Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5ARALIK2000SALI CUMHURİYET SAYFA
17
Buldan
Denizli Valiliğill Trafik
Komisyonu izin vermiş,
Denizli Belediyesi
garajda yer göstermiş,
Buldan Belediyesi de
yer göstermiş, dokuz
minibüs Denizli-Buldan
arasında yolcu
taşıyacak... Fakat
olmuyor, Buldan
Kaymakamı izin
vermiyor, minibüsleri
trafik polisine
bağlattınyor...
Kaymakamın
gerekçesi ise ilçede
asayiş güvenliğinin
sağlanamayacağı
gibisinden bir şey...
Ama o bir şeyin altında
çok şey yatıyor...
Çünkü 15 bin nüfuslu
Buldan'dan Denizli'ye
yolcu taşıyan 45 şoför
var ve bunlar kişi
başına 750 bin lira
ücret alıyor; şu sıralar
taşıma ücretinin 1
milyon 100 bin liraya
çıkanlmasım istiyoriar.
Denizli Valiliği'nden
izin alan, ancak
Buldan'a giremeyen 9
şoför ise 400 bin liraya
yolcu taşımaya hazır...
İşte size serbest
piyasa ekonomisi ve
rekabet... Ne ki, bu
rekabeti istemeyen ve
kaymakamlığı devreye
sokup engelleten
birinden söz ediliyor...
Türkiye'de serbest
piyasa ekonomisini
savunan ANAP'lı bir
milletvekilinden...
Aynen, ele verir talkını
kendi yırtar salkımı...
Bektronik posta: derazsomOcumhurwetcom.tr Tefc0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- 10 kişilik IMFheyeti
Ankara'ya gelmiş...
"5'şer kişilik iki takım
tek kale maç vapacak!"
emokratlığından ve insan hakları savunu-
culuğundan kuşku duymadığımız; meslek
etiğinden zerre kadar ödün vermeden ta-
bip odasında yöneticilik ve delegelik yap-
miş iki hekim, Dr. Ali Rıza Üçer ve Dr. Cihat Oğan'a
kulak verin lütfen:
"Ülkemizde açlık grevi ve ölüm orucu eylemleri çe-
şitli örgütler tarafından bir siyasi mücadele yönte-
mi olarak kullanılmaktadır. Bu örgütlerin cezaevle-
rindeki uzantılan, planlanmış birsistematikle bazı mi-
litanlanna açlık grevi ve ölüm orucu eylemi yaptır-
maktadır. Ne yazık ki birçok meslek odası ve 'sivil
toplum kuruluşu' da doğrudan veya dolaylı olarak
bu tutumu beslemektedir.
Yasa ile belirlenmiş en temel görevi insan ve top-
lum sağlığının korunması ve geliştirilmesi olan ta-
bip odaları ve Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi,
açlık grevleri ve ölüm oruçları konusunda yanlış bir
tutum içerisindedir. Bu yanlış 'Kişi özgür iradesiyle
ölümü seçiyorsa, tıbbi müdahale yapılmamalıdır'
Sorumluluk
şeklinde özetlenebilir.
İnsan olmak birsorumluluktur. Bu sorumluluk ken-
di canı konusunda insana ağır yükümlülükler geti-
rir. Ancak insan, bireysel ve çevresel etkilerle bu so-
rumluluğu konusunda hata yapabilir. Cezaevinde
bir örgüt hiyerarşisi içinde ise insanın birey olma, ya-
ni özgür karar verebilme durumu bile tartışmalıdır.
Hekim olmak ise insanın insan olmak sorumluluğun-
dan çok daha üst bir sorumluluk gerektirir. Bu so-
rumluluk anlayışı da karşısındaki insanı (hastayı),
kim olursa olsun, kendisini etkileyen ve yönlendi-
ren etkenlerden bağımsız olarak değerlendirmek ve
onun sağlıklı halinin devamını sağlamaktır. Aslolan,
hangi durum ve koşulda olursa olsun insanın yaşa-
mının korunması ve sağlıksız halinin tedavi edilme-
sidir. Tüm bu nedenlerle hekimler ve hekim örgüt-
leri, nedenine niçinine bakmaksızın karşılanndaki
insanın öncelikle yaşamını tehdit edebilecek hata-
laryapmasını engellemeye, onu bu konuda ikna et-
meye çalışmalıdır. Hekim, kişi ikna olmayarak hata
yaparsa sağlık durumu ne aşamada olursa olsun onu
yaşatmak ve sağlığına kavuşturmak için elinden ge-
len her türlü girişimi uygulamalıdır.
Kişinin yaşamının uzaktan kumanda edilerek teh-
likeye atıldığı, içeriden ve dışarıdan 'ölüme yatmak',
'yudum yudum ölmek' gibi sloganlarla adeta ölü-
mün kutsandığı böylesi bir ortamda hekim, yapa-
cağı tıbbi girişimler konusunda karşısındaki hasta-
nın durumundan ziyade kendi bilgi, birikim ve vic-
danı ile hareket etmelidir. İçinde bulunduğu durum,
hastası ve bağlı bulunduğu yapılanma tarafından bir
siyasi mücadele olarak görüldüğü koşullarda has-
tasına müdahale etmeyen hekim, içine çekilmeye ça-
lışıldığı siyasi mücadelenin destekçisi konumuna
düşer. Yani bağımsız karar verme ve karşısındaki in-
sana yardım etme durumundan uzaklaşır."
SESSİZ SEDASIZ (!) NURtKVRTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutku(<zyahoo.com
Zıraat Bankası'nı özelleştınn; onlar da arazi olsun!
Emniyet kemerini çıkartöracaklar
Karayollan Genel Müdürlüğü'nün,
Emniyet Genel Müdürlüğü'nün, Milli
Eğitim Bakanlığı'nın, Sağlık Bakanlı-
ğı'nın, Gazi Üniversitesi'nin katılımı
ve Isveç SweRoad firmasının danış-
manlığında başlatılan bir proje:
Trafik Güvenliği Projesi...
Pilot bölge seçilen karayollanna ta-
belalar konup, sürücülere emni-
yet kemeri takması önerilecek...
İki bakanlık, iki genel müdürlük,
bir üniversite ve bir yabancı şirketin
kafa kafaya verip yarattığı tabelalara
ve konu mankeninin suratına bakın,
sonra isterseniz emniyet kemerinizi
çıkanp atın!
Af Gündeminin
şündürdükleri
Prof. Dr. FATMA EStN
"1999 yılı Eylül ayını hükü-
met afyasası pazahığı ile ge-
çirdi. Ülkenin büyük bölümün-
de sıra dışı günler yaşanmı-
yormuş gibi, yüzbinterce vatan-
daşyaşama savaşımı vermiyor-
muş, başlannınüstünebirça—
dırkurmak için çırpınıp durmu-
yoriarmış gibi... Partilerkendi
yandaşlannı kurtarmak için akıl
almaz 'alicengiz' oyunlanna
başvuruyoriar. Yedigencin ka-
tili Haluk Kırcı'y/ kurtarmak
için 'kişiye özgü' özel hukuk-
sal yorumlar yapıyorlar.
Cumhurbaşkanı 'na sunulan
af yasa tasansının ardından
Başbakan, tasannın içinde içi-
ne sindiremediği maddelerol-
duğunu söyleyip günah çıkar-
dı ve rahatladı."
17 Ağustos depremini, o
korkunç geceyi Yalova'da ya-
şamış bir kişi olarak deprem
sonrası ülkede olup bitenleri
dikkatle izliyor; bazılan duygu-
landıran, bazılan üzen, bazıla-
n öfkelendiren, kahreden olay-
ları not ediyordum. Yukarıda-
ki satırlar bu notlardan bir bö-
lüm.
Bilindiği gibi bu tasarı, dö-
nemin cumhurbaşkanı tara-
fından bir daha görüşülmek
üzere iade edilmişti. Şimdi, bir
yılı aşkın bir süreden sonra
yeniden gündemde ve görü-
nen o ki, pazarlıklar bu kez
çok daha zorlu geçecek ve
sayın milletvekılleri değerli za-
manlannı daha uzun zaman
bu konu için harcayacaklar.
Çünkü bu biryıl içinde köp-
rülerin altından çok sular ak-
tı. Akan su temiz, berrak de-
ğildi; kirli, bulanıktı, su değil-
di akan, çamurdu! Türk top-
lumu bu bir yıl içinde yeni suç-
lar, yeni suç örgütleri ile tanış-
tı. Şeytanın bile düşüneme-
yeceği, üretemeyeceği suç-
lar! Sanki toplum içinden bir
kesim, suç ve suç örgütü üret-
me yanşına ginmiş, yaratıcı-
lığını sınamış!
Şimdi cezaevi konuklan ara-
sında yerlerini alan bu üstün
yetenekler, karşılarında ceket
düğmeleri iliklenen anlı şanlı
işadamları, bankacılar, başa-
nlı avukatlar, müfettişler vb.
gibi önemli kişiler. Kapsama
bunların da girmesi ile af tar-
tışmalarının uzaması, zorlaş-
ması doğal... Ben, hükümet
üyelerine, sayın milletvekille-
rine başanlar dileyerek bu gün-
dem nedeni ile aklımatakılan
iki sorudan söz etmek istiyo-
rum.
Birincisi, bir ülkede bu den-
li büyük soygun olayları nasıl
böylesi yaygın olabiliyor? Baş-
ka bir deyişle, bu kadar kısa
bir zaman dilimi içinde, bu ka-
dar çok soygun nasıl yapıla-
biliyor? lleri bir toplumda, bir
Batı ülkesinde böyle soygun-
tardan btr teki yapılmış olsa
yer yerinden oynar. Ülkemiz-
de böyle soygunlar neden bu
kadar kolay yapılabiliyor? Tür-
kiye Cumhuriyeti devletinin
kasasına, Hazine'sine el sok-
mak bu kadar kolay mı? Üs-
telik soygunları yapanlar işle-
rini tıkırtıkıryürüten kişiler. Ne
aç kaldıklan için yaptılar bun-
lan ne de hasta çocuklanna ilaç
almak için.
Peki, neden yaptılar bu soy-
gunlan? Ve nasıl böylesine ko-
lay başardılar? Bu sorulann
yanıtt, bu kişilerin af kapsa-
mına alınıp alınmayacağı ve-
ya nasıl alınacağının yanıtlan
kadar, hatta onlardan da
önemli. Bu yanrtlar ülkenin ge-
leceği ile ilgili çünkü. Yanıt bu-
lunup önlem alınmazsa, ye-
teneklerini bu yolda harcaya-
cak ve henüz tanışmadığımız
nice soygun yöntemleri ürete-
cek pek çok kişi ve kurum çı-
kacaktır ortaya.
Ikinci sorum, işin hukuki ya-
nıyla ilgili. Medyadan alınan
duyumlaragöre, soyguncula-
nn affına yönelik şöyle bir öne-
ri var Çaldıklarını, hortumla-
dıklannı geri versinler, cezaev-
lerinden salıverilsinler!.. Yani af
konusu gündemde olmasay-
dı, bu kişilerin çalcJıklannın ge-
ri alınması söz konusu olma-
yacak mıydı? Onları geri al-
mak için mutJaka bir ödün ver-
mek mi gerekiyor?
Oysa, bildiğim kadanyla, adi
bir hırsız yakalandığında, eğer
bulunabilirse, eylemlerinde
çaldıklan sahiplerine geri ve-
riliyor. Bu kişilerin çaldıklan
da, bu ülke insanlannın, gele-
cek güvencesi, endişesi ve
büyük bir özveri ile biriktirdi-
ği küçük mevduatlarla, büyük
bölümünü küçük gelir grupla-
nnın oluşturduğu ülke insan-
lannın, büyük bir özveriyte öde-
dikleri vergiler. Kısaca, soy-
gunun boyutu büyük diye ay-
rıcalık yapılmasının bir anlamı
yok!
Bu ülkenin namuslu insan-
lan, yetkililerin, soygunlan sa-
bit olmuş soygunculardan,
ödedikleri vergileri, dürüst ka-
zançlanndan biriktirdikleri pa-
ralan geri almasını beklemek-
tedir ve bu beklenti onların
hakkıdır.
HAYVANLAR ISMAİL CÜLGEÇ igulgectfi yahoo.com
ÇİZGtLİK KAMtl MASARAİl"
\ - *
r
. . • > • • • ^ . • : : .
HAKBİ SEMİH POROY semihporoyfa yahoo.com
KEDt LEVO APTVÜKA
TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 5 Kasım
BASINCU TUPLEfiLE HABERLEÇME..
18M 7£ BUGÛN, İHGİLTGeE'DB /OU-LANfLMAYA SAfCA-
NAN 8>e HA8E/et£ŞA*e S/ST£MİYL£ İLG/U YAZI 8A-
SlNM YE£ AtMffrr. "PHEUMArrC 7Z/8S CAg&EK-
SYSTEM * (BASfNÇU HAVAYLA TTJP 7HŞfMA SfSTBM/)
ACM V£&L£N YENı HAg£gC£?M£- TZİİSÜ, T&MEI-D&
PİSTVAILU S/UN0İBL£R G/Sl ÇALIÇM/UZrHYOl-
K4YAJAMA GÖUjMÜMOefCf KrfZAfl/LARPA OLUÇAN
SUMAf?, ie/\Lru SORULAIZLA YÖNETİM Me/Zü£-
ZİNS SÖNPE&LİYOIS, OBApA İÇİNB YAzi,Me-
SAT V£YA fr4G4 KOHAN SİUMDİ& 6İÇ<MtAlPEKİ
KUTVLAE BO&UYA y£&C£ŞT/#tC.tP YOLLAMtrO&-
OU.BAS/HÇLf BUHAR, HABeRCJEŞME TÜPÜNÜ, OA-
KIHAM i&o Msrnee HIZLA YE&IN£
PU. ÖZELUKJLJE
ÂCOUAA/fiAA/ SiSrEM &ÜYÜK
Yaşam, kalbin iki vuruşu arasındaki zamandır.
Kalbinizi koruyun.
TÜRKKALPVAKFI •'.. -
•," 79 Mayıs Cd. JVo: 8 Şişli/İSTANBUL
Tel: (0 212) 212 07 07 (pbx) 10 Hat
Faks:(0212)212 68 35
KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
2000/862 Vasi Tay.
Mahkememizce verilen 7.11.2000 tarih ve 2000/862 Esas, 2000/910 Karar sayılı ilamı ile, Elazığ ili Sivrice ilçesi Kûrk'te
nüfusa kayıtlı tbrahim Selami ve Ayten oğlu, 1981 doğumlu Mehmet Bahadırhan Erdem, M.K.'nun 355. maddesi gereğin-
ce vesayet altma alınarak kendisine yine aynı nüfusta kayıtlı bulunan Ayten Erdem vasi tayin edilmiş olup velayet hüküm-
lerinin tatbikıne karar verilmiştir.
Üan olunur. 14.11.2000 Basın: 67346
GÖRÜŞ
Prof. Dr. NECLA ARAT
Istanbul Kadın Kuruluşlan Birliği Başkam
5 AralıK 1934'ten
5Arahk2000'e
5 Aralık 2000 Türkiye'de kadınların sryasal yaşam-
da yer almalarının, seçme ve seçilme hakkını kazan-
malarının 66. yıldönümü. Mustafa Kemal ve Dev-
rim'e gönül venmiş arkadaşlarının gerçekleştirdikle-
ri, aynı zamanda hem simgesel hem de olgusal an-
lam taşıyan "kadınlarda siyasette" atılımı, 18 kadın
milletvekilini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne taşımış-
tı. Bu örnek olay, o tarihlerde Batılı ülke kadınlannın
şaşkınlık, gıpta ve gözlemle izledikleri bir deneyim ol-
muştu.
Hiç kuşku yok ki Mustafa Kemal, toplumun yarı-
sını oluşturan kadınlann kamusal yaşamdan, sıyaset-
ten dışlandıkları zaman sağlıklı bir toplumsal düze-
nin kurulamayacağının bılıncinde ıdı. O, bu nedenle
Birleşmış Milletler örgütünün günümüzde bütün dün-
ya kadınlan için gerçekleştimneyi umduğu "kadınla-
n kararmekanizmalarına ve ıktidara taşıma" girişimi-
ni daha 1930'lu yıllarda başlatmıştı. Ama, ardıllan bu
görkemli ve gelecek ıçın büyük anlam taşıyan adımı
bir koşuya dönüştüremedıler. Hatta 1950'lerden baş-
layarak durdurup geri adım attılar. Bu tarihsel yanıl-
gıyı her yıl bu tarihte anımsamanın ve gelecek için
geçmişten ders almanın kuşkusuz büyük yararı var.
Kadınların kamusal yaşama ve karar mekanizma-
lanna eşit katılımları yalnızca adalet ve demokrasi-
nin bir gereğı olmayıp kadın çıkarlarının gözetilme-
sinin zorunlu bir koşuludur da... Nitekim Dördüncü
Dünya Kadın Konferansı'nın Pekin'de benimsediği
Eylem Platfoımu, tüm karar verme aşamalarına et-
kin kadın katılımı sağlanmadan ve kadın bakış açı-
sından yararlanılmadan "Eşrtlık, Gelişme ve Banş' ama-
cına ulaşılamayacağını dile getirmıştir. Platform, bu
kritik sorun alant için iki stratejik yöntem önermiştir.
Bunlardan iiki, kadınların karar verme mekanizma-
lanna ve iktidara tam ve eşit katılımlarını sağlamayı
güvence attına almak; ıkincisi ise, karar ve liderlik ko-
numlanna gelebilme kapasitelerini arttmnaktır. Ayn-
ca, cinsiyet ayrımcılığına son vermek ve olumlu ey-
lem programları oluşturmak da bu iki stratejik yön-
temı başarı ile uygulamada etkin birer siyasal araç
rolü oynayacaktır.
Yalnızca Pekin Eylem Platformu değil, daha önce-
leri imzalanmış pek çok uluslararası sözleşme de ik-
tidar ve karar verme odaklannda kadın-erkek eşitli-
ğini kabul ettiği halde bu eşıtlik ne hukuksal ne de
olgusal anlamda sağlanabilmiştir. İşte bu başarıla-
madığı için politıkalann oluşturulduğu değişik dü-
zeylerde kadınlann çıkar ve ilgılen temsıl edılememek-
tedir. Bunun sonucunda da kadınlar, toplumun tümü-
nü ilgilendıren ekonomik, sosyal ve siyasal konula-
ra ilişkin kararlarda etkılı olamamaktadır.
Genel olarak dünyaya baktığımızda, hemen hemen
bütün ülkelerde, kadınların siyasal partiler içinde par-
ti politikalarını etkileyebılecekleri konumlara çok az
sayılarda geldiklenni görüyoruz. Parlamentolar ara-
sı birliğin 1996 yılında 80 değişik ülkedeki 871 siya-
si partınin yönetim organlarında yer alan kadınlann
oranını saptamak üzere yaptığı bir araştırma, bu par-
tilerin 585'inde (yüzde 67'sınde) yönetim kurulların-
da hiç kadın olmadığını, ancak yüzde 11 'inde bir ka-
dın başkan ya da genel sekreter bulunduğunu; par-
lamentolardakı grup başkanlannın yüzde 8'inın, par-
tı sözcülerinin de yüzde 9'unun kadın olduğunu or-
taya çıkarmıştır.
Kadınlar, partamentolarda da hâlâ çok düşük dü-
zeylerde temsil edilmektedir. Yine küresel olarak bak-
tığımızda 1999'daki temsil oranlannın yüzde 11 ol-
duğunu görüyoruz. Bu oran, gelişmiş Batı Avrupa ül-
kelerinde yüzde 21 'e kadar yükselmektedir. Kadın-
lar, en yüksek temsil oranına yüzde 43 ile Isveç'te ulaş-
mışlardır. Isveç, aynı zamanda Bakanlar Kurulu'nda
erkeklerin azınlıkta kaldığı, en yüksek oranda (yüz-
de 55) kadın bakanın bulunduğu tek ülkedir.
Bu başarının arka planında her şeyden önce eği-
timde fırsat eşitlığinin sağlanmış olması yatmakta-
dır. Buna kadınlann oy verme ve seçim sonuçlarını
belirlemenin önemini kavrayacak bilinç düzeyine
ulaşmış olmalan eklenmekte; aynca gerek kadınlar
gerekse erkekler için aıle ve meslek sorumlulukları-
nı uzlaştıncı kolaylıklan sağlayan kapsamlı devlet po-
litikalarının varlığı işlert kolaylaştırmaktadır.
Isveç deneyiminden öğrenilecek pek çok ders var-
dır. Türkiye Cumhuriyetı'nin de 5 Aralık 66. yıldönü-
münde siyasal partilerdeki kadın üye azlığını, paria-
mentoda yüzde 4'lük kadın milletvekili oranını ve hiç
kadın bakana yer vermeyen Bakanlar Kurulu'nu bir
sorun yumağı olarak ele alması ve önümüzdeki on
yılda;
a. Kız çocuklannın ve kadınlann eğitimine yatırım
yapması;
b. Gerek kadınlarda gerekse erkeklerde eşitlikçi,
katılımcı siyasal bilincin oluşup yerleşmesi için etkin-
lik programları düzenlemesi;
ç. Kemalist Devnm'in uyguladığına benzer bir dev-
let feminizmini ve gerçek anlamda sosyal devlet
idesini yeniden canlandınp içtenlik ve yüreklilikle uy-
gulaması gerekmektedir.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4
4 5
SOLDAıNSAĞA:
1/ Günümüzde ..
iranlslamCum-
hunyeü'nınres- 2
mi mezhebı. II «
Heybe, yaygı,
kolan, kuşak gi- 4
bi şeylerin ya-
pımında kulla-
nılan bir doku-
ma türü... Ser-
gen. 3/ Söz, la-
lardı... Eskiden
"pastoral" an-
lamında kulla-
nılan sözcük. 4/ Okya-
nusya'da ve Güney ^
Amerıka'da yetışen bü-
yük bir orman ağacı. 5/
lstek, amaç... Bir tngı- 3
liz uzunluk ölçüsü bin- 4
mi. 6/ Tuzağa düşürü- 5
len şey... tçe dert olan g
şey. II Ilkel bir silah..
Rütbe ya da kıdemce
küçük olan asker. Ateş. 8
8/ Ayakkabı kalıbının 9
çapı... Küçük erkek kar-
deş. 9/ Bir yerde öteden beri olagelen davranış.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Istanbul'un eski adlanndan bıri. 2/ Dalgalı panltılar
verilmiş olan bir tür kumaş... Bir noktanın seçilen bır
karşılaştırma yüzeyine göre yükseltisi. 3/ tkı kulplu ve
dibi sivn antiİc testi... Bir nota. 4/ Eskı dılde su... Sert
ve fazla kızarmayan bir domates türü. 5/ Alışverişte sa-
tıcının alıcıya yaptığı indirım... "Leman ": Şarkı-
cunız. 6/ Utanç duyma... Bırçalgı. II içinde katı bir mad-
de enmış bulunan sıvı... Vılayet. 8/ 28 Ocak'ta başla-
yan firtına. 9/ Zeybek... Eskiden mest üzerinen gıyilen
san pabuç.