Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 ŞUBAT 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Mülkiyeliler'de
Yeni Yönetim
Füsun Çiçekoğtu Oralalp, genel başkan-
bğına seçildiği Mülkiyeliler Birliği'ni şöyle ta-
nımlıyor: "Birliğimiz, belirii bir ulusal kimlik
etrafında toplanan, yurt ve insan sevgisini
başat sayan, köşe dönmeciliği yenilgiye
uğratmanın kaçınılmaz olduğunu kanıtla-
yan enderkunjmlardan biri olan Mülkiye'nin
unsurlanndandır. Mülkiyeliler Birtiği, Siya-
sal BilgilerFakültesi mezunlarının dayanış-
ması ile antiemperyalizm, bağımsızlık, ya-
rtiyurtseverlik bilinci etrafında kenetlenmiş
birgüçtür. Bu anlamda birliğimiz, kamusal
vicdanı oluşturmak, kamusal vicdanı dile ge-
tirmek, kamu çıkanndan, emekten ve aydın-
lamadan yana saf tutma tavnnı bundan
böyle de sürdürecektir."
Mülkiyeliler Birliği'nin, iilke sorunlarıyla
ilgili yayın politikasını sürdüreceğini, daha
büyük bir kitleye ulaşmayı hedefleyeceği-
ni belirten Füsun Çiçekoğlu Oralalp, üye-
lerle ilişkilerin sıklaştırılacağını, küreselleş-
menin yıkıcı etkilerine karşı oluşan ulusla-
rarası platformlarda da üzerlerine düşen
görevleri yerine getireceklerini söylüyor.
Mülkiyeliler Birliği'nin "ilk kadın genel baş-
kanı" olmasının öne çıkarılmasını ise şöy-
le değerlendiriyor:
"Birliğimiz, beliıii bir yönetim geleneğini
aşılayan mezunlannın birliğidir. Daha önce
olduğu gibi, kadın-erkek tüm üyeleriniilke-
leri doğrultusunda kucaklamaya devam
edecektir."
SIK KA\Sl
Federasyonu Ozerkleştirmek içinMafya söylentileri, Türkiye 1.
Ligi'nin isim hakkının satılması,
usulsüz harcamalar filan derken
Türkiye Futbol Federasyonu'nun
güvenilirliği büyük ölçüde
zayıfladj. Devlet Bakanı
Fikret Ünlü de iyi niyetli bir
girişimle federasyonun kuruluş
ve görevleri ile ilgili yasada
değişiklik öngören bir taslak
hazırladı. Ünlü'nün çıkış noktası,
federasyonunun
özerkleştirilmesi ve demokratik
işleyişe kavuşturulmasıydı.
Türkiye Amatör Spor Kulüpleri
Konfederasyonu Önursal Genel
Başkanı Rıza Sümer, hazırlanan
taslağın bu amaçlara
ulaşmaktan uzak olduğunu ileri
sürüyor. Sümer'in taslağa
yönelik eleştirileri özetle şu
noktalarda toplanıyor:
- Türkiye Futbol
Federasyonu'nun genel
kurulunda kulüplerin kaçar kişi
ile ve nasıl temsil edileceği,
federasyon hukukuna göre
federasyonu oluşturan spor
kulüplerinin kararlarına bağlı
olmalıdır.
- Taslakta 2. Lig'de grupların ilk
dört, 3. Lig'de de ilk sırayı alan
kulüplerin başkanlarının delege
olması öngörülmekte, diğer
kulüpler ise yönetim bilimine ve
çağımıza çok ayrı bir biçimde
demokrasi alanının dışında
bırakılmaktadır. Futbol
sahalarında, sporcuların
başarısını veya başarısızlığını
genel kurul delegeliğine
taşımak, yöneticileri ve üyeleri
yok saymak demektir.
- Spor kulüplerinin ve gönüllü
örgütlerin başkanlarının futbol
delegesi yapılmak istenmesi,
hem demokrasi ile hem de
özlenen hedeflerle
uyuşmamaktadır. Kulüplerin
sadece futbol kulübü olmaması
gerektiğini savunanlar, bu
girişimleri ile spor kulüplerini ve
en yetkili yöneticilerini tamamen
futbola yönlendirmiş ve bunu
yaparken de kendileriyle çelişmiş
oluyoriar.
- Taslak ile amatör futbolla
uğraşan ve sayıları beş bini aşan
yerel spor kulüpleri devre dışı
bırakılmış, onlara adeta "Bu
federasyon sizin değil"
denmiştir.
- Federasyon, seçimle ve
demokratik bir şekilde gelenlerin
yönettiği bir üst oluşumdur.
Yönetimlerine atama yapılması,
federasyon anlayışı ve hukuku ile
bağdaştınlamaz.
- Merkez Hakem Kurulu'nun
atama ile belirlenmesi, kurulun
başkanını zor durumda ve
baskılar altında bırakabilecektir.
Geçmiş bunun örnekleriyle
doludur.
Dileriz, yıllarını coşkuyla, büyük
bir özveriyle spora adamış olan
Rıza Sümer'in önerilerine kulak
tıkanmaz...
Sağlık Bakanı Osman Durmuş'un
son takıntısı, kendisinin sorumlu
olduğu kuruluşları, Koşuyolu Kalp
ve Damar Hastahkları Eğitim
Hastanesi, Dr. Siyami Ersek
Hastanesi ile Yüksek Ihtisas
Hastanesi'ni satmakmış.
Hastaneleri isteyene "ederlerinin
biraz altına" verebilirmiş...
Sorumlu gazetecilik anlayışımızın
gereği araştırdık ve öğrendik ki
kalp-göğüs hastahkları üzerinde
uzmanlaşmış hastanelerin üçü de
Mazium HakKıyenen Kalp Ameliyatı Ohıyor
Osman Durmuş'un babasından ya
da dedesinden kendisine miras
kalmamış. Kamuya ait bu sağlık
kuruluşlanndan daha çok
memurlar ve çalışanlar
yararlanıyormuş. Merak işte,
soruşturduk, Koşuyolu'nda bir
açık kalp ameliyatının maliyeti 2
milyar 50 milyon lirayı buluyormuş.
Sayın Osman Durmuş, Koşuyolu
Hastanesi'ni özelleştirdiği
takdirde, kalp rahatsızlığından
şikâyetçi 4. derece 1. kademeden
memur Mazium Hakkıyenen,
ölümle tokalaşmak istemiyorsa
eğer, 2 milyar 50 milyon lirayı paşa
paşa cebinden ödemek zorunda
kalacakmış. Ancak Mazium
Hakkıyenen için 2 milyar 50
milyon lira az para değilmiş hani.
Olsun, demokrasilerde çare
tükenmez. Mazium Hakkıyenen,
kalp ameliyatı olmak için emekli
olmayı bekleyebilir. Emekli
ikramiyesi başka neye yarar ki
zaten? Konunun uzmanı,
gazetemiz yazan Yılmaz Şipal'e
sorduk, "25 yıl hizmet vermiş 4.
derece 1. kademeden Mazium
Hakkıyenen'in emekli ikramiyesi ne
tutar?" diye. Yılmaz Şipal'in elleri
dert göımesin, hesapladı:
"4 milyar 13 milyon Türk LJrası."
Mazfum Hakkıyenen daha ne
istiyor ki, üstüne para bile kaltyor...
Hasan Ali Toptaş'ı
Tanır mısınız?
Ondan hiç haberleri yoktu
aslında. Kırçıllı paltosunun
cebine sakladığı onlarca
roman kahramanından da,
işyerindeki hantal
daktilosundan da... Halının
üzerine uzanıp kilim dokur
gibi yazdığından da... Sakin,
çekingen görünüşünün
ardındaki iç dünyasının
varsıllığından da... "Kayıp
hayaller"e doğru çıktığı
yolculuklardan da...
"Top ten" olmaya
özenmemişti hiç. "Best-
seller" da değildi. "Ben, ben,
ben; özetle ben "den uzaktı.
Gelip geçen zamana ve
yaşama ilişkindi yaratıları.
Kendi yatağında akan yazın
ırmağında alabalıktı.
Yunus Nadi Ödülü'nü,
ardından da Cevdet Kudret
ödülü'nü almıştı almasına da
"Televole" kültürüne
alıştırılmışlara "Sincan'da
oturuyor olması" çekici
gelirdi. Tank görüntüleri,
Sincan Belediyesi'nin
Hizbullah gösterisi eşliğinde
"roman ödülü" aldığı
sıkıştırıldı araya...
Ondan hiç haberi olmayanlar,
kitaplarının kapağındaki resmi
bile görmemişler, karakola
davet ettiler. Neler yazıyordu
ki, ne işler çeviriyordu ki
acep? Gelip geçen
zamanımızın ayırdına varan
usta romancı Hasan Ali
Toptaş, tüm alçakgönüllülüğü
ile gelse, "Benim evrensel
aidiyet duygum var. Sincanlı
değilim. Böyle anılmak hiç
hoşuma gitmedi. Edebiyat
konuşulsaydı daha iyiydi"
dese, hsklı değil mi?
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
Bağ-Kur'da 10 yıllık borçlanma
SSK'ye aktarılır mı?
Soru: Yürürlüğe giren son SSK Yasası ile ilgili bilgi almak istiyorum.
Annem. 1987 yılında Bağ- Kur'a kaydını yaprırıp, prim yatır-
maya da başladı. Ayrıca geriye dönük on yıllık borçlanma da
yaptı ve onun da primlerini ödedi. 1987 yılından 1992 yılına ka-
; dar Bağ-Kur'a prim yatırmaya devam etti. 1992'de Bağ-Kur'dan
" "" ayrıhp SSK'li bir işte çalışmaya başladı ve Bağ-Kur'la olan il-
<
BVr
$shıi Be kesti! Bâg-Rul
a
4a prim y«ırdığı süreförin SSlOye ak-
tarılmasını istedi. Bunun üzerine Bağ-Kur, annemin 1987 ile 1992
arasında prim yatırdığı 5 yılı SSK'ye aktardı. Ancak. geriye dö-
nük on yıllık parasını yatırdığı borçlanmanın primlerini SSK'ye
aktarmadı. 1999 yılında annem emekli olmak için SSK'ye baş-
vurduğunda, 193? doğumlu olarak yaşını doldurmuş ve 3.6O0
gün prim de ödemiş durumda olnıasına rağmen sigortalılık sü-
resi 15 yılı doldurmadığı gerekçesi ile kendisine aylık bağlan-
nıadı. 1987 ile 1999 arasında geçen süreler 13 yıl olduğu için 2
yıl daha çalışıp, 15 yılı doldurması gerekiyormuş. Annemin ça-
İışacak durumu yok. On yıllık borçlanması niçin kabul edilme-
di? " " (M.Y.)
YANIT: Sosyal Güvenlik Reformu Yasası olarak bilinen ve 8 Eylül 1999
günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 4447 sayılı yasa ile sosyal güvenlik
kurumlannın aylık bağlama koşullan yeniden düzenlenmiştir.
Sosyal Güvenlik Reformu Yasa Tasansı'nm 37. maddesinde, 2829 sa-
yılı yasanın "Aylığı bağlayacak kurum" başlıkh 8. maddesinin değişti-
rilmesi öngörülmüş. ancak tasanda yer alan:
" Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere fiili hiz-
met süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halin-
de ise, eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca,
kendi mevzuatına göre aylık bağlanır ve ödenir" hükmü tasarıdan çı-
kanlmış ve 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kunımlanna Tabi Olarak Geçen
Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Yasa, eski konumunu korumuştur.
Bugün de geçerli olan uygulamaya göre aylığı bağlayacak kurum şöy-
le belirlenmektedir:
"Birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden, ilgililere son ye-
di yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurum-
ca, hizmet süreierinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden
sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık
bağlınır ve ödenir."
1 Ocak 2000'den önceki uygulamada SSK'den yaşlılık aylığı alabilme-
nin koşullanndan biri de sıgortalının
"b) Kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurmuş olması, 15 yıldan
beri sigortalı bdlunması ve en az 3.600 gün", malullük, yaşlılık ve ölüm
sigonalan primi ödemiş olmasıydı.
Arcak, 2829 sayılı yasanın Uygulama Yönetmeliği'nin 5. maddesinde
birle>tirme kapsamına alınmayan hizmetler açıklanmıştır.
"1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu'nun Ek Geçici 4. maddesine göre is-
teğe bağlı sigortalıların geriye doğru yaptıkları 10 (on) yıllık borçlan-
ma karşılığı kazanılmış hizmet süreleri diğer kurum ve sandıklardan
ıvlık bağlanması halinde bu kurumlarda geçen hizmetlerle birleşti-
rilmtyecektir. Ancak Bağ-Kur'dan aylık bağlanması halinde diğer
kurum ve sandıkiardaki hizmetlerle birleştirilir."
Amenizin on yıllık geriye dönük yaptığı borçlanma, ancak Bağ-Kur'dan
aylık bağlanması durumunda göz önüne alınır.
14 Subat ?nnn
Bugün depremin
1 8 2 -
g ü n ü
Profesyonel
gönû'llû'lerimiz hâlâ
depremzedelerin
Hepimizi sarsan depreme rağmen başarısını
_hâlâ sürdüron ilköğretim öğrencisi minik
Ozge Merdanoğlu bizden bir bilgisayar istiyor.
Ayrıca Sakarya Valiliği'nin, Rehberlik ve
Araştırma Merkezi Müdürlüöü'nde
kullanılmak üzere de. çok acıl ofis ve
kırtasiye malzemelerine ihtiyacımız var.
Acil İhtiyaç Listesi:
Fotokopi makinesi, tepegöz. faks. elektrikli
daktilo ve her türlü kırtasiye malzemesi
Katkıda bulunmak isteyenler
telefonlarımızdan bize ulaşabilir.
Yardımlannız için:
(0212) 292 87 27 - 292 O8 01
(Iş günleri saat 10.00/17.00 arası)
KİM KtME DUM DUMA BEHIÇAK behicaküıturk.net
• ; -ıif. .,j,ı: sitiM-- - ı
H A R B İ SEMİH POROY semihporoy(a yahoo.com
MIRMIRLAR VĞUR DVRAK
(
& j
V)o ^ —1?"/
•
1
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 14 Şubat
COOK'ÜN ÖLÜMÜ!.
•mg'M eusûu,ÜNLÛKAÇIF VE oeuizciJAMES COOK(KUK)
HAWnİİ(HAMİ) 'DE S1 MŞtNDA ÖU>ÜeÜU>Û. BİK. YIL ÖNCE
KEŞFETTİĞİ SU AOALAB SeUSUNA İKİNCİ KEZ eİCH/O/ZpU
VE GEM/SIH/ ONAEAAASl GEIZEMMIŞTİ. COOK, YİNE ÖN-
LABl KONUK EO€N KÖYÜfJ AÇI&NO* O€A4/g ATTIGPf.
İLK &EUŞl£RlHDe, y£KLİLER ESKİ BİH EFSAMEYİ AMfM
SIYABAK ONU, YÜZEM 8ig AO4Xb<l 0ÖNECE&NE SÖZ
VBREN m/vervt/e/ •LOUO^SANIP SÛ/ÜK ıısi Gösree-
AAİÇLESDİ.ANCAO. ,D£Nİ2Cİl.eGİN TÜM YİYeC£KL£eiNİ
mtAAJ E7MESİ ONLAHI ÇOK ÜZMÜÇTÜ- Sü NEDENLE, İ&N
Ci ĞEUŞLERıNDE DÜÇUAUCA PAveANPILAR. G£MİYE '
AİT eiR DE KAYtK ÇAL/NCA, COOZ ttMSAYA ÇlK/P ÇEFİ
•nJTSAKALMAK İSTEPİ. KIVlPA YEJSÜLE/Sİ 6Ö/SEM DE-
Nİzai£H ZAUAfJSIZ ATEÇAÇTI. OULARI £A/6EU£M£>E
ÇAUÇAU COOK, BİK HAWAİIÜ mRAF/NPAN BIÇAkUANPI.
DUYURU
ÇYDD BEŞÎKTAŞ ŞUBESt DEĞERLt ÜYE VE
DESTEKÇİLERİNE DUYURULUR.
Telefon numaralan teknik nedenlerle değişmiştir.
Lütfen not ediniz.
Tel-Faks:021221647 79
02122164798
IÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrenci kimliğimi
ve nüfus cüzdanımı kaybettim, hükümsüzdür.
FATMA YILMAZ
14 Şubat sevgililer gününde
Yeni bin yılda, çorak topraklarda bir fidan da
;
.. .. • A
. ikiniz için yeşersin.
- TEMA
Fidan Dikim Hattı: 0 212 284 80 00
GÖRÜŞ
MUSTAFA KUL
Tuzak: Dünya Bankası
Kredileri
Son günlerde Dünya Bankası uzmanlan başkentte
kamu kurumlarında, çeşitli toplantılar yapmaktalar.
Bu toplantılar Dünya Bankası'nın IMF ile yapılan stand
by anlaşması paralelinde vermeyi düşündüğü koşul-
lu krediler nedeniyle yapılmaktadır.
Hazine yetkilileri, Dünya Bankası'ndan 2002yılına
kadar 5 milyar dolar kaynak sağlamayı düşündükleri-
ni belirtmektedirier. Yapısal reformlar için alınacak 3
milyardoların enaz2 milyardolannı buyılkullanacak-
lannı, 750 milyon dolar kredinin, sosyal güvenlik, ma-
li piyasalar, tahkim düzenlemeleri ve bütçe önlemleri
karşılığında alınabileceğini, 2. dilim 750 milyon dolar-
lık kredinin de 2000 yılındaki 2 kademe sosyal güven-
lik ve tarım reformlan ile özelleştirme uygulamalarına
göre aktanlacağını ifade ederek, mali sektör uyum
kredisi olarak planlanan 750 milyon dolar ve kamu
sektörünün şeffaflaştınlması, etkin hale getirilmesi için
de 750 milyon dolar alınacağını açıklamaktadırlar."
Uruguay Round toplantılannın tamamlanması ve
1995 yılında Dünya Ticaret Örgütü'nün (VVTO) kurul-
masından sonra küreselleşme anlayışı içerisinde, mer-
kezleri VVashington'da bulunan kurumlarla, ulusal hü-
kümetlerarasındaki ilişkiler yeniden tanımlanmıştır. Bu-
nun sonucunda artık IMF, Dünya Bankası reçeteleri,
yalnızca ülkeler düzeyinde hukuken bağlaytcılığı ol-
mayan geçici kredi anlaşmalan olmaktan çıkarılmış,
yapısal uyum programı adı altında borç talep eden ül-
kelere "kredialmakoşullan"üayatan maddeler, VVTO
anlaşmasınm maddeleri arasında yerteşiklik kazanmış-
tır. Böylelikle borçlu ülkelere çeşitli koşullar altında kre-
di verilmekte, bu yolla ülkelerin denetlenmesi ve ço-
kuluslu şirketler için açık bir pazar haline gelmesi sağ-
lanmaktadır.
1980'lerin başından bu yana IMF ve Dünya Banka-
sı tarafından gelişmekte olan ülkelere dayatılan eko-
nomi politikalarını, bizler ilk olarak "24 Ocak Kararia-
n" olarak tanıdık. Uluslararası kredi kuruluşları, borç-
lanma anlaşmalarına eklenen "uygulanacak politika-
lara ilişkin koşullara" katlanmalan durumunda borç ver-
meyi kabul etmektedirler. Dış borçlann yeniden gö-
rüşülmesinin bir koşulu olarak dayatılan bu politika-
lar, borçlu ülkelerin bağımsız ulusal ekonomik politi-
kalara başvurmalannı önlerken, borç ödeme ilişkisi-
nin mevcudiyetini zorla kabul etmelerine neden olmak-
tadır. Dünya Bankası kredi anlaşmalan, oldukça katı
kredi alma koşullan içermektedir. Para yalnızca hü-
kümetlerin yapısal uyum reformlarını kabul etmeleri
ve aynı zamanda bunların hayata geçirilmesi için ko-
nan sürelere kesin olarak uymaları durumunda veril-
mektedir. Bu nedenle bu kredi kuruluşlarından alınan
para asla yatırımlara yönlendirilmediği için söz konu-
su kredi anlaşmalannın doğası reel ekonominin yara-
rına değildir. Uyum kredileri, kaynakları ulusal ekono-
miden uzaklaştırmakta ve borçlu ülkeleri, zengin ül-
kelerden gıda maddeleri de dahil olmak üzere büyük
miktarlarda tüketim mallan ithal etmeye teşvik etmek-
tedir. Bu sürecin sonucunda, yerel ekonomi durgun-
luğa girmekte, ödemeler dengesi krizi büyümekte ve
borç yükü artmaktadır.
Uluslararası kredi kuruluşlarının, ülkelerle yaptığı
borç göruşmelerinde kamu işletmelerinin özelleştiril-
mesi her zaman bir koşul olarak ileri sürülmektedir.
Başkentteki Dünya Bankası uzmanlan, hükümetin
IMF'ye verdiği taahhütler arasında olan kamu kuru-
luşlarının özelleştirilmesi ile ilgili dayatmalarda bulun-
maktadırlar. Türkiye'ye kredi verme koşullan ârsında
öncelikli olarak yer alan bu özelleştirmeler, böylesi
kuruluşlar için büyük önem taşımaktadır. Dünya Ban-
kası uzmanlan, kamu bankalannın özelleştirilmesi için
bu bankalarda toplantı üzerine toplantı yapmakta,
vereceklerini söyledikleri kredilerin ne için kullanıla-
cağını da şarta bağlamaktadıriar. Ayrıca bu kuruluş-
lann özelleştirilmesi için belirlenen danışmanlık şirke-
tine neredeyse verilecek olan kredinin yansı ödenmek-
tedir. Örneğin Erzincan depremi sonrasında alınan
Dünya Bankası kredilerinin önemli bir bölümü danış-
manlık şirketine aktarılmış, böylece kullanılamamış,
ancak borçlanılmıştır. Bir başka ömek ise TEK'in TE-
AŞ ve TEDAŞ olarak ikiye bolünmesi şartıyla verilen
Dünya Bankası kredisinin yarısının da danışmanlık
şirketine verilerek ülkenin borçlandırıimasıdır. Dünya
Bankası, bünyesinde yer alan "Kamu Harcamalan
Değerlendirmesi" (Public Expenditure Revievv, PER)
aracılığıyla, bakanlıkların ve Klt'lerin bütçelerini ra-
hatlıkla denetleyebilmektedirler.
Uluslararası kredi kuruluşlarından borç almak zo-
runda kalan ülkeler, ekonomik bağımsızlıktan, mali-
ye ve para politikaları üzerindeki denetim gücünden
vazgeçmek zorunda kalmakta, kamu kurumlannın
yok edilmesine seyirci kalmakta hatta yardımcı ol-
makta, bu kuruluşlann ikinci bir hükümet olarak (ikinci
fakat görünen o ki asıl yetkili) faaliyet göstermesine
izin vermektedir.
Ülkemizde olup bitenlere baktığımızda, hükümetin
"kendi ekonomik karahanmız" dediği uygulamaların
aslında bu uluslararası kredi kuruluşlarının kredi ver-
me koşulu olarak dayattığı politikalar olduğunu gör-
mekteyiz. "Yapısal Uyum", "Ekonomik Yeniden Yapı-
lanma" gibi kavramları dilinden düşürmeyen bu
hükümet adım adım IMF, Dünya Bankası ve Dünya
Ticaret Örgütü'nün politikalannı hayata geçirmektedir.
B U L M A C A SEPAT V4gAy.4JV
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4
1/ Yatırım. 2/
Yürürlükte bu-
lunan antlaş-
malara göre ol-
ması gereken "
ya da süregelen 4
durum. 3/"Fe-
na değil" örne-
ğinde olduğu g
gibi, bilinçli
hafifsemeye 7
dayanan söz sa- g
natı... Bir ili-
miz.4/Parola... 9
Kirpik boyası.
5/" Doya doya
cemalin görmedim"
(Dadaloğlu)... Bir so- 2
ru sözü... Avrupa Bir- 3
liği 'nin kısa yazılışı. 6/
Ipucu... Üstü kapalı
olarak anlatma. II Kur- 5
tuluş... Büyük kent ser- 6
serisi. 8/ Bankacılıkta
faizin başlangıç tari-
hi... Güney Afrika
Cumhuriyeti'nin pla- 9
ka işareti. 9/ Gümüş... Erkek ve dişi gametin birleş-
mesiyle oluşan döllenmiş yumurta.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Çok sayıda basit birimin birbirine bağlanmasıyla
oluşmuş büyük moleküllü yapay ya da doğal bileşik-
lerin genel adı. 2/ Kadın hapishanesi. 3/ Rütbe ya da
kıdemce küçük olan asker... Yahudi din adamı. 4/ Bir
kanal içinde hareket ederek açılıp kapanan perde...
Akciğerleri dinlerken hekimin duyduğu patolojik
ses. 5/ Gündüz yapılan sinema ya da tiyatro gösteri-
si... Sulakyer. 6/Satrançtabirtaş... Kuzusesi... Hint-
Iran dil grubuna verilen ad. 7/ Bir şeyin özü... Kalın
sicim. 8/ Cilt kapaklan özel bir düzenle gevşetilip sı-
kıştınlabilen defter. 9/ At tüyünün rengi... Benzerle-
ri arasında güç ve önem bakımından başta gelen.