17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5ARALIK2000SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Buldan Denizli Valiliğill Trafik Komisyonu izin vermiş, Denizli Belediyesi garajda yer göstermiş, Buldan Belediyesi de yer göstermiş, dokuz minibüs Denizli-Buldan arasında yolcu taşıyacak... Fakat olmuyor, Buldan Kaymakamı izin vermiyor, minibüsleri trafik polisine bağlattınyor... Kaymakamın gerekçesi ise ilçede asayiş güvenliğinin sağlanamayacağı gibisinden bir şey... Ama o bir şeyin altında çok şey yatıyor... Çünkü 15 bin nüfuslu Buldan'dan Denizli'ye yolcu taşıyan 45 şoför var ve bunlar kişi başına 750 bin lira ücret alıyor; şu sıralar taşıma ücretinin 1 milyon 100 bin liraya çıkanlmasım istiyoriar. Denizli Valiliği'nden izin alan, ancak Buldan'a giremeyen 9 şoför ise 400 bin liraya yolcu taşımaya hazır... İşte size serbest piyasa ekonomisi ve rekabet... Ne ki, bu rekabeti istemeyen ve kaymakamlığı devreye sokup engelleten birinden söz ediliyor... Türkiye'de serbest piyasa ekonomisini savunan ANAP'lı bir milletvekilinden... Aynen, ele verir talkını kendi yırtar salkımı... Bektronik posta: derazsomOcumhurwetcom.tr Tefc0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - 10 kişilik IMFheyeti Ankara'ya gelmiş... "5'şer kişilik iki takım tek kale maç vapacak!" emokratlığından ve insan hakları savunu- culuğundan kuşku duymadığımız; meslek etiğinden zerre kadar ödün vermeden ta- bip odasında yöneticilik ve delegelik yap- miş iki hekim, Dr. Ali Rıza Üçer ve Dr. Cihat Oğan'a kulak verin lütfen: "Ülkemizde açlık grevi ve ölüm orucu eylemleri çe- şitli örgütler tarafından bir siyasi mücadele yönte- mi olarak kullanılmaktadır. Bu örgütlerin cezaevle- rindeki uzantılan, planlanmış birsistematikle bazı mi- litanlanna açlık grevi ve ölüm orucu eylemi yaptır- maktadır. Ne yazık ki birçok meslek odası ve 'sivil toplum kuruluşu' da doğrudan veya dolaylı olarak bu tutumu beslemektedir. Yasa ile belirlenmiş en temel görevi insan ve top- lum sağlığının korunması ve geliştirilmesi olan ta- bip odaları ve Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi, açlık grevleri ve ölüm oruçları konusunda yanlış bir tutum içerisindedir. Bu yanlış 'Kişi özgür iradesiyle ölümü seçiyorsa, tıbbi müdahale yapılmamalıdır' Sorumluluk şeklinde özetlenebilir. İnsan olmak birsorumluluktur. Bu sorumluluk ken- di canı konusunda insana ağır yükümlülükler geti- rir. Ancak insan, bireysel ve çevresel etkilerle bu so- rumluluğu konusunda hata yapabilir. Cezaevinde bir örgüt hiyerarşisi içinde ise insanın birey olma, ya- ni özgür karar verebilme durumu bile tartışmalıdır. Hekim olmak ise insanın insan olmak sorumluluğun- dan çok daha üst bir sorumluluk gerektirir. Bu so- rumluluk anlayışı da karşısındaki insanı (hastayı), kim olursa olsun, kendisini etkileyen ve yönlendi- ren etkenlerden bağımsız olarak değerlendirmek ve onun sağlıklı halinin devamını sağlamaktır. Aslolan, hangi durum ve koşulda olursa olsun insanın yaşa- mının korunması ve sağlıksız halinin tedavi edilme- sidir. Tüm bu nedenlerle hekimler ve hekim örgüt- leri, nedenine niçinine bakmaksızın karşılanndaki insanın öncelikle yaşamını tehdit edebilecek hata- laryapmasını engellemeye, onu bu konuda ikna et- meye çalışmalıdır. Hekim, kişi ikna olmayarak hata yaparsa sağlık durumu ne aşamada olursa olsun onu yaşatmak ve sağlığına kavuşturmak için elinden ge- len her türlü girişimi uygulamalıdır. Kişinin yaşamının uzaktan kumanda edilerek teh- likeye atıldığı, içeriden ve dışarıdan 'ölüme yatmak', 'yudum yudum ölmek' gibi sloganlarla adeta ölü- mün kutsandığı böylesi bir ortamda hekim, yapa- cağı tıbbi girişimler konusunda karşısındaki hasta- nın durumundan ziyade kendi bilgi, birikim ve vic- danı ile hareket etmelidir. İçinde bulunduğu durum, hastası ve bağlı bulunduğu yapılanma tarafından bir siyasi mücadele olarak görüldüğü koşullarda has- tasına müdahale etmeyen hekim, içine çekilmeye ça- lışıldığı siyasi mücadelenin destekçisi konumuna düşer. Yani bağımsız karar verme ve karşısındaki in- sana yardım etme durumundan uzaklaşır." SESSİZ SEDASIZ (!) NURtKVRTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutku(<zyahoo.com Zıraat Bankası'nı özelleştınn; onlar da arazi olsun! Emniyet kemerini çıkartöracaklar Karayollan Genel Müdürlüğü'nün, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün, Milli Eğitim Bakanlığı'nın, Sağlık Bakanlı- ğı'nın, Gazi Üniversitesi'nin katılımı ve Isveç SweRoad firmasının danış- manlığında başlatılan bir proje: Trafik Güvenliği Projesi... Pilot bölge seçilen karayollanna ta- belalar konup, sürücülere emni- yet kemeri takması önerilecek... İki bakanlık, iki genel müdürlük, bir üniversite ve bir yabancı şirketin kafa kafaya verip yarattığı tabelalara ve konu mankeninin suratına bakın, sonra isterseniz emniyet kemerinizi çıkanp atın! Af Gündeminin şündürdükleri Prof. Dr. FATMA EStN "1999 yılı Eylül ayını hükü- met afyasası pazahığı ile ge- çirdi. Ülkenin büyük bölümün- de sıra dışı günler yaşanmı- yormuş gibi, yüzbinterce vatan- daşyaşama savaşımı vermiyor- muş, başlannınüstünebirça— dırkurmak için çırpınıp durmu- yoriarmış gibi... Partilerkendi yandaşlannı kurtarmak için akıl almaz 'alicengiz' oyunlanna başvuruyoriar. Yedigencin ka- tili Haluk Kırcı'y/ kurtarmak için 'kişiye özgü' özel hukuk- sal yorumlar yapıyorlar. Cumhurbaşkanı 'na sunulan af yasa tasansının ardından Başbakan, tasannın içinde içi- ne sindiremediği maddelerol- duğunu söyleyip günah çıkar- dı ve rahatladı." 17 Ağustos depremini, o korkunç geceyi Yalova'da ya- şamış bir kişi olarak deprem sonrası ülkede olup bitenleri dikkatle izliyor; bazılan duygu- landıran, bazılan üzen, bazıla- n öfkelendiren, kahreden olay- ları not ediyordum. Yukarıda- ki satırlar bu notlardan bir bö- lüm. Bilindiği gibi bu tasarı, dö- nemin cumhurbaşkanı tara- fından bir daha görüşülmek üzere iade edilmişti. Şimdi, bir yılı aşkın bir süreden sonra yeniden gündemde ve görü- nen o ki, pazarlıklar bu kez çok daha zorlu geçecek ve sayın milletvekılleri değerli za- manlannı daha uzun zaman bu konu için harcayacaklar. Çünkü bu biryıl içinde köp- rülerin altından çok sular ak- tı. Akan su temiz, berrak de- ğildi; kirli, bulanıktı, su değil- di akan, çamurdu! Türk top- lumu bu bir yıl içinde yeni suç- lar, yeni suç örgütleri ile tanış- tı. Şeytanın bile düşüneme- yeceği, üretemeyeceği suç- lar! Sanki toplum içinden bir kesim, suç ve suç örgütü üret- me yanşına ginmiş, yaratıcı- lığını sınamış! Şimdi cezaevi konuklan ara- sında yerlerini alan bu üstün yetenekler, karşılarında ceket düğmeleri iliklenen anlı şanlı işadamları, bankacılar, başa- nlı avukatlar, müfettişler vb. gibi önemli kişiler. Kapsama bunların da girmesi ile af tar- tışmalarının uzaması, zorlaş- ması doğal... Ben, hükümet üyelerine, sayın milletvekille- rine başanlar dileyerek bu gün- dem nedeni ile aklımatakılan iki sorudan söz etmek istiyo- rum. Birincisi, bir ülkede bu den- li büyük soygun olayları nasıl böylesi yaygın olabiliyor? Baş- ka bir deyişle, bu kadar kısa bir zaman dilimi içinde, bu ka- dar çok soygun nasıl yapıla- biliyor? lleri bir toplumda, bir Batı ülkesinde böyle soygun- tardan btr teki yapılmış olsa yer yerinden oynar. Ülkemiz- de böyle soygunlar neden bu kadar kolay yapılabiliyor? Tür- kiye Cumhuriyeti devletinin kasasına, Hazine'sine el sok- mak bu kadar kolay mı? Üs- telik soygunları yapanlar işle- rini tıkırtıkıryürüten kişiler. Ne aç kaldıklan için yaptılar bun- lan ne de hasta çocuklanna ilaç almak için. Peki, neden yaptılar bu soy- gunlan? Ve nasıl böylesine ko- lay başardılar? Bu sorulann yanıtt, bu kişilerin af kapsa- mına alınıp alınmayacağı ve- ya nasıl alınacağının yanıtlan kadar, hatta onlardan da önemli. Bu yanrtlar ülkenin ge- leceği ile ilgili çünkü. Yanıt bu- lunup önlem alınmazsa, ye- teneklerini bu yolda harcaya- cak ve henüz tanışmadığımız nice soygun yöntemleri ürete- cek pek çok kişi ve kurum çı- kacaktır ortaya. Ikinci sorum, işin hukuki ya- nıyla ilgili. Medyadan alınan duyumlaragöre, soyguncula- nn affına yönelik şöyle bir öne- ri var Çaldıklarını, hortumla- dıklannı geri versinler, cezaev- lerinden salıverilsinler!.. Yani af konusu gündemde olmasay- dı, bu kişilerin çalcJıklannın ge- ri alınması söz konusu olma- yacak mıydı? Onları geri al- mak için mutJaka bir ödün ver- mek mi gerekiyor? Oysa, bildiğim kadanyla, adi bir hırsız yakalandığında, eğer bulunabilirse, eylemlerinde çaldıklan sahiplerine geri ve- riliyor. Bu kişilerin çaldıklan da, bu ülke insanlannın, gele- cek güvencesi, endişesi ve büyük bir özveri ile biriktirdi- ği küçük mevduatlarla, büyük bölümünü küçük gelir grupla- nnın oluşturduğu ülke insan- lannın, büyük bir özveriyte öde- dikleri vergiler. Kısaca, soy- gunun boyutu büyük diye ay- rıcalık yapılmasının bir anlamı yok! Bu ülkenin namuslu insan- lan, yetkililerin, soygunlan sa- bit olmuş soygunculardan, ödedikleri vergileri, dürüst ka- zançlanndan biriktirdikleri pa- ralan geri almasını beklemek- tedir ve bu beklenti onların hakkıdır. HAYVANLAR ISMAİL CÜLGEÇ igulgectfi yahoo.com ÇİZGtLİK KAMtl MASARAİl" \ - * r . . • > • • • ^ . • : : . HAKBİ SEMİH POROY semihporoyfa yahoo.com KEDt LEVO APTVÜKA TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 5 Kasım BASINCU TUPLEfiLE HABERLEÇME.. 18M 7£ BUGÛN, İHGİLTGeE'DB /OU-LANfLMAYA SAfCA- NAN 8>e HA8E/et£ŞA*e S/ST£MİYL£ İLG/U YAZI 8A- SlNM YE£ AtMffrr. "PHEUMArrC 7Z/8S CAg&EK- SYSTEM * (BASfNÇU HAVAYLA TTJP 7HŞfMA SfSTBM/) ACM V£&L£N YENı HAg£gC£?M£- TZİİSÜ, T&MEI-D& PİSTVAILU S/UN0İBL£R G/Sl ÇALIÇM/UZrHYOl- K4YAJAMA GÖUjMÜMOefCf KrfZAfl/LARPA OLUÇAN SUMAf?, ie/\Lru SORULAIZLA YÖNETİM Me/Zü£- ZİNS SÖNPE&LİYOIS, OBApA İÇİNB YAzi,Me- SAT V£YA fr4G4 KOHAN SİUMDİ& 6İÇ<MtAlPEKİ KUTVLAE BO&UYA y£&C£ŞT/#tC.tP YOLLAMtrO&- OU.BAS/HÇLf BUHAR, HABeRCJEŞME TÜPÜNÜ, OA- KIHAM i&o Msrnee HIZLA YE&IN£ PU. ÖZELUKJLJE ÂCOUAA/fiAA/ SiSrEM &ÜYÜK Yaşam, kalbin iki vuruşu arasındaki zamandır. Kalbinizi koruyun. TÜRKKALPVAKFI •'.. - •," 79 Mayıs Cd. JVo: 8 Şişli/İSTANBUL Tel: (0 212) 212 07 07 (pbx) 10 Hat Faks:(0212)212 68 35 KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 2000/862 Vasi Tay. Mahkememizce verilen 7.11.2000 tarih ve 2000/862 Esas, 2000/910 Karar sayılı ilamı ile, Elazığ ili Sivrice ilçesi Kûrk'te nüfusa kayıtlı tbrahim Selami ve Ayten oğlu, 1981 doğumlu Mehmet Bahadırhan Erdem, M.K.'nun 355. maddesi gereğin- ce vesayet altma alınarak kendisine yine aynı nüfusta kayıtlı bulunan Ayten Erdem vasi tayin edilmiş olup velayet hüküm- lerinin tatbikıne karar verilmiştir. Üan olunur. 14.11.2000 Basın: 67346 GÖRÜŞ Prof. Dr. NECLA ARAT Istanbul Kadın Kuruluşlan Birliği Başkam 5 AralıK 1934'ten 5Arahk2000'e 5 Aralık 2000 Türkiye'de kadınların sryasal yaşam- da yer almalarının, seçme ve seçilme hakkını kazan- malarının 66. yıldönümü. Mustafa Kemal ve Dev- rim'e gönül venmiş arkadaşlarının gerçekleştirdikle- ri, aynı zamanda hem simgesel hem de olgusal an- lam taşıyan "kadınlarda siyasette" atılımı, 18 kadın milletvekilini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne taşımış- tı. Bu örnek olay, o tarihlerde Batılı ülke kadınlannın şaşkınlık, gıpta ve gözlemle izledikleri bir deneyim ol- muştu. Hiç kuşku yok ki Mustafa Kemal, toplumun yarı- sını oluşturan kadınlann kamusal yaşamdan, sıyaset- ten dışlandıkları zaman sağlıklı bir toplumsal düze- nin kurulamayacağının bılıncinde ıdı. O, bu nedenle Birleşmış Milletler örgütünün günümüzde bütün dün- ya kadınlan için gerçekleştimneyi umduğu "kadınla- n kararmekanizmalarına ve ıktidara taşıma" girişimi- ni daha 1930'lu yıllarda başlatmıştı. Ama, ardıllan bu görkemli ve gelecek ıçın büyük anlam taşıyan adımı bir koşuya dönüştüremedıler. Hatta 1950'lerden baş- layarak durdurup geri adım attılar. Bu tarihsel yanıl- gıyı her yıl bu tarihte anımsamanın ve gelecek için geçmişten ders almanın kuşkusuz büyük yararı var. Kadınların kamusal yaşama ve karar mekanizma- lanna eşit katılımları yalnızca adalet ve demokrasi- nin bir gereğı olmayıp kadın çıkarlarının gözetilme- sinin zorunlu bir koşuludur da... Nitekim Dördüncü Dünya Kadın Konferansı'nın Pekin'de benimsediği Eylem Platfoımu, tüm karar verme aşamalarına et- kin kadın katılımı sağlanmadan ve kadın bakış açı- sından yararlanılmadan "Eşrtlık, Gelişme ve Banş' ama- cına ulaşılamayacağını dile getirmıştir. Platform, bu kritik sorun alant için iki stratejik yöntem önermiştir. Bunlardan iiki, kadınların karar verme mekanizma- lanna ve iktidara tam ve eşit katılımlarını sağlamayı güvence attına almak; ıkincisi ise, karar ve liderlik ko- numlanna gelebilme kapasitelerini arttmnaktır. Ayn- ca, cinsiyet ayrımcılığına son vermek ve olumlu ey- lem programları oluşturmak da bu iki stratejik yön- temı başarı ile uygulamada etkin birer siyasal araç rolü oynayacaktır. Yalnızca Pekin Eylem Platformu değil, daha önce- leri imzalanmış pek çok uluslararası sözleşme de ik- tidar ve karar verme odaklannda kadın-erkek eşitli- ğini kabul ettiği halde bu eşıtlik ne hukuksal ne de olgusal anlamda sağlanabilmiştir. İşte bu başarıla- madığı için politıkalann oluşturulduğu değişik dü- zeylerde kadınlann çıkar ve ilgılen temsıl edılememek- tedir. Bunun sonucunda da kadınlar, toplumun tümü- nü ilgilendıren ekonomik, sosyal ve siyasal konula- ra ilişkin kararlarda etkılı olamamaktadır. Genel olarak dünyaya baktığımızda, hemen hemen bütün ülkelerde, kadınların siyasal partiler içinde par- ti politikalarını etkileyebılecekleri konumlara çok az sayılarda geldiklenni görüyoruz. Parlamentolar ara- sı birliğin 1996 yılında 80 değişik ülkedeki 871 siya- si partınin yönetim organlarında yer alan kadınlann oranını saptamak üzere yaptığı bir araştırma, bu par- tilerin 585'inde (yüzde 67'sınde) yönetim kurulların- da hiç kadın olmadığını, ancak yüzde 11 'inde bir ka- dın başkan ya da genel sekreter bulunduğunu; par- lamentolardakı grup başkanlannın yüzde 8'inın, par- tı sözcülerinin de yüzde 9'unun kadın olduğunu or- taya çıkarmıştır. Kadınlar, partamentolarda da hâlâ çok düşük dü- zeylerde temsil edilmektedir. Yine küresel olarak bak- tığımızda 1999'daki temsil oranlannın yüzde 11 ol- duğunu görüyoruz. Bu oran, gelişmiş Batı Avrupa ül- kelerinde yüzde 21 'e kadar yükselmektedir. Kadın- lar, en yüksek temsil oranına yüzde 43 ile Isveç'te ulaş- mışlardır. Isveç, aynı zamanda Bakanlar Kurulu'nda erkeklerin azınlıkta kaldığı, en yüksek oranda (yüz- de 55) kadın bakanın bulunduğu tek ülkedir. Bu başarının arka planında her şeyden önce eği- timde fırsat eşitlığinin sağlanmış olması yatmakta- dır. Buna kadınlann oy verme ve seçim sonuçlarını belirlemenin önemini kavrayacak bilinç düzeyine ulaşmış olmalan eklenmekte; aynca gerek kadınlar gerekse erkekler için aıle ve meslek sorumlulukları- nı uzlaştıncı kolaylıklan sağlayan kapsamlı devlet po- litikalarının varlığı işlert kolaylaştırmaktadır. Isveç deneyiminden öğrenilecek pek çok ders var- dır. Türkiye Cumhuriyetı'nin de 5 Aralık 66. yıldönü- münde siyasal partilerdeki kadın üye azlığını, paria- mentoda yüzde 4'lük kadın milletvekili oranını ve hiç kadın bakana yer vermeyen Bakanlar Kurulu'nu bir sorun yumağı olarak ele alması ve önümüzdeki on yılda; a. Kız çocuklannın ve kadınlann eğitimine yatırım yapması; b. Gerek kadınlarda gerekse erkeklerde eşitlikçi, katılımcı siyasal bilincin oluşup yerleşmesi için etkin- lik programları düzenlemesi; ç. Kemalist Devnm'in uyguladığına benzer bir dev- let feminizmini ve gerçek anlamda sosyal devlet idesini yeniden canlandınp içtenlik ve yüreklilikle uy- gulaması gerekmektedir. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 4 5 SOLDAıNSAĞA: 1/ Günümüzde .. iranlslamCum- hunyeü'nınres- 2 mi mezhebı. II « Heybe, yaygı, kolan, kuşak gi- 4 bi şeylerin ya- pımında kulla- nılan bir doku- ma türü... Ser- gen. 3/ Söz, la- lardı... Eskiden "pastoral" an- lamında kulla- nılan sözcük. 4/ Okya- nusya'da ve Güney ^ Amerıka'da yetışen bü- yük bir orman ağacı. 5/ lstek, amaç... Bir tngı- 3 liz uzunluk ölçüsü bin- 4 mi. 6/ Tuzağa düşürü- 5 len şey... tçe dert olan g şey. II Ilkel bir silah.. Rütbe ya da kıdemce küçük olan asker. Ateş. 8 8/ Ayakkabı kalıbının 9 çapı... Küçük erkek kar- deş. 9/ Bir yerde öteden beri olagelen davranış. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Istanbul'un eski adlanndan bıri. 2/ Dalgalı panltılar verilmiş olan bir tür kumaş... Bir noktanın seçilen bır karşılaştırma yüzeyine göre yükseltisi. 3/ tkı kulplu ve dibi sivn antiİc testi... Bir nota. 4/ Eskı dılde su... Sert ve fazla kızarmayan bir domates türü. 5/ Alışverişte sa- tıcının alıcıya yaptığı indirım... "Leman ": Şarkı- cunız. 6/ Utanç duyma... Bırçalgı. II içinde katı bir mad- de enmış bulunan sıvı... Vılayet. 8/ 28 Ocak'ta başla- yan firtına. 9/ Zeybek... Eskiden mest üzerinen gıyilen san pabuç.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle