23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4RALJK2000 SALJ CUMHURİYET SAYFA KULTUR kurtur@cumhuriyet.com.tr 15 Arzu Başaran y ın GaleriApel'deki resimleri Gautier'in kafalannı andırıyor Portrenin öznelliği: ParçaktnmalarALİAKAY ArzuBaşaran'ın galeri Apel'de açü- ğı kişisel sergi bize bir sanatçının ne ka- darkendisiyle ilgıli olarak çalışmaya baş- ladığını ve bu şekilde de kendi kendi- sini ne kadar çoğullaştırdığını ve fark- h perspektiflerden gelen çizgüeriu bir yüzey ûzerine parçalı bir şekilde veril- diği zaman, 20. yüzyıhn sanat tarihinin perspektif üzerine onca tarnşmalannı ve de temsiliyet meselesinin resmi hâlâ meşgul eden bir tema olduğunu bir ke- re daha gözlet önüne getiriyor. Arzu Başaran'ın otoportreleri ne ken- disini aynada gören ressamm ne başka- sında kendi yüz çizgılerinı görerek as- lında başkalannı kendisiymiş gıbi çizen bir ressamm elini görmek mümkün. Daha derinlerden gelen bir çizginin yüz hatlannı oluştururken birdenbire bel- lekten çıkan ve bir daha gelmeyecek- miş gibi durmasına rağmen, aniden de- rinlerden biryerdenyine ortayahızlaçık- tıktan sonra sadece anında görünen bir görüntünûn bellekte kalmasına fırsat vermeksizin yeniden yok olmasını anım- satan bir durum ile karşı karşıya bıra- kıyor bizleri. Nu. Yûzün çıplaklığı sa- dece gözûn görmedığı yerlerde kendi konturlannı, sınırlannı arayan ve arar- ken de katmanlann içinden çıkıp gelen kaybolan anın çağnşımlannı öne çıka- nrken sadece sınırlann ne kadar sınır- sız olduğunu gören birressamınelini dü- şûndürtüyor bize. Bir de, TheophfleGa- utier'nin marjınal sayılan ama bir ede- biyat ustasının elinden 20. yüzyıhn bi- Resim kendisini bir ekran tablosu haline koyuyor. Baktiğunızda portrelerm kûnhği sadece portrderin kendisi gibi dunıyor, ama bakûğunız portreler kendi içmde parçalamnalan verdiğinde kimlik de kendisini cözmeye başbyor. lincdışı, hayal gücü ve gerçek kanşımı yazın tekniklennden çok önceleri kale- me aldığı ve on dokuzuncu yüzyılın ilk yansını bitirmekte olduğu yıllarda Pa- ris'ın Haşhaş Kulübü'nü tasvir ettiği yazısını hatulamamak bana mümkün gehniyor. Okuyanlaranımsayacaktırlar: Saint- Louis adasının, ki Arzu Başaran geçen yılını bu adadaki sanatçılar evinde ge- çirmiştir, eskı binalanndan birinin için- de yaşadığı "yeşfl tecrübeyi" resmeder- ken Gautier, hem Pans salonlannı bize veriyor hem de sanat ve edebiyat ara- sındakı o yıllarda var olan bırliktelik- lerin örneklerini sunuyor bizlere: Gü- nümüzûn edebiyatçısının bilemediği kadar on dokuzuncu yüzyıl edebiyatçı- lannın resim sanatıyla ne kadar yakın- dan ilgilendiklerini ve yazılanmn renk- lerini neredeyse rassamlann renk anla- yışından yola çıkarak adebiyala geçir- diklerini bize örnekleyen Gautier; hem haşhaş ile ilişkinin nasıl Doğu toplum- lanna ve Hasan Sabbah'a dayandığını ve haşhaş kelimesi ile assassm yani ka- til kelimesınm iç içe aynı kökenden gel- digini bize gösteriyor; yani Doğu'dan ge- len tecrübe Batı'ya karil kelimesini ve- rirken aynı zamanda dünya nimetleri- nin haşhaş sayesinde ılahilendırildiğı- ni eşsız bir şekilde ortaya, o yıllarda, ko- yuyor. Gautier bu tecrübesi sırasında tavana baktığında gövdelennden kop- muş kafalar gördüğünü yaayor. "Bu yüzlerin bunm detikleri genişfiyor, göz- leri kısılryor, ağızlan büyüyor. Kişflerm sıkıntısuu kendi yûz mimiklerinde gös- teriyoriar. Callot'nun, Goya'nın sulu- boyalannda olduğu gibi bu başlar insa- ni ve hayvani şekükrT yazara sunuyor. Gautier kendisinin başmı ortada göre- rek diğer yüzlerin bir ışık hüzmesi için- de kendilerini, onun etrafinda döner bir şekilde sunduklannı yazıyor. Yüzler ona, arok hıç hatırlamadığı kelimeler fi- sıldıyor; ama burada her şey sadece çevreleri bir ışıkla kaplı kafalann ko- nuşan halleri söz konusu edilebiliyor. Arzu Başaran'ın kafalan da kendile- rini boyanın katmanlan içinde var eder- lerken dışandan onlan gösteren ışığın verdiği etkiyle Gautier'nin kafalannı andınyor bize. Bunu, aynı zamanda, günümüzün teknolojisiyle duşündüğü- müzde her bir tablo ışık içinde bir ek- rana çevriliyor. Resim içinde bir tür te- levizyon etkisi veriyor. Resmin gele- neksellıği ile televizyon veya videonun teknolojisı birbıriyle konuşmaya başlı- yor. Resim kendisini bir ekran tablosu haline koyuyor. Baktığımızda portre- lerin kimliği sadece portrelerin kendi- si gibi duruyor; ama baktığımız portre- ler kendi içinde parçalanmalan verdi- ğinde kimlik de kendisini çözmeye baş- lıyor. Figürlerin otonomisı sadece ken- di öznesinin otonomıstni bize sunarken derinliğin tuval üzerindeki görünümü otonominin içendenliğini vermekte. Içeridenliği yüzeyde kaybolurken bu içendenlık (aradakı boşluklar ıçeriye doğru bakışımızı sokarken) aynı za- manda derinliksizliğin derin giriş nok- talartna doğru odaklanmamızı sağlıyor. Burada içeridenlik artık kışınin sırdaş- hğının kendisi haline geliyor. Böyle- Iikle öznenın konusu oluyor. Özne ken- di öznesini kendi parçalanmışlığmda meydana getiriyor. Özdeşiliğinın ken- disi portrenin kendisi olarak duruyor. Kendi mevcudiyetini oluşturuyor. Bu ışığın tuval üzerine düşmesiyle konur kılınıyor. Portrenin yeniden gelişimi ıçin iyi birhamle. BötentNiknjvan'ınToplum- bilim dergisinin ilk dört sayısındaki portreleri anmadan geçemiyorum O kadar aynı yere gelmişler ki. Nikrovan bunlara "FosüTer" adını vermişti. Arzu Başaran ise mağara resımlerinden bu portrelere gelerek fosilleri tersiriden okumaya kalkıyor. Ama ikisinde de bir bellek meselesi olduğu kesin gibi du- ruyor. îrlandalı yazann oyunlanndan çekilen filmler ilkbaharda Dublin'de gösterime girecek Satnuel Beckett Hoflywood'un gözdesi KültûrSenisi -Ünlü yazar SamudBee- kett'in oyunlan ilk kez filme çekiliyor. Irlanda'da yaşama geçirilen proje kapsa- rrunda yazann 19 oyunu dünyanm en iyi yönetmenleri ve tngiliz çağdaş sanatının hasan çocuğu Damien Hirst tarafından beyazperdeye aktanhyor. Sessizliğin büyük şairi Samuel Beckett, 1964 yılmda New York'ta, sessiz sinema- nın büyük aktörii Buster Keaton'la tanış- ü. Beckett, Buster Keaton'ın oyunculuğu- na büyük bir hayranlık duyuyordu ve onun 'GeneraP adlı fılmini en az alti kez izle- mışti. Öte yandan Beckett' in oyunlan Ke- aton'ın zihnini kanştırmış ve Amerika'da sahnelenen 'Godot'vuBeklerken'de Lucky rolünü oynamayı reddetmışti. Yaşh aktör muhtemelen 30 yüı aşkın bir süredir ça- lışmadığı ve paraya ihtiyacı olduğu için senaryosunu Beckett'in yazdığı, adı 'Fim' olan bir kısa filmde oynamayı pek heves- le olmasa da kabul etti. Kapalı ve bilme- cemsi aktör ile kapah ve bilmecemsi ya- zar arasında açık bir benzerlik bulunma- sına karşın ilk buluşmalan oldukça kötü gecmişti. Beckett, Keaton'ın kaldığı otele geldi- ğinde onu bira içip maç seyrederken bul- du. Kendisini, konuşmayı başlatmak gibi alışık olmadığı bir konumda bulan Bec- kett, Keaton'ın çalışmalanna duyduğu hayranlık konusunda bırkaç söz ortaya at- ti. Bu sözler de tükendığınde ikisi de ses- sizce oturdular. Beckett, aynı kendisiyle ilk kez karşüaşanlann yaptığı gibi, birkaç söz daha edecek ve Keaton en iyi ihtimal- le tek sözcükle ona yanıt verecekti. Ve yazarla aktörün kötü sonuçlanan bu gö- rüşmelenne karşın film çekilecek ve Bec- kett ve Keaton hayranlan için kült bir öne- me sahip olacaktır. Tipik bir Beckett te- ması üzerine kurulu olan film, insanlann algılanndan kaçarak varoluşunu yitırme noktasma ulaşmaya çabalayan bir adamın öyküsüdür. Konusunun ağırlığı ve kısa oluşu nedeniyle 'Fflm'in piyasaya sürül- mesi neredeyse olanaksızdı, buna karşın New York Film Fesüvali'nde Keaton film- leri bölümünde göstenlmişti. Beckett'in başta 'Godot'yu Bekferken' olmak üzere birçok oyunu sahneden be- yazperdeye giden yolculuğa şimdiye ka- dar direnmişti. Bunun bir nedeni Bec- kett'in oyunlannın filme çekilmesinin güçlüğüyken bir nedeni de ünlü yazann mirasçılanndan yeğeni Edward'ın bu ko- 'uster Keaton, Beckett'in yazdığı 'Film' adlı kısa filmde oynamıştı. Şimdi önlü yönetmenler, oyunlannı beyazperdeye aktanyor. nuda oldukça titiz davranmasıydı. Bu du- rumda Beckett'in mirasçılannın onun 19 oyununun fdme alınmasına izin vermele- rinin oldukça şaşırticı bir gelişme olduğu söylenebilir. Projenin yapunını bir Bec- kett hayranı olan Dubün Gate Tıyatrosu sanat yönetmeni Mfchael Colgan yünitü- yor. Irlanda devlet yayın kuruluşu RTE bu proje için 4.5 milyon sterlin tutannda bir fon ayırmış. Proje kapsammda çekilecek olan fîlmler, önümüzdeki ilkbaharda Dub- lin'de yapılacak bir gala ile gösterime gı- recek ve daha sonra Cbannei4'te yayım- lanacak. Colgan ve ortak yapımcı Alan Maloncy, 'Not I'ı yöneten Nefl Jordan ve 'Play'i yö- neten Anthony Minghetta gıbı yetenekli yönetmenlere dikkat çekiyorlar. Proje kap- sammda merak uyandıran bir çalışma da Harokt Pinter ve John Gielgud'un oyna- dığı ve David Mamet'in yönettiği 'Ca- tastrophe'. Colgan, Pınter'ın yapıtlannda- kı Beckett etkısini ve Mamet'in yapıtla- nndaki Pinter etkisinı vurgulayarak bu filmin çok heyecan verici ve ilginç bir ça- lışma olacağını vurguluyor. Proje kapsa- mındaki yönetmenler arasında Conor McPherson, Michae! Lindsa\-Hogg ve Atom Egoyan da bulunuyor. Yapımcı Col- gan, sıkı Beckett hayranlannın tepkisini • çekebilecek cesurbirkarar alarakproje kap- samındakı iki fıhnin yönetmenliğini ti- yatro ve yazın alanında herhangi bir geç- mişi olmayan Damien O'DonneU ile genç yönetmen Enda Hughes'a vermiş. Colgan, Beckett'in mirasçılannın kendilerine çok destek olduğunu belirtiyor. Beckett'in ye- ğeni, Damien O'Donnel'm yönettiği 'What Where'i izledikten sonra bu filmin sah- nede izlediği tüm yorumlanndan çok da- ha çarpıcı bir yorum olduğunu söylemiş. Yaprmcı Colgan, oyun uyarlaması de- ğil, fîlm yaptıklannın anlaşıhnasmı isti- yor ve projeyi yürütürken oldukça katı kurallannın olduğunu belirtiyor. Sahne açıklamalanna sıkı sıkıya bağlı kalındıgı- nı, karakterleri değiştirmek ve rollerde kesinti yapmak gibi bir şeyin söz konusu olmadığını söylüyor. Dünyanın en titiz yazarlanndan biri olan Beckett'in ruhu- nu dogru yansıtmak konusunda çok özen gösterdiklerini belirtiyor. Beckett'in im- gelerin yazan olduğunu belirten Colgan, bu imgeleri yorumlayacak Neil Jordan ve David Mamet gibi yeteneklere gereksi- nim olduğunu söylüyor. önetmenler arasında Anthony Mingella, Atom Egoyan, David Mamet, Neil Jordan, RJchı d Eyre, Patncia P^ozema ı e Damierı Hirst yer alıor. 19 oyunu beyazperdeye uycuiantyor WhatWnere(12 JAika). Yönetmen Damien O'Don- nell, oyuncular, Sean McGin- ley, Gary Lewis. Endgame (84 dakika), yö- netmen, Conor McPherson, oyuncular Michael Gambon, David Thewîis. Breath (45 saniye) yönet- men Damien Hirst. Not I (14 dakika) yönetmen Neil Jordan, oyuncular Juli- anneMoore. Act Without \%rds I (16 dakika) yönetmen Karel Re- isz, oyuncu Sean Foley. ActWrthoutWOTdsn(10 dakika) yönetmen Enda Hug- hes, oyuncular Marcello Mag- ni, Pat Kinevane. Krapp's Last Tape (58 da- kika) yönetmen Atom Ego- yan, oyuncu John Hurt. Catastrophe(84dakika)yo- netmen David Mamet, oyun- cular Harold Pinter, John Gi- elgud, Rebecca Pidgeon. FoodaBs (29 dakika) yönet- men Walter Asmus, oyuncu Susan Fitzgerald. Play (16 dakika) yönetmen Anthony Minghella, oyuncu- larAlan Rickman, Kristin Scott Thomas, Juliet Stevenson. A Piece of Monologae (19 dakika) yönetmen Robin Le- fevre, oyuncu Stephen Brcn- nan. Rockaby (14 dakika) yönet- men Richard Eyre, oyuncu Pe- nelope Wilton. Happ\ Dzys (79 dakika)yö- netmen Patricia Rozema, oyuncular Rosaleen Linehan ve Richard Johnson. RoughforTheatreI(19 da- kika) yönetmen Kieron J. Walsh, oyuncularMiloO'Shea ve David Keüy. Rough for Theatre II (35 dakika) yönetmen Katie Mitc- hell, oyuncu Timothy Spall, Jim Norton, Hugh B. O'Bri- en. Ohiolınpromptu (12 daki- ka) yönetmen Charles Stur- ridge, oyuncu Jeremy Irons. WaitingforGodot(132 da- kika) yönetmen Michael Lind- say-Hogg, oyuncular Johnny Murphy, Barry Mc Govern, Stephen Brennan, Alan Stan- ford. That11me(15 dakika)Char- les Garrad, oyuncu Niall Buggy. Come&Go (6 dakika) daha sonra belırlenecek. 1 Arzu Tramvayı nın ppömiyert bugün gerçekieşecek • ANKARA (ANKA) - Ankara Devlet Tiyatrosu'nun yeni o>r unlan arasmda yer alan 'Arzu Tramvayı'run prömiyeri, bugün Şinasi Sahnesi'nde yapılacak. Tennessee Williams'tan Halit Çakır'ın Türkçeye çevirdiği 'Arzu Tramvayı'run rejisörlüğünü yapan Ferdi Merter, oyunun 1947'de Amenka'da geçmesine karşm güncelliğini koruduğunu, oyunda insanlann dramının anlatıldığını söyledi. Merter, "Yaşama başkaldıran, ama onun ağırlığı altında ezilen Blanche'ın mücadelesini günümüz insanmın dramıyla örtüştürdük" dedi. Dekoru Sertel Çetiner, kostümü Funda Karasaç, ışığı Mehmet Yaşayan, müziği ise Serkan Altınok tarafından hazırlanan 'Arzu Tramvayı'nda Tülay Günal, Meltem Eserol, Yavuz Köken, Hüseyin Soysalan, Füsun Akay, Yasemin Taner, Alp Görbil ve Serkan Altınok rol aüyor. Cemil Agacıkoğiu'ndaıı T>assage A Way' • Kültür Servisi - Cemıl Ağacıkoğlu'nun fotograf sergısı 'Passage A Way - Aralık' 15 Aralık'a dek Taksim Sanat Galerisi'nde izlenebilecek. 1990 yılında fotoğrafa başlayan Ağacıkoğlu, 1993 yılmda 'Hasınn Öyküsü', 1995 yılmda 'Selen'e', 1997 yılmda 'Bir Günde' ve 1999 yılmda 'Hüznün Grenleri', 'Jerusalem' ve 'Propaganda' fıhni sergisini açtı. Yurtiçinde de çeşıtli ödüller kazanan Ağacıkoğlu, 1999 yılmda Isviçre S/B Bienali'nde dünya birinciliği elde etti. Üç yıh aşkın bir süredir 'Cemil Ağacıkoğlu Atelyesi' adı altında çahşmalannı sürdüren sanatçı, son sergisini oluşturan tavn 'Belirleyici ohnamak, kişisel anlarda özgür olmak, özgürce deklanşöre dokunmak, belki de yeni dokunuşlan yaşamak' olarak belirliyor. Alman Oda Orkestrası'nın yeraltı konseri • MERKERS (AFP) - Türinger Oda Orkestrası, Doğu Almanya'daki Merkers madeninde bir konser verecek. Seyircilerin koruyucu başlıklar ve el fenerleri eşliğinde ulaşacaklan konser mekânı, yerin 500 metre altında bulunuyor. Maden 1993 yıhnda kullanıma kapatıldığmdan beri kültür merkezi olarak hizmet veriyor. Daha önce çeşitli sergiler ve caz konserlerine ev sahiplıği yapan madende ilk kez bir klasik müzık konseri düzenlenecek. Bu yıl kırkmcı kuruluş yıldönümünü kutlayacak olan orkestra, bu ilginç konserde Mozart, Telemann ve Handel'in yapıtlannı seslendirecek. 10 Sergi ve Sanat PanayırT • Kühür Servisi - Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesı 6 Aralık-2 Şubat tarihleri arasmda 10 Sergi ve Sanat Panayın ile yeni yüı karşılıyor. Fakülte Sanat Galerisi'nde Christoph Colomb'un 500. yıldönümünde Ex-Libris sergisi, Heykel Bölümü Sanat Galerisi'nde Koray Ariş, Mehmet Aksoy, Hayri Karay ve Seyhun Topuz'un eserlerinin sergileneceği 'Ustalardan Heykeller' sergisi, Grafık Bölümü Sanat Galerisi'nde Gürbüz Doğan Ekşioğlu tllüstrasyon ve Yayın Grafiği sergisi, 1. Kat Koridoru'nda Fotograf Bölümü Ogrenci Yapıtlan sergisi, Resim Bölümü Sanat Galerisi'nde 'Iş Yolculuklan' sergisi, Temel Sanat Bölümü Koridorlannda 'Temel Sanat îçerisinde Renk' sergisi, Geleneksel Türk El Sanatlan Sanat Galerisi'nde 'Öğrenci Yapıtlan' sergisi Tekstil Bölümü Şanat Galerisi'nde 'Dünden Bugüne Tekstil Urünleri' sergisi, Iç Mimarlık Bölümü Sergi Salonlannda 'Iç Mimarlık Görsel Anlatım Teknıkleri' sergisi, Seramik Cam Bölümü Sanat Galerisi'nde, 'Seramik- Cam Bölümü Öğrenci Yapulan' sergileri yer alıyor. Bunun yani sıra bu Sergilerle aynı tarihte açılacak olan Sanat Panayın sergisi, öğrencilerin ilginç yapıtlannı 6-9 Aralık 2000 tarihleri arasmda satışa sunuyor. Marnıara Oniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, kunımu topluma açmak amacıyla geçen yıl fakültenin Acıbadem Kampusu'nda 11 galeri açmıştı. BUGÜN • BABYLON'da saat 18.30'da 'Şehir Uykuda' adlı oyun ızlenebilir (202 73 68) • CEMAL REŞtT REY KONSER SALONU'nda saat )9.30'da Moreno-Capeffi piyano ikilisi konseı verecek. (232 98 30) • MUDO MAÇKA SANAT GALERİSt'nnde saat 17.00'de FüsunOnur 'Prelud' sergisinin dialı söyleşini gerçekleştrecek. (240 80 23)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle