Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
JvLJJ-iJ. U-K kultur@cumhuriyet.com.tr 15
UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt
Dünyada EXPO-2000, Türkiye'de ise 'deprem', mimarlıkta ahşabı güncelleştirdi
Ahşabuıyeniden 'anımsandığı ydUygarlık tarihiyle birlikte, uygar-
lıklara en "kaha" im22yı atan "minıar-
hktarihi" de 2001 yılından itibaren "İS
3. Binvdmı" yaşamaya hazırlaruyor.
Bir başka deyişle, Anadolu ve yakın
coğrafyasında yaklaşık "10 bin yıDık"
bir geçmişe uzanan mimari birikimle-
nn yeni bır binyıla aktanlmasındaki
"mttenvum süreci" bu köklü ve sü-
rekli sanat eyleminin ulusal ve ulus-
lararası temel gündemıni oluşturuyor...
Işte böylesi bir tarihsel "durum de-
ğerİendirmesi" sürecinin, geride bı-
raktığımız 2000 yılında öne çıkarttı-
ğı başlıca gündem maddesi ise "mi-
marbğuı ahşapla yeniden buluşması"
oldu... Bu söylemdeki "yeniden" söz-
cüğü, ahşabın en az mimarlık tarihi ka-
dar eskiye giden temel bir yapı mal-
zemesi olduğu gerçeğinin 20. yüzyı-
hn özellikle ikinci yansından itibaren
adeta "unutuhnuş" olmasını sorgu-
larken "buluşma" sözcüğü de yine
binlerce yıldırbirbirlerıne sevdah ola-
rak uygarlıklara imza atan iki sevgilı-
rnn eski başanlannı "aıumsayarak"
bir araya gelme "coşkularmı" simge-
ledi...
Nitekim, her yönüyle bır "çağdaş nü-
marlık gösterisi" olarak gerçekleşen
EXPO-2000 dünya fuanndaki, hem fu-
ann kendisini hem de katılımcı ülke-
lerin mimari anlayışlannı simgeleyen
yapılann yaklaşık üçte birinin ve üs-
telik en çok beğenilen "iz bırakıcı" ve
"etkfieyid" tasanmlann "ahşaba" da-
yalı olarak gerçekleştinlmiş olmalan
dabu coşkunun yine 2000 yılındaki en
gösterişLi uluslararası şöleni gibiydi...
Pepremden çıkan 'ders1
EXPO-2000'deki buluşmayı yazı-
nın diğer bölümlerine bırakarak, ön-
ce bu konudaki Türkiye'de gözlenen
2000 yılı sürecini özetlemekte yarar var.
Çûnkü mimarlığın ahşapla yeniden
buluşmasrna yönelik bizdeki değer-
lendirmeler, dünyada EXPO-2000'e
yansıyan "çevresel" ya da "sürdürü-
lebflirmiınarhk" vb. gibi 20. yüzyılın
son çeyreğindeki evrensel arayışlann
katkısıyla pek olmadı.
Bizde ise ahşabı gündeme getiren,
daha doğrusu ahşabın adeta "ben de
vanm, gözûnûzü arük açın" dercesi-
ne rriirriarlığm gündemine kendisini
"zorla" kazandırmasına neden olan
gelişme, ağırlıklı olarak "deprem sa-
yesinde" yaşandı.
Gerçı, az sayıda bile olsa yıllardır ki-
mi üniversitelerde "geleneksel ve do-
ğal malzemelerie çevreye ve insan sağ-
hğına duyarlı çağdaş yapı kültürü"
ıçın kımı çok özel duyarlılıklardan
kaynaklanan bazı çalışmalar vardı,
ama bu konu "mimarhkeğitiminin te-
mel başuklan" arasında asla yer ala-
mıyordu.
Benzer şekilde, betonarmenin onca
yaygın ve egemen ılişki ve olanakla-
nna adeta "direnerek", yine betonar-
bıraktığımız 2000 yılında mimarlığın gündemine gelen en çarpıcı
konu 'ahşapla yeniden buluşmak'tı. Dünyada bunun öncülüğünü
EXPO-2000'deki ahşap gösterileri üstlenirken Türkiye'de 'depreme
dayanan geleneksel yapılar' aynı gündemin temel nedenini oluşturdu.
ICOMOS öncülûğünde tstanbul'da düzenlenen "gekneksel yapdann depreme dayanıkhbğr konulu uluslararası konferansa ABD'den kaulan i
sunuşunu bu resimlerie yapü: Solda: ahşap karkasla "çok katn" tasarianan bir yapının strüktürünü / üstte; depreme yenflmesi "olanaksız'1
ahşap çatkı ve dikme-
ler / ahta; ABD'deki bu güncel tasanmlara da "ders vererT ve depremde yıkümayan, Ulaşh'daki geleneksel evler..
meyi tek seçenek kabul eden "pryasa"
koşullan ve buna bağlı "mevzuat" da-
yatmalanna da adeta meydan okuya-
rak "ahşabı çağdaş tasanmlannda da
değeriendiren" mımarlanmız hıç yok
değildi. Ama bu "kahraman" mimar-
lanmızın da sayısı o kadar azdı ki bir
"betonarme mühendisinden" çok da-
ha militanca betonarmeyi savunanla-
nn "ezki çoğunluğu" İcarşısında ne
toplum ne de kamuoyu onlann yete-
rince farkındaydı...
Işte böylesi bir süreçte, 17 Ağustos
ve 12 Kasım 1999'daki Doğu Mar-
mara- Kocaeli-Düzce-Bolu kuşağını
sarsan büyük depremlerin ardından,
geleneksel üsluplarda inşa edilmiş ya-
pılann ve hatta son derece eskimiş
durumdaki gözden çıkartılmış bu tür
binalann bileu
çökmediklerF\ en azın-
dan kendilerine sığınan insanlan "öl-
dürmedikleri" tüm çıplaklığıyla orta-
ya çıkınca, "ahşabın değeri" de bir-
denbire ve neredeyse yanm yüzyıl
sonra Türkiye'de "yeniden" anımsa-
nıverdi... Eğitimden piyasa ılişkileri-
ne, mesleki bilgiden "bilgisayar ola-
naklarma" kadar hemen her yönleriy-
le betonarmeye "tam entegre" olmuş
kimi mühendislik çevrelerinin ve bun-
lann etkisindeki "resmi karar verici-
lerin" her türlü engelleme, karşı söy-
lem ve hatta ahşabı anımsatanlara "ha-
karete varan" saldınlanna rağmen,
2000 yılı boyunca düzenlenen etkin-
liklerle Türkiye mimarhğımn da gün-
deminde "çağdaşhğın ahşapla da ya-
kalanabfleceği" gerçeği, yerini alma-
ya başladı...
Bu anlamda, Mimarlar OdasTnda-
ki yoğun çalışmalann dışında. özellik-
le "uluslararası değerlendirmelerin"
Türkiye'ye de kazandınlması bakı-
mından en önemli etkinlik "ICOMOS-
UNESCOveKiütürBakanhğr eşgü-
dümünde 16-18 Kasım 2000 tarihle-
nnde Istanbul'daki The Marmara Ote-
li'nde düzenlenen "Geleneksel Yapt-
lann Depreme Dayanmalan" konu-
sundaki "Deprem Güverdiği-Gefcnek-
sel Yapılardan Ahnacak Dersler" baş-
lıklı konferanstı.
Gerçi Mimarlar Odası, aynı "ders-
lerin" alınması için 1997 yılındaki
Adana-Ceyhan depreminden sonra da
benzer konuda etkinlikler yapmış, ör-
neğin Adana'da "yıkümayan" gele-
neksel evlerin bulunduğu Tepebağ StT
alanmdaki depremden hasar görmüş
"knltürel mirasm" da kalıcı konut sta-
EXPO-2000'deki 'ahşap gösterileri'
Yılın son mimaruketkiıüıklerin-
den bırisi olarak Mimarlar Oda-
sı'nca 15 Aralık 2000'de Barnn'da
gerçekleştirilen "Geleneksel ve
Çağdaş Mimarhkta Ahşap" konu-
lu toplantının gözde konusu biç
kuşkusuz EXPO-2000 fuarrydL
Konuşmacılardan Ahşap Der-
neği Başkanı Yük. Mimar Ersen
Gürsel ıle mesleki yaşamını ade-
ta ahşaba adamış olan Yük. Mimar
ÇeHkErengezgin EXPO-2000'de-
ki "çağdaş ahşapmimarhğıörnek-
lerini" anlatırlarken, bu tarihsel
malzemeyi kullanmayı sürdürme-
nin tutuculuk değil, "çokdaha 0e-
ri form ve tasanmlara'' eşsiz ola-
naklar sağladığını da en içten mes-
leki coşkulanyla ve kendi mimar-
lık uygulamalanndan da ömekler
vererek izleyenlerle paylaşmaya
çalıştılar.
Nitekim, paneli yöneten Prof.
Dr. MetinSözea bucoşkunun "ge-
leDektengeieceğekfiltfirelvebiim-
lşte EXPO - 2000'in ahşap çaü modülü... 20 metretik konsollar ve etkOeyici bir
plastik» (Eğer bu form betonermeden yapüsaydı, en az bu kadar ahşap da -
adlmak üzere - kahp için harcanacakü.)
sel sürekHHk'' duygusundan kaynaklandığını vur-
gularken, panelistlerden ICOMOS Ulusal .Ahşap Ko-
misyonu yürütücüsü Emine Erdoğmuş da îngilte-
re ve diğer yabancı ülkelerdeki "çağdaş ahşap ya-
pdan" tarutn. Panelistlerden Yük. Mimar Besm Çe-
çener'in koruma konusundaki geçmişten bugüne sü-
ren gelişmeleri yorumlaması ve Prof. Dr. Vefa Çe-
un'in de ahşabm kullanımında özen gösterilmesi ge-
reken noktalan özetiemesi, toplantının adeta "yıan
son dersi" gibi gerçekleşmesine neden oldu.
21. yüzyıla dönük örnelcler1
Ersen Gürsel ve Çelik Erengezgin'in özellikle al-
tını çizdiklen, Arkrtekt dergisının Aralık 2000 sa-
yısında da geniş bir yer verilen EXPO- 2000'in ah-
şap yapılanndan bazılan özetle şöyle:
EXPO Çaosı: Proje Herzog ve Partner imzası-
ru taşıyor. 20 m. yüksekliğinde ahşap ayaklar, yi-
ne 20 m.'lik zarif ahşap konsollan taşıyarak 40 m
x 40 m'lik bir alanın örtühnesini sağlıyor. Böyle-
ce 10 aynı modülün yan yana gelmesiyle, 10 ayak
üzerinde 1600 m2'lîk bir alan "ahşabın plastiğine
ve sjcakhğma" kavuşuyor. EXPO'nun uluslarara-
sı bir "mimarhkgösterisi" olma aiteliğinı ahşapla
simgeleyen bu çatı, 21. yüzyıla da yine "ahşapla
yeniden buluşmanm" mesajını gönderiyor.
Kolombb^a Pavyonu: Projesi Sünon Vekz'e ait.
Tümüyle ahşap konstrüksiyonla gerçekleştirüme-
sindeki önemli bir gerekçe de "sıfir emisyon" slo-
ganıylayolaçıkılması. Çünkü, 14 m. yüksekliğin-
de 1300 m2'lik bir alan geleneksel ahşap yapı sis-
temlerinden esinlenilerek örtülürken ımalat sırasın-
da hiçbir "zararh aök" yaratıhnamış...
Fînlandi>^ SadeJgi: EXPO-2000'e Sarlotta Nar-
jus ve Antti Matri Süka'nm ortak tasanmlan olan
ahşap bir yapıyla katılan Finlandiya da bu büyük
gösteriye "sade ve yafan kuzey mimarhğının" ras-
yonelliğini taşıyor. Yapılannda ah-
şabı kullamrken "onnanlannı da
dunnadançoğaHan" Finlandiya'run
16 m. vüksekliğindeki 1875 m2'lik
bu sımgesel binası, geleneksel mal-
zemelerin çağdaşhğa ne denli bü-
yük katkılarda bulunduğunun da ka-
nıö.
EXPO-2000'de, fuanbezeyentüm
yapılann yaklaşık 1/3'ünü oluştu-
ran ve bu büyük oranla mimarlığın
ahşabayönelmesi konusundaki "ulus-
lararası eğüimin" de göstergesini
oluşturan diğer örnekler ise yine
Erengezgin ve GürseFin aynı sunuş-
lannda şöyle sıralandılar:
- EXPOSergi Hohl: 4500 m2'lik
ana yapı ve ahşap...
-KolombiyaOrmanı: 13OOm2'ük
yapıdaki ahşap taşıyıcüarla "orman
duygusu" yaratılıyor...
-KoreYapısı: Çelik karkas tümüy-
le ahşapla kaplanmış...
- Kızüderui Çadm: 33 m'lik tom-
ruklarla kurulan, 1750 m2'lik bir
dev kültür gösterisi...
-Fransa Yapısı: 7500 m2'lik yapının taşıyıcıla-
n ahşap kolonlar... Çelik bağlantılarla zenginleşti-
rilen bir tasanm.
- Isviçre'nin 'tstifi': Pazarlamaya hazff ticari bo-
yutlardaki keresteler üst üste "istiflenerek" 3000
m2'lik "geçia* binayı oluşturuyor. Fuar bitince, bu
istif sökülecek ve hiçbir ağaç zarar görmeden yi-
ne pazarlanabilecek...
- lspanya Yapısı: Dış cephe kaplaması, bütünüy-
le ahşap kökenli "mantar"dan...
- Macaristan "Plasöği": Fuann belleklerde yer
edenyapılanndan. 20 ra yükseldikte 1788 m2 alan,
çelik konstrüksiyonlu bir "plastik" formun ahşap-
la kaplanmasıyla tanımlanıyor.
-_veTûridye: Mimar MuratTabanlıoğlu'nun ta-
sarladığı Türkiye yapısında ise dış cepheler ahşap
dikme ve kafeslerle çevrilerek EXPO-2000'deki
genel eğilime paralel bir tutum sergileniyoT.
tüsü içinde kabul edilerek, bu yönde-
ki fonlarla onanlıp yeniden kullanıma
sunubnasmı özel bir panelde günde-
me getirmişti.
Ne var ki "deviet" içindeki egemen
"betonarmeci kafa" bu uygarlık pro-
jesine deprem fonlanndan destek ver-
mek bır yana, örneğin Kültür Bakan-
hğı'nın genel bütçe içindeki payını,
üstelik "deprem giderlerini" bahane
ederek "binde3'ten binde2'ye" düşür-
mek yolunu seçerek, hıç değilse bu
bakanlıktan "depremzede kültür mi-
rasına yardun" olanağını da eskisin-
den çok daha olanaksız koşullara ge-
riletti...
Aynı şekilde. 17 Ağustos-12 Kasım
depremlerinden sonra da insanlan öl-
dürmeyen geleneksel yapılardan hemen
hiç "ders almayan" bir dizi sözde ona-
nm ve yeni yapı tekniği üzerine yasal
düzenlemeler getirilırken inşaat mev-
zuatından yapı denetimi kurallanna.
hatta TÜBtTAK'a bağlı "deprem kon-
seyi" yapılanmasma dek her türlü do-
nanrm ve kadrolaşmada da en gözde,
öncelikli ve neredeyse tek seçenek ka-
bul edilircesine "betonarme" ve "be-
tonarme mühendisüğr hep egemen
kılınarak, temelde "mimarhk" demek
olan tarihsel birikimlerimız yine "mi-
marhkla birlikte" dışlanıverdi...
Ceçmişi ktıcaklayan
çafldaşlıfc
Işte, hem EXPO-2000'deki "ahşa-
bı kucaklayan çağdaş mimarhk" gös-
terileri hem de Istanbul'daki uluslara-
rası deprem güvenliği konferansmda
sunulan ve 25 kadar yabancı uzmarun
da görüşlerinin yer aldığı 100'e yakın
bildiri ve konuşma, geleneksel mimar-
hğın binlerce yıllık kazammlann] "red-
dederek" Türkiye'yi ve tüm dünyayı
kimliksiz, kişilîsiz ve sadece "rant
ekonomisine" hizmet veren bir yapı-
laşma baskısına tutsak eden "kültür
yoksunu mimari süreçlere" karşı hiç
değilse 21. yüzyılda daha etkin koru-
yabibnek için, 2000 yılında yoğunla-
şılan "arayışjann" en önemli iki etkin-
liği oldular...
Nitekim Mimarlar Odası da yine
2000 yılındaki son önemli etkinliğini
aym konuda yaptı. 15-17 Aralık 2000
günlerinde Barnn'da toplanan "Um-
sal Danışma Kuruhı" gündemindeki
"yapı denetimi ve imar mevzuaonda-
ki son düzenlemeler" konusunu ırde-
lemeye başlamadan önce, "Gelenek-
selve Çağdaş Mimarhkta Ahşap" baş-
lıklı bir biümsel tartışma forumu dü-
zenledi.
Böylece, Türkiye'nin tüm bölgele-
rinden katılan Oda yöneticileri ve ça-
hşmalar içinde yer alan mimarlar, 2001
yıhnı karşılamadan önce; "yeni yüz-
yüda çağdaş mimarhğm geleneksel ka-
zanımlan da kucaklayarak Ueriemesi"
gerektiği yönünde bilgi ve bilmçleri-
ni güçlendirmiş oldular...
Luigi Pipandellonun külleri
inceleniyop
• ROMA(AFP)-
1934 yılmda 'Nobel
Ödülü' alan,
ttalya'nın en saygm
yazarlanndan Luigi
Pirandello'nun
küllerinin gerçekte
nerede olduğu
araştınlıyor. Yerel
müze müdürleri,
yazann doğduğu ve
en beğenilen eseri
'Six characters in
searchof an
author'u yazdığı
Agrigento kasabasmda bu sırrı araştınyor.
Arkeoloji Müzesi Müdürü Guiseppe Castellana
ve Pirandello Müzesi Müdürü Antonio
Perniciario, yazann 1867'de doğduğu evin
bahçesinde gömülü olan küllerinin çıkartılması
ve DNA testi yapılması yönünde resmi bir talepte
bulundular. Amaçlannın, yazann küllerini, birkaç
ay önce Arkeoloji Müzesi'nin raflanndan birinde
bulunan ve yazara ait olduğu düşünülen bir
Yunan ceset külü kabındaki küllerle
karşılaştırmak olduğunu açıkladılar.
Castellana'ya göre Pirandello 1936'da Roma'da
öhneden önce cesedinin yakılmasını ve küllerinin
de bu Yunan ceset külü kabında saklanmasım
vasiyet etmişti. Castellana ve Pisa
Üniversitesi'nden uzman bir paleontolog, bu kabı
birkaç ay önce açmış ve içinde küllerle birlikte
kafatası kemik parçalan bulmuşlardı.
hgiliz şair ve ressam
Adrian Henri öldü
• LONDRA (AA) - 'Liverpoollu Şairler'den biri
olarak 196O'lı yıllarda adını duyuran tngiliz şair
ve ressam Adrian Henri, 68 yaşmda öldü.
Şiirlerinde halk kültürünü betimleyerek, şiiri 6O'lı
yıllann gençleri arasında yaygın hale getiren,
Roger Mc Gough ve Brian Patten ile birlikte
'Liverpool Şairleri' olarak tanınan Henri, şair ve
ressamlığının yanı sıra öğretmen ve oyun yazan
olarak da biliniyordu. "Düşünürsen yapabilirsin.
Yapmak istıyorsan yap" dıyen şair, Liverpool
fahri hemşeriliği ve Liverpool Üniversitesi şeref
payesinin de sahibiydi.
Geleneği yaşatan karikatürler
Japonya'da sergjleniyor
• TOKYO (AA) - Her yıl çok sayıda yerli ve
yabancı karikatür sanatçısınm eserlerinin yanştığı
Aydın Doğan Vakfi Hürriyet Uluslararası
Karikatür Yanşması'nda 16 yıllık süre içinde
ödül kazanan karikatürlenn yer aldığı sergi,
Kashiwazaki Türk Kültür Kasabası'nda açıldı.
Türkiye'yi yansıtan birçok sergiye bugüne kadar
ev sahipliği yapan Kashiwazaki Türk Kültür
Kasabası'ndaki Yeşil Müze, bu kez de 'Aydın
Doğan Vakfı Hürriyet Uluslararası Karikatür
Yanşması, 16 Yıldan Seçmeler' adlı sergiyi Japon
halkıyla buluşturdu. Uluslararası yanşmada 16
yıllık süre içinde ödüle layık görülen 60
dolayındaki karikatürün yer aldığı sergi, 10 Mayıs
2001 tarihine kadar açık kalacak. Türk Kültür
Kasabası yöneticısi Hüseyin Bozkurt, bu süre
içinde sergiyi 30 bine yakın kişinin ziyaret
etmesini beklediklerini söyledi. öte yandan
sergiyi ziyaret edenler arasında da bir karikatür ^
yanşması düzenlenecek.
Kurugüllü ve Akoğlu için
Carmina Burana
• Kültür Servisi - Istanbul Deviet Opera ve
Balesi, Carl OnT'un Carmina Burana'sını, tenor
Cemalettin Kurugüllü ve ülkemizin ilk erkek
dansçılanndan olan Engin Akoğlu'nun
tedavilerine katkıda bulunmak için 4 Ocak'ta
Atatürk Kültür Merkezi'nde sergıleyecek. Ünlü
Alman müzik adamı Carl Orff'un 13. yüzyılm
kültürel ve toplumsal yaşamını yansıtan sevda,
içki, kumar şarkılanndan ve ahlak dersi veren
taşlamalanndan oluşan Cannina Burana, sahneye
konulduğu 1937 yılından bu yana tüm dünyada
azalmayan bir ilgiyle izleniyor. Koreografısi
Düsseldorf Operası Bale Direktörü Youri
Vamos'a ait olan bale esin kaynağını, şarkılann
içeriğinden bağımsız olarak yalnızca müzikten
alıyor. Kurugüllü ve Akoğlu için düzenlenen özel
gecede orkestrayı Nezih Seçkin yönetecek.
İstanbul'da yeni bir sinema
kompleksi açridı
• Kültür Servisi - Kavacık yol aynmımn solunda
Rüzgârlıbahçe mevkiinde yeni bir sinema
kompleksi açıldı. Boğaziçi Sinemalan adıru
taşıyan kompleks, TURyAK-Türker tnanoğlu
Vakfı'nın bulunduğu TÜRVAK Sinema ve
Televizyon Okulu'nun ait katlannda yer alıyor.
Bu vakfa bağlı olarak işletilecek olan Boğaziçi
Sinemalan'nın tüm geliri vakfa ait olacak ve bir
bölümü de sinema ve televizyon okulunda
okuyan öğrencilere aynlacak. Boğaziçi
Sinemalan ortalama 150'şer kişilik toplam 750
seyirci kapasitesine sahip beş salondan oluşuyor.
Gülep Ertan'ın fotoğraf sergisf
• Kültür Servisi - Sponsorluğunu Kodak'ın
üstlendiği, Marmara Üniversitesi Fotoğraf Bölümü
Öğretim Üyesi Güler Ertan'ın fotoğraf sergisi 1-16
Ocak tarihleri arasında Cemal Reşit Rey Sergi
Salonu'nda yer alacak. Temasını, yaşam alanlanyla
beden dili üzerinde yaptığı bir seri çalışmanın
sonuçlannın oluşturduğu sergiden elde edilecek
gelir Güler Ertan tarafından Marmara Üniversitesi
Fotoğraf Bölümü'ne bağışlanacak.