Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 KASJM 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET
EKONOMt /
SAYFA
ekonomi@cumhuriyetcom.tr 13
RenautTdan iki
yeni ppoje
BURSA(AA)-OYAK
Renault'nun Megane
Sedan ile Clio Symbol'de
bazı değişiklikler
yapmaya hazırlandığı
bildirildi. OYAK
Renault'nun yeni
Megane'ı 2002 yılının ilk
aylannda, sadece
Türkiye'de üretilenClio
Symbol'ün "makyajlı"
halini de 2001'de
piyasaya sunacağını
belirten yan sanayiciler,
söz konusu değişiklikleri
yapmak için Oyak
Renault yöneticilerinin
kendileriyle toplantı
dûzenlediklerini ve her
iki modelde de yerlilik
oranının arttınlması
gerektiğini bildirdiler.
"Batric bankaya
değUGAFa'
ŞANLIURFA(AA)-
Şanlıurfa Ticaret ve
Sanayi Odası (ŞTSO)
Yönetim Kurulu Başkanı
Ismail Demirkol, 2001
yılının bütçesinin
yapıldığı bir dönemde
hûkümetin, batık
bankalara verdiği
paralann en azından
çeyreğini GAP'a
ayırmasının gerektiğini
söyledi.GAP'ın2010
yıhnda bitirilmesi
yönünde MGK ile
Bakanlar Kurulu'nun
karan bulunduğunu
anımsatan Demirkol,
"Eğer gerçekten proje bu
sürede bitirilmek
isteniyorsa o halde
projenin bitirilmesi için
gerekli olan paranın her
yıl 10'da l'ini
ayırmahyız" diye
konuştu.
Üç şirket daha
borsa yolunda
ANKARA(ANKA)-
tktisat Gayrimenkul
Yatınm Ortaklığı, Akça
Holding ile Armada
Bilgisayar Sistemleri,
hisse senetleri borsada
işlem gören şirketlere
katılmaya hazırlanıyor.
Akça Holding, sermaye
arttınmı yoluyla 9 trilyon
360 milyar liralık hisse
senetlerini halka arz
edecek. Sermayesini 1
trilyon 750 milyar lira
arttıracak olan Iktisat
Gayrimenkul Yatırun
Ortaklığı, bunun tamamı
ile mevcut sermayesinin
1 trilyon 400 milyar
liraük bölümünü halka
satacak. Armada
Bilgisayar Sistemleri ise
75 milyar liralık hisse
senetlerini halka arz
edecek.
Türkiye-lrak
ANKARA (AA)-Dış
Ticaret Müsteşan Kürşad
Tüzmen, Irak'a ihracatta
hedeflerinin ilk üç ülke
arasına girmek olduğunu
bildirdi. Devlet Bakanı
Tunca Toskay'la birlikte
Irak'ta yaptıklan
temaslan değerlendiren
Tüzmen, Irak pazannda
geç kalmakla birlikte son
çabalarla eski günlere
dönüşün başladığmı
bildirdi. Tüzmen, bu yılki
ihıacat hedefinin
Birleşmiş Milletler'in
(BV1) Petrol Karşılığı
Gıia ıthalatı kapsamında
50) milyon dolar
oliuğunu belirtti.
Ahianya'mn
giçmen ihtiyacı
BIRLİN (AA) - Alman
Elonomik Araşürma
Eıstitüsü (DIW) Başkanı
Kaus Zimmermann,
^Amanya'nın her yıl en
aı200 bin göçmene
ilayacı olduğunu belirtti.
Brliner Zeitung
gzetesine bir makale
lızırlayan Zimmermann,
J20 binin alt sınır olması
grektiğini belirterek
«knografik
jguşmelerden dolayı
^tecekte bu sayının büe
işücü ihtıyacını
Irşılamak için yeterli
«cnayacağını savundu.
Dağıtımda tekele yol açacağı gerekçesiyle gübre özelleştirmesi frenleniyor
IGSAŞ'ın devredilmesine ret• Rekabet Kurumu'nun
faaliyete geçişinin 3. yıldönümü
nedeniyle düzenJenen toplantıda
konuşan Müftüoğlu, kururnun 3
sektörü mercek altına alacağını
söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Re-
kabet Kurumu Başkanı Prof. Dr. Tamer
Müftüoğlu. özelleştirme kapsamında
bulunan İGSAŞ'ın TOROS şirketine
devrinin dağıtımda tekel oluşturabile-
ceği için reddedildiğini açıkladı.
Müftüoğlu, Rekabet Kurumu'nun fa-
aliyete geçişinin 3. yıldönümü nedeniy-
le düzenlediği basın toplantısında sür-
dürdükleri çalışmalar ve karşılaştıklan
sorunlar hakkında bilgi verdi. Kasım
1997- Ekim 2000 tarihleri arasuıda ku-
ruma yapılan 1317 başvurunun incelen-
diğini belirten Müftüoğlu, rekabet ihla-
li konusunda yapılan 738 başvurudan
391'inin kanun kapsamı dışında bulun-
duğunu, bunun rekabet hukuku alanın-
da bilgi eksikliğinin önemli bir göster-
gesi olduğunu söyledi. Kurumun özel-
leştirme kapsamında 13 karar verdiğini
belirten Müftüoğlu, cuma günü yaptık-
lan toplantıda özelleştirme kapsamında
bulunan ÎGSAŞ'ın To-
ros Gübre'ye devri-
nin rekabeti ihlal
edeceği için red-
dedildiğini söy-
ledi. Müftüoğlu,
bu karan alma-
lannda üretim-
dençok da-
ğıtımda tekel oluşacağının görülmesinin
etkili olduğunu kaydetti. Müftüoğlu,
"İGSAŞ'ın devri durumunda TOROS
ve ÎGSAŞ piyasada hâkim durum oluş-
turuyor. Ama sadece pazar payı önemli
değil. Özellikle dağrtnn kanah, iskele ve
depolama konulannda sahip olduklan
güç, bizi bu karara götürdü" dedi.
Kurumun yürüttüğü soruşturma so-
nuçlannda rekabeti ihlal edenlere yakla-
şık 6 trilyon ceza verildiğini aktaran Müf-
tüoğlu, bunun yalnızca 500 milyar lira-
lık bölümünü tahsil edebildiklerine işa-
ret etti. Halen 18 soruşturma sürdürdük-
lerini bildiren Müftüoğlu, BBD.YAY-
SAT ve BİRYAY soruşturmasının 6 Ara-
lık'ta açıklanacağını bildirdi. Rekabetin
Korunması Hakkında Kanun'un çeşitli ek-
silikler içerdiğini, piyasaya hâkim
olmayı değil bunu kötü kul-
lanmayı cezalandırdığını ifa-
de eden Müftüoğlu, yeni
bir kanun için paket hazır-
lıklannı sürdürdükleri-
ni, bunu parlamento-
ya sunacaklannı açık-
ladı. Rekabet konusuna tüketicilerin ve
tüketici örgütlerinın sahip çıkmamasını
eleştiren Müftüoğlu, bunun rekabet ih-
lalleri konusunda etkin çalışma yürüt-
melerine engel olduğuna dikkat çekti.
MADEN-SEN ÜYELERİ TURGAY CÎNER'E TEPKt GÖSTERDt
'Devletimadencüiksektöründen silmeyeçahşiyor'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) -Maden-Sen, Sabah
gazetesinin hisselerinin bü-
yük bölümü ile isim hakkını
almasıyla gündeme gelen Park
Holding 'in sahibi Turgay Ci-
ner'i, "devieti madencüik sek-
töründen silerek tekel oluş-
turma peşinde olmakla" suç-
ladı.
Maden-Sen Genel Başkanı
Neşet Detnirtaş yaptığı açık-
lamada, hûkümetin de Eti Hol-
ding'in içini boşaltarak "böl-
parçala sat-kurtul" taktiği iz-
ledığını bildirdi.
Maden-Sen Genel Başkanı
Demirtaş dün yaptığı yazılı
açıklamada, "Ciner'in ma-
den sektörü üzerindeki plan-
lannı" eleştirdı.
Etibank'ın Eti Holding'e
dönüştürülmesi ile Ciner'in
kurumun içinde "cirit atüğı-
m" kaydeden Demirtaş, "Tur-
gay C'iner, yıllarca tekstil sek-
töründe yaptıklan yannmla-
n enerji, madencüik alanına
kaydırmaya hazıriandığını;
yakın zamanda demir ve ba-
kır madenciliğine de girece-
ğini; bakır. kurşun, çinko ala-
nında geniş aramalannın ol-
Sendikacdar, Turgay Ciner'in madencüik alanında tekel oluşturmaya çalışağını söyledL
duğunu ve önümüzdeki sene Ciner'in, devleti madenci- tüm bunlara karşın Eti Hol-
her ay bir madeni devreye al- lik işinden sümek ve bu alan- ding'de özelleştirme uygula-
mayı plantadığını söylemekte- da tekel olma peşinde oldu- malannın hızla sürdüğüne ışa-
dir" açıklamasını yaptı. ğu vurgulanan açıklamada, ret edildi.
Tamer Müftüoğlu
'Bir banka on
banka alabilir9
Rekabet Kurumu Başkanı
Tamer Müftüoğlu, Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu'na
(TMSF) devredilen 10 bankamn
toplam aktiflerinin yüzde 7
düzeyinde olduğuna dikkat
çekerek bu bankalann hepsini
birden, aktifler toplamı yüzde 13
olan bir banka tarafından
devralmmasuun rekabet
açısından engel
oluşturmayacağmı bildirdi.
Müftüğlu, fon bünyesinde yer
alan Türk Ticaret Bankası ile
Etibank'ın özelleştirme yoluyla
devrine izin verdiklerini
anımsattı. Yapılan devir
işlemlerini yalnızca rekabet
hukuku açısından
değerlendirdiklerini belirten
Müftüoğlu, bu nedenle, söz
konusu kararlan verirken en
küçük bir tereddüt
yaşamadıklannı belirtti.
Müftüoğlu, özelleştirmelerde
özellikle süreyi kısa tutmaya
çalıştıklannı, yasadan gelen bir
zorunluluk nedemyle de bu
kararlan 15 gün içinde vermek
durumunda olduklannı
vurguladı.
Sektördeki hassas dengeier
Müftüoğlu, mevduata, yüzde
100 kamu güvencesi
sağlanmasının piyasanm
oluşması açısından doğru
olmadığını, ancak bankacıhğı da
içine alan para ve sermaye
piyasasının, pazar mekanizması
içinde özel bir yeri bulunduğuna
işaret etti. Bu sektördeki en
küçük bir dalgalanmanın bile
tüm piyasayı etkilediğine dikkat
çeken Müftüoğlu, bu nedenle
bankalara diğer sektörlerde
olduğu gibi "piyasayı terk et, ae
ohırsa olsun" demenin mümkün
ohnadığuıı söyledi. Müftüoğlu,
bu hassas dengeler nedeniyle
para ve sermaye piyasasının özel
düzenlemeye tabi tutuhnasının
doğal olduğunu belirtti.
Müftüoğlu, devirlerde "vergi
avantajı" sağlamamn da piyasa
ve rekabet açısından istenen bir
durum olmadığmı anlattı.
DÜNYA EKONOMİSİNEBAKIŞ /ERGIN YILDIZOĞLU LONDU
Geçen 20 yılda, hem gelişmiş ülkelerle azgelişmiş
ülkeler arasında hem de gelişmiş ülkelerin içinde
gelir dağılımı daha da bozuldu (Bkz: UNCTAD
raporlan). Aynı dönemde, mali sermayenin
çıkarlanna hizmet eden neoliberal uygulamalara
bağh olarak, devletlerin elindeki ekonomik mali
kaynaklar giderek sermayeye transfer edildi.
Böylece kamu alanı, diğer bir deyişle toplumsal
gereksinimlere hizmet eden alan, mali, ekonomik
ve kurumsal olarak giderek daraldı. Yıne bu
dönemde, mali sermayenin gereksinimlerine bağh
olarak bilgi işlem ve iletişim sektörü hızla gelişti.
Bu eğilimin etkisiyle dünya ekonomisinde yeni
bağımlılık ve sömürü biçimleri oluşmaya başladı.
Bugün çalış, yann aç kal!
Bir süredir gelişmiş, refah düzeyi yüksek ülkelerde
bir taraftan yaşlı nüfus artarken bunlara bakmak
için gerekli, çalışan nüfus göreli olarak azalıyor.
Çalışanlann emeklilik yatınmlannın, gelecekte
oluşacak emekli nüfusa bakma kapasitesini
gösteren, potansiyel destek oranı (PDO) Avrupa
ülkelerinde sürekli düşüyor. Örneğin PDO,
1950'lerde, ingiltere ve Italya'da sırasıyla 6.5 ve 8
iken bu gün 4.08'e ve 4'e düşmüş. Almanya,
Hollanda, Danimarka ve Fransa gibi ülkelerde de
benzer bir durum söz konusu (The Guardian
30/10). Bu gün çalışanlardan kesilen emeklilik
fonlanna yönelik ödenekler, yann bu insanlar
emekli olunca, yeterli olmayacak. Sermayeden
alınan vergiler neoliberal politikalann etkisiyle
sürekli azaltıldığı için devletlerin elinde, emeklilik
fonlannı destekleyecek kaynaklar da giderek
azalıyor. Diğer taraftan, toplumsal sağlık ve bakım
hizmetleri, toplu taşımacılık, temel belediye
hizmetleri özelleştirilerek piyasanm insafına
bırakıldığı için yann emekli olanlar, en temel yaşam
gereksinimleri için daha fazla para ödemek
zorunda kalacaklar. Burada büyük bir kriz, bir
insanlık dramı mayalanıyor.
Tehlikeli süreçler
Diğer taraftan, neoliberal politikalann etkisiyle
kısılan eğitim harcamaları, hem yeni kuşaklann
yetişmesini zorlaştınyor hem de işsiz kalanlann
yeni vasıflar kazanarak daha hızlı gelişen "yeni
ekonomi" sektörlerinde, yeni iş bulmalan da
mümkün olmuyor. Son ekonomik toparlanma
döneminde işsizlikte göreli bir azalma oldu, ama
bu esas olarak düşük ücretli hizmet sektörieriyle
sınırlı kaldı. Böylece çalışanlann ücretleri emeklilik
fonlannın büyümesine yeterli katkıyı yapamadı.
Şimdi gelişmiş ülkelerde iki çözüm gündemde.
Birincisi çok acımasız: Işçi sınıfının çalışma yaşının
75'e kadar çıkanlmasını önerenler var. ıkincisi de
hem gelişmiş hem de azgelişmiş ülkelerde son
derece patlayıcı toplumsal sonuçlara yol açabilir
Gelişmiş ülkeler, azgelişmiş ülkelerden işçi
ithalatını hızlandırmaya hazırlanıyoriar. Böylece
Küreselleşme ve Beyin Göçiihem çalışan, emeklilik fonuna katkıda bulunan
yabancı işçi nüfusu artacak, hem yeni gelenler
daha düşük ücretle ve sendikasız çalışmaya hazır
olduklan için var olan ücret düzeyi üzerinde basınç
yaratacaklar. Üstelik gelişmiş ülkeler esas olarak,
sağlık emekçilerinden bilgisayar mühendislerine
kadar çok sayıda vasrflı emekçi ithal etmek
istediklerinden, azgelişmiş ülkelerden dışanya
beyin göçü hızlanacak. Bu vasıflı emekçi
ithalatıyta, çevreden merkeze beyin göçü çok
tehlikeli sonuçlar yaratabilir. Bugünkü
potansiyel destek oranının 2050 yılına kadar
en azından korunması isteniyorsa,
Ingiltere'ye yılda 1 milyon, Almanya'ya
da yılda 3.5 milyon yeni göçmen işçi
gelmesi gerekiyor. Bu gerçekleşirse
2050 yılında, İngiltere ve
Almanya nüfusunun
sırasıyla yüzde 59'u
ve yüzde 80'i,
1995
kadar Kore'ye 50.000 yeni
BT elemanı gerekiyor. Bu
sayı Hong-Kong için 2005 yılı
sonuna kadar 17.000.
Önümüzdeki 15 yıl içinde Tayland'a
800.000 yeni BT elemanı gerekli (Far
Eastern
sonrasında gelmiş yabancılarla
onlann çocuklarından oluşacak. Bu
iki ülkede ırkçılığın halen hızla
yükselmekte olduğu gözönüne alınırsa,
gelecekteki olası toplumsal gerginliklerin boyutlan
şimdiden görülebilir. Bu süreç salt Avrupa ile sınırlı
değil. ABD'de de benzer bir süreç yaşanıyor
(Foreign Policy, eylül-ekim sayısı.) BM'nin bir
araştırmasına göre Avrupa Biriiği ülkelerinin 2025
yılına kadar 40 milyon yeni göçmen alması
gerekiyor (Jakarta Post 13/04).
Ek olarak, azgelişmiş ülkeler zaten çok kısıtlı
kaynaklarîa yetiştirdikleri vasıflı elemanlann, tam
toplumsal getirisinden faydalanmayı bekledikleri
bir yaşta, gelişmiş ülkelere transfer edilmesinden
büyük zarar görüyorlar. Bu elemanlarla birlikte,
bunlann beyninde birikmiş ulusal değerler de,
başka ülkelere transfer edilmiş oluyor. Böylece
gelişmiş ülkeler hazıra konuyoriar, daha doğrusu
hem azgelişmiş ülkelerden kendilerine bir değer
transferi gerçekleştiriyorlar hem de yüksek
teknoloji alanında, başka ülkelerde oluşması olası
bir potansiyel rekabet gücünü kınyor, kendi
üstünlüklerini ve egemenlikleri pekiştiriyorlar.
Örneğin uluslararası piyasalarda rekabet gücünü
koruyabilmek için Hindistan'ın, 2008 yılına kadar
bilişim teknolojisi (BT) alanında ek 2.2 milyon yeni
eleman yetiştirmesi gerekli. Malezya'nın BT
alanındaki gerekisinimi ise yalnızca bu yılın sonuna
kadar 15.000 ek personel. 2002 yılının sonuna
Economic
Revievv 9/11).
BT alanında
yetişkin eleman
sıkıntısı çeken
ülkelerin başında gelen ABD,
göçmenlik yasalannı değiştirerek
önümüzdeki üç yıl içinde yaklaşık 600.000 BT
elemanı ithal etmeyi planlıyor. Öngörülere göre,
bunlann 240.000'i Hindistan'dan gelecek. Jakarta
Post'un bir yorumuna göre Endonezya ekonomisi
de bu beyin göçünden büyük ölçüde etkileniyor.
Beyin göçü bu biçimde devam ederse
"gelişmekte olan ülkelerin gelişmesini
engeîleyecek" (age). Endonezya, Malezya,
Singapur, Hong-Kong gibi ülkeler bir çare olarak
kendi bölgelerindeki çapraz göçleri teşvik etmeye
çalışıyoriar. Ama bu göçlerin de etnik yapılan zaten
çok istikrarsız olan Asya ülkelerinin toplumsal
dengelerini bozmanın yanı sıra karşılıklı rekabetten
dolayı aralanndaki siyasi gerginlikleri arttırma
tehlikesi var. Örneğin Singapur'da çalışan BT
elemanlannın yüzde 51 'i Malezya kaynaklı. Bu,
Malezya ve Singapur, arasında zaten var olan
gerginliklere bir yenisini ekliyor. Üstelik, bir başka
Asya ülkesinde çalışmaya giden bir BT elemanı,
burada da uzun bir süre kalmıyor kısa sürede ABD
veya Avrupa'ya geçiyor (FEER). Avrupa ve
ABD'nin BT elemanı ithilatından çok şikâyetçi olan
bir ülke de Rusya. St. Petersburg Tîmes'ın
aktardığına göre Almanya'nın 20.000 yeni BT
elemanı ithal etmeye hazırianması, Rusya'nın
telekomünikasyon bakanlığında ve BT sektöründe
büyük kaygı yarattı. Çünkü bu 20.000 BT
elemanının büyük kısmı Rusya'dan gidecek
(22/08). Belki, "teknolojik devrim" vedenetimsiz
piyasa ilişkileri dünyada daha bütünteşmiş bir
kapitalist sistem yaratıyor, ama bu sistemin
içindeki egemenlik ve bağımlılık, gelişmişlik ve
azgelişmişlik ilişkilerini de korumaya devam
ediyor.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
'Tecaviiz
1
Küreselleşme sürecinin önemli bir yönü de or-
taklık (şirket, firma) evlilikleridir. Gelişmiş eko-
nomilerde büyüklü küçüklü ortaklıklar, aynı alan-
da çalışan benzerleriyle, yanşmayı değil birleş-
meyi yeğliyoriar. Kapitalizmin gizemli masalı reka-
bet, yerini iyiden iyiye tekelci yapılara bırakıyor.
Yanşmayerine birleşmenin getirileri gerçekten
olağanüstüdür. Ortaklık içi alım satımlann, asıl
araştırma ve geliştirmenin bütünleşmesi nedeniy-
le etkinlik ve verimlilik artıyor; teknolojik yenilen-
me hızlanıyor; daha büyük pazar payına ulaşılıyor;
daha yüksek kâr oranı ve pazar egemenliğinin pe-
kiştirilmesi sağlanıyor.
Gelişmiş ülkelerin hükümetleri, ulusal çıkarlan-
na da uygun düştüğü için yani küresel pastadan
daha büyük pay getireceği için bu tür evlilikleri
destekliyorlar. Ancak gelişmiş ülkelerin önde ge-
len bir ortaklığı yabancı bir ortaklıkla evlenmeye kal-
karsa, yine ulusal çıkar kaygılarıyla, hükümetler
buna karşı çıkmaya çalışıyor.
Ortaklık evlilikleri bizde pek görülmüyor. Bizim-
kiler küçük; çoğu aile ortaklığı ve yine pek çoğu da
evliliklerini yabancılarla çok önceden yapmış-
lar. Bu yapı ve ilişkileri, kullandıklan teknoloji, araş-
tırma-geliştirmeye ilgisizlikleri ve işletme yapılan da
bizimkilerin kendi aralanndaevlenmelerini güçleş-
tiriyor. Kısaca, bizde ortaklık evlilikleri gerçekleş-
miyor.
Anlaşılan ortaklıklanmızın bekâr kalması ulusal
onurumuza dokunuyor; milliyetçiliğimize ters dü-
şüyor ki hükümetimiz bu ulusal açığı kapamak için
kollan sıvamış bulunuyor. Yapılan açıklamalara gö-
re hükümet. bankacılık sektörünü evlilikler yo-
luyla güçlendirmek amacıyla altyapı hazıriıkla-
n yapıyor (Finansal Forum, 2 Kasım). Habere gö-
re, banka birleşmeleri ve devirlerini teşvik için
2005 yılı sonuna kadar vergi ve harç bağışıklığı uy-
gulanacaktır. Sağlanacak vergi kolayhklan daşöy-
le sıralanıyor: Kurumlar vergisi bağışlanacak; ge-
lir vergisi kesilmeyecek, zarara sayılacak; damga,
taşıt alım vergileri alınmayacak; banka ve sigorta
işlemleri vergisi de bağışlanacak.
Evlendirilen bankalar, beş yıl boyunca hiçbir bi-
çimde vergi vermeyecek. Bizim insanımız evlen-
mez, evlendirilir. Burada da öyle oluyor; hükümet
çöpçatanlık yapıyor; batık bankalan batmayanlar-
la evlenmeye özendiriyor. yani teşvik önlemleri
getiriyor.
Böyle evlilik olmaz; bunun adı olsa olsa tecavüz
olur.
• • •
Yıllardır, bankalar düzeninin hastalıklı yadaözür-
lü olduğu biliniyordu. Batık bankalar olayıyla öyle
bir anda karşılaşılmadı. Hükümet edenler hiçbir
önlem almadılar. Bununla da kalınmadı, ekonomi-
nin gelişmesi açısından hiç gereği yokken çok sa-
yıda yeni banka kurulmasına ızır verildı. Toplam ban-
ka sayısı son beş yılda ikiye katlandı; 801 geçti ve
neredeyse hemen her yüklenici (müteahhit) bir
banka sahibi oldu. Ek olarak, devlet bütçesinin ya-
nsına yakını yıllarca faiz olarak dağrtıldı. örneğin,
içinde bulunduğumuz 2000 yılında 46.7 katrilyon
liralık bütçenin 21.1 katrilyonu faiz olarak dağrtılı-
yor. Banka kârian, verimli çalışmalarıyla değil, bu
yolla yükseliyor. Aynca, bankalara halktan topla-
dıklan birikimlerin tamamı da devlet güvencesi al-
tına alındı. Yetmedi, bankalara, farklı faiz uygula-
ması olanağı tanındı. Enflasyondan arındınlmış,
yani reel olarak yüzde 35-40'lara varan faiz olana-
ğı sağlandı. Bütçe garantili faiz getirisi, para ser-
mayenin aşın ölçüde şişirilmesine neden oldu.
Bunlar da yeterli olmadı, yıllann birikimi olan Sü-
merbank ve Etibank'ın kuşkulu bir biçimde özel-
leştirilmesi yoluna gidildi. Bu sürecin gerçekten bir
kara-gtümece olabılecek örneği Etibank'tır. Etibank
çok değil, iki yıl önce 155 milyon dolara özelleşti-
rildi. Bu paranın yaklaşık 47 milyonu da henüz dev-
lete ödenmiş değildin Etibank'ın özelleştirme ge-
liri 108 milyon dolardır. Ve dikkat; batınlan Eti-
bank'ın kurtanlmasının maliyeti, şimdilik 400
milyon dolardır. Devlet yüze satıyor, iki yıl sonra 400'e
geri alıyor. Bu özelleştirme değildin bu dolandınl-
maktn bu ülkenin insanına siyasetçisinin tecavü-
züdür.
Bankalar olayında bir yanlış suçlama süreci ya-
şanmamalıdır. Kuşkusuz banka hırsızlan yasalara
göre cezalandınlmalıdır. Ancak, batık bankalann,
tüm öbür devlet işlerindeki hırsızlık ve yolsuzluk-
larda olduğu gibi, yukanda özetlenen süreci bu top-
luma yaşatan gerçek sorumlular, çok büyük bir
bölümüyle siyasetçilerdir. Yurttaş olarak yapabi-
leceğimiztek şey, seçtiklerimizi sorumlu tutmak-
tır. Bunu yapabildığimız ölçüde kurtulacağız ve
düzlüğe çıkacağız.
Hükümet, batıklann kurtanlması için yapacağı alt-
yapı ödemelerinin toplamını, eğer demokrasiy-
le en küçuk bir ikjisi varsa, kamuoyuna hemen açık-
lamalıdır. Ek olarak, bir başka açıklanması gereken
de öngörülen evlilikler nedeniyle beş yıl süreyle
vazgeçilecek vergilerin tutandır.
e-posta: yakup@metu.edu.tr
Memura ek zam
Ücretartişı gündemde
ANKARA(AA)- Hû-
kümetin memur maaş
zammını enflasyonun üs-
tünde tutma politikası
nedeniyle devlet memur-
lan ile memur emekli-
lerine bu yıl için ikinci
bir ek zam yapılması
gündeme gelecek.
2000 yüı Bütçe Kanu-
nu'nun "maaşarnşora-
nının tüketici fiyat en-
deksinin ahmda kalma-
sı haünde aradaki farkm
2 puanhk refah payı ik
biîükte maaşlara yansı-
nbnası" hükmü, 15 Ha-
ziran'dan sonra memur
maaşlanna ikinci bir ek
zammın yapıhnasını ge-
rektirecek. hükümet, bu
yılın ocak- haziran döne-
mi için maaşlara yüzde
15 oranında zam yap-
mıştı. Maaş artişı, yıllık
enilasyon kaç oldu ise
buna 2 puan da refah pa-
yı eklenerek belirlene-
cek yeni katsayılar ile
enflasyonun üstüne çı-
kanlacak.
Yapılacak zamda, 31
Arahk 1999 maaşlannın
baz ahnması bekleniyor.
Ancak memur sendi-
kalan, temmuz maaşla-
nnın dikkate alınarak
zam yapıhnasını istiyor.
Cünkü, memur maaşla-
nna yılbaşında yapılan
yüzde 15 zam, haziran
ayında verilen 4.1 puan-
hk enflasyon farkı ve
temmuzda yapılan yüz-
de 10 oramndakı zamla
birlikte, memur maaşla-
n halen Aralık 1999 se-
viyesıne göre yüzde 31
oranında artmış bulunu-
yor. Aynı dönemdeki
TÜFE artişı ise yüzde
30.8 olarak gerçekleşti.