Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
N
azizmin ve faşizmin Av-
rupa'daki yıkıcı etkileri,
Jkinci Dünya Sava-
şı'ndan sonra insanlan
önlem almaya yönelt-
mişse de Soğuk Savaş
koşullan bir uzlaşma sağlanmasını gecik-
tirmiştir. Batı bloku, kişi haklanna ve si-
yasal haklara öncelik verirken Doğu blo-
ku, sosyal ve ekonomik hakiarda sağla-
nacak ilerlemelerin, bu haklara güvence
sağlayacağını öne sünnüştür. Bu koşul-
larda, 10 Aralık 1948'de BM Insan Hak-
lan Evrensel Bildirgesi bir uzlaşma met-
ni olarak kabul edilmiştir. Bu tarihten
sonra her 10 Aralık günü bütün dünyada
Insan Haklan Gûnü olarak kutlanmaya
başlamıştır. Kuşkusuz insan haklanntn
gelişimi 1948'de başlamamıştır. Bu ge-
lişmeler insanlığın yürüttüğü ve uzun bir
geçmişe dayanan savaşımlar (mücadele-
ler) ile sağlanmıştır.
Günûmüzde insan haklan önemli so-
nm alanlanndan biridir. Genellikle hak
ve özgürlüklerin güvence altına alınma-
sı, siyasal ıkttdann sınırlanması süreci, In-
giltere'de 1215'te ilanedilenMagnaChar-
ta'dan başlatılır. Fransız insan ve Yurttaş
HaklanBUdirgesi(1789),BM İnsan Hak-
lan Evrensel Bildirgesi (1948), Avrupa
İnsan Haklan ve Temel Özgürlüklerin
Korunmasına llişkin Sözleşme (1950),
BM KJşisel ve Siyasal Haklar Uluslara-
rası Sözleşmesi (1966), BM Ekonomik
Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası
Sözleşmesi (1966) ve BM Kadınlara Kar-
»ı HerTürlüAynrncıügın Önlenmesi Söz-
leşmesi (1979) vb. gibi belgeler bu süre-
cın önemli aşamalannı oluşturmaktadır-
lar.
Insan haklan kavramı ve uygulamala-
nartıkulusal sınırlan aşmış olup, evren-
sel değerler olarak kabul edilrhekte ve
CUMHURİYET 11 ARALIK 2000 FAZARTESİ
OLAYLAJR V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
aldannda Siyasallaşnîa..!
Sema PÎŞKİNSÜT Aydın Milletvekili
uluslararKi JİHH|kapaBmında güven-
celere kayuaKulnfldaBir. İnsan hakla-
nna yönAik^jarBrygdalamalar ise ül-
kelerin ıtışHP^PBKflaomektedır. Ancak
dünyada^vrupa Birliği örneğinde oldu-
ğu gibi ufusIâritStfiKulusal egemenlikle-
rin devrini öngören) hukuk temelinde bir
bloklaşma süreci de yaşanmaktadır. Bu
kapsamda insan haklan konulannın -ül-
kelerin içişleri olarak göriilmemesirun
kötüye kullanımı anlamına gelecek biçim-
de- bir müdahale aracı olarak değerlen-
dirilmek istendiği de duyumsanmakta-
dır (hissedilmektedir). Tıpkı geçmişin
Soğuk Savaş koşullannda ekonomik ve
sosyal haklara ilgisiz kalan Batılı ülke-
lerin, insan haklannı yalnız kişisel ve si-
yasal haklar olarak görüp sosyalist ûlke-
lere karşı bir sılah olarak kullandıklan gi-
bi... Uluslararası alanda yaklaşık 20 yıl-
dır uygulanan ve büyûk bir etkiye sahip
bulunan glpbalizm; bloklaşma süreciyle
diyalektik bir ılışki halinde insan hakla-
nnın gelişimini yavaşlatma, kımi zaman
da geriletme biçiminde olumsuz etkiler
dogurmaya başlamıştır. Globalizm süre-
cinde özellikle zengin ülkelerle yoksul ül-
keler ve ûlkelerin içinde de gelişmiş böl-
gelerie geri kalmış bölgeler arasındaki
farkın açılması, sosyal sıruflar arasında-
ki bölüşüm dengelerinin altüst olması,
yoksulluğun, işsizliğin ve açlığın artma-
sı halk kavramnıda bir erozyona neden ol-
muştur ve olmaktadır. BM'nin 'Yılhktn-
sani kalkınma Raporlan'ndaki verilere
göre son 20 yüdır çevre ûlkelerinden hiç-
birisinin durumunun düzelmediği merkez
ülkelen konumuna gelemedikleri çok
açık bir biçimde görülmektedir. Özellik-
le son 10 yüdır, bu ûlkelerdeki gelir da-
ğılımına ait adaletsizlikler her geçen gün
daha da artmıştır. Oysa toplumlann in-
san haklan uygulamalannı ve demokra-
silerini güçlü küabilmeleri için sağlam sos-
yo-ekonomik yapılara, dengeli bir bölü-
şüme, gelişmiş kunımlara ve örgûtlü ya-
pılara gereksinimleri bulunmaktadır.
tnsanlık 19. yûzyılın sonu ile 20. yüz-
yılın başında uygulanan uluslararası ve
toplumsal dengeleri altüst eden ve dün-
ya savaşlanna neden olan aşın liberal po-
litikalann yıkıcı sonuçlannı bir kez da-
ha anımsamalı, globalizmin de benzer
sonuçlar doğurmaması için zaman ge-
çırmeden önlemler almalıdır.
Türkıye, insan haklan alanında çok da-
ha fazla sorunla karşı karşıya olan bir ül-
ke konumundadır. Osmanlı 19. yüzyılda
Sened-i Ittıfak. Tanzımat Fermanı, Isla-
hat Fermanı, Kanun-i Esasi; 20. yüzyıl-
da II. Meşruü'yet ile Batılılasma yönün-
de bazı çabalar göstermişse de bu yönde
asıl gelişme Cumhuriyetin kurulması ile
birlikte ortaya çıkmıştır. Cumhuriyet,
Atatürk devrimleri, Türk aydınlanma ha-
reketi ve 1961 Anayasası hak ve özgür-
lüklerin gelişmesi ve kullanılması yö-
nünde önemli olanaklar yaratmıştır. Ata-
türk, ulusumuzu yaratan Kurtuluş Sava-
şı ile emperyalizme karşı mücadele yü-
rütürken Batüılara karşın uygar (Batdı)
olma düşünce ve hedefınden hiç ödün
vermemişrir.
Ancak 12 Eylül darbesi bütün bu ge-
lişmelerin durmasuıa ve bir "geriye dö-
nüş" sürecinın başlamasına neden ol-
muştur. Darbenin gerekçesi Soğuk Savaş
konjonktüründe komünizm tehdidini or-
tadan kaldırmak, yaşanan anarşiye son ver-
mek (anarşinin hangi odaklar tarafindan
ve nasıl desteklendiği özellikle Susurluk
olayından sonra çok iyi anlaşümışnr) ola-
rak gösterilse de gerçek nedenlerin çok
farkh olduğu büinmektedir. 24 Ocak 1980
Ekonomik Istikrar Kararlan ile Türkiye
globalizm sürecine katılan ilk ülkelerden
biri ohnuştur. Ancak o günkü Milliyetçi
Cephe iktidannın özellikle örgütlü isçi mu-
halefeti karşısında bu kararlan uygulama
şansı yoktu. 12 Eylül 1980 darbesinin
gerçek amacı, işte bu kararlann uygu-
lanmasını sağlamak olmuştur. Hak ve öz-
gürlüklerin sınırlandınlması, ödev ve so-
rumluluklann öne çıkanbnası yönünde-
ki eğilimler Türkiye ile sınırlı olmayıpbü-
tün dünyada egemen duruma getirilme-
ye çaiışılan ve gelen bir anlayıştır. Hatta
Türkiye'nin dünyadan etkilendiğini söy-
lemek daha doğru bir değerlendirmedır.
Ne yazık ki 1984 yılı Türkiye için şans-
sız bir yü olmuştur. 12 Eylül darbesinin
ağır koşullan devam ederken PKK'nin si-
lahlı eylemleri başlamıştir. Bu tarihten
sonra Türkiye'nin demokratikleşme ve in-
san haklan uygulamalannda gelişme sağ-
laması zora girmiş ve insan haklan ala-
nı hızla siyasallaşmaya başlamıştır.
İnsan haklan alanında ülkemizde özel-
likle son 16 yıldır yaşanan PKK eylem-
lerinin etkisiyle yanlış kanılar oluşmuş-
tur. Toplum "insan haklan savunucula-
n" olarak bölücüleri, silahk eylem yapan
radikal gruplan, siyasal Islamcılan-ve
Batı işbirlikçilerini (mandacılan) gör-
müş ve tanımıştır. İnsan haklannın bu
dar alana hapsedihne olgusu, demokrasi
ve insan haklannın gelişmesine karşı olan
kesimleri yüreklendirmiş, toplumdan ge-
len demokrasi ve insan haklan yönünde-
ki haklı talepleri bu dar gruplann talep-
leri gibi göstermelerine ve bastırmalan-
na neden olmuştur.
Oysa demokrasi ve insan haklan ala-
nındaki gelişme istemlerinin bu iki kesi-
min dışında kalan, toplumun geniş kesim-
lerinin istemleri olduğu çok iyi anlaşıl-
malıdır. Bu anlayışla atılan adunlann top-
lumun büyük bir kesimi taraftndan des-
teklendiğinin en somut örneği, TBMM in-
san Haklannı Inceleme Komisyonu'nun
1998-2000 yıllanndaki çalışmalanna gös-
terilen destek olmuştur. İnsan haklan ala-
nında yapılacak her türlü çalışmada, bu
örnekte olduğu gibi, ne Batı'nın dayat-
malanna izin verilmeli ne de Baû 'nın gö-
züne girmek gibi bir tutum içinde bulu-
nulmau, ama tüm yurttaşlara ayınmsız ka-
pılaraçdmalı ve hiçbir aşın siyasal tahak-
küme de izin verilmemelidir. Sorunlar
büyük bir açıklıkla, bilgiye dayalı, alan
çalışmalanna önem verilerek incelenme-
li, senuçlar yazılı duruma getirilerek ka-
muya mal edılmelı, kamuoyundaki bi-
linçlenme sonucunda toplumsal istem-
lerin oluşmasına katkıda bulunulmalı ve
çözümlerinin de katılımcılıkla aranması
sağlanmalı ve bu çalışma anlayışı sürdü-
rühnelidir. İnsan haklan davasına inan-
mayan çevrelerin, sanki bu yönde iddi-
alar ya da itirazlar varmış gibi "İnsan
haklan işkenceden ibaret değfldir" biçi-
minde yaptıklan açıklamalarla gelişme-
lerin önünü kesme yönündeki girişimle-
rine izin verihnemelidir.
İnsan Haklarında Geldiğimiz Yer
ErolEKTUĞRUL
G
ünümüzden 52
yü önce, 10
Aralık 1948 ta-
rihinde Paris'te,
Birleşmiş Milletler Genel
Kurulu'nda Insan Haklan
Evrensel Bildirisi'mn ka-
bul edilmesinden ötürü, her
Hukukçu, Aydın Atatürkçü
yıl 10 Aralıkgünü tüm dün-
yada insan haklan günü
olarak kutlanmaktadır. Bu
bildiri ile tüm insanlann
hiçbir aynm yapümaksızın
haklarbakırnından esit doğ-
duklan ve yasalar karşısın-
da eşıt oldukian kabul edil-
Düşünce Derneği Başkanı
miştir.
Doğal olarak, insan hak-
lan bildirgesinin kabul edil-
mış olması ile insan hakla-
n sorunlan çözülmüş ve
insanlann eşıt oldukian ger-
çeği uygulamaya geçmiş
değildir.
ÜlkeleT, insan haklarmın
konmması için yeni anlaş-
malar yapmışlar, uyulma-
sı gerekli yeni kuraUar oluş-
turmuşlardn-. Bugün geldi-
ğimiz noktada, elde edil-
miş olan haklar, uzun uğ-
raşlar ve savaşlar sonucu
elde edilmiştir.
Gerçekte, insan haklan-
nın gündeme geldiğı, bu
konuda yol alındığı önem-
li olay 1789 Fransız Dev-
rimi''dir. Bu devrimle, bo-
yutlu biçimde insan hakla-
n ve özgürlükler dile geti-
rilmiştir. Evrensel bildiri
ile de bu haklar sıralanmış
ve imza altına alınmışhr.
Günûmüzde, artık ülkele-
rın gelışmişlikleri insan
haklanna verdikleri önem-
le ölçülmektedir. Ve ülke-
ler kendi insanlanna, ken-
di vatandaşlanna verdikle-
ri önemin bir kanıü olarak
insan haklannı öne çıkar-
mışlardn-. ••'•>••.'••.':•••
Turkcell Bölge Ofisleri,
artık Cumartesi günleri de açık,
üstelik hafta içi 20.00'a kadar
hizmetinizde.
Yoğun tempoları nedeniyle hafta içinde Turkcell Bölge Ofisleri'ne
uğrayamayan abonelerimizi düşünerek Cumartesi günleri de çalışmaya
karar verdik. Daha rahat koşullarda, daha iyi hizmet sunabilmek için
Cumartesi günleri 09.00'dan 17.00'a, hafta içinde ise 08.00'dan
2().0()\a kadar açığız. Bekliyoruz.
444 0532 TURKCELL
İnsan haklan savaşı ço-
ğunlukla devlete karşı ve-
rilmektedir. Çünkü devlet
güçlü bir kurumdur. Ve dev-
let kurumlanyla, görevli-
leriyle çoğu kez vatandaş-
lara karşı baskı uygulamak-
ta ve insan haklannı boz-
maktadır.
u
Hak verflmez,
ahrur" kuralma uygun ola-
rak insanlar devlete karşı
bir onurlu savaş vermişler
ve bugün geldiğimiz nok-
tada buluşmuşlardır. Bu
uğurda çok acılar çekilmiş,
çok canlar yitiriimiştir. Ba-
tılı uluslann insan haklan
konusunda çok daha fazla
yol aldıklan, bizim ise çok
gerilerde olduğumuz bir
gerçektir.
Uluslararası boyuttaki in-
san haklan sözleşmeleri-
nin hemen hemen tümünü
imza ettiğimiz halde ve bu
sözleşmelerintümüTBMM
tarafindan onaylanarak bi-
rer iç hukuk kurah duru-
muna gelmiş olduğu hal-
de, ülkemizin bunlara tam
olarak uyduğunu söylemek
ne yazık ki olanaklı değil-
dir.
Güvenlik birimlerimiz-
de hâlâ insanlara ışkence
edildiği gibi bir izlenim,
yazık ki sürüyor. Zaman za-
man bu baskı ve kötü iş-
lemlerin sokağa taştığına
da tanık oluyoruz.
YÖK'ün kuruluş yıldö-
nümünde, protesto eylemi
yapan üniversite öğrenci-
İerinin kız-erkek nasıl cop-
landıklanm, nasıl yerlerde
sürüklendiklerini görsel ba-
sından herkes izledi. Mani-
salı lise öğrencilerine nasıl
işkenceler yapüdığı, işken-
ce ile imzalattınlan ifade-
leri kamt sayüarak nasıl yü-
larca tutuklu bırakıldıklan
ülkemizin bir ayıbıdır. Yü-
lar sonra onlan mahkeme
karan ile aklamış olsak bi-
le, kınlan onurlan, ceza-
evinde geçen yıllan nasıl
geri verilebilir? Bergama-
h köylüler çok onurlu bir
uğraş içindeler.
Türkiye ve çevre korun-
sun, insan sağlığı korun-
sun, birilerinin çıkarlan için
ülkemiz topraklan yaban-
cılara peşkeş çekilmesin,
istiyorlar. Ve bunlan ilk kez
köylüler yapıyor. Bu amaç-
la Bergama'dan Çanakka-
le'ye "KuvayiMflHye" yü-
rüyüşü düzenliyorlar. An-
cak, devlet bunlan izliyor,
sıkıştınyor, engellemeye
çahşıyor.
Cezaevlerine çeteler ege-
men olmuş. Devlet cezaev-
lerini denetleyemiyor. Ce-
zaevlerinde devletin güven-
cesi altmda bulunan insan-
lar, çeteler tarafindan iş-
kenceden geçiriliyorlar,
sonra da öldürülüyorlar.
Kimse bir şey yapamıyor.
Kötû yaşam koşullan, bir
yatakta birkaç kişinin yatı-
yorahnası cezaevlerini iş-
kence evlerine dönüştür-
müş, tutuklu ve hükümlü-
ler açlık grevlerine gidiyor-
lar, ancak devletin çözüm-
leme iyi niyeti bir türlü ger-
çekleşmiyor. Tüm bunlar-
dan sonra, şimdi düşüne-
lim, insan haklannda nere-
ye geldik?
CUMHURİYErTEN
OKURLARA
ORHANERİNÇ
'Yer Değiştirmede
Sevindiricilik Vardır'
Polftikacılanmızın, Tebdil-i mekân da ferahlık var-
dır" diyen atalanmızı haklı çıkarmak isteyen iki de-
ğeriendirmesini biraz da şaşkınlıkla izliyoruz.
llkini Avrupa Birtiği'ne Katılım Ortaklığı Bekjesi'nin
hazırlanması sırasında yaşadık. Kıbns ve Ege so-
runlannın kısavadede çozümünün öngörülmesi ko-
alisyonu ayağa kaldırmaya yetti de arttı bile.
Bu koşullarda direnilirse, Avrupa Birtiği'ne katıl-
maktan vazgeçebileceğimiz sert biçimde açıklan-
dı. Nice'teki toplu yemeğe katılmayarak bu tutu-
mu protesto edeceğimiz bildirildi.
Sonunda bildiğiniz gibi aynı koşullar belgeden
çıkanlmadı, ama yer değiştirdi.
Bizimkilerde bir sevinme bir sevinme. Neredey-
se utku çığlıklan atacağız.
Sonunda iş geldi, Türkiye'nin sadece yemek bö-
lümüne katıldığı Nice Doruğu'nda hazırlanan "Bir-
liğin geleceğine yön verecek kuramsal reformla-
n belirleyen belgeye" dayandı.
Bizimkiler "En geç 2004 yılında hazır oluruz"
derken AB ülkelerinin, Türkiye ile 2010'dan önce
görüşmeye başlayamayacağı düşüncesinde ol-
duğu ortaya çıktı.
Avrupa ülkelen bu sonuca nasıl ulastı sorusunun
yanrtını, Tün^iye'nin kendisini yeterince tanıtmadı-
ğı gerçeğinde aramak gerekiyor.
Batı ülkelen, yoğun biçimde sürdürülen Türkiye
karşıtı propagandanın etkisinde yaşıyoriar ve bu
nedenle öğrendiklerini kesin bilgi sanıyoriar.
Zaman zaman karşılaşıp görüştüğümüz parla-
menter, oğretim üyesi ve gazetecilerin çoğunun "Tür-
kiye uzmanı oldukian" kanısını taşıdıklannı görü-
yoruz. Haksız da sayılmazlar. Çünkü kimi ülkeler-
le ilgili sorulara "bilmiyonız" yanrtını veriyorlar.
örneğin;
• Yunanistan'da yaşayan Türklerin Müslüman
azınlık sayıldığını, kendi dinsel yöneticilerini bile se-
çemediklerini, yaşadıkları "Batı Trakya" bölgesine
giriş çıkışlann yasak olduğunu...
• Kibns'ta, Kıbns Cumhuriyeti vatandaşı yüzler-
ce Türk'ün öldürülerek toplumezarlara gömüldü-
ğünü, 1974'ten bu yana toplu kıyımlann yaşanma-
dığını...
• Ermenistan'ın işgal ettiği Azerbaycan'a ait böl-
gede bir milyona yakın insanın kış kıyamet çadır-
da yaşamak zorunda bırakıldığını, bunlann yakla-
şık 150 bininin Kürt kökenli olduğunu...
• Fransa'nın Korsika'yı ait kültür saymakta di-
rendiğini...
• Almanya'da değişik cezaevlerinde kalan Ba-
ider-Meinhof çetesi üyelerinin, çok sıkı korunan
cezaevlerinde aynı anda intihar ettiklerini bilmedik-
lerini söylüyoriar. Ya da bildiklerini söylemek işle-
rine gelmiyor.
İç içe yaşadıklan dünyadan haberieri yokmuş gi-
bi duruyoriar, ama konu Türkiye olunca bizim bite.
bilmediklerimizi bildiklerini sanıp hüküm veriyorlar.
Türkiye içine düştüğü bu kısırdöngüyü kırmadı-
ğı sürece de Avrupa Birliği'ne girmesi hayal ola-
rak kalacağa benziyor.
•••
Şartlı salıverme ve ceza ertelemesi yoluyla ger-
çekleştirilen dolaylı af da, kimi politikacılanmız için
sevindirici yer değişmelerden öbürü.
Bir oldubitti havasında, virgülüne bile dokunul-
madan yasallaştınlan tasannın toplumsal yaran;
hukuk felsefesi ve zamanlama açılanndan tutarlı
olmadığı, politikacılardışındaki hukukçulann ortak
kanısı. Hatta anayasaya aykın olduğu, yetkililerden
Anayasa Mahkemesi'ne başvuran olmazsa kişile-
rin AİHM'ye yapacağı başvuru ile kâğrttan bir ku-
le gibi yıkılıvereceği de üzerinde uzlaşılan görüş-
ler arasında.
Af, bayrama yetişti, ama uygulaması özellikle
tutuklular açısından bayram ertesine kalacak.
Cezaevlerindeki hükümlüler, 10 yıllık indirim dü-
şüldükten sonra ceza süreleri bitiyorsa "dertıal" sa-
lıverilecekler.
Ancak, yargılamalan süren ya da haklanndaki hü-
küm kesinleşmemiş tutuklu sanıklann geleceği bi-
raz karanlık.
Hükümlüler deıtıal salıverilirken sanıklann salı-
verilmesine, dosyalannın bulunduğu yargı yerieri
karar verecek.
Yasanın yürürlük tarihini izleyen 30 gün içinde ka-
rar verecek.
Hem günlük duruşmalar, hem yeni yıla devirler
dolayısıyla verilen ara, hem 11 günlük bayram ta-
tili üst üste çakışınca yasanın geriye kalan sürede
nasıl uygulanabileceği şimdilik bilinemiyor.
Bunlan yazıyoruz, ama Sayın Cumhurbaşka-
nı'nın nasıl bir tutum izleyeceğini de bilmryoruz.
Cezalar arasındaki aynmcılık o kadar karmaşık
ki, affı Bayan Ecevit'in aklına düşüren küçük kızın
annesi bile söylenenlere göre dört yıl daha hapis
yatacak.
Hukuk sisteminin aldığı yaranın nasıl giderilece-
ğini ise en ünlü hukuk uzmanlan bile bilemiyor.
Varsın bilemesinter. Yer değiştirtmenin sevinci po-
litikacılanmız için yeter de artar bile. Erbakan Ho-
ca'y hapse girmekten kurtardık ya..
•
Önümüzdeki pazartesiye kadar gönlünüzce bir
hafta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla.
oerinc@cumhuriyetcom.tr
fâYEŞİL ELMA ^Wy
PAR\G
îJi:
0
:-
01
775$
PRAG
•-• 475$
Ş£K£R & YILBAŞI
SON
YIRLLR
~!? M*5$
YUNANİSTAN
— 475$
BUDAPEŞTE
.... 545,
:0212.249 52 111D.3O 17.OO arası
uCJ
ŞİŞLİ2. SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1987/42 Vas.
Samsun ili, Bafra ilçesi, Yeşiryazu Köyü, Cilt No:
132/01, Sayfa No: 97, Kütük Sıra No: 76'da nüfusa ka-
yıth bulunan Mehmet ve Fatma'dan olma, 1950 doğum-
İu Hediye Güner Kağıt, MK'nin 355. maddesi gereğin-
ce hacır altına alınarak.
Kendisine aynı yerde nüfusa kayıtlı bulunan kardeşi
Abdullah Kağıt'ın vasi tayinine karar verüdiği ilan ohı-
nur. 28.11.2000 Basın: 74903