Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 ARAUK 2000 SALI
tjrU.tl.LJt!^.HliJK. olay.gorus@cumhuriyetcom.tr
Türkiye'nin Bat;ffie Hesaplaşması
Prof. Dr. Tuncer GÜVENÇ Hacettepe ümvâcıit<
Y
irminci yûzyılın ikinci ya- lamış, şımdı de
nsındaTürkiye'ninuygu- maktaveABDileRusya
ladığı politikalann en
önemli özelliği, Türki-
ye'nin gerçekleri ile bağ-
daşan, dünyada alması gereken yerin vc
konumun ne olduğunu açıkça saptaya-
maması ve olaylara göre taktik gırişım-
lerde bulunmakla yetinmesidir. Bunun
başlıca nedeni ûlkenin konumuna ve ko-
şııllanna uygun strateji ve kuram oluş-
turmaması ya da ohışturamamasıdır. Bu
da ûlkeyi birçok çıkmazlara, açmazlara
saplamakta ve karşımızdakilerin strate-
jüerine karşı strateji de oluşturmamıza
olanak vermemektedir. Olaylan günlûk
taktiklerle karşılamamızın sonucu da
yazgı (kader) olarak görûnmektedır.
Şimdi Türkiye, AB'ye ginnek için
pekçokşeyyapmaktavr lyapmayıgö-
ze almaktadır. Bu, bizdeki kavram kar-
maşasında, asiında çok farklı şeyler olan,
çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmak
ve geçroek, Batüılaşmak, Avrupaklaşmak
kavramlannı eşit, hatta özdeş görmek-
ten ileri gelmektedir. AB'ye girmekle
çağdaşlaşacağımızı sananlar, AB ve var
olan sistemin bazı uluslararası kuruluş-
lannın komiserlerinin istekleri (emirle-
ri demeye dilim varmıyor) doğrultusun-
dakarariaralmakta, AB'nin beeverdi-
tt,vtoesonınunu bie çözroeyi düşünme-
cfiğmi unotmaktadırtar.
Her şeyden önce AB'nin ne olduğu top-
luma anlatılmış mıdır? Bir kıyak profe-
sörûn sonuçlannı ve anlamım hıç dü-
şünmeden GB'ye gırdığımizde bunu na-
sü sunduğunu, o zaman TV'deki söyle-
şilerde toplumun hemen hemen hiçbir şey
bilmcdiğini, bunun sahte aydından simit-
çiye kadar bir sihirli değnek sanıldığını
görmüştük. Bugûnlerde de gerçekleri
çıplaklığıyla görmekteyiz.
AB, Roma Anlaşması'ndan beri ön-
ce gümrüksonra ekonomik bırliğını sağ-
idenSSCB
ile) arasında üçüncü bir kutup olmaya,
asıl aman ofanAvrupaFederalDevJeti'ni
otuşturmava yönelmektedir. Türkiye'de
hiçbir politikacı federe devlet olrnayı,
bir eyalet gibi Brüksel'den yönetilmeyi
halka açıklamadığı gibi, böyle bir birleş-
menin Türkiye için anlamım da pek dü-
şünmemiştir. AB'de Alman-Fransız üs-
tünlük yanşmasımn nasıl sonuçlanaca-
ğını, daha sonra Atlantik ötesi kuvvetli
bağlan olan Ingiltere'nin nasıl davrana-
cağım ileride göreceğiz ama, biraz fark-
lı da olsa federal amaç fazla değişmeye-
cektir. Kuram ve strateji yokluğunda,
Türkiye'nin böyle bir AB'de konumunun,
rolünün ve çıkarlannın ne olacagı tartı-
şılmamaktadır.
Bundan başka AB için Türkiye nedir
sorusuda pek sorulmamaktadır. AB için,
onun sermayesi ve üretimi için 65-80
miryonluk Türkiye vazgeçemeyeceği bir
pazardır ve AB bunu GB ile elde etmiş-
tır. AB'nin tam üyelikteki çıkarlan, eger
istediği yoMa güdükbffirse coğrafyası,
daha doğrusu jeopolitik konumu ile si-
lahlı ordusudur. Buna rağmen 70 miryon
civannda nüfusu olan genç Türkiye'nin,
ınsarumızın uyum kolayhğı, dinamiz-
mi, Huistiyan olmaması, oldukça fark-
lı bir kültürü de, eşit tam üyefiğe, AB 'de
hâkim görüşlere ne kadar uygundur? Vi-
zevidegıl kaldırmayı, hafjfletmeyibiedü-
şünmeyen AB, tam üyefiği ciddi bir şe-
kılde düşünebilir mi?
AB ile yülardır süren görüşmelerde öne
çıkan özellik, AB'nin diğerüyelerin alın-
masındaki koşullardan farklı koşullar
ileri sürmesi ve sürekli olarak karşımı-
za ısrar etmeyin der gibi gittikçe artarak,
yeni kabul edilemez koşullar çıkarma-
sıdır. Bu da ya AB'nin tam üyeliği dü-
şünmediğini veya açıklamak istemedi-
ği bazı kararlan oldugunu göstermekte-
dir ya da AB Türkiye'yi her yönden zor-
layarak temelinden farklı bir ülke hali-
ne getirmeyi amaçlamaktadır. tşin ilginç
yanı, tüm BaO son yiBarda sistematik gi-
rişimlerde buhınmakta ve dozu gittikçe
arttırarak Türkiye'yi bemen bemen XDL
yüzyıl Osmanksı gibi gönnektedir. Kısa-
caTürkiye yalnız AB baskısına uğrama-
makta, tüm Baü 'da siyasal ve ekonomik
baskılar gittikçe arttınlmaktadır. Son ile-
ri sürülen koşullar her ne kadar biraz de-
ğişikliğe uğrayabilirse de AB 'nin niyet-
lerini göstermektedir. AB'nin Türki-
ye'ye karşı tutumu 1839-1920 arasın-
daki davranışlara çok benzemektedir.
Bab'nın davnuuşlan Washington'dan
Brüksel'e, Roma'yave dahadaöteye ka-
dar Sevr koşuflannı yeni bir strateji ile
Türkiye'ye siyasal, ekonomik, maii ve
sosyal olarak kabul ettHrnektir.
Kısaca AB, kolu kanadı kınlmış, borç-
lu, yardıma muhtaç, sılahlı güçleri sade-
ce manevra planlainak ve AB'nin yerel
çauşmalanna katkı sağlayacak ve hiçbir
kararmekanızmasında yeralmayacak, zo-
rald alabüse bıle etkin olamayacak bir
Türkiye ıstemektedir. Bu sağlansa bile
tam üyelik için bir garanti yoktur ve ye-
ni koşullar sürülmeye devam edilecek-
tir. Batı, TürJciye'nin komşulan ile so-
runlarmı ve bunlarla işbirhği ve gereken
yakın dostluk kurmasını, çevresindeken-
dine güvenli bir böige oluşhırmasuıı is-
tememektedir. Komşuian ile sonınbınn-
da taraf oimakta ve hatta engel ohnak-
tadır. Böyle bir durumda, oldukça sana-
yileşmiş, hatm sayüır silahlı bir güç olan
Türkiye bölgede söz sabibi olacaktır ve
bu da her zaman Baü 'nın isteklerine uy-
gun ohnayabilecektir.
Irak'la ilişkilerimizin düzeltilmesine
Baaengddh*. Yunanistan'la olan Ege so-
runlannda Batı tarafnr. Yugoslavya'da
eyaletlerin Hrristıyan devletler kurma-
sını hızla destekleyen. Müslüman Bos-
na'yı katliamlar ıçinde seyredip, daha son-
ra Hıristiyan bir ülkeyle federasyona
zorlayan Batı, Ktbnstâ yine tararor ve
KKTC'yi kabul etmemekte yine karşı-
nuzdadır. Batı'nın büyük sorumluluğu
olan Ermeni(tehcir)sorunu artık tarihin
karar vereceğı (Cezayir'de Fransızlann
1960'larda yaptıgı katliamlar tarihe bı-
raküırken) bir sorun olmaktan çıkanlmak-
ta ve parlamentolannda Türkiye'ye kar-
şı kıılbnıbn bir sflah ohnaktadır. Kürt
sonınu farklı Batı ülkelerince çeşıtli şe-
killerde önümüze çıkanlmıştır ve çıka-
nlmaktadır. Yakın zamanda Kuzey Irak'ta
devlet kurmak amacıyla yapılan giri-
şimler, Silahlı Kuvvetlerimiz tarafmdan
perde arkasında diplomatik diyebilece-
ğimiz bir şekılde kesin kararlı girişim-
lerle önlenmiştir ve çıkanlmış olan ay-
nlıkçı terorizmin kökleri de hem Irâk
ve Suriye'de ve hem de ülkemizde he-
men hemen kazınrruştır. Şimdi ise Batı,
Lozan'da resmen kabulettiğiazmhk kav-
ramını kabul etmemekte, Lapon, Garya-
h,Akask.Breton,Okskan.Provan-sal,Ka-
talon. Korsikah. Baskvd. anadiDerifark-
h olan kendi halklanna kendi dttmde
yayın ve eğitim hakkını düşünmeden,
bizden anadıl konusunu azınlık sorunu
olarak kabul etmemızı ıstemektedırler.
Uluslararası düzeyde terörist bir kuru-
luş olarakkabul edilen aynlıkçı aknnı ko-
rumakta, beslemekte, ona her türlü ola-
nağı tanımaktadır. Şimdi de ne kadar ha-
ta olduğu ileri sürülürse sürülsün, terö-
ristlerle karşüudıresmiyanynabra baş-
lamışûr. Bu durumda Türkiye'ye kabul
ettirümek için yavaş yavaş, fakat ısrarlı
bir şekılde ileri sürülen koşuDardost ve
müttefıkfcrirruz tarafmdan açıbnış " san-
ki" üsrüörtüiübirsavaştır. Oauswitzve
Hart'tan beri savaş, polıtıkanın amaçla-
nna ulaşmak için asken güçlerin kulla-
nılmasıdır. Bugünkü dünya koşullann-
da, özellikle dünya kamuoyu, bir devle-
tin veya grubun politik amaçlanna ulaş-
mak için doğrudan savaşa izin vermemek-
tedir. Yine Clausvvitz'e göre, savaşkar-
şmızdakİDeistediğmiz koşullan kabulet-
rirmek için bazı dunımbır yaratmak ve
bunlan kuUanarakkarşı tarafi çaresiz ol-
duğuna inandırmaknr. Bu da bizi, özel-
likle taktik davranışlanmız üzerinde dü-
şünmeye yöneltmektedir.
Türkiye'nin yönetimine ve yönetim-
ce görüşülen konulara bakılnıca ülke-
nin gündeminin Dünya Bankası, IMF
ve AB tarafından beürlendiği görülmek-
te, bunlann dışında kendi başına kendi
ekonomik, sosyal ve siyasi konulanna eği-
lememekte ve çözüm önerememekte-
dir... Bir azınlığın mutluluğunu bozmak
için çoğunluğun sefaletini görmediğı gi-
bi, bu mutlu azınlığın yol kazalannı da
çoğunluğa ödetmek yoluna gıtmektedir.
BugünTürkiye'nin bir hayli önemli so-
runlan vardrr. Bunlann çoğunhığu dış
sonmlar olarak görübnekte ise de ashn-
da iç sorunlannuzla, demokrasi düzeyi-
mizle, ifglkınmaınfTfa, anav'asa ve hukuk
düzenimizle doğrudan bağlantıhdır. Bız,
bunlan kendimiz için, halkımız için,
kendi iç sorunlanmız olduğu için önce-
likle ve ivedılıkle •çözmek zorundayız
ve bunlann çözümünü komiser edah ya-
bancılann zorlamasına ve yönlendirme-
sine meydan vermeden çözmeliyiz. Bun-
lan çözmeden de dışanda etkin olmamız
olanaksızdır. özetle, Baü XIX yy.'dan
beriTürkrve'yebiçtigielbfeeyiXXIyy.'da
giydirmek istemektedir. Bu durumda
1919'dan çok farkh yöntemlerle Türki-
ye'nin Baü ile hesaptaşması ya da teslim
otanası olasıhklan görülmektedir. Baü,
başta Kıbns, Ege, özeUeştirme sorunia-
n ve Sevr koşuflarnu Saym Ecevit'e ka-
bul ettinnek için onu hem desteklemek-
te ve hem de zorlamaktadır. Bunlar da
1970'fi yıDann Ecevit'inden inrjkanı al-
mak \e onun tarihte hiç de hoş ohnayan
şekUde anılm»qnı sağiayacakgirişimler-
dir. Bugünkü davranışlanmız sürerse
Batı, Türkiye'yi XIX yy. Osmanlısı ola-
rak görmeye devam edecektir. Bunu ön-
lemek için de 1923 inancı, güvenci ve
ülküleriyle, Batı ile hesaplaşmak, kapa-
nan bir dönemın dosyalannın temcit pi-
lavı gibi her sıkıştığında ya da sıkıştınl-
dığmda önüne sürühnesinden kurtul-
mak zorundadır.
Neden bir insan kendi-
niyakar?
Ustüne kotonya döküp
bir de kibrit çakıp ölüme
gitmek!..
Gözlerimizin önünde
yaşandı hepsi... Gencecik
kızlar delikanlılar kendi-
lerini niye yaktılar? Neyi
kanrtlamak için? Bilerek
ölmeyi seçmek neyin,
hangi amacın, hangi ide-
alin sonucudur?
Stradan yurttaş bu dü-
ğümleri çözemtyori.. An-
lamak zor!. Yargılamak
daha zor! Yüzlerce, bin-
lerce genç insanı almış,
cezaevlerine kapatmışız,
başı boş bırakmışız, ken-
di aralannda öfgütleşmiş-
ter, yıllardan beri kimi lider-
lerce egitilmişler, koşul-
landınlmışlar. Bütün bun-
lar bilinmiyor muydu? öy-
leyse neden şaşmaiı olup
bitenlere!..
2000'li yıllara girerken
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Böylesine Bir Bayram Yaası!
korkunç olaylar yaşadık;
otuza yakın insanımız öl-
dü, öldürüldü, kendini
yaktı. öte yandan garip
bir af çıktı, binlerce insa-
nımız özgürtüğe kavuştu.
Yaşam koşullan eskisin-
den beter oldu. Dtş po(i-
tikamız tam bir çıkmaz-
da!.. Kısacası yirmi birin-
ci yüzyıla adım atarken
ne umut var, ne güven var,
ne de bir çıkış yolu...
Karamsariık dipsiz bir
kuyudur düş düşebildiği-
ne!.. Açıyonjm gazetele-
ri, izliyorum TV yayınlan-
nı, birbirine karşrt, çetiş-
MfV'DE
MLGESEL .
FESTIVALI
27 ARAUK - 1 OCAK
dogonın büyösu
national geographic
çarşamba / perşembe / cuma
1:20/16:20
liatırlıyorum
çarşamba / perşembe / cuma
12;20/17:2<l
insanoğlunun
yüzyıl
çarşomba / perşembe / cuma
13:20/14:20/15:20
açları
futhol yıldızları
carşamba / perşembe / cuma
23:05
www. ntvmsnbc.com
kiler yumağında buluyo-
rum kendimi... Sizler de
öyte değil misiniz? Yoksul-
luk her gün artıyor, insan-
larımızın büyük bölümü
açlık sınınnda yaşıyor. As-
gari ücret yüz, ama etin ki-
losu beş milyon! Toplum
kat kat aynlmış. Duvar-
larla, köpekterle, koruma-
larla çevrili lüks sitelerde
toplumdan uzak zengin-
ler, Paris'lerde, Savarona
yatlarında düğün dernek
yapanlar bir yanda. Iki-
üç yüz milyonluk aylıklar-
la yaşayan hekimler, ög-
retmenler, memurlar, iş-
çiler öte yanda...
Hapishaneler az çok
boşaldı. Şimdi neler mi
olacak? öç almalann, kan
davalannın gündemegel-
mesinden korkarım. Bir
iki yıl içinde o boşaltılan
koğuşlann, odaların ye-
niden tıka basa dolma-
sından korkarım. Açlık,
yoksulluk, ezilmişliklerin
yeni yeni patlamalara yol
açmasından korkanm...
Ne güzel yazdı Arca-
yürek, Başbakan "Benim
vicdanım rahat" diyesiy-
miş. Hangi vicdan? Kal-
dı mı öyle bir yer? Yaş
yetmiş attıyı bulunca kişi-
lergerçeklerden böylesi-
ne soyutlanır mı? Böyle-
sine kendini aldatır mı?
Yalnız Başbakan değil ki
vicdanı rahat olan! Bugün
pariamentoda vicdanı ra-
hatsrz kaç kişi var? TBMM
TV'sinde gösteriyorlar
seçtigimiz ya da bize zor-
la seçtirtilen temsilcileri-
mizin nelerdedikterini, ne-
leryaptklannı! Ibretlesey-
rediyoruz...
Her şey her şey, bir ye-
re kadar gelir, sonra yol-
lartükenir. Insanoğlu sür-
git acı çekmeye direnişli
değildir. Nitekim patlama-
lar başladı başlayacak,
derken korkulanlar oldu;
sokaklar, meydanlar, acı-
lı insanlarla doluptaştı. O
kadar ki polisler bile ka-
tıldı direnişlere, arayışla-
ra!.. Bütün bunlann biran-
lamı yok mu? Şu günler-
de uçaklar, otobüsler, özel
arabalar, yatlar on gün-
lük dinlenceye giden yurt-
taşlanmızla dolup taşıyor.
Yeni yıl kutlamaları için
Paris'e, Londra'ya, Ame-
rika'yagidenleıi Umurla-
nnda değil insanlann is-
tekleriyle kendilerini alev-
lere vermeleri! Bir duygu-
suz, bir vurdumduymaz
toplum mu olduk? Bakı-
yorum, canlannı sıkma-
mak için haber saatlerin-
de radyolannı, TV'lerini
kapatanlar, gazete bile
okumayanlar çoğaldıkça
çoğaldı. Varsa yoksa te-
levole, kim kimle düşüp
kalkıyor, kim nerde yiyip
içiyor...
Devce bir silkiniş, bir
kendine geliş aşamasına
ulaşacak mıyız? Bütün bu
çirkinlikleri bir düşte yaşa-
mış gibi olacak mıyız?
"Uyandırmazsan uyana-
cak değil" demişti şair,
nicezaman önce... Uyan-
dırmak istemiyorlar, uyan-
manızı istemiyorlar, ya bir
uyanırlarsa diye korku-
yorlaıi..
Okurlanm, Şeker Bay-
ramınız kutlu olsun, de-
mek içimden gelmiyon ya
sizin?
?nnn
Bugün depremin
•• ••
gunu
Profesyonel
gooullulerimiz hâlâ
cJepremzedelerin
vanında!
Değirmendere'deki Çağdaş Yaşam
IBM (Almanya) Rehabilitasyon
Merkezi'miz, bölgedeki çadırkentierin
kalkmasından sonra, çevre halkına
hizmeti sürdürüyor.
BEKO kurumunun bağış olarak sağladığı
10 dikiş-nakış makınesiyle, depremzede
kadınlarımıza, Halk Eğitim'le ortak dikiş-
nakış kursları açılacak.
Dileğimize yanıt veren BEKO'ya
teşekkür ediyor, yardımlaşmamızın
devamını diliyoruz.
Yardımlannız ıçın
(0212) 292 87 27 - 292 08 01
(iş günleri saat 10 00/17 00 arası)
PENCERE
IMF Olmadı mı, Gelsin
Asker...
İTO nedir?..
Istanbul Ticaret Odası, ülkenin seçkin işadam-
lannı yapısında banndıran örgüt...
İTO Başkanı Mehmet Yıldınm biraz garip bir bi-
çemle ama açık seçık dile getirdi:
- MGK ekonomiye el koysun!..
•
İSO nedir?..
Istanbul Sanayi Odası, ülkenin önde gelen sa-
nayicilerinin örgütü...
İSO Başkanı Hüsamettin Kavi ne dedi?.. Biraz
daha dolaylı söylense de fikir aynı:
- MGK ekonomiyi e/e alsın!..
•
Istanbul bu ülkenin en aşağı yansı demektir; bel-
ki dahafazlası...
Uyan ve imdat çağnsı işadamı ve sanayiciden
geliyor; askeri müdahalenin eli kulağında mı?..
Denebilir ki:
- Yok canım, dünya koşullan elverişli değil; Av-
njpa Biriiği "Milli Güvenlik Kurulu'nu kaldınn" der-
ken bizimkiler rûya mı görüyoriar?..
•
Aklıma yine rahmetli Doğan Avcıoğlu geliyor, '9
Mart' ile '12 Mart' çatışmasında bınnciler yenilgi-
ye uğradığı zaman demişti ki:
- Asker bu ülkenin gündeminde hep kalacak;
2000'e kadar haklı olduğum görülecek...
Görüldü.
1980'li yıllarda 12 Eylül gündemini yaşadık..
199O'larda28Şubat'ı..
Geldik mi 2000'lere...
Itk on yıl ne olacak?..
•
Başbakan Ecevit ne demişti:
"- 2004'te AB'ye gireriz!.."
Aradan çok geçmedi, ayaklar suya erdi, AB'ye
giriş2010'aertelendi.
2010'adekkimöle..
Kim kala?..
işadamlan askerin türküsünü söylemeye başla-
dılar, imdat çığlıklan yükseliyor.
AB çölde serap, gümrük biriiği boynumuzda
yağlı kement, IMF'nin önümüze koyduğu program
dayatmanın dayanılmaz koşullan..
•
57'nci hükümet üçlü koalisyondun Tansu Çil-
ler 94 krizini bu topluma yaşatan kişıdir; Recai Ku-
tan'ın zamiri meydandadır; muhalefet lafügüzaf-
tan başka bir şey değil!.. Devletin ekonomi bürok-
rasisinde önde gelen kişiler deneyimlidir; Maliye Ba-
kanı Sümer Oral, ekonomiden sorumlu Devlet Ba-
kanı Recep Önal, Merkez Bankası Başkanı Gazi
Erçel, Hazine Müsteşan Selçuk Demiralp ten da-
ha iyisini mi bulacak bu ülke?..
Peki, neden yine çukura düştük?..
•
IMF mi sorumlu?..
Osmanlı kafasının Tanzimat enteli, bu soruyu
düşünmekten bile korkan ezilmişliğinin edilginliğin-
detükenmiş...
MÜDAFAA-İ HUKUK DERGİSt
(SAYI29)
Metin AYDOĞAN: Demokrasi, Laiklik ve Cumhuri-
yet Üzerine; AytunçALTENTML Ermenı Sorunu mu?; Prot
Dr. Cihan DURA: Aydınlatmacı Ruh; M. Emin DE-
ĞER: Günümüzün Sorunlarına Türkiye'nin Milli Gü-
venlik KavTamı Açısından Bakmak: Prof. Dr. Ömer DE-
MİRCAN: Türkçe'yı Yasa ile Korumak; Dr. Necip HAB-
LEMİTOĞLU: Cumhuriyet'e Aydm thanetmın Belgesi
ve Düşündürdükleri: Siyasal Gerçekleri ve ABD Ömeği
Çerçevesinde "Ulusal Andıç" Raporu; Y.SemilıKURU:
Baü İnsan Haklannın Neresinde?; M. tskender ÖZTU-
RANLJ: Politikacı Kimdir? LıderKımdır? Demirel Kim-
dir?; Org. (E) Necati ÖZGEN: Terörden Zarar Gören Böl-
genin Rehabılite Edilmesi tçin Güvenlik Açısından Alın-
ması Gerekli Tedbirler; Prof. Dr. Çetin YETKİN: Oligar-
şinin "Medya"sı; Çizgileriyle Hikmet AKSOY, Şürleriy-
leÂŞKHIRPANL
***
Böro: Milli Egemenlik Cad Dallar Yıldız Işhanı, Kat-
l.-ANTALYA.
Tel: 0 242 244 50 29 - Tel ve Faks: 0 (242) 248 25 60
Abonelik koşullan: 3 Aylık: 4.500.000.-, 6 Aybk:
9.000.000.-, 12 Ayhk: 18.000.000.- TL.
Posta çeki: tbndrnn Çetin Yeddn -1119234
Gözlüklü»iMartı
YE, İÇ, KİRLET
GELECEK NESLE DEVRET
Soğuk savaş bitti. Şimdi, insanoğlu. kendini hamarat ma-
kinalara teslim edip tembelleşerek bu makinalann yemi olan
gazı daha çok, daha da çok kullanmak suretıyle havayı kir-
letiyor, atmosferi ısıtıyor, sellere davetiye çıkanyor. Böyle-
ce kendini bir "Sıcak Savaş"ın ıçine itmiş oluyor. Soğuk Sa-
vaş'ın yani nükleer tehlikenın yermi sıcak savaş, yani yer-
kürenin mahvı tehlikesi almış bulunuyor.
GÖZLÜKLÜ MARTI öneriyor: Bilenler bümeyenlere
haber versin!
Ayrmtdı yazı INTERNET www.aribilgi.com.tr sitesınde.
Öğretmen Dünyası 22. Yaşına Bastı
Ocak2001 tarihli253.sayısmda 12yıllıkzorun-
lu eğitim konusunu ele alıyor. Gerekli mi değil
mi? Bu "alt yapı" sorunu mu, "üst yapı" sorunu
mudur? Ne kadar kaynak gerekli? Türkiye bu kay-
nağı bulamaz mı? Sormaca ve anketle birlikte.
Yıllığı 11, altı aylığı 5.5 milyon TL. (PÇ No:
524189, ZekiSanhan)
Adres: Selanik Cad. SSK îşham, A Blok, 8. Kat,
No. 511, Kızılay-Ankara.
Tel ve faks: 0 312 433 12 83.
futbol yıldızları
TÜRKKALPVAKFI
"Çocuk Kardiyolojisi"
TürkKalpVakfi
kalitesi ve titizliğiyle
hizmetinizde
19 Mayıs Cd. No: 8 Şışli/İSTANBUL
Tet: $212)212 07 07 (pbx)
Faks: (0212)212 68 35