16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 ŞUBAT 2000 ÇARÇAMBA 14 JvUJLiJ- LJ1\ [email protected] i. 'Açız,üşüyoruz, amahürüz' 'Macaristan-FotoğrafÜlkesVsergisi54sanatçının 126yapıtından oluşuyor ESRA ALİÇAVUŞOĞLU Pamukbank FotoğtafGalensı'nm 2000 yılı ilk sergısi 'Macaristan-Fotoğraf ÜJ- kesi' başlığını taşıyor. Zengın bir kültü- rel bırikîme sahip oJan ve fotoğraf sana- tına dünya çapında pek çok yetenek ka- zandıran bır ülke Macanstan. Andre Ker- tesz, Brassai. Martin Munkacsi. Robert Capa, Laszlo Maholy-Nagy ve Mari Mahr gıbı bırbınnden önemli 54 Macar fotoğraf sanatçısının 126 yapıtından olu- şan sergı, ikı farklı mekânda sunuluyor izleyicilere. 20 yüzyılın fotoğraf sana- tma ışık tutan çok geniş bir seçki, Pamuk- bank Fotoğraf Galensi 'nin yanı sıra BM Çağdaş Sanat Merkezı'nde de 26 Şu- bat'a dek, pazar hanç her gün saat 10.00- 19.00 arası ızlenebılecek. Sergının belkı de en önemli yanı, ül- kelennı terk ederek, sanat yaşamlannı baş- ka ûlkelerde sürdüren ve dünya çapında üne kavuşan önemli fotoğraf sanatçıla- n ıle Macanstan'da kalan sanatçılann yapıtlannın bırlıkte sergılenmesi... tzle- yiciler böylece Macar fotoğraf sanatı- nın ıkı akırnı arasında bır kıyaslama yap- ma olanağı bulacaklar. Macanstan Fotoğraf Müzesi Direktö- rü ve serginın küratörü Karoly Kincses ile Macar fotoğraf sanatı üzerine konuş- tuk. -Serglkataioğunda 'Sanatm tek birda- knda bu denü çoksavıdadâhi yetiştirmek- le övünebUen başka bir ülke var nudır' diye sonıyorsunuz. Sanmz fotoğraf bu alanlann başında getiyor_ KAROLY KİNCSES - Bu sergiyi dû- zenlemeden once şöyle bır soru sordüm kendı kendime- "Nasıl ohıyor da tüm dünyadatanmnuşon fotoğraiçı Macar kö- kenİL." Bu duşunce ortaya çıktıktan son- ra araşarmaya koyulduk. Macanstan Fo- toğraf Müzesı'nde yarun mıh/on fotoğ- raf var ve bunlann birçoğu yabancı ül- kelerde yaşayan Macarfotoğrafçılara ait. Macanstan olağanüstü yetenekli kişiler yetıştirmış, ancak üstün yetenekli insan- lan elınde tutmayı becerememiş ve on- lara kucak açamamış bır ülke. Bu sergı ıçın Macaristan'ın önemli fo- toğrafçılarmı seçtık. Dünya çapında üne sahip en önemli fotoğraf sanatcılannın yapıtlanyla, ünü kendı ülkesinın dışına çıkmamış, bu nedenle de fotoğraflan sa- dece meraklılan dışında başka kımseye ulaşamamış sanatçılann yapıüannı birara- ya getirdik. Hollywood'uıı temel taşlan -Macar fbtoğrafcılannm karşdaşb^en- geUer nej di sizce? KEVCSES - Çok önemli bir sanatçı olabilmek içın öncelikle yetenekli ol- tnak gerekiyor. Ama belki de bunun ar- dından gelen en önemli şey para, finans- man... Diğer bir nokta ise ülkenın kül- türe ve sanata büyük saygısı olması... Macaristan'da 1920-1930 yıllan arasın- da, alanlannda oldukça yetkin, yetenek- li sanatçılar vardı. Birinci Dünya Sava- şı'ndan sonra Macanstan kötü bir bi- çimde parçalandı ve çok küçük bir ülke halıne geldı. Bu dönemde birçok sanat- çı yurtdışına gitmek zorunda kaldı. Sa- dece fotoğrafçılar değıl tüm sanat dalla- nndan insanlar yurtdışına çıktı. Macar- 'Görünrü No. 13' - György Kepes, 1938. her bakımdan zor günler yaşıyoruz. Fotoğraf sanatının durumu 1920- 1930'lu yıllardan daha zor. On yıl önce fotoğraf müzesi açıldı Macaristan'da. Kendimiz fotoğraf ve belgeleri toparlıyoruz. Günde 14-15 saat çahşıyonız, bunun en az 8 saati para aramakla geçiyor, 2-3 saat gündelik işleri yapıyoruz, geri kalan 1 saatte ise fotoğraflarla uğraşıyoruz. Ama mutluyuz... Ünlü bir Macar şairinin bir şiirinin son dizeleri söyledir: 'Üşüyoruz, yağmurun altında ıslamyoruz, ama hürüz.' Türkiye'de çok bilinen Andre Kertesz'in 1921'de çektiği Kör Çalgjcı' başlıklı fotoğrafi, 1921. lann en önemli dezavantajlanndan biri, yabancı dil bilmemeleriydi. Macarca ulusiararası bır dil olmadığı için mecbu- ren dille bağlantısı olmayan sanat dalla- rıru yeğlediler Mutlaka bılıyorsunuz- dur; Hollywood'un temel taşlannı Ma- carlar atmıştır -Macaristan'ın, insanlan fotoğraf çek- meye yönelten bir tarafi var nn sizce? KEVCSES -Hayır, böyle bir şey oldu- ğunu düşünmüyorum. Bu yeterli değıl.. Almanlar ıleri görüşlü diye bılunr, ama bakış açılan oldukça dardır. Macar insa- nının görüşü daha açık, belkı bu yüzden olabılir. Ancak Yunanistan 'da ya da Tür- kiye'de deenaz Macaristan'da olduğu ka- dar fotoğrafçı var. - Bu sergiyle İstanbul'a taşıdığnuz fo- toğraflan nasd betiriediniz? KÜVCSES - Bu sergi ıkı yıldan bu ya- na dünyanın çeşıtlı bölgelerini dolaşı- yor. Sergi Istanbul'dan sonraNew York'a gidecek. Bır sergiyi düzenlemeden ön- ce mutlaka sergı salonunun boyutlannı istiyoruz. Ancak bir sergiyi oluşturur- ken göz önünde tuttuğumuz en önemli faktör, o ülkenin halkını ilgilendiren fo- toğraflan seçmek... Örneğin İstanbul'a Bela Bartok'un fotoğrafını getirdik, çün- kü Bartok uzun yıllar Türkıye 'de araştır- ma yaptığı ıçın burada tanınıyor. Andre Kertesz'ın fotoğraflanna da daha çok yerayırdık. Kertesz'in fotoğraflan Tür- kiye'de çok büınıyor. Her gıttığunız ül- keye değişik fotoğraflar götürüyoruz. -Sergide beigesd fotoğraflara da,kur- gu fotoğraflanna da aynı oranda yer ve- riliyor. Fotoğraf üsluplan arasında bir aynm gözetiyor musunuz? KEVCSES - Fotoğraf sanatını bir pas- taya benzetıyorum. Bunu dilimlere ayır- mak mümkün değil.. Önemlı olan, fo- toğraiin kahtesıdır. Fotoğrafi üsluplara göre ayınnayı doğru bulmuyorum. Ör- neğnı bir sokağın fotoğrafim her fotoğ- rafçı farklı biçimde çeker. Bunlann üs- luplan arasında bır fark gözetmemek ge- rekiyor. - Özellikk 1989'dan sonra Macaris- tan'da yaşanan siyasi değişiklikler pek çokaiandadeğişnnlere nedenoldu.Bu du- rum fotoğraf sanatını nasıl etkiledi? KEVCSES- Bugun her bakımdan zor günler yaşıyoruz. Fotoğraf sanatının du- rumu 1920-1930'lu yıllardan daha zor. Budapeşte'de bugün ıkı ünıversıtede fo- toğraf eğıtımı venlıyor, ancak çok az sa- yıda öğrencısi var. Oğrenimın yeterli ol- duğunu söyleyemeyiz. Belkı Macaris- tan'da bır fotoğraf öğrencısının tanıma- djğı Kertesz'ı ya da bir başka fotoğraf- çıyı Türkler daha iyi tanıyor. "Hükümet destek sağlamadı' - Macanstan bu kadar zor günler ya- şarken, bir fotoğraf müzesi kunnak sa- nmz vabana anlmayacak bir durum... KEVCSES - Macanstan'da on yıl ön- ce açıldı fotoğraf müzesi. Bir haftadırbu- radayım ve Türkiye'de bır müze açılma- sı gerektığinı düşünüyorum. Macaris- tan'da böyle bır müzenin açılması 100 yıl önce düşünülüyordu Ancak parasal ne- denlerden dolayı bır türlü bu proje ger- çekleşemedı. Komünıst rejirrun çökme- sinden sonra yeni hükümenn sanatla çok ilgileneceğini, finansman sağlayacakla- nnı umuyorduk, ama düş kınklığına uğ- radık. Eümizdekı malzeme çok fazlaydı. Kül- tür Bakanlığı herhangı bır yardnn yap- mayınca kendı olanaklanmızla bir şey- leryapmaya karar verdık. Budapeşte'ye yakın bır şehırde buranın beledıye baş- kanı tarafindan harap durumda, eski bır sinagog bıze venldı Binayı yenıledıkten sonra Budapeşte'den üç kamyon dolusu fotoğrafı mü^eye getjr<hk.£n fotçğraf-c lann yansı tanhı, dığeryansı sanatsal... Eski fotoğraf makineleri ve Kertesz'in Amenka'dakı evinden gelen mobilyala- n da müzede sergiliyoruz. Fotoğrafla il- gıh her tiırlu belgeler ve fotoğraflar var müzede Farklı yerlerden toparlandı bu fotoğraflar. Türkiye'den de toplamaya çalışıyoruz. O dönemde üç kamyon fo- toğrafimız vardı, ama bır masa, bır san- dalyemız yoktu. Hıçbu" şey yapamıyor- duk, elektrik faturasuu ödeyecek kadar bile para bulamıyorduk. Günde 14-15 saat çahşıyonız, bunun en az 8 saatı para aramakla geçıyor, 2-3 saat gündehk işleri yapıyoruz, geri ka- lan 1 saatte ise fotoğraflarla uğraşıyoruz. Ama mutluyuz... Unlü bır Macar şairi- nin bır şıınnın son dizeleri söyledir: "Üşüyoruz, yağmurun altmda ıslamyo- ruz, ama hürüz." Sam Mendes, yönetmenliğini yaptığı ilk film olan Amerikan Güzeli ile Altın Küre ödülü aldı 'Sinemayı tiyattvsuz si'mU'nemem*Kfiitür Servisi - Sam Mendes, 'American Beauty' (Amerikan Güzeli) adlı fümıyle en iyi yönetmen ve en iyı drama fümı dallanndaAltm Küre kazandL'Ame- rikan Güzeh', senanstı Alan Bafl'a da en iyi senar- yo dahnda Alnn Küre kazandırdı. Film aynca aynı dallarda Broadcast Film Eleştinnenler Derneğı'nin ödüllennı kazandı. Sam Mendes, Amerikan Yönet- menlerBnüği'nın buyüki ödülü ıçın gösterdiği aday- lar arasında yer alıyor. 'Amerikan Güzdi' 18 Şu- bat'ta ülkemizde göstenme girecek. İlk yönetmenlık denemesı, taşlamanm ve duygu- sal etkileyıcıhğın bırleşunı olarak nıtelendirilen 'Ame- rikan Güzeli' ıle başanyı yakalayan 34 yaşındaki Sam Mendes, üyatro kökenh' ve bu aianda başanlı yapunlara unza atmış bır tiyatro tutkunu. Mendes, okul yıllannda tıyatronun büyüsüne kapıhmş. Ox- ford Magdalen Koleji'nden Cambride Peterhouse'a geçen yönetmen, bir yılun da Venedık'teki Guggen- heim'da geçirmış. Peterhouse'dayken David Halli- weû'in bır oyununu sahnelemesı ile geleceğinı tiyat- ro üzerine kiırma karan almış. Oyunu sahneledikten sonra Mendes'e ilk ış önerisi gelmiş; Chichester Ti- yatro Festıvalı'nde asıstanlık... Aynı zamanda, haf- tada 50pound karşılığında sahneyi paspaslamış. So- nunda tek geceliğine de olsa bir Çehov oyunu sah- neleme iznini koparabihniş. 23 yaşında yönettiği, büyük övgüler kazanan Çehov oyunu ile Mendes'e, henüz inşa edilmış olan Minerva Tiyatrosu'nun ka- pılan ardnıa dek açıhmş. Spielberg müzikali izledi ve fihni onerdi Mmerva'da ve Krahyet Shakespeare Tıyatrosu ıle yaptığı çalışmalarda. basrolünü PaulEddington'ın oy- nadığı 'Londra Güvencesi', Judi Dench'ın oynadığı 'Vlşne Bahçesi". Derek Jakobi'nın oynadığı 'Kean' ve Ralph Fiennes'ın oynadığı 'Troüus ve Cressida' gibı ses getiren yapunlara unza atmış. 1992 'de, Covent Garden'daki Donmar Warehouse Tiyatrosu sanat yönetmenlığnıe getirUmiş ve o za- manki kız arkadaşı Jane Horrocksu 'Küçük Sesm Yükselişi ve Düşüşü'nde \ e 'Kabare'de yonetmış. Çeşitli West End ve Broadway hitlennı sahneleyen ve artık disıpluıler arası mekık dokuyan yönetmen, '1Wdaldada\«tkinobnbirkuşakjy«yor''dıyor 'Ame- rikan GnzriPnden sonra Hollyvvood'un adımlanıu dik- katle ızledıği bır ısun halıne gelen "Mendes, direnı- yor' "7"ı>^tro\ u sinemaya giden bir basamak olarak aigüamryorum. Tnatro, en az sinema kadar gecerli- Bk ve değer taşıyan bir sanat dah. Tiyatro yapmaz- sam anan^arit-vamerifhilpceğimi /annetmiynnım." Mendes'ın Donmar VVarehouse'da sahneledıği, NatachaRichardson ve Alan Cumming'e Tony ödü- lü kazandıran 'Kabare' müzikalıni izleyenler ara- sında birgece Steven Spidberg'in bulunmasının, yö- netmenin, 'Amerikan Güzeli' içm kıralanmasında büyük payı var. "Steven bana, 'Göstennı ızledun ve bazı resımler yakaladun. Sanınm snıema fihni çe- kebihrsuı' dedL" Böyielıkle, Londra'da sahneledıği hıtlen televizyon ıçın çekmek dışında kamera dene- yunı olmayan Mendes, 'Amerikan Güzeli' ile ken- dısını yıluı en iyi fılm Altın Küre adaylan arasında buldu. "Sanınm, elejftirmenlerin övgükrini topla- nıakisteyen Spielberg'uı DreamWorks SKG fflm şir- ketmin teklifınin ardmda filmin kendisi değil, bütçe- • 'Tiyatroda ekip çalışmasına müthiş inanan biriyim; aynı şey gerçekten de harekete dayalı olan sinema için de geçerli. Tiyatroyu sinemaya giden bir basamak olarak algılamıyorum. Tiyatro, en az sinema kadar geçerlilik ve değer taşıyan bir sanat dalı. Tiyatro yapmazsam sinemaya devam edebileceğimi zannetmiyorunî." si yanyordo.'' tlk kez bir fıtaun yönetmenlığuu, ya- zarlığını ve yapımcıhğını üstlenen Sam Mendes, "Bötçe 12 mihon doiardı ve sonra 15 mihona yük- seldi ve herkes vergiden düştü. Filmi bedavaya yap- nm; üstünedepara ödemekdurumunda kaldım" dı- yor. Mendes'ın başanya ulaşmasında, 1969"da 'Buteh Cassidv and the Sundance Kid" ıle heykelcığı kazan- mış ve 8 kez Oscar'a aday ohnuş 73 yaşındakı Ame- nkalı kameraman Conrad HaD'un olağanüstü katkı- lannın payı büyük "Los Angeles, film arkası konu- sunda usta emekçilerin bulunduğu bir kent Yüzeyi kazıdığmızda muazzam zenginlikte kadrolatia kar- şdaşıyorsunuz. Haü, 1972'de çekilen "Fat Cıty'deJohn Hustonia da çahşmış; olağanüstü. Beni heyecanlan- dvan şey, bu insanlarm çoğunun Orson Welles, ka- meramanVittono Straro gjbi isimlerle işler çıkarnuş obnalan. Thatroda ekip çalışmasına müthiş inanan biriyim; aynı şey gerçekten de hareketedavalı olansi- nema için de geçernV Mendes'ın teatral becerisi, 'Amerikan Güzeü'ne de yansunış. Alan Ball'un mükemmel senaryosu, 'Habeas Corpus'a unalı bu- yanıt nıteliğmı taşıyor. Mendes, en sükselı başansuıı 1996'da, Donmar'da, oyun yazan Alan Bennet'ın tngıhzkenaryerleşun taş- laması 'Habeas Corpus'unu sahnelemekle elde etmış- tı. (Bu oyunun anafıkn -'Sehvetini sonlandıran, öz- lemini sonlandırnuş demektir'- 'Amerikan Güze- K'nde zalımce çürütülüyor.) 'Mavi Oda'da Nkofe Kidman'ı yönetti Mendes'ın tıyatrodan cdındığı yazar ve oyuncu de- neyımlen, yönetmenın füm için verdiği önemli ka- rarlarda yol göstencı olmuş. Kevin Spacey'nm taüh- sız 'Lester Burnham'ı. Annette Bening ın de eşı Ca- rolyn'ı canlandırdığı fihnde Mendes, oyuncu mımik ve jestlerınm sınemada tıyatrodan daha etkilı oldu- ğunu behrnyor. " Yaklaşık 20 dakikanız var ama prova yapmak is- temiyorsunuz. Bu yüzden inat ettim ve başlamadan evvel üd hafta masa başı çauşması yapnk. Senaryo, yav aş yavaş dört kez okundu. Hiç canlandınna yapd- madı. Öykü, tüm saydamhğryla, oyıınculann akılla- nnda yer etnıeJBydi. Ball'un senaryonun banndırdt- ğı öyküleri filmin sonuna bağlaması vurucu etki sağ- lamasınm yanı sıra güçlü bir oyunculuk sergüenme- sini de sağnyor." Altın Küre alması ve Oscar'ı kazanacağı gözüyle bakılması. Mendes"ın Donmar'dakı üretımini durdu- racak gıbı gözükmüyor. Londra'da yaşamaktan mem- nun olan Sam Mendes, Nkrole Kidmanın soyundu- ğu, 'The Bhıe Room'u yönettıkten 18 ay sonra yılın sonuna doğru yenı bu- Londra gösterisı gerçekleştir- menın planlannı yapıyor. "lnsanbr,'Artık sana Holly- wood yolu gözüktü' dryorlar ama durum göründü- ğünden farklı; asıl hedefim bu değfl. Donmar'ı sevi- yorum, çekip gitnıeve de niyetim yok. Sahneyle isim bitmedi. Benim istediğnn şe>, gerçekten iyi okhığum işleri kendimi, beni tamyanlan ve izleyicileri mem- nun etmekiçin yapmak ve bunu dünyanın birçok ye- rinde, pek çok biçimde geı^kJeştirebilirsiniz." Tnnıdad-Portekız melezı Sam Mendes, elde ettı- ğı başanlara karşın Bntanya'dan ayrümamakonusun- da çok net konuşuyor: "En çok yağmorun çisefediği havalan severim." DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ SessizJik Hakkı •4T5 Insan doğasının gürültüden fazia hoşlanma- dığı, sessiz ortamlarda daha mutlu otduğu söy- lenebilir. Ne ki, insanlık, sürekil daha fazla iiretim ve tü- ketim çılgtnlığı içinde kendini gürüttülü bir dün- yaya teslim etti. Almanlar hafta tatili günlerine "sessiz gün" derter. Dev fabrikalann, kentlerin gürüttüsü için- de geçen bir çalışma haftasının sonundaki ses- siz gün. Insanın kendini onarabilmesi, yeniteye- bilmesi için gereksinim duyduğu sessizlik, bir gün olsun sağlanmaya çalışılır bu yolla. Bizdeki sessizlik gereksinimi hemen herkes- çe kabul edilir de, sessiz ortamlar yaratma ye- arinefarklı çözümlerdüşünülür. Alıp başını bir dağ başına gitme ya da bilinmedik bir deniz kıyısına. Orada bir süre dinlenip zinde olarak gürüttüye geri dönme. Bulunduğumuz, yaşadığımız ortamlan daha sessiz, daha insani kılmak, ne yurttaşlann ne de yöneticilerin aklına gelir. Gürültü içinde yaşamanın kişinin sağlığını, ve- rimliliğini ne denli etkilediği üzerindeki araştırma- lara karşın insanlanmızın bu olguyu tersine çe- virecek girişimlerden uzak durduklan ortada. Yalnızca büyük kentlerimiz değil, orta büyük- lükteki kentlerimiz de gürültüden yaşanmaz du- rumda. Birkaç yıl önce gördüğüm Antalya'nm cad- delerinde motosıklet gurültüsünden yürüyebil- mek olanaksızdı. Bodrum, Marmaris gibi din- tence yerterindeki, büyük kentteri aratmayan gü- rültüyü anlayabilmek daha da zor. Istanbul'un nasıl sessiz bir kent olduğunu es- ki yıllarda çekilmiş filmlere baktıkça yeniden du- yabiliyoruz. Bana bu kentin sessizliğıni, daha doğrusu gerçek seslerini en iyi duyurabilmiş ya- pıt, Tanpınar'ın Huzur adlı romanıdır. Romanın sayfalan boyunca bu tansık kentin, o kendine öz- gü benzersiz havası geçer okura. Huzur'u oku- duktan sonra Emirgan, Kandilli tanıdığımdan bambaşka semtter olarak görünmüştür bana. 70'li yıllann sonunda bir kış günü. Sabaha kar- şı ansızın bastıran bir kaıia uyanmıştı Istanbul. Fatih'te oturuyorduk. Cağaloğlu'na, işe gelmek için sokağa çıktım. Tek bir araç bile yoktu. Hu- zur veren bir sessizlik kaplamıştı kenti. O anı, Ca- ğaloğlu'na dek yürüyerek geldiğim o sessiz gü- nün büyüsünü unutamam. Holfyvvood sineması, izleyenin ilgisini sürekli ayakta tutabilmek için hızla değısen sahnelerin yanında, yüksek sesleri de kullanıyor. Son dö- nemlerin çok ikjı çeken filmlerindenMatrbcte, bil- gisayarla düzenlenmiş şaşırtıcı görüntülere sine- ma salonunu sarsan şiddette gürültü-sesier eş- lik ediyordu. Böylesi bir hayata ve sanata koşul- lanmış insanlar için Nuri Bilge Ceylan'ın Mayıs Sıkıntısı ne diyebilir? Durgun, sessiz tiööa gö- «jrttOlerJ, odaJar, bahçeler, a^açlar..*' * •' Çoğumuzun hiç görmediği ve göremeyeceği Çanakkale'nin Kaz Dağı'nın arka yüzünde kalan Yenice ilçesi. Ülkemizin bir parçası. Yalnızca rüz- gârda salınan dallann, hışırdayan mayıs otları- nın seslerinin duyulduğu biryöre. Oralann, ses- sizliğin sesinin duyulduğu bir fılm Mayıs Sıkıntı- sı. Ünlü ressamımız Fikret Mualla, btryazısında, "Ben hürriyetimi çok severim. Bunu naçiz sû- kûtumda bulurum" diyor. YaJnız sanatçılar için değil, kendi hayatına ege- men olmak isteyen her insan için birgereksinim- dir sessizlik. Odalanmıza dek giren çirkin sesle- ri önleyemezsek nasıl sağlıklı kalabifiriz? Sessizlik hakkımızı uzaklarda değil, sürekli ya- şadığımız ortamlarda aramalıyız. Honanda'öa Türk sanatçılann pesim sepgisi açMı ;tr • AMSTERDAM (AA) Hollanda'nın Rotterdam kenti yakmlarmdakı Schiedam kasabasında 8 Türk sanatçunn çalışmalanndan oluşan bır sergı açıldı. Schiedam Belediyesı'nın katkılanyla açılan 'Hiçbır Yerden' adlı sergıde, modern Türk sanatunn günümüz örneklen yer ahrken, Halil Altmdere, Hale Tenger, Aydan Murtezaoğlu, Canan Şenol, Bülent Şangar, Hakan Gürsoytrak, Neriman Polat ve Ebru Özseçen adlı sanatçılann resim, heykel, fotoğraf ve video gibi alanlardakı çalışmalan sergileniyor. Sergi modem Türk sanat eserlenni Hollandalılara tanıtmada yardımcı olmasının yanı smı Hollanda'da yaşayan Türk toplumuna kendi ülkesinın sanatını tamtıp sevdirebılmeyı amaçhyor. K Ü L T Ü R İ Ç l Z t K K Â M Î L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle