25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 ŞUBAT 2000 PAZARTESİ HABERLER Şabancı Üniversitesi • ANKARA (AA)- Danıştay, Istanbul Tuzla'da 932 bin 525 metrekarelik «rman sahasuun Sabancı Üniversitesi tesısleri yapılmak amacıyla Milli Eğitim Bakanlığı'na tahsisine ilişkın işlemi iptal eden Istanbul 3. Idare Mahkemesi'nin karannı bozdu. Yüksek mahkeme, davayı açan Kırsal Çevre ~ve Ormancılık Sörunlan • .Araştırma Derneği'nin, dava konusu işlemle "meşru, kişisel ve güncel znenfaatının etkilenmediğine" karar verdi. Dava konusu olayda, Kırsal Çevre ve Ormancılık Sonınlan Araştırma Derneği, îstanbul'un Tuzla ilçesi Orhanlı Köyü Bıyıklı mevkiinde bulunan 932 bin 525 metrekare ormanlık sahada, Sabancı Üniversitesi eğitim tesisleri yapılması amacıyla bedelsiz olarak Milli Eğitim Bakanlığı'na izin veribnesine ilişkın işlemin iptali istemiyle tstanbul 3. îdare Mahkemesi'ne dava açmıştı. Prof. Turgufun aoklaması • IZMİR (Cumhuriyet • Bûrosu) - Gazetemizin 10 Şubat 2000 tarihli sayısında yayımlanan "Laiklik Karşıtı Profesörün Nobel Adaylığına Ret" başlıklı haberde adı geçen DEÜ Buca Eğitim Fakültesi öğretim Üyesi Prof. Dr. thsan Turgut, bir açıklama yapO. Haberde yer alan görüşlerin "tamamen uydurma" olduğunu öne süren Prof. Dr. Turgut açıklamasında, "35 yıllık meslek yaşamım boyunca, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı bir insan olarak çalıştım. Eserlerimde de bu düşüncelenmı işledim. Dinde laikleşmeyi bile savundum. Eserler incelenirken düşünce ve yaklaşımlanımn tamamı yerine, bazı cümlelerin secılip kanıt gösterilerek suçlanmam üzüntü verici buJunmuştur. Akademik çevremde de büyûk tepkilere yol açmıştır" dedi. 212kişiserbest • İSTANBUL (ANKA) - Insan HakJan Derneği (ÎHD) Istanbul Şubesi'nce "2000'li Yıllarda İnsan Haklanna Saygı" adı altında dün düzenlenmek istenen izinsiz yürüyüş sırasında, güvenlik kuvvetlerinin müdahalesiyle gözaltına alınan 13O'ukadın221 kişiden 212'si serbest bırakıldı. Istanbul Güvenlik Şube Müdürlüğü'ndeki kimlik bilgileri araşnnlan ve olayla ilgili ifadelerine başvurulan 212 kişi, Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı'nın talimatıyla gruplar halinde dün salıverildi. Araştırmalar sırasında çeşitli suçlardan dolayı arandıklan anlaşılan 9 kişi işe şubede kaldı. Şubede tutulan bu kişilerin, arandıklan birimlere sevk edilecekleri öğrenildi. Sorgu dersi • ANKARA (ANKA)- Çorlu Cumhunyet Savcısı Seydi Kaymaz, Yargıtay dergisinde yayımlanan "Yasak Sorgu Yöntemi • Olarak Yorma" başlıklı makalesinde CMUK uyannca şüpheli ve sanığı yorarak elde edilen kanıtlann hiçbir şekilde yargılamada kullanılamayacağını bildirdi. Yasada yeri olmasına karşın pek de uygulanmayan sorgu ilkelerine değinirken ifade alırken şüpheliyi "yormanın" yasak sorgu yöntemlerinden olduğunu bildiren Kaymaz, bedensel yorgunluk sonucu kişinin iradesinin zayıflatılması ve serbest karar verme yeteneğinin kaybolması şeklınde değerlendirilmesi gerektiğinin alnnı çizdi. Zorunlu olmadığı sürece gece alınan ifadelere de şüpheyle bakılması gerektiğini açıkladı. Kaymaz, Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmelığı'nde sorgu süresi konusunda boşluk bulunduğunu da bekrtti. Öymen: Iktidara gelip devrim niteliğinde düzenlemeler yapacağız 'Partiler emeğe karşı''Emek kesimi zor durumda' TBMM'deki 5 siyasi partinin emeğe kkrşı olduğunu belirten CHP lideri, parlamentonun tanm dahil olmak üzere emek kesimini zor durumda bırakacak yasalara imza attığını söyledi. Tarım ülkenin bağımsızlığı' Öymen, "Tanm denen şey, ülke bağımsızlığının en önemJi unsurudur. IMF müzakerelerinde en fazla direnilmesi gereken konulardan biri buydu. Biz hemen teslim oluveriyoruz" eleştirisini yaptı. 'Bütün kurumlar çöküntüde' Türkiye'de ekonomi, adalet ve güvenlik mekanizmalan başta olmak üzere bütün kurumlann çöküntü içinde olduğunu kaydeden Öymen, 'DSP, sağ partilerin kuşatması altında' dedi. IŞIKKANSU MUTLUSERELİ ANKARA-CHP Genel Başka- nı Altan Öymen, Türkiye'nin "halka kazık atmanm çeşitli yön- temlerine açık bir ülke" durumu- na geldiğini ve bunun kontrol me- kanızmalannın ortadan kalktığuıı söyledi. TBMM'deki 5 siyasi par- tinin emeğe karşı olduğunu belir- ten Öymen, parlamentonun tanm dahil olmak üzere emek kesimini zor durumda bırakacak yasalara imza attığını vurguladı. Oymen, "Tanm denen şey, ülke bağımsız- hgımn en öneınli unsurudur. IMF müzakerelerinde en fazla direnil- mesi gereken konulardan biri buy- du. Biz hemen teslim oluveriyo- ruz" eleştirisini dile getirdi. Türkiye'de ekonomi, adalet ve güvenlik mekanizmalan başta ol- mak üzere bütün kurumlann çö- küntü içinde olduğunu kaydeden Öymen, CHP olarak demokratik biçimde iktidara gelip devrim ni- teliğinde düzenlemeler yapmayı hedeflediklenni bildirdi. Oymen, DSP'nın TBMM'deki sağ partile- rin kuşatması altında olduğunu belirterek "Türkrve'nin tek ciddi sol partisi biziz" dedi. "Safl partiler PSP'yi kuşattı' Oymen, CHP'nin parlamento dışında olduğu süreçte Türkiye'de ekonomi, sosyal güvenlik ve ta- nm konuİanndayaşanan gelişme- len değerlendirdi. Bugün parla- mentoda emeği ya da emeğe da- yalı biryaşamı savunan hiçbir gar- ti olmadığma dikkat çeken Oy- men, DSP'nin sağ partiler tarafın- dan tamamen kuşatılmış durumda bulunduğunu söyledi. Oymen sözlerini şöyle sürdürdü: "Öyle örnekler görülüyor Id Medis'te buJunan 5 parti, hep bir- likte emeğe karşı kanunlan veya emeğin karşısındaki rant kesimini destekleyen kanunlan aralannda anlaşarak çıkanyorlar. Bunun ti- pik örneği vergi kanunudur. 1998'deZekeriya Temızel tarafin- dan hazuianan, o zaman bizün de destekJediğimiz ve reform olarak sunulan kanun, o dönemin iki or- tağı Meclis'te olmasına karşın or- tadan kaldınkn. Bunun yerine ge- tirilen düzenleme parlamentoda 'Aman uzatmayalım, kımse çok konuşmasuı' anlaşmasıyla bir ge- cede çıkn ve bu da kamuoyunun gözünden kaçü." Sosyal Güvenlik Yasasf nın da deprem sırasında "yangmdan mal kaçınr gibi" çıkanldığını anımsa- tan Öymen, bu gibi ömeklerin CHP'nin TBMM dışında olması- nm sakuıcalannı, zararlannı ve eksüdiklerini çok çarpıcı biçimde ortaya koyduğunu söyledi. Öy- men, "Biz içerdeokaydık elbetteki başka türhı ohırdu" dedi. Yalnız, memur, işçi, emekli ke- simlerinin değil, tanm kesiminin de perişan olduğunu vurgulayan Öymen, "Türkiye'de nereye gitse- niz tanm kesiminden feryatlar yüksenyor" diye konuştu. CHP li- deri, hükümetin tanm destekleri- lan; onlarda da neden sıkmtıya gj- riKyor? Çünkü herkes kendi tan- mmı müdafaa etmek istiyor. Biz hemen böyle teslim oluveriyoruz. IMF müzakerelerinde en fazla di- renilmesi gereken buydu." Somut konularda ahnan tavırla- nn "bağımsızuk" konusuna bakı- şı ortaya koyduğunu belirten Öy- men, tahkim konusunun buna ör- nek olduğunu söyledi. Oymen, uluslararası tahkime gıdildığı zaman ülkenin çıkarlan- nı koruyacak hiçbir mekanizma- mn bulunmayacağma dikkat çe- kerek şöyle devam etti: "Efendim sesini ne kadar lafinı işittirebfliyor- san. Lafinı işittirmek de kolay de- ğiL Çünkü bu laflar herkesin ho- şuna gftmiyor. Hoşıına gitmeyince de yansunası da o kadar oluyor. Ama biz bunu Türkiye'de il il, ilçe üçe söytüyoruz, söylemeye de de- vam edeceğjz." Tüm Avrupa ülkelennın içinde bulunduklan çeşitli ortaküklara karşın, "ulus devîet" özelliğini ve ulusal çıkarlan koruma konusun- da son derece duyarlı ve dikkatli olduklanna dikkat çeken Öymen, bir Ingiliz firmasmm, Alman- ya'nın ulusal telefon ştrketını sa- CHP Genel Başkanı Altan Öymen: Nereye gitseniz tanm kesiminden feryatlar yükseuyor. ni de kaldırma hazırlığı içinde ol- duğuna dikkat çekerek şu görüş- leri aktardı: "Sanki hükümet tanmı gözden çıkarmtş. Tanm denen şe>' ülke ba- ğunsızhğınm en önemli uasurudur. Tarunda kendine yeterii oldun mu çok büyük rabatlık kazanryorsun. Gerçi şimdi dünyada karşılıkh ba- ğunhhk diye birşey var. AB'ye gj- riyorsan sendebirtakım şeyler ya- pacaksuı. Ama dünyanın hali hiç belü obnuyor. Çeşitli sebeplerden ambargolar olabiliyor. Böyle bir zamanda herkes kendi başuım ça- resine bakar \ine. Elbetteki ,4B'ye girince onlann kurallaruu kabul edeceksin falan. ama AB'de hangi ülke kendi tarumnı ihmal etnuş de sen ihmal edrvorsun. Her memle- ket kendi taninına sıkı sıkıya bağ- lı kaldı şinıdiyc kadar. Büriin o en- ternasyonal görüşmeler, AGİT fa- Ğe\let onu tetkik eder >-anlış yap- maz, drvoıiar. Yanhş yapmaz olur mu? Herkesin gözünün önünde kaçtaneyanhşdizilipduruyor. Te- lefon sözİeşmelerine göre, 400 bin abonede bir ayn para ödenmesi gerekiyor. Bunu unutmuş adam- lar. Abone 2 miKona çıkmış. Gö- rüünüş şey değfl. Ortaya çıktı bu konu. Meclis'te biri söziü soru ver- di, arkası geunedL Devietiniçinde- ki adamlann yanflş yapması değü, yanlışsız iş yupnklan çok şüpheli. Nereye baksamz öyle. Mesela tele- fon södeşmelerinde, cep teiefonla- nnda 10 miryon lira sabit ücret ve- riyorsun. Peİd manası ne bunun? Halka kazık atmanın çeşit çeşit yöntemlerine açık bir memleket hahnegeldik vebunun kontrol me- kanizmalan ortadan kalkıyor. Bu- na karşı bağınyorsun, çağınyDr- sun, direnrvürsun. Meclis dıyn<ij»n ün almaya girişmesi sonucu Al- manya'da "kryamet koptuğunu"' anlattı. Oymen, dünya ülkelerinin küreselleşme söylemine karşm, ulusal çıkarlara donuk konularda "kirpi gibi" önlemleruü almaya, çalıştıklanna dikkat çekti. Avrupa Birliği'nin (AB) çağuı olgusu ol- duğunu, bunu değiştirmenin ola- naklı olmadığmı kaydeden Altan Öymen, buna karşın her ülkenin kendisini koruma altına alacak ön- lemleri ihmal etmemesi gerektiği vurgusunu yaptı. CHP lideri, "ln- gütere'nm para bnüğine girmeme- si, en azmdan geciktirmesL. Fran- sa'ıun kendi tarumnı koruması_ Bunun binlerce örneği var. Türki- ye de bunu akıldan çıkarmamah- dır. Ulus de>1eti bu açıdan. çağuı gerekleri içinde sa\unmak gerek- K. Bunu da >apaıı tek CHP zanne- divorum. Ulus devieti savunmak SODEV: Başka partiye geçen, organlarda bir yıl görev almasın CHP'ye ihanete hoşgörü yokANKARA (CumburiyetBürosu)- CHP Parti Meclisi (PM) üyesi Ercan Kara- kaşın başkanlığını yaptığı Sosyal De- mokrasi Vakfı (SODEV), tüzük değişik- liği çahşmalannı yürüten CHP'ye "par- tiden aynlarak başka partilere geçenierin yenjden üyeliğinin ancak örgütlere baş- vıırmalarryia gerçekleşmesi" önensıni ge- tirdi. SODEV, partiden ayrılanlann 1 yıl boyunca parti organlannda görev alma- malan, yerel ve genel seçimlerde adaylık hakkim kullanmamalan önerisini de ge- tirdi. SODEV, 12 Kasım 1999 ve 16 Aralık 1999 tarihlerinde Istanbul Square Ho- tel'de gerçekieşdrdiği atölye çahşması doğrultusunda, "CHPTüznğü'nün sosyal demokrat bir partiye yaraşır duruma ge- tirflmesi" amacıyla öneriler metni hazır- ladı. CHP PM üyesi Hasan Fehmi Güneş. eski Istanbul İl Başkanı Etem Cankurta- ran ve İstanbul il örgütünden yöneticile- rin de katıldığı atölye çahşmasında şu öneriler geliştirildi: • Aday üyelik için önerilen süre 1 yıl- ân. Bu sürede aday, parti okulu tarafindan hazırlamp ilgili ilçe tarafindan sağlanacak zorunlu temel eğitim seminerlerinden ge- çerek sertifika alacaktır. Bu süre sonun- da aday üye, üye statüsüne geçerek seç- me ve seçilme hakkını edinecektir. • Mevcut üyelik tanımına ek olarak, '•düzerüiaidatödeyen", "öngörülmüş par- ti içi çahşmalara katılan"', "parti doğrul- tu ve programını benimseyen ve btınlan toplumda benimsetmeye çahşan" tanım- lan getirilmelidir. • Üye. parti doğrultu ve politikalannm belirlenmesinde, yerel ve genel seçimler- de parti adaylannın belirlenmesinde söz ve karar hakkına sahip olmalıdır. • CHP'den aynlarak başka partilere a- day olanlar ancak doğal yöntemle yeniden üye olabilmelidirler. Bir yıl boyunca par- ti organlannda görev almamalılar. kaDanazzatendnnyadanda,kalk- mış zannedenler de bunu gönne- Kdir'' diye konuştu. Ulus devieti savunmakla ulusal çıkarlan savunmak arasında bir bağlantı olduğunu belirten öy- men, "Kendi çiftçinin hakkını, emekçinin hakkım savunduğun zaman ulusal çıkansavunmuş oh>- yorsun" dedi. AB'ye aday olan Türkiye'nin Avrupa işçisinin, tanmcısınm han- gi koşuJlarda yaşadığına bakması ve standartlan benimseme yoluna girmesi gerektiğine dikkat çeken Oymen sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir de tabii demokrasi stan- dartlan var. Aknanya'da, İngüte- re'de, Fransa'dahangi standartlar varsa Türkiye'ye de onu getirmek iazım. Kendiinancınla ikna olmu- yorsan, o zaman şu gerçeği gör ki AB'ye gireceksen başka hîrlü ol- maz. Biz demokratikîeşme açısın- dan Meclis'e dünya kadar yasa teklifi vermişiz, ama sağ çoğunlu- ğu iknaedememeşiz. Sağ çoğunhık bari şimdi ikna ofeun." Slyasette llberalleşme CHP Genel Başkam, Türki- ye'de siyasal liberalleşme denince sadece ekonomide liberalleşme- nin anlaşıldığına dikkat çekerek ekonomik liberalizmın de tama- men yanlış uygulandığını söyledi. Öymen, "Vergi kanununukayitdı- şıekonomiyi teşvikedecek şekilde, vergi kaçakçıhğma imkân verecek şekilde değiştirmek herhangi bir Avrupa ülkesinde görülür mü? Tam tersine en sıkı vergi kanunu- nun uygulandığı ülkeier bu geüş- miş ülkelerdir. Bu. Avrupa, Ame- rika düzeyindeki tiberalizm de de- ğiL Acayip bir düzen Türkiye'de- ki V'ahşi bir şey" değerlendirme- sini yaptı. Tekelleşme konusunda da Türkiye'de önlem alınmadığı- nı belirten Oymen, bu yapının te- peden tırnaga yenılenmesi gerek- tiğini söyledi. Öymen, "Biz bunuhep söyhıyo- ruz. Demokratikbir şekflde iktida- ra gefip devrim gibiyapı değişikn- § yapmak laznn" dedi. Türkiye'de yalnız ekonominin değil, adalet ve güvenlik sistemleri başta olmak üzere tüm kurumlann çöküntü içinde bulunduğunu belirten Al- tan Oymen, Susurluk kazasından sonra yaşanan sürecin bunun en çarpıcı göstergesi olduğunu söy- ledi. Devietin aradığı sanıklara yeşil, kırmızı pasaportlar verildiğıni, bi- hnmesine karşın sorumlu kişilerin "etini kolunu sallaya sallaya" do- laştığrnı, aralannda milletvekili olanlann bulunduğunu anlatan Öymen, dokunulmazhğı nasıl ol- duysa kaldrnlanlann da yeniden milletvekili seçildiklerine işaret etti. Öymen, Susurluk kazasından bugüne gelen sürecin benzer ör- neklerle dolu olduğunu söyledi. CHP'nin Türkiye'nin tek ciddi sol partisi olduğunu belirten Öy- men, başka sol partiler de olduğu- nu, ancak CHP'nin baraja en ya- kın olma özelhğini taşıdığını söy- ledi. Yüzde 7'nin üzerindeki par- tilerin diğer baraj altmdaki parti- lerden ayn bir statüye sahip oldu- ğunu belirten Oymen, "Bu imkâ- na sahip, pariamentoya girebilece- ği halde gjrememiş sol parti ola- rak bizvanz Türkrye'de. Başka bir ülkede bu oranla zaten iktidar or- tağı parti olabinrsiniz. Biz bu sol parti olmamızın gereğini inançla yerine getiriyoruz" dedi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcanslar9yahoo.com Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, önceki gece İstanbul Hâkim Evi'nde bir gnjp gazeteciye bakanlığının çalış- malannı anlattı. Birçoğu iyi niyetle ha- zırlanmış projeler. Yeni medeni kanun taslağı, hükümet tasarısı haline dönüş- müş ve Meclis'in komisyonlannda gö- rüşülmeye hazır hale gelmiş. Bu tasa- n fcanunlaşırsa, gündelik yaşamımızı derinden etkileyecek olumlu birçok de- ğişiklikle yüz yüze geleceğiz. Çok iyi. Hizbullah'la ilgili operasyonlar sürü- yor. Bir cinayet örgütü suç kanıtlanyla birlikte çökertiliyor. Çok iyi!!! Türkiye, Avrupay'la uyum yasaları alanında bir dizi değişikliğe hazırlanı- yor. Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Ka- nunu, Türk Ceza Kanunu, Avrupa ile uyumlu hale getirilmek üzere bakanlı- ğın gündeminde. Çok iyi!!! Yunanistan'la balayı dönemi yaşanı- yor. İki ülke 40-50 yıldır gerilime daya- lı ilişkiyi dostluğa dayalı ilişkiye döndü- rüyorlar. Silahlanma yarışı iki ülke eko- nomisine olağanüstü yükler yüklüyor- du. Belki bu olanaklar insani yatınmlar- da kullanılabilir. İki ülkenin gerilim için- de yaşaması, ticari ilişkilerine de zarar veriyordu; özellikle de turizme. Görül- düğü kadanyla, Türkiye bu yıl bu olum- Sanal Türkiye lu atmosfer içinde bir turizm bayramı yaşayabilir. Başaşağı giden ekonomi bu yolla rahatlayabilir. Çok iyi!!! Uzun yıllardan beri iîk kez istikrarlı bir hükümet işbaşında. İstikrarlı hükü- met, birçok kritik karan fazla sarsıntı geçirmeden uygulayabildi. Avrupa Bir- liği'yle ilişkiler istikrarlı ve olumlu bir çizgide seyrediyor. Çok iyi!!! • • • Türkiye'ye pembe gözlüklerle bak- mak isterseniz, olumlu birçok saptama yapabilirsiniz. Örneğin 15 yıl süren sa- vaş, yine bu dönemde sona erdi. Kürt sorununun barışçı yollardan çözümü konusunda olumlu bir ortak görüş oluştu. İyi, iyi, çok çok iyi!!! Sanki sanal âlemde yaşıyoruz. Birden polis copu kafamıza iniyor. "İnsan Haklan Yürüyüşü" ne demek, sizTürk polisini unuttunuz mu, diyerek, bizi ülke gerçekleriyle yüz yüze getiri- yor. Batman'da PKK ile mücadele adı altında, kaçak silah skandalı patlak ve- riyor. Silahlar nasıl gelmiş? Kime gel- miş? Bunun için ne kadar para yurtdı- şına transfer edilmiş? Her şey, pis ko- kular içinde birbirine karışıyor... Isimler aynı isimler, yöntemler aynı. Susurluk kazasında ortaya çıkan su- ikast silahı uziferin akıbetini düşünür- ken başka kayıp silahlarla yüz yüze ge- liyoruz. Mehmet Ağar'ın emniyet için aldığı 25 milyon dolarlık silahın, ülkeye hiç getirilmediği ve bu alışverişin sanal bir alışveriş olduğu müfettiş raporla- nnda yazıyor. Alınan para bizim kese- mizden çıktı. Para gerçek, silah ise or- tada yok, sanal. "BirHüzünlü Haz" romanryla Cevdet Kudret Edebiyat ödülü'nü kazanan Hasan AJi Toptaş, TV kanalında konu- şunca, o ünlü Sincan'ın polisleri, kapı- ya dayanıp evinde arama yapıyorlar. Onun bir şeyler yazdığı için kontrol edil- mesi gerektiğini düşünüyorlar. İyi mi? Ulucanlar Cezaevi'ndeki katliam, TBMM komisyonu'nun raporuyla bü- tün çıplaklığıyla ortaya çıktı. Âslında Adalet Bakanı da, biz gazeteciler de bu işle ilgili politikacılarda Ankara Ulucan- lar Cezaevi'nde korkunç bir katliam ya- pıldığını biliyoruz. Diyarbakır'da da benzer bir katliam, Buca'da, Ümrani- ye'de benzer katliamlar olduğunu bili- yoruz. Işin acı yanı bunlann doğru dü- rüst hesabının sorulmayacağını da... Pankart açan gençler artık "terörist". Bunu da biliyoruz. Onlann terörle bir il- gileri olmadığmı da biliyoruz. Işkence- ci polislerin cezalandınlmayacağını da biliyoruz. Batman'da, milyonlarca dolarlık bir dolap döndüğünü. Türkiye'nin hâlâ bir polis devieti olmaktan kurtulamadığı- nı... Hizbullah'ın daha düne kadar hi- maye altında olduğunu... Her şeyi bili- yoruz. ••• Adalet Bakanı, yeni medeni kanun tasansında mal aynmı konusunda ka- dınlar lehineyapılan değişiklikleri anlat- tı. Sonra da hücre tipi cezaevterinin fa- ziletlerini. Sanal bir dünyada yaşıyoruz.- Bilgisayann tuşlanna basıyorum, In- ternet'te geziniyorum. Migros'tan sanal alışverişe hazırlanı- yorum. Sanal Türkiye'nin, sanal demokrasi kulvarlannda dolaşryorum. Polis, copu kafama indiriyor. Kendime geliyorum... 2OOO 9 Lİ YILLARDA... ERDAL ATABEK Aşk İsyandır.••• . ' ....'•: - Aşk isyandır ve engel tanımaz. İnsani 'öncesi vesonrası' olarak ikiye ayınr, de- ğiştirir, öldürür, yeniden yaşatır. Tutkulu, kırmızı bir heyecandır aşk. Asla bağışlamaz. Kıskançtır, bencildir, sahip olucudur. Hayal kurdurur, yüceltir, kendi efsanesini yara- tır. Dünyayı kendisi ve ötesi diye ikiye ayınr. Odaktır, tektir, ortak kabul etmez. Aşk insanın en devrimci eylemidir. Ne sınrf far- kını dinler, ne din tanır, ne renk bilir, ne uygunluk arar. Gözü karadır, çöllerde gezer, dağları deler, denizleri aşar, bir kuşun kanadında uçar. Aşk insanın en büyük serüvenidir. Dünyanın yeniden keşfidir, yeni icatlardır, yeni buluşlardır. Tarihin yeniden yaşanışıdır. Coğrafya- nın keşfidir. Matematikte sıfırın icadıdır. Yerçeki- mi kanununun reddidir. Geometrinin inkârıdır. Aşk, sanatları yeniden yorumlar. Resimlere ka- nat takıp uçurur. Notaları birbirine öptürür. Mer- mere hayat verir. Sahnede dans ettirir. Yeryüzü- nü göklere çıkarır, gökyüzünü denizlere indirir, su- lan köpürtür, her yerde alevler yükseltir. Aşk, insani yeniden insan yapar. Ateşlerin içinden çıkarır, sulara sokar, yeraltı mağaralannda hapis yatınrken bulutların üstüne uçuruverir. Aşk, insani yeniden yaratır. O artık eskiden olduğu gibi değlldir, başka bi- risidir. O artık başka birisi olarak yaşamayı sürdüre- cektir. Kendine neler olduğunu hiçbir zaman tam ola- rak anlayamaz. Aşk kendini hiç anlatmaz, mağrurdur. • • • Dalgalann kıyıya attığı baygın yolcu uzun bir süre sonra yavaş yavaş kendine gelirken içinde soruiar canlanır: • Nerdeyim, burası neresi? • Ben neden burdayım, neredeydim, buraya nerden geldim? Bu halim nedir, nedendir, bana neler oldu, nerelerde gezdim, hatta ben kimim, kimlerdenim, hiç tanıdığım yok mu, bu dünyada yapayalnız mıydım? 'Evet' der, içindeki ses, 'bu dünyada yapayal- nızdın. Biryere gitmeye çalışıyordun, ama nere- ye gideceğini bilmiyordun. Bildiğini sandığın yer orası değildi. Gitmek istediğin yer orada değildi. Gördüğünü sandığın şeyler yoktu. Sen bilmedi- ğin biryere bilmediğin yollardan geçerek gitmek istiyordun. Bir şeyi anyordun ama neyi aradığını bilmiyordun. Aradığını bile bilmeden geziyordun. Bu dünyada yapayalnızdın. Bundan sonra da bu dünyada yapayalnız olacaksın. Ama yalnız kal- maktan artık korkmayacaksın. En büyük korkun yalnız kalmaktı. Aşkın, sana hep yalmz olmanjfi nasıl birşey olduğunu öğretti. Yalnızlığı insana sâ- dece aşk öğretebilir. Aşkın bize öğrettiği en bü- yük şey budur: İnsanın yalnız olduğu ve hep yal- nız kalacağı.' Artık yol bitmiştir, yolcu kalacağı yerin burası ol- duğunu anlar. Çevresine dinginlikle bakar ve ma- viyi görür. Sağına, soluna, uzaklara bakar, o ya- kıp kavuran kırmızı pelerini arar. Yoktur. Çevresin- deki her şey mavidir. O, şimdi sevgiyi bulmuştur. t Her şeyi bağışlayan sevgiyi. Elini omuzuna koyup anlayışla, 'bunlarolur, he- pimizin yaşadığı şeylerdir, insanlık halleridir, insa- nın halleridir, insanın iyilik halleridir, güzellik hal- leridir' diyen sevgi. Anaç sevgi, iyilik doğuran sevgi. Paylaşan, paylaşılan sevgi. O, artık sevgiyi bulmuştur. Büyüten, genişleten sevgiyi bulmuştur. Artık hayatı paylaşmayı bilecektir. Artık sevmeyi, bağışlamayı, özgürleştirmeyi, renklendirmeyi bilecektir. Bilgeliği öğrenmektedir. Şimdi, insanlığın budist tapınaklarında neyi ara- dığını bilecektir. Artık sufılerin sessiz yalnızlıklarında neyi bul- duklannı bilecektir. Artık Raskolnikofun suçunu ve affını bilecek- tir. Döner ve içindeki sese sorar: - Peki, aradığım neydi? . ' Aldığı yanrtı hiç unutmayacaktır: - Sadece kendini anyordun... era.erdalatafa cumhuriyet.com.tr. Faks: 0212 513 90 98 KKTC Cumhurbaskanı Denktas 'Ada'da yeni bir anlasma olabılir' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu)- KKTC Cum- hurbaskanı Rauf Denktaş, Türkiye ile Yunanistan arasında gelişen olumlu havanın. adada yeni bir an- laşmaya vanlması için yar- duncı olacağını söyledi. Ahnanya Dışişleri Ba- kam Joscha Fischer'ın da- vetlisi olarak bu ülkeye gi- den KKTC Cumhurbaşka- nı Rauf Denktaş, temasla- nnın ardından dün Anka- ra'ya geldi. Denktaş'ı. Başbakan Bülent Ecevit. Devlet Bakanı ve Başba- kan Yardımcısı Devlet Bahçeii ile Devlet Bakanı Şükrü Sina Görel karşıla- dı. Balkan zirvesinin ar- dından, Ankara'ya dönen Başbakan Ecevit, Esenbo- ğa Havaalanı'nda yanm saat Denktaş'ın uçağınm gelmesini bekledi. RaufDenktaş, Türk-Yu- nan dostluğunun kendileri tarafindan sevinçle karşı- landığım, ancak Rumlann "iki ana devtetin" yakın- laşmasını endişeyle karşı- ladığını söyledi. Denktaş, "Türk- Yunan dosthığu çerçevesindeyenibir anlaş- ma yapüabüeceğmi düşü- nüyoruz" dedi. Kıbnslı Rumlann, adadaki duru- mun bu hale gelmesine ne- den olan düşüncelerini de- ğiştirmeleri haünde işbir- liği olanaklannın çoğala- cağuıı belirten Denktaş, görüşmelerinin 3. turunun 23 Mayıs'ta New York'ta başlayacağını anınısattı. Ecevit de, Kıbns'ta ay- n bir devlet olduğunu her- kesin kabul ettiğine işaret ederek "KKTC'nm \Tuh- ğı inkâr edilemez hale gei- di"dedi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle