "büyük deprera sonrası"
süreçte hâlâ savunulabilir mi? Ay-
nca şimdiki yasalar da "-yasaklama-
dığına" göre, bir belediyenin "zo-
runlu değiüm" diyerek meslek oda-
sınm kendi üyelerine ait hizmetle-
ri denetlemetalebini "reddetmesi"
acaba ne anlama gelir?..
Hele aynıkentte sayısızbina "tü-
müyle kaçak" olarakbelediye hız-
metlerinden de yararlamrken mes-
lek odası yöneticilerinin inşaatlan
"yakın ta'kibe" ahnaraksadece iki
tânesınde "projeye aykırı" imalat
saptamp yıktınlması da yasal olsa
bile "yetkilerin keyfi ve siyasikul-
lanımtna" örnek değil midir?..
3) Gökmeydanf ndakı villaya ait
"nıhsatlar'"' da bu örneklere bakı-
larak acaba ne kadar yasal ya da
hukuksaldır?..
• • •
Evet... Mete Aslan'a. bu "yasal"
belediyecilığinde başarılar diliyo-
rum. Böylesitutumlannyasal olma-
sını sağlayan bir imarmevzuatınıbu
güzel ülkeye egemenkılanlan ise her
betonlaşan kent parçasına baktıkça
nefretle kınıyonım...
sunda: Mimarhkhizmetlerinin (pro-
jelerin) belediyeden önce meslek
odası onayına sunulması yönünde-
kı 11.05.1999 tarihli talebi "red-
dettlklerini" doğrulayan Mete As-
lan. buna "yasal dayanak" olarak
ise DanıştaVıtı 1976 ve 1978 yıl-
lanndakikararlanyla İmar ve Iskân
Bakanhğı'nmyine 1976 tarihli ge-
nelgelerini gösteriyor. Mimarlar
Odası İskenderunTemsikisi' nin in-
şaatmdaki nıhsata aykın kısımla-
nn yıkımı ve para cezası konusun-
da da "encümen karan" olduğu-
nu belirten belediye başkanı. böy-
lece yine "yasalann uygulandığı-
nı" ammsatmışoluyor...
3) Aslan ve eşinin Gökmeyda-
nı Köyü'ndeki imar mevzuahna
aykın villa inşaatlarına ise göz
y'umvlduğu konusunda: Bu inşa-
atm da tüm ruhsatiannın ve orurma
izninın "mevcut" olduğunu belir-
ten Mete Aslan, açıklamasını bel-
gelen de ekleyerek şöyle noktalıyor.
"Yasaya aykınlık voktur; bu ne-
denle valiiiğin ve îçişleri Bakan-
lığraın ses çıkarmasına da gerek
yoktor..."
• • •
tsVerıderun Belediye Başkanı'mn
bu açıklamaları, aslında yine tüm
Türkiye'de geçerli olan bir "duru-
BULUT BEBEK NURAY çtrrçt
Gururlsmtna, y^
scnd«n triiyük J
Biber varj/
TARtHTE BUGÜN MIMTAZ ARIKAN 28 Nisan
MAO-WXON BULUŞMASL
1S*2'D£8UGÜM, A8P SAf«4/WRMMV NOH, Ç
UALJC CU/M*UeJfErİ't4İ ZİYAB£TtNİN SONUUCA, 8İR
AB&-Ç.İH OGTAK 8İLD&İSİKİ İM2ALAtX.m DEVLET
ARfiStNC* gİK YtUHR BAŞLAYAN YUMUŞMM,NncON
V£ MAO'NUN eUUJÇMASl İLE SONAŞAMAYA <S£L-
AAfŞTi. 'BARIŞ İÇİNOB BİRÜKTB YAŞAM/»" İUİESİ,
SOSYAL yAPl, YÖNETİU VE Pl$ POLİTİKA FARtOA-
İZINA KAft&N ONAYLANiMŞTifi. DÜNYANIN, B7Kİ
ALANLARiNA BÖUİNMBSİNE KARp ÇtKtlMIŞ,
ÜÇÛNCJJ BiR eürüK tiuzers, aıfuJKre oüş-
MAMCA TAVtR TAKtMtLMAMASI KAGABA BÂS-
LANMtŞTtR.AyglCA, ÖTEOEN &EBI ÇÖZÛL£Mİ~
VEN UIİUJYBTÇ.İÇ.İH SDIZUHUMA DA gAÜlÇÇl
YAKLAÇIMPA BUUIAtULMASI,GÖRÛ$Mfl£K YO-
LU İLE ÇAÜB AÜAUMASI KASüL EpİLMİÇnfZ..
PANO
DENtZ KAVUK£UQGIJL
Boğaz Sırtiarından
Bakmak Dünyaya.••••
Beş yıl önce güneşli bir eylül pazannda, Boğaz sırt-
lanndabir mahafledekutlanacak Dünya Banş Günüşerv
liğine katılmak için tıkış tıkış doluştuğumuz minibüste
tanımıştım o yaşıtım lişe öğretmenini. Bizleri karşıla-
yan mahallelilerle bir iki hoş beşten sonra yol arkada-
şımla çevreyi dolaşmaya başlamıştık. Mahalle, Bo-
ğaz'a en güzel yerden bakan tepelerden birine kurut-
muştu. Solda Rumeli ile Anadolu fenerleri arasından
Karadeniz'e açılan, kıyıları yeşilin en güzel renklerıyle
bezenmiş Boğaz'ın çırpıntılı mavisi urukta, gokyüzur
nün koyu eylül mavisiyle buluşuyor; sağda, epey ilen-
de Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, onun altında da ar-
kalannda birer çizgi gibi beyaz köpükler bırakarak ge-
çen minik gemıler görünüyordu. Boğaz'ı böyle gentş
bir açıdan görmemıştim şimdiye kadar. Denızı seyret-
tiğimız sırtta, arkamızda yükselen üç katlı bir apartma-
nfn ikinci kat balkonuna oturmuş rakısını yudumlayan
adamı kıskanmış, onun yerinde olmak ıstemıştık o
an?. ,
Merak buya, arkadasım, apartmanın kapısmdaki, "s&-
W/k"yazısınıgörünceköşedekibakkala, "Kaça?" di-
ye sormuş, aıdığı yanıtla yüzü allak bullak olmuştu...
"Vay canına, benim 33 yılltk maaşımın toplamından da
fazla..." Sonra buruk bir sesle eklemişti, "demek bu-
nun için yemişiz biz onca sopayı!.." Merakla baktığımı
görünce, yıllar önce bu mahalte dahayeni kurulurken,
yıkım ekipleri ile çıkan çatışmalarda, üniversiteli arka,-
daşlarıyla birlikte nasıl gecekonduculann yardımınâ
koştuklannı, nasıl sopa yediklennı anlatmıştı. Her av,
doöup büyüdüğü Fatih'teki evinin kirasını nasıl denk-
leştireceğıni duşünen, kapı kapı dolaşıp, akşamları
ders vermek için öğrenci arayan öğretmene, hiç um-
madığı bir yerde karşısma çıkan bu gerçek, anlaşılan,
"aöır gelmiştı.
Oysa tüm büyük kentler yanm yüzyıldır bu gerçeıc-
ler"\e yaşıyordu. Ağır bulunacak, şaşılacak neyanı kal-
mıştı ki bu türgerçeklerin artık? Belki de kendimize şaş-
malıydık esasljizl. Gençlik yıllarımızda "solculuk" adı-
naaz mı destek vermiştik gecekonduculann toprak yağ-
malarına?.. Kentlere göçen köylüleri bedelsiz "mülk
sahibi" kılmanın sotculukla ne ilgisi var, diye hiç düşün-
memiştik. Okuduğumuz hangi kitaplarda yazıyor bu,
diye sormamıştık. Yağmalanan toprakların değeri yıl-
lar içinde arttıkça, gecekondu mahalleleri de kendı
zenginterinı, kendı güçodaklarınıyaratıyordu. Istanbul'da,
Ankara'da, Izmir'debırzamanlar, "deyrimci mevziler ,
"kurtanlmış bötgeler" olarak gördüğümüz mahallele^
yeni mülkiyet ilişkileri ortaya çıkıp, yoöunlaştıkca hız-
la "saö"a doğru kaymaya başlamıştı. Eski gecekonÖH
mahaflelerınin birçoğu yırmi beş yıl gibi kısa bir süre-
de sağ partilerin oy depolarına dönüşmüştü. Bu do?
nüşümü göğüsleyememiş, engelleyememıştik.
Şimdi de burada, Boğaz'a tepeden bakan bu ma-
haliede Doğu'lu, Güneydoğu'lu dostlanmızla birlikteDün-
ya Banş Günü'nü kutluyorduk. Yol arkadasım da, ben
de mahalle sakınlerinin dile getırdiklerı, tartıştıklan so-
runlara yabancı değildik. Benzer düşünceleri paylaşı-
yorduk. Fakat onun. anlatılanlann, konuşulanların kar-
şısında gösterdiği tepkilere baktıkça, sanki bir şeyleri
aözden"kaçırdığı duygusuna kapılmıştım nedense...
Belki de duyduğu her şeyi onaylar gibi başını sallama-
sı tuhai gelmiştı bana. Kafamda sorular oluşuyordu.*
Sözgelimi, nüfus içindeki etnik farklılıkların birey bilin-
cine çıkışı, bu farklılıklardan kaynaklanan sorunların
giderek toplumsallaşması feodal ilişkilerin çözülmesi-
ne, bu ilişkilerin çözüldüğü oranda da kapitalist üretim
ilişkilerinın yaygınlaşmasına bağlı değil mıydi temelde?
Etnik sorunlara ilişkin dınlediğımiz her düşünceyi, ile-
ri sürülen her talebi, salt "baskı görenlerin ağztndan çı-
• kıyor" diye eteştiri süzgecinden gecırrneçlen t>tre t?ir sa-
hıplenmek ne deröüe dogruydu? Bu'duşuTİtelerte, ö§
taleplerle "a priori" özdeşleşmek, kapitalist mülkiyet
ilişkileriyle birlikte Doğu'da, Güneydoğu'da ortaya çfr
kan, güçlenmeye başlayan yeni egemen stnıfın, "böl-
ge burjuvaz/s/"nin kaçınılmaz millıyetçiliklerini de sa-
niplenmek anlamını taşımıyor muydu, aynı zamanda?
Sosyal-kültürel mekânları, ekonomik mekânlartyla ör-
tüştükçe, kentlileşme sürecinde yol alındıkça bu ma-
halle sakınlerinin de düşünceleri, talepleri değişime
uğrayacaktı. Uğruyordu da. Gecekondu mahalieleri
göçerler için toplumsal kentlileşmenin ilk durağıydı.
Bu duraktan sonra yollar ayrılıyordu çoğu kez. Büyük
kentlerin görkemli semtlerinde, lüks konutlarda oturah
Doğu, Güneydoğu kökenli nice işadamı kentyaşamıy-
la ilk kez bu ilkdurakta tanışmamış mıydı? Bunıann han-
gısi o mahaile sakınlerinin duyduğu ilgiyi duyuyordu,
belki bir zamanlar kendilerinin de duyduğu o "yaşam-
sal" sorunlara şimdi? Sonuçta insanların düşünceleri-
ni, davranışlarını içinde yer aldığı nesnel koşullar be-
lirliyordu. Hep böyle olmamtş mıydı? O halde etnik so-
run"u, emek-sermaye sorunundan soyutlayarak çöz-
meye çalışmak başlı başına bir yanılgı değil miydı?
Dönüş yolunda oğretmen arkadaşıma bunlan anlat^
maya çalışıyordum dilimın döndüğünce... Insan hak-
ları, demokrasi gibi yaşamsal ülke sorunlarında mut-
laka doğru yerde olmaiıydık. Ama emek-sermaye çe^
lişkisinin çözümünde seçtiğimiz yerde de... İnsanlığın
temel sorununu gözden kaçırdığımızda açmazlaradü-
şüyor, şaşkınlıklardankurtaramıyordukkendimizi. "Öy-
le değil m\?" Dinlemiyordu beni. Aklı hâlO tepelerdey-
di anlaşılan... "O evi mi düşünüyorsun?" Başını salla-
dı hafifçe... Sahi, ne güzel yerde içiyordu adam...
:
\
lFaks:0212-723 84 97)
8
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/BeyşehirGö-
lü kıyısındaki
ünlü Selçuklu
sarayı. 2/ Halk «
şairi... Tiyatro.
sinema gibi eğ- 4
lence yerlerin- c
de ya da parla-
mento salonla- 6
nnda özel böl- y
me.3/"'Birna-
mazhk saltana-
tın olacak 'Taht
—'iomusalla
taşında" (C.S. Taran-
cO... Püskürtü. 4/ Ho- •(
roz. hindi gibi hayvan- o
lann tepesindebulunan
kırmızı deri uzantısı... ^
Eski Mısır'da güneş 4
tannsı.5/CanYücel'in 5
bir şiirkitabı. 6/ Avru- g
pa Birliği'nin kısa ya- -j
zılışı...Tutankdade-
nilenbirsinirhastalığı.
II Donmuş su... Arap ^
abecesine göre bir harfi noktah, birharfi noktasız söz-
cüklerle yazılmış şiir. 8/ Kumaş üzerine yapılan bir tir
işleme... Bir Asya ülkesinin başkenti. 9/ Hint klasik
leri arasında yer alan erotizm kitabı.
YUKARIDAN AŞAĞ1YA:
1/ Doğu Anadolu'da yaygın olan geçici kırsal yerle;
me tipi... Aritmetik hesap yapmakta kullanılan, bi
çok devingen parça dizisiyle donatılmış dûzenek..
İsrail yapımı bir tür tabanca... Nijerya'nvn başken
3/ Çomak biçiminde bakteri... Optik kaydırma..
Akarsu kıyısındaki çalı ve ağaççıklann üzerirıde de >
şayabilen birbalık... Radyumun simgesi. 5/ İçinde ı
ri balık saklanan. denizden aynlmış havuz. 6/ 1
renk... Sakarya'nın bir ilçesi. II Olağandan ya da i
şılandan çok olan... Bir spor aracı. 8/ Kadın erkekl
likte oynanan eski bir halk oyunu... Dolaşma. 9/ "I
gelmedim— için Benim işim sevi için" (Yunus E
re)... Kanşık renkli...