Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 ŞUBAT 2000 PAZARTESİ
HABERLER
Şabancı
Üniversitesi
• ANKARA (AA)-
Danıştay, Istanbul Tuzla'da
932 bin 525 metrekarelik
«rman sahasuun Sabancı
Üniversitesi tesısleri
yapılmak amacıyla Milli
Eğitim Bakanlığı'na
tahsisine ilişkın işlemi iptal
eden Istanbul 3. Idare
Mahkemesi'nin karannı
bozdu. Yüksek mahkeme,
davayı açan Kırsal Çevre
~ve Ormancılık Sörunlan •
.Araştırma Derneği'nin,
dava konusu işlemle
"meşru, kişisel ve güncel
znenfaatının
etkilenmediğine" karar
verdi. Dava konusu olayda,
Kırsal Çevre ve
Ormancılık Sonınlan
Araştırma Derneği,
îstanbul'un Tuzla ilçesi
Orhanlı Köyü Bıyıklı
mevkiinde bulunan 932 bin
525 metrekare ormanlık
sahada, Sabancı
Üniversitesi eğitim tesisleri
yapılması amacıyla
bedelsiz olarak Milli
Eğitim Bakanlığı'na izin
veribnesine ilişkın işlemin
iptali istemiyle tstanbul 3.
îdare Mahkemesi'ne dava
açmıştı.
Prof. Turgufun
aoklaması
• IZMİR (Cumhuriyet •
Bûrosu) - Gazetemizin 10
Şubat 2000 tarihli
sayısında yayımlanan
"Laiklik Karşıtı
Profesörün Nobel
Adaylığına Ret" başlıklı
haberde adı geçen DEÜ
Buca Eğitim Fakültesi
öğretim Üyesi Prof. Dr.
thsan Turgut, bir açıklama
yapO. Haberde yer alan
görüşlerin "tamamen
uydurma" olduğunu öne
süren Prof. Dr. Turgut
açıklamasında, "35 yıllık
meslek yaşamım boyunca,
Atatürk ilke ve
inkılaplarına bağlı bir
insan olarak çalıştım.
Eserlerimde de bu
düşüncelenmı işledim.
Dinde laikleşmeyi bile
savundum. Eserler
incelenirken düşünce ve
yaklaşımlanımn tamamı
yerine, bazı cümlelerin
secılip kanıt gösterilerek
suçlanmam üzüntü verici
buJunmuştur. Akademik
çevremde de büyûk
tepkilere yol açmıştır"
dedi.
212kişiserbest
• İSTANBUL (ANKA) -
Insan HakJan Derneği
(ÎHD) Istanbul Şubesi'nce
"2000'li Yıllarda İnsan
Haklanna Saygı" adı
altında dün düzenlenmek
istenen izinsiz yürüyüş
sırasında, güvenlik
kuvvetlerinin
müdahalesiyle gözaltına
alınan 13O'ukadın221
kişiden 212'si serbest
bırakıldı. Istanbul
Güvenlik Şube
Müdürlüğü'ndeki kimlik
bilgileri araşnnlan ve
olayla ilgili ifadelerine
başvurulan 212 kişi,
Beyoğlu Cumhuriyet
Savcılığı'nın talimatıyla
gruplar halinde dün
salıverildi. Araştırmalar
sırasında çeşitli suçlardan
dolayı arandıklan anlaşılan
9 kişi işe şubede kaldı.
Şubede tutulan bu
kişilerin, arandıklan
birimlere sevk edilecekleri
öğrenildi.
Sorgu dersi
• ANKARA (ANKA)-
Çorlu Cumhunyet Savcısı
Seydi Kaymaz, Yargıtay
dergisinde yayımlanan
"Yasak Sorgu Yöntemi •
Olarak Yorma" başlıklı
makalesinde CMUK
uyannca şüpheli ve sanığı
yorarak elde edilen
kanıtlann hiçbir şekilde
yargılamada
kullanılamayacağını
bildirdi. Yasada yeri
olmasına karşın pek de
uygulanmayan sorgu
ilkelerine değinirken ifade
alırken şüpheliyi
"yormanın" yasak sorgu
yöntemlerinden olduğunu
bildiren Kaymaz, bedensel
yorgunluk sonucu kişinin
iradesinin zayıflatılması ve
serbest karar verme
yeteneğinin kaybolması
şeklınde değerlendirilmesi
gerektiğinin alnnı çizdi.
Zorunlu olmadığı sürece
gece alınan ifadelere de
şüpheyle bakılması
gerektiğini açıkladı.
Kaymaz, Yakalama,
Gözaltına Alma ve İfade
Alma Yönetmelığı'nde
sorgu süresi konusunda
boşluk bulunduğunu da
bekrtti.
Öymen: Iktidara gelip devrim niteliğinde düzenlemeler yapacağız
'Partiler emeğe karşı''Emek kesimi zor durumda'
TBMM'deki 5 siyasi partinin emeğe kkrşı
olduğunu belirten CHP lideri,
parlamentonun tanm dahil olmak üzere
emek kesimini zor durumda bırakacak
yasalara imza attığını söyledi.
Tarım ülkenin bağımsızlığı'
Öymen, "Tanm denen şey, ülke
bağımsızlığının en önemJi unsurudur. IMF
müzakerelerinde en fazla direnilmesi
gereken konulardan biri buydu. Biz hemen
teslim oluveriyoruz" eleştirisini yaptı.
'Bütün kurumlar çöküntüde'
Türkiye'de ekonomi, adalet ve güvenlik
mekanizmalan başta olmak üzere bütün
kurumlann çöküntü içinde olduğunu
kaydeden Öymen, 'DSP, sağ partilerin
kuşatması altında' dedi.
IŞIKKANSU
MUTLUSERELİ
ANKARA-CHP Genel Başka-
nı Altan Öymen, Türkiye'nin
"halka kazık atmanm çeşitli yön-
temlerine açık bir ülke" durumu-
na geldiğini ve bunun kontrol me-
kanızmalannın ortadan kalktığuıı
söyledi. TBMM'deki 5 siyasi par-
tinin emeğe karşı olduğunu belir-
ten Öymen, parlamentonun tanm
dahil olmak üzere emek kesimini
zor durumda bırakacak yasalara
imza attığını vurguladı. Oymen,
"Tanm denen şey, ülke bağımsız-
hgımn en öneınli unsurudur. IMF
müzakerelerinde en fazla direnil-
mesi gereken konulardan biri buy-
du. Biz hemen teslim oluveriyo-
ruz" eleştirisini dile getirdi.
Türkiye'de ekonomi, adalet ve
güvenlik mekanizmalan başta ol-
mak üzere bütün kurumlann çö-
küntü içinde olduğunu kaydeden
Öymen, CHP olarak demokratik
biçimde iktidara gelip devrim ni-
teliğinde düzenlemeler yapmayı
hedeflediklenni bildirdi. Oymen,
DSP'nın TBMM'deki sağ partile-
rin kuşatması altında olduğunu
belirterek "Türkrve'nin tek ciddi
sol partisi biziz" dedi.
"Safl partiler
PSP'yi kuşattı'
Oymen, CHP'nin parlamento
dışında olduğu süreçte Türkiye'de
ekonomi, sosyal güvenlik ve ta-
nm konuİanndayaşanan gelişme-
len değerlendirdi. Bugün parla-
mentoda emeği ya da emeğe da-
yalı biryaşamı savunan hiçbir gar-
ti olmadığma dikkat çeken Oy-
men, DSP'nin sağ partiler tarafın-
dan tamamen kuşatılmış durumda
bulunduğunu söyledi. Oymen
sözlerini şöyle sürdürdü:
"Öyle örnekler görülüyor Id
Medis'te buJunan 5 parti, hep bir-
likte emeğe karşı kanunlan veya
emeğin karşısındaki rant kesimini
destekleyen kanunlan aralannda
anlaşarak çıkanyorlar. Bunun ti-
pik örneği vergi kanunudur.
1998'deZekeriya Temızel tarafin-
dan hazuianan, o zaman bizün de
destekJediğimiz ve reform olarak
sunulan kanun, o dönemin iki or-
tağı Meclis'te olmasına karşın or-
tadan kaldınkn. Bunun yerine ge-
tirilen düzenleme parlamentoda
'Aman uzatmayalım, kımse çok
konuşmasuı' anlaşmasıyla bir ge-
cede çıkn ve bu da kamuoyunun
gözünden kaçü."
Sosyal Güvenlik Yasasf nın da
deprem sırasında "yangmdan mal
kaçınr gibi" çıkanldığını anımsa-
tan Öymen, bu gibi ömeklerin
CHP'nin TBMM dışında olması-
nm sakuıcalannı, zararlannı ve
eksüdiklerini çok çarpıcı biçimde
ortaya koyduğunu söyledi. Öy-
men, "Biz içerdeokaydık elbetteki
başka türhı ohırdu" dedi.
Yalnız, memur, işçi, emekli ke-
simlerinin değil, tanm kesiminin
de perişan olduğunu vurgulayan
Öymen, "Türkiye'de nereye gitse-
niz tanm kesiminden feryatlar
yüksenyor" diye konuştu. CHP li-
deri, hükümetin tanm destekleri-
lan; onlarda da neden sıkmtıya gj-
riKyor? Çünkü herkes kendi tan-
mmı müdafaa etmek istiyor. Biz
hemen böyle teslim oluveriyoruz.
IMF müzakerelerinde en fazla di-
renilmesi gereken buydu."
Somut konularda ahnan tavırla-
nn "bağımsızuk" konusuna bakı-
şı ortaya koyduğunu belirten Öy-
men, tahkim konusunun buna ör-
nek olduğunu söyledi.
Oymen, uluslararası tahkime
gıdildığı zaman ülkenin çıkarlan-
nı koruyacak hiçbir mekanizma-
mn bulunmayacağma dikkat çe-
kerek şöyle devam etti: "Efendim
sesini ne kadar lafinı işittirebfliyor-
san. Lafinı işittirmek de kolay de-
ğiL Çünkü bu laflar herkesin ho-
şuna gftmiyor. Hoşıına gitmeyince
de yansunası da o kadar oluyor.
Ama biz bunu Türkiye'de il il, ilçe
üçe söytüyoruz, söylemeye de de-
vam edeceğjz."
Tüm Avrupa ülkelennın içinde
bulunduklan çeşitli ortaküklara
karşın, "ulus devîet" özelliğini ve
ulusal çıkarlan koruma konusun-
da son derece duyarlı ve dikkatli
olduklanna dikkat çeken Öymen,
bir Ingiliz firmasmm, Alman-
ya'nın ulusal telefon ştrketını sa-
CHP Genel Başkanı Altan Öymen: Nereye gitseniz tanm kesiminden feryatlar yükseuyor.
ni de kaldırma hazırlığı içinde ol-
duğuna dikkat çekerek şu görüş-
leri aktardı:
"Sanki hükümet tanmı gözden
çıkarmtş. Tanm denen şe>' ülke ba-
ğunsızhğınm en önemli uasurudur.
Tarunda kendine yeterii oldun mu
çok büyük rabatlık kazanryorsun.
Gerçi şimdi dünyada karşılıkh ba-
ğunhhk diye birşey var. AB'ye gj-
riyorsan sendebirtakım şeyler ya-
pacaksuı. Ama dünyanın hali hiç
belü obnuyor. Çeşitli sebeplerden
ambargolar olabiliyor. Böyle bir
zamanda herkes kendi başuım ça-
resine bakar \ine. Elbetteki ,4B'ye
girince onlann kurallaruu kabul
edeceksin falan. ama AB'de hangi
ülke kendi tarumnı ihmal etnuş de
sen ihmal edrvorsun. Her memle-
ket kendi taninına sıkı sıkıya bağ-
lı kaldı şinıdiyc kadar. Büriin o en-
ternasyonal görüşmeler, AGİT fa-
Ğe\let onu tetkik eder >-anlış yap-
maz, drvoıiar. Yanhş yapmaz olur
mu? Herkesin gözünün önünde
kaçtaneyanhşdizilipduruyor. Te-
lefon sözİeşmelerine göre, 400 bin
abonede bir ayn para ödenmesi
gerekiyor. Bunu unutmuş adam-
lar. Abone 2 miKona çıkmış. Gö-
rüünüş şey değfl. Ortaya çıktı bu
konu. Meclis'te biri söziü soru ver-
di, arkası geunedL Devietiniçinde-
ki adamlann yanflş yapması değü,
yanlışsız iş yupnklan çok şüpheli.
Nereye baksamz öyle. Mesela tele-
fon södeşmelerinde, cep teiefonla-
nnda 10 miryon lira sabit ücret ve-
riyorsun. Peİd manası ne bunun?
Halka kazık atmanın çeşit çeşit
yöntemlerine açık bir memleket
hahnegeldik vebunun kontrol me-
kanizmalan ortadan kalkıyor. Bu-
na karşı bağınyorsun, çağınyDr-
sun, direnrvürsun. Meclis dıyn<ij»n
ün almaya girişmesi sonucu Al-
manya'da "kryamet koptuğunu"'
anlattı. Oymen, dünya ülkelerinin
küreselleşme söylemine karşm,
ulusal çıkarlara donuk konularda
"kirpi gibi" önlemleruü almaya,
çalıştıklanna dikkat çekti. Avrupa
Birliği'nin (AB) çağuı olgusu ol-
duğunu, bunu değiştirmenin ola-
naklı olmadığmı kaydeden Altan
Öymen, buna karşın her ülkenin
kendisini koruma altına alacak ön-
lemleri ihmal etmemesi gerektiği
vurgusunu yaptı. CHP lideri, "ln-
gütere'nm para bnüğine girmeme-
si, en azmdan geciktirmesL. Fran-
sa'ıun kendi tarumnı koruması_
Bunun binlerce örneği var. Türki-
ye de bunu akıldan çıkarmamah-
dır. Ulus de>1eti bu açıdan. çağuı
gerekleri içinde sa\unmak gerek-
K. Bunu da >apaıı tek CHP zanne-
divorum. Ulus devieti savunmak
SODEV: Başka partiye geçen, organlarda bir yıl görev almasın
CHP'ye ihanete hoşgörü yokANKARA (CumburiyetBürosu)- CHP
Parti Meclisi (PM) üyesi Ercan Kara-
kaşın başkanlığını yaptığı Sosyal De-
mokrasi Vakfı (SODEV), tüzük değişik-
liği çahşmalannı yürüten CHP'ye "par-
tiden aynlarak başka partilere geçenierin
yenjden üyeliğinin ancak örgütlere baş-
vıırmalarryia gerçekleşmesi" önensıni ge-
tirdi. SODEV, partiden ayrılanlann 1 yıl
boyunca parti organlannda görev alma-
malan, yerel ve genel seçimlerde adaylık
hakkim kullanmamalan önerisini de ge-
tirdi.
SODEV, 12 Kasım 1999 ve 16 Aralık
1999 tarihlerinde Istanbul Square Ho-
tel'de gerçekieşdrdiği atölye çahşması
doğrultusunda, "CHPTüznğü'nün sosyal
demokrat bir partiye yaraşır duruma ge-
tirflmesi" amacıyla öneriler metni hazır-
ladı. CHP PM üyesi Hasan Fehmi Güneş.
eski Istanbul İl Başkanı Etem Cankurta-
ran ve İstanbul il örgütünden yöneticile-
rin de katıldığı atölye çahşmasında şu
öneriler geliştirildi:
• Aday üyelik için önerilen süre 1 yıl-
ân. Bu sürede aday, parti okulu tarafindan
hazırlamp ilgili ilçe tarafindan sağlanacak
zorunlu temel eğitim seminerlerinden ge-
çerek sertifika alacaktır. Bu süre sonun-
da aday üye, üye statüsüne geçerek seç-
me ve seçilme hakkını edinecektir.
• Mevcut üyelik tanımına ek olarak,
'•düzerüiaidatödeyen", "öngörülmüş par-
ti içi çahşmalara katılan"', "parti doğrul-
tu ve programını benimseyen ve btınlan
toplumda benimsetmeye çahşan" tanım-
lan getirilmelidir.
• Üye. parti doğrultu ve politikalannm
belirlenmesinde, yerel ve genel seçimler-
de parti adaylannın belirlenmesinde söz
ve karar hakkına sahip olmalıdır.
• CHP'den aynlarak başka partilere a-
day olanlar ancak doğal yöntemle yeniden
üye olabilmelidirler. Bir yıl boyunca par-
ti organlannda görev almamalılar.
kaDanazzatendnnyadanda,kalk-
mış zannedenler de bunu gönne-
Kdir'' diye konuştu.
Ulus devieti savunmakla ulusal
çıkarlan savunmak arasında bir
bağlantı olduğunu belirten öy-
men, "Kendi çiftçinin hakkını,
emekçinin hakkım savunduğun
zaman ulusal çıkansavunmuş oh>-
yorsun" dedi.
AB'ye aday olan Türkiye'nin
Avrupa işçisinin, tanmcısınm han-
gi koşuJlarda yaşadığına bakması
ve standartlan benimseme yoluna
girmesi gerektiğine dikkat çeken
Oymen sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir de tabii demokrasi stan-
dartlan var. Aknanya'da, İngüte-
re'de, Fransa'dahangi standartlar
varsa Türkiye'ye de onu getirmek
iazım. Kendiinancınla ikna olmu-
yorsan, o zaman şu gerçeği gör ki
AB'ye gireceksen başka hîrlü ol-
maz. Biz demokratikîeşme açısın-
dan Meclis'e dünya kadar yasa
teklifi vermişiz, ama sağ çoğunlu-
ğu iknaedememeşiz. Sağ çoğunhık
bari şimdi ikna ofeun."
Slyasette llberalleşme
CHP Genel Başkam, Türki-
ye'de siyasal liberalleşme denince
sadece ekonomide liberalleşme-
nin anlaşıldığına dikkat çekerek
ekonomik liberalizmın de tama-
men yanlış uygulandığını söyledi.
Öymen, "Vergi kanununukayitdı-
şıekonomiyi teşvikedecek şekilde,
vergi kaçakçıhğma imkân verecek
şekilde değiştirmek herhangi bir
Avrupa ülkesinde görülür mü?
Tam tersine en sıkı vergi kanunu-
nun uygulandığı ülkeier bu geüş-
miş ülkelerdir. Bu. Avrupa, Ame-
rika düzeyindeki tiberalizm de de-
ğiL Acayip bir düzen Türkiye'de-
ki V'ahşi bir şey" değerlendirme-
sini yaptı. Tekelleşme konusunda
da Türkiye'de önlem alınmadığı-
nı belirten Oymen, bu yapının te-
peden tırnaga yenılenmesi gerek-
tiğini söyledi.
Öymen, "Biz bunuhep söyhıyo-
ruz. Demokratikbir şekflde iktida-
ra gefip devrim gibiyapı değişikn-
§ yapmak laznn" dedi. Türkiye'de
yalnız ekonominin değil, adalet ve
güvenlik sistemleri başta olmak
üzere tüm kurumlann çöküntü
içinde bulunduğunu belirten Al-
tan Oymen, Susurluk kazasından
sonra yaşanan sürecin bunun en
çarpıcı göstergesi olduğunu söy-
ledi.
Devietin aradığı sanıklara yeşil,
kırmızı pasaportlar verildiğıni, bi-
hnmesine karşın sorumlu kişilerin
"etini kolunu sallaya sallaya" do-
laştığrnı, aralannda milletvekili
olanlann bulunduğunu anlatan
Öymen, dokunulmazhğı nasıl ol-
duysa kaldrnlanlann da yeniden
milletvekili seçildiklerine işaret
etti. Öymen, Susurluk kazasından
bugüne gelen sürecin benzer ör-
neklerle dolu olduğunu söyledi.
CHP'nin Türkiye'nin tek ciddi
sol partisi olduğunu belirten Öy-
men, başka sol partiler de olduğu-
nu, ancak CHP'nin baraja en ya-
kın olma özelhğini taşıdığını söy-
ledi. Yüzde 7'nin üzerindeki par-
tilerin diğer baraj altmdaki parti-
lerden ayn bir statüye sahip oldu-
ğunu belirten Oymen, "Bu imkâ-
na sahip, pariamentoya girebilece-
ği halde gjrememiş sol parti ola-
rak bizvanz Türkrye'de. Başka bir
ülkede bu oranla zaten iktidar or-
tağı parti olabinrsiniz. Biz bu sol
parti olmamızın gereğini inançla
yerine getiriyoruz" dedi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcanslar9yahoo.com
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk,
önceki gece İstanbul Hâkim Evi'nde
bir gnjp gazeteciye bakanlığının çalış-
malannı anlattı. Birçoğu iyi niyetle ha-
zırlanmış projeler. Yeni medeni kanun
taslağı, hükümet tasarısı haline dönüş-
müş ve Meclis'in komisyonlannda gö-
rüşülmeye hazır hale gelmiş. Bu tasa-
n fcanunlaşırsa, gündelik yaşamımızı
derinden etkileyecek olumlu birçok de-
ğişiklikle yüz yüze geleceğiz. Çok iyi.
Hizbullah'la ilgili operasyonlar sürü-
yor. Bir cinayet örgütü suç kanıtlanyla
birlikte çökertiliyor. Çok iyi!!!
Türkiye, Avrupay'la uyum yasaları
alanında bir dizi değişikliğe hazırlanı-
yor. Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Ka-
nunu, Türk Ceza Kanunu, Avrupa ile
uyumlu hale getirilmek üzere bakanlı-
ğın gündeminde. Çok iyi!!!
Yunanistan'la balayı dönemi yaşanı-
yor. İki ülke 40-50 yıldır gerilime daya-
lı ilişkiyi dostluğa dayalı ilişkiye döndü-
rüyorlar. Silahlanma yarışı iki ülke eko-
nomisine olağanüstü yükler yüklüyor-
du. Belki bu olanaklar insani yatınmlar-
da kullanılabilir. İki ülkenin gerilim için-
de yaşaması, ticari ilişkilerine de zarar
veriyordu; özellikle de turizme. Görül-
düğü kadanyla, Türkiye bu yıl bu olum-
Sanal Türkiye
lu atmosfer içinde bir turizm bayramı
yaşayabilir. Başaşağı giden ekonomi
bu yolla rahatlayabilir. Çok iyi!!!
Uzun yıllardan beri iîk kez istikrarlı
bir hükümet işbaşında. İstikrarlı hükü-
met, birçok kritik karan fazla sarsıntı
geçirmeden uygulayabildi. Avrupa Bir-
liği'yle ilişkiler istikrarlı ve olumlu bir
çizgide seyrediyor. Çok iyi!!!
• • •
Türkiye'ye pembe gözlüklerle bak-
mak isterseniz, olumlu birçok saptama
yapabilirsiniz. Örneğin 15 yıl süren sa-
vaş, yine bu dönemde sona erdi. Kürt
sorununun barışçı yollardan çözümü
konusunda olumlu bir ortak görüş
oluştu. İyi, iyi, çok çok iyi!!!
Sanki sanal âlemde yaşıyoruz.
Birden polis copu kafamıza iniyor.
"İnsan Haklan Yürüyüşü" ne demek,
sizTürk polisini unuttunuz mu, diyerek,
bizi ülke gerçekleriyle yüz yüze getiri-
yor. Batman'da PKK ile mücadele adı
altında, kaçak silah skandalı patlak ve-
riyor. Silahlar nasıl gelmiş? Kime gel-
miş? Bunun için ne kadar para yurtdı-
şına transfer edilmiş? Her şey, pis ko-
kular içinde birbirine karışıyor...
Isimler aynı isimler, yöntemler aynı.
Susurluk kazasında ortaya çıkan su-
ikast silahı uziferin akıbetini düşünür-
ken başka kayıp silahlarla yüz yüze ge-
liyoruz. Mehmet Ağar'ın emniyet için
aldığı 25 milyon dolarlık silahın, ülkeye
hiç getirilmediği ve bu alışverişin sanal
bir alışveriş olduğu müfettiş raporla-
nnda yazıyor. Alınan para bizim kese-
mizden çıktı. Para gerçek, silah ise or-
tada yok, sanal.
"BirHüzünlü Haz" romanryla Cevdet
Kudret Edebiyat ödülü'nü kazanan
Hasan AJi Toptaş, TV kanalında konu-
şunca, o ünlü Sincan'ın polisleri, kapı-
ya dayanıp evinde arama yapıyorlar.
Onun bir şeyler yazdığı için kontrol edil-
mesi gerektiğini düşünüyorlar. İyi mi?
Ulucanlar Cezaevi'ndeki katliam,
TBMM komisyonu'nun raporuyla bü-
tün çıplaklığıyla ortaya çıktı. Âslında
Adalet Bakanı da, biz gazeteciler de bu
işle ilgili politikacılarda Ankara Ulucan-
lar Cezaevi'nde korkunç bir katliam ya-
pıldığını biliyoruz. Diyarbakır'da da
benzer bir katliam, Buca'da, Ümrani-
ye'de benzer katliamlar olduğunu bili-
yoruz. Işin acı yanı bunlann doğru dü-
rüst hesabının sorulmayacağını da...
Pankart açan gençler artık "terörist".
Bunu da biliyoruz. Onlann terörle bir il-
gileri olmadığmı da biliyoruz. Işkence-
ci polislerin cezalandınlmayacağını da
biliyoruz.
Batman'da, milyonlarca dolarlık bir
dolap döndüğünü. Türkiye'nin hâlâ bir
polis devieti olmaktan kurtulamadığı-
nı... Hizbullah'ın daha düne kadar hi-
maye altında olduğunu... Her şeyi bili-
yoruz.
•••
Adalet Bakanı, yeni medeni kanun
tasansında mal aynmı konusunda ka-
dınlar lehineyapılan değişiklikleri anlat-
tı. Sonra da hücre tipi cezaevterinin fa-
ziletlerini.
Sanal bir dünyada yaşıyoruz.-
Bilgisayann tuşlanna basıyorum, In-
ternet'te geziniyorum.
Migros'tan sanal alışverişe hazırlanı-
yorum.
Sanal Türkiye'nin, sanal demokrasi
kulvarlannda dolaşryorum.
Polis, copu kafama indiriyor.
Kendime geliyorum...
2OOO
9
Lİ YILLARDA...
ERDAL ATABEK
Aşk İsyandır.••• . ' ....'•:
-
Aşk isyandır ve engel tanımaz.
İnsani 'öncesi vesonrası' olarak ikiye ayınr, de-
ğiştirir, öldürür, yeniden yaşatır.
Tutkulu, kırmızı bir heyecandır aşk.
Asla bağışlamaz.
Kıskançtır, bencildir, sahip olucudur.
Hayal kurdurur, yüceltir, kendi efsanesini yara-
tır.
Dünyayı kendisi ve ötesi diye ikiye ayınr.
Odaktır, tektir, ortak kabul etmez.
Aşk insanın en devrimci eylemidir. Ne sınrf far-
kını dinler, ne din tanır, ne renk bilir, ne uygunluk
arar. Gözü karadır, çöllerde gezer, dağları deler,
denizleri aşar, bir kuşun kanadında uçar.
Aşk insanın en büyük serüvenidir.
Dünyanın yeniden keşfidir, yeni icatlardır, yeni
buluşlardır. Tarihin yeniden yaşanışıdır. Coğrafya-
nın keşfidir. Matematikte sıfırın icadıdır. Yerçeki-
mi kanununun reddidir. Geometrinin inkârıdır.
Aşk, sanatları yeniden yorumlar. Resimlere ka-
nat takıp uçurur. Notaları birbirine öptürür. Mer-
mere hayat verir. Sahnede dans ettirir. Yeryüzü-
nü göklere çıkarır, gökyüzünü denizlere indirir, su-
lan köpürtür, her yerde alevler yükseltir.
Aşk, insani yeniden insan yapar.
Ateşlerin içinden çıkarır, sulara sokar, yeraltı
mağaralannda hapis yatınrken bulutların üstüne
uçuruverir.
Aşk, insani yeniden yaratır.
O artık eskiden olduğu gibi değlldir, başka bi-
risidir.
O artık başka birisi olarak yaşamayı sürdüre-
cektir.
Kendine neler olduğunu hiçbir zaman tam ola-
rak anlayamaz.
Aşk kendini hiç anlatmaz, mağrurdur.
• • •
Dalgalann kıyıya attığı baygın yolcu uzun bir
süre sonra yavaş yavaş kendine gelirken içinde
soruiar canlanır:
• Nerdeyim, burası neresi?
• Ben neden burdayım, neredeydim, buraya
nerden geldim? Bu halim nedir, nedendir, bana
neler oldu, nerelerde gezdim, hatta ben kimim,
kimlerdenim, hiç tanıdığım yok mu, bu dünyada
yapayalnız mıydım?
'Evet' der, içindeki ses, 'bu dünyada yapayal-
nızdın. Biryere gitmeye çalışıyordun, ama nere-
ye gideceğini bilmiyordun. Bildiğini sandığın yer
orası değildi. Gitmek istediğin yer orada değildi.
Gördüğünü sandığın şeyler yoktu. Sen bilmedi-
ğin biryere bilmediğin yollardan geçerek gitmek
istiyordun. Bir şeyi anyordun ama neyi aradığını
bilmiyordun. Aradığını bile bilmeden geziyordun.
Bu dünyada yapayalnızdın. Bundan sonra da bu
dünyada yapayalnız olacaksın. Ama yalnız kal-
maktan artık korkmayacaksın. En büyük korkun
yalnız kalmaktı. Aşkın, sana hep yalmz olmanjfi
nasıl birşey olduğunu öğretti. Yalnızlığı insana sâ-
dece aşk öğretebilir. Aşkın bize öğrettiği en bü-
yük şey budur: İnsanın yalnız olduğu ve hep yal-
nız kalacağı.'
Artık yol bitmiştir, yolcu kalacağı yerin burası ol-
duğunu anlar. Çevresine dinginlikle bakar ve ma-
viyi görür. Sağına, soluna, uzaklara bakar, o ya-
kıp kavuran kırmızı pelerini arar. Yoktur. Çevresin-
deki her şey mavidir.
O, şimdi sevgiyi bulmuştur. t
Her şeyi bağışlayan sevgiyi.
Elini omuzuna koyup anlayışla, 'bunlarolur, he-
pimizin yaşadığı şeylerdir, insanlık halleridir, insa-
nın halleridir, insanın iyilik halleridir, güzellik hal-
leridir' diyen sevgi.
Anaç sevgi, iyilik doğuran sevgi.
Paylaşan, paylaşılan sevgi.
O, artık sevgiyi bulmuştur.
Büyüten, genişleten sevgiyi bulmuştur.
Artık hayatı paylaşmayı bilecektir.
Artık sevmeyi, bağışlamayı, özgürleştirmeyi,
renklendirmeyi bilecektir.
Bilgeliği öğrenmektedir.
Şimdi, insanlığın budist tapınaklarında neyi ara-
dığını bilecektir.
Artık sufılerin sessiz yalnızlıklarında neyi bul-
duklannı bilecektir.
Artık Raskolnikofun suçunu ve affını bilecek-
tir.
Döner ve içindeki sese sorar:
- Peki, aradığım neydi? . '
Aldığı yanrtı hiç unutmayacaktır:
- Sadece kendini anyordun...
era.erdalatafa cumhuriyet.com.tr.
Faks: 0212 513 90 98
KKTC Cumhurbaskanı Denktas
'Ada'da yeni bir
anlasma olabılir'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu)- KKTC Cum-
hurbaskanı Rauf Denktaş,
Türkiye ile Yunanistan
arasında gelişen olumlu
havanın. adada yeni bir an-
laşmaya vanlması için yar-
duncı olacağını söyledi.
Ahnanya Dışişleri Ba-
kam Joscha Fischer'ın da-
vetlisi olarak bu ülkeye gi-
den KKTC Cumhurbaşka-
nı Rauf Denktaş, temasla-
nnın ardından dün Anka-
ra'ya geldi. Denktaş'ı.
Başbakan Bülent Ecevit.
Devlet Bakanı ve Başba-
kan Yardımcısı Devlet
Bahçeii ile Devlet Bakanı
Şükrü Sina Görel karşıla-
dı. Balkan zirvesinin ar-
dından, Ankara'ya dönen
Başbakan Ecevit, Esenbo-
ğa Havaalanı'nda yanm
saat Denktaş'ın uçağınm
gelmesini bekledi.
RaufDenktaş, Türk-Yu-
nan dostluğunun kendileri
tarafindan sevinçle karşı-
landığım, ancak Rumlann
"iki ana devtetin" yakın-
laşmasını endişeyle karşı-
ladığını söyledi. Denktaş,
"Türk- Yunan dosthığu
çerçevesindeyenibir anlaş-
ma yapüabüeceğmi düşü-
nüyoruz" dedi. Kıbnslı
Rumlann, adadaki duru-
mun bu hale gelmesine ne-
den olan düşüncelerini de-
ğiştirmeleri haünde işbir-
liği olanaklannın çoğala-
cağuıı belirten Denktaş,
görüşmelerinin 3. turunun
23 Mayıs'ta New York'ta
başlayacağını anınısattı.
Ecevit de, Kıbns'ta ay-
n bir devlet olduğunu her-
kesin kabul ettiğine işaret
ederek "KKTC'nm \Tuh-
ğı inkâr edilemez hale gei-
di"dedi