25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
:26ARALIK2000SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Tariş'in mutfağı Pamuk, üzüm, zeytin ve incir üreticilerinin paralan ite kurulmuş Tariş'in, gözden ırak Ege Üniversrtesi kampusu içindeki Araştırma Geliştirme Müdûrtüğü'nde yine üreticilerin parası ile alınmış arazi aracı, bir iddiaya göre çarşıda pazarda görülüyor. Araziye çıkılıp üreticiler için yapılacak araştırma ve geliştirme çalışmalannda kullanılması gereken aracın, müdüriük mutfagına yiyecek malzemesi alımında kullanıldığı iddia ediliyor. Ama bir başka iddia daha var ki, işte bu biraz önemli: "Araştırma Geliştirme Müdürlüğü'nün yemekleri nerede pişiritiyor derseniz, üreticilerin cebinden kesilen milyariarca lira para ile kurulan ve son derece pahalı aletlerin yer aldığı laboratuvarlarda. Gerisini, yani bu laboratuvarlarda yapılan analizlerin ne kadar doğru olacağını, siz düşünün." Üreticiler adına Tariş'i yöneten birlik yöneticileri ve Genel Müdür, arazi aracının peşine düşüp çarşı-pazar dolaşamaz ama laboratuvara bir göz atabiliıi Bektronik posta: denizsomecurrtHiriyet.com.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Doğalgaz sıkıntısı başlamış... "Sıkınttlann doğallaşmış aaz bâhane!" ydın kimliği, sıradan insanlardan farklı ve ay- kın düşünmeyi gerektirir... Ancak, farklı ve aykın düşüncenin karmaşık da olsa düzgün bir mantık içinde açıklanması ve kendi için- de çelişkiye düşmemesi esastır... Bayrampaşa Ce- zaevi'ne arabulucu kimliği ile girenlerden biri, ken- dilerinin "aydın" sıfatını kullanmadığını, bu srfatın kendilerine yakıştınldığını yazıyor. Ne ki toplum, ce- zaevi arabulucularını "aydın" olarak tanıyor. Toplumun "aydın" olarak tanıdığı yazar, cezaev- lerindeki operasyonları değerlendirdiği yazısında "hayatı kurtanlmaya çalışanlann çoğu öldü" diyor. Sıradan bir insanın ilkokul düzeyindeki matematik bilgisi, çoğu öldü ise hayatı kurtanlmak istenenle- rin toplam kaç kişi olduğunu hesaplamaya yetiyor... 25 kişi yaşamını yitirdiğine göre, cezaevlerinde ölüm orucu eylemi yapanlann sayısı en çok 48 oluyor. Eyleme katılanlann sayısının 100'lerie ifade edildi- ğini "hayatı kurtanlmaya çalışanlann çoğu öldü" di- Sırıtkan ye yazan yazar da biliyor ama ilkokul düzeyinde matematik bilmiyor! Yazar, arabuluculuk sürecinde görüştüğü Avrupa Işkenceyi önleme Komitesi üye- lerinin, F tipi cezaevlerini Batı standardında buldu- ğunu belirtmekle birlikte "Hiçbir Batı ülkesinde 12 bin siyasi mahkûm yok" diyor. Yazar, "aynlıkçı te- rör" eylemcilerine "siyaı" kimlik kazandırmakla kal- mıyor "şiddet" ile "düşünce özgüriüğü"nü aynı po- tanın içine koyarak insan haklarıyla çelişiyor; bu du- rumda ya hiçbir Batı ülkesinde herhangi bir düşün- cenin terörle desteklenmesinin onaylanmadığını bil- miyor ya da bilmezlikten geliyor. Yazar, cezaevinde görüştüğü bir mahkûmun "Yü- rüyüş yapan polisleri gördünüz. O polisle bir hüc- rede baş başa kalmayı düşünün, neden direndiği- mizi anlarsınız" dediğini yazarak F tipinin yeni so- runlar yaratacağını savunuyor. Yazar, tek kişilik de- diği "hücre"ye iki kişi koymakla birlikte cezaevlerin- deki yeni düzenlemede farklı fraksiyonlann bile fark- lı bloklarda kalacağının farkında olmadığını göste- riyor. Yazar, operasyonlanndaki "korkunç tablo"dan, gelmiş geçmiş bütün cumhuriyet hükümetlerinin sorumlu olduğunu yazıyor. Yazar, kantarın topuzu- nu kaçınmış, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuranlarla he- saplaşıyor. Aynı ekipten bir başka yazar, yayımladığı direniş- çi mahkûm mektubunda, güvenlik kuvvetlerinin ko- ğuşa gaz ve yangın bombası atmak için duvara ye- di-sekiz delik açtığını anlatıri<en, mahkûmun "cam ke- nan'nda olduğunu belirtmesine rağmen "bomba"la- nn neden daha kolay bir yöntemle camlar kınlıp pen- cerelerden atılmadığını sormayı akıl edemiyor. Farklı ve aykın olmak için akıl bir karış havada ol- duğu zaman "aydın" kimliği sıntıyor! H I M 1 m NURÎKVRTCEBE Pmm Yüksek Yerilim Hatt erdmcutku@yahoo.com Tath yiyelim tatlı konuşalım. Birlikte şeker hastası olalım! I Adına "paraşüt" denilen bir ope- rasyon vardı; Kilis'te yaşanan yolsuz- luk ve rüşvetin üzerine gidilmişti... Hatta bu operasyon doğrultusun- da Kilis Valisi görevinden alınmış, hak- kında dava bile açılmıştı... Kilis'in yeni valisi Aslan Kütük, kol- lan sıvamış çalışıyor... Bu çalışmalann sonunda bakın ne- ler olmuş... lldeki 1.400 öğretmenin maaşları Ziraat Bankası'na yatınlırken hesap- lardan 200'ü başka bir bankaya nak- ledilip Kilis Milli Eğitim Müdürlü- ğü'ne bankanın bir adet lüks oto- mobil bağışlaması üzerine yeni va- li de Ziraat Bankası'nda kaJan hesap- lardan 200'ünü daha başka bir ban- kaya naklettirmiş; karşılığında vilaye- te iki tane lüks otomobil bağışlan- mış... Resmi yazışmalara bakılırsa öğret- menler maaş hesaplannın değiştiril- mesini istiyormuş... Görenlerin söylediğine göre oto- mobillerden birini vali, ötekini eşi kul- lanıyormuş... Ve sonra Kilis'e üniversite kurulma- sı planlanmış... Kurulacak üniversite için ildeki bütün akaryakıt istasyon- larından, biner litre mazot bağışı alın- maya başlanmış... Bağış mazotun karşılığında da, yasal olarak sürdürülen sınır tica- retinden mazot girişine yasak ge- tirilmiş; uymayanlara da 30 milyon lira para cezası ve iki yıla kadar ha- pis cezası! Biliııç ve Uyanmak TANJU ERDEM Amiml (E) Bazen olaylara kötümser bir gözlükle mi bakıyoruz, yeterin- ce objektif olamıyor, önyargılı olarak mı değerlendiriyoruz di- ye kendimi sorguluyorum. Ne var ki gerçekler tüm yalınlığı ile ortada. Eğer ulusun bağımsızlı- ğına, ulusun egemenliğine, ulu- sun çağdaş uygarlığa ve yük- sek gönence ulaştırılmasına, in- sanlık âlerrmde saygınlık konu- muna inanıyorsak, olaylara bu açıdan bakıyorsak, bu günlerde yaşam sevinci ile dolu hisler duy- mak olanaklı mı? Demokrasi, ki halk idaresi, hal- kın kendi özgür istenci ile ken- dini yönetmesi demek oluyor. Tüm olumsuzlukları giderip ül- keyi selamete çıkarmak için hal- kın bilinçlendirilmesi, uyandırıl- ması gerek. Aksi halde böyle gelmiş, böyle gidecektir. Türkiye'nin 1982 yılı sonun- da 14 milyar dolar dış borcu var- dı. Iç borcu hiç yoktu. Bugün 140-150 milyar dolar dış borcu, 50 katrilyon TL. civannda iç bor- cu mevcut. Bu borçlanmalar, Özal'ın iktidannda başladı, Çil- ler'le devam etti. (3 ayda net yüzde 50 faizle yapılan borçlan- malan anımsıyor musunuz?) Bu- günkü hükümetin ekonomik programı ile faizlerde düne ka- dar sağlanan iyileşmeye karşın devam ediyor. Sadece iç borcu bir yıllık genel bütçeyi aşan bir ülkenin kamu hizmetleri, altya- pt yaptınmlan yeterince sağlana- bilir mi? Bu ülke IMF'ye, yaban- cı finans kuruluşlanna yeni borç- lar için sarılırsa, bağımsızlığını koruyabilir mi? Osmanlı Impara- torluğu'nun sömürgeleşmesin- de ve göçmesinde en önemli et- ken, Batı emperyalizmine dö- nük dış borçlan ve bunlann ge- tirdiği mali, ekonomik, yargısal, idari imtiyazlar değil midir? Şimdi hızlanan bir şekilde cumhuriyetin birikimlerini, ka- mu varlıklannı, işletmelerini özel- leştirme adj altında yabancılara ya da büyük sermayeye satıyo- ruz. Görünüşte bu satışlara et- kin çevrelerde genelde karşı çı- kan da yok. Küreselleşme akı- mı karşısında gelişmekte olan- lann ya da az gelişmişlerin ken- dilerini korumalan, bu akıma tes- lim olmamalan için uygun sek- törlerde, özel-kamu aynmı yap- maksızın ulusal müesseselerini optimal boyutlarda, verimli ça- lıştırarak, modernize ederek, uyum sağlamalan gerekmez miy- di? Bunlann önemli kısmı kay- nak yaratan ya da ülkenin gerek- sinim duyduğu bir sektörü dü- zenleyen, geliştiren önder mü- esşeselerdi. Örneğin birTetekom, 2000 yı- lı değerleri ile 900 trilyon TL ci- vannda artı değer yaratmıştır. TSK'nin stratejik muhabere sis- temine önemli ölçüde destek vermektedir. Aynı şekilde ulusal havayolu yılda 800-900 milyon dolar döviz kazandınrken, dün- yanın en yeni uçaklanna sahip olarak sürekli gelişirken neden bir kısım hisseleri satışa sunu- luyor? Kişisel kanım; kamuoyu tepkisinden çekinilmese satıla- cak hisseler daha büyük ölçek- te olacaktı. Petrol Ofisi böyle el- den çıkanldı. Özellikle olağanüs- tü durumlarda hizmet verecek bir ulusal akaryakıt dağıtım şirketi- ne gereksinım inkâr edilebilir mi idi'' Bir Et ve Balık Kurumu özel- leştirme yöntemiyle yok edilmiş, Türkiye için çok önemli bir eko- nomik sektör olan hayvancılık sektörü başıboş, örgütsüz kal- mıştır. Tekrar ediyoruz. Bizim gi- bi ülkelerde kamunun rehber ol- ma, düzenleme, geliştirme, ko- ruma, önemli görevleridir. Et ve Balık Kurumu etkinliğini yrtirdi- ğinden bu yana Türkiye hayvan- cılığı görülür şekilde gerilemiş- tir. Şimdi sıra bor madenlerine gelmiştir. 1981-82 yıllarında MGK'de Maden Yasası hazırla- nırken bor madenlerinin neden kamuda kalması gerektiğini çe- şitli engellemelere karşın anla- tabilmiştik. Bortuzlannın dünya rezervinin yüzde 80'i Türkiye'de- dir. Kamulaştırma öncesi en il- kel koşullarda 4-5firmatarafın- dan adeta tahrip edilerek, yağ- malanarak çıkanlan cevher, ço- kuluslu bir Ingiliz şirketine ucuz bir fiyatla gönderilir, o bunu ra- fine ederek, ara ürünler haline ge- tinp, büyük katma değer sağla- yarak, tüm dünyaya pazarlar, kârını cebineatardı. Endüstride kullanım alanı olan borun teke- li elimizde olduğuna göre Eti- bank'ça çıkartılıp fiyat kontrolü yapılarak, Türkiye'de ürünler ha- line getirilıp satılmasıyla önem- li btr kaynak sağlanabileceği dü- şünülmüştü. Eti Holding'in ulu- sal çıkarian öngören bir kadro ta- rafından yönetilmesi durumun- da umutan sonuçların alındı- ğı/alınacağı doğaldır. Sayın Dev- let Bakanı Gürel, milli bir görev yaparak bu yanlış girişimi (şim- dilik) durdurmuştur. Borçlanmanın sonucu bağım- sızlığın yitirilmesi, hükümetin ta- lihsiz bir şekilde başına çöken ça- resizlikler, özelleştirme sonucu ulusal ekonominin gerilemesi, Türkiye'nin ulusal güvenlik açı- sından da ciddi sorunlar yaşa- masına neden oluyor. IMF dayatmalan, Dünya Ban- kası, IMF başkanlannın gelişmiş ülkeler hesabınajürkiye'ye say- gılı olmayan üslûplaria talimat- lar vermeleri, özelleştirme so- nucu bazı sektörlerde üretim- den vazgeçilmesi sonucu, gide- rek dış alımlann ve dış açıklann artması, ulusal endüstri ile tek- noloji üretim ülküsünün giderek terki, AB ve AGlSK'ye giriş ug- raşılannda maruz kalınan talep- ler ve muameleler, ülkede gide- rek sosyal devleti dışlayan, bü- yük sosyal uçurumlaroluşması- na neden olan uygulamalar, bü- yük sermayenin ve belirli ailele- rin medyayı da kontrol ederek ve dış senmaye gruplanyla da işbir- liği yaparak ekonomik tekeller oluşturma eğilimleri, ulusal dev- letin güvenliğinin böğrüne sap- lanmakta olan hançerler değil midir? Ülke bu durumu biraz da Ba- tı'dan gelen ideoloji ve telkinle- ri koşulsuz kabullenen ve gö- nüllü elçiliğini yapan bir kısım siyaset adamı, üst bürokrat, işa- damı ve büyük sermayenin elin- de olan medya gruplannın yön- lendirmesi ile getirilmiştir. Ay- mazlıklann, bilgisizlığin, bilinçliol- mamanın da rolü vardır. Biz Atatürk'ün önderliğinde ulusal kurtuluş mücadelesini iç- te ve dışta utku ile sonuçlandır- mış, gereğinde büyük işler ba- şarmış, büyük bir ulusuz. Ay- mazlık ve bilgisizlik içinde olan- larımız, Türkiye'nin son 150 yıl- lık tarihini okuyarak, düşünerek, anlayarak öğrenmelı ve gereken derslen almalıdırlar. Zaman ulu- sal bilinçlenme ve uyanma za- manıdır. HAYVANLAR ISMAİL GVLGEÇ igulgec(o yahoo.com ÇlZGÎLİK KÂMtL MASARACI TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 26Arahk BÜYÜK BEYAZ UMUTCö BU6ÜU, AME/ÜKAU ZEHCİ AeiRSİIOST JAOC JOHNSON, DÜNYA ŞAMPİYOUU KA. NAML1 TOMUr BUKHS'Ü r£NDi.AVUSTKAUA'WN SYONEr JCBMİNOeiV f4 gAUAIOLUK MAÇ J0A*/ıV- DA, İUC *£2 8İR Z£UCİ, OÛNYA Aâ/GSklET 8CKS ÇMAPİYOkU OLUYORDU. ANGt/C, ÇOK 6£ÇM£D£N BU UNVAN ONPAU GEHİ ALINAgAK ESKI BİKŞAM_ PİYON OLAN JtM Jef&ZJES'E SO/CS ÇBV/eELEBJ *8EYIA2 UUUT" Bü KARARÛA, ZEMCI 3ACJC JOHHSON 'UN GÖS- TERİfÜ y»ÇANTISl V£ HOÇLANMASI EN 8UYÜK. £TK£N OLACAKTI. BÂ- zı OTDfdTSLeee GÖKE, eeiMrç eeçju/f GU BÜYÜK ASıesitosr SOKSÖOJ »-! rilAN İAOCjOHNSON, YAPTrĞI İİ4- MAÇlN YALNlZCA 7'SİHi Y/Ti£ECE*X~'£.ONUN &uuK*KnfiS^GBAMÇHCtt°($ünxe&te KADIKÖY 2. İCRA DAİRESİ'NDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI DosyaNo: 1999/2609 Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi, kıymeti, adeti, evsafi: Tapu kaydı: Kadıköy Göztepe Mahallesi, Çiftehavuzlar mevkıinde kain 103 pafla, 981 ada, 90 parsel sayüı kat irtifaklı apartmanda birincı kat (4) nolu daire. lmar durumu: Söz konusu 90 sayıh parselin 30.4.1971 t.t.li, 1/1000 ölçekli Bostancı-Erenköy imar planında bina yüksekliği H: Ser- best irtifada, Taks: 0.25 Kaks: 2.07, aynk nizam iskan sahasında kaldığı bildihlmiştir. Evsafi: Gayrimenkul Kadıköy, Göztepe Mahallesi Çiftehavuzlar mevkii Operatör Cemil Topuzhı caddesinde mahallen 93 kapitaj no- lu betonarme karkas sistemde bir bodrum, bir zemin, 6 normal katlı inşa edilmiş Ayşim Apartmanının birinci nonnal kat (4) nolu daire- sidiı. Daireye girişte antre. karşıda balkonlu mutfak, sağda balkonlu salon, solda bir koridorda biri ebeveyn banyolu ve balkonlu dört yatak odası, banyo ve aynca tuvalet mahalli mevcuttur. Döşemeler ıslak zeminlerde seramikle, salon ve odalar ahşap, parke ile kaplıdır. Mut- fakta tezgah altı üstü dekoratif dolaplan. banyoda özel lavabo, takım kûvet, klozet vardır. Daire takriben 160.00 m2 sahalıdir. Bına lüks malzeme kullanılarak birinci sınıf işçilikle inşa edilmiştir. Binada su, elektnk, kalonfer ve asansör tesisatlan vardır. Bina her türlü belediye hızmetlerinden ıstifade eder konumda olup ulaşımı kolaydır. Binanın kapalı oto garajı vardır. Kıymeti: 150.000.000.000.TL.sı (yüz elli milyar liradır) Satış Şartlan: - 1- Birinci satış 5.2.2001 günü saat 15.00-15.30 arasında Kadıköy 2. Icra Müdürlüğü'nde açık arttırma suretiyle yapılacaktır. Bu art- tırmada tahmin edilen kıymetin yüzde 75'ini ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış mas- raflannı geçmesi şartı ile en çok arttırana ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak kaydıy- la; taşınmaz tkinci satış; 15.2.2001 günü, 15.00-15.30 saatler arasında ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada tahmin edilen kıymetin yüzde 40'ını ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflan ile paraya çevirme masraflannı geçme- si şartı ile en çok arttırana ihale olunur. 3- Arttrrmaya iştırak edeceklerin. tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nisbetınde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebılir. Damga res- mi bedeli, tapu harcı ve masraflan ile KDV alıcı müşteriye aittir. Gayrimenkulün aynından doğan birikmiş vergi borçlan ile gayrimen- kul satım vergisi ve tellaliye satış bedelinden ödenir. 4- Ipotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililenn (ilgililer tabırine irtifak hakkı sahıpleri de dahildir) bu gayrimenkul üzerindeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialanm dayanağı belgeler ile onbeş gün içinde dairemize büdirmeleri lazımdır. Aksi takdirde hak- lan tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 5- Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmez ise ÜK.'nm 133. maddesi gereğince ihale feshedilir. Taşınmaz aynı yasa hükmünce yeniden satışa çıkanlarak IlK.nun 129/2 maddesi hükmünce en çok fiyat verene satılır. Varsa iki ihale arasındakı farktan, dı- ğer zararlardan ve aynca temerrüt faizinden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiç bir hükme hacet kalmadan kendilerinden Icra Da- iresince tahsil olunacaktır. 6- Şartname, ılan tarihinden itibaren herkesin görebihnesi için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir ömeği gönderilebilır. 7- Satışa iştırak edenlerin şartnameyı görmüş ve münderecatmı kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bılgi almak isteyenlerin 99/2609 esas sayılı dosya numarası ile Müdûrlüğümüze başvurmalan ılan olunur. 8- Satış ilanı ilgililenn adreslerine tebliğe gönderilmiş olup, adreste tebligat yapüamaması veya adresleri bilinmeyenlerin de yerine kaim obnak üzere ılanen tebliğ olunur. 18.12.2000 Basın: 77635 GÖRÜŞ if « Prof. Dr. FATMA ESİN 1930'lardan 2000lere 11 Aralık 2000 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki Klaus Liebe-Harkort isimli bir Alman profesörün Türkçe olarak kaleme aldığı "Öncü Kültüre Seçe- nek" başlıklı yazı iki bakımdan ilginç. Birincisi, Almanya'da bir okula Aziz Nesin adı- nın verildiğini haber vermesi. Gülmece türü yazıla- nyla toplumun çarpık yanlannı gözler önüne ser- miş, bir simge olmuş, Türk toplumunun gururu bu büyük ustanın adının, milyonlarca yurttaşımızın ya- şadığı Almanya'da bir okul adında yaşatılması kı- vanç verici. Ikincisi, bir Alman yurttaşının, kendi toplumunun Türklere bakışını, onlara karşı önyargılı davranışla- rını açık ve tarafsız bir şekilde sergilemesi. Beni bu yazıyı yazmaya iten, yazısındaki şu cümle oldu: "Almanya'da Hitler rejiminde tek devlet ilkesi olan bart>arlıktan başka bir hareketin görülmediği 30'lu yıllarda, Türkiye'de ortaya çıkan geleceğe yö- nelik olumlu devrimlerden hiç söz edilmiyor." Yukandaki cümlede açıkça belirtildiği gibi, 1930'lu yıllarda Almanya ile Türkiye'nin görünümleri çok fark- lıymış. Birinde barbariık hâkim; insanlar ölüm kamp- lanna kapatılıyor, işkence ediliyor, öldürtHüyor, yurt- lanndan sürülüyor. Diğerinde art arda olumlu dev- rimler gerçekleştiriliyor, çağdaş bir ülke olma yo- lunda yeni yeni adımlar atılıyor, Alman barbarlığın- dan kaçmış bilim adamlarına kucak açılıyor, çağ- daş üniversitelerin temelleri atılıyor. Ve onurlu iç ve dış politika izleniyor. 1934 yılında, Nazi rejiminin baskısı ile, genç bir asistan olarak Türkiye'ye gelen ve kariyerini Türki- ye'de tamamlayan astronomi profesörü W. Gleis- berg, Atatürk'ün Hitler'e verdiği biryanrttan sık sık gururia söz ederdi. Rejim baskısı ile Almanya'dan Türkiye'ye bilim adamlannın gelişi sürerken Hitler, Atatürk'e bir mektup yollayıp, Türiciye'nin bilim ada- mına ihtiyacı varsa, istenilen dalda en iyi bilim adamlannı yollayabileceğini bildirir. Atatürk bu öne- riyi kabul etmez, "Ülkemize gelecek bilim adamla- nnı kendimiz seçeriz" yanıtını verir. Kısaca, Alman kökenli bilim adamlannı bile gururiandıracak düzey- de bir dış politika izlenirmiş o günlerde. Kimya profesörü F. Arndt'ın Atatürk'ün öldüğü gün söylediği bu gururun simgesi olmuş sözler, kuşaktan kuşağa aktanlarak yıllar boyu üniversite çevrelerinde anlatılagelmişti. O sabah, acı haberin duyulduğu ve tüm ülkenin gözyaşına boğulduğu o sabah, Prof. Amdt, deka- na gider ve böyle bir günde ne yapması, nasıl dav- ranması gerektiğini sorar. "Almanya 'da büyük bir devlet adamı öldüğünde nasıl davranırsanız öyle davranın" der dekan. "İyi ama, Almanya 'da şimdiye kadarböyle büyük bir devlet adamı ölmedi ki!" der Prof. Amdt deka-. na. Halbuki bugön, yukanda adı geçen profesör, ül- kesinin Türkler hakkındaki görüşünü şöyle anlatı- yor "Türkiye'nin 80 yıllık cumhuriyet dönemi ve laik- lik adına verdiği savaşlar yok sayılıp, Türklerin sa- dece Müslüman yanlan vurgulanarak, Müslüman- larAvrupa ile uyum sağlayamaz, zaten sağlamak da istemiyoriar iddialan ile Türklerkaba bir şekilde dış- tanryor. Politikamaçlara ulaşmakiçin hiçbir kustah- lıktan çekinilmiyor." 1930'lu yıllar ile günümüz arasındaki fark sade- ce Alman toplumunun Türklere bakışı ile sınırlı de- ğil elbet. Tüm Batı ülkelerinin ülkemiz hakkındaki düşünceleri, ülkemize karşı davranışları ortada. Her konuda, ekonomiden yargıya, eğitimden siya- sete, iç işlerimize kanşma hakkını kendilerinde bu- luyortar. İnsan haklan, demokratikleşme, azınlık haklan vb. gibi kavramlar arkasına gizlenip veya "AB'ye giremezsiniz haaa!" diye tehdit savurarak cirit atıyorlar ülkemizde. Türk halkı olanları ibret, üzüntü ve endişe ile iz- liyor. Çünkü son zamanlarda iç işlerimize karışma- nın dozu artmış, dayatma düzeyine varmış, ülke say- gınlığına gölge düşürülme derecesine gelmiştir. Katılım Ortaklığı Belgesi'ndeki istekler bunun açık delili. Bu dayatmalaria Sevr ortamının yeniden ya- ratılmasının amaçlandığı açık. Fakat Türk halkı 80 yıl önce aynı amaçlan engellemek için yıllar süren savaşlar yapmış, ama dayatmalara boyun eğme- mişti. Bu nedenle bugün Türk halkı politikacılann- dan, ülkeyi yönetenlerden 30'lu yıllann saygın Tür- kiyesi'ni ve onurlu iç ve dış politika izlenmesini is- temektedir. Bazı beklentilerie onur kıncı davranış- lan görmemezlikten gelme veya hoşgörü ile karşı- lama, bu odakları daha da cesaretlendirecektir. Hiçbir beklenti ülke saygınlığından, onurundan da- ha değeıii kabul edilemez, edilmemelidir. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2SOLDANSAĞA: 1/1941'deRo- manya'daki Nazi soykırı- 2 mından kaçan 3 769Yahudisı- ğınmacıyla Is- tanbul'agelen. 5 Türk yetkilile- ri tarafından karaya çıkma ' izni verilme- 8 yince 70 gün g Istanbul açık- lannda bekleyen ve bir patlama sonucu batan 1 gemi...Hayatarkada- 2 şı. II Tümör... Bir ta- 3 rikatşeyhinebaglana- 4 rak ondan tasavvuf 5 yollannı öğrenen kim- se. 3/ Bir cins guguk kuşu. 4/ Diş taşı... Uzaklık işareti. 5/ Tan- ntanımaz... " — De- mirci": Çizerimiz. 6/ Aday... Eski Mısır'da güneş tannsı. 7/ Uzun bir zaman aralığı içinde belirli bir bölgede egemen olan atmosfer koşullan... Polonya halkından olan kimse. 8/ "Yedinci Sanat". 9/ Deniz- lerde yaşayan iki çenetli ve iri bedenli yumuşakça cinsi... "Nazik — " : Aziz Nesin'in öykü kitabı. YUKARIDAM AŞAĞIYA: 1/ Çekirdeksiz bir üzüm cinsi. 2/ Türkiye'nin pla- ka işareti... tstemb kas hareketlerinde düzensizli- ğe yol açan eşgüdûm bozukluğu. 3/ Rus kentlerin- de içkaleye verilen ad. 4/Yılmaz Güney'in bir fil- mi... Yasal olmayan cinsel ilişki. 5/ Karşılıklı ko- nuşma. 6/ Ağn Dağı'na verilen bir başka ad... Es- ki dilde su. II Vilayet... Parlak kırmızı renkte bir süs taşı. 8/ Bir gıda maddesi... Izmir'in bir ilçesi. 9/ Mehmet Âkif Ersoy'un şiirlerini içeren kitabı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle