18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 KASIM 2000 PAZARTESİ HABERLER MHP lideri, türban ve AB'ye değinirken Öcalan konusuna girmedi, partisinin 8 hedefini açıkladı Bahçeli: Değişim değü gelişim SEKTAÇEŞ ANKARA - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli kongrede yaptığı ko- nuşmada, partisine yönelik eleştiri ko- nulanndan sadece türban ve Avrupa Birliği'ne değinirken Abdullah Öca- lan ve idam konusuna girmedi. Tür- ban konusunda net bir tavır ortaya ko- yamayan Bahçeli, AB ülkeleri ile "onurhı bir işbiriiğT yapılması gerek- tiğini söyledi. Bahçeli, MHP'nin de- ğişmediğini, ancak "geüştiğiıü"" savu- nurken "Tarihi kökleri ve iddialan ofauı harekeüer, ortaya çıkan yeni ihti- yaç ve geiişmelere yeni cevaplar ve çö- zûm arayışlan içinde olurlar" dedi. MHP'nin gelecek dönemde 8 hedefi- nin olacağını vurgulayan Bahçeli, 21. yüzyıhn iki anahtannın demokrasi ve milliyetçilik olacagını kaydetti. MHP hderi Devlet Bahçeli, "yüzyü- la sözteşme" olarak nitelendirilen 6. olağan kongrede, 20. yüzyüın genel bir değerlendirmesini yaptıktan sonra hükümetin kuruluşundaki nedenleri anlattı ve MHP'nin yeni hedeflerini açıkladı. Bahçeli'nin iki saatlik ko- nuşmasında verdiği mesajlar ana baş- lıklanyla şöyle: HükûmeÖn kuruluşu: Partımizin iktidar sorumluluğunu paylaşması, si- yasi ve ekonomik belirsizliğin ve ümitsizliğin doruk noktasına ulaştığı bir dönemle örtüşmektedir. Siyasi ve ekonomik istikrann önemli ölçüde te- sis edilmiş olmasında, MHP'nin var- lığı ve gayretleri çok önemli bir paya sahiptir. Mevcut ülke şartlan ve üçlü koalisyon yapısı dikkate alındığında arzulanan her şeyi gerçekleştirmenin mümkün olamayacağı aşikârdır. Bu- gün için önemli olan ülkemizin ve milletimizin önceliklerinde sağlanan gelişmelerdir. atılan adımlardır. MHP'nin 8 hedefı: Türk siyasetçi- sinin ve aydınmın dünyaya bir bakış açısı olmalı, alternatif fıkir ve politi- kalar gehştirilmelidir. Tarihimizle ve kültüriimüzle hesaplaşma ya da kav- ga etme saplantısından bir an önce kurtulmak lazımdır. Demokrasi ve in- san haklan politikalan el birliği ile ge- liştirilmelidır. Sıyasette seviyesiz, tu- tarsız, günübırlık söylem ve davranış- lardan ısrarla uzak durulmahdır. Türk- çe yaşahlmahdır. Ülkemizin birliği ve dirliği için siyasi ve ekonomik istik- rann toplumsal istikrar ile birlikte oluşturacağı ahenkli bir üçgenin var- lığına ihtiyaç vardır. Stratejik öncelik verilecek yatmm alanlan ile teknolo- ji branşlannm çok iyı tespit edilmesi zorunludur. Avrupa Birtiği: Ülkemizin Avrupa Birliği'ne girişi, herhangi bir Avrupa ülkesinin üyeliğinden daha derin bir anlam ve öneme sahiptir. MHP, AB'ye tam üyelik meselesini önem- semekte ve ciddiye almaktadır. Birlik yönetiminin Türkiye ile ilişkilerinde Yunanistan'ın arkasına sığınmaktan, Kıbns ve Ege sorunlanna tek taraflı yaklaşmaktan vazgeçmesi gerekmek- tedir. Türban: YÖK'ün, eğitimin kalite- sinden daha çok kıhk kıyafete zaman ve enerji harcaması, sorunun kronik bir mahiyet kazanmasına zemin ha- zırlamıştır. MHP, milletimizi inciten başörtüsü meselesinin, yeni gerilim ve çözümsüzlüklere yol açmadan, en hakkaniyetli şekilde ve mutlaka halle- dilmesini savunmaktadır. MHP'nin degişimi: MHP'nin deği- şip değişmediğini, milliyetçüiğin mis- yonunu tamamlayıp tamamlayamadı- ğını çok merak edenlere hatırlatmak isterim ki, tarihi kökleri ve iddialan güçlü olan hareketler, varhğını ve ay- ncalığını sûrekli korurlar. Yani deği- şip başkalaşmazlar, ama gelişirler. Or- taya çıkan yeni ihtiyaç ve geiişmelere yeni yanıtlar ve çözûm arayışlan için- de olurlar. : . Ucuzluğu tercih edildi Termîk santndlar halkın kâbusıı OLCAYAKDENtZ MİLAS - Türkiye'nin en yoğun enerji bunakmını yaşadığı 1970'li yıllarda ucuz enerji kaynağı olarak yöneldiği termık santrallar, yöre halklan için kâbus oldu. Çevresine kûl ve zehir yağdıran santrallar, ta- nm üretimini düşürdü, ormanlan kuruttu, insanlarda solunum yolla- n hastahklannın artmasına yol aç- ü. Santrallar çevresine saçtığı rad- yasyonla da tepki gördü. Türkiye'ye termik santrallar, 1970'li yıllarda yaşanan enerji sı- kıntısı ve dönemin yöneticilerinin Doğu Bloku ülkelerindan alacaklı konumuna gelmesiyle girdi. Yaşa- dıklan ekonomik sıkıntılar nedeniy- le zor durumda olan Doğu Bloİcu ülkelerinden Polonya, enerji yoklu- ğu içindeki Türkiye'ye termik sant- ral önensı sundu. Termik santralla- rın başka amaçla kullanılamayacak kadar kötü kaliteli linyit kömürle- rinden enerji elde edecek olması, kısa sürede kurulabilmeleri ve ya- şanan enerji darboğazı Polonya'nm teküfinın hemen kabul edilmesine neden oldu. Polonya'yla yapılan an- laşma sonucunda Muğla'dâ üç üni- teli Yatağan, beş üniteli Yeniköy ter- miksantrallarının kurulması kesin- leşti. Yatağan Termik Santralı, dün- yada çevre bilincinin yeni yeni fi- lizlenmeye başlamış olmasına kar- ştn Türkiye'nin bu bilinçten henüz yoksun olduğu bir dönemdeyapıldı. Santral, 1982 yılında 12 Eylül dö- neminin Başbakanı Bülent ülusu ta- rafından hizmete açıldı. Yatağan Termik Santralı çalışma- yabaşlarbaşlamaz 150metrelikba- cası ve bu bacaya çok yakın olan soğutma suyu havuzlan ile zehir yağdırmaya başladı. Santraldan ilk etkilenen tütün üretıcıleri oldu. Tü- tün kalitelerinın düşmesi sonucu ürününü satamaz duruma gelen üre- ticiler, Türkiye Elektrik Kurumu'nu (TEK) mahkemeye vererek milyar- larca liralık tazminat almaya hak kazandılar. Yatağan çevresindeki kızılçam ormanlan da kurumaya başlaymca, bu kezTEK, Orman Ba- kanlığı'yla da mahkemelik oldu ve tazminat ödemek zorunda kaldı. Termik santrallann bir ünitesi yak- laşık 300miryon dolaramalolurken her ünite için yaklaşık 85 milyon dolara malolacak baca gazı antma tesisleri yaptınlmadı. 6. olağan kongrede Devlet Bahçeli, yeniden genel başkanlığa seçildi Iktidarda liderliğini pekiştirdi EMİNE KAPLAN ANKARA - MHP Genel Başkanı, Başbakan Yardımcısı DevJet Bahçe- li, iktidarda ve rakipsiz olarak girdi- ği 6. olağan büyük kongrede parti içindeki egemenliğini pekiştirdi. Bahçeli, kongreye katılan 1301 dele- geden 1283'ününoyunualarak3. kez genel başkanlığa seçildi. Bahçeli'ye ağır eleştiriler yönelten eski merkez karar kurulu üyesi Şerafettin Toperi, baskılar nedeniyle aday olamadı. To- peri, başvuru dilekçesi ve yönetim kurullan listesinin basın danışmanın- da olduğunu, danışmanmın gözleri bağlanarak bir araba ile kaçınldığım ilen sürdü. MHP, merkez karar ve merkez yü- rütme kurullannı feshederek "Mer- kez Yönetim Kurnlu" (MYK) adıy- la 70 kişilik yönetim oluşumuna git- ti. Tek listeyle gidilen seçimlerde, Bahçeli parti içinde küskünlükleri önlemek için "Danışma Kurulu' 1 for- mülünü devreye soktu. Bayındırlık ve tskân Bakanı Koray Aydın'ın MYK'de etkinlik kurma girişimleri- ne karşıhk, MHP Genel Başkan Yar- dımcısı Şevkat Çetin yönetimde ağır- lığını korudu. Eski yönetimin 5 fî- reyle yerini korudugu MYK listesin- de yeni olarak 21 milletvekiline yer verildi. MHP'nin 6. olağan kongresi, dün Atatürk Spor Salonu'nda yapıldı. Sa- lona girenlerin en az 4 kez arandığı, genel başkanlık ve yönetim için hiç- bir yanş yaşanmayan kongre sakin bir havada geçti. Genel merkezin de- MHP'nin kongresinde ilginç görüntüler varth. (Fotoğraf: SERDAR ÖZSÖY) netimı altında yapılan kongrenın dı- van başkanlığına eski Devlet Bakanı Ercüment Konukman seçildi. Kong- re, MYK listesı konusunda Bayındır- lık ve Iskân Bakanı Koray Aydın ile çekişen MHP Genel Başkan Yardım- cısı Çetin'in konuşmasıyla açıldı. "Devletin başına Devlet gelecek" sloganlan altında salona gelen Dev- let Bahçeli, kongreye tek aday olarak katıldı. Toperi 'nin adaylık başvuru- sunda bulunması engellendi. Toperi, başvuru dilekçesi ve yönetim kurul- lan listesinin basın danışmanında ol- duğunu, danışmanının gözleri bağla- narak bir araba ile kaçınldığmı ileri sürdü. Bahçeli'nin konuşmasının ardın- dan kongre salonunun dışına çıkan Toperi, yeniden salona girmek iste- yince partililerin engellemesiyle kar- şılaştı. Toperi, salona giremeyince kongreyi terk etti. Kongre, tüzük ve program değişikliklerini jet hızıyla onayladı. 185 üyeli Merkez Karar ve Merkez Yürütme Kurulu feshedile- rek yerine 70 üyeli merkez yönetim kurulu oluşturuldu. Grup başkanve- killiği sayısı 3'e çıkanlırken 60 üye- li danışma kurulu da oluşturuldu. Da- nışma kurulunun oluşturulması, kongre sonrasında yeni küskünlerin çıkmaması için Bahçeli'nin bir tak- tiği olarak değerlendirildi. Oylama sonucunda, kongreye katılan 1301 delegeden 1283'ünün oyunu alan Bahçeli, 3. kez genel başkanlığa se- çildi. Tek listeyle gidilen seçimlerde merkez yönetim kurulunun oluştu- rulmasında MHP Genel Başkan Yar- dımcısı Şefkat Çetin etkili oldu. 5 ki- şi dışında eski başkanlık divanı üye- leri yerlerini korurken yeni olarak 21 milletvekili de MYK'ye girdi. Sadi Somuncuoğlu'nun cumhur- başkanlığma başvuru sırasında yaşa- nan olaylara kanşan eski Genel Sek- reter Yardımcısı Ahmet Erol Ersoy liste dışında kalırken ihracı gündem- de olan Somuncuoğlu da listeye alın- madı. Gazeteci Abdi tpekçi cinayeti sanıklanndan Yavuz Ceylan da liste dışında kalırken MYK'ye yalnızca i- ki kadın üye almdı. ONGREDEN NOTLAR Geçmişin gölgesinde sözde BÜLENT SARIOĞLU ANKARA - MHP'nin 6. büyük kongresinde partinin siyasi kimliğı- ne damgasını vuran 1980 öncesi çiz- gisinden kopamayacağı vurgulanır- ken "değişiın'' kavramlarla sınırlı göstermelik bir düzeyde kaldı. Sağ- sol çatışmalannda öldürülen ülkücü militanlann "kahramanlaştınkiığı'' kongrede, "Tekbir ve Türkeş sloganı yasağı" dikkati çektı. Partililer ve de- legelerin sürekli olarak '^epeden" ta- limatlarla yönlendirilmesi gözlerden kaçmadı. MHP'nin iktidardaki ilk kongre- sinden bazı ilginç notlar şöyle: • Kongre salonunda genel merke- zin belirlediği "Bilge lider-dürüst kadro-ilkeli sh aset Yüzyıllar sözleş- me". "Türkmilliyetçiliğininvazgeçil- mez sevdası Türkrye'dir", "Sen doğ- mana bak güzel gün", u Biz bu ülke- yi karşüıksız sevdik" pankartlan dı- şında hiçbır pankart ve döviz kulla- nılmadı. Protokol bölümü takım el- biseleriyle lacivert renge bürünürken. delegeler ile izleyıciler de kravat tak- ma koşuluna uydu. • Neredeyse her sıraya bir görev- linin düştüğü salona Devlet Bahçe- H'nin girmesinden önce tekbir sesle- ri yükseldi ve "Başbuğ Tûrkeş" slo- ganlan atıldı. • Bahçeli'nin kongreden bir gün önce il başkanlan toplantısında dıle getirdiği "Gürûltü paürn istemiyo- rum. AdamlaruuH uyann, yakanm" talimatı, cep telefonlu uyanlarla sa- lona yansıdı. • Abdullah Çadının 1980 öncesi saklandığı ve o dönem ülkücü mili- tanlann karargâhı olan Site Yur- du'ndan gelen öğrenciler, "Site'depo- Bsbstemrv-oruz" diye slogan atınca gö- revliler devreye girdi. • "Çankaya yolunda. Asya'nın bozkurtlan. Tann korusun Türk'ü. Tûrkçüyüzyaşadıkça'" dizelenni içe- ren "ÇankayaMarşı" ile başlayan si- nevizyon gösterisı "Devlet Bahçeli" damgasının izlerini taşıyordu. • Sinevizyonda "Cesurdu, ülkü- cüydü. ocaklrydU. Zamana parantez açb. O parantez hiç kapanmayacak" diye söz edüen ve sesı verilmeden, fotoğraflanyla yetinilen Türkeş'in son yansıması öhnüş bir kurt görün- tüsüyle yan yana verildi. Sinevizyon kareleri Türkeş'in Bahçeli'yi öptüğü fotoğrafla noktalanırken MHP lide- rinin "Türk miiliyetçileri ölümü büe göz ahıiar" sözleri en çok alkışlanan bölüm oldu. Yeni yönetimin, Alpars- lan Türkeş'i 'silikanılarla' sınırlayan yaklaşımını Türkeş ailesinin kongre- ye davet edilmemesi perçinledi... • MHP, diğer "değişim'' mesajını güneydoğuya dönük vermeye çalıştı. "Bidis'te beş minare" türküsünün ens- rümantal yorumuna Diyarbakır ve Si- irt'ten manzaralar ile folklorik giysi- li Kürt kadının görüntüsü eşük etti. • Bahçeli bu tür davramşlara gele- cekte de izin vermeyeceğını ıma et- ti. Bahçeli, "Emaneti, günlük hesap- lar içinde çarcur etmeyecegiz. Siyasi hesabın anhk çekicinğine kapümaya- cağjz" gibi iddialı sözler kullandı. • Genel merkezin partililere "kongreye silahla getaneyin" uyanla- nna karşın salon girişinde 5 kişinin silahma makbuz karşılığı el konul- du. •Genel başkanlık ve iki yönetim organı için çıkanlan listelerin delin- mesi tüzük gereği olanaksız olduğun- dan, bazı adlann çizilmesi de anlam- sız kaldı ve oylama süreci bir saati aş- madı. Delegelerin çoğunlukla para- vam kullanma gereği duymadan san- dığa attıklan listeler 10'ar dakikada sayılarak "seçim'' sonuçlandınldı. Böylece MHP'li delegeler, "Uderi- min yanlışı benim doğrumdan üstün- dür" ılkesıne sadakatten aynlmadı. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] ROMA - Gözümüz italya'nın JDaş- kentinde, kulağımızTürkiye'de. Özel- likle bir dönem Genelkurmay Başkan- lığı'nda hazırlandığı söylenen ve bazı gazetecileri hedefalan belge, burada- ki Türk gazetecileri ve Türk delegas- yonu içinde hemen öne çıktı. Roma'da toplanan 41 ülkenin ba- kanlan, çokçeşitli sorunlarlayüzyü- ze bulunan aday ülkelerin getirece- ği yükleri nasıl aşacaklarını konuştu- lar. Türkiye'nin Avrupa Konseyi insaVı Haklan Mahkemesi'ndekı yargıcı Rı- za Türmen bu konudaki kaygılan şöyle özetledi. "Şimdi Azerbaycan ve Ermenis- tan'ın üyelik için başvurmasıyla, ola- ğanüstü bir başvuru olacak. Kara- bağ yüzünden, her iki taraf Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'ne başvu- racak. Avrupa Insan Haklan Mahke- mesi'nin kapasitesi ile başvurular arasında büyük bir dengesizlik var. Aslında ülkeler mahkemeye daha Imza Atmakla îş Bitmiyor../ fazla maddi kaynak sağlasalar, bu sorun bu kadar büyümez." Avrupa insan Haklan Mahkeme- si'nin önüne gelen dosyaların üçte birine yakınının Türi<iye hakkında ol- ması da bir başka dramatik durum. Türkiye'nin iç hukukunu Avrupa standartlanna çıkaramaması, yargı sisteminin hâlâ eski baskıcı anlayış- larla çalışması işleri daha içinden çı- kılmaz hale getiriyor. Burada dosyalann Türkiye aley- hinde yığılmasında tartışılacak ko- nulardan birisi de yargıçlann sorum- luluğu. Türkiye, birçok belgeyi bura- lardaki toplantılarda imzalıyor. Iş im- zaya gelince pek sorun olmuyor. Bundan 50 yıl önce bildirgeyi imza- layan 10 ülkeden birisi Türkiye. Gelin görün ki, Türkiye'de yargı sistemi; var olan yasalan ne yazık ki hep hukuk devleti ve demokratik devtet anlayışına ters bir mantıkla uy- guluyor, atılan bunca imzaya rağmen uygulamaya devam ediyor. Yargıç- larla mahkemelerde ve kişisel soh- betlerde hep, lyi kanun, kötü ka- nun, biraz da yargıçlann eseridir" dediğimde evet cevabını veriyorlar. Iş uygulamaya gelince tersi bir mantıkla karar veriyorlar. Yüksek yargı da aynı yönde davranınca, or- taya can alıcı bir durum çıkıyor. Pek çok kez verdiğim bir örnegi burada tekrar etmek istiyorum. Mec- iis'te pankart asan genci, Manisa'da duvara yazı yazan liseli öğrenciyi "te- rör örgütü üyesi" olarak yargılayıp mahkûm etmek kanun emri miydi? Sırf duvara yazı yazdığı için bir genç 15-20 yıla mahkûm edilince, adalet mi gerçekleştirilmiş oluyor? Böyle durumlarda yargıçlar, "On- lar demokratik eleştiri haklannı kul- landılar" diye karar verip hukuk dev- letinin gelişmesine katkıda buluna- mazlar mı? Arada bir böyle davranan yargıçlar olmuyor mu? Avrupa Birli- ği toplantılan sırasında, bizdeki ka- nunlann ötesinde bürokrasiye ve yargıya egemen olan despotik man- tık, daha öne çıkıyor. Türkiye'nin yasal alanda çok adımlar atması şart; ama bundan önce ya da bununla birlikte, yargıya ve bürokrasiye egemen olan bu kav- rayışla mücadele etmesi daha önem kazanıyor. Insan Haklanndan So- rumlu Devlet Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'le, Avrupa Konseyi'nde ça- lışan Türk yargıç ve diplomatlarla bunlan konuştuk. Siyasi iradenin; baskıcı, anti-de- mokratik karar vermeye yatkın bürok- ratı ve yargıcı değil, hukuk devletin- den yana olanını teşvik etmesi gere- kiyor. Şimdiye kadar hep tersi yapıl- dı. Yükselen değer baskıcı olanlardı. Bu ne zaman tersine dönecek? örneğin, gazeteciler aleyhine ba- sına düzmece Şemdin Sakık ifade- si hazırtatan anlayışın üzeri örtülme- ye ve bunu yapanlar korunmaya de- vam edecek mi? Türkiye, 12 No'lu protokolü bu toplantıda imzalamadı. Yakında im- zalayabilir. ImzaJarsa ne olacak? Komplocu, baskıcı mantığın Tür- kiye'de güçlü bir birikimi var. Temel sorun bu.. önce kafanın değişmesi.. yasalar daha kolay degişir. Roma'da Cumhurbaşkanlığının ih- tişam dolu sarayının merdivenlerin- den inerken, kafam Türkiye'de... 2000'Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Modelle Öğrenmek... 'Modelle öğrenmek' bir öğrenme biçimidir. Eği- tim psikolojisi genel olarak üç öğrenme yöntemi ol- duğunu fark etmiş, bu yollarla öğrenmenin nasıl gerçekleştığıni araştırmıştır. Bu yollar: - Modelle öğrenme: Bir modele bakarak onun gibi olmak istemeye dayanır. Erken çocukluk dö- neminde anneye bakarak, babaya bakarak onlar gibi olmak istemenin bir öğrenme yöntemi olduğu anlaşılmıştır. Ergenlikdönemindede 'toplumsal bir model', gençler için benzemek istenen bir örnek, bir idol olur. Genç insanlar kimi zaman bir politik lidere, kimi zaman zırvedeki bir sanatçıya, bir iş in- sanına, kimi zaman da bir bilim insanına, bir sivil toplum liderine benzemek ister, o modelle özdeş- leşim kurarlar. özellikle kimlik arayışı döneminde- ki erken ve orta ergenlik döneminde bu özdeşle- şim (identrfikasyon) büyük bir rol oynar. - Davranışla öğrenme: Çevresinde geçerti olan, kabul gören davramşlara bakarak öğrenme de bir öğrenme yöntemidır. insanlar çevrelerinde olup bi- tenlere bakarak 'başkalannın nasıl davrandığını' öğrenirler. Eğer kabul gören, saygınlık yaratan, ba- şarrya ulaşan davranışlar onlarsa, kendilen de ay- nı davranışlan benimseyip uygulayarak başan ka- zanmaya çalışırtar. Hele de söylenenler başka ya- pılanlar başka ise bunu hemen fark ederek 'söy- lenene değil, yapılana önem vermeyi' öğrenirler. - Bilişsel öğrenme: Bu yöntem insantn kendi bi- linciyle öğrenmesidır. Insan çevresindeki modelle- re, değerlendirme yaparak bakmayı öğrenir. Onla- ra benzeşmek yerine onlann iyi ve kötü yanlarını görerek değerlendirir. Davramşlara baktığı zaman, sergilenen davranışlann doğru ve yanlış olanlannı görerek değerlendirir. Böylece kendi kişiliğiyle, kendi değeriendtrmesiyle hareketlerini düzenler. Hemen bütün toplumlar benzer doğrulan dile getirir, benzer doğruları öneririer. örneğin, 'ya/an söylemek' bütün toplumlarda kınanan, olumsuz kabul edilen bir davranıştır. Ama bir politikacı 'ya- lan söytemenin elbette yanlış olduğunu, ama kimi durumlarda gerçeğin açıklanamayacağını' söyler- se 'yalanı olumlayan bir model' oluşturur. Bir işa- damının yalan söyleyerek başan kazandığı görü- lürse 'yalanın başan için gerekli bir davranış oldu- ğu' öğrenilmiş olur. Artık 'yalan söylemek yanlıştır 3 sözleri geçersiz kalır. Şimdi bu toplumda 'kım başanlı sayılıyor?' Başan ile ilgili toplumsal değer boyutu neleri sim- geliyor? Bu soru yaşamsal önem taşımaktadır. Çünkü yetişen milyonlarca çocuğumuz için, milyonlarca gencimiz için 'öğrenme modeli' bu sorunun yanı- tıyla oluşmaktadır. Hayatını kendi çabası üzerine kurmuş, dürüst çalışarak iyi bir yaşam kurmayı hedefleyen, onu- runu her koşulda koruyan, elde ettıklenni hak etti- ği için onlarla yetinmeyi ilke edinen birisi 'yaşama modeli' olmakta mıdır? Yoksa, hayatını her yolla hızlı biçimde zengin ol- ma hedefine yöneltmiş, dürüst olmanın ayakbağı olduğuna inanmış, onuru eskimiş bir başan enge- li sayan, elde ettiklerinin başkalanndan çok olma- sıyla rahat edebilen, sürekli daha büyük hedefler bulan, bunun için de kimsenin gözünün yaşına bakmayan birisi mi günümüzün 'yaşama modeli' olmaktadır? Ülkenin gündemine bakınız. 'Politika-ticaret- mafya' üçgeninin her gün bir kanadının yarattığı olaylann sergilendiğini görüyorsunuz. Televizyon- daki yerii dizilerin hemen hepsi de kaçınılmaz ola- rak bu üçgeni, elbette içine aşk temasını da yer- leştirerek işlemektedir. Entrika, patlayan sılahlar, al- datılan, kazıklanan birileri sürekli olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadınlar için 'model', kendisini kabul edilebilir bi- çimde teşhir ederek zengin olmaktadır. Erkekler için 'model', her türiü dalavere ile ve si- lah gücüyle zengin olmaktır. Toplumda bir bilim insanının 'model' olabildiği- ni göremiyorsunuz. Toplumda bir sanatçının 'model' olabildiğini gö- remiyorsunuz. Toplumun 'modelleri', her türiü evrensel değeri bir yana bırakmış sahtekârlar, rüşvetçiler, kara pa- racılar, her yolla her biçimde zengin olanlar, servet yapanlar, magazin dünyasının basınında, televiz- yonlannda boy gösterenlerdir. Bir ülkeye ancak bu kadar kötülük edilebilir. Büyük Atatürk'ün emanetine ancak bu kadar ihanet edilebilir. Yeni bir aydınlanma hamlesi 1923'lerden çok daha zorunlu. 2000 yılındayaşadığımız en büyük sorun budur... E-mail: erdal.atabek(a mynet.com.tr Fax: 0212 513 90 98 DYP'li Nefvel Sahin konulaeak başka bankalarda var' ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Muhalefet, batık bankalarla ilgili tepkisini sürdürüyor. FP, Devlet Bakam Recep Ö- nal hakkında gensoru önergesi vermeye hazır- lanırken DYP Genel Başkanı Nefvel Şahin, el konulması gereken baş- ka bankalar da olduğunu savundu. FP Genel îdare Kuru- lu (GÎK), Genel Başkan Recai Kutan başkanlı- ğında toplandı. Toplan- tı sürerken gazetecilere açıklama yapan FP Ge- nel Başkan Yardımcısı Ertan Yülek, bankalar konusunu ele aldıklannı kaydetti. Konunun üze- rine gidilmesine karar verildiğini vurgulayan Yülek, "Üketapta,yann yapılacak görüşmeden sonraortaya çıkacak du- ruma göre, ilgüikr hak- kmda gerekiyorsa genso- ru ve soruşturma öner- gesi verilmesine karar verildi'' diye konuştu. Yülek, konuyu ince- leyecek bir komisyon oluşturulması karan alındığını da söyledi. Yülek, iptal ettirdikleri KHK'lerin bazılarmı yasa önerisi olarak sun- malan konusunda da "Hukukun gereğini ye- rine getireüm ama Mec- Hs'i atlayarak çıkanlmış KHK'leri Meclis'in de- netiminden geçirip ka- nun haline getirerek, ta- lep edilen doğrulruda ta- san>ı kanurüaştıraüm dedik" diye konuştu. DYP Genel Başkanı Nefvel Şahin, el konul- ması gereken başka ban- kalar olduğunu söyledi. Şahin, Vakıfbank, Em- lakbank ve Halkbank'ın da içinin boşaltıldığı söylentilerinin bulundu- ğuna işaret etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle