17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 ARALIK 2000 PAZARTESİ HABERLER Genç, affı • ANKARA (AA)- Emniyet Genel Müdürlüğü'nün, Orman Bakanhğı'nın desteğiyle düzenlediği "Senin'de Dıkili Bir Ağacın Olsun" kampanyası kapsanunda, Polis Akademisi Gölbaşı Tesislen'ndeki boş arazilere 58 bin fidan dikildi. Emniyet Genel Müdürü Turan Genç, dikim sırasında af yasasıyla ilgili sorulan yanıtladı. Genç, "tşkence suçu işleyenler affedildi. Sadece güvenlik görevlileri, polis, jandarma affedilmedi" dedi. 'Al, Notre Dame'ın kamburu1 • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP Grup Başkanvekili Yasin Hatıboğlu, şartlı sahverme yasasını Notre Dame'ın kamburuna benzetti. Hatiboğlu dün düzenledığı basın toplantısında, "Tasanyı adama benzetmeye gücümüz yetmedi" dedi. Hatiboğlu, "Bir kısmı şartlı sahverme, bir kısmı da cezaların ve yargılamanın ertelenmesi oldu. 50-60 af yasası gelmiş geçmiş, hiçbinnde böyle zümrüdüanka türü bir ısim yok. Bu, tabiri caizse Notre Dame'ın kamburuna benziyor" görûşünü dile getirdi. DYP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Ekinci de yasayı "hükümetin en büyûk kara lekesi" olarak niteledı. Papti litierlerine hortum • tstanbul Haber Servisi - Bir sivil toplum kuruluşu olan 'Liberal Hareket', yolsuzluklar nedenıyle son 5 yılda iktidarda bulunan siyasi partı genel başkanlanna hortum gönderdi. Sirkeci'deki Büyük Postane'ye gelen bir grup yurttaş, hortumlan koli içınde liderlere gönderdi. Grubun basın açıklamast yapmasma polis izin vermedi. Liberal Hareket Genel BişVanı Bilhan Öz'ûn, gazetecılere dağıttığı basın açıklamasında, "Seçimlerde, bizleri yönetsin diye Ankara'ya gönderdiğimiz siyasetçiler maalesef bizleri hüsrana uğrattı. Hırsızlar, bürokratlar ve siyasiler oluşturduklan üçgende ülkemiz vatandaşlannı soymuşlardır" denildi. Bülent Tanla'nm acı günii H Haber Merkezi - Eski CHP Genel Başkan Yardımcısı ve eski Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyesi Bülent Tanla'nın babası îbrahim Ethem Tanla, dün tstanbul'da vefat etti. 83 yaşında hayatını kaybeden Îbrahim Ethem Tanla'nın şeker hastalığı ve kalp rahatsızlığı bulunduğu öğrenıldi. Tanla, yann Ataköy Camii'nde kıhnacak öğlen namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığf nda toprağa verilecek. Cumhurbaşkanı Sezer'in, İnsan Haklan Evrensel Bildirgesi'nin 52. yıl mesajı 4 Türldye temel özgürlülderi genişletecek' • Sezer, mesajında devletin ve toplumun geçirdiği evrelerin umut verici olduğunu vurgulayarak "Yasalar önünde eşitlik, saydam yönetim ve hukukun üstünlüğü çağımızın temel öçütlerini oluşturmaktadır" diye konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, "Türkiye'nin önûmüzdeki yıllardald en öaemb' ereği, bireyin yaraücıhğını ve üretkenliğini artüracak temel özgürlülderi daha da geliştinnek ve güvence altına almak olacaknr" dedi. Ikıncı Dünya Savaşı'nın ardından kabul edilen Insan Haklan Günü ve İnsan Haklan Evrensel Bildirgesi'nin 52. yıldönümü nedeniyle bir mesaj yayımlayan Cumhurbaşkanı Sezer, devletin ve toplumlann geçirdikleri evrimin umut verici olduğunu vurguladı. "lnsan Haklan Evrensel Bildirgesi'nin kabulü. uluslaranısı toplumun uygariık yolunda Uerleme sürecinin önemli bir dönüm noktasuıı oluşturmaktadır" diyen Sezer, bireysel haklann özgür demokratik toplumlann vazgeçilmez temelini oluşturduğunu söyledi. Sezer, "yasalar Önünde eşhük", "saydam yönetim ve hukukun üstünlüğü"nün çağın temel ölçütlerini oluşturduğuna işaret etti. Bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli ereğinin bireyin yaratıcılığını arttıran özgürlük alanlannı genişletmek olacağını vurgulayan Sezer, "Ülkemiz, bunu sağiarken, doğal olarak devletin tekngini, ulus ve ülkenin rümlüğünü. güvenliğini ve bağımsahğını, tophımumuzun biriiğini ve göneneini de dikkate alacakür" dedi. Yeni yüzyıldaki büyük ilerleme yanşmda Türkiye'nin esin kaynağınm yine Atatürk olacağını kaydeden Sezer. "Onun ilkeleri ve gösterdiği aydınhk yol, Türkiye'nin bu yanşı İnsan Haklan Günü kutlamalan TRT Çoksesti Müzik korosunun konserleri ik başladı. Koro, 10. Yıl Marşı'nın da bulunduğu çok sayıda eseri seslendirdL (Fotoğraf: AA) Ifnyanmngınıı «ı sağlam güvencesidir'' dedi. Dışişleri Bakanı tsmail Cem, Türkiye'nin însan Haklan Evrensel Bildirgesi'ni tanıyan ilk ülkelerden biri olduğuna işaret ederek "Türldye, demokrasler «ımiagnin mensubu olarak tkinci Dünya Savaşı sonrasında, uhıslararası insan haklan hukukunun gefişmesine katkıda bulunmuştur" dedi. Avrupa Konseyi sözleşmeleri ve AGİT tarafından kabul edilen belgeleri de onaylayan Türkiye'nin insan haklanna ve demokrasıye verdiği önemi ortaya koyduğunu söyleyen Cem, "İnsan haklan abuunda ber ileri admun yeni bir başlangıç noktası olarak görülmesi gerektiğine inanan ve uluslararası denetim mekanizmalanna başlangKUtdan itibaren taraf olan Türkiye, bu doğrultuda anayasal denıokrasüer ^lanınriaki ılayanışınamıı güçlendirilmesi için sarf edilen çabalara etkin katkıda bulunmaya önûmüzdeki dönemde de devam edecektir" görüşlennı açıkladı. 'insan Haklan Cünü1 'Ekonomi, insan haklanyla gelişir' Haber Merkezi - Birleşmiş Milletler Insan Haklan Evrensel Bildirgesi'nin kabulünün 52. yıldönümü ve Insan Haklan Günü nedeniyle yapılan açıklamalarda, Türkiye'de yaşanan in- san haklan ihlallenne dikkat çekildi. Ankara Yüksel Caddesi'ndeki tnsan Hakla- n Anıtı önünde, "tnsan haklan herkes içindir" anlayışı çerçevesinde bir araya gelen İHD ve TÎHV üyeleri, ilk olarak anıtı çiçeklerle donat- tılar. tHD Genel Başkanı Hüsnü ÖndüL burada yaptığı basın açıklamasında, tkinci Dünya Sa- vaşı'nın, insanlann yaşadığı en büyük felaket ' olduğunu anlatarak evrensel bıldırgenm bu sa- vaşın ardından "Bir daha savaşlaryaşanmasm" anlayışı çerçevesinde yayımlandığını söyledi. Öndül, geçen 52 yıl boyunca bildirgeye kat- kı sunulmadığı gibi, bırçok ınsan haklan ihla- linin de yaşandığını vurgulayarak "Bu 52 yıl bo- yunca yaşanan savaşlann ardından birçok in- san öldü. Dünyanın yoksul kesimi, dünya nimet- lerinden daha çok pav alabtlmek amacıyla da- ha yoğun çahşmalar içine girdi. 1960 yıknda zengin ve yoksul arasındaki fark 30 kat iken 40 yıl sonra bu fark 74 kata çıknuştu*" dedi. TİHV Başkanı Yavuz Onen de açıklamasın- da, 52 yıl boyunca bırçok şeyin değışmediğını anlattı. Önen, ekonominin gelişıminin insan haklan alanındaki ilerlemelere bağh olduğunu anlatarak Türkiye'de son günlerde tartışılan F tipi cezaevi konusuna değindı. Önen F tıpleri- nin tecrit amaçlı ve insanlan imha etmeye yö- nelik olarak yapıldıklannı savundu. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (CY- DD) Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan ise şu açıklamayı yaptı: "ÇYDD Genel Merkezi ve tüm şubeleri ola- rak. İnsan Haklan Günü'nde F tipi cezaevleri- nin, mahkûmîann insan haklanna uygun ev- rensel kıstaslan yeterince taşınıadığı ve bunla- nn, hukuk ve büimsellik ölçütierine uygun ha- le getirilmesi görüşündeyiz." CHP Kadıköy Ilçe Örgütü 'İnsan Haklan ve Türkiye' paneli düzenledi 'Türkiye'nin sicili temiz değiF • Türkiye'de yaşanan insan haklan ihlallerinin tartışıldığı panelde yapılan konuşmalarda, Meclis'te kabul edilen şartlı sahverme yasasının eksikliklerine vurgu yapıldı. • Istanbul Haber Servisi - CHP Parti Meclısi Üyesi ve eski Adalet Bakanı Mehmet Moğuhay, söz ve anlatım özgürlüğünün insan hak- lannın temeli olduğunu belirterek Türkiye'de sayılan 10 bini bulan düşünce suçlusuna dikkat çekti. Eski DtSK Genel Başkanı Kemal Nebioğlu ıse "ugruna gözyaşı ve kan akralan" insan haklannın ya- şama geçmesi için sendikal örgüt- lenmenin şart olduğunu ıfade etti. CHP Kadıköy Ilçe Başkanlığı ve Kadıköy Belediye Başkanlı- ğı'nca 10-17 Arahk İnsan Hakla- n Haftası kapsanunda düzenlenen "İnsan Haklan ve Türkiye'' konu- lu panelde konuşan CHP Parti Meclisi Üyesi ve Eski Adalet Ba- kanı Mehmet Moğultay, insan hak- lan ihlallerini değerlendirdi. Mo- ğultay, düşünce ve ınançlanndan dolayı insanlann demir parmak- lıklann arkasına atıldığı ve işken- ce gördüğü çağımızda Türkiye'nin insan haklan sicilinin temiz olma- dığını belirtti. Insan haklannın en çok ihlal edildiği yerlerin cezaev- leri olduğunu savunan Moğultay, 581 cezaevinin bu ihlalin büyük- lüğünü kanıtladığını söyledi. Eski DtSK Genel Başkanı Ke- mal Nebioğlu, Insan Haklan Ev- rensel Bildırgesi'nde belirtilen hü- kümlerin Türkiye tarafından kabul C H P »MSAH HAKUARI MASASI TÜRKİYE ve İNSAN MAKLARI -17 ARAUK İNSAN HAKLARI HAFTASi Panefe konuşmacı olarak Mehmet .Moğultay, Kemal Nebioğlu, Süheyl Ba- tum ve Algan Hacaloğhı kanku. (Fotoğraf: GAMZE DEMİRDAĞ) edildiğıni, ancak uygulanmadığı- suçlannı kapsayıp düşünce ve si- nı ifade etti. Nebioğlu, insan hak- lannın yaşama geçmesi için sendi- kal örgütlenmenin gerekliliğine işaret etti. Devlet - toplum iüşkileri Bahçeşehır Üruversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Süheyl Batum ise Türkiye'nin devletle toplum ara- sındaki iüşkileri düzenleyemediği için yıllardır insan haklan açısm- dan sancılı dönemleryaşadığını di- le getirdi. Batum, devletin insan haklanna bakış açısının "asmaya- hm da besleyefim mi" ya da "Gü- venKk güçlerini soğutmayahm" söyleminde ortaya çıktığını belirtti. CHP Genel Sekreter Yardımcı- sı ve tnsan Haklanndan Sorumlu eski Devlet Bakanı Algan Haca- toğju, Şartla Sahverme ve Ertele- me Yasası'nın hırsızlık ile cinayet, yasi suçlulan kapsamamasımn adil olmadığını vurguladı. Haca- loğlu, " F " tipi cezaevleri ne- deniyle başlatılan ölüm oruçlan için bir an önce çözüm üretilmesi gerektiğini söyledi. 'Taşeronlaria yönetiüyoruz' Kültürel çoğulculugun da sağ- lanamadığını anlatan Hacaloğhı, demokrasi çıtasmın yükseltilebü- mesi için herkesin anadilinde ko- nuşması, şarkı söylemesi ya da te- levizyon kurması taraftan olduğu- nu ifade etti. Türkiye'nin taşeron- laria yönetilen bir ülke haline gel- diğini belirten Hacaloğlu, sözleri- ne şöyle devam etti: "Ekonomimiz IMF'nm,dış üişkilerimiz BeyazSa- ray ve Pentagon'un, insan haklan ise ırkçüar ve rantçılar ile kuşatü- mış hükümetin etinde." SlFIR AOtfTMSZ/ORALÇALIŞLAR [email protected] Başına ölüm bandı bağla- mış, sanşın mavi gözlü genç, beni görünce 'Oral Ağabey' diye elime sanldı. Ayağa kalka- mıyordu. Ölümün hemen yanı- başımda olduğunu hissettim. Yüzü sararmıştı, cildinde hafif yaralar oluşmuş gibiydi. önceki gün süren 8 saatlik maraton boyunca, hep biriikte ölüme dur demeye çalıştık. Adalet Bakanı'nın 'F Tipi Erte- lenmiştir' açıklamasını Bay- rampaşa Cezaevi Savcısı'nın odasında Meclis Insan Hakla- n Komisyonunun Att Komisyo- nu olarak kurulan Cezaevi Ko- misyonu üyeleri ile biriikte izle- dik. Dışanda umut yaratan bu açıklama bizlerde hiç umut ya- ratmamıştı. Çünkü, ölüm oru- cundaki siyasi tutuklu ve mah- kûmlar, 'Erteleme' sözü duy- mak istemiyorlardı. 1996 ölüm orucu bitirilirken birçok önemli talep, daha son- ra yerine getirileceği sözü ve- rilerek 'ertelenmişti.' Bu ne- denle onlar, erteleme değil, çö- züm istiyoriardı. Yaşadıkları deneyler onlann böyle davran- masınıanlaşılırkılıyordu Çün- kü verilen sözlerin hemen hiç- Ölüme Konuşmak, Ölümüne Konuşmak biri yerine getirilmemişti. Aile- lere cezaevi kapılannda kötü muamele sürüyordu. Mah- kûmlann en temel sağlıktalep- leri karşılanmıyordu. Birçok ölümcül hastanın tahliyesi ya adli tıp tarafindan anlaşılmaz gerekçelerte reddediliyorya da bu talepler bürokrasi çarklan içinde yok olup gidiyordu. En önemlisi, cezaevlerinde büyük olaylaryaşanmıştı. Ulu- canlar'da 10 kişinin öldürül- mesi, Burdur'da kol koparan operasyonlar tazeliğini koru- yor. Meclis insan Haklan Ko- misyonu'nun bu toplu öldür- meyi belgeleriyle kanıtlayan raporuna rağmen doğru dü- rüst bir soruşturma bile açıla- madı. Yaralı mahkûmlar yargı- lanıyor. Kolu kopan Veli Saçı- lık, kol protezi bakan tarafin- dan söz verildiği halde yapıl- madığı gibi hücrelere atılıyor. Işte böyle bir güvensizlik or- tamında ölüm orucundakiler somut çözümler istiyoriar. F Ti- pi cezaevlerinin, hücretipi ce- zaevi olmasından çıkarılması için bakanlığın açıklama yap- masını bekliyorlar. Gün boyu böyle bir açıklama bakanlıktan gelmedi. Aslında bakanın ön- ceki akşam 'erteleme'y\ dile getirirken adlannı belirttiği ku- rumlar Türkiye Barolar Birliği, Türk Tabipıeri Odası ve Türk Mühendis ve Mimarlar Odası temsilcileri Sincan'da yapımı tamamlanan F tipi cezaevine gidip burasının bakanın belirt- tiği gibi 'insan haklan' ve 'ulus- lararası standartlar' açısından nasıl bir şekle dönüştürülmesi gerektiğı konusunda bir rapor verebilirler. Yani ertelenen çö- züm, daha erkene alınabilir. Bu yazıyı yazdığım sırada henüz bu konuda bir gelişme olmamıştı. Sonuç olarak şu andaki durum, bir çözüm du- rumu değil. Btz dün 8 saatlik görüşme sonunda gördük ki ıçeridekiler çok ciddi bir gü- vensizlik tutumu içindeler. Bi- ze saydıklan örnekler hepsi son yılların Türkiye gerçeği. Sakin bir dille taleplerini anlat- tılar. Koğuşları dolaştık. Henüz bir çözüm üretilememiş olma- sının sıkıntısı içindeyiz. Ölüm orucundakilere 'bitirin' diye- medik. Halbuki onlann bitir- mesini istiyoruz. Onlar, güve- necekleri bir çözüm ortaya çıkmadan vazgeçmek niyetin- de değiller. Önceki gün çıkan Af Kanu- nu bile siyasi iradenin hâlâ çö- züm üretmeye niyeti olmadığı- nı gösteren bir içerik taşıyor- du. Iktidarpartilerinden birinin milletvekili 'Gebersinler' diye- biliyordu. "Onlar böyle bir or- tamda güven duymuyoruz" dedikleri zaman, onlara, 'Ha- yırgüvenin' diyemiyorduk. Orneğin Adalet Bakanı, içe- ride sağlık durumu elverişli ol- mayanlann tahliye edilecekle- rini söyledi. Bu zaten yasal bir zorunluluk değil mi? Bugüne kadar benim tanık olduğum, onlarca olayda bakanlık bü- rokrasisi hiç de çözücü birtu- tum içine girmedi. Her sefe- rinde bizlerin özel çabaları ge- rekti. Birçok insan, ancak biz- lerin gayretiyle ölümlerinden birkaç gün önce tahliye edildi- ler. Yıllardır, unuttuğum ceza- evinin karanlık koridorlanna yeniden daldım. Daha önceki cezaevi ziyaretlerinden tanıdı- ğım insanlara merhaba de- dim. Nilüfer'in soyadını bilmi- yorum. Daha önceki ziyaret- lerimde görüş yerinde konu- şuyorduk. Çağırdım, iyice za- yıflamıştı. Kucaklaştık... Yann onlann bir kısmıntn yaşamını yitirmelerini düşünmek bile çok acı verici. Bu ülke acılar- dan bir türtü kurtulamıyordu. Onlar ölümün yanı başın- daydılar. ölüm onlann hemen yanındaydı. Cezaevinden çı- karken ayaklanmız geri geri gi- diyordu. Orada onları ölüme terk ediyorduk. Dün 10 Ara- lık'tı. Insan Haklan Günü'ydü. Türkiye ölümü soluyordu. Bir çözüm üretememenin sıkın- tısını yaşıyorduk. 2000TİYILLARDA ERDAL ATABEK Bırakınız Ölsünler... Bırakınız geçsinler... Bırakınız yapsınlar... * Liberal ekonominin kurallan bu sözlerie anlatılır. Piyasa ekonomisi, 'daha çok ıstenen'i, 'daha çok beğenilen X 'daha çok tanınan 'ı öne çıkanp daha çok üretirken rekabet de fiyatlan düzenleyecek, kaliteyi yükseltecektir. Bu arada dile getirilmeyen kurallardan birisi de; 'parası olan alacak, parası olmayan bakacak'lır. Liberal ekonominin uluslararası şirketler kapitaliz- mine dönüşmesiyle de yeni bir 'tüketim dünyası'ya- ratıldı. Artık 'geride kalanlar'a bakacak bir dünya gö- rüşü kalmayacaktı. Hep 'daha ilerde olanlar görûle- cek, onlara yetişmek için çaba harcanacakt\. Peki, 'geride kalanlar' ne olacaktı? Onun yanrtı ise açıkça dile getirilmeyen başka bir kural oluyordu: 'Bırakmız ölsünler'. Onlar, yeni dünya düzenine ayak uyduramayanlar- dır. Nasıl ki doğadaki değişimlere ayak uyduramayan canlılar birer ikişer tüıieri yok olarak ortadan kalkıyor- sa, bu yeni dünya düzeninın sosyal değışımine ayak uyduramayanlar da bir biçimde 'ölecekti'. Artık sesleri çıkmayarak 'öleceklerdi'. Artık, etkin olmayarak 'öleceklerdi'. Artık, iktidara gelemeyerek 'öleceklerdi'. Artık, vartıklan hissedilmeyerek 'öleceklerdi'. Sonunda da çoğalamayarak, türierini koruyama- yarak hayat sahnesınden silineceklerdi. Liberal ekonominin iktidar biçimi olan liberal poli- tikanın kitlelere söylediği buydu. 'Ayak uydurama- yanlar yaşayamaz'. Bu, 'bırakıntz ölsünler' ekonomisidir. Bu, 'bırakınız ölsünler' politikasıdır. . • • • ölüm orucuna yatan insanlann karşısında sessiz kalmak, oralı olmamak, 'Madem oyle karar vermiş- ler, yapsınlar bakalım' demek de ınsancıl duyariılığı hiç kalmamış bir tutumu sergılemektedir. Böyle bir olaya duyartılık göstermek için onlann düşüncelerini paylaşmak, kararlannı onaylamak, on- lar gibi olmak gerekmez. Tersine, düşüncelerini pay- laşmadığınız zaman, kararlannı onaylamadığınız za- man, onlardan birisi olmadığınız zaman, duyarlılık göstermeniz daha çok önem taşır. Çünkü, aslolan yaşamaktır, her koşulda insanın (büfün canlılann da) mücadelesi yaşamak içindir. Devleti yönetenlerin tutumunu da desteklemiyo- rum, ölüm orucu karan verenlerin tutumunu da des- teklemıyorum. Insan yaşamını tehlıkeye atan, ortadan kaldıran hiçbir karan, hiçbir tutumu desteklemem. Türk Tabipleri Birliği'nin 'Onlar öyle karar vernıiş- se bizim yapacağımız bir şey yoktur' biçimindeki tu- tumunu dayanlış buluyorum. Kim nasıl karar vermiş- se versin, hekimlenn görevi, insanları hayattatutmak için çalışmaktır. Bu noktayı da burada belirteyim. F tipi cezaevleri çatışmanın görünür noktasıdır, a- ma çatışma bu olaydan çok daha derin bir çatışma- dır. Ftipi cezaevi, içerde yatanı yalnızlaştırmanın, gru- bunun dışında bırakarak hareket etmesinin aracıdır. Yapılmasının amacı da budur, karşı çıkılmasının ama- cıda. ölüm oruçlan elberte durdurulmalıdır. ölüm oruçlannı durdurmak için yapılması gereken- ter ödün vermek, örgütlere boyun eğmek sayılmama- lıdır. Soğukkanlılıkla, mantıkla çözüm aranmalıdır. önemli olan, bunca insanın, bunca gencin neden düzene uymak yerine, sisteme uymak yerine bu ça- ttşmalan göze aldığını, hayatlannı bile niçe saydığını anlayabilmektir. Onlann neden 'tüketim dünyasının hırslı bireyi' ol- mayı reddettiklerini anlamak çok önemlidir. Birbirini anlamak elbette önce niyet sorunudur. An- lama niyetiniz yoksa anlamanız olanaklı değildir. Bütün bunlan anlamayı reddederseniz, bu genç insanlann temelde nelerie çatıştığını görmezden ge- lirseniz, kendi variığınızı asıl sayıp herkesin ona uy- masını beklerseniz, yaptıklannız şu anlama gelir 'Bt- rakınız ölsünler*. Bırakınız, eğitimsızlikle ölsünler. Bırakınız, işsizlikle ölsünler. Bırakınız, parasızlıkla ölsünler. ' Bırakınız, haksızlıklarla ölsünler. Bırakınız, yalnızlıkla ölsünler. Belki de F tipi, bir hapishane değildir de, insanla- nn yalnızlığa, anlayışsızlığa mahkûm edildiği bir ya- şama biçimidir. Ama, bütün buntara karşı çıkmak için, bütün bun- lan ortadan kaldırmak için ölmek değil, yaşamak ve mücadete etmek gereklidir. Hayatın içinde ve hayatın yanında olalım... e-mail:erdalataksuperonline.com Faks:0212 513 90 98 Belediyeyi protesto etmişlerdi Gazetecilere eylem soruşturması BOLU (Cumhuriyet) - Bolu Belediye Başka- nı Yüksel Ceylan'la ilgi- li eleştirel haberler ya- pan Ekspres gazetesinin bürosunun ve matbaası- nın kapatılmasını pro- testo eden gazetecıler- dan bazılan hakkında soruşturma başlatıldı. Soruşturma açılanlar arasında Bolu Gazete- cıler Cemiyeti Başkanı Gökhan Aydm ve gaze- temiz muhabiri Rujhat Avşar da bulunuyor. DSP'li Belediye Baş- kanı Yüksel Ceylan'ın yolsuzluk yaptığına ilişkin haberlere yer ve- ren günlük yerel Bolu Ekspres gazetesininbü- rosu ve matbaası, ruh- satsız olduğu gerekçe- siyle belediye tarafin- dan kapatılmıştı. Bunun üzenne kentteki gazete- ciler 1 Aralık'ta beledi- ye binası önüne fotoğ- raf makinelerini ve ka- meralânnı bırakarak olayı protesto etmişler- di. Hiçbir sloganın atıl- madığı ve sadece 2 da- kika süren tepki eylemı- ne katılan gazeteciler hakkında Bolu Cumhu- riyet Savcılığı'nca 2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet ettikleri ge- rekçesiyle soruşturma başlatıldı. KAYIP KOPEK Beyaz uzun tüylü 8 aylık Terrier cinsi (adı da Beyaz) erkek bir köpek, Mecidiyeköy Atakan Sokak civannda kaybolmuştur. Bulan ödüllendırilecektir. Tel. Cep: 0535 730 95 03 O535 414 65 OO 0533 262 58 32
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle