16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
- SAYFA CUMHURİYET 2 ŞUBAT 2000 ÇARŞAMBA 4 HABERLER 'Askerükten soğutmaya' ceza • ANKARA (AA)- Genelkurmay Askeri Mahkemesi, sanatçı Şanar Yurdatapan ile gazeteci Nevzat Onaran'ı, halkı askerlikten soğuttuklan gerekçesiyle 2'şer ay hapis ve 620 biner üra para cezasına çarptırdı. Sanıklann katıldığı karar oturumda Yurdatapan, TCY'nin 155. maddesinin anayasaya aykın olduğunu ileri sürerek askeri mahkemelerin sivilleri yargılayamayacağmı savundu. Askeri savcı, daha önce anayasaya aykınük iddialannın mahkemece reddedildığini hatırlatarak bu konuda yeniden bir karar vermeye gerek bulunmadığım belirtti. Cezaevinde ölüm • AYDIN (Cumhuriyet) - Aydın E Tipi Cezaevi'nde açhk grevı yapan PKK davası hükümlülerinden HalefÖzer(70),girdiği şeker komasından kurtulamayarak yaşamını yitirdi. Diyarbakır'da 10 yıl önce bir köy baskını sırasında öldürme olayına adı kanşan ve 26 yıl hapis cezasına çarptınlan Özer'in iki yıldan bu yana Aydın E Tipi Cezaevi'nde olduğu ve bir süredir açlık grevinde olduğu, revire kaldınlmasına karşın kurtanlamadığı bddirildi. arde eğitime devam • ANKARA (ANKA)- Yeniden yapılanma programı çerçevesinde parti içi eğitimi başlatan CHP, geçen ay il eğitim sekreterlerine düzenlediği seminerin ardından bu kez de il başkanlannı eğitime alacak. Seminerde il başkanlan ağırlıklı olarak iletişım konusunda bilgilendirilecek. CHP'nin il başkanlanna yönelik eğitim semineri 5-6 Şubat tarihlerinde Ankara'da gerçekleştirilecek. DolandırıcıM( davası • İZMİR (Cumburiyet Ege Bürosu) - Malatya Tekel Sigara Fabrikasf ndan aldıklan yaklaşık 50 milyar liralık Tekel 2000 sigarasını Muğla Tekel Müdürlüğü'ne teslim etmeyerek Mersin'de piyasaya sattıklan savlanan 3'ü tutuklu 9 kişinin yargılanmasma dün Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmaya tutuklu sanıklar Mert Karabulut, Hilmi Eryüce, Ali Eralsay ile tutuksuz sanıklar Yusuf Karabulut, Yusuf Maro, Mehmet Yusuf Bodrumlu katılırken sanık Dilek Karabulut katılmadı. Duruşma yargıcı, haklannda gıyabi tutuklama karan bulunan Enver Sincar, Adnan Kayı'nın yakalanamadığını açıkladı. Mahkeme heyeti duruşmaya katümayan sanık Karabulut'un ıhzaren celbi ile gıyabi tutuklulann yakalanmalan için cumhuriyet savcıhğına yazı yazümasını kararlaştırarak duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. DGATIik faiH uller ı (Cumhuriyet) - AdanaDGM'del999 yılından 2000 yılına devir eden dosyalann 122'sini "faüi meçhul" cinayet davalannın oluşturduğu bildirildi. Adana DGM'de 1999 yüında toplam 837 dava görüldü, bunlardan 138'inin dosyası 2000 yıhna de\Tedıldi. karttarıı süresi • tstanbul Haber Servisi - ÎETT araçlannda öğretmen ve öğrencilere indinmli seyahat imkânı sağlayan 1999 yılına ait eskı kartlann geçerlilik süresi 1 Mart tarihine kadar uzatıldı. btanbufda su kestntisi • tstanbul Haber Servisi - Çeliktepe ve Ayazağa Terfi Istasyonlan'nda yapılan bakım ve iyileştirme çalışmalan nedeniyle bugün bazı bölgelerde 16 saat süreyle su verilmeyecek. 08.00-24.00 saatleri arasında su verilmeyecek yerler şöyle: Ceüktepe, 4. Levent, Seyrantepe, Sanayi Mahallesi, Yeni Levent, Harp Akademileri, Gûltepe, Zincirlikuyu, Gayretepe, Balmumcu, Ayazağa, Pınar Mahallesi, Poligon Mahallesi ve Ferahevler. Başbakanlık'ta görevli Yıldız, Velioğlu ile İnternet'te 'chat' yaptıklannı belirtti Emirler Internet üzermden• Metris Cezaevi'nde bir IBDA-C militanırun, örgütün lideri Salih Mirzabeyoğlu'na yazdığı mektupta yer alan ve yazanmız Kışlalı'run arabasına konulan bombayla ilgili bilgilerin yakuıdan değerlendirildiğini belirten bir emniyet yetkilisi, mektupta yer alan McDonald's'ın bombalanması olaymın çözüldüğünü, ancak jandarma ve polisin bu ihbar doğrultusunda çalıştığını kaydetti. ANKARA (Cumhuriyet Büro- lideri Salih Mirzabeyoğhı a yazdı- su)-Başbakanlık 'ta bilgısayar gö- revlisiyken Hizbullah'ın lojistik sorumlusu olduğu belirlenen ve tutuklanan Abdubamet Yıldız, te- lefonlann dinlenilmesi nedeniyle örgütün ölü ele geçirilen lideri Hü- seyin V'eBoğlu ile Intemet'te "chat (bilgisavaria karşıhklı yaaşma)r yaptıklannı bıldırdi. Örgütün "ay- n yerlerde aynı zamanh" vahşet eylemleriyle halkı sindirmeyi he- deflediği belirlenirken bu eylem tarzının Cezayir'de uygulandığına dikkat çekildi. Metris Cezaevi'nde bir tBDA-C militanının, örgütün ğı mektuptaki, gazetemiz yazan Prof. Dr. Ahmet Taner Kışjah'mn otomobiline konulan bombayla il- gili bilgilerin değerlendırildiği, mektubun laboratuvuar inceleme- sinin sürdüğü bildinldi. Örgütün kendi arşivini ve "bfl- gi bankasını" oluşturduğu kayde- dıldi. Hızbullah'a yönelik olarak sürdürülen operasyon kapsamın- da Ankara Emniyet Müdürlü- ğü'nde gözaltında tutulan 12 kişi- nin sorgulaması sürerken örgütün kullandığı teknık yöntemler ve uy- guladıklan stratejıler de ortaya çıkmaya başladı. Gözaltında bu- lunan ve aralannda 2 öğretmen ile doktor, stajyer hâkim. imam ve öğ- rencilenn yer aldığı bu kişiler, "Ankara kadrosunun örgütknme- sini tabana yavmak"la görevli ol- duklannı beürttiler. Başta Etimes- gut ve Sincan olmak üzere, "mu- taassıp" bölgelerde bulunan ve "güvenilir kişiler" dedikleri örgüt elemanlannın kaldıklan evleri ör- gütün karargâhı halıne getirdikle- rini belirten terönstlerin, "cami- ler ûzerinden halka inmeyi" he- defledikleri ortaya çıktı. DGM tarafmdan tutuklanan Ankara sorumlusu Mustafa tpek, örgütün "yöresel obnaktan çıkıp uhısal bir kimlik kazanmak içm" Batman ve Diyarbakır'dan dışan- ya açıldığını, öncelikle Akdeniz Bölgesı'nde geçiş noktalan oluş- turduğunu anlattı. Örgütün tutuklanan bir başka sorumlusu ve Başbakanlık'ta bil- gisayar operatörü olan Abdulsa- met Yıldız, örgütün Ankara bağ- lantılarını, lideri Hüseyin Velioğ- lu ile kendisinin kurduğunu; tele- fonlan ise dinlenildiği gerekçesiy- le "güvensiz'' bulduklanm anlattı. Velioğlu ve örgüt sorumlulan ile İnternet'te chat yaptıklarmı be- lirten Yıldız, kendisinin Başba- kanlığın krokisini çıkardığını söy- ledi. Orgürte yer alan herkesin bi- rer "istihbaratçı'' olduğunu kay- deden Yıldız, "Askerdeki adamı- mız, bulunduğu karargâhın; öğ- retmea oturduğu re göreviendq*i çevrenin istihbaratmıyapar" dedi. Teröristlenn, örgütün genel stra- tejisi doğrultusunda sızdıklan devlet dairelerinin, askeriik yap- üklan birliklerin otunım şeklini, stratejik noktalann ve önemli ko- numdaki kimselerin oda krokileri- ni ve planJanm çıkararak örgüte aktardıklan ortaya çıktı. Örgüte sızdınlan planlann, ileri stratejide kullanılmak için arşivlendikleri belirtüirken örgütün böylece ken- di "bigi bankas"nı oluşturduğu kaydedildi. Üst düzey bir emniyet yetkilisi, örgütün Ankara sorum- lusu Mustafa Ipek ın Etimes- gut'taki örgüt evınde bomba düze- nekleri üzerinde çahştığının belir- lendiğini kaydetti. Metris Cezaevi'nde bir IBDA- C militanının, örgütün lideri Salih Mirzabeyoğlu'na yazdığı mektup- ta yer alan ve Kışlalı'nın arabası- na konulan bombayla ilgili bilgi- lerin yakından değerlendirildiğini vurgulayan yetkili, mektupta yer alan McDonald's'ın bombalanma- sı olayının çözüldüğünü, ancak jandarmamn ve polisin bu ihbar doğrultusunda çalıştığını kaydetti. Mektubun laboratuvar incelemesi- nin sürdüğü belirtildi. Şeriatçı terör örgütü Hizbullah'a yönelik operasyonlar tüm yurtta devam ediyor EKyarbakır'da üç ceset dahaYurt Haberferi Servisi - Şeriatçı terör ör- gütü Hızbullah'a yönelik operasyonlar tüm yurtta devam ediyor. Diyarbakır'da 6 cese- din çıkanldığı ölüm evlerinde dün 3 erkek cesedi daha bulundu. Batman 19 Mayıs Ma- hallesi'nde de bir evde 2 erkek cesedi çıka- nldı. Toplam ceset sayısı 56'ya ulaştı. Bur- sa Emniyet Müdürü Aydm Genç, Hizbul- lah'a yöneük operasyonlarla 12 kişinin öl- dürülmesinin engellendiğini açıkladı. Diyarbakır'ın Balıkçılarbaşı semti Savaş Mahallesi Küçük Kavas Sokak'taki 11 nu- maralj evde belediye ekiplerinin Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi uz- manlan denetiminde sürdürdüğü kazılarda, dün torbalar içensinde 3 ceset daha çıkanl- dı. Ölüm evlerinde üç gün önce başlayan kazılarda ılk gün, yeni öldürüldüğü anlaşı- Hizbullah'ın tetikçileri p s i k o p a t -•••• MAHMUTORAL DİYARBAKIR - Hızbullah içınde hırsız, uyuşturucu müp- telalan ve balicilerin dışında psi- kopat tetikçilerin olduğu da or- taya çıktı. Diyarbakır kent mer- kezinde 31 Arahk 1999 tarihin- de yakalanan ve 5 kişinin öldü- rülinesi eyleminekatılan Hizbul- lah tetikçisi "Ayhan-Avni'' kod adlı Mehmet Çiğdem'in askeri hastaneden verilen "psikotikbo- zuiduk" raporunun bulunduğu belirlendi. GATA'da "anti ptsi- kotik" tedavi uygulanan, ancak tam olarak düzelmedığı beürle- nen Çiğdem için Dıyarbakır DGM'de idam istemiyle dava açıldı. Mehmet Çiğdem için Diyar- bakır Asker Hastanesi Psikiyat- ri Servisi taraAndan hazırlanan raporda, Çiğdem'in "bir kere- denfazbtekrarlavanpsikotikbo- zuktuğunun (ayırt edilcnıeyen tip)oWuğu" \-urgulanarak asker- liğe elverişli ounadığma dikkat çebldı. Raporda, Çiğdem'in ya- pılan ruhsal muayenesinde "ken- di yaşradakaere oranla çevresin- deküere olan ilgisinin azalmış ot- duğu, ancak giyiıüş ve tuvalet özeninin iyi oiduğu" belirtildi. "Dtırgon bir kişiliğî olan Çiğ- dem'in sosyobühcsinin soğuklu- ğuna, konuşmaanm soru \ç ce- vap tarzmda, mimik ve jestleri- nin ise sflik" olduğu belirtildi. lan Ayeruüah Dalgm ile Ali Y ıkhz'a ait ol- duğu belirlenen iki ceset, evin avlusunda bulunmuştu. Yapılan aramalarda, evin bod- rum katında, toprak altında cesetler olduğu belirlenmiş ve kazılar, 13 numaralı evi de kapsayacak şekılde genişletiünişti. Üç gün- den bu yana devam eden kazılarda, ilk gün 4 kişinin cesedine, ertesi gün 1 kişinin çü- riimüş ancak parçaianmamış cesedi ile en az 2 kişiye ait olduğu tahmin edilen kemikJe- re rastlanmıştı. Ancak dün Adli Tıp Kurumu'nda yapılan inceleme sonucunda kemiklerin 17 yaşında bir erkeğe ait olduğu anlaşıldı. Böylelikle Diyarbakır'da çıkan ceset sayısı 9'a ulaştı. Dün ortaya çıkanlan cesetler bir süre DGM savcısının olay yerine gelip tutanak tutma- sının beklenmesinin ardından Devlet Has- tanesi Morgu'na kaldınldı. Kimliği tespit edilemeyen ceset sayısı 6'ya yükselirken 17 yaşındaki kişiye ait olduğu belirlenen ke- milderden kimlik tespırine çalışılıyor. Evler- deki kazı çalışmalanna devam edilmesi ka- ran alındı Bu arada, Hizbullah'ın ölüm evinın bulun- duğu sokakta ceset aranması calışmalanmn başladığı günden bu yana ortadan kaybolan aynı sokaktakı Kavas Camii imamı Mehmet Aslan ıse önceki gece terörle mücadele ekıp- len taraündan gözaltına alındı. Hizbullah'a yönelik operasyonlar kapsa- mında Bingöl'de gözaltına ahnan şüpheliler- den 17'si, dün çıkanldıklan cumhuriyet sav- cılığı tarafmdan tutuklanma istemiyle nö- betçi hâkimliğe sevk edildi. Sanıklann tü- mütutuklandı. Tutuklananlar arasında 1 öğ- Istanbul Bolu ANKARA Açılan mezar. 16 Çıkan ceset 56 9Operasyonlann sürdüğü iller lllerdeki ölü sayısı retmen ile 6 memur bulunuyor. Mardin . . . - _ ' - Mardin'de emniyet vejandarmanınbirlik- te yürüttüğü operasyonlarda gözaltına alı- nan 100'den fazla Hizbullahçının sorgusu sonucunda kentteki 18 faili meçhul cinayet- ten birçoğunun aydınlatıldığı açıklandı. Mardin Emniyet Müdürü Özdemir Gûrso, yakalananlann sorgulannda önemli bilgi- ler elde edildiğini, yakında iJde yeni hücre evlerinin ortaya çıkanlabıleceğıru söyledı. Batman • --" J Batman'ın Gercüş ilçesi 19 Mayıs Mahal- lesi 2922 Sokak'ta Hizbullah'a ait olduğu ^^^^^m belirlenen bir hücre evinde yapılan aramalarda 2 ceset bulundu. Kazılarda elleri ayakJarryla zincirlenmiş hal- de bulunan cesetler üzeTİnde işkence izleri belirlenirken toprak altında çürüdükleri bildirildi. Ağn Elazığ« Malatya^ Adıyaman G.Antep ^jjrfa Muş Diyarbakır 0 Mardin Öğretim üyeleri tehdit edildi DİYARBAKIR (AA) - Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Özaydın, "kıük kıyafet genelgesi'* kapsamında üniversıteye türbanlı öğrenci alınmaması uygulaması nedeniyle terör örgütü Hizbullah tarafmdan ölümle tehdit edildiklerini söyledi. Rektör Prof. Dr. Özaydın yaptığı açıklamada, "kıtak kıyafet geneJgesi" kapsammda üniversitelerin kapalı alanlanna türbanlı öğrencilerin alınmaması uygulamasına başlamalanyla Hizbullah terör örgütünün öğretim üyelerini telefon ve mektupla ölümle tehdit ettiklerini bildirdi. Hizbullah terör örgütü adına tehdit içeren mektup ve telefonlann 13 öğretim üyesinin yanı su^ kendisine de geldiğini söyleyen Rektör Prof. Dr. Özaydın, kendilerinin ve ailelerinin tehdit edildiğini bildirdi. Özaydın, mektuplarda, "Cephe-i Hizbullah-ı Amid" (Hizbullah Diyarbakır Cephesi) imzasmm^er aldığmı bildirdi. Prof. Dr. Özaydın, geçen yıldan itibaren gelen tehdit içeren mektup ve telefonlan alanlann, fakültelerde türban uygulaması konusundaki soruşturmalan yürüten öğretim üyeleri olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: "Geçen yıl kapah alanlara tûrbanh öğrencUeri almamaya başlamamıda birtikte tehdiüer gebneye başladı. Uygulamadan taviz vermeyince tehdit telefon ve mektuplanıun sayısmda azafana oldu. Ancak zaman zaman bu konudaki tehditier halen gefiyor. Biz bölgede laik, sosyal, demokratik cumhuriyetin kalesiyiz. Bu konuda taviz verilmesi mümkün değü. Mektuplan ilgili birimkre Uertik." Prof. Dr. Özaydın, ünıversiteye bağlı tüm fakülte ve yüksekokullarda toplam 3 bin 640 kız öğrencinin öğrenim gördüğünü, bunlardan 625 öğrencinin türbanlı olduğunu anlattı. Özaydın, türban yasağının uygulanmasının ardından bu sayının 64'e düştüğünü belirtti ve bu öğrencilerle ilgili incelemelerin de sürdürüldügunü bildirdi. Esklşehlr Hizbullah'a yönelik ope- rasyonlarda gözaltına ahnan ve önceki gün tutuklanan 12 örgüt üyesi, Eskişehir Özel Tip Cezaevi'ne konuldu. Elazıp Elazığ'da mahkemece ser- best bırakjlan ve bir süre sonra haklannda gıyabi tu- tuklama karan çıkanlan 18 kişiden, Fırat Üniversitesi Tıp Merkezi plastik cerrahi uzmanı MehmetEkmci, Er- kan Daş, Zûlfü tngören, Ab- bas Yıhnaz, Kemal Eken, Metin Suiçen, Resul Yüdı- nm, Cetil Ozdemir ve Gü- nay İşyari tutuklandı. İBPA-C operasyonu Tokat'ın Turhal ilçesinde, şeriatçı terör örgütü İBDA- C'ye yöneük olarak düzen- lenen operasyonda gözaltı- na ahnan Furkan dergisi da- ğıtım sorumlusu OrhanMe- tin Ercoşkun tutuklandı. Bu arada, kent merkezinde gö- zaltına ahnan iki ayn tarika- ta üye 78 kişi ise Tokat Cum- huriyet Başsavcıhğı tarafin- dan tutuksuz yargıJanmak üzere serbest bırakıldı. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] 196O'lı yıllarda, gençlik ey- lemleri sırasında konuşma ya- partcen bazı deneyimli arka- daşlaruyanriardı: "Konuşurken devlet deme, onunyerine siya- si iktidarde, yoksa hakarete gi- rer, ceza alırsın..." Ge) zaman, git zaman, biz devlet de desek, siyasi iktidar da desek, pek fark etmediğini görürdük. Solcu ve muhalif olmak, bedeli ödenme- si gereken bir tercih olarak fa- tura edildi. Çok masum eylem- lervetalepler, "komünizm pro- pagandası" sayılarak ağır ce- zalara çarptınldık. Aradan zaman geçti, bir kı- sım arkadaşımız, bizleri yeni- den uyarmaya başladılar: "fîü- tün bu olanlara bakıp devleti hedefalmayın, burada sorum- lu olan siyasi iktidariardır." Bu tartışma hâlâ sürüp gidiyor. Devlet, bazı arkadaşlann söy- lediği gibi sürekli bir kavram. Devletin kurumlan da sürekli. Halbuki siyasi iktidariar gelip geçici. Bu noktada, şu saptama ya- pılıyor: "Tercihlersiyasi iktidar- lanndır, devletin değil, yokye- re devleti suçlayıp yıpratma- Devlet mi, Devleti Yönetenler mi? yın." Doğru, siyasi iktidariar ge- lip geçici, devlet kalıcı. Kafama şu soru takılıyor: Devlet yıpra- nır mı? Bu kadar kalıcı olan şe- yin yok olması mümkün mü? Orneğin, biz devletsiz kalır mı- yız? Bunlan neden düşünüyo- rum? Gazeteleri açıyorum: Hiz- bullah vahşeti üzerine korkunç şeyier okuyorum. Biliyorum ki devletin birçok kurumu Hizbul- lah'ın neler yaptığının farkın- daydı. Bu devlet kurumlannın sorumlu mevkilerindeki insan- lar, onlann korunup kollandı- ğından da haberdardılar. Hatta, çeşitli devlet kurumlannda eği- tildiklerine iltşkin somut iddi- alar, devlet belgelerinde yer al- mıştı. Gazeteleri açıyorum: Duvar- lara yazı yazdıklan ve bildiri da- ğrttıklan için gençlere "terörör- gütü üyesi" olmaktan 12'şer yıl 6'şar ay ceza vermişler. 17-18 yaşlannda girdikleri cezaevin- de yıllardır çile çekiyorlar. Adla- n Banş, Ümit, Tamer olan bu gençlerden üçünün katıldığı ne bir şiddet eylemi var, ne de kim- seye bir zarar vermişler. Ceza- evinde müzik yapıyorlar, beste hazırlıyortar, tıpkı bir zamanlar Ruhi Su'nun, Ahmed Arrf'in cezaevinde yaptığı gibi. Gazeteleri açıyorum: Metin Göktepe'yi öldüren polisler, küçük cezalarta kurtulmuşlar. Perpa'da sıradan insanlan "te- rörist" diye kurşuna dizen, ara- lannda Ayhan Çarkın'ın da bu- lunduğu polisler, suçlan sabit olmasına rağmen, neredeyse tatttf ediliyoriar. Polisler, yargıçlar, kanunlar, güvenlikgüçleri, savcılar... Bü- tün bunlar yalnızca "siyasi ikti- dariar" denerek açıklanabilir mi? Örneğın Hizbullah. Hizbul- lah'ın öldürülen lideri Hüseyin Velioğlu'nun 1980'lerde Bat- man'da Petrol-lş Sendikası'nın başına geçmesi için oradaki Jandarma Komutanı'nın des- teğini aldığını gazeteler yazdı. Hizbullah'ın satırlaria adam öl- dürmesinin ûzerinden yıllar geçti. Bir gün baktık ki, polisin bir fiskesiyle neredeyse bütün Hizbullah örgütü çöküverdi. Bu 20 yıl içinde, kaç hükümet de- ğişti, kaç emniyet genel müdü- rü, jandarma komutanı, savcı, vali, yargıç değişti, bu yörede- ki siyasetler değişmedi. Öme- ğin o dönemde "Hizbullahyok" diyen emniyetçiler, bugün Hiz- bullah operasyonunu yöneti- yorlar. Üniversiteli gençler, aynen 30-40 yıl önce olduğu gibi dü- şündüklerini söyledikleri, kuaı- lu düzene karşı geldikleri için işkence görmeye, ağır cezaîa- ra mahkûm edilmeye, ceza- evinden çıktıktan sonra dışlan- maya devam ediyoriar. Bu ko- nuda devletin tüm kurumlan arasında tam bir uyum olduğu da birgerçek. Tercihleri 194O'lı, 1950'li yıllara götürsek aynı manzarayla karşılaşryoruz. Aziz Nesin'ler, Yaşar Ke- mal'ler, Orhan Kemal'ler, Abi- din Dinolar, Nâzım Hik- met'ler de aynı anlayış ve uyum içinde olmadık acılar çektiler. Evet, devlet sonunda bir ör- gütlenme, onu kimleryönetirse rengini de onlar veriyorlar. An- cak devlet, siyasi iktidariardan ibaret değil. Yargısıyla, paria- mentosu, cumhurbaşkanlığı, hükümeti ve ordusuyla bir bü- tün. Bütün bu kurumlar devle- ti oluşturuyortar, düzeni temsil ediyoriar. Buna büyüksermaye sahiplerini de ilave edebiliriz. Onlar da ekonomik tercihlere yön veriyorlar. Ben diyorum ki devlet mi, yoksa on yıllardır bu devlete yön verenler mi, her neyse ar- tık Hizbullah'ı salıp gençleri, Eşber'leri hapse atmaktan, iş- kence etmekten, adi suçlulan bırakıp muhalif gençleri kova- lamaktan vazgeçsin. Devletin kutsal olduğu gibi yanıltıcı pro- paganda bırakılsın, bütün dev- let kurumlan yıllann birikimiyle oluşturduklan despotik anla- yıştan vazgeçsinler. Artık de- mokratik bir devleti hedefleyen bir yeniden yapılanma içine gi- rilsin. Malum, artık Avrupalıyızya... GLOBALPOLMKÜLTÜR ERGIN YıLDıZOĞLU Eski Egilimlerin Yeni Biçimleri ^ Geçen yıl içinde dünya ekonomisinde iki eğilim ortaya çıktı. Birincisi, küreselleşmeye, "yeni eko- nomi" kavramı eklendi. Ikincisi, kimi az gelişmiş ül- keler, ulusal para politikalannı IMF'ye devretmenin de yetmediğini görerek dolan para birimi olarak be- nimsemeyi düşünmeye, hatta bu yönde adımlarat- maya başladılar. Bu iki eğilim sanınm sömürgeci- liğin (bir devletin, bir başka ülkenin siyasi iradesi- ni egemenliği altına alması) günümüzde sergiledi- ği biçimlerie yakından ilgili. 19. yüzyılın ikinci yansında, o dönemin küresel- leşme süreci içinde, Ingiltere, Fransa, Almanya, Japonya ve ABD gibi ülkelerin birbiriyle hem eko- nomik hem de askeri alanda boy ölçüşebilecek kapasitelere sahip olması, uluslararası mal ve ser- maye piyasalannın, salt ekonomik mekanizmalar- la denetlenmesine olanak vermiyor, açıkça işgal ve ilhak gündeme geliyordu. Bu cins sömürgeciliğe bugün rastlanmıyor. An- cak bu sömürgeciliğin arkasındaki dinamikler-Mal ve sermaye ihraç piyasalannın, ucuz işgücü kay- naklannın denetlenmesi- yine yaşamsaJ öneme sa- hip. Ancak dinamiklerin günümüzdeki biçimlerini belirieyen küresel ortam dünden, en azından, iki açıdan farklı. Bu nedenle, günümüzde sömürgeci egilimlerin sergiledikleri biçimler dünden farklı. Birincisi, bu- gün hiçbir merkez ülke ya da AB gibi ülkeler gru- bu, ABD ile askeri, ekonomik olarak boy ölçüşe- cek durumda değil. Askeri, teknolojik olanaîdann yanı sıra ABD'nin çok önemli bir üstünlüğü daha var. Davos'ta, Renault genel müdürünün işaret et- tiği gibi "Bugün kendi ekonomisini özgürce düzen- leme olanağına yalnızca ABD sahip." Ikincisi, dün olduğu gibi bugün de mali sermayenin değerlen- me alanlannın kullanımının denetlenmesi büyük öneme sahip. Ama, bugün borsa sistemi dün ol- madığı kadar yaygın ve elektronik olarak bütünleş- miş durumda. Bu koşullarda, bir ülkenin para polrtikasının, ulus- lararası mali sermayenin giriş çıkışlanna uygun bir şekilde denetlenmesi büyük öneme sahip. Aşın borçlu ülkelere IMF yoluyla baskı yapmak bir yol. Ama, bu ülke tçindeki siyasi dinamiklerin etkisiyle, hükümetin para polrtikasının yönünü açıkça ya da verileri gizleyerek el altından değiştimnesi olasılığı- nı ortadan kaldırmıyor. Diğer taraftan, esas olarak ABD kaynaklı büyük bankalann denetlediği küresel yatınm fonlannın hacmi trilyonlan bulurken az gelişmiş ülkelerin ser- maye piyasalannın derinliği en fazla yüz milyariar- la ifade edilebiliyor. Bu yüzden eski FED Başkanı Volcker'in pazartesi, International Herald Tribu- ne'de işaret ettiği gibi büyük bankalar açısından, marjinal bir sermaye hareketi, orta çapta az geliş- miş bir ülke ekonomisini sarsabiliyor. Hatta piya- sadaki diğer yatınmcılann da etkilenerek kendi ser- mayelerini çekmeye başlamalanyla da derin bir kri- ze yol açabiliyor. Uluslararası pîyasalann esas olarak dolar cin- sinden işlem gördüğünü, yabancı yatınmcılann is- tikrarlı döviz ortamlannı tercih ettiğini göz önüne alan az gelişmiş ülkeler için de, sermaye girişimi- ni teşvik etmek için kendi paralanndan vazgeçe- rek dolan benimseme eğilimi başgösteriyor. Ekva- dor'da gördüğüm gibi, bu eğilimi IMF de teşvik ediyor. Böylece, az gelişmiş ülkelerde en önemli ekonomik karar mekanizması, Merkez Bankası et- kisizleşirken ABD Merkez Bankası'nın da kendi ül- kesinin yanı sıra diğer ülkelerin ekonomilerini (pi- yasalannı) doğrudan düzenlemesi gündeme geli- yor. Volcker'e göre bugün bu sürecin henüz başın- dayız, ama "alttan alttan işleyen eğilimler bu yön- de." Davos toplantısı sırasında sık sık "yeni ekono- mi" modelinin küresel düzeyde yaygınlaşması eği- liminin güçlendiği vurgulandı. ABD'li konuşmacı- larsa sorunu farklı koymayı tercih ediyortardı: "Me- rak etmeyin, siz de bu modeli benimseyebilir, bir ABD olabilirsinizJ." Ancak tesprtlerin farklı olması bir gerçeği değiştirmiyor. Söz konusu olan, ABD ekonomisinde küreselleşmeye bağlı olarak oluşan bir ekonomik düzenleme sisteminin genelleşme- sidir. Bunda ne var demeyin. Bak/n Morgan Stan- ley Dan VVitter'in baş ekonomisti, soruna yakla- şırken ne gibi ifadeler kullanıyor "ABD paradigma- sı (Yeni Ekonomi-E.Y.) küreselleşirse, bundan ilk faydalanacak olanlann, Amerikan teknolojişirket- leri olduğunu söyleyebiliriz..." "Bilgi çağında, ilkgi- ren (piyasaya E.Y.) avantajı, kazanan hepsini alır prensibi ve ölçek avantajı rekabetçi üstünlüğü sûr- dürmek için yaşamsal öneme sahiptir (ikiyıldır hız- lanan şirket birieşmelerine, tekelci eğilimlere dik- kat -E.Y.)..." "Ancak ABD modelinin küreselleş- mesiyle bihikte, uluslararası düzlemde, yeni bir deregülasyon, amştırma geliştirme harcamalan, emek piyasasında esneklik artışı, hisse senedi sa- hibinin (rantiyenin - E. Y.) getirisinin öne çıkması dalgası başlayacaktır" (26.01 GlobaJ EconomicFo- rum). "Ister jeopolitik egemenlik, ister ekonomik, mali ve piyasa performansı açısından olsun, dûn- yada hiçbir zaman olmadığı kadar bir ABD hege- monyası söz konusu." "önümüzdeki ikiyıl boyun- ca, ABD modelinin küreselleşmesi, egemen tema olacaktır" (age 28.01). Belki bu modelin yaygınlaşmasıyla biriikte ABD göreli üstünlüğünü kaybetmeye başlar, siyasi eko- nomik rekabet ortamı daha da keskinleşir. Ama bu noktaya kadar süreç ABD'nin üstünlüğünü pekiş- tirecek, ekonomisini besleyecek, çevre ülkelerin ekonomilerini de uygun gördüğü yönde şekillen- dirmeye devam etmesine olanak verecek bir yön- de işleyecektir. Özetle, tüm "değişikliklere" rağmen ekonomik sistem özü ve içeriği açısından aynı kalmaya de- vam ediyor. Biçimlerdeki değişikliklerin dünya halk- lan üzerindeki etkileri, görelilik ilişkisi saklı kalmak koşuluyla, 150 yıl öncesinden farklı değil. I Haber Servisi - Lamda Eşcinseller Grubu yaptığı yazılı açıklamada, çağdaş ve demokratik bir toplumsal yaşama en çok kendilerinin gereksinim duyduklarını belirterek, "Anayasamı Istiyorum" kampanyasına destek verdiklerini bildirdiler. Peker DGM'de ifade venfi • Istanbol Haber Servisi - Bulgaristan'dan Türkiye'ye getirildikten sonra yargılandığı davalardan tahliye olan Sedat Peker, Istanbul DGM'de savcıya ifade verdi. Peker'in tstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcıhğı'nca Duygu Asena ile yaptığı bir röportaj sonrası Milliyet gazetesi hakkında başlatılan soruşturma kapsamında ifade verdiği öğrenildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle