19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 ARAUK 2000 SALI tjrU.tl.LJt!^.HliJK. [email protected] Türkiye'nin Bat;ffie Hesaplaşması Prof. Dr. Tuncer GÜVENÇ Hacettepe ümvâcıit< Y irminci yûzyılın ikinci ya- lamış, şımdı de nsındaTürkiye'ninuygu- maktaveABDileRusya ladığı politikalann en önemli özelliği, Türki- ye'nin gerçekleri ile bağ- daşan, dünyada alması gereken yerin vc konumun ne olduğunu açıkça saptaya- maması ve olaylara göre taktik gırişım- lerde bulunmakla yetinmesidir. Bunun başlıca nedeni ûlkenin konumuna ve ko- şııllanna uygun strateji ve kuram oluş- turmaması ya da ohışturamamasıdır. Bu da ûlkeyi birçok çıkmazlara, açmazlara saplamakta ve karşımızdakilerin strate- jüerine karşı strateji de oluşturmamıza olanak vermemektedir. Olaylan günlûk taktiklerle karşılamamızın sonucu da yazgı (kader) olarak görûnmektedır. Şimdi Türkiye, AB'ye ginnek için pekçokşeyyapmaktavr lyapmayıgö- ze almaktadır. Bu, bizdeki kavram kar- maşasında, asiında çok farklı şeyler olan, çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak ve geçroek, Batüılaşmak, Avrupaklaşmak kavramlannı eşit, hatta özdeş görmek- ten ileri gelmektedir. AB'ye girmekle çağdaşlaşacağımızı sananlar, AB ve var olan sistemin bazı uluslararası kuruluş- lannın komiserlerinin istekleri (emirle- ri demeye dilim varmıyor) doğrultusun- dakarariaralmakta, AB'nin beeverdi- tt,vtoesonınunu bie çözroeyi düşünme- cfiğmi unotmaktadırtar. Her şeyden önce AB'nin ne olduğu top- luma anlatılmış mıdır? Bir kıyak profe- sörûn sonuçlannı ve anlamım hıç dü- şünmeden GB'ye gırdığımizde bunu na- sü sunduğunu, o zaman TV'deki söyle- şilerde toplumun hemen hemen hiçbir şey bilmcdiğini, bunun sahte aydından simit- çiye kadar bir sihirli değnek sanıldığını görmüştük. Bugûnlerde de gerçekleri çıplaklığıyla görmekteyiz. AB, Roma Anlaşması'ndan beri ön- ce gümrüksonra ekonomik bırliğını sağ- idenSSCB ile) arasında üçüncü bir kutup olmaya, asıl aman ofanAvrupaFederalDevJeti'ni otuşturmava yönelmektedir. Türkiye'de hiçbir politikacı federe devlet olrnayı, bir eyalet gibi Brüksel'den yönetilmeyi halka açıklamadığı gibi, böyle bir birleş- menin Türkiye için anlamım da pek dü- şünmemiştir. AB'de Alman-Fransız üs- tünlük yanşmasımn nasıl sonuçlanaca- ğını, daha sonra Atlantik ötesi kuvvetli bağlan olan Ingiltere'nin nasıl davrana- cağım ileride göreceğiz ama, biraz fark- lı da olsa federal amaç fazla değişmeye- cektir. Kuram ve strateji yokluğunda, Türkiye'nin böyle bir AB'de konumunun, rolünün ve çıkarlannın ne olacagı tartı- şılmamaktadır. Bundan başka AB için Türkiye nedir sorusuda pek sorulmamaktadır. AB için, onun sermayesi ve üretimi için 65-80 miryonluk Türkiye vazgeçemeyeceği bir pazardır ve AB bunu GB ile elde etmiş- tır. AB'nin tam üyelikteki çıkarlan, eger istediği yoMa güdükbffirse coğrafyası, daha doğrusu jeopolitik konumu ile si- lahlı ordusudur. Buna rağmen 70 miryon civannda nüfusu olan genç Türkiye'nin, ınsarumızın uyum kolayhğı, dinamiz- mi, Huistiyan olmaması, oldukça fark- lı bir kültürü de, eşit tam üyefiğe, AB 'de hâkim görüşlere ne kadar uygundur? Vi- zevidegıl kaldırmayı, hafjfletmeyibiedü- şünmeyen AB, tam üyefiği ciddi bir şe- kılde düşünebilir mi? AB ile yülardır süren görüşmelerde öne çıkan özellik, AB'nin diğerüyelerin alın- masındaki koşullardan farklı koşullar ileri sürmesi ve sürekli olarak karşımı- za ısrar etmeyin der gibi gittikçe artarak, yeni kabul edilemez koşullar çıkarma- sıdır. Bu da ya AB'nin tam üyeliği dü- şünmediğini veya açıklamak istemedi- ği bazı kararlan oldugunu göstermekte- dir ya da AB Türkiye'yi her yönden zor- layarak temelinden farklı bir ülke hali- ne getirmeyi amaçlamaktadır. tşin ilginç yanı, tüm BaO son yiBarda sistematik gi- rişimlerde buhınmakta ve dozu gittikçe arttırarak Türkiye'yi bemen bemen XDL yüzyıl Osmanksı gibi gönnektedir. Kısa- caTürkiye yalnız AB baskısına uğrama- makta, tüm Baü 'da siyasal ve ekonomik baskılar gittikçe arttınlmaktadır. Son ile- ri sürülen koşullar her ne kadar biraz de- ğişikliğe uğrayabilirse de AB 'nin niyet- lerini göstermektedir. AB'nin Türki- ye'ye karşı tutumu 1839-1920 arasın- daki davranışlara çok benzemektedir. Bab'nın davnuuşlan Washington'dan Brüksel'e, Roma'yave dahadaöteye ka- dar Sevr koşuflannı yeni bir strateji ile Türkiye'ye siyasal, ekonomik, maii ve sosyal olarak kabul ettHrnektir. Kısaca AB, kolu kanadı kınlmış, borç- lu, yardıma muhtaç, sılahlı güçleri sade- ce manevra planlainak ve AB'nin yerel çauşmalanna katkı sağlayacak ve hiçbir kararmekanızmasında yeralmayacak, zo- rald alabüse bıle etkin olamayacak bir Türkiye ıstemektedir. Bu sağlansa bile tam üyelik için bir garanti yoktur ve ye- ni koşullar sürülmeye devam edilecek- tir. Batı, TürJciye'nin komşulan ile so- runlarmı ve bunlarla işbirhği ve gereken yakın dostluk kurmasını, çevresindeken- dine güvenli bir böige oluşhırmasuıı is- tememektedir. Komşuian ile sonınbınn- da taraf oimakta ve hatta engel ohnak- tadır. Böyle bir durumda, oldukça sana- yileşmiş, hatm sayüır silahlı bir güç olan Türkiye bölgede söz sabibi olacaktır ve bu da her zaman Baü 'nın isteklerine uy- gun ohnayabilecektir. Irak'la ilişkilerimizin düzeltilmesine Baaengddh*. Yunanistan'la olan Ege so- runlannda Batı tarafnr. Yugoslavya'da eyaletlerin Hrristıyan devletler kurma- sını hızla destekleyen. Müslüman Bos- na'yı katliamlar ıçinde seyredip, daha son- ra Hıristiyan bir ülkeyle federasyona zorlayan Batı, Ktbnstâ yine tararor ve KKTC'yi kabul etmemekte yine karşı- nuzdadır. Batı'nın büyük sorumluluğu olan Ermeni(tehcir)sorunu artık tarihin karar vereceğı (Cezayir'de Fransızlann 1960'larda yaptıgı katliamlar tarihe bı- raküırken) bir sorun olmaktan çıkanlmak- ta ve parlamentolannda Türkiye'ye kar- şı kıılbnıbn bir sflah ohnaktadır. Kürt sonınu farklı Batı ülkelerince çeşıtli şe- killerde önümüze çıkanlmıştır ve çıka- nlmaktadır. Yakın zamanda Kuzey Irak'ta devlet kurmak amacıyla yapılan giri- şimler, Silahlı Kuvvetlerimiz tarafmdan perde arkasında diplomatik diyebilece- ğimiz bir şekılde kesin kararlı girişim- lerle önlenmiştir ve çıkanlmış olan ay- nlıkçı terorizmin kökleri de hem Irâk ve Suriye'de ve hem de ülkemizde he- men hemen kazınrruştır. Şimdi ise Batı, Lozan'da resmen kabulettiğiazmhk kav- ramını kabul etmemekte, Lapon, Garya- h,Akask.Breton,Okskan.Provan-sal,Ka- talon. Korsikah. Baskvd. anadiDerifark- h olan kendi halklanna kendi dttmde yayın ve eğitim hakkını düşünmeden, bizden anadıl konusunu azınlık sorunu olarak kabul etmemızı ıstemektedırler. Uluslararası düzeyde terörist bir kuru- luş olarakkabul edilen aynlıkçı aknnı ko- rumakta, beslemekte, ona her türlü ola- nağı tanımaktadır. Şimdi de ne kadar ha- ta olduğu ileri sürülürse sürülsün, terö- ristlerle karşüudıresmiyanynabra baş- lamışûr. Bu durumda Türkiye'ye kabul ettirümek için yavaş yavaş, fakat ısrarlı bir şekılde ileri sürülen koşuDardost ve müttefıkfcrirruz tarafmdan açıbnış " san- ki" üsrüörtüiübirsavaştır. Oauswitzve Hart'tan beri savaş, polıtıkanın amaçla- nna ulaşmak için asken güçlerin kulla- nılmasıdır. Bugünkü dünya koşullann- da, özellikle dünya kamuoyu, bir devle- tin veya grubun politik amaçlanna ulaş- mak için doğrudan savaşa izin vermemek- tedir. Yine Clausvvitz'e göre, savaşkar- şmızdakİDeistediğmiz koşullan kabulet- rirmek için bazı dunımbır yaratmak ve bunlan kuUanarakkarşı tarafi çaresiz ol- duğuna inandırmaknr. Bu da bizi, özel- likle taktik davranışlanmız üzerinde dü- şünmeye yöneltmektedir. Türkiye'nin yönetimine ve yönetim- ce görüşülen konulara bakılnıca ülke- nin gündeminin Dünya Bankası, IMF ve AB tarafından beürlendiği görülmek- te, bunlann dışında kendi başına kendi ekonomik, sosyal ve siyasi konulanna eği- lememekte ve çözüm önerememekte- dir... Bir azınlığın mutluluğunu bozmak için çoğunluğun sefaletini görmediğı gi- bi, bu mutlu azınlığın yol kazalannı da çoğunluğa ödetmek yoluna gıtmektedir. BugünTürkiye'nin bir hayli önemli so- runlan vardrr. Bunlann çoğunhığu dış sonmlar olarak görübnekte ise de ashn- da iç sorunlannuzla, demokrasi düzeyi- mizle, ifglkınmaınfTfa, anav'asa ve hukuk düzenimizle doğrudan bağlantıhdır. Bız, bunlan kendimiz için, halkımız için, kendi iç sorunlanmız olduğu için önce- likle ve ivedılıkle •çözmek zorundayız ve bunlann çözümünü komiser edah ya- bancılann zorlamasına ve yönlendirme- sine meydan vermeden çözmeliyiz. Bun- lan çözmeden de dışanda etkin olmamız olanaksızdır. özetle, Baü XIX yy.'dan beriTürkrve'yebiçtigielbfeeyiXXIyy.'da giydirmek istemektedir. Bu durumda 1919'dan çok farkh yöntemlerle Türki- ye'nin Baü ile hesaptaşması ya da teslim otanası olasıhklan görülmektedir. Baü, başta Kıbns, Ege, özeUeştirme sorunia- n ve Sevr koşuflarnu Saym Ecevit'e ka- bul ettinnek için onu hem desteklemek- te ve hem de zorlamaktadır. Bunlar da 1970'fi yıDann Ecevit'inden inrjkanı al- mak \e onun tarihte hiç de hoş ohnayan şekUde anılm»qnı sağiayacakgirişimler- dir. Bugünkü davranışlanmız sürerse Batı, Türkiye'yi XIX yy. Osmanlısı ola- rak görmeye devam edecektir. Bunu ön- lemek için de 1923 inancı, güvenci ve ülküleriyle, Batı ile hesaplaşmak, kapa- nan bir dönemın dosyalannın temcit pi- lavı gibi her sıkıştığında ya da sıkıştınl- dığmda önüne sürühnesinden kurtul- mak zorundadır. Neden bir insan kendi- niyakar? Ustüne kotonya döküp bir de kibrit çakıp ölüme gitmek!.. Gözlerimizin önünde yaşandı hepsi... Gencecik kızlar delikanlılar kendi- lerini niye yaktılar? Neyi kanrtlamak için? Bilerek ölmeyi seçmek neyin, hangi amacın, hangi ide- alin sonucudur? Stradan yurttaş bu dü- ğümleri çözemtyori.. An- lamak zor!. Yargılamak daha zor! Yüzlerce, bin- lerce genç insanı almış, cezaevlerine kapatmışız, başı boş bırakmışız, ken- di aralannda öfgütleşmiş- ter, yıllardan beri kimi lider- lerce egitilmişler, koşul- landınlmışlar. Bütün bun- lar bilinmiyor muydu? öy- leyse neden şaşmaiı olup bitenlere!.. 2000'li yıllara girerken EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Böylesine Bir Bayram Yaası! korkunç olaylar yaşadık; otuza yakın insanımız öl- dü, öldürüldü, kendini yaktı. öte yandan garip bir af çıktı, binlerce insa- nımız özgürtüğe kavuştu. Yaşam koşullan eskisin- den beter oldu. Dtş po(i- tikamız tam bir çıkmaz- da!.. Kısacası yirmi birin- ci yüzyıla adım atarken ne umut var, ne güven var, ne de bir çıkış yolu... Karamsariık dipsiz bir kuyudur düş düşebildiği- ne!.. Açıyonjm gazetele- ri, izliyorum TV yayınlan- nı, birbirine karşrt, çetiş- MfV'DE MLGESEL . FESTIVALI 27 ARAUK - 1 OCAK dogonın büyösu national geographic çarşamba / perşembe / cuma 1:20/16:20 liatırlıyorum çarşamba / perşembe / cuma 12;20/17:2<l insanoğlunun yüzyıl çarşomba / perşembe / cuma 13:20/14:20/15:20 açları futhol yıldızları carşamba / perşembe / cuma 23:05 www. ntvmsnbc.com kiler yumağında buluyo- rum kendimi... Sizler de öyte değil misiniz? Yoksul- luk her gün artıyor, insan- larımızın büyük bölümü açlık sınınnda yaşıyor. As- gari ücret yüz, ama etin ki- losu beş milyon! Toplum kat kat aynlmış. Duvar- larla, köpekterle, koruma- larla çevrili lüks sitelerde toplumdan uzak zengin- ler, Paris'lerde, Savarona yatlarında düğün dernek yapanlar bir yanda. Iki- üç yüz milyonluk aylıklar- la yaşayan hekimler, ög- retmenler, memurlar, iş- çiler öte yanda... Hapishaneler az çok boşaldı. Şimdi neler mi olacak? öç almalann, kan davalannın gündemegel- mesinden korkarım. Bir iki yıl içinde o boşaltılan koğuşlann, odaların ye- niden tıka basa dolma- sından korkarım. Açlık, yoksulluk, ezilmişliklerin yeni yeni patlamalara yol açmasından korkanm... Ne güzel yazdı Arca- yürek, Başbakan "Benim vicdanım rahat" diyesiy- miş. Hangi vicdan? Kal- dı mı öyle bir yer? Yaş yetmiş attıyı bulunca kişi- lergerçeklerden böylesi- ne soyutlanır mı? Böyle- sine kendini aldatır mı? Yalnız Başbakan değil ki vicdanı rahat olan! Bugün pariamentoda vicdanı ra- hatsrz kaç kişi var? TBMM TV'sinde gösteriyorlar seçtigimiz ya da bize zor- la seçtirtilen temsilcileri- mizin nelerdedikterini, ne- leryaptklannı! Ibretlesey- rediyoruz... Her şey her şey, bir ye- re kadar gelir, sonra yol- lartükenir. Insanoğlu sür- git acı çekmeye direnişli değildir. Nitekim patlama- lar başladı başlayacak, derken korkulanlar oldu; sokaklar, meydanlar, acı- lı insanlarla doluptaştı. O kadar ki polisler bile ka- tıldı direnişlere, arayışla- ra!.. Bütün bunlann biran- lamı yok mu? Şu günler- de uçaklar, otobüsler, özel arabalar, yatlar on gün- lük dinlenceye giden yurt- taşlanmızla dolup taşıyor. Yeni yıl kutlamaları için Paris'e, Londra'ya, Ame- rika'yagidenleıi Umurla- nnda değil insanlann is- tekleriyle kendilerini alev- lere vermeleri! Bir duygu- suz, bir vurdumduymaz toplum mu olduk? Bakı- yorum, canlannı sıkma- mak için haber saatlerin- de radyolannı, TV'lerini kapatanlar, gazete bile okumayanlar çoğaldıkça çoğaldı. Varsa yoksa te- levole, kim kimle düşüp kalkıyor, kim nerde yiyip içiyor... Devce bir silkiniş, bir kendine geliş aşamasına ulaşacak mıyız? Bütün bu çirkinlikleri bir düşte yaşa- mış gibi olacak mıyız? "Uyandırmazsan uyana- cak değil" demişti şair, nicezaman önce... Uyan- dırmak istemiyorlar, uyan- manızı istemiyorlar, ya bir uyanırlarsa diye korku- yorlaıi.. Okurlanm, Şeker Bay- ramınız kutlu olsun, de- mek içimden gelmiyon ya sizin? ?nnn Bugün depremin •• •• gunu Profesyonel gooullulerimiz hâlâ cJepremzedelerin vanında! Değirmendere'deki Çağdaş Yaşam IBM (Almanya) Rehabilitasyon Merkezi'miz, bölgedeki çadırkentierin kalkmasından sonra, çevre halkına hizmeti sürdürüyor. BEKO kurumunun bağış olarak sağladığı 10 dikiş-nakış makınesiyle, depremzede kadınlarımıza, Halk Eğitim'le ortak dikiş- nakış kursları açılacak. Dileğimize yanıt veren BEKO'ya teşekkür ediyor, yardımlaşmamızın devamını diliyoruz. Yardımlannız ıçın (0212) 292 87 27 - 292 08 01 (iş günleri saat 10 00/17 00 arası) PENCERE IMF Olmadı mı, Gelsin Asker... İTO nedir?.. Istanbul Ticaret Odası, ülkenin seçkin işadam- lannı yapısında banndıran örgüt... İTO Başkanı Mehmet Yıldınm biraz garip bir bi- çemle ama açık seçık dile getirdi: - MGK ekonomiye el koysun!.. • İSO nedir?.. Istanbul Sanayi Odası, ülkenin önde gelen sa- nayicilerinin örgütü... İSO Başkanı Hüsamettin Kavi ne dedi?.. Biraz daha dolaylı söylense de fikir aynı: - MGK ekonomiyi e/e alsın!.. • Istanbul bu ülkenin en aşağı yansı demektir; bel- ki dahafazlası... Uyan ve imdat çağnsı işadamı ve sanayiciden geliyor; askeri müdahalenin eli kulağında mı?.. Denebilir ki: - Yok canım, dünya koşullan elverişli değil; Av- njpa Biriiği "Milli Güvenlik Kurulu'nu kaldınn" der- ken bizimkiler rûya mı görüyoriar?.. • Aklıma yine rahmetli Doğan Avcıoğlu geliyor, '9 Mart' ile '12 Mart' çatışmasında bınnciler yenilgi- ye uğradığı zaman demişti ki: - Asker bu ülkenin gündeminde hep kalacak; 2000'e kadar haklı olduğum görülecek... Görüldü. 1980'li yıllarda 12 Eylül gündemini yaşadık.. 199O'larda28Şubat'ı.. Geldik mi 2000'lere... Itk on yıl ne olacak?.. • Başbakan Ecevit ne demişti: "- 2004'te AB'ye gireriz!.." Aradan çok geçmedi, ayaklar suya erdi, AB'ye giriş2010'aertelendi. 2010'adekkimöle.. Kim kala?.. işadamlan askerin türküsünü söylemeye başla- dılar, imdat çığlıklan yükseliyor. AB çölde serap, gümrük biriiği boynumuzda yağlı kement, IMF'nin önümüze koyduğu program dayatmanın dayanılmaz koşullan.. • 57'nci hükümet üçlü koalisyondun Tansu Çil- ler 94 krizini bu topluma yaşatan kişıdir; Recai Ku- tan'ın zamiri meydandadır; muhalefet lafügüzaf- tan başka bir şey değil!.. Devletin ekonomi bürok- rasisinde önde gelen kişiler deneyimlidir; Maliye Ba- kanı Sümer Oral, ekonomiden sorumlu Devlet Ba- kanı Recep Önal, Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, Hazine Müsteşan Selçuk Demiralp ten da- ha iyisini mi bulacak bu ülke?.. Peki, neden yine çukura düştük?.. • IMF mi sorumlu?.. Osmanlı kafasının Tanzimat enteli, bu soruyu düşünmekten bile korkan ezilmişliğinin edilginliğin- detükenmiş... MÜDAFAA-İ HUKUK DERGİSt (SAYI29) Metin AYDOĞAN: Demokrasi, Laiklik ve Cumhuri- yet Üzerine; AytunçALTENTML Ermenı Sorunu mu?; Prot Dr. Cihan DURA: Aydınlatmacı Ruh; M. Emin DE- ĞER: Günümüzün Sorunlarına Türkiye'nin Milli Gü- venlik KavTamı Açısından Bakmak: Prof. Dr. Ömer DE- MİRCAN: Türkçe'yı Yasa ile Korumak; Dr. Necip HAB- LEMİTOĞLU: Cumhuriyet'e Aydm thanetmın Belgesi ve Düşündürdükleri: Siyasal Gerçekleri ve ABD Ömeği Çerçevesinde "Ulusal Andıç" Raporu; Y.SemilıKURU: Baü İnsan Haklannın Neresinde?; M. tskender ÖZTU- RANLJ: Politikacı Kimdir? LıderKımdır? Demirel Kim- dir?; Org. (E) Necati ÖZGEN: Terörden Zarar Gören Böl- genin Rehabılite Edilmesi tçin Güvenlik Açısından Alın- ması Gerekli Tedbirler; Prof. Dr. Çetin YETKİN: Oligar- şinin "Medya"sı; Çizgileriyle Hikmet AKSOY, Şürleriy- leÂŞKHIRPANL *** Böro: Milli Egemenlik Cad Dallar Yıldız Işhanı, Kat- l.-ANTALYA. Tel: 0 242 244 50 29 - Tel ve Faks: 0 (242) 248 25 60 Abonelik koşullan: 3 Aylık: 4.500.000.-, 6 Aybk: 9.000.000.-, 12 Ayhk: 18.000.000.- TL. Posta çeki: tbndrnn Çetin Yeddn -1119234 Gözlüklü»iMartı YE, İÇ, KİRLET GELECEK NESLE DEVRET Soğuk savaş bitti. Şimdi, insanoğlu. kendini hamarat ma- kinalara teslim edip tembelleşerek bu makinalann yemi olan gazı daha çok, daha da çok kullanmak suretıyle havayı kir- letiyor, atmosferi ısıtıyor, sellere davetiye çıkanyor. Böyle- ce kendini bir "Sıcak Savaş"ın ıçine itmiş oluyor. Soğuk Sa- vaş'ın yani nükleer tehlikenın yermi sıcak savaş, yani yer- kürenin mahvı tehlikesi almış bulunuyor. GÖZLÜKLÜ MARTI öneriyor: Bilenler bümeyenlere haber versin! Ayrmtdı yazı INTERNET www.aribilgi.com.tr sitesınde. Öğretmen Dünyası 22. Yaşına Bastı Ocak2001 tarihli253.sayısmda 12yıllıkzorun- lu eğitim konusunu ele alıyor. Gerekli mi değil mi? Bu "alt yapı" sorunu mu, "üst yapı" sorunu mudur? Ne kadar kaynak gerekli? Türkiye bu kay- nağı bulamaz mı? Sormaca ve anketle birlikte. Yıllığı 11, altı aylığı 5.5 milyon TL. (PÇ No: 524189, ZekiSanhan) Adres: Selanik Cad. SSK îşham, A Blok, 8. Kat, No. 511, Kızılay-Ankara. Tel ve faks: 0 312 433 12 83. futbol yıldızları TÜRKKALPVAKFI "Çocuk Kardiyolojisi" TürkKalpVakfi kalitesi ve titizliğiyle hizmetinizde 19 Mayıs Cd. No: 8 Şışli/İSTANBUL Tet: $212)212 07 07 (pbx) Faks: (0212)212 68 35
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle