Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 KASIM 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
PAZARTESİ SÖYLEŞÎLERİ
Tepkifîlmlerinin tartışılan oyuncusuyla sinemadan siyasete
Berhan Şirnşek: Rolünüarayan aktör) "Ipekçe "fılminin galasına
gittiğimde kimse bana ne
merhaba dedi, neyüzüme baktı.
Filmi izleyip çıktık. Baktım
bütün basından arkadaşlar
"Berhan Bey nerede? " diye
soruyor. O zaman dedim ki,
"Sinema şimdi başlıyor
arkadaş "!. Bu konuda yazılmış
herşeyi okudum.
\ Minyeli Abdullah filmi ne zaman
seyirciyle buluştu, "Berhan,
hayatımn en büyük hatasıdır bu "
dedim. Sinema yolculuğu adına
değil sadece, devrim yasaları ve laik
devlet adına da... Buradaki hata
demokratlığımdan kaynaklandı.
Emeğimi defıziğimi de kullandılar.
Bu kadaryıllık performansın,
yolculuğun üstüne bu emek yanlıştı.
ÜMİTZtLELİ
Daha ötıce bir iki rolde oynadın. Ancak yüzün
'Acımak' dizisiyie tanındı galiba?
- Öyle de denilebılir. Sonra TRT'ye 'Osman-
ak' adlı diziyi çektik. 16 ay çalıştık diziye, 16 ay-
da tek bir diyaloğum vardı: 'Buyur Bey.'
Hep 'Buyur Bey' mi dedin?
- Osmancık'ı oynayan Cihan Ünal'ın arkadaş-
Ianndan biri rolûndeydım. Seslenirdi; 'Hey Sun-
gur!' 'Buyur Bey!' Kendi aramızda da espriydi
bu. Hatta annem diziyi izleyince kendısini kan-
dırmakla suçladı beni. Çünkü 'Anne bak şu be-
nim'dıyene kadar, geçiyordu görüntü...
Ama bu ışı yapmaya kararlıydım. Bir asistan
gıbi sürekli setteydim. O bitti, Bilge Olgaç'la
"tpekçe" adlı filmi çektik. Gerçekten de perfor-
mansım çok ıyıydi ve iyi bir yönetmenle ilk defa
film çekıyordum.
Bu fibn asıl "başlangıç" oldu galiba?.
- Fılmın galasına gittiğimde kımse bana ne
merhaba dedı, ne yüzüme baktı. Filmi izleyip çık-
tık. Baktım bütün basından arkadaşlar 'Berhan
Bey nerede' diye soruyor. O zaman dedim ki, 'si-
ıtema şimdi başbyor arkadaş'. Bu konuda yazıl-
mış ne bulursam okudum. Sınemaya farklı bir ba-
kış çıktı ortaya.
Neydi o farklı bakış?
- Mussolini bir sinema kentı kuruyor ve girişi-
ne, 'Sinema en büyük sflahür' diye yazdınyor. En
büyük fark buydu bana göre. Clark Gable'ın bı-
yığının Türkıye'de moda olmasının bir nedeni
vardı. Kültür yolculuğu ıçinde sinemanın yapa-
mayacağı. başaramayacağı hiçbir şey olmadığıru
fark ettim. Ondan sonra, herkes, düne kadar pek
farkında olmadığı Berhan'la çalışmaya başladı.
Çok güzel fılmler çektım. Bugün bu anlamda çok
mutluyum
Senin fılmlerin hep tarnşıkh. Mehmet AB Ağca
rolü bunlardan biri. Sol görüşlü olduğunu söyle-
'erhan Şimşek'i sinema seyircisi, Türk toplumu, "üzerinde keskin tartışmalaryaşanan tepkifîlmlerinin
tartışılan aktörü"olarak tanıdu Gerçekten de;gericikesimin baş tacı ettiği "MinyeliAbdullah"filminden
Güneydoğu 'daki terörü konu alan "Işıklar Sönmesin "e, Abdiİpekçi anısınayapüan "Uzlaşma"filmindeki
terörist Mehmet Ali Ağca rolünden "Hoşçakal Yarın"filmindeki Deniz Gezmiş rolüne dek oynadığı birçokfilm
ve üstlendiği rollergeniş tartışmalara neden oldu. Berhan Şimşek 'leyalnızca sinema değil, siyaset ve sol
politikalar üzerine de konuştuk. Çünkü o iki dönemdir CHP Parti Meclisi üyesi!..
yen bir insansm. Ağca'yı oynamak nasıl bir duy-
guydu?
- Ağca rolünü oynarken, aktör olarak o kurşu-
nu sıkarken "Bu nasıl yapıhr" diye düşünüyorsun.
Abdi Bey'i Halfl Ergûn canlandınyordu. Ateş et-
tiğımde büyük bir acıyla canımın yandığını his-
settim, ölümünü duyduğum andakı acı gıbi...
Hatta farkında olmadan öyle bir vurmuşum ki ca-
ma, elım gömülmuş. O sahne bittığınde elıme 12
dikiş atıldı. Deniz'in ıdamında da aynı acıyı yaşa-
mıştım.
Nasdhazırianduıburok? s
- 80 kiloyken başladığımız çekimlerde 17 kilo
zayıfladım. Çünkü aktör fızık olarak da Ağca'ya
benzemehydi, senaryo bunun üzerine de kuruluy-
du. Film, Abdi İpekçi'nın anısına yapıldı ama bir
aktörün rolünü arayışının filmıydi. Sıradan bir
aktöre bir rol teklif ediliyor. Mehmet Ali Ağca
rolü... Türkiye'nin yakın tahhi oldum olası ilgimi
çekerdi, bu fılmle daha bir eğıldım. 1991'den 79
yılına dönüp, hem canlandıracağım katili hem de
kurbanını ve o zamankı Türkiye'yi araştırdım.
Ağca buraya getirildığinde bir aktör olduğunu
söyledi. Bana göre de iyi bir aktördü. Ama Ağ-
ca'yı sevgıyle ızleyen seyırciler kalitesizdı!.
Tartışılan bir fDmin de Minyeb Abdullah oldu.
Bu gerici bir filmdi. Oysa sen bir sokusun. Kim,
nasıl teklif etti bu rolü sana?
- Ben hayatımda Minyeli Abdullah'ı ne okumu-
şum, ne bilirim, ne ederim. 89-90 yılıydı. Kitabı-
nı verdıler, aldım, okudum tlk aklıma gelen An-
tony Ouinnın Hamza'yı, Ömer Muhtar'ı oyna-
masıydı. Rolü o noktada kabul ettim. Fakat film
ne zaman seyirciyle buluştu, "Berhan, hayatmm
en büyük hatasıdır bu" dedim. Sinema yolculuğu
adına değil sadece. devnm yasalan ve laık devlet
adına da... Buradakı hata demokratlığımdan kay-
naklandı. Demokrat çizgıden baktığında bu film
çekılir diye düşündüm. Ama biz hep bu konuda
hatalar yaptık, yapmaya da devam ediyoruz.
O dönemde çok tepkiler akhn_
- Tepki almama hıç neden yoktu, bende şimşek
çaktı!.. Bu kadar yıllık, performansın, yolculuğun
üstüne bu emek yanlıştı. Emeğımı de fizığımı de
kullandılar. Bunu kullandırmak da bana ağır geldı
doğnısu. Yönetmenı Yücel Çakmakh ile 'Buyur
Bey!' filminden tanışıyorduk. Bugünkü koşullar-
da baktığımda daha büyük hata olduğunu da gö-
rebiliyorum. Kendımle yüzleşme ve eleştırme
hakkımı kullandığımda bu çıkıyor ortaya.
Bir özeleştiri yapryorsun yanL Peki bu film sine-
ma sürecinde bir engel ohışturdu mu?
- Zaman ıçinde karşıma çıktı. Mesela yönet-
men Ersin Pertan, Kurt Kanunu filmınde rol tek-
lif etmişti. Marit Koper ışı bıraktı..
Bir dönem sonra ıse FP beledıyeyı aldığında,
şehir tiyatrolan yönetim kurulunda görev aldı sa-
yın Koper. Demek kı, durduğu yen ınsanlar de-
ğiştirebılıyor.
Ben hatamı itiraf edebiliyorum, kendimle yüz-
leşebiliyorum ama durduğum yeri değiştirmedim,
değıştırmemde!..
Sonra yankı bulan diğer fflmler geidL Güney-
doğu'da bir teröristin yaşanunı anlatan 'Işıklar
Sönmesin'mesela.
- Evet. Cemal Şen öyküyü getirdıkten hemen
sonra Reis Çelik, Ferdi Eğilmez ve ben oyuncu
aramaya koyulduk. Ben terönsti canlandıracağım
ama subayı oynayacak kımse yok. Arkadaşlardan
kimisi, 'Avukatıma danışayım' dedi, kimisi
'Memkkete gittiğimde ne derier' telaşına düştü.
Derken, Tank Tarcan kabul ettı. 96 yılında çalış-
maya başladık.
Alışmak beni çok rahatsız edıyordu. Yıllardır
haber bültenlerinde yayımlanan ıstatistiklerle
ölüme, kana ve acıya ahşır hale gelmiştik. 94'te-
ki Şırnak baskını gündemdeydi. Bunu sinema
gözüyle aktarmak, anlatmak gerekiyordu. Bizim
actmızdı, bızım çocuklanmızdı, bızım ülkemız-
dı...
Bu ülkenin umudunu biz, yıllardan beri Lazı,
Kürt'ü, Çerkezi, Boşnağı, hep beraber taşıdık.
Ahmed Arifin deyimiyle, tavuklanmız, horozla-
nmız kanşmış bırbınne.
Nasıl tepki aldı film?
- Çok konuşuldu. Bir taraf başka türlü eleştirdi,
bir taraf başka türlü... Ancak biz çektiğımizde
haklı olduğumuzu biliyorduk.
Sonra 'Hoşçakal Yann' geldi gündeme. Yine
Reis ÇeKkti yönetmen.
) Ağca rolünü oynarken, aktör olarak >
o kurşunu sıkarken, "Bu nasıl
yapıhr " diye düşünüyorsun... Ateş
ettiğimde büyük bir acıyla canımın
yandığını hissettim, ölümünü
duyduğum andaki acı gibi... Hatta
farkında olmadan öyle bir
vurmuşum ki cama, elim
gömülmuş!.. Deniz'in idammda da
aynı acıyıyaşamıştım...
- Film ör.cesinde beni o kadar eleştirdıler ki,
işin doğnısu senaryoyla çok ilgilenemedim Bi-
zim Reis'le hoş bir elektnğımiz var. Ancak yö-
netmen-oyuncu ilişkisini masa başında yaşaya-
madık. Reis de belkı hatalıydı, bınlerine danışa-
bilirdi, senaryoyu birilerine okutabilirdi. Bir eksi-
ğımiz daha oldu bizim. Çok kişiyle konuştuk,
ama Mihri Beili ile konuşamadık. Bir de senaryo-
yu ortadan başlattı sevgıli Reis.
Sevrettim ama bana film tadı vermedi açıkçaa
Etkilendiğim sahneler vardı, ancak daha başarüı
film yapuabilirdi diye düşünüyorum.
O filmi ben çekseydim hiç Deniz'i, Yusuf u,
Hüseyin'i görmezdım. Beşir Aslan, HKÜT tnan ve
rahmeth Cemil Gezmiş'ın, her pazar akşamı oto-
büsle Ankara'ya gıdışlenyle aktanrdım konuyu.
Üç babarun dramında ülkenin dramını anlatırdım.
Bu Reıs'ın tercihı. Bütün filmler eleştirilebilir.
Oyuncu olarak ben de eleştırebilirim. Ama film
eksiklerine rağmen ışlevini yerine getırmiştir.
Yeni çekflen 'Şarlacı' filminde de Uginc bir ro-
hln var_
- Nurseü İdiz, Yeşün Salkım, Aykut Oray, Er-
dinç Akbaş'la çekıyoruz fılmı. Ben 1950'lerde
Demokrat Parti'nin Vatan Cephesi'nin önemli
komutanlanndan, Ege Bölgesi'nin Refik Ağasını
canlandınyorum. İCapıtalsız kapitahst bir ağayı...
Konusu ne filmin?
- Refik Ağa karaktennde kapitalsiz kapitalist-
lerin siyasi erkı kullanarak ülkeyi nasıl parselle-
dikleri, bugünlere nasıl gelindiği anlatılıyor film-
de.
Bu işi şimdOer kadar iyi bOmiyoriardı o zaman-
lar».
Hiçbir zaman kendi sermayesıyle para sahibi
olunduğuna inanmıyorum. Türkiye'de bunlann
bana göre en uygun adı kompradordur!. Dönem-
ler içinde medya sahibi, banka sahibidirler. Şu an
maalesef her şeyın sahibi!. Bugün bıze dayatılan
da tam anlamıyla kölelık ve medya demokrasisi!..
Pırasa saçlı yasaklar!
Orltide Cafe'den
Yeşüçam'a...Tahir Bey'in çocuklan, Türki-
ye'nin çok partili hayata geçtiği
sancılı yıllarda Ankara Hayma-
na'da dünyaya geldi. Bir eşinden
beş, diğerinden iki çocuğu oldu
Tahir Bey'in... Anneleri yaşlamp
saçları dökülünce bu iki çocuk
"Keller" adıyla anılır oldu. Aynı
soyun diğer 5 köküne ise "Tahir'-
ler"denildi.
- Bu ikisi aynı dedenin torunlan
ama farklı siyasi görüşleri \
r
armış.
Keller Demokrat Partili, biz Ta-
hir'Ier de CHP'1L_ Her muhtar se-
çiminde bir kurban ohırmuşL
Tahir'ler soyunun beşinci kuşa-
ğından Berhan, 1957'de Bay-
burt'ta dünyaya geldi. Doğuştan
CHP'li olarak!.. Çocukluk yılla-
nnda kavradığı bu siyasi gelenek
ilk gençliğinde biçimlendi.
Ortaokul ve liseyi Istanbul'da
Vefa Akşam Lisesi'nde okudu.
Türkiye'yi daha iyi bir geleceğe
taşımak umuduyla serpilirken,
genç olmaya çok az zaman ayıra-
bildi. 78'lileri kuşatan siyasi ya-
saklar, yaşanan sevdalarda da sü-
rüyordu.
- Hiç umıtmam. Hamide admda
bir kız arkadaşım vardı. Pırasa
saçlı... 3 yıl evine götürüp bırak-
tım. Elini tutmak bile aklımdan
geçmiyordu. Yoldaşım, arkada-
şundL Sevgüi olarak bakamıyor-
dum! Bir tek gözJerimizin derinli-
ğinde birbirimize taküdığımız an-
lar olabiliyordu» Biz gençliğimizi
hiç yaşamadık. Gençliğin en ça-
buk öğrendiği şeyleri bflmryorom.
Bisiklete binmevi, bilardo oyna-
mayı hâlâ bümemL
Türkiye çatışmalarla dolu 80
öncesinde bölgelere ayrılmıştı.
Beyazıt'taki 'Orkide Cafe', sol ce-
nahındı. Berhan ve arkadaşlannın
yanı sıra Şerif Gören, Yavuz Öz-
kan da buraya gelirdı. Hiç aklında
yokken sınemayla tanıştı.
- Yavnz Ağabey o yıllar fotoro-
man yönetmenliği yapıyordu. Bir
gün 'Sen oynayacaksın.' dedi Şa-
şırdmı!^ O güne kadar 6x9 kart-
postal bile çektirmemiştim. Çünkü
bizim aklımızda, yapacağımız
devrimden başka bir şey yoktu!.
Berhan bu teklifi kabul etmedi.
Ancak 3-4 ay sonra umulmadık
bir olay geldı başına.
- Hiç unutmam. 1979 yüı Kur-
ban Bayramı'nın 3. günüydü. Fa-
tih'te işlettiğim çay ocağı bomba-
landı. Ben de kurşunlandun. O
günkü adryia Akmcılann işiydi bu.
Istanbul'dan bir süre ayrilmam
gerekince Yavuz Ağabey'in tekfifi-
ni kabul ettim. Kumburgaz-SOivri
arasında bir shede kalıp, çektik fo-
to-romanL Nasıl yapacağunı bile-
miyordum. 'Gül' dediklerinde,
dudağım titrerdi
Oyunculuğu, yönetmenliğini
Cûneyt Arkın'ın yaptığı 'SevgiB
Oğhım' adlı fılmdeki yanaşma ro-
lüyle devam etti. Derken 12 Eylûl
geldi!.. Gözaltına alınanlar arasın-
da Berhan da vardı.
- Çok ilginçtir. Bizi huzurevine
götürdüler. Balık istifi gibi dohış-
muştuk. 11 gün kaldım orada.
Sonra tanıdık bir asker, 'listelere
baktım, senin adın yok. çıkabilir-
sın' dedi. Onca günün ardından
elimi kolumu sallayarak çıktım.L
Çıktım ama, 12 Eylül'le birlikte
hepünizin ütopyası, hayali,1her şey
bir anda bftmiştL Benim için sine-
ma daL
Darbenin ardından toplum hızJa
kırletildi. Anayasayla garantiye
alınan dayatmalar, toplumsal iliş-
küeri de zedeledi.
Bunalımın bir adı da kimlik
arayışıydı.
- Samimiyetle itiraf etmek ge-
rek!.. Bir anda başka bir dünvanm
insanı olduk maalesef. 12 Eylfil
sonrasının Idrlenmişüği, yaşanıl-
mamış gençüği depreştirdi. Çevre
ve ilişkiler kaydı_. Bireysel sorun-
lara yönelen kimnkler edindik. Ya-
şamınııza çıkariar yön verir oldu.
Istisnalar otabiUr, ancak bu süreç-
ten kim 'nasıbımı almadım' derse
sanmm ki yalan söykr» AUahtan
hayatm böyle gitmeyecegini lasa
sürede fark ettim. Yine de boşa ge-
çen o günlere hâlâ çok aarun—
'Acrnıak' 1984 yılında oyuncu-
luğa geri döndûğünde çektiği ilk
film oldu. Reşat Nuri Günte-
kin'in romanından Orhan Ak-
soy'un yönetmenliğinde çekilen
dizinin ardından, tartışmah birçok
rolle defalarca beyazperdeyi ara-
ladı...
CHP merkezsağa kayamazif
- ÇHP sosyal demokrat hareketin
emeğe, işçi sınıfma dayalı kimliğiyle,
Kemalizmin devrimci kimliğinm bu-
luştugu noktadır. Dünyanm hiçbir ye-
rinde, hiçbir zaman devrimler eski-
mez, bilim eskimez. Bu anlamda yü-
zûmüzü bilime dönmemiz gerekiyor.
Sinema dünyasında çataşm. politik
tembierini ortaya koyan çok az insan-
dan bmsin. &d dönemdir de CHP Par-
ti Mechsi üy«sBİn? Neden CHP?
- Kendimi büdim bileli CHP'li-
yim. Ancak 18 Nisan gecesi çok bü-
yük bir acı duydum. Bu ülkeyi kuran,
aydınlanma devriminin öncülüğünü
yapan CHP'nin barajm altında kalma-
sı, benim tribünden sahaya inmeme
neden oldu. Müdahaleci olmamız ge-
rektiğını düşûnerek, CHP'nin PM'sine
aday oldum. Çünkü CHP, ilkeleri ve 6
okunun ötesinde bana göre Türkiye
demek. Var olan diğer partilerinse bir-
birinden farkı yok...
CHP 1990'h yıllardan rtibaren is-
tikrarlı bir şekilde azalarak geldiği
1999 seçimlerinde partamento dışmda
kaldı. tstifa eden Deniz BajkaL 15 ay
sonra sanki hiçbir şey yokmuşçasına
yeniden parti Uderliğine seçildL Peki
şimdi ne olacak?
- Öncelikle şunu gönnek lazım:
CHP parlamentonun dışında kalmalıy-
dı ki, imtiyazlan, tahkimleri, MAI an-
laşmasını, sosyal devleti ortadan kal-
dırabilsinler. 60 milyonu 5 milyona
mahkûm edebilsinler. Son günlerin
moda bir sözcüğü var; öteki Türkiye.
5 milyonun elindeki 60 milyonluk öte-
ki Türkiye... Bugün iktidara gelenlerin
ekonomi, sağlık, eğitim vb. hiçbir ko-
nuda hazırlıklan yoktu. Birisi 'Ben
Apo'yn yakaladım' diyerek, diğeri
'Ben de asacağun' diyerek iktidar ol-
du. Geldiler ve ülkeyi şu an parselli-
yorlar. Sendikal dünyayı, emek dünya-
sını hallaç pamuğu gibi kaldınp artılar.
Çûnkü Türkiye'de var olan kapitalsiz
kapitalistlerin, siyasi erkten beslene-
rek zengin olanlann tek amacı CHP'yi
parlamento dışmda bırakmaktı. Zaten
Türkiye'nin şu dönemdeki en büyük
eksiği sosyal demokrat partinin olma-
yışı. Türkiye'de solun eksikliği var.
Doğnı ama, parlamento dışı kal-
magna CHP'nin de birtakım yanhşlan
neden oldu. Parti içinde son 10 yıkhr
"Arük bu 6 oku kakürahm, liberal bir
kimMğe bürüneüm" diyenkrin etkin ol-
duğu bir dönem yaşanmadı mı?!.
- Bu hatalar yapılmadı değil. An-
cak CHP sosyal demokrasinin ve 6
okun bayrağmı taşımak mecburiyetin-
de. Altan Oymen'in bu parlamentoyu
tanımlayan çok hoş bir lafı var: 5'i bir
yerde 5 tane parti!.. 5'inin de birbirin-
den aynştığı hiçbir nokta olmadığı gi-
bi hepsi söylediklerinin tersini yap-
mıştır. Biz onlann yaratöğı 'öteki Tür-
kiye'yi' reddetmeliyiz.
Peki şimdi ne ohır? CHP, Baykal
üdertiğinde başanh olur mu?
- Parti içinde iktidar olan Sayın
Baykal'ın kendisi de 'Acaba sokakta
da iktidar olabflir mivim?' diye düşü-
nüyordur samnm. 18 Nisan seçimle-
rinden bu yana degişen tek bir şey var.
Farkh partiler bile CHP olmadan Tür-
kiye Cumhuriyeti Parlamentosu olmu-
yor, diyor. Ama mesele esen rüzgârla
puan arttırmak değil. Olkenin ciddi
problemleri var ve CHP bunlara çö-
züm üretmek zorunda.
Bir de sosyal demokrat partilerde
liderin kim olduğu da çok önemli de-
ğil. Sosyal demokrat partilerde, parti-
nin sahibi örgüttür. Lider, koordinatör-
dür, sözcüdür. örgütle ve halkla bağı
genel sekreterler kurar. Sayın Baykal
Türkiye'nin en iyi hatiplerinden, en
karizmatik kişüiklerinden ve Türkiye
siyasetinin en dürüst insanlanndan bi-
ridir. Fakat sadece genel başkan mese-
lesi değil bu. Kadro yani mutfak me-
selesi. Işte burada kaygılanm var. Sa-
yın Baykal şu anda yine 18 Nisan ön-
cesi kadrosuyla beraber. Bu süreci
CHP'nin bir üyesi olarak takip edece-
ğiz. CHP'nin sağa ve merkeze doğru
değil, sosyal demokrat ilkelerle, 6 ok-
la, devrim yasalanna doğru mutlaka
taşmması gerekiyor. Başka bir çıkışı
yot
Baykalın "değiştim" yolundaki
açıkkmalanna nasıl bakryorsun?»
- Deniz Baykal, 'değiştim' diyor.
Demek ki kendisinin değışmesi gerek-
tiğini biliyordu. Hatta bir konuşmasın-
da "15 ay derviş gibi yaşadım" diyor.
Sanınm ki, CHP'nin derviş gibi yaşa-
maya ihtiyacı yoktur. CHP laik bir
parti. Geçen haftalarda Hürriyet gaze-
tesinde Baykal'm "Şeyhim Edebali"
açıklamasını okudum...
Arkasındaki duvarda çerçevelen-
miş sözleri asılı olarak fotoğraf çektir-
miş. Ben de okurum, çok güzel sözler.
Ama 'Şeyhim Edebali'nin sözleılJ
sözcüğünü kullanmak ayrı bir şey.
Çünkü Edebali bir tarikat lideri.
CHP'nin bugün en önemli sorunu tari-
katlarla. fundamantalizmle ilgili. Geç-
en günlerde 2^aman gazetesindeki kö-
şesinde tbrahim Karayeğen de Sayın
Baykal'ın değişimiyle ilgili bir yazı
yazmış.
Diyor ki; röportaja giderken, yine
bizi klasik sol anlayışıyla, katı laik
kimliğiyle karşılayacağmı düşünür-
ken, karşıma Ecevit'i andıran bir kişi-
lik çıktı. Hatta Özai'ın 4 eğilimini
oluşturan bir profil gördüm. Bu, CHP
için tehlikeli olur. Burada partinin
merkez sağa doğru kayışı yatıyor.
Değiştim lafi o zaman merkez sa-
ğa doğru değiştim anlamına mı geli-
yor?
- Sanınm Genel Başkanımız bu
yazıyı açıklayacak ya da tekzip ettire-
cektir.
Etnik kimliğiyle Türkçülük, dinci
kimlik Türkiye'de yükselen değerler
diye biz oraya taşınamayız. CHP bunu
reddeder. Sanıyorum ki, Ibrahim Ka-
rayeğen gönnek istediği Baykal'ı yaz-
mış. Sayın Baykal'ın bu ifade içinde
kendisini anlattığını, CHP'yi anlattığı-
nı hiç sanmıyorum. CHP sosyal de-
mokrat hareketin emeğe, işçi sınıfına
dayalı kimliğiyle, Kemalizmin dev-
rimci kimlığinın buluştuğu noktadır.
Dünyanm hiçbir yerinde, hiçbir zaman
devrimler eskimez, bilim eskimez. Bu
anlamda yüzümüzü bilime dönmemiz
gerekiyor.